SPOR - 27 Nisan 2022 Çarşamba 18:42

Serdar Dursun: "Fenerbahçe’deki en güzel golüm, ilk golüm, kaç senelik bir hayaldi"

A
A
A
Serdar Dursun: "Fenerbahçe’deki en güzel golüm, ilk golüm, kaç senelik bir hayaldi"

Fenerbahçe’nin golcü oyuncusu Serdar Dursun, takımın son durumu ve kendi gelişimi ile ilgili açıklamalarda bulundu. Fenerbahçe’de en güzel golün, ilk golü olduğuna vurgu yapan Serdar, "Özel bir anlamı var. Kaç senelik bir hayaldi" dedi.

Fenerbahçe’nin forvet oyuncusu Serdar Dursun, kulüp televizyonunda açıklamalarda bulundu. Takımın genel performansını değerlendiren Dursun, "Son 2 ayda nereden nereye geldik. Son 10 maçın 9’unu kazandık, 1’ini berabere bitirdik hatta o maçı bile kazanabilirdik. Takımın içinde çok olumlu bir hava var. Camia olarak bir birliktelik var. Takım olarak her hafta üstüne koyuyoruz. Bir oyun planımız var, oyuncular olarak bunu göstermeye çalışıyoruz. Koşu mesafeleri, ikili mücadele, geriden oyun kurma Son dönemde gerçekten iyi bir Fenerbahçe izletiyoruz. Bu da skorlara yansıyor. Takım olarak özgüvenimiz her hafta artıyor. Kazandıkça maçlara daha rahat çıkıyoruz. İnşallah kalan 4 maçımızı da kazanıp ligi en iyi şekilde bitirmek istiyoruz" dedi.

"İsmail hocamız geldiğinden beri takım, camia ve taraftarlar olarak birbirimize sarıldık"

Sezon başıyla ilgili de değerlendirme yapan başarılı futbolcu, "Lige çok iyi başladık. Sonra ekim ayının ortasında bir kırılma oldu. 2-3 aylık bir periyot Perşembe-pazar günleri üst üste maçlar oynadık. Kolay değil. Kupa, UEFA Avrupa Ligi, lig Sürekli rotasyonlar da oldu. Maç kazandıkça özgüvenli bir şekilde devam ediyor. Son döneme bakarsak çok olumlu bir hava var. Camia olarak, taraftarlar olarak bir birliktelik oldu. İsmail hocamız geldiğinden beri takım, camia ve taraftarlar olarak birbirimize sarıldık. Herkes bir yoldan gidiyor" diye konuştu.

"Takım olarak iyi bir yoldayız"

Kazanmanın bir sonraki maça özgüvenli çıkmanın anahtarı olduğunu belirten milli futbolcu, "Kazanırsan diğer maçlara daha rahat çıkarsın. Önemli olan her gün çalışmak. Bütün oyuncular her gün idmanda yüzde 100’ünü veriyor. Maçta ya da antrenmanlarda oynayan oynamayan bir birliktelik olursa, idmanda herkes elinden geleni yaparsa Maçlarda da bakıyoruz son dönemde ikili mücadeleler, koşu mesafeleri, top kazanmalar, rakip ceza sahasına girmeler, çoğalmalar Hepsi maç kazanmak için etken. Takım olarak iyi bir yoldayız" ifadelerini kullandı.

"Takım ne kadar iyiyse forvetin o kadar gol atma yüzdesi çoğalıyor"

Kendi pozisyonuyla ilgili de konuşan 30 yaşındaki futbolcu, takımına bağlı olduğuna vurgu yaparak, "Takımdaki oyuncular topu ceza sahasına ne kadar getiriyor, topu forvetle nasıl buluşturuyor, ön direğe gidersem ön direkte top ayağıma geliyor mu? Bir forvet oyuncusunun takım ne kadar iyi oynuyorsa, geriden ne kadar iyi oyun kuruyorsa yüzdesi o kadar artabilir. Bir oyuncunun belirli bir kalitesi olabilir ama takım ne kadar iyiyse forvetin o kadar gol atma yüzdesi çoğalıyor. Takımdaki oyuncular birbirini daha iyi tanırsa, konuşursa bu saha içinde olumlu bir etki oluşturuyor. O nabızla kanat oyuncusu ne yapacağını şaşırabiliyor ama bir konuşmanın etkisi önemli olabiliyor" dedi.

"Son senelerde kendi kariyerim açısından her sene üstüne koyuyorum"

Kişisel performansını da değerlendiren Serdar Dursun, "Son senelerde kendi kariyerim açısından her sene üstüne koyuyorum. Her sene daha çok gol atmaya başladım. Geçen sene gol kralı olarak Fenerbahçe’ye gelmiştim. Hazırlık süreci olumlu geçmişti. Hem sisteme ayak uydurmuştum hem de oyuncularla iyi bir dönem geçmişti. Ne yazık ki ilk haftalarda bir sakatlığım oldu. Adana Demirspor maçında oyuna girdim 15 dakika sonra köprücük kemiğim kırılmıştı. O beni bayağı geri attı. Ben son 6-7 seneden beri her sezon 30 maçın üstünde ilk 11 oynuyordum. Bu tabii sürekli oynayan bir oyuncu için kolay olmuyor. Bir de Fenerbahçe gibi bir camiada forvetler var, sistemler var. 5-6 hafta dışarıda olunca tekrar dönmek kolay olmuyor. Sakatlık dönemimde çok çalıştım, kendime baktım çünkü bir an evvel sahada olup kendi performansımı göstermek istiyordum. Ekim ayından sonra bir çıkış oldu, yavaş yavaş oynamaya başladım, milli takıma seçildim. Ekim-ocak ayı arası birkaç gol attım ama bir maç oynuyordum, bir maç oynamıyordum. Bazen ilk 11 oynuyordum sonra yine yedek oluyordum. Sürekli gel-gitler oldu. Ocaktan sonra ikinci yarıya daha iyi başladım. Daha önce de hazırdım da daha çok süre almaya başladım. Ocaktan itibaren daha çok süre aldım. Giresunspor deplasmanında bir sakatlık daha yaşadım. Takip eden perşembe günü Slavia maçında oynadım. O hafta sürekli ilk 11 oynamaya başladım. Şubat sonundan itibaren maçların neredeyse yüzde 90’ına ilk 11 çıktım. Bu da bir oyuncunun performansını etkiliyor. İlk 11 çıkarsan, oyuncuları tanırsan daha rahat oluyor. Takım içinde o dönemden sonra bir etki oldu, benim için de pozitif bir hava oldu" ifadelerini kullandı.

GZT Giresunspor deplasmanında yaşadığı sakatlığı anlatan Dursun, sakatlık anı ve sonrasıyla ilgili şu şekilde konuştu:

"İlkten çok kötü gözüktü. Sezonu kapattım sanıyordum ama çok şükür çok kötü bir sakatlık değildi. Maskeyle oynama şansım vardı. Ağrıya biraz dayanıklıyım. Bir şey olsa da ‘devam’ derim. O maçta oyuna sonradan girmiştim. 7-8 dakika sonra gelen ortaya kafamı uzattım, defans oyuncusu da kafasını uzattı. Çok talihsiz bir sakatlık. Ben ağrıyı hissettim, başım da hafif döndü. Yere oturdum. Dua ettim, inşallah oynayabilirim diye. Oyuncular, hakem geldi, ‘hemen çıkman lazım’ dediler. Ben de ‘bir şey yok, oynarım’ dedim. Sonra çıktım, girdim. Sonra iyi ki hocamız çıkartmış çünkü bir kafa topuna daha çıkmıştım, bir darbe daha alsaydım çok kötü olabilirdi. İyi ki çıkarmışlar. İçeri girdikten birkaç saat sonra aynaya baktım, göçük vardı. Çok kötüydü. Cumartesi günü sakatlık oldu, pazar sabahı ameliyat oldum, sonra takımla idmana çıktım. Oyuncular da şaşırdı."

"4’te 4 yaparak sezonu en iyi şekilde bitirmek istiyoruz"

Ligin kalan 4 haftasıyla ilgiliyse Serdar Dursun, "Süper Lig’de her maç zor. Kolay maç yok. Mücadeleci bir lig oluyor, bireysel yetenekler öne çıkıyor. Cuma günü Gaziantep Futbol Kulübü’yle oynayacağız. Gaziantep FK 3-5-2 sistemiyle oynuyor. Kolay bir maç olmayacak. Defansif olarak iyi kapanan bir takım. Kanatlardan hızlı hücuma çıkmaya çalışacaklar. Önemli olan Gaziantep maçında ilk golü bulmak. Böyle maçlarda ilk 30 dakika çok önemli. İnşallah bu maçı kazanıp ertesi hafta Beşiktaş’a karşı deplasmanda oynayacağız. O maçta zor olacak, 3-4-3 oynuyorlar. Ondan sonra Fatih Karagümrük, sonra da Yeni Malatyaspor maçı var. Her maçın ayrı zorluğu var. Biz Fenerbahçe olarak 4’te 4 yaparak sezonu en iyi şekilde bitirmek istiyoruz. Kazanınca tesise gelince bile insanların yüzü gülüyor. Dışarıda insanlar önceden ‘Bu Fenerbahçe’nin durumu ne olacak’ diyorlardı. Ama böyle maçları kazanınca insanlar mutlu oluyor, oyuncular mutlu oluyor. Otomatikman güzel bir hava oluyor" değerlendirmesinde bulundu.

Taraftarlarımızın iç sahada galibiyetlere olan katkısına da değinen 30 yaşındaki golcü futbolcu, "Fenerbahçe taraftarı birliktelik yaptığı zaman iç sahada inanılmaz bir atmosfer oluyor. Rakip takımları etki altına alıyoruz. Oyuncular da o gün iyi bir performans gösterdiği zaman ortak bir iş oluyor ve iç saha maçlarına otomatikman 1-0 önde başlıyorsun" şeklinde konuştu.

"Gol kralı olmak isterim"

Şu ana kadar 13 gol kaydeden Serdar Dursun, gol krallığı yarışıyla ilgili, "4 maç var. Gol Kralı olma şansı yüksek yaklaşık 7-8 kişi var. Herkesin hedefi aynı. Son periyotta ben de dahil herkes gol krallığını kovalayacaktır. Geçen sene gol kralı olmuştum. Bu sene de olabilirim. Takımım iyi oynarsa, ceza sahasına toplar gelirse, ben de oynarsam, sakatlık olmazsa Gol Kralı olmak isterim” diye konuştu.

Çaykur Rizespor’a bu sezonki iki maçta da hattrick yaparak sezon içinde bir takıma iki maçta da hattrick yapan ilk Fenerbahçeli olan Serdar Dursun, “Bunu bilmiyordum. Zor bir şey. Aynı takıma 2 maçta 3’er gol atmak bana nasip olmuş. Güzel bir olay. İyi denk gelmiş" dedi.

"En güzel gol ilk golüm, kaç senelik bir hayaldi"

En beğendiği golle ilgiliyse başarılı futbolcu, "En güzel gol ilk golüm. Alanyaspor’a karşı. Novak orta yapmıştı, ben de kafa vuruşu yapmıştım. O benim için çok önemli ve güzeldi. Yeni başlamıştım, ilk 11’de oynadığım ikinci maçımdı. O maç benim için değerliydi ve güzel bir gol olmuştu. Özel bir anlamı vardı. Fenerbahçe’deki ilk golümdü. Kaç senelik bir hayaldi" diye konuştu.

Çaykur Rizespor’a sezonun ilk maçında uzaktan attığı gol hatırlatıldığında Serdar Dursun, "O gol de bence güzel gollerimden biriydi. Önceki senelerde daha güzel gollerim vardı ama bu sene az. İnşallah kalan 4 haftada bir şeyler yaparız" ifadelerini kullandı.

"Derbideki gol inanılmaz önemli. Kariyerimin en anlamlı 5 golünden biri"

Galatasaray derbisinde attığı golle ilgiliyse Dursun, "Derbide gol atmak muhteşem bir olay. Gerçek Fenerbahçeli oluyorsun. Dışarıda onun ne demek olduğunu anladım. O maçtan sonra insanlar daha bir pozitifti. Güzel bir şey oldu. Derbideki gol inanılmaz önemli. Kariyerimin en anlamlı 5 golünden biri. Eskiden çok maça gelirdim, izlerdim. O zamanlar videolar, fotoğraflar çekmiştim. Sosyal medya için güzel bir video yaptık. Birkaç sene önce seyirci olarak izliyorsun, birkaç yıl sonra derbide golü atıyorsun sonra taraftarlara karşı oturduğun yere bakıyorsun" açıklamasında bulundu.

Son olarak taraftarlara seslenen başarılı futbolcu, "Sezona şampiyonluk parolasıyla çıkmıştık. Bu sene başaracağımızdan emindik. Tabii ki üzgünüz ama bu son 2 ayda onlara mutluluk yaşattıysak ne mutlu bize. Fenerbahçe’de oynamak kolay değildir. Bu son 4 maçımızı onlar için kazanmak istiyoruz. İnşallah ligi en iyi şekilde bitiririz. Seneye Şampiyonlar Ligi’nde oynamak istiyoruz. Kaç seneden beri özlem var. İnşallah bu özlemi dindirebiliriz. İnşallah seneye özlediğimiz, istediğimiz şampiyonluk gelir" diyerek sözlerini tamamladı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara 2025 Merkezi Yönetim bütçe görüşmeleri Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, “Biz nükleersiz bu dönüşümü Türkiye’nin arz güvenliğini, Türkiye’nin dışa bağımlılık hikayesini yazma şansımız yok. Elbette ki Türkiye’nin enerjiyi daha verimli kullanması lazım. Enerjisini sanayiden, tarıma, ulaştırmaya, bütün sektörlerde verimli halde kullanması gerekiyor.” Bayraktar, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ve bağlı kuruluşlarının 2025 yılı Merkezi Yönetim Bütçe ve 2023 Kesin Hesap Kanun Teklifi görüşmelerine katıldı ve milletvekillerinin sorularını cevapladı. Bayraktar, Türkiye’nin enerji talebi artan, büyüyen bir ülke olduğunu söyleyerek, “Son yirmi yılda hem doğal gazla hem elektrikle talep neredeyse üç katına çıktı. Yıllık yaklaşık yüzde dört buçuğun üzerinde bir elektrik talebi artışı var. Dolayısıyla bizim öncelikli görevimiz bu artan talebi karşılayabilmek. Arz güvenliği bizim birinci öncelikli noktamız. İkinci husus elbette ki dışa bağımlılığımız. Burada rakamları ifade etmeme müsaade edin daha detaylı olarak. Türkiye 2022 yılında doğal gaza yaklaşık 44.6 milyar dolar ödedi. Petrol ve petrol ürünlerine 2022 yılında 40.4 milyar dolar para ödedi. Toplamda 2022 yılında LPG, kömür ithalatımızda bu rakam 96.5 milyar dolar oldu. Dolayısıyla bütün stratejimizi aslında ta 2002 yılından beri Türkiye’nin enerjideki dışa bağımlılığını düşürme üzerine kurgulamış durumdayız. Onun için Türkiye artan enerji talebini karşılarken aynı zamanda enerjide bu dışa bağımlılığını mutlaka bitirmesi gerekiyor. Politikalarımız bunun etrafında şekilleniyor. Elbette ki bir üçüncü zorluk hatta belki bütün bu ikisinin daha ilerisinde bir zorluk 2053 yılında üç net sıfır emisyon edip Cumhurbaşkanımızın ortaya koyduğu Meclisimizin 2021 yılında Türkiye’yi iklim anlaşmasına taraf yaparak ortaya koyduğum Türkiye’nin iklim değişikliğine mücadele hedefleri” ifadelerini kullandı. Yeniköy Kemerköy termik santrallerinin katkısına ilişkin soruya Bayraktar, “Bunlar 7.9 terawat saat elektrik üretiyor. Ürettiler. Yılda üretiyorlar. Toplam Türkiye’deki üretimin yüzde iki buçuğunu biz bu iki santralden karşılıyoruz. Akbelen ormanları kapsamında sorulan bir soruydu bu. Bu enerjiyi biz doğal gazdan üretsek, ithal kaynaktan üretsek yaklaşık 1.6 milyar metreküplük bir doğal gaz ithal etmemiz gerekiyor. Yerli kaynak yerine işte size bir cari açık kaynağı daha oluşmuş oluyor. Bunun yaklaşık bedeli yıllık 700 milyon dolar oluyor. Dolayısıyla bizim mutlaka yerli kaynaklarımızı çevreyle uyumlu bir şekilde devreye almamız gerekiyor” şeklinde konuştu. Bayraktar, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Yenilenebilir kaynaklar bizim göz bebeğimiz, en çok ehemmiyet verdiğimiz ve özellikle vurgulamak istediğim nokta bugünün bence çok çok önemli çıktılarından bir tanesi. Türkiye bugün konutlarında kullandığı elektriğin tamamının sadece rüzgar ve güneş enerjisinden üretilir hale gelmiş durumda. Bunu sadece geçtiğimiz 14-15 yılda yaptı. Sıfır olan rüzgar neredeyse sıfır olan rüzgarı tamamen sıfır olan güneşi 2012 güneş kurulu gücümüz sıfır. Geçtiğimiz 10-14 yıl içerisinde 31 bin megavatın üzerine çıkardık. Bu yılda yaklaşık 2 bin 500-2 bin 700 megavatlık bir kurulu güçler. Biz bunu yaparken diyoruz ki mutlaka bu otuz bin megavatı 2035’te 120 bin megavatı götürmeliyiz ki Türkiye iklim hedeflerine, Türkiye dışa bağımlılığını mutlaka bu şekilde azalsın.” Nükleer enerjinin Türkiye’nin 70 yıllık rüyası olduğunu söyleyen Bayraktar, “1955 yılında Türkiye Cumhuriyeti ilk aslında nükleerle ilgili adım atıyor ve Amerika Birleşik Devletleri’yle bir sivil sahada nükleerin kurulmasıyla alakalı bir anlaşma imzalıyor. Resmi gazetede 1956’da bu yayınlanıyor. Türkiye 1956 Atom Enerjisi Komisyonunu kuruyor. Türkiye’de 1957 yılında da Uluslararası Atom Enerjisi üye oluyor. Aynı tarihte Güney Kore’de üye oluyor. 1962 ilk araştırma reaktörü işletmeye alınıyor. 1965 enerji ilk kez beş yıllık kalkınma planımızda yer alıyor. 1976’da Akkuyu nükleer saha olarak tespit ediliyor. İstanbul Teknik Üniversitesi tarafından. Biz Akkuyu’yu nükleer saha tespit ettiğimiz yıl Güney Kore ilk nükleer reaktörünü devreye alıyor. 2015’te uçak krizi, ondan sonraki yaşanan süreçler darbe gelişimleri. 2018 yılına geldiğimizde Akkuyu’ya biz ilk lisansı verdik ve orada çalışmalar başladı. Şu anda ilk reaktörün çalışmaları da devam ediyor. Birinci üretenin kubbesi de kapatılmış durumda. Ama nükleersiz Türkiye’nin kalıcı uzun soluklu temiz enerjiye erişme şansı yok. Bunu sadece biz söylemiyoruz. Biraz önce ifade ettiğimiz o 31 ülke yani Birleşmiş Milletler iklim değişikliğiyle mücadele anlamındaki en önemli toplantıda ortaya konan deklarasyon geçen sene Dubai, bu sene Bakü’de. Bakın bunların arasında öyle çok kaydedilen ülkeler yok diye ifade edildi. Ben size ifade edeyim. Kanada, Hırvatistan, Çek Cumhuriyeti, Finlandiya, Fransa, Macaristan, Japonya, Kore, Hollanda, Polonya, Slovakya, İsveç, Birleşik Arap Emirlikleri, Birleşik Krallık İngiltere ve Amerika Birleşik Devletleri. Bu ülkelerden bazıları. Dolayısıyla bütün bu ülkeler ülke mutlaka küresel ısınmayla mücadelede bizim nükleersiz bu işi başaramayacağımızı ifade ediyorlar. Dolayısıyla biz de Türkiye olarak diyoruz ki biz Akkuyu’nun yanında Sinop’ta, Trakya’da üç tane konvansiyonel büyük santrale ihtiyacımız var. Yaklaşık on iki reaktöre ihtiyacımız var. Küçük modüle reaktörleri, SMR’lara da ihtiyaç var. Bugün özellikle dünyada gelişen trendler, yapay zeka, büyük data, büyük bir elektrik ihtiyacını beraberinde getiriyor. Bakın son dönemdeki gelişmeler. Google, SMR geliştirici bir şirkette elektrik satın alma anlaşması yaptığına çıkıyor. Microsoft yine bir anlaşma yapıyor Amerika’da. Three Mile Island ki burada 1979 beri kapalı olan bir kaza nedeniyle kapalı olan bir reaktördeki nükleer santral tekrar devriye alınıyor ve oradan yirmi yıllık bir alım anlaşması yapılıyor. Dolayısıyla biz nükleersiz bu dönüşümü Türkiye’nin arz güvenliğini, Türkiye’nin dışa bağımlılık hikayesini yazma şansımız yok. Elbette ki Türkiye’nin enerjiyi daha verimli kullanması lazım. Enerjisini sanayiden, tarıma, ulaştırmaya, bütün sektörlerde verimli halde kullanması gerekiyor.” BOTAŞ’ın ödenmemiş faturası olmadığını belirten Bakan Bayraktar, “BOTAŞ’ı özelleştirmeyi düşünmüyoruz” ifadelerini kullandı.