GÜNDEM - 28 Ekim 2024 Pazartesi 09:36

Aylardır sahibine ulaşılamayan Şila’nın yeni yuvası depremzede ailenin konteyneri oldu

A
A
A
Aylardır sahibine ulaşılamayan Şila’nın yeni yuvası depremzede ailenin konteyneri oldu

Hatay’da depremden sonra sokakta bulduğu ve ‘Şila’ ismini verdiği köpeği sahiplenen Kübra Kızgın, aylardır sahibini bulamadığı köpeği konteynerinde besliyor.



Kahramanmaraş merkezli depremlerde asrın felaketinde en çok yıkıma uğrayan Hatay’da 25 bine yakın insan vefat etmiş binlerce bina yerle bir olmuştu. Depreme İskenderun ilçesi Çay Mahallesi’nde yakalanan ve enkazdan iki saat sonra çıkarılan 25 yaşındaki Kübra Kızgın, yaşamını yeni yuvası olan konteynerinde sürdürüyor. Genç kadının yeni yuvasındaki misafiriyse ‘Şila’ ismini verdiği ve depremden bu yana sahibine ulaşamadığı köpek oldu. Hayvanın üzerindeki çipteki numaralara da ulaşamayan Kızgın, Şila’ya özenle bakıyor ve yanından ayırmıyor.



“Depremden sonra sahiplendiğim Şila’nın birinci sahibine hiçbir şekilde ulaşılamadık, sahiplerinin depremde öldüğünü düşünüyoruz”


Deprem sonrası sokakta bulduğu köpeği sahiplenen 25 yaşındaki Kübra Kızgın “6 Şubat depremini çok ağır bir şekilde yaşadık. Binamız yıkıldı ve komşularımız vefat etti. Depremden hemen sonra kayınvalidemizle yaşadık bir süre, daha sonrasında konteyner kente geldik. Depremde iki saat sonra evimizin enkazından çıktık. Komşularım ölmüştü, üstlerine basa basa çıktık. Depremden sonra sahiplendiğim Şila’nın birinci sahibine hiçbir şekilde ulaşılamadık, sahiplerinin depremde öldüğünü düşünüyoruz. Üzerinde çipi var, kayıtlı olan iki numaraya da hiçbir şekilde ulaşım sağlayamadılar. Veterinerimizin vesilesiyle de ulaşmaya çalıştık fakat hiçbir şekilde ulaşım sağlayamadık. Sonrasında başka bir insan tarafından sahiplenilmiş ama daha sonrasına sokağa atıldığını öğrendik. İsmi normalde ‘Nazlı’ ama ‘Nazlı’ diye hitap ettiğimizde hiçbir şekilde tepki vermiyor” dedi.



“Ben onu sahiplendim kolladım onunda aynı şekilde beni koruyup kolladığını düşünüyorum”


Köpeğin sahibine hiçbir şekilde ulaşamadığını dile getiren Kızgın, “Eşim buluyor ve sonrasında bir hafta falan araştırdı ama hiçbir şekilde ulaşım sağlayamadı, veterinere sorduğumuzda sahiplerinin öldüğünden şüphelendiler. İkinci sahibine ulaşabildik dedi onlar da bırakıp kaçmışlar o şekilde bir bilgi aldık. Ben sonrasında ismini Şila koydum, çok güzel tepki veriyor ve hiç yanımdan ayrılmıyor. Bana geldiğinde çok inanılmaz derecede bakımsız bir durumdaydı tıraşını, aşılarını ve diğer her şeyini yaptırdım şu an her şeyi var. Ben onu sahiplendim kolladım o da aynı şekilde beni koruyup kolladığını düşünüyorum, normalde ben dışarıya çıktığım zaman parfümünü ve ojesi sürüp çıkarıyorum” şeklinde konuştu.



Aylardır sahibine ulaşılamayan Şila’nın yeni yuvası depremzede ailenin konteyneri oldu

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara 2025 Merkezi Yönetim bütçe görüşmeleri Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, “Biz nükleersiz bu dönüşümü Türkiye’nin arz güvenliğini, Türkiye’nin dışa bağımlılık hikayesini yazma şansımız yok. Elbette ki Türkiye’nin enerjiyi daha verimli kullanması lazım. Enerjisini sanayiden, tarıma, ulaştırmaya, bütün sektörlerde verimli halde kullanması gerekiyor.” Bayraktar, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ve bağlı kuruluşlarının 2025 yılı Merkezi Yönetim Bütçe ve 2023 Kesin Hesap Kanun Teklifi görüşmelerine katıldı ve milletvekillerinin sorularını cevapladı. Bayraktar, Türkiye’nin enerji talebi artan, büyüyen bir ülke olduğunu söyleyerek, “Son yirmi yılda hem doğal gazla hem elektrikle talep neredeyse üç katına çıktı. Yıllık yaklaşık yüzde dört buçuğun üzerinde bir elektrik talebi artışı var. Dolayısıyla bizim öncelikli görevimiz bu artan talebi karşılayabilmek. Arz güvenliği bizim birinci öncelikli noktamız. İkinci husus elbette ki dışa bağımlılığımız. Burada rakamları ifade etmeme müsaade edin daha detaylı olarak. Türkiye 2022 yılında doğal gaza yaklaşık 44.6 milyar dolar ödedi. Petrol ve petrol ürünlerine 2022 yılında 40.4 milyar dolar para ödedi. Toplamda 2022 yılında LPG, kömür ithalatımızda bu rakam 96.5 milyar dolar oldu. Dolayısıyla bütün stratejimizi aslında ta 2002 yılından beri Türkiye’nin enerjideki dışa bağımlılığını düşürme üzerine kurgulamış durumdayız. Onun için Türkiye artan enerji talebini karşılarken aynı zamanda enerjide bu dışa bağımlılığını mutlaka bitirmesi gerekiyor. Politikalarımız bunun etrafında şekilleniyor. Elbette ki bir üçüncü zorluk hatta belki bütün bu ikisinin daha ilerisinde bir zorluk 2053 yılında üç net sıfır emisyon edip Cumhurbaşkanımızın ortaya koyduğu Meclisimizin 2021 yılında Türkiye’yi iklim anlaşmasına taraf yaparak ortaya koyduğum Türkiye’nin iklim değişikliğine mücadele hedefleri” ifadelerini kullandı. Yeniköy Kemerköy termik santrallerinin katkısına ilişkin soruya Bayraktar, “Bunlar 7.9 terawat saat elektrik üretiyor. Ürettiler. Yılda üretiyorlar. Toplam Türkiye’deki üretimin yüzde iki buçuğunu biz bu iki santralden karşılıyoruz. Akbelen ormanları kapsamında sorulan bir soruydu bu. Bu enerjiyi biz doğal gazdan üretsek, ithal kaynaktan üretsek yaklaşık 1.6 milyar metreküplük bir doğal gaz ithal etmemiz gerekiyor. Yerli kaynak yerine işte size bir cari açık kaynağı daha oluşmuş oluyor. Bunun yaklaşık bedeli yıllık 700 milyon dolar oluyor. Dolayısıyla bizim mutlaka yerli kaynaklarımızı çevreyle uyumlu bir şekilde devreye almamız gerekiyor” şeklinde konuştu. Bayraktar, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Yenilenebilir kaynaklar bizim göz bebeğimiz, en çok ehemmiyet verdiğimiz ve özellikle vurgulamak istediğim nokta bugünün bence çok çok önemli çıktılarından bir tanesi. Türkiye bugün konutlarında kullandığı elektriğin tamamının sadece rüzgar ve güneş enerjisinden üretilir hale gelmiş durumda. Bunu sadece geçtiğimiz 14-15 yılda yaptı. Sıfır olan rüzgar neredeyse sıfır olan rüzgarı tamamen sıfır olan güneşi 2012 güneş kurulu gücümüz sıfır. Geçtiğimiz 10-14 yıl içerisinde 31 bin megavatın üzerine çıkardık. Bu yılda yaklaşık 2 bin 500-2 bin 700 megavatlık bir kurulu güçler. Biz bunu yaparken diyoruz ki mutlaka bu otuz bin megavatı 2035’te 120 bin megavatı götürmeliyiz ki Türkiye iklim hedeflerine, Türkiye dışa bağımlılığını mutlaka bu şekilde azalsın.” Nükleer enerjinin Türkiye’nin 70 yıllık rüyası olduğunu söyleyen Bayraktar, “1955 yılında Türkiye Cumhuriyeti ilk aslında nükleerle ilgili adım atıyor ve Amerika Birleşik Devletleri’yle bir sivil sahada nükleerin kurulmasıyla alakalı bir anlaşma imzalıyor. Resmi gazetede 1956’da bu yayınlanıyor. Türkiye 1956 Atom Enerjisi Komisyonunu kuruyor. Türkiye’de 1957 yılında da Uluslararası Atom Enerjisi üye oluyor. Aynı tarihte Güney Kore’de üye oluyor. 1962 ilk araştırma reaktörü işletmeye alınıyor. 1965 enerji ilk kez beş yıllık kalkınma planımızda yer alıyor. 1976’da Akkuyu nükleer saha olarak tespit ediliyor. İstanbul Teknik Üniversitesi tarafından. Biz Akkuyu’yu nükleer saha tespit ettiğimiz yıl Güney Kore ilk nükleer reaktörünü devreye alıyor. 2015’te uçak krizi, ondan sonraki yaşanan süreçler darbe gelişimleri. 2018 yılına geldiğimizde Akkuyu’ya biz ilk lisansı verdik ve orada çalışmalar başladı. Şu anda ilk reaktörün çalışmaları da devam ediyor. Birinci üretenin kubbesi de kapatılmış durumda. Ama nükleersiz Türkiye’nin kalıcı uzun soluklu temiz enerjiye erişme şansı yok. Bunu sadece biz söylemiyoruz. Biraz önce ifade ettiğimiz o 31 ülke yani Birleşmiş Milletler iklim değişikliğiyle mücadele anlamındaki en önemli toplantıda ortaya konan deklarasyon geçen sene Dubai, bu sene Bakü’de. Bakın bunların arasında öyle çok kaydedilen ülkeler yok diye ifade edildi. Ben size ifade edeyim. Kanada, Hırvatistan, Çek Cumhuriyeti, Finlandiya, Fransa, Macaristan, Japonya, Kore, Hollanda, Polonya, Slovakya, İsveç, Birleşik Arap Emirlikleri, Birleşik Krallık İngiltere ve Amerika Birleşik Devletleri. Bu ülkelerden bazıları. Dolayısıyla bütün bu ülkeler ülke mutlaka küresel ısınmayla mücadelede bizim nükleersiz bu işi başaramayacağımızı ifade ediyorlar. Dolayısıyla biz de Türkiye olarak diyoruz ki biz Akkuyu’nun yanında Sinop’ta, Trakya’da üç tane konvansiyonel büyük santrale ihtiyacımız var. Yaklaşık on iki reaktöre ihtiyacımız var. Küçük modüle reaktörleri, SMR’lara da ihtiyaç var. Bugün özellikle dünyada gelişen trendler, yapay zeka, büyük data, büyük bir elektrik ihtiyacını beraberinde getiriyor. Bakın son dönemdeki gelişmeler. Google, SMR geliştirici bir şirkette elektrik satın alma anlaşması yaptığına çıkıyor. Microsoft yine bir anlaşma yapıyor Amerika’da. Three Mile Island ki burada 1979 beri kapalı olan bir kaza nedeniyle kapalı olan bir reaktördeki nükleer santral tekrar devriye alınıyor ve oradan yirmi yıllık bir alım anlaşması yapılıyor. Dolayısıyla biz nükleersiz bu dönüşümü Türkiye’nin arz güvenliğini, Türkiye’nin dışa bağımlılık hikayesini yazma şansımız yok. Elbette ki Türkiye’nin enerjiyi daha verimli kullanması lazım. Enerjisini sanayiden, tarıma, ulaştırmaya, bütün sektörlerde verimli halde kullanması gerekiyor.” BOTAŞ’ın ödenmemiş faturası olmadığını belirten Bakan Bayraktar, “BOTAŞ’ı özelleştirmeyi düşünmüyoruz” ifadelerini kullandı.