ASAYİŞ - 14 Eylül 2021 Salı 11:10

Çiftlik Bank davasında Tosuncuk ile müştekiler ilk kez karşı karşıya

A
A
A
Çiftlik Bank davasında Tosuncuk ile müştekiler ilk kez karşı karşıya

Çiftlik Bank davasında tutuklanan ve ikinci kez hakim karşısına çıkan ‘Tosuncuk’ lakaplı Mehmet Aydın ile müştekiler duruşma salonunda ilk kez karşı karşıya geldi. Müştekilerden biri, “Ben bizzat Mehmet Aydın’a soru sormak istiyorum" diyerek, “Mehmet Aydın, paramızı ödemek istediğini söylüyorsun. Bunu gerçekten istiyor musun” diye sordu.

Anadolu 6. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen duruşmaya tutuklu sanık Mehmet Aydın, tutuklu bulunduğu Edirne F Tipi Kapalı Cezaevinden getirildi. 23 müşteki ve tutuksuz sanıklar Niyazi Karakoç, Cafer Çolak, Koray Hasgül ve Savaş Yıkılmaz ile taraf avukatları salonda hazır bulundu.

Duruşmada söz alan tutuklu sanık Mehmet Aydın 4 sayfalık yazılı savunma hazırladığını söyledi. Yazılı savunmasını okuyan Aydın, “Çiftlik Bank üyeleri içinde her kesimden kişiler vardı. Doktorlar, mühendisler, savcılar, avukatlar. Benim ağzımdan çıkan her kelimeyi teyit edebilecek olan insanlar, ben ise ortaokul mezunu olan bir insanım” diyerek piramit satış sistemi suçlamasını kesinlikle kabul etmediğini söyledi.

“Mağduriyetleri gidermek için mal varlıklarımın iadesini istiyorum”

Kimseye garanti gelir vaadinde bulunmadığını belirten Mehmet Aydın, “Yaptığımızın ticaret olduğunu söyledim, insanları riskler için uyardım. Olmayan bir şeyi varmış gibi göstermedim. Ben projeme güveniyordum. İnsanlar da inandığım hayalime inandı. Suç örgütü kurduğum iddiası asılsızdır. Ben hiçbir çalışanıma kanun dışı talimatta bulunmadım. Bazı çalışanlar iyi niyetimi suistimal etmiştir. Yüce mahkemenizden beraatimi ve mağduriyetleri gidermek için mal varlıklarımın iadesini talep ediyorum” diye konuştu. Aydın’ın savunmasını okuduğu sırada ara ara sesinin titrediği duyuldu.

Aydın savunmasının devamında, “Yenişehir’de aldığım çiftliği kayınpederim almıştır. Bütün görüşmeleri kendisi yaptı. Bu çiftliğin daha sonra FETÖ'den işlem görmüş bir şirkete ait olduğunu öğrendim” dedi.

Mahkeme Başkanının, “Bizim adli emanette bulunan Bitcoin makinelerinin sahibi kim” diye sorması üzerine Aydın, “Bitcoin makinelerinin büyük çoğunluğu bize aittir. Hakkı Cangül’ün bu makinelerin tamamını geliriyle alması mümkün değildir” diyerek cevap verdi.

Duruşmada söz alan sanık avukatları, müvekkillerinin mal varlıkları üzerindeki tedbir kararının kaldırılmasını talep etti.

Mahkeme Başkanı, ağabeyini sordu

Mahkeme Başkanı, sanık Mehmet Aydın’ın avukatının Fatih Aydın’ın Uruguay’da serbest kaldığını söylediğini belirterek, bu durumu Mehmet Aydın’a sordu. Mahkeme başkanının “Ağabeyin Uruguay’da geziyor, parası var mı, Türk yargısına güvenmiyor mu” şeklinde sorusuna Aydın, “Orada 2 çocuğu, ailesi var. O bir de güvenini kaybetti. Benim güvenim var ondan geldim” diye konuştu.

“İdam edilse bile benim içim soğumayacak”

Bunun üzerine müştekilere söz verildi. Müşteki Tanju Çetinkaya sistemi televizyondan ve arkadaş ortamından öğrendiğini belirterek, “30 bin TL yatırdım, 5 bin TL geri aldım. Şikayetçi değilim. Parayı yatırsa da yatırmasa da kendisi bilir. Ben işimi bırakıp geldim” dedi. Sistemi televizyon reklamlarından öğrendiğini anlatan müşteki Özkan Alkan da 13 bin 750 TL yatırdığını anlatarak, “Dolandırıldığımda babam benimle küstü ve 2 ay önce öldü. Bu arkadaşın idam edilmesi bile benim içimi soğutmayacak” diyerek şikayetçi olduğunu söyledi.
Bunun üzerine söz alan Mehmet Aydın, “Benim bu arkadaşların hiçbiriyle oturup konuşmuşluğum yok. Bu insanlar parasını alamadığı için şikayetçi, kandırıldığı için değil. Parayı veremememin sebebi de mallarıma el konulması” dedi.

Müştekilerle Mehmet Aydın ilk kez karşı karşıya: “Paramızı ödeyecek misin”

Müştekilerden Bülent Koca söz alarak, “Bizim adalete olan güvenimiz zedelendi. Ben bizzat Mehmet Aydın’a soru sormak istiyorum “diyerek, “Mehmet Aydın, paramızı ödemek istediğinizi söylüyorsunuz. Bunu gerçekten istiyor musunuz” diye sordu. Aydın müştekinin sorusuna, “Teslim olmamın asıl sebebi mağduriyetleri gidermek” diye cevap verdi. Müştekinin, “Ödeyecek paranız var mı” diye sorması üzerine ise Aydın, “Türkiye’de el konulan mal varlıklarımla ödeyeceğim” dedi.

Tutukluluğu devam edecek

Ara kararını oluşturan mahkeme heyeti, sanık Mehmet Aydın’ın üzerine atılı suçun vasıf ve maliyeti, mevcut delili durumu, üzerine atılı suçları işlediğine dair kuvvetli suç şüphesi oluşturan somut delillerin bulunması, ve sanığın yurtdışında uzun süre kaçak olarak bulunmasını dikkate alındığında kaçma şüphesi bulunduğundan tutukluluk halinin devamına hükmetti.

3 kişilik bilirkişi heyeti

Dosya kapsamında bulunan şirketler üzerinde mali yönden inceleme yapılması için 3 kişilik bilirkişi heyeti oluşturulmasına karar verdi. Sistemin hangi dönem ne kadar para topladığı, kaç hayvan alındığı, çiftlik, arazi ve araçların ne kadar edeceği konusunda rapor düzenlenmesi istendi. Mahkeme, firari sanıklar Osman Naim Kaya, Fatih Aydın ve Cengiz Samur hakkında çıkarılan yakalama emirlerinin devamına hükmetti. Öte yandan, sanık avukatlarının müvekkillerinin mal varlıklarındaki tedbirlerin kaldırılması yönündeki taleplerinin reddine karar verildi. Duruşma eksikliklerin giderilmesi için ertelendi.

Ne olmuştu?

‘Çiftlik Bank' isimli sistemle binlerce kişiyi dolandıran ‘Tosuncuk' lakaplı Mehmet Aydın, 2018 yılında 77 bin kişiden aldığı 511 milyon lirayla yurt dışına kaçmıştı. İnterpol'ün en çok arananlar listesine dahil edilen Aydın, 3 Temmuz’da Brezilya'dan getirilerek teslim edilmişti.

Aydın, çıkarıldığı Anadolu Sulh Ceza Hakimliğince “suç işlemek amacıyla örgüt kurma”, “bilişim sistemleri, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık” ve “tacir veya şirket yöneticileri ile kooperatif yöneticilerinin dolandırıcılığı” suçlarından tutuklanmıştı.

Mehmet Aydın'ın da aralarında bulunduğu 18 örgüt yöneticisinin, "suç işlemek amacıyla örgüt kurma ve yönetme", "bilişim sistemlerini araç olarak kullanmak suretiyle nitelikli dolandırıcılık", "ticari şirketlerin faaliyeti kapsamında nitelikli dolandırıcılık", “suçtan kaynaklanan mal varlığı değerlerini aklama" suçlarından toplamda 22 bin 580'er yıldan 75 bin 260'ar yıla kadar hapisle cezalandırılması isteniyor.

Gamze Erdemir

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara 2025 Merkezi Yönetim bütçe görüşmeleri Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, “Biz nükleersiz bu dönüşümü Türkiye’nin arz güvenliğini, Türkiye’nin dışa bağımlılık hikayesini yazma şansımız yok. Elbette ki Türkiye’nin enerjiyi daha verimli kullanması lazım. Enerjisini sanayiden, tarıma, ulaştırmaya, bütün sektörlerde verimli halde kullanması gerekiyor.” Bayraktar, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ve bağlı kuruluşlarının 2025 yılı Merkezi Yönetim Bütçe ve 2023 Kesin Hesap Kanun Teklifi görüşmelerine katıldı ve milletvekillerinin sorularını cevapladı. Bayraktar, Türkiye’nin enerji talebi artan, büyüyen bir ülke olduğunu söyleyerek, “Son yirmi yılda hem doğal gazla hem elektrikle talep neredeyse üç katına çıktı. Yıllık yaklaşık yüzde dört buçuğun üzerinde bir elektrik talebi artışı var. Dolayısıyla bizim öncelikli görevimiz bu artan talebi karşılayabilmek. Arz güvenliği bizim birinci öncelikli noktamız. İkinci husus elbette ki dışa bağımlılığımız. Burada rakamları ifade etmeme müsaade edin daha detaylı olarak. Türkiye 2022 yılında doğal gaza yaklaşık 44.6 milyar dolar ödedi. Petrol ve petrol ürünlerine 2022 yılında 40.4 milyar dolar para ödedi. Toplamda 2022 yılında LPG, kömür ithalatımızda bu rakam 96.5 milyar dolar oldu. Dolayısıyla bütün stratejimizi aslında ta 2002 yılından beri Türkiye’nin enerjideki dışa bağımlılığını düşürme üzerine kurgulamış durumdayız. Onun için Türkiye artan enerji talebini karşılarken aynı zamanda enerjide bu dışa bağımlılığını mutlaka bitirmesi gerekiyor. Politikalarımız bunun etrafında şekilleniyor. Elbette ki bir üçüncü zorluk hatta belki bütün bu ikisinin daha ilerisinde bir zorluk 2053 yılında üç net sıfır emisyon edip Cumhurbaşkanımızın ortaya koyduğu Meclisimizin 2021 yılında Türkiye’yi iklim anlaşmasına taraf yaparak ortaya koyduğum Türkiye’nin iklim değişikliğine mücadele hedefleri” ifadelerini kullandı. Yeniköy Kemerköy termik santrallerinin katkısına ilişkin soruya Bayraktar, “Bunlar 7.9 terawat saat elektrik üretiyor. Ürettiler. Yılda üretiyorlar. Toplam Türkiye’deki üretimin yüzde iki buçuğunu biz bu iki santralden karşılıyoruz. Akbelen ormanları kapsamında sorulan bir soruydu bu. Bu enerjiyi biz doğal gazdan üretsek, ithal kaynaktan üretsek yaklaşık 1.6 milyar metreküplük bir doğal gaz ithal etmemiz gerekiyor. Yerli kaynak yerine işte size bir cari açık kaynağı daha oluşmuş oluyor. Bunun yaklaşık bedeli yıllık 700 milyon dolar oluyor. Dolayısıyla bizim mutlaka yerli kaynaklarımızı çevreyle uyumlu bir şekilde devreye almamız gerekiyor” şeklinde konuştu. Bayraktar, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Yenilenebilir kaynaklar bizim göz bebeğimiz, en çok ehemmiyet verdiğimiz ve özellikle vurgulamak istediğim nokta bugünün bence çok çok önemli çıktılarından bir tanesi. Türkiye bugün konutlarında kullandığı elektriğin tamamının sadece rüzgar ve güneş enerjisinden üretilir hale gelmiş durumda. Bunu sadece geçtiğimiz 14-15 yılda yaptı. Sıfır olan rüzgar neredeyse sıfır olan rüzgarı tamamen sıfır olan güneşi 2012 güneş kurulu gücümüz sıfır. Geçtiğimiz 10-14 yıl içerisinde 31 bin megavatın üzerine çıkardık. Bu yılda yaklaşık 2 bin 500-2 bin 700 megavatlık bir kurulu güçler. Biz bunu yaparken diyoruz ki mutlaka bu otuz bin megavatı 2035’te 120 bin megavatı götürmeliyiz ki Türkiye iklim hedeflerine, Türkiye dışa bağımlılığını mutlaka bu şekilde azalsın.” Nükleer enerjinin Türkiye’nin 70 yıllık rüyası olduğunu söyleyen Bayraktar, “1955 yılında Türkiye Cumhuriyeti ilk aslında nükleerle ilgili adım atıyor ve Amerika Birleşik Devletleri’yle bir sivil sahada nükleerin kurulmasıyla alakalı bir anlaşma imzalıyor. Resmi gazetede 1956’da bu yayınlanıyor. Türkiye 1956 Atom Enerjisi Komisyonunu kuruyor. Türkiye’de 1957 yılında da Uluslararası Atom Enerjisi üye oluyor. Aynı tarihte Güney Kore’de üye oluyor. 1962 ilk araştırma reaktörü işletmeye alınıyor. 1965 enerji ilk kez beş yıllık kalkınma planımızda yer alıyor. 1976’da Akkuyu nükleer saha olarak tespit ediliyor. İstanbul Teknik Üniversitesi tarafından. Biz Akkuyu’yu nükleer saha tespit ettiğimiz yıl Güney Kore ilk nükleer reaktörünü devreye alıyor. 2015’te uçak krizi, ondan sonraki yaşanan süreçler darbe gelişimleri. 2018 yılına geldiğimizde Akkuyu’ya biz ilk lisansı verdik ve orada çalışmalar başladı. Şu anda ilk reaktörün çalışmaları da devam ediyor. Birinci üretenin kubbesi de kapatılmış durumda. Ama nükleersiz Türkiye’nin kalıcı uzun soluklu temiz enerjiye erişme şansı yok. Bunu sadece biz söylemiyoruz. Biraz önce ifade ettiğimiz o 31 ülke yani Birleşmiş Milletler iklim değişikliğiyle mücadele anlamındaki en önemli toplantıda ortaya konan deklarasyon geçen sene Dubai, bu sene Bakü’de. Bakın bunların arasında öyle çok kaydedilen ülkeler yok diye ifade edildi. Ben size ifade edeyim. Kanada, Hırvatistan, Çek Cumhuriyeti, Finlandiya, Fransa, Macaristan, Japonya, Kore, Hollanda, Polonya, Slovakya, İsveç, Birleşik Arap Emirlikleri, Birleşik Krallık İngiltere ve Amerika Birleşik Devletleri. Bu ülkelerden bazıları. Dolayısıyla bütün bu ülkeler ülke mutlaka küresel ısınmayla mücadelede bizim nükleersiz bu işi başaramayacağımızı ifade ediyorlar. Dolayısıyla biz de Türkiye olarak diyoruz ki biz Akkuyu’nun yanında Sinop’ta, Trakya’da üç tane konvansiyonel büyük santrale ihtiyacımız var. Yaklaşık on iki reaktöre ihtiyacımız var. Küçük modüle reaktörleri, SMR’lara da ihtiyaç var. Bugün özellikle dünyada gelişen trendler, yapay zeka, büyük data, büyük bir elektrik ihtiyacını beraberinde getiriyor. Bakın son dönemdeki gelişmeler. Google, SMR geliştirici bir şirkette elektrik satın alma anlaşması yaptığına çıkıyor. Microsoft yine bir anlaşma yapıyor Amerika’da. Three Mile Island ki burada 1979 beri kapalı olan bir kaza nedeniyle kapalı olan bir reaktördeki nükleer santral tekrar devriye alınıyor ve oradan yirmi yıllık bir alım anlaşması yapılıyor. Dolayısıyla biz nükleersiz bu dönüşümü Türkiye’nin arz güvenliğini, Türkiye’nin dışa bağımlılık hikayesini yazma şansımız yok. Elbette ki Türkiye’nin enerjiyi daha verimli kullanması lazım. Enerjisini sanayiden, tarıma, ulaştırmaya, bütün sektörlerde verimli halde kullanması gerekiyor.” BOTAŞ’ın ödenmemiş faturası olmadığını belirten Bakan Bayraktar, “BOTAŞ’ı özelleştirmeyi düşünmüyoruz” ifadelerini kullandı.