EKONOMİ - 26 Eylül 2021 Pazar 09:54

Havalar soğudu, vatandaşlar aktarlara yöneldi

A
A
A
Havalar soğudu, vatandaşlar aktarlara yöneldi

Havaların soğumasıyla birlikte gripten ve soğuk algınlığından korunmak isteyen vatandaşlar, aktarların yolunu tuttu. En çok tercih edilen ürünlerin başında ise bağışıklık sistemini güçlendiren ıhlamur ve kış çayı yer aldı.

Sonbaharın gelmesi ve havaların soğumasıyla birlikte bağışıklık sistemini güçlendirmek isteyen vatandaşlar, bitkisel ürünler satan aktarlara yöneldi. En çok rağbet gören ürünler arasında ise kış çayı ve ıhlamur yer alırken, hibiskus, hatmi çiçeği, adaçayı, kuşburnu, propolis ve özel karışımlı ürünler de tercih edildi.

Havaların soğumasıyla beraber ıhlamura rağbetin arttığını söyleyen aktar Emin Özcan, "Trabzon’dan getirdiğimiz özel yayla çayı dediğimiz bitkimiz var. Bu yayla çayı gribal enfeksiyona, vücut direncine karşı çok etkili olduğu için müşterilerimize çok öneriyoruz. Kendi yaptığımız atom karışımlarımız var. 10 çeşit bitki karışımımızın içinde hibisküs, hatmi çiçeği, adaçayı, ıhlamur, kuşburnu gibi ürünler var, bunları çok fazla satıyoruz. Pandemide çok sattığımız udi hindi yağımız var, bu bağışıklığı kuvvetlendirir. Propolis kış aylarının vazgeçilmezidir. Propolisi sabahları açken yarım çay bardağı suya 10 damla damlatıp içilmesini tavsiye ediyoruz. Öksürüğe, balgama, vücut direncini arttırmaya çok iyi geliyor" dedi.

Havalar soğudu, vatandaşlar aktarlara yöneldi

"Vatandaşların hastalanmadan aktarlara gelmesini öneriyoruz"

Çocuklara yönelik yaptıkları özel bitkisel karışımların olduğunu da söyleyen Özcan, şu ifadeleri kullandı:
"Şu an en çok tüketilen ve tavsiye edilen kış çayı, ıhlamur ile karışımlarımızdır. Bal da tüketiliyor. Kestane balımız var, çiçek ve çam balımız mevcut. Bunlar kış sezonunda satılan ürünlerimizdir. Keçiboynuzu tozu, zencefil bunlar da tüketilmeli. Zerdeçal tozunu bala karıştırıp vatandaşların ve çocukların tüketmelerini öneriyoruz. Fiyatlar uygun, her bütçeye göre fiyatlarımız var. 250 gram atom çaylarımızı 15 TL'den satıyoruz. Ihlamurun kilosunu 150 TL'den satıyoruz. Müşterilerimize 15 TL'den 50 TL'ye kadar karışımları yapıp veriyoruz. İnsanlar hasta olduktan sonra aktarlara geliyor. Hasta olmadan buraya gelseler, ıhlamur, kuşburnu, atom ve kış çayını içseler bağışıklık sistemlerini her daim yüksek tutarlar ve hastalanmazlar. Gribal enfeksiyon yaşamazlar, bağışıklık sistemini sürekli zinde tutarlar. Vatandaşların hastalanmadan aktarlara gelmesini öneriyoruz" diye konuştu.

Havalar soğudu, vatandaşlar aktarlara yöneldi

"En fazla kış çaylarımız tercih ediliyor"

Dükkanlarda yoğunluk olduğuna dikkat çeken aktar Serkan Açık, "Vatandaşlara en çok önerdiğimiz kış çaylarımız var, bunlar mevsim geçişinde soğuk algınlığına çok iyi geliyor. Arı sütlü zencefilli macunumuz var, sabahtan aç karınla bunu kullanabilirler. Bunlar hem bağışıklık sistemini güçlendiriyor, hem de hücreleri yeniliyor. Atom çaylarımızı sıcak suyun içerisine iki tane atarak kullanabilirler. Karışım pekmezlerimizi mevsim geçişlerinde herkese öneriyoruz. En fazla kış çaylarımız tercih ediliyor. Bütün bitkiler bunun içerisinde mevcut, içerisine biraz zencefil attırıyoruz, zerdeçal attırıyoruz, biraz da bal attırıyoruz. Güzel bir ferahlık veriyor. Her gün bir tane balık hapı da kullanabilirler hem omega almış olurlar, hem de bağışıklık sistemlerini güçlendirirler, hem de hücreleri yenilenir. Bağışıklık sistemlerini güçlendirmeleri için vatandaşlara arı sütü, propolis ve bal karışımını yapıyoruz" ifadelerini kullandı.

Havalar soğudu, vatandaşlar aktarlara yöneldi

"İlaç kullanma taraftarı değilim"

Her zaman aktara geldiğini söyleyen Nurten Kocabaş, "Her aktara geldiğimde ıhlamur çayı, zencefil, tomurcuk çayı alıyorum. Paketlerde karışımlar var, karışık bitki çayları onlardan alıyoruz. Çocuklara limonlu ıhlamur çayı içiriyorum. Kışa hazırlanıyoruz, fındığımı da aldım. İlaç kullanma taraftarı değilim, bu tarz bitkisel ilaçlarla bence daha iyi korunuyor. Zencefili, ıhlamuru kaynatıp içersin hiçbir şeyin kalmaz. Vatandaşlara bitki çayları içmesini öneriyorum, ağrı kesici kullanmaktansa bitki çayları daha önemli bence" şeklinde konuştu.

Havalar soğudu, vatandaşlar aktarlara yöneldi

Fehime Kartal - Harun Yıldız
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara 2025 Merkezi Yönetim bütçe görüşmeleri Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, “Biz nükleersiz bu dönüşümü Türkiye’nin arz güvenliğini, Türkiye’nin dışa bağımlılık hikayesini yazma şansımız yok. Elbette ki Türkiye’nin enerjiyi daha verimli kullanması lazım. Enerjisini sanayiden, tarıma, ulaştırmaya, bütün sektörlerde verimli halde kullanması gerekiyor.” Bayraktar, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ve bağlı kuruluşlarının 2025 yılı Merkezi Yönetim Bütçe ve 2023 Kesin Hesap Kanun Teklifi görüşmelerine katıldı ve milletvekillerinin sorularını cevapladı. Bayraktar, Türkiye’nin enerji talebi artan, büyüyen bir ülke olduğunu söyleyerek, “Son yirmi yılda hem doğal gazla hem elektrikle talep neredeyse üç katına çıktı. Yıllık yaklaşık yüzde dört buçuğun üzerinde bir elektrik talebi artışı var. Dolayısıyla bizim öncelikli görevimiz bu artan talebi karşılayabilmek. Arz güvenliği bizim birinci öncelikli noktamız. İkinci husus elbette ki dışa bağımlılığımız. Burada rakamları ifade etmeme müsaade edin daha detaylı olarak. Türkiye 2022 yılında doğal gaza yaklaşık 44.6 milyar dolar ödedi. Petrol ve petrol ürünlerine 2022 yılında 40.4 milyar dolar para ödedi. Toplamda 2022 yılında LPG, kömür ithalatımızda bu rakam 96.5 milyar dolar oldu. Dolayısıyla bütün stratejimizi aslında ta 2002 yılından beri Türkiye’nin enerjideki dışa bağımlılığını düşürme üzerine kurgulamış durumdayız. Onun için Türkiye artan enerji talebini karşılarken aynı zamanda enerjide bu dışa bağımlılığını mutlaka bitirmesi gerekiyor. Politikalarımız bunun etrafında şekilleniyor. Elbette ki bir üçüncü zorluk hatta belki bütün bu ikisinin daha ilerisinde bir zorluk 2053 yılında üç net sıfır emisyon edip Cumhurbaşkanımızın ortaya koyduğu Meclisimizin 2021 yılında Türkiye’yi iklim anlaşmasına taraf yaparak ortaya koyduğum Türkiye’nin iklim değişikliğine mücadele hedefleri” ifadelerini kullandı. Yeniköy Kemerköy termik santrallerinin katkısına ilişkin soruya Bayraktar, “Bunlar 7.9 terawat saat elektrik üretiyor. Ürettiler. Yılda üretiyorlar. Toplam Türkiye’deki üretimin yüzde iki buçuğunu biz bu iki santralden karşılıyoruz. Akbelen ormanları kapsamında sorulan bir soruydu bu. Bu enerjiyi biz doğal gazdan üretsek, ithal kaynaktan üretsek yaklaşık 1.6 milyar metreküplük bir doğal gaz ithal etmemiz gerekiyor. Yerli kaynak yerine işte size bir cari açık kaynağı daha oluşmuş oluyor. Bunun yaklaşık bedeli yıllık 700 milyon dolar oluyor. Dolayısıyla bizim mutlaka yerli kaynaklarımızı çevreyle uyumlu bir şekilde devreye almamız gerekiyor” şeklinde konuştu. Bayraktar, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Yenilenebilir kaynaklar bizim göz bebeğimiz, en çok ehemmiyet verdiğimiz ve özellikle vurgulamak istediğim nokta bugünün bence çok çok önemli çıktılarından bir tanesi. Türkiye bugün konutlarında kullandığı elektriğin tamamının sadece rüzgar ve güneş enerjisinden üretilir hale gelmiş durumda. Bunu sadece geçtiğimiz 14-15 yılda yaptı. Sıfır olan rüzgar neredeyse sıfır olan rüzgarı tamamen sıfır olan güneşi 2012 güneş kurulu gücümüz sıfır. Geçtiğimiz 10-14 yıl içerisinde 31 bin megavatın üzerine çıkardık. Bu yılda yaklaşık 2 bin 500-2 bin 700 megavatlık bir kurulu güçler. Biz bunu yaparken diyoruz ki mutlaka bu otuz bin megavatı 2035’te 120 bin megavatı götürmeliyiz ki Türkiye iklim hedeflerine, Türkiye dışa bağımlılığını mutlaka bu şekilde azalsın.” Nükleer enerjinin Türkiye’nin 70 yıllık rüyası olduğunu söyleyen Bayraktar, “1955 yılında Türkiye Cumhuriyeti ilk aslında nükleerle ilgili adım atıyor ve Amerika Birleşik Devletleri’yle bir sivil sahada nükleerin kurulmasıyla alakalı bir anlaşma imzalıyor. Resmi gazetede 1956’da bu yayınlanıyor. Türkiye 1956 Atom Enerjisi Komisyonunu kuruyor. Türkiye’de 1957 yılında da Uluslararası Atom Enerjisi üye oluyor. Aynı tarihte Güney Kore’de üye oluyor. 1962 ilk araştırma reaktörü işletmeye alınıyor. 1965 enerji ilk kez beş yıllık kalkınma planımızda yer alıyor. 1976’da Akkuyu nükleer saha olarak tespit ediliyor. İstanbul Teknik Üniversitesi tarafından. Biz Akkuyu’yu nükleer saha tespit ettiğimiz yıl Güney Kore ilk nükleer reaktörünü devreye alıyor. 2015’te uçak krizi, ondan sonraki yaşanan süreçler darbe gelişimleri. 2018 yılına geldiğimizde Akkuyu’ya biz ilk lisansı verdik ve orada çalışmalar başladı. Şu anda ilk reaktörün çalışmaları da devam ediyor. Birinci üretenin kubbesi de kapatılmış durumda. Ama nükleersiz Türkiye’nin kalıcı uzun soluklu temiz enerjiye erişme şansı yok. Bunu sadece biz söylemiyoruz. Biraz önce ifade ettiğimiz o 31 ülke yani Birleşmiş Milletler iklim değişikliğiyle mücadele anlamındaki en önemli toplantıda ortaya konan deklarasyon geçen sene Dubai, bu sene Bakü’de. Bakın bunların arasında öyle çok kaydedilen ülkeler yok diye ifade edildi. Ben size ifade edeyim. Kanada, Hırvatistan, Çek Cumhuriyeti, Finlandiya, Fransa, Macaristan, Japonya, Kore, Hollanda, Polonya, Slovakya, İsveç, Birleşik Arap Emirlikleri, Birleşik Krallık İngiltere ve Amerika Birleşik Devletleri. Bu ülkelerden bazıları. Dolayısıyla bütün bu ülkeler ülke mutlaka küresel ısınmayla mücadelede bizim nükleersiz bu işi başaramayacağımızı ifade ediyorlar. Dolayısıyla biz de Türkiye olarak diyoruz ki biz Akkuyu’nun yanında Sinop’ta, Trakya’da üç tane konvansiyonel büyük santrale ihtiyacımız var. Yaklaşık on iki reaktöre ihtiyacımız var. Küçük modüle reaktörleri, SMR’lara da ihtiyaç var. Bugün özellikle dünyada gelişen trendler, yapay zeka, büyük data, büyük bir elektrik ihtiyacını beraberinde getiriyor. Bakın son dönemdeki gelişmeler. Google, SMR geliştirici bir şirkette elektrik satın alma anlaşması yaptığına çıkıyor. Microsoft yine bir anlaşma yapıyor Amerika’da. Three Mile Island ki burada 1979 beri kapalı olan bir kaza nedeniyle kapalı olan bir reaktördeki nükleer santral tekrar devriye alınıyor ve oradan yirmi yıllık bir alım anlaşması yapılıyor. Dolayısıyla biz nükleersiz bu dönüşümü Türkiye’nin arz güvenliğini, Türkiye’nin dışa bağımlılık hikayesini yazma şansımız yok. Elbette ki Türkiye’nin enerjiyi daha verimli kullanması lazım. Enerjisini sanayiden, tarıma, ulaştırmaya, bütün sektörlerde verimli halde kullanması gerekiyor.” BOTAŞ’ın ödenmemiş faturası olmadığını belirten Bakan Bayraktar, “BOTAŞ’ı özelleştirmeyi düşünmüyoruz” ifadelerini kullandı.