GÜNDEM - 15 Ekim 2024 Salı 12:58

Mahalleevlerinde kurslar devam ediyor

A
A
A
Mahalleevlerinde kurslar devam ediyor

Balıkesir’in Ayvalık Belediye Başkanı Mesut Ergin’in en çok önem verdiği projeleri arasında yer alan ve sosyal belediyecilik anlayışıyla kurulan 7 mahallevinde verilen eğitimler ve yürütülen çalışmalar her geçen gün büyüyerek devam ediyor.


Kadınların el emeklerinin değerini, göreve geldiği günden beri ön planda tutan Başkan Mesut Ergin’in eşi Canan Ergin’in sorumluluğunu üstlendiğini mahalleevleri, kadınlara yönelik sunduğu eğitimlerle aile bütçelerine katkı sağlanmasını, sosyalleşmesini ve düzenlediği kurslarla yeni ürünler üretmesine fırsat tanıyor.


İçerisinde deri işleme, cam boyama, dikiş, geri dönüşüm, örgü, takı, keçe, sepet, kırkyama, makrome, panç ve vitray atölyelerinin de bulunduğu mahalleevleri yirmi kişilik sınıflar halinde ve tamamen ücretsiz eğitim vererek kadınların ufkunun genişlemesine yardımcı oluyor. Kurslara başvuru yapacak kadınların mahalleevlerine giderek başvuru formu doldurması ve sürekli devam eden eğitimlere, istediği zaman katılarak kişisel gelişimlere katkı sağlaması bekleniyor. Mahalleevinde 12 farklı eğitimin yanında kadınlar ürettikleri el emeği ürünlerinin satışını, mahalleevleri satış noktalarında gerçekleştirerek gelir elde ediyor.



Mahalleevlerinde kurslar devam ediyor

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul "Girişim ekosistemine GSYF desteği riske girebilir" Girişim Sermayesi Yatırım Fonlarına İlişkin Esaslar Tebliği’nde önemli değişiklikler yapıldı. Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren değişiklikler ile girişim sermayesi yatırım fonlarının (GSYF) daha çeşitli yatırım imkanları sunabilmesi için bir dizi yenilik getirdi. Ancak değişiklikler içinde piyasanın büyümesi ve gelişmesini destekleyenler olduğu gibi kısıtlayan ve büyümeyi engelleyici düzenlemeler de olduğunu belirtiyor. Halka açık şirketlerden GSYF’lerin çıkmasının riskli olduğunu belirten sektör temsilcileri GSYF’lerin likidite ihtiyacını karşılamasının zorlaşacağını, reel sektöre GSYF desteğinin önünün kesildiğini ve girişimlerin kurumsallaşmasına olan desteğin azalabileceğini vurguluyorlar. Sermaye Piyasası Kurulu’nun (SPK) III-52.4 sayılı Girişim Sermayesi Yatırım Fonlarına İlişkin Esaslar Tebliği’nde önemli değişiklikler yapıldı. 21 Eylül’de Resmî Gazete’de yayımlanan bu değişiklikler, girişim sermayesi yatırım fonlarının (GSYF) daha çeşitli yatırım imkanları sunabilmesi için bir dizi yenilik getiriyor. SPK’nın 2014 yılında yasal çerçevesini belirlemesi ile hayatımıza GSYF’lerin pazar büyüklüğü eylül sonu itibarıyla geçen yılın aynı ayına göre yüzde 124 büyüyerek 192 milyar liraya ulaştı. İrlanda, Finlandiya ve Norveç gibi ülkeleri geride bıraktık Türkiye girişim ekosistemine bu yılın ilk 9 ayında, Startups.watch’un Türkiye Startup Ekosistemi 2024 Üçüncü Çeyrek Raporu’na göre, 709 milyon dolar yatırım yapıldı. Bu rakam, aynı dönemde İrlanda, Finlandiya ve Norveç gibi gelişmiş ekonomilerin aldığı yatırımdan daha yüksek. Böylece, son 5 yılda Türkiye’de girişimler 4,8 milyar dolardan fazla yatırım aldı. Rapora göre, 2019 yılında her 10 yatırımın birinde bir GSYF yer alıyordu. Takip eden yıllarda bu oran sürekli olarak arttı. 2023 yılında neredeyse her 2 yatırımdan birinde bir GSYF yer aldı. 2024 yılı ilk dokuz ayında bu oran şimdilik yüzde 17 seviyesinde yer alıyorsa da, yıl sonunda yüzde 42’ye ulaşması bekleniyor. 2019 yılından bu yana GSYF’ler kanalıyla girişimlere 951 milyon dolar finansman sağlandı. GSYF’lerin büyüklüğü 191,97 milyar lira seviyesinde GSYF’lerin toplam büyüklüğü eylül sonu itibarıyla 191,97 milyar lira seviyesine ulaştı. 5 yıl önce, 2019 yılı eylül ayında pazar büyüklüğü sadece 1,6 milyar liraydı. Bu büyümenin ardında yatan nedenler arasında, GSYF yatırımı ile uluslararası başarı yakalayan girişimlerin yatırımcısını yüksek performansları ile memnun etmesinin yanı sıra, bu fonların avantajlarının giderek fark edilmesi ve BES’lerin GSYF’lere olan ilgisinin artması gibi nedenler yer alıyor. SPK tarafından 2022’de yapılan düzenlemeyle teknopark şirketlerinin ArGe gelirlerinin yüzde 2’sini yatırıma ayırmaları zorunluluğu getirilmesi, GSYF’lerin büyümesinde etkili oldu. 2024’te bu oran yüzde 3’e ulaştı. Yeni düzenleme ile büyümeyi teşvik eden değişiklikler Yeni tebliğ ile yurt dışı yatırım sınırları genişletildi. Yurt dışında kurulu, varlıklarının en az yüzde 51’i Türkiye’deki bağlı ortaklık veya iştiraklerden oluşan girişim şirketlerine yatırım yapma imkânı tanındı. Bunun yanında, yurt dışında kurulu girişim şirketlerine yapılan yatırım sınırı, fon toplam değerinin yüzde 10’undan yüzde 15’e çıkarıldı. Girişim sermayesi yatırım fonlarının en az yüzde 80’inin diğer GSYF katılma paylarından oluşabileceği fon sepeti fonu yapısında ihraç edilmesine izin verildi. Bu değişiklikle, yatırımcıların doğrudan girişim şirketlerine yatırım yapmak yerine, GSYF’ler üzerinden risklerini dağıtarak yatırımlarını çeşitlendirebilmeleri hedeflendi. Bu düzenleme aynı zamanda, yatırımcıların daha önce yatırım almış ve yatırım turunu tamamlamış girişim şirketlerine yatırım yapabilmelerini de mümkün kıldı. Fonların başvuru süreçlerinin hızlandırılması amacıyla GSYF’lerin menkul kıymet yatırım fonları ve gayrimenkul yatırım fonları gibi şemsiye fonlar altında ihraç edilebilmesine olanak tanındı. Risk oluşturan değişiklikler Piyasanın olumlu bulduğu gelişmenin önünü açacağının düşünüldüğü değişikliklerin yanında yeni düzenlemenin bazı kısımlarının olumsuz etkisinin olacağını da belirtiliyor. Halka açık şirketlerden GSYF’lerin çıkmasının riskli olduğunu belirten sektör temsilcileri, GSYF’lerin likidite ihtiyacını karşılamasının zorlaşacağını, reel sektöre GSYF desteğinin önünün kesildiğini ve girişimlerin kurumsallaşmasına olan desteğin azalabileceğini vurguluyorlar. Son düzenlemeyle halka açık payların GSYF portföyleri dışına çıkarılması özellikle riski bulunuyor. Düzenlemeyle GSYF’ler halka açık şirketlerin açık paylarını alamayacak. Düzenlemeyle halka açık payların GSYF portföyleri dışına çıkarılması, GSYF’lerin girişim şirketi niteliğindeki halka açık şirketlerin borsada işlem görmeyen paylarına fon toplam değerinin yüzde 20’sinden fazla yatırım yapılmasının engellenmesi sektör tarafından sınırlayıcı, büyümeyi engelleyici bir unsur olarak değerlendiriliyor. Bu payların bu sınırlamadan istisna tutulmaması halinde, GSYF sisteminin omurgası olan çıkışlar için alternatiflerin başında gelen halka arzların engellenebileceği değerlendiriliyor. Bunun yanında, GSYF’ler artık halka arz olmuş girişimlerin halka açık paylarını ellerinde tutamayacağından, sektör bu payların satışının başka satışları da tetikleyebileceği konusunda endişeli. Finansal zorluk, çeşitli yönetimsel ve sektörel sorunlarla faaliyetlerini sağlıklı yürütemeyen girişimlerin yerli ve yabancı pay sahipleri bulunan GSYF’ler gibi hem finansal hem de stratejik nitelikte bir ortağa ihtiyacı olduğu dolayısıyla, halka açık şirketlerin rehabilitasyonu açısından GSYF yatırımlarının sadece bu fonların pay sahipleri için değil aynı zamanda halka açık şirketin küçük ortakları sermaye piyasalarının geneli için önemli bir alternatif oluşturduğu yeni düzenlemenin bunu engelleyebileceği de yapılan eleştiriler arasında. Düzenleme ile GSYF’lerin diğer GSYF’lere yaptığı yatırımlar, toplam fon değerinin yüzde 25’ini geçemeyecek olması da likiditeye ilişkin endişeye neden oluyor. GSYF’lerin, aktif toplamının en az yüzde 40’ı gayrimenkulden oluşan şirketler ile müteahhitlik şirketlerine yatırım yapmasının zorlaşması da eleştirilen konular arasında bulunuyor. Bununla, ana yatırımı üretim tesisi olan reel sektörde faaliyet gösteren şirketlerin, lojistik merkezi ve otel gibi turizm yatırımlarının da GSYF’lerin kapsama alanından çıkmasına neden olabileceği değerlendiriliyor. Düzenlemeyle yatırımcılarla, fon ihraç sözleşmesinin imzalanması şartı getirildi. Bu madde ise GSYF kurucusu Portföy Yönetim Şirketlerine aşılması zor bir yükümlülük olarak görülüyor.
Samsun İstanbul’da işten çıkarılan işçilere Samsun’dan destek Samsun’da Tekgıda-İş Sendikası üyeleri, İstanbul’da sendika üyeliği gerekçesiyle işten çıkarılan gıda işçileri için basın açıklaması yaptı. İstanbul’un Çatalca ilçesinde faaliyet gösteren kırmızı ve beyaz et sektöründe sucuk, salam, sosis ve pastırma üretimi yapan Polonez isimli gıda fabrikasında 146 işçi için, Tekgıda-İş Sendikası Samsun Şubesi üyeleri Onur Anıtı önünde toplanarak, basın açıklaması yaptı. Sendika adına konuşan Tekgıda-İş Sendikası Samsun Şube Başkanı Ali Başkeser, "Burada, İstanbul Çatalca’da bulunan ülkemizin önde gelen kırmızı ve beyaz et sektöründe sucuk salam sosis pastırma üretimi yapan piyasa ismi Polonez olan Trakya Et ve Süt Ürünleri’nde çalışan ve sadece sendika üyesi olduğu için ezilen, horlanan, işten çıkarılan, ekmeğinden olan Polonez işçilerine yaşatılan süreci bir kez daha paylaşarak verdiğimiz mücadeleye destek için çağrıda bulunuyoruz. Polonez’de çalışan arkadaşlarımız, Anayasamızın tanımış olduğu hakkı kullanarak sendikamıza üye olmuşlardır. Yasalara uygun olarak sürdürülen bu sendikal örgütlenmeden haberi olan işveren, öncelikle çalışanlar üzerinde baskı uygulamış, sendika üyeliğinden istifaya zorlamış, sendikamızdan istifa etmeyen önce 13 arkadaşımızı kod 46 yani yüz kızartıcı suç işlediklerini iddia ederek 20 Temmuz 2024 tarihinde işten çıkarmıştır. İşveren bu çıkışlardan sonra çalışanların üzerindeki baskıyı daha da arttırmış, sendika üyeliğinden istifa etmeyen ve işten kod 46’dan çıkarılan işçi sayısı 146 olmuştur. Tekgıda-İş Sendikası, işten çıkarılan 146 arkadaşımızla birlikte 23 Temmuz 2024’ten itibaren 85 gündür fabrikanın kapısının önünde direnişi devam ettirmektedir. Sendika olarak hak ve adaletten yana olduğumuzu, iş barışından yana olduğumuzu her platformda dile getirerek defalarca Polonez işverenine çağrıda bulunmuş olsak da bugüne kadar işveren tarafından olumlu bir yaklaşım göremedik. Bugüne kadar iyi niyetli çağrılarımızı Polonez yöneticileri görmezden gelmiştir, gelmeye de devam etmektedir. İşverenin tavrını bu noktaya taşıması üzerine, sendikamız artık daha aktif ve etkili eylemlerle mücadele etmeye ve tüketimden gelen gücünü kullanmaya karar vermiştir. Tekgıda-İş Sendikası olarak Anayasal hakkını kullandığı için işten çıkarılan 146 arkadaşımız işbaşı yaptırılana kadar, halkımızın tüketimden gelen gücünü kullanarak Polonez ürünlerini almamaya, tüketmemeye davet ediyoruz" dedi.
İstanbul TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu: ‘‘Adil ve rekabetçi küresel ticaret için DTÖ reforme edilmeli’’ Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, ‘‘Küresel ticaret ve işletmeleri, özellikle de KOBİ’leri tehdit eden korumacılığın yükselişinden büyük endişe duyuyoruz. Özellikle teknoloji alanındaki son korumacı eğilimler, küresel ticaret için riskler oluşturuyor. Dünya Ticaret Örgütü’nün reforme edilmesi gerektiğine inanıyoruz ki küresel ticaret adil ve rekabetçi kalabilsin’’ dedi. Dünya Odalar Federasyonu (WCF) Avrupa ve Asya Zirvesi, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) ev sahipliğinde İstanbul’da başladı. Dünya Odalar Federasyonu’nun ‘İklim Değişikliği İçin İşbirlikçi Yaklaşım’ ana temasıyla düzenlenen programda TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu konuşma gerçekleştirdi. Hisarcıklıoğlu yaptığı konuşmada, küresel ticaretin adil ve rekabetçi kalabilmesi için Dünya Ticaret Örgütü’nün (DTÖ) reforme edilmesi gerektiğini söyledi. Hisarcıklıoğlu, ‘‘Ticaret ve iş dünyası aracılığıyla ülkeler arasında köprüler kurarak barış ve refahı sağlıyoruz. Ortadoğu ve Ukrayna’daki çatışmalar gibi artan gerilimlerle karşı karşıya olduğumuz bir dünyada, iş dünyasının istikrarı teşvik etmedeki rolünü unutmamalıyız. Bu bölgelerdeki iş dünyası ile dayanışma içinde olmalıyız. Filistin’deki insanlık dramının sona ermesi ve bölgemizde, Ukrayna’da ve Ortadoğu’da barışın bir an önce sağlanması en büyük temennimizdir’’ dedi. ‘‘KOBİ’leri tehdit eden korumacılığın yükselişinden büyük endişe duyuyoruz’’ Dünya ticaretinin yüzde 75’inin Dünya Ticaret Örgütü kurallarına dayandığını hatırlatan Hisarcıklıoğlu, ‘‘Serbest ve adil ticaret, Milletlerarası Ticaret Odası (ICC) ve WCF için bir diğer önemli önceliktir. Küresel ticaret ve işletmeleri, özellikle de KOBİ’leri tehdit eden korumacılığın yükselişinden büyük endişe duyuyoruz. Özellikle teknoloji alanındaki son korumacı eğilimler, küresel ticaret için riskler oluşturuyor. ICC, uzun süredir Dünya Ticaret Örgütü’nü (WTO) küresel ticaret kurallarının temeli olarak desteklemektedir. WTO’nun reforme edilmesi gerektiğine inanıyoruz ki; küresel ticaret adil ve rekabetçi kalabilsin. Dünya ticaretinin yüzde 75’i WTO kurallarına dayanıyor ve bu kurallar istikrar ve öngörülebilirlik sağlıyor. 21’inci yüzyılın zorluklarını karşılayacak şekilde bu kuralları korumak ve geliştirmek için birlikte çalışmalıyız. İş dünyası, bu değişiklikleri destekleme konusunda aktif bir rol üstlenmelidir’’ şeklinde konuştu. Zirve dolayısıyla gerçekleşecek işbirliklerin önemine de değinen Hisarcıklıoğlu, ‘‘Zirve, 62 ülkeden 800’den fazla katılımcıyı, odalar, hükümetler ve işletmelerden oluşan geniş bir ağı bir araya getiriyor. Birlikte, iklim değişikliği ve sürdürülebilirlik gibi küresel sorunlara çözüm bulmada büyük fark oluşturabiliriz. Ticaret ve sanayi odaları, özel sektör, hükümetler ve uluslararası kuruluşlar arasında bir bağlantı noktasıdır. Güçlü kamu-özel sektör ortaklıklarıyla zamanımızın en önemli sorunlarına çözümler üretebiliriz’’ diye konuştu. İklim değişikliği ve sürdürülebilirlik gibi konularda kadınların çözüm bulmada öncü olabileceklerini de belirten Hisarcıklıoğlu, ‘‘Kadınlar bu süreçte önemli bir rol oynamaktadır. Anlamlı iklim eylemleri için kadınların katılımı hayati öneme sahiptir. Çalışmalar, Kadınların Siyasi Güçlenme Endeksi’ndeki bir birimlik artışın karbon emisyonlarında yüzde 12’lik düşüş sağladığını gösteriyor. Bu, kadın liderliğinin ne kadar etkili olabileceğini ortaya koymaktadır. Kadınların daha fazla yer aldığı ulusal parlamentolar, daha güçlü iklim politikaları geçirerek çevresel açıdan daha iyi sonuçlar elde etmektedir. Kadınlar, doğal kaynak yönetimi ve koruma çabalarının ön saflarında yer almaktadır. Kadın girişimcileri desteklemek, daha sürdürülebilir işletmeler ve daha yeşil, adil bir gelecek oluşturmamız anlamına gelir’’ sözlerini ifade etti. ‘‘Daha temiz, yeşil ve doğayla daha uyumlu bir iş döngüsü kurmalıyız’’ Zirvenin ’İklim Değişikliği İçin İşbirlikçi Yaklaşım’ ana temasıyla düzenlendiğine dikkat çeken Hisarcıklıoğlu, "İleriye dönük olarak bu zirve sadece bir başlangıçtır. COP29 (BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 29. Taraflar Konferansı) Kasım 2024’te Azerbaycan’da gerçekleştirilecek. Bugünkü zirvemiz de bu büyük çabanın bir parçasıdır. Bugünkü tartışmalarımız ve fikirlerimiz, bu küresel hedeflere katkıda bulunacaktı’’ dedi.