Yerel Haberler
Bursa
Osmangazi’de kadınlar, şiddete dur dedi 25 Kasım 2024 Pazartesi - 15:20:12 Osmangazi Belediyesi ve Osmangazi Kent Konseyi, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü kapsamında basın açıklaması düzenledi. Kadına yönelik şiddetle mücadele konusunda toplumsal farkındalık oluşturmanın hedeflendiği basın açıklamasında, ‘eşit, özgür, şiddetsiz bir yaşamı birlikte kuracağız’ mesajı verildi. Osmangazi Meydanı’nda düzenlenen basın açıklamasına Osmangazi Belediye Başkanı Erkan Aydın, Osmangazi Kent Konseyi Başkanı Fatma Çil Yılmaz, Osmangazi Kent Konseyi Kadın Meclisi Başkanı Sevgi Baysal, belediyedeki kadın personeller ile kadına yönelik şiddete dur diyen onlarca kadın katıldı. “Hayattan kadın çıktığında geriye bir şey kalmıyor” Osmangazi Belediye Başkanı Erkan Aydın, basın açıklamasındaki sözlerine ‘Hayattan ve toplumdan kadın çıktığında geriye hiçbir şey kalmıyor’ diyerek başladı. Başkan Aydın, “Bugün, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü olarak toplanmamız bile aslında utanç verici bir durum. Sadece 10 ayda ülkemizde 354 kadın katledildi. Şuanda biz konuşurken dahi bir kadın, cinayete maruz kalıyor. Günde ortalama 1 kadın öldürülüyor. Kayıt dışı, bulunamayanlar ve faili meçhulleri de eklediğinizde sayı çok daha artıyor. İstanbul Sözleşmesi’ni uygulamak yerine, bu sözleşmeden çıkıldı. Kadına şiddet, adeta yapanın yanına kar kalan, göz yumulan bir eylem haline dönüştü. Türklerde, binlerce yıl öncesinde kadına ulu insan anlamına gelen Han’ım denilmiş. Bugün ise kadına değer verilmeyen, eşitsiz uygulamalarla her türlü işkencenin, ölümün ve kötü muamelenin kadına reva görüldüğü bir toplum haline geldik. İnsanlar hayatımızda olmazsa olmaz olan kadınlara bu değersizliği nasıl reva gördü sorgulamak gerekiyor. Tabi ki bunun takipçisi olacağız” dedi. “Toplumsal eşitlik sağlandığında hayat daha güzel olacak” Tek amaçlarının, toplumda kadınların hak ettiği değeri görmesi ve onurlu bir yaşam mücadelesi vermesi olduğunun altını çizen Başkan Aydın, “Kadınlar, erkekler, gençler ve yaşlılar eşit olduğunda, ülkemizde hayatı devam ettirmek daha anlamlı, saygı değer ve güzel olacak. Toplumsal olarak bunu başarmamız için Osmangazi Kent Konseyi’ne destek veriyoruz. Kadın sığınma evi projesiyle ilgili çalışmalarımıza başladık. Kadınlara yönelik sosyal desteklerimize devam ediyoruz. Bunların reklamını çok yapmıyoruz. Çalışmalarımız gizlide olsa devam ediyor. Tek bir amacımız var; Toplumda eşit birey olarak kadınların hak ettiği değeri görmesi ve onurlu bir yaşam mücadelesi vermesi” diye konuştu. Osmangazi Kent Konseyi Başkanı Fatma Çil Yılmaz da, basın açıklamasındaki konuşmasında, “25 Kasım, Mirabal kardeşlerin Dominik’te diktatörlere karşı verdikleri mücadele sonucunda katledilmesinin anısına belirlendi. Ancak kadınların maruz kaldığı şiddet, tarihin başlangıcından beri süregelen bir sorun. Bu sorun ülkemizde de devam ediyor. Mirabal kardeşlerden Mahse Aminiye Gazze’de, Filistin’de dünyanın her yerindeki kadınlar ve ülkemizde Nazlıcan için, Narin için Yasemin Uludağ için içimiz hala yanıyor” dedi. “Türkiye’de sadece bu yıl Türkiye’de 406 kadın katledildi” Yaptığı açıklamada, ‘Türkiye’de kadın olmak, güvenli ve eşit bir yaşam için hala büyük bir mücadele gerektiriyor’ diyen Yılmaz, “İstanbul Sözleşmesi ve 6284 sayılı Kanun, bu mücadelede elimizdeki en önemli güvenceler olmasına rağmen, bu hakların ne kadar kırılgan olduğunu her gün tecrübe ediyoruz. Sadece bu yıl Türkiye’de 406 kadın katledildi. Üstelik bu sayıya şüpheli ölümler ve kayıtlara geçmeyen vakalar dahil değil. Toplumsal cinsiyet eşitliği anlayışını hayatın her alanında güçlendirmek şiddetle mücadelede kritik bir adımdır. Bu doğrultuda; Toplumsal cinsiyet eşitliği eğitimi, okul öncesinden itibaren müfredata dahil edilmelidir. Erkek çocuklara şiddetin hiçbir şartlarda kabul edilemez olduğu öğretilirken, kız çocuklarına kendi bedenleri ve hayalleri üzerinde söz sahibi olmanın yolları gösterilmelidir. Kamu personeline yönelik eğitim programları ile toplumsal cinsiyet eşitliği farkındalığı artırılmalıdır. Kadınların kamusal ve özel alanda daha görünür hale gelmesini sağlayacak kota ve pozitif ayrımcılık uygulamaları hayata geçirilmelidir. Osmangazi Belediyemizde hazırlanacak olan Yerel Eşitlik Eylem Planı’nın oluşturulmasında, Osmangazi Kent Konseyi ve tüm meclislerimiz en önemli katılımcı ve takipçi olacaktır. Kent Konseyi olarak, Osmangazi Belediyesi’nin kadın ve toplumsal cinsiyet eşitliği odaklı projelerine destek verecek, Osmangazi’yi bir kadın dostu kent haline getirmek için çalışacağız” ifadelerini kullandı. “Yaşasın kadın dayanışması” Osmangazi Kent Konseyi Kadın Meclisi Başkanı Sevgi Baysal da yaptığı konuşmada, “Hepimiz biliyoruz ki, yalnız olduğumuzda sesimiz az çıkar; ama birlikte durduğumuzda dağları yerinden oynatabiliriz. Kadın kadının yurdudur; bu yurtta el ele oldukça güçlü oluruz. Osmangazi Belediyemizin bu konuya verdiği önemin farkındayız. Kadınların hak ettiği eşitliği kazanması, sadece kadınların değil, toplumun özgürlüğüdür. Toplumsal cinsiyet eşitliği bir ayrıcalık değil, bir adalet meselesidir. Bu mücadele kadınların güvende, onurlu, özgür ve eşit bir yaşam sürdüğü bir gelecek içindir. Unutmayalım, 25 Kasım sadece bir gün değil; şiddetsiz, özgür ve eşit bir yaşam için mücadelemizin başlangıç noktasıdır. kadın cinayetlerine, şiddete ve eşitsizliğe karşı her gün, her alanda sesimizi yükseltmeliyiz. Yaşasın Kadın Dayanışması” dedi. Osmangazili kadınlar, basın açıklamasının ardından çaldıkları düdükler ile kadına şiddete dur dedi.
Her 10 kişiden birinde KOAH bulunuyor
20 Kasım 2024 Çarşamba - 11:35 Her 10 kişiden birinde KOAH bulunuyor Dünyadaki her 10 yetişkinden birinin Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığı (KOAH) olduğunu belirten Göğüs Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Aslı Görek Dilektaşlı, KOAH’ta yetersiz teşhisin önemli bir sorun teşkil ettiğini ve hastaların yüzde 60 ile 80’inin teşhis konmamış durumda olduğuna dikkat çekti. Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Aslı Görek Dilektaşlı, Dünya KOAH Günü çerçevesinde açıklamalarda bulundu. KOAH’ın nefes darlığı, öksürük, balgam gibi kalıcı solunumsal yakınmalarla ortaya çıkan, önlenebilir ve tedavi edilebilir bir kronik akciğer hastalığı olduğunu dile getiren Doç. Dr. Dilektaşlı, ileri yaşlarda daha sık görülse de erken yaşlarda başlayabileceğini ve genç bireyleri de etkileyebileceğinin altını çizdi. Tütün ve tütün ürünlerinin KOAH’ın en yaygın nedeni olduğunu vurgulayan Doç. Dr. Dilektaşlı, “Yeni veriler gösteriyor ki elektronik sigara kullanımı KOAH için bir risk faktörüdür. Bunun yanı sıra yoğun şehirleşme nedeniyle artan hava kirliliğine maruziyet, iç ve dış ortamda odun ve kömür gibi fosil yakıtlar ile bitki sapları ve tezek gibi biyokütle yakıtlarının dumanının solunması KOAH hastalığına neden olan önemli risk faktörleridir. Ayrıca çocukluktan itibaren yaşam şartları KOAH için bir risk faktörü oluşturuyor. Yetersiz beslenme, çocuklukta geçirilen akciğer enfeksiyonları, iç ve dış ortam kirleticilerine pasif maruziyete bağlı olarak akciğer gelişiminin geri kalması da KOAH’a yol açabilir” dedi. İlaçlar hekim kontrolünde ve düzenli kullanılmalı KOAH’ın bireysel tedavisinde “inhaler” olarak bilinen ve solunum yoluyla uygulanan nefes açıcı ilaçlar kullanıldığı bilgisini veren Dilektaşlı, “İlaçlar hava yollarındaki daralmayı azaltarak hastaların hissettiği nefes darlığını hafifletiyor. Tedavinin başarıya ulaşması için bu ilaçların düzenli kullanılması ve hekim kontrolünde kullanılması önem arz ediyor. KOAH kronik bir hastalık ve hastalığın seyrinde alevlenmeler yaşanıyor. Alevlenmeler akciğer fonksiyonlarını kalıcı olarak azaltıyor. Bu nedenle iyi bir KOAH kontrol programında mutlaka alevlenmelerin önlenmesi yer almalı, bunun için de aşı çok önemli. Yıllık olarak grip aşılarının yapılması, hekimin uygun gördüğü sıklıkta zatürre aşılarının uygulanması gerekiyor” şeklinde konuştu. Kişiye özel tedavi programı bulunuyor KOAH tedavisinde en etkili yöntemlerden birinin de akciğer rehabilitasyonu olduğunu belirten Dilektaşlı, “Kişinin bireysel ihtiyaçlarına göre özelleştirerek uyguladığımız bir tedavi yaklaşımıdır. Burada kişinin beslenme durumu ele alınır. Günlük yaşam aktiviteleri gözden geçirilir. Fiziksel aktivitenin arttırılması hedeflenir. Bunun yanı sıra kullandığı nefes açıcı ilaçlar, yardımcı solunum cihazları, oksijen desteği bütün bunların en iyi şekilde hasta tarafından kullanılması hedeflenir” ifadelerini kullandı. Pilot proje Nilüfer’de başladı UÜ Tıp Fakültesi ile Bursa İl Sağlık Müdürlüğü’nün KOAH’lı bireylere yönelik ortak proje başlattıklarını ifade eden Dilektaşlı, “Bu kapsamda Nilüfer İlçe Sağlık Müdürlüğü’nde görevli bazı personeller fakültemizdeki pulmoner rehabilitasyon programında gözlemci olarak bulundular. Fakülte hastanesinde gözetimli pulmoner rehabilitasyon programını tamamlayan hastaları, daha uzun süreli idame program için Nilüfer İlçe Sağlık Müdürlüğü’ne yönlendirdik. İlk sonuçlarımız oldukça olumlu seyrediyor. Değerlendirdiğimiz bu yaklaşımdan faydalanan hasta sayımız arttıkça daha büyük kitlelere ulaşacağına inanıyoruz” diye konuştu.
BTÜ öğrencileri TUSAŞ için üretecek
20 Kasım 2024 Çarşamba - 10:49 BTÜ öğrencileri TUSAŞ için üretecek Bursa Teknik Üniversitesi (BTÜ) öğrencileri, TUSAŞ uçakları için alternatif malzeme geliştirecek. TUSAŞ’ın hava araçlarının yangın riski taşıyan bölgelerinde kullanılmak üzere tasarlanacak malzemenin; yangın anında ateşin yayılmasını engellemesi ve mevcut sistemin sorunlarına çözüm getirmesi hedefliyor. Bursa Teknik Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Metalurji ve Malzeme Mühendisliği Bölümü öğrencileri, Türk Havacılık ve Uzay Sanayii AŞ (TUSAŞ) Lift Up Sanayi Odaklı Lisans Bitirme Tezi Projesi’nde yer almaya hak kazandı. Son sınıf öğrencilerinden oluşan MateriaLynx ekibi “Isıl Koruma Malzeme/Kaplama/Film Teknolojisi Geliştirme” konulu proje adı altında, Türkiye’deki birçok başvuru arasından seçilen iki takımdan biri olma başarısı gösterdi. Rümeysa Yılmazyıldırım, Özgür Özcan, Elif Coşgun, Enes Malik Esen ve Mihriban Kaya’dan oluşan MateriaLynx ekibin akademik danışmanlığını, BTÜ Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Metalurji ve Malzeme Mühendisliği Bölümü’nden Prof. Dr. Deniz Uzunsoy ve Doç. Dr. Cihan Kaboğlu, sanayi danışmanlığını ise TUSAŞ’tan Dr. Burhan Şahin üstleniyor. Öğrenciler projeleri kapsamında; havacılık sektöründe ihtiyaç duyulan yenilikçi çözümler geliştirmek amacıyla, hava araçlarında yangın riski taşıyan bölgeler için kullanılan ısıl koruma malzemelerine, alternatif bir tasarım üzerine çalışıyor. MateriaLynx ekibinin TUSAŞ için geliştireceği alternatif malzeme, yangın anında ateşin yayılmasını engelleyecek. Ayrıca yüksek sıcaklıkların diğer bölümlere geçişini önlemek için geliştirilecek yalıtım malzemesinin, mevcut sistemlerin sorunlarına çözüm getirmesi de hedefleniyor. Türkiye’nin savunma sanayisinde yerli ve yenilikçi çözümler geliştirme hedefine katkı sağlayan öğrencileri kutlayan BTÜ Rektörü Prof. Dr. Naci Çağlar, “Üniversitemizin kaliteli akademik kadrosu ve güçlü altyapısı ile beraber bizler, Milli Teknoloji Hamlesi doğrultusunda üreten nesiller yetiştirmeye devam ediyoruz. Bu kapsamda Metalurji ve Malzeme Mühendisliği Bölümü son sınıf öğrencilerimizin, milli savunma sanayi tesisimiz olan TUSAŞ için malzeme üretecek olması gurur verici. Akademisyenlerimizin ve öğrencilerimizin böyle önemli projelerde yer almasını her zaman destekliyoruz. Bu kapsamda Türkiye genelinde TUSAŞ’tan projesi geçen 2 takımdan biri olma başarısı gösteren öğrencilerimizi gönülden kutluyorum. Siz yeter ki üretin biz her zaman yanınızdayız” dedi.
Uğur Mumcu Kültür Merkezi yeniden hayat buluyor
20 Kasım 2024 Çarşamba - 10:45 Uğur Mumcu Kültür Merkezi yeniden hayat buluyor Mudanya Belediyesi, tarihi Uğur Mumcu Kültür Merkezi ve çevresindeki yapıları kapsayan büyük bir restorasyon projesine başlıyor. Kültürel mirası koruyarak geleceğe taşıyacak olan proje, bölgenin sanat ve turizm potansiyelini güçlendirmeyi hedefliyor. Mudanya’nın önemli tarihi yapılarından biri olan Uğur Mumcu Kültür Merkezi restore edilerek turizme kazandırılacak. 1834 yılında Rum kilisesi olarak inşa edilen ve 1. derece taşınmaz kültür varlığı olarak tescilli binanın, çevresindeki yapılarla birlikte restorasyonu için gerekli ön hazırlıklar tamamlandı. Mudanya Belediye Başkanı Deniz Dalgıç, bir süredir kullanılamaz halde olan Uğur Mumcu Kültür Merkezi’ni çok kısa bir süre içinde çevresindeki yapılarla birlikte Mudanya’nın kültür ve sanat hayatına yeniden kazandıracaklarını söyledi. Dalgıç, "Dönemin tüm özelliklerini taşıyan, tescilli ve çok değerli bir yapı olan Uğur Mumcu Kültür Merkezi, uzun yıllar ilçemizde bir kültür sanat merkezi olarak görev yaptı. Ancak üç-dört yıl önce kullanılamaz hale geldi. Göreve geldiğimizde, bu yapıyı nasıl yeniden canlandırabiliriz düşüncesiyle Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu ile temasa geçtik ve projelerimizi hazırladık. Onay gelir gelmez hızla ihaleye çıkacağız” dedi. Restorasyon çalışmalarının tarihi yapıyı tamamen eski haline döndürmek değil, günümüz şartlarına uygun şekilde kullanılabilir hale getirmek amacıyla gerçekleştirileceğini vurgulayan Dalgıç, "Amacımız, mümkün olduğunca özgün yapıyı hatırlatan bir dokunuşla, bizden sonraki nesillere bu mirası aktarmaktır. Korumayı, yapıyı yalnızca saklamak değil, geleceğe taşımak olarak anlıyoruz" dedi. Restorasyon projesinin kapsamını genişleterek, merkezin yanındaki Zeytin Dalı binasını da projeye dahil edeceklerini vurgulayan Başkan Dalgıç, şu bilgileri verdi; "Sosyal Yardım Müdürlüğü olarak kullandığımız yapı da tescilli bir eser ve yıllarca bu binanın lojmanı olarak kullanılmış. Her iki yapıyı bir kompleks haline getirip bahçesiyle birlikte daha etkili bir şekilde değerlendireceğiz. Ayrıca, bu alandaki çeşmeyi de projeye dahil ederek bölgeyi bambaşka bir yere dönüştürmeyi hedefliyoruz. Sadece gösteriler için kullanılan değil insanlarımızın günlük yaşamında kullandığı, bahçesinde zaman geçirdiği çok güzel bir yapı haline gelecek. Çok heyecanlıyız.” Projenin Mudanya için turizm açısından da büyük bir önem taşıdığını dile getiren Başkan Deniz Dalgıç, şöyle konuştu; "Mudanya’yı turizm merkezi haline getirmek istiyoruz. Sanat turizmi burada büyük bir potansiyele sahip. Hemşehrilerimiz sanata büyük değer veriyor, etkinliklere aktif katılım gösteriyor. Mevsim şartları nedeniyle dış mekan etkinliklerini devam ettiremiyoruz. Restorasyon sonrası Uğur Mumcu Kültür Merkezi, hem Mudanya halkı hem de turistler için önemli bir çekim noktası olacak. Mudanya’nın tarihi, kültürel ve doğal güzelliklerini yaşamaları için sanatçılarımızı ve sanatseverleri buraya davet ediyoruz. Mudanya, sadece bir gün ziyaret edilecek bir yer değil; gastronomi, inanç turizmi ve doğasıyla zengin bir kültürel mirasa sahip. Dolayısıyla, buraya gelenlerin her açıdan keyif alacağına inanıyoruz."
BUÜ’nün en modern laboratuvarı açılış için gün sayıyor
20 Kasım 2024 Çarşamba - 09:59 BUÜ’nün en modern laboratuvarı açılış için gün sayıyor Bursa’da otomotiv endüstrisinin önde gelen kuruluşlarından olan A-Plas firması tarafından merhum Dr. Arif Ağaoğlu’nun adını yaşatmak amacıyla Bursa Uludağ Üniversitesi’nde (BUÜ) yaptırılan İleri Teknoloji ve Mühendislik Merkezi tamamlandı. İçerisinde Elektrikli Taşıtlar İçin Batarya Teknolojileri Araştırma ve Geliştirme Platformu (BATEG)-Mükemmeliyet Merkezi’nin de içinde olacağı tesis 2025 yılının ilk aylarında hizmet vermeye başlayacak. BUÜ Rektörü Prof. Dr. Ferudun Yılmaz, Rektör Yardımcıları Prof. Dr. İrfan Kırıştıoğlu, Prof. Dr. Cafer Çiftçi, Prof. Dr. Zekeriyya Arı ile A-Plas Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Hasan Ağaoğlu ve merhum Dr. Arif Ağaoğlu’nun eşi Nebahat Ağaoğlu yapımı tamamlanan laboratuvar binasını ziyaret etti. Heyet, binadaki son durum hakkında Prof. Dr. Gökhan Sevilgen’den bilgi aldı. Önemli bir çalışma alanı olacak Projeye dair açıklamada bulunan Rektör Prof. Dr. Ferudun Yılmaz, “Dr. Arif Ağaoğlu İleri Teknoloji ve Mühendislik Laboratuvarları Binası, toplam inşaat alanı 4 bin 500 metrekare olup içerisinde 5 laboratuvar, 300 kişilik konferans salonu ve öğretim üyeleri için çalışma ofisleri yer alıyor. Araştırma Üniversitesi statüsündeki üniversitemiz için son derece yüksek öneme sahip bir çalışma alanı olacak. Burada farklı akademik alanlarda çalışmalar yürütülecek. Binanın içerisinde 5 laboratuvar yer alıyor. Aynı zamanda BATEG Platformu ve Mükemmeliyet Merkezimiz da faaliyetlerini sürdürecek. Her birinin altyapısı tamamlandı. Bu tesisin yapımının başlatılmasına vesile olan merhum Dr. Arif Ağaoğlu Beyefendiyi hayırla anıyoruz. Tesisin tamamlanmasında büyük bir özveri gösteren A-Plas Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Ağaoğlu ve Hasan Ağaoğlu Beylerle birlikte, Nebahat Ağaoğlu Hanımefendiye şükranlarımızı sunuyoruz. Tesisimizi inşallah 2025 yılının ilk aylarında hizmete açacağız” dedi. “Onur duyuyoruz” Tesisi inceleyen A-Plas Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Hasan Ağaoğlu da merhum babaları Dr. Arif Ağaoğlu’nun sağlığında yapılması için harekete geçtiği İleri Teknoloji ve Mühendislik Laboratuvar Binası’nın tamamlanmasından ötürü büyük bir onur duyduklarını dile getirdi. Hasan Ağaoğlu, laboratuvarların üniversiteye, akademik camiaya ve öğrencilere hayırlı olması temennisinde bulundu.
Kış aylarında cilt problemleri daha çok ortaya çıkıyor
20 Kasım 2024 Çarşamba - 09:59 Kış aylarında cilt problemleri daha çok ortaya çıkıyor Kış aylarında havaların soğuması ile ciltte bazı sorunlar oluşmaya başlayabileceğini belirten Dermatoloji Uzmanı Dr. Ümit Bostancı, soğuk havalarda el, yüz, boyun, kulak gibi bölgeler iyi korunmalı ve özellikle sık sık nemlendirilmesi gerektiğini söyledi. Soğuk havanın deride kuruluğu artırarak farklı rahatsızlıklara sebep olabileceğini, onun için kış aylarında cilt fazladan bir özen istediğini belirten Medicana Bursa Hastanesi Dermatoloji Uzmanı Dr. Ümit Bostancı, "Cildi yüzeyde saran yağ tabakası çevre ile insan derisi arasında koruyucu bir bariyer oluşturur. Bu koruyucu bariyerin çeşitli sebeplerle bozulması deriden su kaybını artırarak kuruluğa ve dolayısıyla kaşıntıya sebep olur. Soğuğa bağlı bazı deri hastalıkları da kış aylarında ortaya çıkar. Özellikle kuru cilde sahip kişiler sonbahar ve kış aylarında vücuda nemlendirici kremler uygulamalı ve deri yağ bariyerini güçlendirmelidir” diye konuştu. Bol sıvı tüketilmeli ve soğuk hava sebebiyle deriden artan su kaybı dengelenmesinin önemli olduğunu belirten Bostancı, “Soğuk havalarda el, yüz, boyun, kulak gibi bölgeler iyi korunmalı ve özellikle sık sık nemlendirilmelidir. Çok sıcak ve soğuk suyla el ve yüz yıkamamalıdır. İdeal su sıcaklığı 35 derecedir. Çok sıcak suyla duş alınmamalı, banyoda çok yoğun lif ve kese uygulaması yapılmamalı ve banyo sonrası vücut nemlendirilmelidir. Özellikle karlı havalarda yansıyan güneş ultraviyole ışınları sebebiyle güneş yanığı riski arttığından mutlaka yüksek faktörlü güneş koruyucu kremler uygulanmalıdır. Deri yaşlanmasının önemli sebeplerinden olan sigara ve alkolden uzak durulmalıdır. Peeling, dermapen veya çeşitli lazer uygulamaları için güneşin az olduğu kış ayları tercih edilmelidir. Özellikle dudaklar soğuktan çok etkilenir ve aşırı kurumaya eğilimlidir. Dudaklar özellikle iyi nemlendirilmelidir. Banyoda klasik sabun veya duş jelleri yerine sabun içermeyen yıkama barları tercih edilebilir” dedi.