ÇEVRE - 30 Ekim 2024 Çarşamba 16:06

Azmaklar kurudu, sazlıklar yandı

A
A
A
Azmaklar kurudu, sazlıklar yandı

Aydın’ın Söke ilçesindeki azmakların kuruduğunu ve iklim değişikliğinin etkilerinin gözle görülür hale geldiğini vurgulayan EKODOSD Başkanı Bahattin Sürücü; “İklim değişikliğinin etkisiyle aşırı artan sıcaklık sonucunda bölgede meydana gelen kuraklık hem çiftçileri hem de biyolojik çeşitliliği olumsuz etkiledi” dedi.



İklim değişikliğinin etkileri Aydın’ın önemli bölgelerinden olan Söke Ovası’nda gözle görülür hale geldi. Artan sıcaklıklar ve kuraklık sebebiyle azmaklar kurudu, sazlık alanlar yandı. Sıcaklıkların artması ve 8 aydır yağış görülmemesi, bölgedeki tarımı ve biyolojik çeşitliliği de etkilemeye başladı. Azmaklarda incelemelerde bulunan Ekosistemi Koruma ve Doğa Sevenler Derneği (EKODOSD) Başkanı Bahattin Sürücü, bölgede meydana gelen kuraklığın hem çiftçileri hem de biyolojik çeşitliliği olumsuz etkilediğini söyledi.



Başta çiftçiler olmak üzere tüm canlıların yağmuru hasretle beklediğini ifade eden Sürücü; “İklim değişikliğinin somut örneklerini Aşağı Büyük Menderes Havzası’ndaki Söke ovasında görmek mümkün hale geldi. İklim değişikliğinin etkisiyle aşırı artan sıcaklık sonucunda bölgede meydana gelen kuraklık hem çiftçileri hem de biyolojik çeşitliliği olumsuz etkiledi. Mart ayından bu yana 8 aydır bölgede yağış olmaması pek fazla görülmeyen değişimlere yol açtı. Yaz aylarındaki kuraklık nedeniyle içinde yürünebilecek bir seviyeye gelen Büyük Menderes Nehri’nden sonra, şimdi de azmak adı verilen eski menderes yatakları ve drenaj kanallarının birçoğu kurudu. Bu yılın çok farklı olduğunu söyleyen çiftçiler, çok susuzluk çektiklerini ancak 1970’lerden beri böylesine kurak bir sezon görmediklerini, çok sıcak geçen yıllarda bile azmaklarda su bulunduğunu, bu yıl ise içinde yürünebildiğini, Ekim ayında ekmeleri gereken buğday ekimini yapamadıklarını söylediler. Yaşanan kuraklık nedeniyle Söke Ovası’nın hayat sigortası sayılan azmakların kuruması sadece çiftçileri değil, burada yaşayan sucul canlıları, kuşları ve diğer hayvanları da olumsuz etkilediği görülüyor. Derin yerlerde kalan su birikintilerinde su kaplumbağaları ve çatlak toprakların nemindeki kurbağalar yaşam mücadelesi veriyor. Başta çiftçiler olmak üzere tüm canlılar yağmuru hasretle bekliyor” dedi.



“Yakanlar belli değil”


Kuraklıkla mücadele eden bölgedeki bir başka sorunun ise yangınlar olduğunu vurgulayan Başkan Sürücü; “Bölgede araştırma yaparken birçok tarladan dumanların yükseldiğini gördüğümüzde itfaiyeyi arayarak haber verdik. Tarlaların kıyısındaki kanalların etrafında bulunan kargı kamışlarının yandığını gördük. İtfaiye gelinceye kadar kargı kamışları ve kanaldaki bitkilerin hepsi yandı kül oldu. Gelen ihbarlar yüzünden itfaiye hangi tarlaya gideceğini şaşırmış durumda. Bu mevsimde yüksek bir tepeye çıkılıp Söke Ovası’na bakıldığında, birçok tarladan dumanların yükseldiği ve kanallarda bulunan kargı kamışlarının ve bitkilerin yakıldığı görülebiliyor. Bunlar sözde temizlik amacıyla yapılıyormuş. Ancak yakanlar belli değil. İtfaiyenin bu yangınlara yetişmesi ve tarla yollarına girmesi de mümkün değil. Hemen her yıl gelenek hale gelen yakma eylemi yasak olmasına rağmen sürekli tekrarlanıyor. Yaklaşık 400 bin dönüm tarımsal faaliyetlerin yapıldığı araziler içinde bulunan azmaklar, bitkiler, su kanalları, Dilek Yarımadası, Menderes Deltası, Bafa ve Azap gölleri ve Latmos (Beşparmak) Dağları gibi zengin biyolojik çeşitliliğin bulunduğu alanları birbirine bağlayan ekolojik bir koridor görevi görmektedir. Yakılan bu sazlıklar yaban hayatının son yaşam alanları olup, kuşların, memelilerin, sucul canlıların, sürüngenlerin ve tarım için yararlı birçok böceğin beslenmesini, barınmasını ve üremesini sağlamaktadır” diyerek sazlık, yabancı ot yakımı yapanlara gerekli işlemlerin yapılması gerektiğini söyledi.



Azmaklar kurudu, sazlıklar yandı

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Gaziantep Tahmazoğlu: “Vatan çok önemli” Şahinbey Belediyesi Çanakkale Zaferi’nin 100. yılı etkinlikleri kapsamında başlattığı ‘Gaziler Diyarından Şehitler Diyarına’ projesi çerçevesinde bugüne kadar 216 bin 282 öğrenciyi ecdadıyla buluşturdu. Şahinbey Kongre ve Sanat Merkezi’nin Black Box salonunda gerçekleştirilen Çanakkale Bilgilendirme Toplantısına Başkan Mehmet Tahmazoğlu’nun yanı sıra Türkiye Cumhuriyeti İletişim Başkanlığı Gaziantep Bölge Müdürü Mücahit Taşkın, Şahinbey İlçe Milli Eğitim Müdürü Eyüp Güneş, Gaziantep FK Kulüp Başkanı Memik Yılmaz ve öğrenciler katıldı. "Çanakkale kahramanlık destanıdır" Şahinbey Belediye Başkanı Mehmet Tahmazoğlu, öğrencilere Çanakkale’de verilen destansı mücadelenin tüm dünyaya örnek olduğunu belirterek, “Sizleri Çanakkale’ye göndermemizin nedeni o destansı mücadeleyi yerinde görmenizi sağlamak. Vatan çok önemli. Gazze’de Filistinli kardeşlerimiz soykırıma uğruyorlar. Çanakkale’ye gittiğinizde de göreceksiniz Filistinli kardeşlerimiz Filistin’den gelip Çanakkale’de düşmana karşı mücadele etmişlerdir. Onlarında Çanakkale’de mezarlarını göreceksiniz. Ülkemizin güçlü olması gerekiyor. Mesela dışarıdan silah alacağız ‘size silah vermeyiz’ diyorlar. Kötü komşu insanı mal sahibi eder. Biliyorsunuz biz şu anda insansız hava araçlarında Dünya’da bir numara olduk. Cumhuriyetimizin 101’nci yılında çok daha güçlü bir Türkiye ile yolumuza devam ediyoruz. Şahinbey Belediyesi olarak Çanakkale’de 4 tane şehitliği ihya ettik. Orada bastığınız her yerde şehitlerimizin naaşı olabilir. Canımız kanımız bu vatana feda olsun. Milli Şairimiz Mehmet Akif ’Bastığın yerleri toprak diyerek geçme, tanı. Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı. Sen şehit oğlusun, incitme, yazıktır atanı, Verme, dünyaları alsan da bu cennet vatanı’ diyor" ifadelerini kullandı. “Mehmet Tahmazoğlu’na teşekkür ediyorum” Türkiye Cumhuriyeti İletişim Başkanlığı Gaziantep Bölge Müdürü Mücahit Taşkın, Çanakkale projesinin çok önemli olduğuna dikkati çekerek, “Şahinbey Belediye Başkanımız Mehmet Tahmazoğlu’na böyle bir projeyi yaptığı için ve bizlerle sizleri bir araya getirdiği için teşekkür ediyorum. Bu güzel enerjisi daim olsun inşallah. Gençler bizim geleceğimiz. Onların omuzlarında ülkemiz çok daha ilerilere gidecektir. Şahinbey Belediye Başkanımız Mehmet Tahmazoğlu’na bir kez daha böyle bir etkinlik düzenlediği için teşekkür ediyorum” dedi. “Şahinbeyli olmaktan mutluyuz” Şahinbey’de yaşamaktan mutluluk duyduğunu ifade eden Şahinbey İlçe Milli Eğitim Müdürü Eyüp Güneş, “Gençlerimizle bir arada olmaktan mutluluk ve gurur duyduk. Şahinbeyli olmaktan ve Şahinbey’de yaşamaktan tüm öğrencilerimiz gibi bizlerde mutlu olduk” diye konuştu.
Ankara Hablemitoğlu davasında dinlenen tanık: “Özcan, Köstebek kitabının basılmaması için Hablemitoğlu’na 250 bin lira teklif etti” ANKARA (İHA)-Ankara Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Necip Hablemitoğlu suikastı kapsamında terör örgütü FETÖ’nün elebaşı Fetullah Gülen’in de arasında bulunduğu 10 sanığın yargılandığı davada dinlenen tanık Özdemir, “Mustafa Özcan, Hablemitoğlu’nun yazdığı köstebek adlı kitabın basılmamasını teklif ettiklerini söylemişti. Kitabın basılmaması için Hablemitoğlu’na 250 bin lira teklif ettiklerini söyledi” ifadelerini kullandı. Ankara 28. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmada, sanıklar Levent Göktaş, Aydın Köstem, Mehmet Narin, Fikret Emek, Ahmet Tarkan Mumcuoğlu hazır bulunurken, Nuri Gökhan Bozkır ile eski istihbaratçı Enver Altaylı SEGBİS ile katıldı. Mahkeme Başkanı tanık dinleneceğini söyledi. “Sohbete gittim, başka bir görev almadım” Tanık olarak dinlenen FETÖ’nün sözde "emniyet imamı" Kemalettin Özdemir, “Hablemitoğlu suikastı olayını bizzat bilmiyorum, medyadan gördüğüm kadarıyla biliyorum. FETÖ’de Ankara’da bulunduğum zamanlar sohbete gittim, başka bir görev almadım. Onlar kendileri yetiştirdikleri adamlara görev verirler, bana görev verilmedi. Mustafa Özcan’la aynı fakültede okuduk, oradan tanıyorum. Fetullah Gülen’in yerine Mustafa Özcan geçecek gibi görünüyor, örgüt içerisinde çok etkili birisi. Gülen’le İzmir’de görüştüm. Kendisi İzmir’de ikamet ediyordu. 2003 yılına kadar bu kişilerin sohbetine gittim, o yıldan itibaren de gitmedim” dedi. “Köstebek kitabının basılmaması için Hablemitoğlu’na 250 bin lira teklif etti" Maktul Hablemitoğlu’nun ‘Köstebek’ adlı kitabı hakkında konuşan Özdemir, “Mustafa Özcan, Hablemitoğlu’nun yazdığı köstebek adlı kitabın basılmamasını teklif ettiklerini söylemişti, sonrasında konuşmadık. Kitabın basılmaması için Hablemitoğlu’na 250 bin lira teklif ettiklerini söyledi” ifadelerini kullandı. Hablemitoğlu ailesi avukatı tarafından 2016 yılında tanık Kemalettin Özdemir’in katıldığı bir televizyon programının görüntüsü verildi. Duruşmada dinlenen görüntünün sesleri üzerine mahkeme başkanı Özdemir’e yapının Köstebek kitabının çıkmasına olan tepkisini sordu. Özdemir’de, “Kimsenin bu kitap ile ilgili bir malumatı olacağını bilmiyordum” dedi. Tanık ifadelerinin ardından duruşma yarın devam etmek üzere ertelendi.
Şırnak Mir Abdal Cami’nin içinde bulunan yapı yıkılmak üzere Şırnak’ın Cizre ilçesinde bulunan her gün yüzlerce kişinin ziyaret ettiği Mir Abdal Camii ve Memuzin Türbesi’nin bakımsız hali, yürekleri burkuyor. Tarihi Alan içindeki yapılarda ki derin çatlaklar tehlike saçıyor. Şırnak’ın Cizre ilçesinde 600 yıllık geçmişe sahip Mir Abdal Caminin de içinde bulunduğu alanın bakımsız hali, yürekleri burkuyor. Her gün ziyaretçi akınına uğrayan ve Memuzin türbelerinde bulunduğu tarihi alan, sahipsizlik nedeniyle büyük bir tehlike altında. Daha önce restore edilen iki kapısından birisi olan Memuzin Bulvarı giriş kapısında bulunan derin çatlaklar büyük tehlike oluşturuyor. Ziyaretçiler yetkililere çağrıda bulunarak yıkılma tehlikesi olan yapı için önlem alınmasını istedi. Tarihi alanın restore edilmesi gerektiğini ifade eden Edip Ataç, "Burası tarihi Mir Abdal Cami yapısıdır. Arkamda gördüğünüz caminin giriş kapısı yıkılmak üzere. Daha önce burası restore edilmişti, şu an derin çatlaklar olduğu için yıkılmak üzere. Kapının üzerinde bulunan büyük taşlar yola savrulmuş durumda. Gördüğünüz gibi yapı yıkılma ile karşı karşıya. Burası tarihi bir yer olduğu için günde binlerce kişinin ziyaret ettiği bir yer. Tarihi alan içerisinde Mir Abdal medresesi ve Memuzin türbesi bulunuyor. Ama maalesef burası sahipsiz bırakılmış durumda. Sahipsiz kalan bu tarihi alanında temizlenmesi, düzenlenmesi lazım. Bahçe kurumuş, su havuzu çöplerle dolmuş, gelen misafirlere buranın tarihini anlatacak görevlilerde bulunmuyor. Derin çatlakların olduğu giriş kapısı birisinin üzerine düşerse büyük bir facia yaşanabilir. Bölge kültür müdürlüğüne ve yetkililere çağrıda bulunuyoruz. Tarihi alanın restore edilip yeniden halkın hizmetine sunulmasını istiyoruz" dedi.