EKONOMİ - 04 Kasım 2024 Pazartesi 09:09

Çimento satışı iç piyasada artarken ihracatında düşüş kaydedildi

A
A
A
Çimento satışı iç piyasada artarken ihracatında düşüş kaydedildi

TÜRKÇİMENTO’nun 17.’sini gerçekleştirdiği Uluslararası Teknik Seminer ve Sergisi, Antalya’da başladı. Yerli ve yabancı firmaların teknolojilerini sektörle buluşturan etkinliğin açılış konuşmasını yapan Yönetim Kurulu Başkanı Fatih Yücelik, “2024 yılı Ocak-Temmuz döneminde; Türkiye’de çimento üretimi, bir önceki yıla göre yüzde 9,1 artış gösterdi. Aynı dönemde çimento ihracatında yüzde 19,7’lik bir azalma yaşansa da iç satışlar yüzde 16,9 oranında arttı. 2023 yılı, deprem sonrası artan talep ve yerel seçimlerin etkisiyle sektörde büyüme yaşandı. 2024 yılının ilk yarısında ise üretim artışı devam etti ancak ihracatta düşüş kaydedildi” diye konuştu.


67 yıllık köklü geçmişiyle Türk çimento sektörünün global anlamda tartışmasız en prestijli etkinliğine imza atan TÜRKÇİMENTO’nun gerçekleştirdiği 17’nci Uluslararası Teknik Seminer ve Sergisi, yerli yabancı firmaların katılımıyla çimento sektörünü bir araya getirdi. 2-5 Kasım 2024 tarihleri arasında ulusal ve uluslararası tedarikçi firmalarla sektörü buluşturacak program, “Çimento Sektöründe Üçüz Dönüşüm Entegrasyonu” temasıyla Antalya’da düzenleniyor.



“Katılım, rekor seviyeye ulaştı”


TÜRKÇİMENTO Yönetim Kurulu Başkanı Fatih Yücelik, seminerin açılışında yaptığı konuşmada, 1987 yılından itibaren düzenledikleri etkinliğin, yıllar içinde uluslararası düzeyde güncel teknik konuların tartışıldığı ve yenilikçi uygulamaların paylaşıldığı önemli bir platforma dönüştüğünü dile getirdi. Yücelik, “Çimento sektörüne yeni teknoloji, hizmet, sistem ve ürün geliştiren firmaların, bu çalışmalarını, sektördeki paydaşlara tanıtma olanağı sunduğumuz bu ortamda, sektör temsilcileri de en güncel gelişmeleri yakından takip etme şansı bulmaktadırlar. Bu yıl özellikle fabrika temsilcilerimizin katılımı rekor seviyeye ulaştı. Organizasyonumuza gösterilen bu yoğun ilgi, tüm katılımcıları olduğu gibi Birliğimizi de onurlandırmaktadır. Sektörümüze de bu büyük ilgisi için ayrıca teşekkür etmek isterim” ifadelerini kullandı.



Türk çimento sektörü, Avrupa’nın lider üreticisi


Türkiye çimento sektörünün 110 yılı aşkın geçmişi ile dünyanın en önemli üreticileri arasında yer aldığına işaret eden Fatih Yücelik, dünyada 5’inci büyük üretici olan Türk çimento sektörünün, Avrupa’nın lider üreticisi olduğunu belirtti. Cumhuriyetimizin ilanından bu yana sektör adına “Türkiye’nin temelinde biz varız!” dediklerini ifade eden Yücelik, Türkiye geneline yayılan, 56 Entegre ve 21 öğütme olmak üzere toplam 77 fabrikayla üretime devam edildiğini aktardı.


Yücelik, şöyle devam etti: “Dünyadaki 2. büyük ihracatçı konumundayız. ABD, İspanya, Mozambik ve Fildişi Sahili gibi ülkelerde tesis yatırımlarımız devam ediyor ve global çimento ihracat pazarının önemli oyuncularından biri olarak 100’ün üzerinde ülkeye ihracat yapıyoruz. Rakamlarımıza baktığımızda; 2023 yılında yaklaşık yüzde 20 büyüme yaşadığımız sektörümüz, 2024 yılına iç piyasadaki büyüme ile ihracatta düşüş yaşayarak başladı. Depremin neden olduğu baz etkisi ve yerel seçimlerin etkisiyle 2023’te büyük bir büyüme kaydedildi, ancak Haziran ayında iç satışlarda ilk kez bir düşüş gözlemlendi. 2024 yılı Ocak-Temmuz döneminde; Türkiye’de çimento üretimi, bir önceki yıla göre yüzde 9,1 artış gösterdi. Aynı dönemde çimento ihracatında yüzde 19,7’lik bir azalma yaşansa da iç satışlar yüzde 16,9 oranında arttı. 2023 yılı, deprem sonrası artan talep ve yerel seçimlerin etkisiyle sektörde büyüme yaşandı. 2024 yılının ilk yarısında ise üretim artışı devam etti ancak ihracatta düşüş kaydedildi. Bu dönemde en çok ihracat yaptığımız ülkeler ABD, İtalya, Suriye ve Arnavutluk oldu; Temmuz ayında en fazla çimento ihracatını ise ABD’ye gerçekleştirdik.”



“Bu tebliğ ile çevresel açıdan 500 milyon ton ağaca eş değer fayda sağlanabilecek”


Çimento sektörü olarak yeşil dönüşüme uyum, alternatif yakıt ve hammadde kullanımının arttırılması, enerji verimliliği ile dijitalleşme gibi önemli konular üzerinde çalıştıklarını kaydeden Fatih Yücelik, Yeşil Çimento’nun yaygınlaştırılmasına ilişkin Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından yayımlanan ve geçtiğimiz Mart ayında yürürlüğe giren tebliğin önemine değindi. Yücelik, “Bu tebliğ ile önümüzdeki 10 yılda sektörümüzde 11 milyon ton karbon salımını azaltabilecek ve bu sayede 1,3 milyon ton petrokok ve kömür ithalatının önüne geçilerek, çevresel açıdan 500 milyon ton ağaca eş değer fayda sağlanabilecektir. Türkiye’nin 2053 net sıfır emisyon hedefi yolunda büyük katkılar sağlamayı hedefleyen sektörümüz, özellikle düşük karbonlu çimentonun iç pazarda tüketimini artırmak üzere kamu ile yakın iş birliği içindedir. Hedefimiz, bu tip çimentoların kamu ihalelerinde daha fazla kullanılmasına imkan sağlamaktır. Çimento, ekonomik verilerin ötesinde stratejik bir üründür. Bizler sektör olarak üretim ve satış rakamlarından daha fazlasına odaklanarak, düşük karbonlu üretimi sağlamayı amaçlıyoruz. Düşük karbonlu üretim yol haritamızda belirttiğimiz gibi, alternatif yakıt ve hammadde kullanımı, klinker kullanımını azaltma, enerji verimliliği ve teknolojik yatırımlar sektörümüzün en kritik konularıdır” şeklinde konuştu.



Enerji ihtiyacının yüzde 12’si alternatif yakıttan elde edildi


Çimento sektöründe, 2023 yılında 1,8 milyon ton atık kullanarak enerji ihtiyacının yüzde 12’sinin alternatif yakıttan elde edildiğini aktaran Fatih Yücelik, karbon emisyonu azaltımı için alternatif yakıt ve hammadde kullanımı kadar enerji verimliliği odaklı üretim yapmanın da büyük önem taşıdığının altını çizdi. Enerji verimliliğini artırmak için; üretim esnasında bacadan atılan gazın geri kazanımı yoluyla “atık ısı geri kazanım” tesisleri kurulduğunu söyleyen Yücelik, şöyle konuştu: “Güncel rakamlarla, öz sermayelerle 17 fabrikada kurulu 26 hatta toplam 154,5 megawatt gücünde enerji üretiliyor. Bu rakam, yaklaşık 618 bin hanenin günlük elektrik tüketimine karşılık gelmektedir ve yaklaşık 2,5 milyon kişinin elektrik tüketimine eşdeğerdir. Çimento üretim maliyetlerinde enerjinin payını düşündüğümüzde, atık ısı geri kazanımının çevresel ve ekonomik getirileri oldukça önemli hale geliyor.”



“İkiz dönüşümü üçüz dönüşümle revize ederek, yol haritamızı bu anlayışla şekillendiriyoruz”


TÜRKÇİMENTO Yönetim Kurulu Başkanı Fatih Yücelik, çimento sektörünün, 2024 ve 2025 yıllarında da büyüme potansiyelini korumaya devam edeceğini açıklayarak, konuşmasını şu şekilde tamamladı: “Enerji ve hammadde maliyetlerindeki artışlar fiyatlara yansımakla birlikte, alternatif yakıt kullanımı ve karbondan arındırma girişimleri sektörde sürdürülebilirlik adına büyük adımlar olarak öne çıkmaktadır. İhracat pazarlarındaki değişim ve iç talepteki büyüme, sektörün geleceğini şekillendirecektir. Bu süreçte, sektördeki şirketlerin maliyet yönetimi, verimlilik artışı ve sürdürülebilirlik stratejileri, başarılı bir çimento sektörü için kritik öneme sahiptir. Ülkemizin 2053 net sıfır hedefine katkıda bulunarak, Türkiye’nin Yeşil Kalkınma Devrimi’ni destekleyen çimento sektörümüz, yeşil ve dijital dönüşüm süreçlerine entegre olarak toplumsal dönüşümü de içeren bir yaklaşımı benimsemektedir. Bu çerçevede; ikiz dönüşümü üçüz dönüşümle revize ederek, yol haritamızı bu anlayışla şekillendiriyoruz. İşte tam da bu hedefle bu yıl etkinliğimizin temasını, “Üçüz Dönüşüm” olarak belirledik. 2025 yılında sizlerle farklı bir konseptle olmayı planlıyoruz.”



“Üçünün birden entegrasyonun yapılması gerekiyor”


TÜRKÇİMENTO CEO’su Volkan Bozay ise Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından, 2053 Net Sıfır Emisyon hedefleri kapsamında hazırlanan “Kamu İhale Sözleşmelerinde Düşük Karbon Emisyonuna Sahip Yeşil Çimento Kullanımının Yaygınlaştırılmasına İlişkin Tebliğ” değişikliğinin üçüz dönüşümün bir parçası olduğunu kaydederek, şu ifadelere yer verdi: “Global olarak önemli bir değişim sürecinden geçiyoruz, hem enerjide hem üretim kısmında sanayi devriminden sonra en önemli değişimlerden birini yaşıyoruz. Burada çimento sektörü de stratejik bir ürün ve bu stratejik ürünün de dönüşümü kaçınılmaz. Buradaki üçüz dönüşüm parçası olarak da yeşil çimento bunun alt bir ayrımı. Mart ayında çıkan tebliğle, önümüzdeki yılın başından itibaren klinker oranı düşük çimentolar kamu ihalelerinde kullanılmaya başlanacak, belirli şartlar getirdiler. Dolayısıyla bunlar karbon emisyonunu önemli ölçüde etkileyecek ve düşüklüğüne sebep olacak. Ama tabi bu burada söylediğimiz gibi sadece belli bir dönüşüm değil, üçünün birden entegrasyonun yapılması gerekiyor. Bu değişimde bir şekilde esen bir rüzgar var, dünyada bununla ilgili olarak klinker oranlarının düşürülmesiyle ilgili önemli yollar kat ediliyor. Ama hem mevzuat alt yapısının hem firmaların yapacağı yatırımlar açısından nasıl ilerlenmesi gerektiğine yönelik yol haritalarının aksiyona dönme aşamasına geldik. Bunun yapılabilmesi için aslında hem yeşil dönüşümün hem dijital dönüşümün üçüncü olarak da bunun toplumsal olarak benimsenip toplumun bunu uygulamaya geçmesi gerekiyor. Bu ilgili paydaşların başatı olarak da sektörümüz görünüyor. Üçüz dönüşümü en ideal en sağlıklı şekilde nasıl sağlarız diye sektörümüzü de bütün tedarikçilerle kamuyla burada bir araya getirdik. Önümüzdeki dönemde meyvelerini toplamaya başlayacağız, özellikle bu yıl başında başlayacak yeşil çimento bunun ilk örneği. Fakat bunların dışında alternatif ham maddeler yeşil çimento için çok önemli bir unsur, alternatif yakıtın yüzde 12’lerden yüzde 50’lere çıkarılması hem önümüzdeki dönemde sektörün düşük karbon üretimine katkı sağlayacak, hem de ülke emisyonlarının düşürülmesine önemli bir veri olacak diye düşünüyorum.”



Çimento satışı iç piyasada artarken ihracatında düşüş kaydedildi

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara 2025 Merkezi Yönetim bütçe görüşmeleri Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, “Biz nükleersiz bu dönüşümü Türkiye’nin arz güvenliğini, Türkiye’nin dışa bağımlılık hikayesini yazma şansımız yok. Elbette ki Türkiye’nin enerjiyi daha verimli kullanması lazım. Enerjisini sanayiden, tarıma, ulaştırmaya, bütün sektörlerde verimli halde kullanması gerekiyor.” Bayraktar, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ve bağlı kuruluşlarının 2025 yılı Merkezi Yönetim Bütçe ve 2023 Kesin Hesap Kanun Teklifi görüşmelerine katıldı ve milletvekillerinin sorularını cevapladı. Bayraktar, Türkiye’nin enerji talebi artan, büyüyen bir ülke olduğunu söyleyerek, “Son yirmi yılda hem doğal gazla hem elektrikle talep neredeyse üç katına çıktı. Yıllık yaklaşık yüzde dört buçuğun üzerinde bir elektrik talebi artışı var. Dolayısıyla bizim öncelikli görevimiz bu artan talebi karşılayabilmek. Arz güvenliği bizim birinci öncelikli noktamız. İkinci husus elbette ki dışa bağımlılığımız. Burada rakamları ifade etmeme müsaade edin daha detaylı olarak. Türkiye 2022 yılında doğal gaza yaklaşık 44.6 milyar dolar ödedi. Petrol ve petrol ürünlerine 2022 yılında 40.4 milyar dolar para ödedi. Toplamda 2022 yılında LPG, kömür ithalatımızda bu rakam 96.5 milyar dolar oldu. Dolayısıyla bütün stratejimizi aslında ta 2002 yılından beri Türkiye’nin enerjideki dışa bağımlılığını düşürme üzerine kurgulamış durumdayız. Onun için Türkiye artan enerji talebini karşılarken aynı zamanda enerjide bu dışa bağımlılığını mutlaka bitirmesi gerekiyor. Politikalarımız bunun etrafında şekilleniyor. Elbette ki bir üçüncü zorluk hatta belki bütün bu ikisinin daha ilerisinde bir zorluk 2053 yılında üç net sıfır emisyon edip Cumhurbaşkanımızın ortaya koyduğu Meclisimizin 2021 yılında Türkiye’yi iklim anlaşmasına taraf yaparak ortaya koyduğum Türkiye’nin iklim değişikliğine mücadele hedefleri” ifadelerini kullandı. Yeniköy Kemerköy termik santrallerinin katkısına ilişkin soruya Bayraktar, “Bunlar 7.9 terawat saat elektrik üretiyor. Ürettiler. Yılda üretiyorlar. Toplam Türkiye’deki üretimin yüzde iki buçuğunu biz bu iki santralden karşılıyoruz. Akbelen ormanları kapsamında sorulan bir soruydu bu. Bu enerjiyi biz doğal gazdan üretsek, ithal kaynaktan üretsek yaklaşık 1.6 milyar metreküplük bir doğal gaz ithal etmemiz gerekiyor. Yerli kaynak yerine işte size bir cari açık kaynağı daha oluşmuş oluyor. Bunun yaklaşık bedeli yıllık 700 milyon dolar oluyor. Dolayısıyla bizim mutlaka yerli kaynaklarımızı çevreyle uyumlu bir şekilde devreye almamız gerekiyor” şeklinde konuştu. Bayraktar, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Yenilenebilir kaynaklar bizim göz bebeğimiz, en çok ehemmiyet verdiğimiz ve özellikle vurgulamak istediğim nokta bugünün bence çok çok önemli çıktılarından bir tanesi. Türkiye bugün konutlarında kullandığı elektriğin tamamının sadece rüzgar ve güneş enerjisinden üretilir hale gelmiş durumda. Bunu sadece geçtiğimiz 14-15 yılda yaptı. Sıfır olan rüzgar neredeyse sıfır olan rüzgarı tamamen sıfır olan güneşi 2012 güneş kurulu gücümüz sıfır. Geçtiğimiz 10-14 yıl içerisinde 31 bin megavatın üzerine çıkardık. Bu yılda yaklaşık 2 bin 500-2 bin 700 megavatlık bir kurulu güçler. Biz bunu yaparken diyoruz ki mutlaka bu otuz bin megavatı 2035’te 120 bin megavatı götürmeliyiz ki Türkiye iklim hedeflerine, Türkiye dışa bağımlılığını mutlaka bu şekilde azalsın.” Nükleer enerjinin Türkiye’nin 70 yıllık rüyası olduğunu söyleyen Bayraktar, “1955 yılında Türkiye Cumhuriyeti ilk aslında nükleerle ilgili adım atıyor ve Amerika Birleşik Devletleri’yle bir sivil sahada nükleerin kurulmasıyla alakalı bir anlaşma imzalıyor. Resmi gazetede 1956’da bu yayınlanıyor. Türkiye 1956 Atom Enerjisi Komisyonunu kuruyor. Türkiye’de 1957 yılında da Uluslararası Atom Enerjisi üye oluyor. Aynı tarihte Güney Kore’de üye oluyor. 1962 ilk araştırma reaktörü işletmeye alınıyor. 1965 enerji ilk kez beş yıllık kalkınma planımızda yer alıyor. 1976’da Akkuyu nükleer saha olarak tespit ediliyor. İstanbul Teknik Üniversitesi tarafından. Biz Akkuyu’yu nükleer saha tespit ettiğimiz yıl Güney Kore ilk nükleer reaktörünü devreye alıyor. 2015’te uçak krizi, ondan sonraki yaşanan süreçler darbe gelişimleri. 2018 yılına geldiğimizde Akkuyu’ya biz ilk lisansı verdik ve orada çalışmalar başladı. Şu anda ilk reaktörün çalışmaları da devam ediyor. Birinci üretenin kubbesi de kapatılmış durumda. Ama nükleersiz Türkiye’nin kalıcı uzun soluklu temiz enerjiye erişme şansı yok. Bunu sadece biz söylemiyoruz. Biraz önce ifade ettiğimiz o 31 ülke yani Birleşmiş Milletler iklim değişikliğiyle mücadele anlamındaki en önemli toplantıda ortaya konan deklarasyon geçen sene Dubai, bu sene Bakü’de. Bakın bunların arasında öyle çok kaydedilen ülkeler yok diye ifade edildi. Ben size ifade edeyim. Kanada, Hırvatistan, Çek Cumhuriyeti, Finlandiya, Fransa, Macaristan, Japonya, Kore, Hollanda, Polonya, Slovakya, İsveç, Birleşik Arap Emirlikleri, Birleşik Krallık İngiltere ve Amerika Birleşik Devletleri. Bu ülkelerden bazıları. Dolayısıyla bütün bu ülkeler ülke mutlaka küresel ısınmayla mücadelede bizim nükleersiz bu işi başaramayacağımızı ifade ediyorlar. Dolayısıyla biz de Türkiye olarak diyoruz ki biz Akkuyu’nun yanında Sinop’ta, Trakya’da üç tane konvansiyonel büyük santrale ihtiyacımız var. Yaklaşık on iki reaktöre ihtiyacımız var. Küçük modüle reaktörleri, SMR’lara da ihtiyaç var. Bugün özellikle dünyada gelişen trendler, yapay zeka, büyük data, büyük bir elektrik ihtiyacını beraberinde getiriyor. Bakın son dönemdeki gelişmeler. Google, SMR geliştirici bir şirkette elektrik satın alma anlaşması yaptığına çıkıyor. Microsoft yine bir anlaşma yapıyor Amerika’da. Three Mile Island ki burada 1979 beri kapalı olan bir kaza nedeniyle kapalı olan bir reaktördeki nükleer santral tekrar devriye alınıyor ve oradan yirmi yıllık bir alım anlaşması yapılıyor. Dolayısıyla biz nükleersiz bu dönüşümü Türkiye’nin arz güvenliğini, Türkiye’nin dışa bağımlılık hikayesini yazma şansımız yok. Elbette ki Türkiye’nin enerjiyi daha verimli kullanması lazım. Enerjisini sanayiden, tarıma, ulaştırmaya, bütün sektörlerde verimli halde kullanması gerekiyor.” BOTAŞ’ın ödenmemiş faturası olmadığını belirten Bakan Bayraktar, “BOTAŞ’ı özelleştirmeyi düşünmüyoruz” ifadelerini kullandı.
İstanbul Afrika Uluslar Kupası elemelerinde Fas’tan gövde gösterisi Fas Milli Takımı, 2025 Afrika Uluslar Kupası Elemeleri’nde Lesotho’yu 7-0 mağlup ederek grubu 6’da 6 yaparak tamamladı. Fenerbahçe’nin forveti Youssef En-Nesyri de sonradan girdiği mücadelede 1 gol kaydetti. 2025 Afrika Uluslar Kupası Elemeleri B Grubu’nda lider Fas, grubun son maçında Lesotho’yu konuk etti. Fas’ta Fenerbahçeli futbolculardan Sofyan Amrabat ilk 11’de sahaya çıkarken, Youssef En-Nesyri ise yedek başladı. Ev sahibi 5. dakikada Brahim Diaz ile 1-0 öne geçerken oyun üstünlüğünü tamamen eline aldı. Fas, müsabakanın ilk yarısını Brahim Diaz’ın 3, Soufiane Rahimi’nin 2 golüyle 5-0 üstün tamamladı. Maçta hat-trick yaparak yıldızlaşan Brahim Diaz, 62. dakikada yerini Ayoub El Kaabi’ye bıraktı. Youssef En-Nesyri ise Soufiane Rahimi’nin yerine girdi. En-Nesyri oyuna girdikten 5 dakika sonra şık bir kafa golüyle farkı 6’ya çıkardı. 70. dakikada ise Sofyan Amrabat’ın uzun pasında Ismael Saibari skoru 7-0’a getiren golü kaydetti. Karşılaşmanın kalan bölümünde başka gol olmadı ve Fas 7-0’lık galibiyet elde etti. Walid Regragui’nin öğrencileri grubun 6. karşılaşmasında da sahadan galibiyetle ayrılarak puanını 18’e yükseltti. Elemelerin en golcü takımı B Grubu’nda Gabon, Lesotho ve Orta Afrika Cumhuriyeti ile mücadele eden Fas, rakip filelere 26 gol gönderirken kalesinde sadece 2 gol gördü. Kırmızı-yeşillilerde gol yükünü Real Madridli futbolcu Brahim Diaz çekti. Diaz forma giydiği 4 maçta da gol sevinci yaşarken, ülkesi adına 7 gol kaydetti. Fenerbahçe’nin forveti Youssef En-Nesyri ile Soufiane Rahimi 3’er gollük katkı sağlarken, Galatasaraylı Hakim Ziyech ile Ismael Saibari 2’şer gole imza attı. 2025 Afrika Uluslar Kupası 21 Aralık 2025 – 18 Ocak 2026 tarihleri arasında Fas’ın ev sahipliğinde düzenlenecek.