GENEL - 25 Ağustos 2021 Çarşamba 12:52

Erzincan’dan sel felaketinin yaşandığı Sinop’a 5 tır dolusu yardım gönderildi

A
A
A
Erzincan’dan sel felaketinin yaşandığı Sinop’a 5 tır dolusu yardım gönderildi

Geçtiğimiz günlerde sel felaketinin yaşandığı Sinop’a Erzincan’dan 5 tır dolusu yardım malzemeleri dualarla gönderildi.

Geçtiğimiz günlerde sel felaketinin yaşandığı Sinop’a Erzincan’dan 5 tır dolusu yardım malzemeleri dualarla gönderildi.


Erzincan Valiliği himayesinde başlatılan kampanya kapsamında sel felaketinin yaşandığı bölgelere gönderilmek üzere kentte STK, kamu kurum ve kuruluşlar, vatandaşların desteğiyle 5 tır dolusu yardım malzemesi ile 1 milyon TL. toplandı.


Yardım tırları bugün Erzincan Valiliği önünde düzenlenen törenle dualarla Sinop’a doğru yola çıktı.


Törende konuşan Erzincan Valisi Mehmet Makas, Erzincan halkının da geçmişte yaşanan afetler yüzünden çok acı çektiğini ifade ederek, “Bugün burada tek vücut olarak, Erzincan olarak, bulunmaktayız. Allah her birimizi var etsin. Erzincan afetlerin yaşandığı hüznün kentidir. Ama bu hüzünle de bir olmayı, iri olmayı, diri olmayı en güzel bilen kentlerden biridir. Bu bağlamda malumunuz Antalya yöresinde Manavgat bölgesinde ile başlayan bir yangın felaketi Muğla, İzmir birbirini takip etti. Hemen akabinde Kastamonu-Sinop ve Karadeniz’in farklı kentlerinde sel felaketini yaşadık. Hâlâ da riskli olan bölgelerde Rabbim vermesin tarzında duayla yine de yaşanabileceği noktasında müteessir bir durumdayız. Öncelikle Erzincan gönlü bugün Antalya’da Manavgat’ta tüm yangın bölgelerinde Muğla’da, Kastamonu’da, Sinop’ta atıyor. Bütün acıları Erzincan en derin kalbi duygularımızla hissediyor ve kendisi yaşamış gibi de o bölgelere sahip olmaya çalışıyoruz. Ben tüm Erzincanlılarımıza teşekkür ediyorum. Allah her birimizi var etsin. İş adamımızdan, ticaret odamızdan, ticaret odasındaki üyeleri gezip aynı ve nakdi yardım toplayan iş adamlarımız var. Her birinden Allah razı olsun. Herkes karınca kararınca bu tırların doldurulmasına katkıda bulundu. Aynı zamanda şu an eski rakamla 1 trilyon günümüz rakamı ile 1 Milyon Türk lirasının topladık ve toplamaya devam ediyoruz. Allah yerine koysun verdiğiniz biri bin etsin. Allahu Teala’nın bize vadi en basiti ile bir verdiğimiz zaman 700 alacağımızı biliyoruz. Devletimiz bölgede, bölge insanı devletin bu kadar canhıraş bir şekilde oraya sahiplenmesi, adeta tüm bakanlar kurulunun orada bulunması, Cumhurbaşkanımızın oraya gidip ziyaret edilmesi noktasında basından izliyoruz. Türkiye Cumhuriyeti’nin, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin vatandaşı olmaktan da gurur duyuyorlar. Dün bizim buradan yolladığımız malzemeler de belki bu zamana kadar gönderilmiş malzemelerden daha farklı. Beyaz eşyasından, mobilyasına kadar orada tekrar hayatın canlanması noktasında yapılan yardımlar. Belli yardım maddelerinde tüm Türkiye öyle sahiplenmiş ki artık, şu şu malzemeleri yollamayın diye Bakan Yardımcılarımızın talimatları ve daire amirlerimizle de paylaşıyoruz. Basınla da inşallah duyuracağız. Bu duygu ve düşüncelerle ben başta Bakanımızın başlatmış olduğu Cumhurbaşkanımızın himayeleri ve riyasetlerinde ben de varım kampanyasında bulunduğunuzdan dolayı canı gönülden teşekkür ediyorum. Allah razı olsun. Bizi de mahcup etmediniz. Hakikaten Erzincan’dan beklenenin üstünde bir yardım toplama, ilgilenme, imkânına sahip olduk. Orada AFAD ekiplerimiz var. Aile Sosyal İl Müdürlüğümüzden ekiplerimiz var. Sadece aynı ve nakdi yardımda değil, burada çalışan memurlarımız ve dairelerimiz noktasında da sahada oradaki hemşerilerimize Kastamonululara, Sinoplulara, yangın bölgesine sahip çıkmaktayız. O noktada Erzincan’ın gururunu ben size paylaşmak istiyorum. Allah her birimizi var etsin.” dedi.


Konuşmaların ardından yardım tırları dualarla uğurlandı. Gerçekleşen törene Erzincan Valisi Mehmet Makas, 3. Ordu Kurmay Başkanı ve Garnizon Komutanı Tümgeneral Davut Ala, Erzincan Belediye Başkanı Bekir Aksun, Erzincan Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Ahmet Tanoğlu, kamu kurum kuruluş temsilcileri, iş adamları, esnaf ve vatandaşlar katıldı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Altun: "Türkiye savaşın bölgeye sıçramasının engellenmesi için yoğun bir diplomatik çaba sarf ediyor" Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, İstanbul’da düzenlenen Asya-Pasifik Yayın Birliği (ABU) 61. Genel Kurulu’nun açılışında yaptığı konuşmada, "Ülkeler için en anlamlı tutum küresel barış ve istikrara katkı sunmaktır. Bu çerçevede istikrarlaştırıcı bir güç olarak Türkiye, bölgesindeki ve küresel sistemi etkileyen kriz ve çatışmalarda etkin ve proaktif bir rol oynuyor. Örneğin, Rusya-Ukrayna Savaşı’nda her iki tarafla da görüşebilen ülke Türkiye’dir. Türkiye, milyonlarca insanı etkileme potansiyeline sahip Tahıl Anlaşmasının sağlanmasında çok aktif rol oynamıştır. Yine Türkiye bu bağlamda Filistin meselesinde, İsrail’in soykırımlarının, katliamlarının durdurulması, savaşın tüm bölgeye sıçramasının engellenmesi için yoğun bir diplomatik çaba sarf ediyor" dedi. Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, TRT’nin ev sahipliğinde İstanbul’da bir otelde düzenlenen Asya-Pasifik Yayın Birliği (ABU) 61. Genel Kurulu’nun açılış törenine katıldı. Burada bir konuşma yapan Altun, "ABU’nun 65 ülkeden, 230 üyesiyle 4 milyar izleyiciye hitap eden bir medya örgütü ve bu haliyle dünyanın en büyük yayıncılar birliği. ABU kurulduğu 1964 yılından bu yana iletişim ve medya dünyasında gerçekten çok önemli bir fonksiyon icra ediyor. 60 yıllık tarihine baktığımızda ABU’nun bir çok faaliyetlerinin yanı sıra pek çok hususta önemli boşlukları doldurduğunu görüyoruz. 2. Dünya Savaşı sonrası Batılı devletlerin çıkarlarına, taleplerine göre inşa edilen müesses nizam, uluslararası statükon dünya için, insanlık için vadedildiği gibi refah veya huzur getirmedi. Bugün dünya eş zamanlı olarak pek çok krizle karşı karşıya. Malumunuz bir yanda Rusya-Ukrayna Savaşı, bir yanda İsrail’in Filistin’de giriştiği katliamlar, soykırım, şimdi de bu katliamları, zulmü Lübnan’a ve tüm Ortadoğu’ya yayma girişimleri. Bunların neticesinde ne yazık ki insanlar hayatlarını kaybediyor, ölüyor, yaralanıyor, binlerce masum sivil, bebek, çocuk, kadın hayatını kaybediyor. Bu süreçte on binlerce göçmen ve mülteci ne yazık ki yerinden ediliyor ve büyük acılar gözümüzün önünde yaşanıyor. Tüm bu krizlerde bizleri, tüm dünyayı karamsarlığa iten esas faktörse, bu krizler karşısında yetersiz, işlevsiz ve bu krizlerin derinleşmesinden başka ne yazık ki fonksiyon göstermeyen uluslararası bir düzen, sistem içerisinde yaşıyor olmamız. Bu zulümler üreten uluslararası sistemi ayakta tutmaya çalışan uluslararası aktörlerin varlığı. Bu durum bizatihi karşı karşıya kaldığımız sorunların büyüklüğü yanında bizi ne yazık ki karamsarlığa sevk ediyor. Tam da bugün bu nedenlerle eski dünya ölüyor ve yeni dünya doğmak için mücadele ediyor. Bölgesel ve küresel insani krizlere ek olarak yaşanan çağ insanları bir başka büyük buhranla, bir diğer acı krizle karşı karşıya bırakıyor. Bu kriz hakikat krizidir. Bir yanda adalet krizi yaşanıyorken, diğer yanda da bu adalet krizini derinleştiren bir hakikat krizine düçar olmuş durumdayız bütün insanlık olarak. Yaşadığımız çağ, yalan endüstrisinin tahakküm altına almaya çalıştığı, hakikatin sıradanlaştırıldığı, ötekileştirildiği, hor ve hakir görüldüğü bir çağdır. Adeta bir dezenformasyon yağmuruyla karşı karşıyayız. Dezenformasyona, yalan şebekelerine karşı da en önemli silahımız bizatihi hakikatin ta kendisidir. Hakikate giden tüm yolları açık tutmak ilk ve en önemli amacımız olmalı" diye konuştu. "Türkiye İsrail’in soykırımlarının, katliamlarının durdurulması, savaşın tüm bölgeye sıçramasının engellenmesi için yoğun bir diplomatik çaba sarf ediyor" Dünya genelinde güç dengesinin bilindiği gibi giderek Asya’ya kaymakta olduğunu, Asya’nın yükselen ekonomik ve siyasi etkisinin geleceğin şekillenmesinde belirleyici bir rol oynadığını belirten Altun, "Sayın Cumhurbaşkanı’mız Recep Tayyip Erdoğan’ın çarpıklığını her platformda dile getirdiği, hemen hiçbir uluslararası krize sadra şifa olmayan Avrupa merkezci dünya dağılıyor. Buna mukabil, Asya ülkeleri yükseliyor. Batı merkezli dünya dağılırken, aynı zamanda onların medya ve iletişim dünyasında kurduğu tahakküm de dağılıyor. Batılı haber merkezleri, medya birimleri yerine alternatif haber merkezleri ortaya çıkıyor. Başka ifadeyle belki de yeni küresel ana akım medya birlikleri önem kazanıyor. Asya ve bir zamanların popüler ifadesiyle üçüncü dünya ülkeleri için artık Batılılaşma ideolojisinin tahakkümü son bulmuştur. Her ülke, yaşadığımız kaos ve belirsizlik çağında, hem özgür, hem kendi menfaatlerini gözetmek, hem de sorumlu davranmak durumundadır. Artık ülkeler için en anlamlı tutum küresel barış ve istikrara katkı sunmaktır. Bu çerçevede istikrarlaştırıcı bir güç olarak Türkiye, bölgesindeki ve küresel sistemi etkileyen kriz ve çatışmalarda etkin ve proaktif bir rol oynuyor. Örneğin, Rusya-Ukrayna Savaşı’nda her iki tarafla da görüşebilen ülke Türkiye’dir. Türkiye, milyonlarca insanı etkileme potansiyeline sahip Tahıl Anlaşmasının sağlanmasında çok aktif rol oynamıştır. Yine Türkiye bu bağlamda Filistin meselesinde, İsrail’in soykırımlarının, katliamlarının durdurulması, savaşın tüm bölgeye sıçramasının engellenmesi için yoğun bir diplomatik çaba sarf ediyor. Her şeyden önemlisi, Türkiye, Cumhurbaşkanı’mız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğiyle ’Daha adil bir dünya mümkün.’ ve ’Dünya beşten büyüktür.’ şiarlarıyla mevcut uluslararası sistemin çarpıklığını her platformda dile getiriyor, bu sisteme karşı küresel vicdan toplumunu harekete geçirmeye çalışıyor." "Yapay zeka ve dijitalleşmenin habercilikte kullanımı bize muazzam imkanlar ve fırsatlar sunmaktadır" Batı dışı dünyanın en önemli alternatif yayın birliği olan ABU’nun 61. Genel Kurulunun bu yılki temasının yapay zeka olduğunu belirten Altun, "Son yıllarda yapay zeka teknolojileriyle beraber iletişim ve medya ekosisteminde yeni bir evreye geçtiğimiz açık bir gerçek. Her teknolojik gelişme, medyanın içerikleri iletme biçimini de, içeriğin hatta kendisini de etkilemekte, dönüştürmektedir. Yapay zeka ve dijitalleşmenin habercilikte kullanımı bize muazzam imkanlar ve fırsatlar sunmaktadır. Haberin yapımı, üretimi ve dağıtımı kolaylaşmaktadır. Diğer yandan haber kurum ve kuruluşlarında etkili ve verimli çalışmalar yapılabilmektedir. Hem daha hızlı arama yapma hem de daha fazla enformasyon elde etme imkanı oluşmaktadır. Görsel medya ürünlerini meydana getiren montaj, renk ayarı, ses senkronu gibi zaman isteyen işlerde hız kazanılmakta. Yine haberler artık video, ses, infografikler, animasyonlar, artırılmış gerçeklik ve podcast gibi farklı formatlarda sunulabilmektedir. Büyük veri setlerini analiz ederek habercilikte daha önce gözden kaçan durumları bertaraf etme imkanı ortaya çıkabilmektedir. Yapay zeka teknolojilerinin medya ve iletişim dünyasına sunduğu bu imkanların yanı sıra, beraberinde getirdiği birtakım meydan okumaları dikkate almalıyız. Her şeyden önce yapay zeka destekli medya düzeni, üretilen dezenformatif içeriklerle toplumu yanlış yönlendirme, yapay zeka sistemlerinde şeffaflık olmaması, haber içeriklerinde önyargı ve hatalı üretim, toplumsal kutuplaşma ve ayrımcılığı tetikleyen manipülatif içerikler gibi bir dizi riski, tehdidi beraberinde getirmektedir. Bu anlamda yapay zeka teknolojileri hibrit tehditleri derinleştiren bir özelliğe de sahiptir. Yapay zekayla üretilen ses ve görüntüler, deepfake uygulamaları yapay zekanın her bir bireyi, siyasal ve toplumsal sistemimizi, hak ve özgürlükler alanını tehdit edebildiğini de göstermektedir. İletişim alanında çalışan biri olarak, bu alanda araştırmalar yapan bir akademisyen olarak özellikle belirtmek isterim ki, medya faaliyetlerinde, habercilikte, gazetecilikte insan faktörünün yerini hiçbir teknoloji alamaz, dolduramaz. Aslolan insanın faaliyetleridir, emeğidir. İnsan aklı teknolojinin sunduğu tüm imkanlardan daha değerlidir. Bir yandan yapay zekanın risklerinden bahsediyoruz, bir yandan da imkanlarından bahsediyoruz. Aslında takınmamız gereken tutum çok açık ve net, risklerin farkında olmak, yönetmek mecburiyetindeyiz. Cesur olmak ve bir diğer yandan da dikkatli olmak durumundayız" ifadelerini kullandı.
Hatay Diyanet İşleri Başkanı Erbaş, Hatay’da yapımı tamamlanan 40 caminin açılışını gerçekleştirdi Depremin yaralarının sarıldığı Hatay’da Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, hayırseverlerin de destekleriyle yapımı tamamlanan 40 caminin toplu açılışını gerçekleştirdi. Kahramanmaraş merkezli depremlerde ağır hasar alan Hatay’da asrın felaketinin yaraları sarılmaya devam ediyor. Binlerce binanın yıkıldığı kentte birçok ibadethane de yerle bir olmuştu. Yaraların sarıldığı kentte hayırseverlerin destekleriyle camiler inşa edilmeye devam ediyor. Kentte inşası tamamlanan 40 caminin toplu açılış töreni, Antakya ilçesi Esentepe Mahallesi’nde bulunan Yahyalı Mustafa Koyuncu Camii’nde gerçekleştirildi. Açılış törenine; Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, Hatay Valisi Mustafa Masatlı, il protokolü ve vatandaşlar katıldı. Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, camilerin önemine değinerek, “Camisiz mahalle bir Müslüman için ıssız bir mahalle sayılır. Camisiz şehir, ıssız bir şehirdir gönlümüzde ve gözümüzde onun için camilerimiz minareleriyle şehirlerin ruhudur. Şehirlerimizin ruhlarını oluşturur. Ben öncelikle camilerimizin yeniden yapılmasında büyük iradesi olan devletimize, devletimizin yöneticilerine, burada Hatay Valimize ve bütün müftülerimize, katkısı olan herkese ve özellikle hayır sahiplerine çok teşekkür ediyorum. Rabbim hepsinden razı olsun. Yapmış oldukları camiler ve camilere yardımlar amel defterlerinde sadaka-i cariye olarak karşılarına çıksın inşallah. Rabbim uzun ömürler nasip eylesin ve rabbim kazalardan muhafaza eylesin” dedi.