EKONOMİ - 08 Haziran 2021 Salı 11:18

540 milyar metreküp doğalgaz, yeni müjdelerin habercisi

A
A
A
540 milyar metreküp doğalgaz, yeni müjdelerin habercisi

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın son açıkladığı müjdeyle 540 milyar metreküpe ulaşan Karadeniz'deki doğalgaz rezervinin bir ila iki trilyon arasında olduğunu düşündüğünü açıklayan ZBEÜ Öğretim Üyesi Dr. İshak Turan, "Çok yakın tarihte yeni ek rezervlerin müjdeleri de açıklanabilir" dedi.

Fatih Sondaj Gemisi'nin Amasra-1 kuyusunda açıkladığı 135 milyar metreküplük doğalgaz müjdesi geçen 4 Haziran günü Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından kamuoyu ile paylaşıldı. Açıklanan toplam rezerv miktarı böylelikle 540 milyar metreküpe ulaştı. Öte yandan Kanuni Sondaj Gemisi Türkali-3, Fatih Sondaj Gemisi ise Amasra-1 kuyusundaki çalışmalarını sürdürüyor.

Türkiye'nin hidrokarbon kaynaklarının tespiti amacıyla sürdürülen çalışmalarla rezerv miktarlarının bir ila iki trilyon metreküpe ulaşabileceğini açıklayan ZBEÜ Öğretim Üyesi Dr. İshak Turan, yeni keşiflere ilişkin belirtiler olduğunu da hatırlattı.

540 milyar metreküp doğalgaz, yeni müjdelerin habercisi

"Milli filoda inanılmaz bir takım çalışması var"

Enerji güvenliği politikasında yenilenebilir enerji kaynaklarına yatırımların başladığını hatırlatan Turan, yakın süreçte Türkmen ve İsrail gazının da Türkiye üzerinden Avrupa'ya geçeceğinin altını çizerek şöyle konuştu:
"Bir Türk vatandaşı olarak çok mutluyum,. Çok gururluyum. İnşallah yeni müjdelerin haberini de çok yakın tarihte alırız. Bu üçüncü müjdeydi. Amasra-1 kuyusundan Sayın Cumhurbaşkanımız 135 milyar metreküplük doğalgaz müjdesi verdi. Çok değil geçen sene 405 milyar metreküplük doğalgaz keşfinin müjdesini bize vermişti. Bu 2020 yılında tüm dünyadaki denizlerdeki en büyük doğalgaz keşfidir. Yeni yıla da hızlı başladık. Bunu şimdiden 540 milyar metreküpe çıkarttık. Ben umut ediyorum önümüzdeki yıllarda 1-2 trilyon metreküp rezerv olduğunu düşünüyorum. Zaten burada çalışan uzmanlar da yeni keşiflere ilişkin belirtiler olduğunu söylüyor. Şunu belirtmek gerekiyor.

540 milyar metreküp doğalgaz, yeni müjdelerin habercisi

Burada sadece rakamlara takılmak da doğru değil. Burada bir paradigma değişikliği var. Enerji güvenliğinde ciddi, doğru adımlar son yıllarda atılıyor. 2000'li yıllarda bunun ilk işaretlerini görsek de 2010 yılında sac ayağına oturan enerji güvenliği politikasında bir paradigma değişikliği oldu. Birinci ayağında yenilenebilir enerji kaynaklarında yatırımlar başladı. Türkiye'yi bir enerji geçiş güzergahına çevirmek. Bugün Rus, Azeri gazının Türkiye üzerinden Avrupa'ya geçtiğini görüyoruz. Çok değil yakın tarihte Türkmen ve İsrail gazının da Türkiye üzerinden Avrupa'ya geçtiğini görebiliriz.

540 milyar metreküp doğalgaz, yeni müjdelerin habercisi

Bugün burada aldığımız başarı milli filo oluşturmak. İşte enerji güvenliğindeki en büyük yaklaşımlardan bir tanesi. Bugün 5 milli gemimiz var. 3'ü sondaj gemisi, ikisi ise sismik araştırma gemisi. Bugün Karadeniz'de ise üç gemimiz var. Kanuni, Fatih sondajı yapıyor. Aynı zamanda Barbaros Hayrettin Paşa Sismik Araştırma Gemisi de çalışmalarını yapıyor. Bir takım çalışması içerisinde inanılmaz bir çalışmayı burada görüyoruz. Ben çok yakın tarihte yeni ek rezervlerin müjdelerinin de açıklanacağını düşünüyorum" ifadelerini kullandı.

Onur Altındağ - Sertaç Özdemir

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara 2025 Merkezi Yönetim bütçe görüşmeleri Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, “Biz nükleersiz bu dönüşümü Türkiye’nin arz güvenliğini, Türkiye’nin dışa bağımlılık hikayesini yazma şansımız yok. Elbette ki Türkiye’nin enerjiyi daha verimli kullanması lazım. Enerjisini sanayiden, tarıma, ulaştırmaya, bütün sektörlerde verimli halde kullanması gerekiyor.” Bayraktar, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ve bağlı kuruluşlarının 2025 yılı Merkezi Yönetim Bütçe ve 2023 Kesin Hesap Kanun Teklifi görüşmelerine katıldı ve milletvekillerinin sorularını cevapladı. Bayraktar, Türkiye’nin enerji talebi artan, büyüyen bir ülke olduğunu söyleyerek, “Son yirmi yılda hem doğal gazla hem elektrikle talep neredeyse üç katına çıktı. Yıllık yaklaşık yüzde dört buçuğun üzerinde bir elektrik talebi artışı var. Dolayısıyla bizim öncelikli görevimiz bu artan talebi karşılayabilmek. Arz güvenliği bizim birinci öncelikli noktamız. İkinci husus elbette ki dışa bağımlılığımız. Burada rakamları ifade etmeme müsaade edin daha detaylı olarak. Türkiye 2022 yılında doğal gaza yaklaşık 44.6 milyar dolar ödedi. Petrol ve petrol ürünlerine 2022 yılında 40.4 milyar dolar para ödedi. Toplamda 2022 yılında LPG, kömür ithalatımızda bu rakam 96.5 milyar dolar oldu. Dolayısıyla bütün stratejimizi aslında ta 2002 yılından beri Türkiye’nin enerjideki dışa bağımlılığını düşürme üzerine kurgulamış durumdayız. Onun için Türkiye artan enerji talebini karşılarken aynı zamanda enerjide bu dışa bağımlılığını mutlaka bitirmesi gerekiyor. Politikalarımız bunun etrafında şekilleniyor. Elbette ki bir üçüncü zorluk hatta belki bütün bu ikisinin daha ilerisinde bir zorluk 2053 yılında üç net sıfır emisyon edip Cumhurbaşkanımızın ortaya koyduğu Meclisimizin 2021 yılında Türkiye’yi iklim anlaşmasına taraf yaparak ortaya koyduğum Türkiye’nin iklim değişikliğine mücadele hedefleri” ifadelerini kullandı. Yeniköy Kemerköy termik santrallerinin katkısına ilişkin soruya Bayraktar, “Bunlar 7.9 terawat saat elektrik üretiyor. Ürettiler. Yılda üretiyorlar. Toplam Türkiye’deki üretimin yüzde iki buçuğunu biz bu iki santralden karşılıyoruz. Akbelen ormanları kapsamında sorulan bir soruydu bu. Bu enerjiyi biz doğal gazdan üretsek, ithal kaynaktan üretsek yaklaşık 1.6 milyar metreküplük bir doğal gaz ithal etmemiz gerekiyor. Yerli kaynak yerine işte size bir cari açık kaynağı daha oluşmuş oluyor. Bunun yaklaşık bedeli yıllık 700 milyon dolar oluyor. Dolayısıyla bizim mutlaka yerli kaynaklarımızı çevreyle uyumlu bir şekilde devreye almamız gerekiyor” şeklinde konuştu. Bayraktar, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Yenilenebilir kaynaklar bizim göz bebeğimiz, en çok ehemmiyet verdiğimiz ve özellikle vurgulamak istediğim nokta bugünün bence çok çok önemli çıktılarından bir tanesi. Türkiye bugün konutlarında kullandığı elektriğin tamamının sadece rüzgar ve güneş enerjisinden üretilir hale gelmiş durumda. Bunu sadece geçtiğimiz 14-15 yılda yaptı. Sıfır olan rüzgar neredeyse sıfır olan rüzgarı tamamen sıfır olan güneşi 2012 güneş kurulu gücümüz sıfır. Geçtiğimiz 10-14 yıl içerisinde 31 bin megavatın üzerine çıkardık. Bu yılda yaklaşık 2 bin 500-2 bin 700 megavatlık bir kurulu güçler. Biz bunu yaparken diyoruz ki mutlaka bu otuz bin megavatı 2035’te 120 bin megavatı götürmeliyiz ki Türkiye iklim hedeflerine, Türkiye dışa bağımlılığını mutlaka bu şekilde azalsın.” Nükleer enerjinin Türkiye’nin 70 yıllık rüyası olduğunu söyleyen Bayraktar, “1955 yılında Türkiye Cumhuriyeti ilk aslında nükleerle ilgili adım atıyor ve Amerika Birleşik Devletleri’yle bir sivil sahada nükleerin kurulmasıyla alakalı bir anlaşma imzalıyor. Resmi gazetede 1956’da bu yayınlanıyor. Türkiye 1956 Atom Enerjisi Komisyonunu kuruyor. Türkiye’de 1957 yılında da Uluslararası Atom Enerjisi üye oluyor. Aynı tarihte Güney Kore’de üye oluyor. 1962 ilk araştırma reaktörü işletmeye alınıyor. 1965 enerji ilk kez beş yıllık kalkınma planımızda yer alıyor. 1976’da Akkuyu nükleer saha olarak tespit ediliyor. İstanbul Teknik Üniversitesi tarafından. Biz Akkuyu’yu nükleer saha tespit ettiğimiz yıl Güney Kore ilk nükleer reaktörünü devreye alıyor. 2015’te uçak krizi, ondan sonraki yaşanan süreçler darbe gelişimleri. 2018 yılına geldiğimizde Akkuyu’ya biz ilk lisansı verdik ve orada çalışmalar başladı. Şu anda ilk reaktörün çalışmaları da devam ediyor. Birinci üretenin kubbesi de kapatılmış durumda. Ama nükleersiz Türkiye’nin kalıcı uzun soluklu temiz enerjiye erişme şansı yok. Bunu sadece biz söylemiyoruz. Biraz önce ifade ettiğimiz o 31 ülke yani Birleşmiş Milletler iklim değişikliğiyle mücadele anlamındaki en önemli toplantıda ortaya konan deklarasyon geçen sene Dubai, bu sene Bakü’de. Bakın bunların arasında öyle çok kaydedilen ülkeler yok diye ifade edildi. Ben size ifade edeyim. Kanada, Hırvatistan, Çek Cumhuriyeti, Finlandiya, Fransa, Macaristan, Japonya, Kore, Hollanda, Polonya, Slovakya, İsveç, Birleşik Arap Emirlikleri, Birleşik Krallık İngiltere ve Amerika Birleşik Devletleri. Bu ülkelerden bazıları. Dolayısıyla bütün bu ülkeler ülke mutlaka küresel ısınmayla mücadelede bizim nükleersiz bu işi başaramayacağımızı ifade ediyorlar. Dolayısıyla biz de Türkiye olarak diyoruz ki biz Akkuyu’nun yanında Sinop’ta, Trakya’da üç tane konvansiyonel büyük santrale ihtiyacımız var. Yaklaşık on iki reaktöre ihtiyacımız var. Küçük modüle reaktörleri, SMR’lara da ihtiyaç var. Bugün özellikle dünyada gelişen trendler, yapay zeka, büyük data, büyük bir elektrik ihtiyacını beraberinde getiriyor. Bakın son dönemdeki gelişmeler. Google, SMR geliştirici bir şirkette elektrik satın alma anlaşması yaptığına çıkıyor. Microsoft yine bir anlaşma yapıyor Amerika’da. Three Mile Island ki burada 1979 beri kapalı olan bir kaza nedeniyle kapalı olan bir reaktördeki nükleer santral tekrar devriye alınıyor ve oradan yirmi yıllık bir alım anlaşması yapılıyor. Dolayısıyla biz nükleersiz bu dönüşümü Türkiye’nin arz güvenliğini, Türkiye’nin dışa bağımlılık hikayesini yazma şansımız yok. Elbette ki Türkiye’nin enerjiyi daha verimli kullanması lazım. Enerjisini sanayiden, tarıma, ulaştırmaya, bütün sektörlerde verimli halde kullanması gerekiyor.” BOTAŞ’ın ödenmemiş faturası olmadığını belirten Bakan Bayraktar, “BOTAŞ’ı özelleştirmeyi düşünmüyoruz” ifadelerini kullandı.