ASAYİŞ - 15 Ekim 2024 Salı 12:44

Kuryenin ölümüne neden olan alkollü sürücü 5 yıl hapis cezası aldı

A
A
A
Kuryenin ölümüne neden olan alkollü sürücü 5 yıl hapis cezası aldı

Denizli’de alkollü sürücünün şerit ihlali yaparak motokuryenin ölümüne sebep olduğu kazada karar açıklandı. Olay yerinden de kaçan otomobil sürücüsünün bilirkişi raporunda asli kusurlu sayılmasını da göz önünde bulunduran mahkeme heyeti sanık hakkında 5 yıl 4 ay hapis cezasına karar verdi. Kazada hayatını kaybeden motokuryenin avukatı kararın emsal niteliği taşıdığını kaydetti.



Denizli’nin Pamukkale ilçesine bağlı Kınıklı Mahallesi Üniversite Caddesi’nde 29 Mart tarihinde meydana gelen kazada; bir dönercide çalışan 25 yaşındaki motokurye Aziz Soysaç, gece gelen paket siparişini yerine ulaştırmak için 20 ALJ 110 plakalı motosikletiyle yola çıktı. Aziz Soysaç, kullandığı motosikletle seyir halindeyken Müftü Ahmet Hulusi Efendi Külliye Camisi yakınlarında karşı yönden gelen ve hatalı sollama yaptığı ileri sürülen 34 CNM 885 plakalı otomobille kafa kafaya çarpıştı. Çarpmanın şiddetiyle savrularak otomobilin ön camını parçalayan Aziz Soysaç ağır yaralanırken; paramparça olan motosikletinin parçaları ise 50 metrelik bir bölgeye saçıldı. Durumu ağır olan Aziz Soysaç, sağlık ekiplerinin yaptığı ilk müdahalenin ardından Pamukkale Üniversite Hastanesi’ne kaldırıldı. Motokurye, hastanede yapılan tüm müdahalelere rağmen hayatını kaybetti. Çarptığı motosikletliyi ölüme terk ederek kaçan ve alkollü olduğu iddia edilen sürücü İ.A., saatler sonra teslim oldu.


Ekmek parası için kuryelik yapan motosiklet sürücüsü Aziz Soysaç’ın ölümü neden olduğu iddiasıyla tutuklanan otomobil sürücüsü İ.A.’nın yargılanması devam ediyor. İkinci kez hakim karşısına çıktığı duruşmaya avukatları katıldı. İ.A.’nın ölüme neden olma suçundan fiiline uyan TCK’nun 85/1 maddesine bağlı sanığın olay nedeniyle alınan kusur raporlarındaki asli kusurlu olması, hayatını kaybedenin kusurunun olmaması yine kendi beyanı ile alkollü şekilde araç kullandığını kabul etmesi ve tanık anlatımlarıyla da bu hususun sabit olması, ayrıca kazanın meydana gelmesinden sonra olay yerinden kaçması nedeniyle 4 yıl hapis cezası ile çarptırılırken Yargıtay 12. Ceza Dairesinin 2020/7189 esas 2024/346 karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere bölünmüş yola ters istikametten seyir halindeyken kazaya sebep vermesi nedeniyle 1/3 oranın da artırım yapılmasına 5 yıl 4 ay cezası ile cezalandırıldı.


Trafik kazası sonucunda alkollü sürücünün olay yerini terk etmesi ve ardından yaşanan gelişmeler sonucunda mahkeme, sürücüye 5 yıl 4 ay hapis cezası verildi. Olayın ardından yapılan incelemeler ve mahkeme sürecini anlatan Avukat Kürşat Akyol şunları kaydetti; “Sürücü şahıs olay olduktan sonra olay yerini terk etmişti. Bunu da mahkeme kararında hakim göz önüne aldı. Şahsın kendisi de sonradan araştırılan görüntülerin incelemesi sonucunda şahsın alkollü olduğu anlaşıldı. Kolluk kuvvetlerinin araştırmasıyla alkollü yerdeki kişilerle görüşüldüğünde çalışan arkadaşlarla görüşüldüğünde onlar da sürücünün masaya alkol sipariş ettiğini iki defa masaya alkol gittiğini söylediler. Genelde ölümlü trafik kazalarında bir kişi vefat ettiyse ve kusur durumu tartışmalı ya da asli tarih şeklinde olduysa çok büyük ihtimalle yine bir tutukluluk süreci oluyor dosyalarda. Ancak genelde ilk celse hakimler artık tutukluluk sürecini sonlandırıyor, tutuksuz olarak yargılamanın devamına karar veriyorlar. Çünkü Türk Ceza Kanunu 85. Maddesinde bir kişinin ölümünün taksirle ölüme neden olması sonucu ilk cezası 2 yıl ile 6 yıl arası düzenleniyor. Dolayısıyla şahıs ceza aldığında cezaevinde geçireceği süre hesaplandığında infaz kanunu gereğince ilk celseden sonra genellikle tahliye karar veriliyor. Bu dosyada iç celse dediğim gibi şahsın tutuklu oluşunun kuvvetli ihtimalde olması bu konuda tanıkların görüşmesi, daha sonra şahsında olay anında aslında karşı şeride geçmesi ve vefat eden rahmetlinin hiçbir kusurunun olmadığı kabul edilmişti. Dolayısıyla hakim ilk celse tutukluk halinin devamına karar verdi. İkinci celsede eksik olan tanık ifadeleri dinlendi. Taraf ifadeleri dinlendi. Burada hakim suçun bilinçli taksir ile işlendiğini kabul etti.”


“Kararın emsal niteliği taşıdığını düşünüyoruz”


Mahkeme heyetinin verdiği kararın sonraki dosyalar bakımından emsal karar niteliği taşıdığını ifade eden avukat Kürşat Akyol, “Şahsın alkollü olması, tanıkların ifadeleri, şahsın alkollü olarak bir kazaya sebebiyet verdiğine kabulle olay yerini terk ettiği ve karşı şeride geçtiği göz önüne alarak bilinçli taksirle ölüme sebebiyet verdiği ve ceza verilirken alt sınırdan uzaklaşılarak ceza verildi. Netice olarak 5 yıl 4 ay hapis cezası da cezalandırılmasına karar verildi. Ayrıca şahsın sürücü belgesine de el koyuldu. Bu kararın biz bu hukukçular olarak önümüzdeki dosyalarda bundan sonraki olaylarda emsal niteliğinde olabileceğini düşünüyoruz. En azından vefat olan dosyalarda ilk celsede genellikle tahliye eğilimi olabiliyor ama ailelerin acısı bir celse tutuklukla dinmiyor maalesef. Burada yirmi beş yaşında bir kardeşimiz vefat etmişti. İstinaf aşamasında da kararın kesinleşerek ondan sonraki dosyalarda emsal hale gelmesini istiyoruz” dedi.


Kaza ile ilgili açıklamalarda bulunan ve mahkeme kararı sonucunda mutlu olduklarını ifade eden Deniz Motosikletli Kuryeler Derneği Başkanı Emin Başaran, “Bu kazanın sonrasındaki alandan karar mutlaka ve mutlaka trafikte bir caydırıcılığı olacaktır diye düşünüyorum. Ama yeterli mi diye bir soru olacak olursa ki tabii ki yeterli değil ama alınan kararların hepsine saygımız vardır ki Denizli mahkemesine de zaten buradan kendime sonsuz teşekkür ediyorum. Avukatımıza ve ayrıca bizlere yardımcı olan arkadaşlarımıza buralardan çok teşekkür ediyorum. Alınan karardan gerçekten bizlere mutlu etti” şeklinde konuştu.


(Bİ-MB-

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bursa Osmangazi’de bilimi anlaşılır hale getiren buluşmalar Bursa Osmangazi Belediyesi tarafından Şadırvanlı Han’da düzenlenen ‘Halkın Bilim Kürsüsü’ etkinliğinde, İngiliz bilim insanı Isaac Newton’un kütle çekim yasası ele alındı. ‘Halkın Bilim Kürsüsü: 4 İşlemle Kütle Çekim Yasası’ adı altında düzenlenen etkinlikte, Bilim ve Amatör Astronomi Kulübü Yönetim Kurulu Başkanı Cem Özkan, astronomi için çok önemli olan Isaac Newton’un kütle çekim yasası hakkında katılımcılara bilgiler verdi. Programa katılan bilim meraklılarına Isaac Newton’un keşfettiği kütle çekim yasasını, en temel düzeyde aktaran Cem Özkan, kütle çekim yasasının 4 işlemle nasıl yapabileceği konusunda da bilgiler verdi. “Halkımıza bilimi tanıtmak için fırsatlar oluşturuyoruz” Çok sayıda bilim meraklısının katıldığı etkinlikte konuşan Bilim ve Amatör Astronomi Kulübü Yönetim Kurulu Başkanı Cem Özkan, “Osmangazi Belediyesi ile birlikte halkımıza bilimi tanıtmak için fırsatlar oluşturuyoruz. Astronomi için çok önemli olan kütle çekim yasasını, işe bilim felsefesini katarak 4 işlemle nasıl yapabileceği konusunu ele aldık. Kütle çekim yasası evrendeki gök cisimlerinin şekillenmesini, hareketlerini ve aralarındaki mesafeyi oluşmasını sağlayan en temel doğa yasasıdır. İngiliz bilim insanı Isaac Newton tarafından keşfedilen bu yasa, aynı zamanda modern bilime geçişi temsil eder. Bilimsel açıklaması olmayan gök cismi hareketlerinin, ilk defa Newton’un kütle çekim yasasıyla beraber, tam olarak nasıl gerçekleştiği anlaşılmıştır. Biz de bu akşam bu konuyu ele her seviyedeki bilim meraklılarının anlayacağı en temel düzeyde ele aldık. Programa gelen katılımcılar fark edeceklerdir ki karmaşık, anlaşılmayan, içine giremeyeceğimiz konular, biraz emek harcayarak kolaylıkla fark anlaşabilir hale gelecektir. Ne kadar kolay olabileceğini ve yapılabileceğini hissettirebilirsek, o kadar başarılı olacağız” dedi.
Kayseri İl Sağlık Müdürü Erşan: "Risk grubundaki vatandaşlarımızı tesislerimize bekliyoruz" Kayseri İl Sağlık Müdürü Mehmet Erşan; Meme Kanseri Farkındalık Ayı dolayısıyla yaptığı açıklamada; "Risk grubunda olan bireyleri sağlık tesislerine davet ediyoruz. Bu bizim en büyük sorumluluklarımızdan birisi" dedi. Meme Kanseri Farkındalık ayı dolayısıyla Erciyes Üniversitesi (ERÜ) Hastaneleri Poliklinik girişinde stant kuruldu. Kurulan stantta görevli personellerce vatandaşlarla kanser ve korunma yolları hakkında bilgilendirme yapıldı. Standı ziyaret eden İl Sağlık Müdürü Mehmet Erşan, riskli yaş gruplarındaki vatandaşları kanser taraması yaptırmak için sağlık tesislerine davet ederek; "Kanserle ilgili farkındalık haftası münasebetiyle bugün Erciyes Üniversitesi Hastanemizde İl Sağlık Müdürlüğü ve hastane personeli ile birlikte bir faaliyet yürütüyoruz. Bakanlığımızın en çok üzerinde durduğu koruyucu sağlık hizmetleri noktasında da en fazla gayret gösterdiği alanlardan birisi kanser taramalarıyla ilgili konular. Risk grubunda olan bireyleri sağlık tesislerine davet ediyoruz. Bu bizim en büyük sorumluluklarımızdan birisi. Ülkemizde kolon kanseri, meme kanseri ve rahim ağzı kanseri ile ilgili bakanlığımız ücretsiz olarak bütün sağlık tesislerinde tarama faaliyetlerini yürütmekte. Kayseri olarak hedef değerlere maalesef ulaşmış durumda değiliz. Vatandaşlarımıza özellikle bu konuda tekraren bir hatırlatma yapmak istiyoruz. Bu hafta farkındalık oluşturmak adına sahada faaliyetler gösteriyoruz ama bu 1 güne, 1 haftaya has bir durum değil tabi ki. Yıl boyunca hedef kitle ne ise ücretsiz olarak sağlık tesislerinde tarama faaliyetleri yapılıyor. Vatandaşlarımızdan da özellikle istirham ediyoruz; risk grubundaki bireylerimiz müracaat ederlerse eğer ücretsiz bir şekilde sağlık tesislerimizde tarama faaliyetlerini yürütüyoruz. Erken tanı için bu çok önemli. Kanser ileri evrede veya yayılım gösterdiği anda yakalandığında hepimiz için travmatik süreçler yaşanıyor. Dolayısıyla ne kadar erken yakalarsak tedavi etme ihtimalimiz de o kadar yüksek oluyor. Bu yüzden bütün vatandaşlarımızı duyarlı olmaya, risk grubundaki bireylerimizi de sağlık tesislerimize davet ediyorum" dedi. ERÜ Genel Cerrahi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi ve Kayseri Meme Hastalıkları Derneği Başkanı Doç. Dr. Bahadır Öz ise; "Bu ay Meme Kanseri Farkındalık Ayı. Bütün kadınlar için geçerli ama bu ay için farkındalık oluşturmak istiyoruz. Her kadın 20 yaşından sonra kendi kendini muayene ile başlıyor, 25 yaşından sonra klinik muayenelerine geliyor. Muayenelerinin üzerine biz ultrason ekliyoruz. 40 yaşından sonra ise yine en az yılda bir yapılmak üzere hastaların momografi çektirmesini istiyoruz. Bu arada kendi kendini muayene de çok önemli. Çünkü hasta bazen görüntüleme yaptırmasa bile kendi kendini muayene ile daha erken teşhis edebiliyor. Tabi bunu hepsini beraber düşünmek gerekiyor. Riskli hastaların daha kısa aralıklarla kontrole gelmesi gerekiyor. Umarım bu çalışmalarımız bir farkındalık oluşturur" ifadelerini kullandı.
Trabzon Pazarkapı yeni yıla yetişecek Pazarkapı Kentsel Tasarım Projesi alanında incelemelerde bulunan Trabzon Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Metin Genç, yeni yaşam alanını yılbaşından önce şehre kazandırmayı hedeflediklerini açıkladı. Trabzon Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Metin Genç, Pazarkapı Kentsel Tasarım Projesi alanında incelemede bulundu. Proje çalışmalarını yürüten yetkililerden bilgi alan Başkan Genç, “Şehrimizde ilelebet güzelliğiyle var olacak bu görkemli Selatin camimiz, Trabzon’umuzun en kıymetli eserlerinden biri olarak tamamlanmak üzere. Biz de Büyükşehir Belediyesi olarak bu alanı, camimizin etrafında oluşturduğumuz üniteler ve peyzaj alanlarıyla beraber ciddi bir yaşam alanı olarak oluşturuyoruz. Daha önce bu alanda hem Avrasya Pazarı’mızı hem gasilhanemizi hem de Özdemir Bayraktar Bilim Merkez’imizi hizmete almıştık. Şimdi doğu ve batı dolmuş duraklarımızı oluşturacağımız yerleşkemizle beraber yine peyzaj alanlarımız, satış ünitelerimiz, esnaf lokantamızla güzel bir konsepti inşallah kısa bir zamanda hayata geçireceğiz. Projemiz bütünüyle tamamlandığında şehirle beraber entegre ayrı bir yaşam alanı oluşturacağız. Bir taraftan da Gülcemal projelerimizin konsept proje çalışmalarını yürütüyoruz. İnşallah hem bu alanımız hem Gülcemal projemiz şehrimize çok yakışır güzel bir yeni yaşam alanı haline gelecek. Yılbaşını geçmeden bu alanların bütünüyle beraber hizmete alınmasını arzu ediyoruz. Şimdiden şehrimize hayırlı olsun” dedi.
İstanbul "Girişim ekosistemine GSYF desteği riske girebilir" Girişim Sermayesi Yatırım Fonlarına İlişkin Esaslar Tebliği’nde önemli değişiklikler yapıldı. Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren değişiklikler ile girişim sermayesi yatırım fonlarının (GSYF) daha çeşitli yatırım imkanları sunabilmesi için bir dizi yenilik getirdi. Ancak değişiklikler içinde piyasanın büyümesi ve gelişmesini destekleyenler olduğu gibi kısıtlayan ve büyümeyi engelleyici düzenlemeler de olduğunu belirtiyor. Halka açık şirketlerden GSYF’lerin çıkmasının riskli olduğunu belirten sektör temsilcileri GSYF’lerin likidite ihtiyacını karşılamasının zorlaşacağını, reel sektöre GSYF desteğinin önünün kesildiğini ve girişimlerin kurumsallaşmasına olan desteğin azalabileceğini vurguluyorlar. Sermaye Piyasası Kurulu’nun (SPK) III-52.4 sayılı Girişim Sermayesi Yatırım Fonlarına İlişkin Esaslar Tebliği’nde önemli değişiklikler yapıldı. 21 Eylül’de Resmî Gazete’de yayımlanan bu değişiklikler, girişim sermayesi yatırım fonlarının (GSYF) daha çeşitli yatırım imkanları sunabilmesi için bir dizi yenilik getiriyor. SPK’nın 2014 yılında yasal çerçevesini belirlemesi ile hayatımıza GSYF’lerin pazar büyüklüğü eylül sonu itibarıyla geçen yılın aynı ayına göre yüzde 124 büyüyerek 192 milyar liraya ulaştı. İrlanda, Finlandiya ve Norveç gibi ülkeleri geride bıraktık Türkiye girişim ekosistemine bu yılın ilk 9 ayında, Startups.watch’un Türkiye Startup Ekosistemi 2024 Üçüncü Çeyrek Raporu’na göre, 709 milyon dolar yatırım yapıldı. Bu rakam, aynı dönemde İrlanda, Finlandiya ve Norveç gibi gelişmiş ekonomilerin aldığı yatırımdan daha yüksek. Böylece, son 5 yılda Türkiye’de girişimler 4,8 milyar dolardan fazla yatırım aldı. Rapora göre, 2019 yılında her 10 yatırımın birinde bir GSYF yer alıyordu. Takip eden yıllarda bu oran sürekli olarak arttı. 2023 yılında neredeyse her 2 yatırımdan birinde bir GSYF yer aldı. 2024 yılı ilk dokuz ayında bu oran şimdilik yüzde 17 seviyesinde yer alıyorsa da, yıl sonunda yüzde 42’ye ulaşması bekleniyor. 2019 yılından bu yana GSYF’ler kanalıyla girişimlere 951 milyon dolar finansman sağlandı. GSYF’lerin büyüklüğü 191,97 milyar lira seviyesinde GSYF’lerin toplam büyüklüğü eylül sonu itibarıyla 191,97 milyar lira seviyesine ulaştı. 5 yıl önce, 2019 yılı eylül ayında pazar büyüklüğü sadece 1,6 milyar liraydı. Bu büyümenin ardında yatan nedenler arasında, GSYF yatırımı ile uluslararası başarı yakalayan girişimlerin yatırımcısını yüksek performansları ile memnun etmesinin yanı sıra, bu fonların avantajlarının giderek fark edilmesi ve BES’lerin GSYF’lere olan ilgisinin artması gibi nedenler yer alıyor. SPK tarafından 2022’de yapılan düzenlemeyle teknopark şirketlerinin ArGe gelirlerinin yüzde 2’sini yatırıma ayırmaları zorunluluğu getirilmesi, GSYF’lerin büyümesinde etkili oldu. 2024’te bu oran yüzde 3’e ulaştı. Yeni düzenleme ile büyümeyi teşvik eden değişiklikler Yeni tebliğ ile yurt dışı yatırım sınırları genişletildi. Yurt dışında kurulu, varlıklarının en az yüzde 51’i Türkiye’deki bağlı ortaklık veya iştiraklerden oluşan girişim şirketlerine yatırım yapma imkânı tanındı. Bunun yanında, yurt dışında kurulu girişim şirketlerine yapılan yatırım sınırı, fon toplam değerinin yüzde 10’undan yüzde 15’e çıkarıldı. Girişim sermayesi yatırım fonlarının en az yüzde 80’inin diğer GSYF katılma paylarından oluşabileceği fon sepeti fonu yapısında ihraç edilmesine izin verildi. Bu değişiklikle, yatırımcıların doğrudan girişim şirketlerine yatırım yapmak yerine, GSYF’ler üzerinden risklerini dağıtarak yatırımlarını çeşitlendirebilmeleri hedeflendi. Bu düzenleme aynı zamanda, yatırımcıların daha önce yatırım almış ve yatırım turunu tamamlamış girişim şirketlerine yatırım yapabilmelerini de mümkün kıldı. Fonların başvuru süreçlerinin hızlandırılması amacıyla GSYF’lerin menkul kıymet yatırım fonları ve gayrimenkul yatırım fonları gibi şemsiye fonlar altında ihraç edilebilmesine olanak tanındı. Risk oluşturan değişiklikler Piyasanın olumlu bulduğu gelişmenin önünü açacağının düşünüldüğü değişikliklerin yanında yeni düzenlemenin bazı kısımlarının olumsuz etkisinin olacağını da belirtiliyor. Halka açık şirketlerden GSYF’lerin çıkmasının riskli olduğunu belirten sektör temsilcileri, GSYF’lerin likidite ihtiyacını karşılamasının zorlaşacağını, reel sektöre GSYF desteğinin önünün kesildiğini ve girişimlerin kurumsallaşmasına olan desteğin azalabileceğini vurguluyorlar. Son düzenlemeyle halka açık payların GSYF portföyleri dışına çıkarılması özellikle riski bulunuyor. Düzenlemeyle GSYF’ler halka açık şirketlerin açık paylarını alamayacak. Düzenlemeyle halka açık payların GSYF portföyleri dışına çıkarılması, GSYF’lerin girişim şirketi niteliğindeki halka açık şirketlerin borsada işlem görmeyen paylarına fon toplam değerinin yüzde 20’sinden fazla yatırım yapılmasının engellenmesi sektör tarafından sınırlayıcı, büyümeyi engelleyici bir unsur olarak değerlendiriliyor. Bu payların bu sınırlamadan istisna tutulmaması halinde, GSYF sisteminin omurgası olan çıkışlar için alternatiflerin başında gelen halka arzların engellenebileceği değerlendiriliyor. Bunun yanında, GSYF’ler artık halka arz olmuş girişimlerin halka açık paylarını ellerinde tutamayacağından, sektör bu payların satışının başka satışları da tetikleyebileceği konusunda endişeli. Finansal zorluk, çeşitli yönetimsel ve sektörel sorunlarla faaliyetlerini sağlıklı yürütemeyen girişimlerin yerli ve yabancı pay sahipleri bulunan GSYF’ler gibi hem finansal hem de stratejik nitelikte bir ortağa ihtiyacı olduğu dolayısıyla, halka açık şirketlerin rehabilitasyonu açısından GSYF yatırımlarının sadece bu fonların pay sahipleri için değil aynı zamanda halka açık şirketin küçük ortakları sermaye piyasalarının geneli için önemli bir alternatif oluşturduğu yeni düzenlemenin bunu engelleyebileceği de yapılan eleştiriler arasında. Düzenleme ile GSYF’lerin diğer GSYF’lere yaptığı yatırımlar, toplam fon değerinin yüzde 25’ini geçemeyecek olması da likiditeye ilişkin endişeye neden oluyor. GSYF’lerin, aktif toplamının en az yüzde 40’ı gayrimenkulden oluşan şirketler ile müteahhitlik şirketlerine yatırım yapmasının zorlaşması da eleştirilen konular arasında bulunuyor. Bununla, ana yatırımı üretim tesisi olan reel sektörde faaliyet gösteren şirketlerin, lojistik merkezi ve otel gibi turizm yatırımlarının da GSYF’lerin kapsama alanından çıkmasına neden olabileceği değerlendiriliyor. Düzenlemeyle yatırımcılarla, fon ihraç sözleşmesinin imzalanması şartı getirildi. Bu madde ise GSYF kurucusu Portföy Yönetim Şirketlerine aşılması zor bir yükümlülük olarak görülüyor.
Samsun İstanbul’da işten çıkarılan işçilere Samsun’dan destek Samsun’da Tekgıda-İş Sendikası üyeleri, İstanbul’da sendika üyeliği gerekçesiyle işten çıkarılan gıda işçileri için basın açıklaması yaptı. İstanbul’un Çatalca ilçesinde faaliyet gösteren kırmızı ve beyaz et sektöründe sucuk, salam, sosis ve pastırma üretimi yapan Polonez isimli gıda fabrikasında 146 işçi için, Tekgıda-İş Sendikası Samsun Şubesi üyeleri Onur Anıtı önünde toplanarak, basın açıklaması yaptı. Sendika adına konuşan Tekgıda-İş Sendikası Samsun Şube Başkanı Ali Başkeser, "Burada, İstanbul Çatalca’da bulunan ülkemizin önde gelen kırmızı ve beyaz et sektöründe sucuk salam sosis pastırma üretimi yapan piyasa ismi Polonez olan Trakya Et ve Süt Ürünleri’nde çalışan ve sadece sendika üyesi olduğu için ezilen, horlanan, işten çıkarılan, ekmeğinden olan Polonez işçilerine yaşatılan süreci bir kez daha paylaşarak verdiğimiz mücadeleye destek için çağrıda bulunuyoruz. Polonez’de çalışan arkadaşlarımız, Anayasamızın tanımış olduğu hakkı kullanarak sendikamıza üye olmuşlardır. Yasalara uygun olarak sürdürülen bu sendikal örgütlenmeden haberi olan işveren, öncelikle çalışanlar üzerinde baskı uygulamış, sendika üyeliğinden istifaya zorlamış, sendikamızdan istifa etmeyen önce 13 arkadaşımızı kod 46 yani yüz kızartıcı suç işlediklerini iddia ederek 20 Temmuz 2024 tarihinde işten çıkarmıştır. İşveren bu çıkışlardan sonra çalışanların üzerindeki baskıyı daha da arttırmış, sendika üyeliğinden istifa etmeyen ve işten kod 46’dan çıkarılan işçi sayısı 146 olmuştur. Tekgıda-İş Sendikası, işten çıkarılan 146 arkadaşımızla birlikte 23 Temmuz 2024’ten itibaren 85 gündür fabrikanın kapısının önünde direnişi devam ettirmektedir. Sendika olarak hak ve adaletten yana olduğumuzu, iş barışından yana olduğumuzu her platformda dile getirerek defalarca Polonez işverenine çağrıda bulunmuş olsak da bugüne kadar işveren tarafından olumlu bir yaklaşım göremedik. Bugüne kadar iyi niyetli çağrılarımızı Polonez yöneticileri görmezden gelmiştir, gelmeye de devam etmektedir. İşverenin tavrını bu noktaya taşıması üzerine, sendikamız artık daha aktif ve etkili eylemlerle mücadele etmeye ve tüketimden gelen gücünü kullanmaya karar vermiştir. Tekgıda-İş Sendikası olarak Anayasal hakkını kullandığı için işten çıkarılan 146 arkadaşımız işbaşı yaptırılana kadar, halkımızın tüketimden gelen gücünü kullanarak Polonez ürünlerini almamaya, tüketmemeye davet ediyoruz" dedi.