Yerel Haberler
Ankara
28 Kasım 2024 Perşembe - 18:06 Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Erbakan medya kuruluşlarının temsilcileri ile bir araya geldi Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Fatih Erbakan, medya kuruluşlarının temsilcileri ile bir araya gelerek açıklamalarda bulundu. Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Fatih Erbakan, Ankara’da bir restoranda medya temsilcileri ile bir araya geldi. Partinin kuruluşunun 6. yıldönümünü kutlayarak sözlerine başlayan Erbakan, kısa sürede genel seçim ve mahalli idareler seçimlerini başarılı bir şekilde geçirdiklerini kaydetti. Her ay on binlerce yeni üye ile günlük bine yakın üye sayısı ile Türkiye’nin en hızlı büyüyen siyasi partisi olduklarını belirten Erbakan, “Seçime girdiğimizde 520 bin üyemiz vardı. Şu anda 620 binin üzerine çıkmışız. Hedefimiz yaz ayları itibarı ile 1 milyona ulaşmak. 1 milyon hedefine ulaştığınızda 5-6 milyon arasında oy alacaksınız demektir. Biz girdiğimiz her iki seçimde de 5 katı oy aldık. Geçmiş milli görüş partilerinde de bu durum aynıydı. Şu anda biz yüzde 10 ve 1 milyon hedefine yürüyoruz. 8-10 tane belediye başkanının bir şahıs olarak başka bir yere geçmesi bizi etkilemeyecektir” diye konuştu. “Erken seçimin olması lazım” Erken seçim konusunda yöneltilen soru üzerine Erbakan, “Biz Erdoğan’ın bir kez daha aday olmasının kendisi için de külfet olacağını söylüyoruz. Erdoğan, cumhuriyet tarihinde en uzun süre devlet başkanlığı yapan, Mustafa Kemal Atatürk’ün bu konudaki rekorunu dahi geçmiş bir kimse. Yoruldu ve yaşı ilerledi. Bu saatten sonra bir beş sene daha bu yükü yüklenmesi kendisi için de sıkıntı. Kendisinin de bugüne kadar yaptığı hizmetlerle kenara çekilmesinin uygun olacağını ifade ediyoruz. Erken seçimin olması lazım. Türkiye’nin yoksulluk konusunda nerede olduğunu ifade ediyoruz. Dış ticaret açığı bakımından elimizdeki tesislerin azaldığını ifade ederek, vatandaşın borcunun, devletin borcunun, dolar kurunun nereden nereye geldiğini söyledik. Bütün bunlar ortadayken ilaveten 528 milyar dolar da faiz ödemiş bir iktidar. Türkiye Cumhuriyeti’nin faiz şampiyonu bir iktidar var” dedi. Saadet Partisi ile birçok konuda benzer görüşlere sahip olduklarını aktaran Erbakan, “Türkiye’nin, milletin menfaati için bir an önce sorunlardan kurtulabilmemiz için ve TBMM çalışmalarına daha aktif katılabilmek için bir iş birliği olabileceğini daha önce ifade ettik. Tabii yeni bir kongre oldu. Çok yeni bir dönem, henüz kongrenin üzerinden bir hafta geçmedi. Yeni genel başkanın nasıl bir anlayışla hareket edeceğini şu anda kestiremiyoruz. Türkiye’nin, milletin menfaati için bir birliktelik yapmamız konusunda bir rezervimiz yok. Bir çalışma yapılabilir” dedi. “Kreşlerde gerekli birimler tarafından denetim yapılması gerektiğine inanıyoruz” CHP’nin AK Parti belediyelerinin kreş açmaması için konuyu yargıya taşıdığını fakat belediyelerde söz sahibi olunca tarafların değiştiğini dile getiren Erbakan, “AK Parti’nin Ankara, İstanbul, İzmir belediye başkan adaylarının ‘her mahalleye kreş açacağız’ diye vaatleri var. Fakat CHP kazandığı zaman olmaz açamazsınız, Anayasa Mahkemesi’nin aleyhde kararı var diyor. ‘CHP burada LGBT propagandası yapıyor’ deniliyor. Siz kendiniz bu kadar LGBT derneğinin açılmasına müsaade ettiniz ve şu anda da partimizin tüm çağrılarına rağmen kapatmamakta direniyorsunuz. Hem CHP’nin LGBT konusunda görüşlerini bildiğimiz için hem de 4-6 yaş grubuna Kur’an öğretilmesi ile ilgili olumsuz görüşlerini bildiğimiz için kreşlerde gerekli birimler tarafından denetim yapılması gerektiğine inanıyoruz. Bunların topyekün kapatılması görüşüne katılmıyoruz” ifadelerini kullandı. “Tamamen askeri hayatlarının sona erdirilmesi fazla oluyor diye düşünüyoruz” Teğmenlerin “kılıçlı yemin törenine” ilişkin Erbakan, “Türk Silahlı Kuvvetleri, disiplin noktasında en ufak zaafiyet göstermemesi gereken bir kurumumuz. Konunun uzmanları olan komutanlarımız sürekli ifade ediyorlar. Emir komuta zincirine, kurallara aykırı bir şey yapılması kabul edilebilecek bir şey değil. Tamamen ordudan ihraç etmek yerine bir alt seviyesindeki cezalandırılma söz konusu olabilirdi. Bir ihtar olabilirdi. Tamamen askeri hayatlarının sona erdirilmesi fazla oluyor diye düşünüyoruz. Burada meselenin ‘Atatürk’ün askeri’ demek olmadığını Milli Savunma Bakanı ve Genelkurmay Başkanı ifade ediyor. Ceza verilen husus ‘Atatürk’ün askeriyiz’ demek değil, orada ne denirse densin emir komutaya aykırılıktan dolayı bir ceza verilecek” dedi.
28 Kasım 2024 Perşembe - 17:02 Bakan Işıkhan: “Modern teknolojiyi, yapay zekayı İslami değerlerimizle harmanlayarak yeni çözümler üretebiliriz” Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, “Modern teknolojiyi, yapay zekayı ve sağlık girişimciliğini, İslami değerlerimizle harmanlayarak yeni çözümler üretebiliriz” dedi. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, Dünya İslam Sağlık Birliği katkılarıyla düzenlenen ‘Müslüman Sağlık Topluluklarının 9’uncu Kongresi’ne katıldı. Kongre çerçevesinde sağlık çalışanlarının sorunları, çalışanların sağlığı ve çözüm yollarının aranmasının yanı sıra Müslüman coğrafyaların dayanışmasını güçlendirilmesi hedeflendi. Konferans programına katılımın özel bir anlam taşıdığını dile getiren Bakan Işıkhan, “Aramızda Asya’dan Afrika’ya, Avrupa’dan Amerika’ya kadar birçok farklı ülkeden, farklı kültürlerden, ama aynı değerleri paylaşan çok değerli misafirlerimiz var. Bu tablo, İslam dünyasının insanlığa karşı sorumluluğunu ve sağlık alanındaki katkılarını ortaya koyan güçlü bir iş birliği ruhunun göstergesidir. Sağlık çalışanları, insanlığın en zor zamanlarında ellerinden gelenin en iyisini yapan kahramanlarımızdır. Pandemi gibi küresel krizlerde, doğal afetlerde ve savaş bölgelerinde, insan hayatını koruma noktasında ön saflarda mücadele eden sağlık çalışanları, toplumların en kıymetli güvencesidirler. Bu kongre de alandaki ihtiyaçlara çözüm bulmak ve daha sağlıklı bir çalışma ortamı oluşturmak adına önemli bir platform sunuyor. Bu vesileyle, sizleri burada görmek, bilgi ve tecrübelerinizi paylaşarak bu sürece katkı sağlamak için burada bulunmanız, sağlık dünyası adına umut verici bir dayanışmanın göstergesidir” ifadelerini kullandı. Bu kongrede ele alınacak olan konuların yalnızca sağlık çalışanlarının değil, aynı zamanda hizmet verdiği tüm toplumların geleceğini doğrudan etkileyeceğini belirten Bakan Işıkhan, “İnanıyorum ki, buradan çıkan sonuçlar, sadece burada değil, tüm İslam coğrafyasında yankı bulacak ve alanı daha da güçlendirecektir. Sağlık; büyük fedakarlıkların gerçekleştiği bir alan ve bu fedakarlıkların arkasında, doktorlarımız, ebe ve hemşirelerimiz, teknisyen ve teknikerlerimiz, bakım personellerimiz, tıbbi sekreterlerimiz, sosyal hizmet uzmanlarımız, paramediklerimiz ve tüm destek personellerimiz gibi büyük bir meslek grubu ordusu var. Sağlık çalışanlarımızın çalışma şartlarını geliştirmek, ihtiyaçlarına çözüm bulmak, yalnızca onların değil, bütün bir toplumun geleceği için hayati bir sorumluluktur. Sağlık çalışanları sadece tedavi ve bakım sunmakla kalmaz; aynı zamanda toplumun sağlıklı ve bilinçli bireyler haline gelmesi için birer öğretmendir. Toplum sağlığı eğitimi, kronik hastalıkların önlenmesi ve sağlık farkındalığının artırılmasında onların rolü büyüktür. Bu bağlamda, İslam dünyasında sağlık çalışanlarının rolü daha da anlamlıdır” diye konuştu. Bakan Işıkhan konuşmasını şöyle sürdürdü: “Bizler, sağlık hizmetlerini yalnızca bir meslek değil, aynı zamanda insanlığa hizmet olarak gören bir medeniyetin mirasçılarıyız. Peygamber Efendimizin (Sallallahü teala aleyhi ve sellem), sağlığın kıymetini vurgulayan ‘İki nimet vardır ki, insanların çoğu onları değerlendirme hususunda aldanmıştır: Sağlık ve boş vakit.’ hadis-i şerifi, devlet yönetme kültürümüzü ifade eden ‘insanı yaşat ki devlet yaşasın’ sözü, bizim anlayışımızın temelini oluşturur. Bizim sadece sağlık alanında değil, her alanda tüm çalışanlarımıza, emekçilerimize yaklaşımımız da bu şekildedir. Bu anlayışımızla, her alanda emekçilerimizle birlikte çalışma hayatımızı daha ileri taşımak için çalışmaya devam edeceğiz. Türkiye, sağlık hizmetlerinin kalitesini artırma ve vatandaşlarının her birine eşit ve adil sağlık hizmeti sunma hedefiyle son 22 yılda büyük bir dönüşüm gerçekleştirmiştir. Bu süreçte, sağlık alanında devrim niteliğinde projeler ve değişiklikler hayata geçirilmiş, sağlık sisteminin her bir unsuru yeniden yapılandırılmıştır.” Türkiye’nin sağlık alanında teknolojik olarak donatıldığını ifade eden Bakan Işıkhan, “En önemli reform unsurlarımızdan biri de Genel Sağlık Sigortası’dır. Türkiye’nin sağlık reformlarının belki de en önemli unsurlarından biri olmuştur. Her bir vatandaşın sosyal güvenceye sahip olması sağlanmış ve kimse maddi sebeplerle sağlık hizmetlerinden mahrum bırakılmamıştır. Bu sistem, tüm vatandaşlarımızın en iyi sağlık hizmetlerine ulaşabilmesini mümkün kılmıştır. Yine bunlarla birlikte yerli ve milli ilaç üretimi teşvik edilmiş, ilaçta ve tıbbi cihazda sağlık sisteminin dışa bağımlılığı azaltılmıştır. Pandemi döneminde üretilen yerli solunum cihazı ve aşı, Türkiye’nin bu alandaki gücünü de ayrıca tüm dünyaya göstermiştir. Türkiye, yalnızca vatandaşlarına değil, aynı zamanda dünyanın dört bir yanından gelen hastalara da şifa dağıtan bir ülke haline gelmiştir” açıklamasında bulundu. Bakan Işıkhan konuşmasına şöyle devam etti: “Pek çok alanda dünyanın sayılı merkezlerinden biri haline gelen Türkiye, küresel sağlık turizminin öncüsü olmuştur. Türkiye’nin sağlıkta gerçekleştirdiği bu hamleler, yalnızca bir başarı hikayesi değil, aynı zamanda tüm dünya için örnek alınması gereken bir modeldir. Bu reformlar, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın güçlü liderliği, vatandaş odaklı yaklaşımı ve ileri görüşlü politikaları sayesinde hayata geçirilmiştir. Bugün gelinen noktada, Türkiye, sağlık hizmetlerinde sadece kendi halkına değil, insanlığa hizmet eden bir ülke konumuna ulaşmıştır. Türkiye’nin vizyonu her alanda olduğu gibi, insan onuruna yakışır bir iş yaşamının temin edilmesine de dayanmaktadır. Bu doğrultuda, iş sağlığı ve güvenliği alanında yürüttüğümüz çalışmalar, insanı merkeze alan bir yaklaşımla şekillendirilmiştir. Bu çalışmaların mihenk taşı olan 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu, yalnızca hukuki bir düzenleme değil, aynı zamanda toplumun her kesimine hitap eden bir güvenlik kültürünün inşa sürecidir. Bugün Türkiye, iş sağlığı ve güvenliği konusunda müstakil bir kanuna sahip olan ve bu mevzuatı sürekli geliştiren sayılı ülkeler arasında yer almaktadır. Bunun yanı sıra, alanında uzman kadrolarımız ve güçlü bir kurumsal altyapımız, iş sağlığı ve güvenliği hizmetlerinin etkin bir şekilde sunulmasını sağlamaktadır. Dünyada yaşanan dijital dönüşüm çerçevesinde teknolojik yeniliklerden yararlanarak iş sağlığı ve güvenliği süreçlerini dijitalleştiriyoruz. Özellikle, işyerlerindeki riskleri önceden tespit etmeye yönelik yapay zeka destekli projelerle, güvenli çalışma ortamlarının oluşturulması için proaktif bir yaklaşımı hayata geçiriyoruz. Her ne kadar önemli mesafeler kat etmiş olsak da, iş sağlığı ve güvenliği alanında ‘sürekli iyileşme’ prensibi doğrultusunda çalışmalar devam etmektedir. Hedefimiz, daha güvenli çalışma ortamları sağlayarak iş kazalarını ve meslek hastalıklarını tamamen ortadan kaldırmak ve Türkiye’yi bu alanda dünya lideri bir ülke konumuna taşımaktır.” “Modern teknolojiyi, yapay zekayı ve sağlık girişimciliğini, İslami değerlerimizle harmanlayarak yeni çözümler üretebiliriz” Gazze’de yaşananlara ilişkin açıklamalarda bulunan Bakan Işıkhan, “Modern teknolojiyi, yapay zekayı ve sağlık girişimciliğini, İslami değerlerimizle harmanlayarak yeni çözümler üretebiliriz. Sağlık hizmetlerini daha erişilebilir hale getirmek, sağlık çalışanlarının güvenliğini artırmak ve insan onurunu merkezde tutan bir yaklaşımı benimsemek, bu iş birliğinin temel taşları olmalıdır. Burada bir araya gelmişken, hepimizin ortak kanayan yarası Gazze’deki kardeşlerimizi de anmak istiyorum. Gazze, yalnızca coğrafi bir yer değil, insanlığın vicdanını sınadığı bir adalet ve dayanışma mücadelesidir. Orada, her gün hayat kurtarmak için olağanüstü çaba sarf eden sağlık çalışanları, ayrıca insanlığın onurunu temsil etmektedir. Bombaların gölgesinde, yokluk ve imkansızlıklar içinde şifa dağıtma gayreti, adanmışlığın en büyük örneğidir. Bizler, burada Gazze’nin çığlığını duymak ve kardeşlerimizin yalnız olmadıklarını hissettirmek zorundayız. Uluslararası iş birliğiyle, oradaki kardeşlerimizin yaralarını sarmak ve sağlık hizmetlerini güçlendirmek adına da daha fazla çaba göstermeliyiz. Çünkü Gazze’de bir can kurtarmak, insanlığa umut aşılamaktır. Gazze’nin cesur halkını bu vesileyle de selamlıyor, hayatını kaybeden şehitlerimize Allahtan rahmet diliyor; buradan yükselen dayanışmanın onların mücadelesine güç katmasını temenni ediyorum” şeklinde konuştu. Program aile fotoğrafı çekimi ile sona erdi.
Bakan Göktaş: "Gazzeli çocukların maruz kaldığı acılar ve haksızlıkların bir an önce son bulması için tüm ülkeleri somut adımlar atmaya davet ediyoruz"
20 Kasım 2024 Çarşamba - 12:44 Bakan Göktaş: "Gazzeli çocukların maruz kaldığı acılar ve haksızlıkların bir an önce son bulması için tüm ülkeleri somut adımlar atmaya davet ediyoruz" Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, "Bugün bir kez daha İsrail’in insanlık dışı saldırılarını durdurması, Gazzeli çocukların maruz kaldığı acılar ve haksızlıkların bir an önce son bulması için tüm ülkeleri, Birleşmiş Milletler ve insan hakları savunucularını somut adımlar atmaya davet ediyoruz" dedi. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Göktaş, Ulusal Çocuk Forumu’nun kapanış törenine katıldı. Ankara’da özel bir otelde düzenlenen programda konuşan Bakan Göktaş, sadece Türkiye’deki çocukların geleceğini değil, tüm dünya çocuklarının geleceğini güzelleştirmek için çalıştıklarını söyledi. Gazze’deki soykırımın son bulması için çalıştıklarını ifade eden Bakan Göktaş, tüm dünyayı bu konuda somut adım atmaya davet etti. Çocuk Forumu buluşmalarını çeyrek asırdır sürdürdüklerini belirten Bakan Göktaş, "En değerli hazinemiz olan sizlerin sesini duyurduğumuz bu platform hem kültürümüzün hem de demokrasi anlayışımızın somut bir göstergesi oluyor. Bu forumlarımız, çocuk haklarının savunulması, çocukların toplumsal katılımlarının artırılması açısından önemli roller üstleniyor. 25 yıl boyunca binlerce çocuk bu platformda deneyimlerini paylaşıyor ve kendi gelecekleri için söz sahibi olma fırsatı buluyor. Erken yaşlardan itibaren fırsat eşitliği anlayışının ve toplumsal dayanışmanın tohumları ekiliyor. Çeyrek asırlık bu yolculuk, çocukların fikirlerinin ve katılımlarının ne kadar değerli olduğunu açıkça gösteriyor. Çocuk hakları konusunda katettiğimiz mesafe, özellikle çocuk komitelerimizin çalışmaları birçok ülkeye örnek olacak düzeye ulaşıyor. Bu çalışma, geleceğimizi şekillendirecek çocuklarımızın daha adil, daha eşit ve daha umut dolu bir dünya inşa etmeleri için onlara verdiğimiz değerin en anlamlı ifadesi olarak devam edecek" ifadelerini kullandı. "Sizler bizim geleceğe dair en büyük umudumuz, en güçlü inancımızsınız" Çocukların kendilerine birçok açıdan katkılarının olduğunu söyleyen Göktaş, "Bugün sizleri burada görmek, büyük fedakârlıklarla ulaştığımız kazanımlarımızı emin ellere teslim edeceğimizi gösteriyor. Sizler bizim geleceğe dair en büyük umudumuz, en güçlü inancımızsınız. Her birinizin bu forumlarda sunduğu özgün bakış açıları ve benzersiz fikirler bizlerde yepyeni ufuklar açıyor. Dostluk ve kardeşlik duygularıyla yürüttüğünüz çalışmalarınız, hepimize ilham veriyor. Hiç bitmeyen enerjiniz bizleri de motive ediyor. ’Çocuk için katılım ve savunuculuk’ üst başlığında düzenlediğimiz bu forumda ulaştığınız sonuçların da önce ülkemiz, sonra dünyamız için faydalı olacağına inanıyoruz. Biz de ülkemizi geleceğe taşımaya yönelik tüm çalışmalarınızda her zaman sizinle olacağız" ifadelerine yer verdi. "Gazzeli çocukların maruz kaldığı acılar ve haksızlıkların bir an önce son bulması için tüm ülkeleri somut adımlar atmaya davet ediyoruz" Bakanlık olarak sadece Türkiye’nin değil, bütün dünya çocuklarının haklarını korumak ve güçlendirmek için çalıştıklarını ifade eden Göktaş, şöyle devam etti: "Bizim için en değerli miras, hiç şüphesiz çocuklarımıza barış, güven ve huzur dolu bir dünya bırakmaktır. Fakat bugün dünyanın farklı coğrafyalarında çocuklar, savaş, çatışma, yoksullukla mücadele etmek zorunda kalıyor. En temel haklarından mahrum bir şekilde umut dolu bir geleceğin hayalini bile kuramaz hale geliyor. Bu acıların hiçbirinin sorumlusu olmayan, masumiyetin sembolü olan çocukların barış ortamına kavuşturulması, bugün acil bir ihtiyaç olarak karşımıza çıkıyor. Bugün dünyanın her neresinde yaşıyor olursa olsun çocukların yaşam hakkının kayıtsız şartsız garanti altına alınması için açık bir çağrıda bulunuyoruz. Bugün bir kez daha İsrail’in insanlık dışı saldırılarını durdurması, Gazzeli çocukların maruz kaldığı acılar ve haksızlıkların bir an önce son bulması için tüm ülkeleri, Birleşmiş Milletler ve insan hakları savunucularını somut adımlar atmaya davet ediyoruz."
Bakan Yerlikaya’dan gergin anların yaşandığı Meclis’te "kayyum" açıklaması
20 Kasım 2024 Çarşamba - 12:30 Bakan Yerlikaya’dan gergin anların yaşandığı Meclis’te "kayyum" açıklaması İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, “Terörle siyaset yan yana gelebilir mi? Gelemez” dedi. İçişleri Bakanlığı’nın 2025 yılı bütçe görüşmeleri öncesinde Meclis koridorunda "kayyum" gerginliği yaşandı. İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, görüşmenin yapılacağı salona yürüdüğü sırada CHP’li ve AK Partili milletvekilleri arasında arbede yaşandı. Bakan Yerlikaya, Bakanlığına ait bütçenin görüşüldüğü TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda belediyelere kayyum atanmasına ilişkin açıklamada bulundu. Yerlikaya, “Tüm belediyeler içerisinde soruşturma, kovuşturma, tutuklama vesaire, bu aşamalarla ilgili biz belediye başkanlarının terörle yandaş olamadığını, olmaması gerektiğini her fırsatta söyledik. Bizim demokrasimiz korunaksız değil. Bin yıldan beri burada yaşıyoruz. Birinci asrını tamamladığımız Cumhuriyetimizin ikinci asrına girdik. İçişlerimizin bütçesiyle ilgili sizlerin onayına geldik. Eleştiri olmadan demokrasi olmaz, bunun da bilincindeyiz. Fakat bunu birbirimize gıybet, iftira borcunun önüne geçmesine müsaade edebilir miyiz? Bu demokrasimizin seviyesini korumamız lazım” dedi. 40 yıldan beri terörle mücadele edildiğini hatırlatan Bakan Yerlikaya, “Kayyumla ilgili Anayasa’nın 127’inci maddesi, 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun 2016 tarihinde çıkan 45 ve 46’ıncı maddesi var. Kardeşliğimizin üzerine pusu kuran hain alçak terör örgütü var, bunlarla mücadele ediyoruz. Halkın oyuyla seçilmiş, mahalli müşterek ihtiyaçlar için getirilmiş belediye başkanlarının bizim için anlamı şehir eminidir, her şeyin emanet edildiği insandır. Terörle siyaset yan yana gelebilir mi? Gelemez” diye konuştu.