GENEL - 11 Nisan 2012 Çarşamba 16:41

BAKAN EKER DİYARBAKIR`DA

A
A
A
BAKAN EKER DİYARBAKIR`DA

Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker, bir dizi inceleme açılış için geldiği Diyarbakır`da yeni teşvik paketi hakkında açıklamalarda bulunarak, ``Tarihinin hiçbir döneminde bu kadar net ve yüksek oranda bir teşvik ve yatırım ortamı getirilmiş değil. Eğer bunu da Diyarbakır`ın kalkınması, işsizlikle mücadele için değerlendiremezsek bu da bizim eksiğimiz olur. Kimseye artık diyecek hiçbir şeyimiz kalmaz. Bunun için bunu lütfen iyi değerlendirelim. İyi kullanalım`` dedi.
Bakan Eker, Ticaret Borsası`nda düzenlenen Tarım ve Kırsal Kalkınma Destekleme Kurumu`nun `Projesi Onaylanan Başvuru Sahipleri ile Sözleşme Teslim` töreninde, Diyarbakır için anlamlı ve önemli bir gün olduğunu, Türkiye`nin ilk Organize Hayvancılık Bölgesi (OHB) ile ilgili hayata geçirilecek yatırım projelerinin sözleşmelerinin teslim edileceğini söyledi. Türkiye`de bugüne kadar OHB`nin hayata geçirilmediğini, ilk Diyarbakır`da yapılacağını aktaran Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker, bir kısmının proje tutarının bir kısmının da yüzde 50`si, eğer müteşebbis yatırımcı 40 yaşın altındaysa yatırım maliyetinin yüzde 55`inin hibe olarak desteklendiği bir projenin Diyarbakır`da hayata geçirildiğini ifade etti. Bu projelerin çok uzun zamandır yaşanan sosyal, ekonomik ve siyasal sorunların oluşturduğu ağır işsizlik ve ekonomik problemlerin çözümünde bir umut olduğunu kaydeden Eker, projelerin Dicle Nehri`nin suladığı bereketli topraklarda umut dalgası olarak yeşerdiğini dile getirdi. Bakan Eker, ``Bu toprakların evladı, içinizden yetişmiş bir kardeşiniz, bugün projeleri başlatan ve kazma vurulacak bir aşamaya getiren bir siyasi sorumlu kardeşiniz olarak ben de bu törende bulunmaktan dolayı heyecan duyuyorum. İkinci başvuru çağrı döneminde 14 yatırım projesinin sözleşmesi tamamlandı. Törende onların dosyalarını teslim edeceğiz`` dedi. Toplamda 33 milyon lira olan hibe yatırım tutarının 8 milyon 200 bin lirasını hibe olarak verdiklerini bildiren Eker, bunların çoğunun hayvancılık yapacağını, her bir işletmenin ortalama olarak 200 büyükbaş hayvan besleyeceğini, istihdam yaratılacağını, insanların ekmek kazanacağını sözlerine ekledi. Projelerin 3, 4, ve 5. çağrı dönemlerinin de bulunduğunu, et ve ürünlerinin pazarlanması, çiftlik faaliyetlerinin geliştirilmesi ve desteklenmesi, meyve ve sebzelerin işlenmesi ve pazarlanması projelerine destek verileceğini belirten Eker, kırsal turizmle ilgili desteklerin de bulunduğunu, özellikle bazı ilçe ve köylerin yayla ve ovalarının cennet gibi yerler olduğunu, buralarda kırsal turizme dönük bir takım tesisler yapıldığında turizm açısından istihdam yaratılacağını, bölgenin ekonomik ve sosyal kalkınmasına ciddi katkı sağlayacağını ifade etti. Üçüncü çağrı dönemi ile ilgili gelen başvurulardan 12 tanesinin Ankara`da onaylandığını, projeleri AB`nin katılım öncesi mali yardım programından aldıkları desteklerle de karşıladıklarını söyleyen Eker, ``Projelerin maliyetini Türkiye, AB`nin fonları ve yatırımcı karşılayacak. Yaklaşık 49 milyon lira bu projeler kapsamında verildi. 49`un yüzde 16`si Diyarbakır`a verildi. Türkiye genelinde 49 milyon lira harcandı. Bunun yüzde 17`si Diyarbakır`a. Bu da Diyarbakır`a verdiğimiz önemi gösteriyor. Buraya yaptığımız yatırımların tabi ki siyasi olarak hesabını veriyoruz. Çünkü siyasi partiler bize hep soruyorlar; `Niye hep Diyarbakır`a, Güneydoğu`ya çok yatırım yapılıyor, niye bu tür alanlarda imkanlar tanınıyor` diye. Bunun hesabını biz veriyoruz. Veremeyeceğimiz hiçbir hesap yok. Yaptığımız her şey hukuk içerisinde`` diye konuştu.
``6. BÖLGE DENİLEN 15 İLİ KAPSAYAN YENİ TEŞVİK SİSTEMİNDE DAHA ÖNCE HİÇBİR ŞEKİLDE OLMAYAN ÖZEL İMKANLAR GETİRİLDİ``
Hükümetin açıkladığı teşvik paketi ile ilgili Diyarbakır`daki yatırımcıları bilgilendireceklerini, İstanbul`da da Diyarbakır`a uygulanan teşvik sistemini anlatacaklarını kaydeden Eker, ``6. bölge denilen 15 ili kapsayan yeni teşvik sisteminde daha önce hiçbir şekilde olmayan özel imkanlar getirildi. 5 milyon liralık bir yatırım yapılacaksa her yapılan yatırımın 100 lirası karşılığında devlet 116 liralık teşvik verecek. Siz 100 liralık yatırım yapıyorsunuz devlet size 116 liralık teşviklerle imkan getiriyor`` şeklinde konuştu. İşverenin sadece asgari ücret üzerinden çalıştıracağı elemana ödeyeceği çıplak ücret kaldığını, işçinin sigorta primi işveren hissesini devletin ödeyeceğine vurgu yapan Bakan Eker, işçinin kendi maaşından kesilecek olan sosyal güvenlik primini yine devletin ödeyeceğini söyledi. Bakan Eker şöyle konuştu:
``Geriye ne kalıyor? Geriye sadece yatırımcıya işçiye ödeyeceği çıplak maaş kalıyor. Burada yatırım yapıyor, başka bir yerde yatırımı varsa gelirinin bir kısmı vergiden muaf oluyor. Bu kadar büyük tedbir ve teşvik geliyor. Teşvik paketini bu bölgenin kalkınmasında, sorunlarının çözümünde çok büyük imkan olarak görmemiz ve buranın işsizlik ve kalkınma ile ilgili sorununun çözümünde bunu değerlendirmemiz lazım. Bütün Diyarbakırlıların üzerinde bu aynı zamanda bir sorumluluktur. Çünkü tarihinin hiçbir döneminde bu kadar net ve yüksek oranda bir teşvik ve yatırım ortamı getirilmiş değil. Eğer bunu da Diyarbakır`ın kalkınması, işsizlikle mücadele için değerlendiremezsek bu da bizim eksiğimiz olur. Kimseye artık diyecek hiçbir şeyimiz kalmaz. Bunun için bunu lütfen iyi değerlendirelim. İyi kullanalım. Bakanlık olarak getirdiğimiz birçok yeni projeler var. Diyarbakır`da 234 projeye yüzde 50 hibe sağlanarak faal hale getirildi. Hayvancılık ve tarımla ilgili projelerimiz devam edecek. Bu yıl 7 milyar 600 milyon lira çiftçiye nakit karşılıksız destek ödemesi yapıyoruz. İlk defa bunun yüzde 28`i hayvancılığa gidiyor. Bu da 2 milyar 113 milyon lira sadece hayvancılığa gidecek ve hibe destekli olacak. Bu kadar biz bu sektöre kaynak ayırıyoruz. Daha verimli iyi üretim şartları oluşsun diye. Bölgede organize sera bölgesini kurmayı planlıyoruz. Özellikle termal su kaynakları olduğu bölgelerde maliyet avantajları sebebiyle Diyarbakır`ı bu kapsam içerisinde değerlendirdik. Bölgenin kalkınması için büyük bir güç ortaya koyuyoruz. Büyük bir emek ve umutla çalışıyoruz. Biliyoruz ki bölgenin sorunu tek başına sadece ekonomik yatırımlardan ibaret değil. Demokratikleşme ve sivilleşme ile ilgili kat edeceğimiz mesafe var. Onlarla ilgili çalışıyoruz. Çözmemiz gereken ve barış içerisinde çözmeyi umut ettiğimiz bunun için çaba gösterdiğimiz Kürt meselesi var. Bu sorunu kan dökmeden çözmeye çalışıyoruz. Kan dökülmeden çözülmesini arzu ediyoruz. Maalesef birileri de kandan beslendiği için kan üzerinden politik çıkarları kan ile ilişkili olduğu için onlarda buna engel olmaya çalışıyor ve bu mücadelede sürüyor. Biz demokratikleşme ve sivilleşme yoluyla Türkiye`nin Kürt sorununu çözmeye gayret gösteriyoruz. Bunun gayretini ortaya koymaya devam edeceğiz. Baharla birlikte burada yatırımlar hızlanacak. İnşallah bunlar umuda dönüşür. Bölgede yaşayan vatandaşların hayatlarını kolaylaştırıcı bir faaliyete dönüşür.``
TARIM VE HAYVANCILIK FUARI
Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker daha sonra beraberindekilerle birlikte 2012 Tarım ve Hayvancılık Fuarı`na katıldı. Bakan Eker buradaki konuşmasında, bu tür etkinliklerin sektör paydaşları ile buluştuğu etkinlikler olduğunu, bu fuarların bu bakımdan önemli olduğunu söyledi. Tarım ile ilgili en son teknolojilerin durumu hakkında bu fuarlardan bilgi alınabilineceğini ifade eden Bakan Eker, hangi yeni teknolojilerin geliştiğini, hangi yeni ekipmanların bulunduğunu bu tür organizasyonlarla çiftçiye, üreticiye ulaştırıldığını kaydetti. Diyarbakır Tarım ve Hayvancılık Fuarı`nın biraz daha büyüyüp geliştiğini aktaran Bakan Eker, ``Bu fuara 170 küsür firma katıldı. 16 ülkeden de burada katılımcı olarak katılanlar var. Yani uluslar arası nitelikteki bir fuar. Bu bakımdan son derece önemli. 10 binlerce insanın ziyaret edeceği ürünlerle buluşacağı bilgi edineceği ticari bağlantıların sağlanacağı önemli bir etkinliktir. Diyarbakır`ın kalkınması açısından son derece önemlidir`` ifadelerini kullandı.
Konuşmaların ardından fuar açılışı için kurdele kesimine geçildi. Kurdele kesiminin ardından Bakan Eker ve beraberindekiler fuar alanındaki firmaları gezerek yetkililerden bilgi aldı.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara 2025 Merkezi Yönetim bütçe görüşmeleri Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, “Biz nükleersiz bu dönüşümü Türkiye’nin arz güvenliğini, Türkiye’nin dışa bağımlılık hikayesini yazma şansımız yok. Elbette ki Türkiye’nin enerjiyi daha verimli kullanması lazım. Enerjisini sanayiden, tarıma, ulaştırmaya, bütün sektörlerde verimli halde kullanması gerekiyor.” Bayraktar, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ve bağlı kuruluşlarının 2025 yılı Merkezi Yönetim Bütçe ve 2023 Kesin Hesap Kanun Teklifi görüşmelerine katıldı ve milletvekillerinin sorularını cevapladı. Bayraktar, Türkiye’nin enerji talebi artan, büyüyen bir ülke olduğunu söyleyerek, “Son yirmi yılda hem doğal gazla hem elektrikle talep neredeyse üç katına çıktı. Yıllık yaklaşık yüzde dört buçuğun üzerinde bir elektrik talebi artışı var. Dolayısıyla bizim öncelikli görevimiz bu artan talebi karşılayabilmek. Arz güvenliği bizim birinci öncelikli noktamız. İkinci husus elbette ki dışa bağımlılığımız. Burada rakamları ifade etmeme müsaade edin daha detaylı olarak. Türkiye 2022 yılında doğal gaza yaklaşık 44.6 milyar dolar ödedi. Petrol ve petrol ürünlerine 2022 yılında 40.4 milyar dolar para ödedi. Toplamda 2022 yılında LPG, kömür ithalatımızda bu rakam 96.5 milyar dolar oldu. Dolayısıyla bütün stratejimizi aslında ta 2002 yılından beri Türkiye’nin enerjideki dışa bağımlılığını düşürme üzerine kurgulamış durumdayız. Onun için Türkiye artan enerji talebini karşılarken aynı zamanda enerjide bu dışa bağımlılığını mutlaka bitirmesi gerekiyor. Politikalarımız bunun etrafında şekilleniyor. Elbette ki bir üçüncü zorluk hatta belki bütün bu ikisinin daha ilerisinde bir zorluk 2053 yılında üç net sıfır emisyon edip Cumhurbaşkanımızın ortaya koyduğu Meclisimizin 2021 yılında Türkiye’yi iklim anlaşmasına taraf yaparak ortaya koyduğum Türkiye’nin iklim değişikliğine mücadele hedefleri” ifadelerini kullandı. Yeniköy Kemerköy termik santrallerinin katkısına ilişkin soruya Bayraktar, “Bunlar 7.9 terawat saat elektrik üretiyor. Ürettiler. Yılda üretiyorlar. Toplam Türkiye’deki üretimin yüzde iki buçuğunu biz bu iki santralden karşılıyoruz. Akbelen ormanları kapsamında sorulan bir soruydu bu. Bu enerjiyi biz doğal gazdan üretsek, ithal kaynaktan üretsek yaklaşık 1.6 milyar metreküplük bir doğal gaz ithal etmemiz gerekiyor. Yerli kaynak yerine işte size bir cari açık kaynağı daha oluşmuş oluyor. Bunun yaklaşık bedeli yıllık 700 milyon dolar oluyor. Dolayısıyla bizim mutlaka yerli kaynaklarımızı çevreyle uyumlu bir şekilde devreye almamız gerekiyor” şeklinde konuştu. Bayraktar, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Yenilenebilir kaynaklar bizim göz bebeğimiz, en çok ehemmiyet verdiğimiz ve özellikle vurgulamak istediğim nokta bugünün bence çok çok önemli çıktılarından bir tanesi. Türkiye bugün konutlarında kullandığı elektriğin tamamının sadece rüzgar ve güneş enerjisinden üretilir hale gelmiş durumda. Bunu sadece geçtiğimiz 14-15 yılda yaptı. Sıfır olan rüzgar neredeyse sıfır olan rüzgarı tamamen sıfır olan güneşi 2012 güneş kurulu gücümüz sıfır. Geçtiğimiz 10-14 yıl içerisinde 31 bin megavatın üzerine çıkardık. Bu yılda yaklaşık 2 bin 500-2 bin 700 megavatlık bir kurulu güçler. Biz bunu yaparken diyoruz ki mutlaka bu otuz bin megavatı 2035’te 120 bin megavatı götürmeliyiz ki Türkiye iklim hedeflerine, Türkiye dışa bağımlılığını mutlaka bu şekilde azalsın.” Nükleer enerjinin Türkiye’nin 70 yıllık rüyası olduğunu söyleyen Bayraktar, “1955 yılında Türkiye Cumhuriyeti ilk aslında nükleerle ilgili adım atıyor ve Amerika Birleşik Devletleri’yle bir sivil sahada nükleerin kurulmasıyla alakalı bir anlaşma imzalıyor. Resmi gazetede 1956’da bu yayınlanıyor. Türkiye 1956 Atom Enerjisi Komisyonunu kuruyor. Türkiye’de 1957 yılında da Uluslararası Atom Enerjisi üye oluyor. Aynı tarihte Güney Kore’de üye oluyor. 1962 ilk araştırma reaktörü işletmeye alınıyor. 1965 enerji ilk kez beş yıllık kalkınma planımızda yer alıyor. 1976’da Akkuyu nükleer saha olarak tespit ediliyor. İstanbul Teknik Üniversitesi tarafından. Biz Akkuyu’yu nükleer saha tespit ettiğimiz yıl Güney Kore ilk nükleer reaktörünü devreye alıyor. 2015’te uçak krizi, ondan sonraki yaşanan süreçler darbe gelişimleri. 2018 yılına geldiğimizde Akkuyu’ya biz ilk lisansı verdik ve orada çalışmalar başladı. Şu anda ilk reaktörün çalışmaları da devam ediyor. Birinci üretenin kubbesi de kapatılmış durumda. Ama nükleersiz Türkiye’nin kalıcı uzun soluklu temiz enerjiye erişme şansı yok. Bunu sadece biz söylemiyoruz. Biraz önce ifade ettiğimiz o 31 ülke yani Birleşmiş Milletler iklim değişikliğiyle mücadele anlamındaki en önemli toplantıda ortaya konan deklarasyon geçen sene Dubai, bu sene Bakü’de. Bakın bunların arasında öyle çok kaydedilen ülkeler yok diye ifade edildi. Ben size ifade edeyim. Kanada, Hırvatistan, Çek Cumhuriyeti, Finlandiya, Fransa, Macaristan, Japonya, Kore, Hollanda, Polonya, Slovakya, İsveç, Birleşik Arap Emirlikleri, Birleşik Krallık İngiltere ve Amerika Birleşik Devletleri. Bu ülkelerden bazıları. Dolayısıyla bütün bu ülkeler ülke mutlaka küresel ısınmayla mücadelede bizim nükleersiz bu işi başaramayacağımızı ifade ediyorlar. Dolayısıyla biz de Türkiye olarak diyoruz ki biz Akkuyu’nun yanında Sinop’ta, Trakya’da üç tane konvansiyonel büyük santrale ihtiyacımız var. Yaklaşık on iki reaktöre ihtiyacımız var. Küçük modüle reaktörleri, SMR’lara da ihtiyaç var. Bugün özellikle dünyada gelişen trendler, yapay zeka, büyük data, büyük bir elektrik ihtiyacını beraberinde getiriyor. Bakın son dönemdeki gelişmeler. Google, SMR geliştirici bir şirkette elektrik satın alma anlaşması yaptığına çıkıyor. Microsoft yine bir anlaşma yapıyor Amerika’da. Three Mile Island ki burada 1979 beri kapalı olan bir kaza nedeniyle kapalı olan bir reaktördeki nükleer santral tekrar devriye alınıyor ve oradan yirmi yıllık bir alım anlaşması yapılıyor. Dolayısıyla biz nükleersiz bu dönüşümü Türkiye’nin arz güvenliğini, Türkiye’nin dışa bağımlılık hikayesini yazma şansımız yok. Elbette ki Türkiye’nin enerjiyi daha verimli kullanması lazım. Enerjisini sanayiden, tarıma, ulaştırmaya, bütün sektörlerde verimli halde kullanması gerekiyor.” BOTAŞ’ın ödenmemiş faturası olmadığını belirten Bakan Bayraktar, “BOTAŞ’ı özelleştirmeyi düşünmüyoruz” ifadelerini kullandı.