ASAYİŞ - 29 Kasım 2023 Çarşamba 16:28

Polis süsüyle yapılan 2 milyon TL’lik vurguna jandarma darbesi

A
A
A
Polis süsüyle yapılan 2 milyon TL’lik vurguna jandarma darbesi

Bartın’da yaşayan Osman ve Perihan Baltacı, kendilerini telefonla arayarak, polis olduğunu söyleyen dolandırıcılara 50 yıllık birikimi olan yaklaşık 2 milyon TL değerindeki ziynet eşyalarını kaptırdı. Altınlar gittikten sonra dolandırıldığını anlayan ailenin haber vermesi üzerine harekete geçen jandarmama ekipleri, dolandırıcıların oyununu ortaya çıkarak, 3 kişilik çeteyi çökertirken, ele geçirdiği 59 parça altını ise eksiksiz olarak sahiplerine teslim etti


Bartın’ın Ulus ilçesine bağlı Kumluca Beldesi Kalecik köyünde oturan 74 yaşındaki Osman Baltacı günü, 23 Aralık Perşembe günü saat 15:00 sıralarında aldığı telefonla büyük şok yaşadı. Kendisini polis olarak tanıtan kişiler tarafından Ulus’ta bir kuyumcu soygunu olduğu, kuyumcu bıçakla yaralanırken, altınların ise çalındığı ve olay yerinde Osman Baltacı’ya ait kimliğin bulunduğunu söylenerek, yaşlı adam korkutuldu. Olayla kendisinin hiçbir alakasının olmadığı söyleyerek, uzun süre şahısları ikna etmeye çalışan Osman Baltacı’ya inandıklarını belirten dolandırıcılar bu kez ise yaşlı adamdan devlete yardımcı olmasını istedi.



6 saat boyunca telefonla oyaladılar


Evdeki altın ve paraların gönderdikleri sivil polise vermesini isteyen dolandırıcılar, yapılacak analizlerin ardından ise altınları tekrar geri vereceklerini söyledi. Osman Baltacı ve 75 yaşındaki hanımı Perihan Baltacı’yı ayrı ayrı telefonlardan arayarak, ayrı odalarda görüşmeye devam eden dolandırıcılar, yaklaşık 6 saat boyunca ise görüşme yaptıkları çiftin telefonlarını kapatmasına izin vermedi. Konuyu kimseye söylememesi, komşularına görünmemeleri ve dışarı çıkmamaları konusunda sık sık dolandırıcıların uyardığı çift ise, kendilerine söylenen talimatları harfi harfine yerine getirdi. Köye gelen dolandırıcılardan biri ile buluşarak evine getiren Osman Baltacı, akşam saat 21:00 sıralarında saydığı altınları sivil polis olarak bildiği dolandırıcılardan birine teslim etti.



Altınlar gidince sabahı zor etti


O andan sonra görüşmeleri bitiren dolandırıcılar, son görüşmede ise çiftten telefonlarını kapatmamalarını ve kendilerinden gelecek telefonları beklemelerini istedi. Altınları teslim edip, telefon görüşmesini bitirdikten sonra içlerine kurt düşen çift, gece saat 24:00 sıralarında aradıkları dolandırıcılar tarafından altınların analiz edildiği ve sabah sata 06:00 sıralarında aramaları söylendi. Sabahı zor eden Osman Baltacı, sabah saat 05:50 sıralarında aradığı dolandırıcılara ulaşamadı.



Dolandırıldığını anladı jandarmaya koştu


Yaklaşık yarım saat boyunca tekrar tekrar aradığı telefon numarasının cevap vermemesi üzerine Osman Baltacı dolandırıldığı anladı. Büyük şok yaşayan Baltacı, kendine geldiğinde ise evlerine en yakın olan jandarma karakoluna koştu. Baltacı Abtipaşa Jandarma Karakol Komutanlığı’na müracaat ederek, başından geçenleri anlattı. Tüm birikimini kaptırdığını söyleyen Baltacı, şahısların ve altınların bulunması için jandarmadan yardım istedi.



"Film gibiydi"


Yaşadıklarını anlatan Osman Baltacı, film gibi bir olay yaşayarak dolandırıldığını kaydetti. Baltacı, “Bartın emniyet müdürlüğünden aradığını, komiser olduğunu söyledi. Bir de Ulus’ta kuyumcu soyulduğunu, kuyumcunun bıçakla yaralandığını ve bizim de kimliğimizin olay yerinden çıktığını söyledi. Üzerinizdeki altın, para ne varsa getirmemizi istedi, aksi takdirde ise suçun bize kalacağını söylediler. Bizi böyle sürekli meşgul etti, lafa tuttu. Hanımı da ayrı bir odaya aldı. Onu ayrı konuşturuyor, beni de ayrı konuşturuyorlar. Biz bu durum nedeniyle dağıldık, hayvanlarımıza bile bakamadık. Akşam saatlerine kadar bizi oyaladı. Akşam ise ‘Caminin yanına in, orada sivil polis var. Onla buluşacaksınız, evinizdeki altınları ona teslim edeceksiniz. Altınlar bu akşam emniyette, Bartın’da olacak. Tekrar sabah saat 9:00’da size teslim edilecek. Kimlikleriniz değişecek. Bankalarda da para varsa, onları da Merkez Bankası’na yatıracağız’ dediler. İkindi vaktinden akşam geç saatlere kadar bizi oyalayarak, evden hiç çıkarmadılar. Sürekli telefonla konuştuk. ‘Sakın komşulara görünmeyin. Örgütü neredeyse bastıracağız. 6 kişiyi yakaladık. 6 kişi daha varmış. Erdoğan isminde bir elebaşı varmış bunların. Onu da yakalayacağız. Siz müsterih olun, telaş etmeyin’ dediler. Telefonu kapattırmadılar, bizi rehin aldılar. Altınları saydırdılar, sonra, sivil polis olduğunu söyledikleri kişiye teslim ettik. Ondan sonra da etrafınızda 4 tane sivil polis olduğunu, dikkatli olmamızı ve komşularımızda başta olmak üzere kimseye bir şey söylememizi istediler. Tam gözümüzü boyadılar. Film gibiydi. Akşam yaptığımız aramalarda ise ’malınız analiz oluyor, hiç telaş etmeyin. Size sabah saat 09:00’da tekrar teslim edeceğiz’ dediler. Gece saat 12:00 sıralarında ise tekrar aradım onları, bu kez ‘Çayınızı kahvenizi için, rahatınıza bakın. Bir sıkıntı yok. Sabah saat 06:00 gibi bizi ararsınız’ dediler. Sabah saat 05:50’de aradım. Hiç ses vermediler. Tekrar aradım, bir ara açtılar, telefonun yanında olsun dediler. 10 dakika sonra tekrar aradım, telefona ulaşılamıyor. Ortada yoklar. O zaman anladım. ‘Tamam, bizi dolandırdılar’ dedim. Ben de karakola gidip şikayetçi oldum” dedi.



"Üzüntümüzü sevince çevirdiler"


Olay akşamı annesi ve babasını telefonla aradığını fakat ulaşamadığını anlatan Celal Baltacı, “Annem babam yaşlı olduğu için onları zaman zaman arıyorum. Safranbolu’da çalışıyorum. İşe, nöbete gitmeden önce olay günü de akşam saat 7’den itibaren onları aramaya başladım. Sürekli telefonları meşgul. Kuşkulanmaya başladım. Saat 09.00’dan sonra cevap geldi. Biz iyiyiz, ineklerde de kaybımız yok dediler. Bu laflar inandırıcı gelmedi, kuşkulandım. 3 defa aradım. Yine aynı şekilde cevap aldım. Sonra olayı öğrendim. Zanlıların yakalanmasında Aptipaşa Jandarma karakolunun çok emeği geçti. Ulus Jandarma ekiplerin, Bartın jandarma ekiplerine, Kaymakamımıza teşekkür ediyorum. İyi ki varlar. Canla başla uğraştılar, hızlı bir şekilde zanlıları yakaladılar. Bizlerin üzüntüsünü sevince çevirdiler. Çok hızlı hareket ettiler.” ifadelerini kullandı.



"Şarj bitti" tavsiyesi


Annesi ve babasının normalde dolandırıcılara kanacak biri olmadığını söyleyen Celal Baltacı, “İnsanları vatanı, devleti, yakınları gibi sevdikleri üzerinden korkutma gibi yöntemlerle gafil avlayabiliyorlar. Böyle durumlarda bile insanların şüphelendiği anlar olabiliyor. Öyle durumlarda uyanık olunursa, dolandırılmaktan kurtulabilirsiniz. Dolandırıcılar, zanlıların annemleri mağdur ettiği ortaya çıkmasın diye sürekli telefonu açık bıraktırıyorlar. Bu tür durumlarda en azından arada bir ‘şarjım bitti’ diyerek, insanların telefonu kapatmasını ve eşini dostunu, emniyet güçlerini arayarak haber vermelerini tavsiye ediyor. En azından kendinize mantıklı düşünmek için bir zaman açın” diye konuştu.



Jandarma harekete geçti


Baltacı çiftinin aralarında altın bilezik, tam altın, beşlik altın, küpe ve çeyrek altınlarının olduğu toplam 2 milyon TL değerindeki ziynet eşyasını kaptırdığını öğrenen jandarma ekipleri hemen harekete geçti. Ulus’taki İlçe Jandarma Komutanlığı ve Bartın’daki İl Jandarma Komutanlığı’na bağlı Jandarma Suç Araştırma Timleri’nin de (JASAT) devreye girmesi ile araştırmalar yoğunlaştırıldı.



Birkaç saatte izini buldular, 6 saatte yakaladılar


Altınları harcamadan şebekenin çökertilmesi için titiz ve seri bir çalışma yürüten jandarma ekipleri, birkaç saat içerisinde şahısların kimliğini ve kullandığı aracın plakasını tespit etti. 3 kişi olduğu belirlenen şahıslardan birini Bartın şehir merkezinde bir otelde olduğunu, diğer 2 kişinin ise Niğde’de otobanda olduğunu belirledi. Koordineli bir şekilde yürütülen çalışmalar sonucunda gerçekleştirilen eş zamanlı operasyonlarda Bartın şehir merkezindeki otelde konaklayan bir yabancı uyruklu, otobanda bulunan bir Türk ve bir yabancı uyruklu olmak üzere 3 çete üyesi kıskıvrak yakalandı. Otobanda bir araçla seyir halinde bulunan ve durdurulan polis noktasında yapılan operasyonda yakalanan 2 kişi ile birlikte altınlar da ele geçirdi.


Yaklaşık 6 saat gibi kısa sürede bulunarak, gözaltına alınan zanlılarla birlikte ele geçirilen 59 parça altın da Ulus’a getirildi.



Zanlılar adli makamlara, altınlar aileye teslim edildi


Altınları bozdurma fırsatı bulamayan zanlıların ifade ve işlemlerinin ardından adli makamlara çıkarılırken altınlar da jandarma ekipleri tarafından sahibine teslim edilmeye götürüldü.


Sevincinden nasıl dua edeceğini bilemedi


Yaklaşık 2 milyon TL değerindeki ziynet eşyalarının bulunduğunu öğrenen çift ise büyük sevinç yaşadı. Jandarma ekiplerine peş peşe dualar ve teşekkür eden aile, jandarmalara tatlı ve yemek ısmarlama sözü verdi.



Altınları say say bitiremediler


Jandarma ekipleri, toplam 59 parça olan altınları tek tek sayarak, Osman Baltacı’ya teslim etti. Baltacı’nın da eksik bulunmadığı yönünde beyanın ardından altınlar aileye teslim edildi. Altınlarına kavuşan aile ise, artık kimseye altınlarını vermeyeceklerini, hatta altınları evde bile tutmayacaklarını söyledi. Aile, yarım asırlık birikimlerini, yeniden dolandırılma ve yada çalınması gibi ihtimallere fırsat vermemek için bir bankaya götürdü.



Jandarmadan önemli uyarı


Altınları aileye veren jandarmalar ekipleri, “Asker, polis, savcı olarak kendisini tanıtarak, telefonla arayanlara bir daha fırsat vermeyelim. Hiçbir devlet görevlisi sizden, iban, altın, para gibi şeyleri hiçbir zaman sizden talep etmez. Bunları aklımızdan çıkarmayalım” diyerek aileye hatırlatma yaptı. Jandarmalar, altınları teslim ederken da aileye, telefon dolandırıcılarına kanmamaları ve benzer durumlarda 24 saat boyunca 112 ve 156 hatlarından güvenlik güçlerine ulaşılabileceğini söyleyerek, telkinlerde bulundu.



3 zanlıdan 2’si tutuklandı


Gözaltındaki zanlılardan yabancı uyruklu V.Ş, ve S.E çıkarıldığı adli makamlar tarafından tutuklanarak, cezaevine gönderilirken, dolandırıcılıktan haberi olmadığını ve para karşılığında şoförlük yaptığını savunan Türk vatandaşı Ö.Y. ise adli kontrol kararı ile serbest bırakıldı.



Polis süsüyle yapılan 2 milyon TL’lik vurguna jandarma darbesi

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara 2025 Merkezi Yönetim bütçe görüşmeleri Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, “Biz nükleersiz bu dönüşümü Türkiye’nin arz güvenliğini, Türkiye’nin dışa bağımlılık hikayesini yazma şansımız yok. Elbette ki Türkiye’nin enerjiyi daha verimli kullanması lazım. Enerjisini sanayiden, tarıma, ulaştırmaya, bütün sektörlerde verimli halde kullanması gerekiyor.” Bayraktar, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ve bağlı kuruluşlarının 2025 yılı Merkezi Yönetim Bütçe ve 2023 Kesin Hesap Kanun Teklifi görüşmelerine katıldı ve milletvekillerinin sorularını cevapladı. Bayraktar, Türkiye’nin enerji talebi artan, büyüyen bir ülke olduğunu söyleyerek, “Son yirmi yılda hem doğal gazla hem elektrikle talep neredeyse üç katına çıktı. Yıllık yaklaşık yüzde dört buçuğun üzerinde bir elektrik talebi artışı var. Dolayısıyla bizim öncelikli görevimiz bu artan talebi karşılayabilmek. Arz güvenliği bizim birinci öncelikli noktamız. İkinci husus elbette ki dışa bağımlılığımız. Burada rakamları ifade etmeme müsaade edin daha detaylı olarak. Türkiye 2022 yılında doğal gaza yaklaşık 44.6 milyar dolar ödedi. Petrol ve petrol ürünlerine 2022 yılında 40.4 milyar dolar para ödedi. Toplamda 2022 yılında LPG, kömür ithalatımızda bu rakam 96.5 milyar dolar oldu. Dolayısıyla bütün stratejimizi aslında ta 2002 yılından beri Türkiye’nin enerjideki dışa bağımlılığını düşürme üzerine kurgulamış durumdayız. Onun için Türkiye artan enerji talebini karşılarken aynı zamanda enerjide bu dışa bağımlılığını mutlaka bitirmesi gerekiyor. Politikalarımız bunun etrafında şekilleniyor. Elbette ki bir üçüncü zorluk hatta belki bütün bu ikisinin daha ilerisinde bir zorluk 2053 yılında üç net sıfır emisyon edip Cumhurbaşkanımızın ortaya koyduğu Meclisimizin 2021 yılında Türkiye’yi iklim anlaşmasına taraf yaparak ortaya koyduğum Türkiye’nin iklim değişikliğine mücadele hedefleri” ifadelerini kullandı. Yeniköy Kemerköy termik santrallerinin katkısına ilişkin soruya Bayraktar, “Bunlar 7.9 terawat saat elektrik üretiyor. Ürettiler. Yılda üretiyorlar. Toplam Türkiye’deki üretimin yüzde iki buçuğunu biz bu iki santralden karşılıyoruz. Akbelen ormanları kapsamında sorulan bir soruydu bu. Bu enerjiyi biz doğal gazdan üretsek, ithal kaynaktan üretsek yaklaşık 1.6 milyar metreküplük bir doğal gaz ithal etmemiz gerekiyor. Yerli kaynak yerine işte size bir cari açık kaynağı daha oluşmuş oluyor. Bunun yaklaşık bedeli yıllık 700 milyon dolar oluyor. Dolayısıyla bizim mutlaka yerli kaynaklarımızı çevreyle uyumlu bir şekilde devreye almamız gerekiyor” şeklinde konuştu. Bayraktar, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Yenilenebilir kaynaklar bizim göz bebeğimiz, en çok ehemmiyet verdiğimiz ve özellikle vurgulamak istediğim nokta bugünün bence çok çok önemli çıktılarından bir tanesi. Türkiye bugün konutlarında kullandığı elektriğin tamamının sadece rüzgar ve güneş enerjisinden üretilir hale gelmiş durumda. Bunu sadece geçtiğimiz 14-15 yılda yaptı. Sıfır olan rüzgar neredeyse sıfır olan rüzgarı tamamen sıfır olan güneşi 2012 güneş kurulu gücümüz sıfır. Geçtiğimiz 10-14 yıl içerisinde 31 bin megavatın üzerine çıkardık. Bu yılda yaklaşık 2 bin 500-2 bin 700 megavatlık bir kurulu güçler. Biz bunu yaparken diyoruz ki mutlaka bu otuz bin megavatı 2035’te 120 bin megavatı götürmeliyiz ki Türkiye iklim hedeflerine, Türkiye dışa bağımlılığını mutlaka bu şekilde azalsın.” Nükleer enerjinin Türkiye’nin 70 yıllık rüyası olduğunu söyleyen Bayraktar, “1955 yılında Türkiye Cumhuriyeti ilk aslında nükleerle ilgili adım atıyor ve Amerika Birleşik Devletleri’yle bir sivil sahada nükleerin kurulmasıyla alakalı bir anlaşma imzalıyor. Resmi gazetede 1956’da bu yayınlanıyor. Türkiye 1956 Atom Enerjisi Komisyonunu kuruyor. Türkiye’de 1957 yılında da Uluslararası Atom Enerjisi üye oluyor. Aynı tarihte Güney Kore’de üye oluyor. 1962 ilk araştırma reaktörü işletmeye alınıyor. 1965 enerji ilk kez beş yıllık kalkınma planımızda yer alıyor. 1976’da Akkuyu nükleer saha olarak tespit ediliyor. İstanbul Teknik Üniversitesi tarafından. Biz Akkuyu’yu nükleer saha tespit ettiğimiz yıl Güney Kore ilk nükleer reaktörünü devreye alıyor. 2015’te uçak krizi, ondan sonraki yaşanan süreçler darbe gelişimleri. 2018 yılına geldiğimizde Akkuyu’ya biz ilk lisansı verdik ve orada çalışmalar başladı. Şu anda ilk reaktörün çalışmaları da devam ediyor. Birinci üretenin kubbesi de kapatılmış durumda. Ama nükleersiz Türkiye’nin kalıcı uzun soluklu temiz enerjiye erişme şansı yok. Bunu sadece biz söylemiyoruz. Biraz önce ifade ettiğimiz o 31 ülke yani Birleşmiş Milletler iklim değişikliğiyle mücadele anlamındaki en önemli toplantıda ortaya konan deklarasyon geçen sene Dubai, bu sene Bakü’de. Bakın bunların arasında öyle çok kaydedilen ülkeler yok diye ifade edildi. Ben size ifade edeyim. Kanada, Hırvatistan, Çek Cumhuriyeti, Finlandiya, Fransa, Macaristan, Japonya, Kore, Hollanda, Polonya, Slovakya, İsveç, Birleşik Arap Emirlikleri, Birleşik Krallık İngiltere ve Amerika Birleşik Devletleri. Bu ülkelerden bazıları. Dolayısıyla bütün bu ülkeler ülke mutlaka küresel ısınmayla mücadelede bizim nükleersiz bu işi başaramayacağımızı ifade ediyorlar. Dolayısıyla biz de Türkiye olarak diyoruz ki biz Akkuyu’nun yanında Sinop’ta, Trakya’da üç tane konvansiyonel büyük santrale ihtiyacımız var. Yaklaşık on iki reaktöre ihtiyacımız var. Küçük modüle reaktörleri, SMR’lara da ihtiyaç var. Bugün özellikle dünyada gelişen trendler, yapay zeka, büyük data, büyük bir elektrik ihtiyacını beraberinde getiriyor. Bakın son dönemdeki gelişmeler. Google, SMR geliştirici bir şirkette elektrik satın alma anlaşması yaptığına çıkıyor. Microsoft yine bir anlaşma yapıyor Amerika’da. Three Mile Island ki burada 1979 beri kapalı olan bir kaza nedeniyle kapalı olan bir reaktördeki nükleer santral tekrar devriye alınıyor ve oradan yirmi yıllık bir alım anlaşması yapılıyor. Dolayısıyla biz nükleersiz bu dönüşümü Türkiye’nin arz güvenliğini, Türkiye’nin dışa bağımlılık hikayesini yazma şansımız yok. Elbette ki Türkiye’nin enerjiyi daha verimli kullanması lazım. Enerjisini sanayiden, tarıma, ulaştırmaya, bütün sektörlerde verimli halde kullanması gerekiyor.” BOTAŞ’ın ödenmemiş faturası olmadığını belirten Bakan Bayraktar, “BOTAŞ’ı özelleştirmeyi düşünmüyoruz” ifadelerini kullandı.