DÜNYA - 20 Ağustos 2024 Salı 22:07 | Son Güncelleme : 20 Ağustos 2024 Salı 22:08

ABD Dışişleri Bakanı Blinken, Katar’da

A
A
A
ABD Dışişleri Bakanı Blinken, Katar’da

ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, Gazze Şeridi’nde ateşkese yönelik diplomatik çabalar çerçevesinde Mısır’ın ardından Katar’a geldi.

ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, Gazze Şeridi’nde ateşkese yönelik diplomatik çabalar çerçevesinde çıktığı Orta Doğu turunun son durağı olan Katar’a geldi. Blinken, İsrail ve Mısır’daki temaslarının ardından Katar Emiri Şeyh Temim bin Hamed Al Thani ile görüşecek.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Tarihçi İlber Ortaylı Beyoğlu’nda düzenlenen “Avrupa Miras Günleri”ne konuk oldu Tarihçi yazar Prof. Dr. İlber Ortaylı, Beyoğlu Belediyesi öncülüğünde düzenlenen Beyoğlu Avrupa Miras Günleri’ne konuk oldu. Şebnem Yiğit moderatörlüğünde gerçekleştirilen “Türkiye’nin İlk Belediyesi: 6. Daire” konulu söyleşide, Beyoğlu Belediyesi Başkanlık Binası 6. Dairenin hikayesini ve belleğini anlatan Prof. Dr. İlber Ortaylı Beyoğlu’ndaki kültürel mirasın ve değerlerin korunması gerektiğine de dikkat çekti. Beyoğlu Belediyesi, bu yıl “Rotalar, Ağlar ve Bağlantıların Mirası” temasıyla düzenlenen Avrupa Miras Günleri kapsamında Beyoğlu’nun tüm kültürel paydaşlarını bir araya getirdi. Beyoğlu Avrupa Miras Günleri’nin en önemli konuklarından birisi de Tarihçi yazar İlber Ortaylı oldu. Şebnem Yiğit moderatörlüğünde gerçekleştirilen söyleşide İlber Ortaylı, Beyoğlu Belediyesi Başkanlık Binası 6. Dairenin tarihi hakkında bilgi verdi. “Hala nostaljik taraflarımızı tatmin edebileceğimiz bir Beyoğlu’nda yaşıyoruz” Beyoğlu’ndaki kültürel değerlerin ve mirasın korunması gerektiği hakkında bilgi veren Prof. Dr. Ortaylı, “Her biri bizim için bir milli mirastır. Korunması gerekir. Coğrafyamız için önemlidir. Hala nostaljik ve estetik taraflarımızı tatmin edebileceğimiz bir Beyoğlu’nda yaşıyoruz” ifadelerini kullandı. Öte yandan Beyoğlu Belediye Binası’nın korunması gerektiğini söyleyen Ortaylı, “Bu binadan sonra da binalar yapıldı. Ama hiçbiri bunun kadar manidar değildir. Hakikaten dikkat edilecek bir yer” dedi. Söyleşiye Beyoğlu Belediye Başkanı İnan Güney de katıldı. Beyoğlu’nun kültürel mirası hakkında bilgi veren Başkan Güney, “Beyoğlu yürüdüğümüz zaman bir açık hava müzesi gibi. Her meydanın bir hatırası var. Her binanın geçmişten gelen bizim de taşımamız gereken bir kimliği var. Binlerce atılmış adım var, bir hayat hikayesi var. Beyoğlu bu tarihi mirasıyla geçmişten bize bir emanet. Dolayısıyla Beyoğlu’nu bizim de çocuklarımıza taşıyacağımız bir miras olarak görüyoruz. İçerisinde bulunduğumuz binada geleceğe taşımamız gereken geçmişten gelen bir miras. Az önce söylediğimiz gibi 1857 yılında Türkiye’nin ilk modern belediyesi 6. Daire-i Belediye olarak kurulmuş. Bugün Beyoğlu Belediyesi olarak hizmet vermeye devam ediyor” şeklinde konuştu. “Amacımız Beyoğlu’nu uluslararası düzeyde olması gereken yere taşımak” Amaçlarının Beyoğlu’nu uluslararası düzeyde olması gereken yere ulaştırmak olduğunu söyleyen Güney, “’Rotalar ağlar ve Bağlantılar’ temasıyla Avrupa Miras Günleri’ne ev sahipliği yapıyoruz. Burada amacımız Beyoğlu’ndaki tarihi kültürel değerleri, mirası, hafıza mekanları ve binaları tekrar hatırlatmak, tekrar insanların önüne çıkarabilmek ve mümkünse UNESCO tarihi kentler listesine Beyoğlu’ndaki binaları ve Beyoğlu’nu ilçe olarak aldırabilmek Beyoğlu’nu uluslararası düzeyde olması gereken yere taşımak” dedi. Gerçekleştirilen programın son bölümünde ise katılımcılar İlber Ortaylı’ya sorularını yöneltti. Program karşılıklı soru cevapların ardından son buldu.
İstanbul Hepsiburada ilk 6 ayı güçlü sonuçlarla kapadı Güçlü büyümesini 2024’te de sürdüren Hepsiburada, ilk 6 ayda 66 milyon sipariş adediyle satış hacmini yüzde 105 oranında büyüttü. Son 12 ayda müşteri başına düşen sipariş sıklığı da ortalama 10,6 adet ile e-ticaret platformu tarihinde ilk kez çift haneye yükseldi. Böylece müşteri başına yıllık ortalama sipariş adedi son 3 yılda 2,5 katın üzerinde artmış oldu. E-ticaret platformu Hepsiburada, yılın ilk yarısına ilişkin finansal sonuçlarını açıkladı. İlk 3 aylık dönemde ortaya koyduğu başarılı performansı ikinci çeyrekte de devam ettiren e-ticaret platformu, toplam satış hacmi büyümesi, sipariş adedi, sipariş sıklığı, platform üzerinden satışa sunulan ürün çeşitliliği gibi çok sayıda metrikte güçlü sonuçlara imza attı. İlk yarıda toplam satış hacmi yüzde 105 arttı Enflasyondan arındırılmamış verilere göre ilk yarıda toplam satış hacmini geçtiğimiz yılın aynı dönemine göre yüzde 105’lik bir artışla 68,3 milyar TL’ye yükselten Hepsiburada’nın faiz, amortisman ve vergi öncesi kârının (FAVÖK) toplam satış hacmine oranı ise geçen yılın aynı dönemine göre 1 puan artışla yüzde 2,4 olarak gerçekleşti. Enflasyon muhasebesi uygulanmış sonuçlara göre ise, şirketin ilk yarı yıldaki satış hacmi artışı yüzde 22, FAVÖK’ün satış hacmine oranı ise yüzde 1 oldu. Operasyonel nakit akışı 1,3 milyar TL’nin üzerine çıktı Konuyla ilgili değerlendirmelerde bulunan Hepsiburada CEO’su Nilhan Onal Gökçetekin, küresel ve yerel ölçekteki ekonomik zorluklara rağmen, yılın ilk yarısını son derece başarılı sonuçlarla tamamladıklarının altını çizerken, “Operasyonel mükemmelliğe ve müşteri memnuniyetine olan bağlılığımızı, bu başarılı sonuçlardaki kilit unsur olarak görüyoruz. Bu süreçte, tüm operasyonel süreçlerimizi yüksek teknoloji odağıyla geliştirirken, sağlıklı bilanço önceliklendirmemizi de sürdürdük. Bu doğrultuda, bir yandan gelir kaynaklarımızı çeşitlendirme yaklaşımımıza ağırlık verirken bir yandan da nakit disiplinimizi korumaya devam ettik. Yılın ilk yarısında operasyonel nakit akışımızı 1,3 milyar TL’nin üzerine taşırken, serbest nakit akışımız da 472 milyon TL ile yarı yıl bazında halka arzdan bu yana en yüksek seviyeye ulaştı” ifadelerini kullandı. E-ticaret platformunun müşteri odaklı yaklaşımının tüketiciler nezdinde büyük karşılık bulduğunu ve bu güvenin siparişlere de yansıdığını dile getiren Nilhan Onal Gökçetekin, “36,7 milyon adedi ikinci çeyrekte olmak üzere, ilk yarıyı toplam 66 milyonun üzerinde sipariş adediyle tamamladık. Bu hem çeyrek hem de yarı yıl bazında, Hepsiburada tarihinin en yüksek satış adetlerine ulaştığımızı gösteriyor. Bununla birlikte, son 12 aylık verilere göre hesaplanan müşteri başına düşen sipariş sıklığı adedimiz de 10,6 ile Hepsiburada tarihinde ilk kez çift haneye yükseldi. Platformumuz üzerinden yapılan alışveriş sıklığının son 3 yılda 2,5 katına ulaştığını görüyoruz” şeklinde konuştu. Yapay zeka odaklı yatırımlarda üç haneli büyüme Nilhan Onal Gökçetekin şöyle devam etti: “E-ticareti Türkiye’de başlatan ve geliştiren şirket olarak, sektörde öncü ve örnek olma gibi bir misyonumuz olduğuna inanıyoruz. Bu kapsamda, küresel eğilimleri sadece takip etmekle kalmıyor; bunlara ilişkin en iyi uygulamaları Türkiye’ye taşıyıp sektöre ışık tutuyoruz. Hem ana markamızda hem de HepsiJet, Hepsipay ve HepsiAd gibi markalarımızda yaptığımız yoğun yapay zeka odaklı yatırımlarımız da bu yaklaşımımızın en somut örnekleri. Bu şirketlerimiz, bugün geldikleri noktada sadece platformumuza bir operasyonel güç katmıyor; aynı zamanda sektörde de yeni bir müşteri deneyimi anlayışının önünü açıyor ve hizmet sundukları iş ortaklarına da değer katıyor. Türkiye’nin 81 ilinde hizmet veren HepsiJet’in, ikinci çeyrek itibarıyla, platform dışı müşterilerinin hacmi yüzde 100’lük bir artış gösterdi. Dış müşteriler toplam HepsiJet taşıma hacminin yüzde 36’sını oluşturdu. Dijital cüzdan ve “tek tıkla ödeme” çözümü sunan fintech şirketimiz Hepsipay ise 31 Ağustos 2024 itibarıyla 16,7 milyon kullanıcıya ulaştı. 2023 yılı itibarıyla Türkiye’deki e-ticaret oyuncularına da tek tıkla hızlı ve güvenli alışveriş hizmet sunmaya başlayan Hepsipay, 50 perakende şirketine de ödeme çözümleri sunuyor. Hepsipay ile ödeme hacmi, 2024’ün ikinci çeyreğinde, ilk 3 aya göre 2,8 kat büyüdü.” Aktif satıcı sayısı 101 bin oldu, ürün sayısı 264 milyona yükseldi Tüketicilere güvenilir ve kaliteli ürünleri en uygun fiyata sunma misyonu doğrultusunda, bir yandan platformdaki ürün adedini artırmayı sürdüren Hepsiburada, bir yandan da ticareti dijitalleştirerek esnaf ve KOBİ’lerin e-ticaretle büyümesine yardımcı oldu. Bu alanlarda ortaya koyduğu kapsayıcı çalışmaların da katkısıyla, Hepsiburada’da yer alan aktif satıcı sayısı 101 bin olurken platformda satılan ürün adedi ise yüzde 36 artışla 264 milyonu aştı. Türkiye’de geliştirilen ve hayata geçirilen ilk üyelik bazlı sadakat programı olma özelliği taşıyan ‘Hepsiburada Premium’ 12 Ağustos itibarıyla, 3 milyon müşteriye ulaştı. Hepsiburada Premium kullanmaya başlayan müşterilerin Premium’lu olmadan önceki döneme kıyasla sipariş sıklığının yüzde 36 arttığı gözlendi. HepsiJet, 2024’ün ikinci çeyreğinde Hepsiburada satıcılı siparişlerin yüzde 82’sini Türkiye’nin dört bir yanına ertesi gün teslim etti.
İzmir 4. İzmir Uluslararası Film ve Müzik Festivali 30 Ekim’de başlıyor İzmir Uluslararası Film ve Müzik Festivali, bu yıl dördüncü kez 30 Ekim-3 Kasım tarihleri arasında düzenleniyor. Festivalin ulusal yarışma bölümüne katılmak isteyen yapımcıların özgün müziğe sahip 2023-24 yapımı uzun metrajlı kurmaca ya da belgesel filmlerini 20 Eylül’e kadar göndermeleri gerekiyor. İzmir Uluslararası Film ve Müzik Festivali’nin dördüncüsü bu yıl 30 Ekim-3 Kasım tarihleri arasında düzenleniyor. İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı desteği ve Kültürlerarası Sanat Derneği iş birliği ile düzenlediği festival bu yıl Bakanlığın “İzmir Kültür Yolu Festivali” kapsamında yapılacak. Festival çerçevesinde geçen yıl olduğu gibi ulusal ve uluslararası yarışmalar ile yarışma dışı bölümler yer alacak. 2023-24 yapımı uzun metrajlı kurmaca ya da belgesel filmlerin katılacağı ulusal ve uluslararası yarışmaların yanı sıra yılın en iyi dizi film müziklerinin bestecileri de ödüllendirilecek. Kristal Flamingo verilecek Ulusal Yarışmada En İyi Film ve Yönetmeni, Jüri Özel Ödülü, En İyi Oyuncu, En İyi Besteci, En İyi Film Şarkısı, En İyi Ses Tasarımı ödüllerini, Uluslararası Yarışmada En İyi Film, Jüri Özel Ödülü ve En İyi Film Müziği ödüllerini kazananlar ile TV Dizi Müziği Ödüllerinde iki kategoride -açık kanallar ve dijital platformlarda gösterilen yapımlar-- En İyi Dizi Film Jenerik Müziği ve En İyi Dizi Şarkısı ödüllerini kazananlara “Kristal Flamingo” ödülleri takdim edilecek. 20 Eylül’e kadar göndermeleri gerekiyor Direktörlüğünü Vecdi Sayar’ın yaptığı festivalde yarışmaların yanı sıra jüri üyelerinin filmlerinin gösterileceği “Özel Gösterimler”, Onur Ödüllerini ve Kültürlerarası Sanat Başarı Ödülünü kazanan besteci ve yönetmenlerin filmleri ile “Anılarına”, “Avrupa’nın Doğu ile Buluşması”, “Müzik ve Yaşam” ve “Sinema Sinemacılara Bakıyor” bölümleri yer alıyor. İstinyePark Renk Sinemaları, Fransız Kültür Merkezi ve İzmir Sanat’taki tüm film gösterimler ve söyleşilere katılım ücretsiz olacak. İzmir Uluslararası Film ve Müzik Festivali Ulusal Yarışma bölümüne katılmak isteyen yapımcıların özgün müziğe sahip 2023-24 yapımı uzun metrajlı kurmaca ya da belgesel filmlerinin izleme kopyasını 20 Eylül 2024 tarihine kadar intercultural.turkey@gmail.com adresine göndermeleri talep ediliyor.
İstanbul “Çocuklarımızın sessiz çığlığını duyalım, istimara dur diyelim” Günümüzün belki de en önemli sorunlarından biri haline gelen “çocukların ihmal ve istismarı” olaylarına her geçen gün bir yenisi daha ekleniyor. Uzman Psikolojik Danışman Dr. Öğr. Üyesi Bülent Tansel, “Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de ne yazık ki bu türden trajik olaylarla sıkça karşılaşılıyor ve toplum olarak derinden etkileniyoruz. Çocuklarımızı korumak için artık çok daha geç olmadan harekete geçelim. Sessiz çığlıklarını duyalım, istimara dur diyelim” dedi. Bir anlamda bir insanlık suçu olan çocuk cinsel istismarı, üzerinde önemle durulması gereken konular arasında yer alıyor. Genel olarak beş alt boyutta açıklanan çocukların ihmal ve istismarının dünyada en fazla görülen türünün çocukların duygusal olarak istismar edilmesi olduğunu aktaran İstanbul Gelişim Üniversitesi (İGÜ) İktisadi İdari Ve Sosyal Bilimler Fakültesi (İİSBF) Psikoloji Bölümü Öğr. Üyesi Dr. Bülent Tansel, “Bununla birlikte çocukların üzerinde yaşamları boyunca bıraktığı travmatik etkileri bakımından çocukların cinsel istismarı en önemli boyutu oluşturuyor. Cinsel istismar, çocukların yaşamları boyunca unutulmaz ancak, yapılacak psikoterapötik müdahaleler ve uygun sosyal destekle olumsuz etkileri azaltılabilir” ifadelerini kullandı. “Çocukların hisleri en az bir yetişkininki kadar kuvvetlidir” Henüz ergenlik çağına ulaşmamış, hormonal değişimi yaşamamış olan çocukların, cinselliğin ne olduğu hakkında bir fikre sahip olamayacağını belirten Tansel, “Kendilerine yapılan bu türden eylemlerin cinsellik olduğunu ya da bir istismar olduğunu anlayamazlar. Ancak kötü bir şeyler olduğunu hissedebilirler çünkü çocukların hisleri en az bir yetişkininki kadar kuvvetlidir. İstismarcılar, çocuklara ulaşırken onlarla ilgilenir, oyunlarına ortak olur, öncelikle çocukların güvenlerini kazanmaya çalışırlar. İstismarcı, çocukla iletişim halindeyken ona küçük ödüller ya da aile tarafından onaylanmayacak imkânlar sağlar. Aileden bir dönüş gelmiyorsa, çocukla aile arasında bir iletişim kopukluğu olduğunu artık keşfedip yavaş yavaş çocuğu istismara hazırlar. Özellikle küçük yaştaki çocukların ilk kez gördükleri yüzler yabancıdır fakat aynı yüzü ikinci kez gördükten sonra artık o kişi yabancı değildir. Çocukların içinde bulundukları döneme ait özelliklerinden biri de yetişkinleri memnun etme ve onların isteklerini yerine getirme şeklindedir. Oyun oynarken oyun kurallarına sıkı sıkıya bağlanırlar. İstismarcılar bu özelliği iyi kullanırlar ve yaptıkları istismarı bir oyunmuş gibi kurgulayarak çocukla aralarında bir sır gibi saklamalarını isterler” dedi. “Çocuklar en yakınındakiler tarafından istismara uğruyor” Yapılan çalışmalar ve mevcut raporlar, çocukların en yakınındakiler tarafından istismara uğradıklarını bildiriyor. Dr. Öğr. Üyesi Bülent Tansel, “Bazı ailelerde, amca, dayı gibi yakın akrabalar eve geldiklerinde çocukları severler, elbette bu normaldir. Ancak, normal olmayan istismara yönelik kucağa alma, okşama gibi davranışlarında çocuk her ne kadar bunun cinsel içerikli olduğunu anlamlandıramasa da kötü bir şey olduğunu hisseder. O akrabasından uzak kalmaya çalışır, çocuğa karşı ‘O senin amcan/dayın, seni sevmeye çalışıyor, neden kaçıyorsun’ gibi telkinler çocuğun zihnini karıştırır. Hissettiği kötün şeyi, aslında yetişkinlerin sevme davranışı bu şekilde oluyor, diye düşünmeye başlar. Çünkü bu davranışı normalleştirmesini sağlayan, en güvendiği kişi anne veya babasıdır. İstismar ne yazık ki devam edebilir” şeklinde konuştu. “Çocuğun cinsel kavramlarla ilgili soruları doğru şekilde yanıtlanmalı” Çocukların; evde ebeveynleriyle vakit geçirirken, televizyonda, sosyal medyada, yaşam alanlarında gördükleri, duydukları ve tanık oldukları cinsellik içeren görüntüler ya da durumlar hakkında konuşmak isteyebileceklerini belirten Bülent Tansel, ailelere şu uyarılarda bulundu: “Şayet aile, çocuğu susturur bunun ayıp, günah gibi kavramlarla konuşulmamasını sağlarsa, çocukta bu gibi durumların aile bireyleriyle konuşulmaması gerektiği düşüncesini uyandırırlar. Bu durumlar karşısında çocuk ailesiyle artık konuşmayacaktır. Çok yanlış ve sakıncalı olan bu tutumun aksine aile bireyleri çocuğu müdahale etmeden sakince dinlemeli, hemen cevap veremeyecek durumda ise, çocuğa bunu en kısa zamanda öğrenip seninle konuşacağım diyerek konuyu araştırmalı veya bir uzmana başvurmalıdır. Aileler en değer verdikleri varlıkları olan çocuklarına karşı daima erişilebilir olmalıdırlar. Çocuğun sözel ve davranışsal ifadelerini yok saymadan, görmezden gelmeden sakince dinlemeli, her ne olursa olsun onun yanında olduklarını çocuğa hissettirmelidirler. Gününün okulda, oyun alanında, parkta nasıl geçtiğini sohbet konusu yapmalı, karşılaştığı ya da iletişim halinde olduğu kişiler hakkında yeterli bilgiye sahip olmalıdırlar.” “Asıl mücadele sivrisineklerle uğraşmak değil, bataklığı kurutmaktır” Ülkemizde özellikle son yıllarda çocuklarla çalışan bazı öğretmen ya da diğer uzmanların söylemleri uzmanlık alanlarıyla çelişki oluşturacak düzeyde şaşırtıcıdır. Çocuk cinsel istismarıyla ilgili kendilerine verilen bilgilendirme düzeyindeki eğitimlerle ilgili ‘buna ne gerek var’, ‘bu kadar açık konuşmak çok gereksiz’, ‘bunları konuştukça normalleştiriyorsunuz’ gibi vahim söylemlerde bulunulduğunu ifade eden İGÜ Öğr. Üyesi Dr. Bülent Tansel, “Asıl normalleştirme bu konuların konuşulmaması, halı altına süpürülmesi ve sanki hiç yokmuş gibi görmezden gelinmesinden kaynaklanıyor. Diğer yandan özellikle pedofiliklerin çocukların vesikalık fotoğraflarından bile cinsel anlamda etkilendikleri düşünüldüğünde, ailelerin çocuklarının fotoğraflarını sosyal medyada ulu orta paylaşmamaları çok önemli. Çocuk cinsel istismarıyla mücadele, yaşanan olayların ardından sosyal medyada birkaç gün klişeleşmiş söylemlerle slogan kültürü içerisinde paylaşım yapmaktan ibaret değildir. Asıl mücadele sivrisineklerle uğraşmak değil, bataklığı kurutmaktır. Çocuklara ‘iyi dokunuş’ ve ‘kötü dokunuş’un neler olduğu, istemedikleri, onay vermedikleri durumlar karşısında ‘hayır’ diyebilmenin en doğal hakları olduğunu öğretmeli ve bunları içselleştirebilmelerini sağlayacak programlar oluşturulmalı. Çok sayıda öğrenciyi bir arada toplayarak onlara birer saat süreyle cinsel istismar hakkında rehberlik eğitimi sunmak yerine, cinsel istismarla ilgili uzun soluklu yapılandırılmış psiko-eğitsel grup oturumları düzenlemek çok daha verimli ve etkili olacaktır. Bu nedenle, çocukların içinde bulunduğu yaş ve gelişim dönemleri dikkate alınarak okul öncesi, ilkokul ve ortaokul düzeyindeki çocuklara yönelik disiplinlerarası yaklaşımı içeren, pedagojik formasyona sahip eğitim müfredatının oluşturularak, tüm okullarda sistematik bir şekilde uzun soluklu olarak derhal uygulamaya geçilmelidir. Diğer yandan özellikle başta çocuklarla çalışan uzmanlara, ailelere ve topluma da bu konuda nitelikli eğitim verilmesi gerekmektedir” dedi.