Yerel Haberler
Ankara
26 Kasım 2024 Salı - 00:16 Bakan Uraloğlu: “Yap-İşlet-Devret aynı zamanda bir finansman ve yapım modelidir” Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, “Yap-İşlet-Devret aynı zamanda bir finansman ve yapım modelidir” dedi. Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı ve bağlı kuruluşların 2025 yılı bütçesi, Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşüldü. Bakan Uraloğlu, sabah saatlerinde başlayan komisyon görüşmelerinde önce sunum yaptı. Sunumda Bakan Yardımcıları ve üst düzey bürokratlar da hazır bulundu. Bakanın sunumun ardından milletvekilleri, bütçeye ilişkin eleştirilerini ve görüşlerini dile getirdi. Vekillerin konuşmalarının ardından milletvekilleri Bakan Uraloğlu’na bakanlığa ve bütçeye ilişkin sorularını iletti. İnternet hızı ile ilgili eleştirilere cevap veren Bakan Uraloğlu, “İnternet hızı noktasında bizim bir fiber altyapımız var. Bu fiber altyapımız bazı caddelere, sokaklara ve evlere kadar gidebiliyor. Artı yine bizim kullanıcılarımızla ev içi tesisatlarını ayrı tutuyorum. Bizim internet kullanıcılarımızın da belli paket hızlarında talepleri var. Bundan dolayı biz şu andaki tespit edilen uluslararası kriterlere göre iyi bir yerde olmadığımızla ilgili iddialar var. Burada elbette bizim yapmamız gerekenler var. Ve Telekom’un imtiyaz hakkı sürecinde daha çok para yerine daha çok yatırımı şart koyarak bunları inşallah telafi edeceğiz. Ama burada unutmayalım. Mevcut altyapı daha yüksek kapasitede olduğu halde yeterince talep olmadığı için tam anlamıyla da kullanılmayabiliyor” dedi. “Avrupa Birliği ülkeleri sosyal medya platformları kullanıcılarının güvenliğini sağlamak için ciddi kurallar getirdi” Muhalefet milletvekillerinin, sosyal medya platformlarına getirilen yasaklara yönelik eleştirilerine ise Bakan Uraloğlu, “Avrupa Birliği ülkeleri sosyal medya platformları kullanıcılarının güvenliğini sağlamak için yasa dışı içeriklerin yayılmasını önlemek anlamında ciddi kurallar getirdi. Fransa, Hollanda, Birleşik Krallık, Avrupa Birliği kurumlarında TikTok’un kamu personellerince ve iş kapsamında sağlanan cihazlarda kullanılması yasaklamış. Yine baktığımız zaman Avustralya örneğine baktığımızda on altı yaş altındaki çocukların kullanması noktasında bir yaklaşım var. Brezilya’da aynı şekilde. Yine ABD’de Biden yönetimi, Nisan 2024 tarihinde TikTok’un Amerika merkezli bir şirket tarafından satın alınmaması halinde hizmetine son verileceği noktasında bir yaklaşım gösterdi. Bakın ben 58 yaşındayım. Ben üç tane kızım var. İki tane kız torunum var. Hepimizin etrafında da bir dünya insan var. Ya Allah rızası için ya. Şu sosyal medyada biz gerçekten yasakçı bir zihniyette değiliz. Ama herkesin de gerçekten hakkını bilmesi lazım.Yani oraya koyulan her şeye biz susacak mıyız? Yani seslemeyelim mi? Bütün milli ve manevi değerlerimize hakaret edilen ve hiçbir disiplini olmayan bir medyaya hiç müdahale etmeyelim mi? Ama ben size şunu söyleyeyim; sosyal medya platformları sağlayıcılarından kesinlikle çok daha özgürlükçü yaklaşımımız var. Bunu özellikle söylemek isterim” cevabını verdi. “Yap- İşlet- Devret aynı zamanda bir finansman ve yapım modelidir” Yap- İşlet- Devret projeleri ve Kamu Özel İşbirliği projeleri noktasında eleştirilere ilişkin Uraloğlu, “Biz bir yatırımı üç yöntemle yaparız. Bir kamu kaynağından yaparız. Tamamen milli bütçeden yaparız. İki dış kredi temin ederek yaparız. Üç; Yap- İşlet- Devret projeleri ve Kamu Özel İşbirliği yaparız. Bizim bütçemizde ne var? Bakarız. Ondan sonra yine bizim bütçemiz ülkemizin kredi bilitesi nedir? Ona bakarız. Kredi alabilme şartlarına bakarız. Ve sonrasında da bu işin yapılabileceğine bakarız. Yap- İşlet- Devret aynı zamanda bir finansman ve yapım modelidir. İkisinin beraber olduğu modeldir. Burada bunu kaçırmamamız gerekir. Biz burada eğer hani birinci, ikinci alternatiflerde çözüm bulamamışsak üçüncü alternatife giderek Yap- İşlet- Devret modeline gidiyoruz” ifadelerini kullandı. “AJET’te güncel bir rötar problemi yoktur” AJET ile ilgili eleştirilere cevap veren Bakan Uraloğlu, “AJET aksadığı zamanda şöyle bir teşvik yapalım dedik. Elbette haklı eleştirilerin gereğini yapmak durumundayız. Bakın Rusya-Ukrayna Savaşı’ndan kuzeyimizdeki hava koridoru kapalı. Ve Filistin’deki zulümden dolayı güneyimizdeki hava koridorunun önemli bir bölümü kapalı. Rötarların olduğu temmuz ayında da Avrupa Kupası Futbol Turnuvası var. Elbette yapılanmasından kaynaklanan problemler de vardır. Ama bunları çözdük ve bakın şu anda güncel bir rötar problemi yoktur” dedi. Çukurova Havalimanı’nın tarım arazisi yapılması şeklindeki eleştirilere ilişkin Uraloğlu, “Biz binlerce insanın tepesinden Şakirpaşa’da egzoz gazlarını salıyoruz. Ona kimse itiraz etmiyor. Ama havacılık kriterlerini sağladığımız bir yere niye havalimanı yaptık şeklinde eleştiriler var. Bunu da sizlerin takdirine sunuyorum” diye konuştu. Devam eden tünel yapım çalışmaları hakkında bilgi veren Uraloğlu, “Ovit Tüneli karayollarında kuzey güney akslarımızda on sekizinci aksımızdı. Sadece bir Ovit Tüneli olarak düşünmeyin. Onun devamında Kırık Tüneli, Dallıkavak Tüneli var. Mardin’e kadar uzanan bir hatla ilgili çalışmalar devam ediyoruz. Yine güncel rakamı söyleyeyim. Türkiye’de bin kişiye yüz seksen dört otomobil düşüyor. Yüz altmış yediden buraya çıktı. Elbette beş yüz rakamları beklenen rakamlardır” şeklinde konuştu. Ankara-İzmir Hızlı treninin bitiş tarihi hakkında bilgi veren Uraloğlu, “Sunumumuzda 2027 ve 2028 gözüküyor. Bu bizim sözleşmeye göre olandır. Ama iddiamız ve hedefimiz daha önce söylediğimiz gibi Afyon’a kadar 2026’da tamamını da 2027’de bitirmek bizim hedeflerimiz arasındadır” ifadelerini kullandı. Antalya’da devam eden yol yapım çalışmalarına ilişkin açıklamada bulunan Uraloğlu, “Antalya merkezdeki kavşakları ihalesini yaptık. Sözde kalmayacak. İki yılda bitireceğiz. Niye iki yılda bitireceğiz? Turizm sezonu haricinde çalışacağımız için birinci yılda alt yapısını ikinci yılda da üst yapısını yazın da çalışmamak şartıyla inşallah bitirmiş olacağız. Antalya Alanya Otoyolu’nun çevre yolu ayağı eksik diye bazı vekillerimizin eleştirisi var. Antalya- Alanya Otoyolu’nu fizibilitesini yapmak için mevcut çevre yoluna bağlantı yapacak şekilde orayı tamamlama şartıyla. Yine Alanya çevre yoluna bağlantı yapabilecek şekilde projenin boyunu kısaltarak ancak fizibil hale getirdik. Ama bağlantıları da bu iki çevre yoluyla inşallah yapmış olacağız” dedi.
25 Kasım 2024 Pazartesi - 22:34 "Arnavutluk Bağımsızlık Günü" Ankara’da kutlandı Arnavutluk Bağımsızlık Günü, Ankara’da düzenlenen resepsiyonla kutlandı. Arnavutluk’un Ankara Büyükelçisi Blerta Kadzadej’in ev sahipliğinde düzenlenen resepsiyona, Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bak, Genel Kurmay Başkanı Orgeneral Metin Gürak, Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Selçuk Bayraktaroğlu, Hava Kuvvetleri Komutanı Ziya Cemal Kadıoğlu, yabancı misyon şefleri ve davetliler katıldı. İki ülkenin milli marşlarının okunmasının ardından programda açılış konuşmalarına geçildi. Türkiye ve Arnavutluk’un zor zamanlarda birbirinin yanında duran iki dost ülke olduğunu belirten Bakan Bak, ortak tarih, kültüre dayalı bağlara ve 100 yılı aşkın diplomatik ilişkilere sahip iki ülke olduğunu kaydetti. NATO müttefikliği çerçevesinde hızla gelişen iki ülke arasındaki iş birliğinin, 2021 yılında Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi (YDİK) mekanizmasının tesis edildiğini dile getiren Bakan Bak, “Münasebetlerimiz son dönemde karşılıklı üst düzeyli ziyaretlerle de pekiştirilmektedir. Cumhurbaşkanımızın 10 Ekim tarihinde Tiran’a yaptıkları ziyaret marjında düzenlenen YDİK 2. Toplantısı ilişkilerimizi daha da ilerletmemize önemli bir zemin hazırlamıştır. Ziyaret kapsamında tarım, eğitim ve iletişim konularında akdedilen üç belge bu alanlardaki işbirliğimizi güçlendirecektir. Sayın Cumhurbaşkanımız ve Başbakan Sayın Edi Rama tarafından YDİK marjında imzalanan Ortak Bildiri, Arnavutluk’la 2021 yılında tesis ettiğimiz Stratejik Ortaklığın derinleştirilmesini sağlayacaktır” ifadelerini kullandı. Arnavutluk’un ekonomik ve ticari ilişkilerinde Türkiye’nin en büyük üçüncü ticaret ortağı olduğunu aktaran Büyükelçi Kadzadej, “Türk ve Türk-Arnavut şirketlerinin sayısı 650’ye yaklaştı. 3,5 milyar doların üzerinde yatırım stoğu ile madencvilik ve enerji, altyapı ve ulaştırma, bankacılık, metalurji üretimi, endüstri gibi stratejik sektörlerimize yatırım yaparak pazarımızda varlıklarını sürdürüyorlar. Ticaret hacmi, 2023’teki aynı döneme kıyasla 2024’ün ilk 9 ayında önemli ölçüde arttı. Her iki ülke de 2 milyar dolar ticaret hacmine ulaşmayı hedefliyor” diye konuştu.
Çorlu 1947 SK Teknik Direktörü Aka’nın öldürülmesiyle ilgili 13 şüpheliye gözaltı
23 Kasım 2024 Cumartesi - 10:11 Çorlu 1947 SK Teknik Direktörü Aka’nın öldürülmesiyle ilgili 13 şüpheliye gözaltı Emniyet Genel Müdürlüğü (EGM), Tekirdağ’da 22 Kasım günü vurularak öldürülen Çorlu 1947 Spor Kulübü Teknik Direktörü Ersin Aka’nın cinayetiyle ilgili, Edirne ve Tekirdağ illerinde icra edilen operasyonlarda 13 şüphelinin yakalandığını bilirdi. Emniyet Genel Müdürlüğünden olayla ilgili yapılan açıklamada, “Çorlu 1947 Spor Kulübü Teknik Direktörü E.A.’nın 22.11.2024 tarihinde İ.T.İ. tarafından Tekirdağ’da vurularak öldürülmesi olayı kapsamında yapılan çalışmalarda; Edirne ve Tekirdağ il Emniyet Müdürlüğümüzce yapılan titiz çalışmalar neticesinde şüpheli şahısların muhtemel kullandıkları ve beraber hareket ettikleri değerlendirilen şahısların araçları tespit edilmiş, Ö.Y. , O.K. , F.Y. ve Ş.Y isimli şahıslar araçları ile seyir halinde iken Havsa ilçesinde, D.Y. isimli şahıs Havsa ilçesinde bulunan ikametinde, Y.K., M.C.D. ve K.Z. isimli şahıslar Edirne ili Mithatpaşa Mahallesinde yaya vaziyette yakalanmıştır. Ekiplerimizin yaptığı çalışmalar neticesinde firari şahısların bulunduğu adreste Edirne Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen arama kararına istinaden sabah saatlerinde yapılan operasyon neticesinde bahse konu adreste olayda kullanıldığı değerlendirilen (1) adet GLOCK marka silah ve şarjöre takılı (10) adet fişek ile firari şüpheliler İ.T.İ., M.P., O.E.A. ile M.K., S.K. isimli şahıslar yakalanmıştır. Yakalanan toplam 13 şüpheli ile ilgili adli tahkikat devam etmektedir” ifadeleri yer aldı.
Türk Eğitim Sen Genel Başkanı Geylan, 24 Kasım Öğretmenler Günü anketinin sonuçlarını açıkladı
23 Kasım 2024 Cumartesi - 09:21 Türk Eğitim Sen Genel Başkanı Geylan, 24 Kasım Öğretmenler Günü anketinin sonuçlarını açıkladı Türk Eğitim Sen Genel Merkezi, 24 Kasım Öğretmenler Günü dolayısıyla “31 Ekim-10 Kasım 2024 tarihleri arasında çevrim içi olarak Türkiye genelinde 4 bin 345 öğretmenle bir anket çalışması gerçekleştirmiş ve raporun ilk bölümünü yayınlamıştı. “Eğitim Çalışanlarının Gerçek Gündemi: 24 Kasım Öğretmenler Günü Memnuniyet, Beklenti ve Eğitimi Değerlendirme-2024” konulu anketin ikinci bölümü ise Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli, Öğretmenlik Mesleği Kanunu ve Milli Eğitim Akademisine yönelik öğretmenlerin görüş, düşünce ve beklentilerini içermekte. Anket sonuçları ise şöyle: "Türkiye Yüzyılı Maarif Modeline dair Maarif Modelini politik ve gereksiz bir çalışma olarak değerlendirenlerin oranı yüzde 56.7’dir. Türkiye Yüzyılı Maarif Modelini olumlu bir çalışma olarak gören katılımcıların oranı yüzde 12.5 ile oldukça düşüktür. Kısmen yeterli gören katılımcıların oranı yüzde 30.8 ile orta düzeyde yer alırken, gereksiz ve politik bir çalışma olarak değerlendiren ve olumsuz bakış açısına sahip olan katılımcıların oranı yüzde 56.7 ise yüksek düzeydedir. Türkiye Yüzyılı Maarif Modelinin eğitimde kaliteyi artırması hakkında katılımcıların görüşleri incelendiğinde; hiçbir faydası olmayacağını düşünen katılımcıların oranı yüzde 54.2 iken, kısmen faydası olacağını düşünenlerin oranı yüzde 39.6’dır. Türkiye Yüzyılı Maarif Modeline ilişkin hazırlanan ders içeriklerini yeterli görenlerin oranı yüzde 34.9, yetersiz görenlerin oranı yüzde 65.1’dir. Katılımcıların görüşleri doğrultusunda, Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli kapsamında hazırlanan ders kitaplarını yeterli görenlerin oranı yüzde 42.9 iken, yetersiz görenlerin oranı yüzde 57.1’dir. Öğretmenlik Mesleği Kanunu’na Dair Katılımcı öğretmenlerin yüzde 64.9’u ÖMK’nın beklentileri karşılamadığını ifade ediyor. Katılımcıların “Öğretmenlik Mesleği Kanunu meslekle ilgili beklentilerinizi karşıladı mı?” sorusuna verdikleri yanıtlar incelendiğinde, “evet” diyenlerin oranı sadece yüzde 1.9 iken, “kısmen” diyenlerin oranı yüzde 33.2 ve “hayır” diyenlerin oranı ise yüzde 64.9’dur. Katılımcıların “Size göre Öğretmenlik Mesleği Kanunu’nun en asli niteliği ne olmalıdır?” sorusuna verdikleri yanıtlar incelendiğinde; “Öğretmenlik mesleğinin statüsünü/itibarını artırmak için yönelik düzenlemeler olmalı” yanıtı yüzde 74 ile diğer yanıtlara göre ciddi bir farkla ilk sırada yer almaktadır. Milli Eğitim Akademisi’ne Dair Milli Eğitim Akademisi gereksiz politik bir karar diyenlerin oranı yüzde 37.6. Katılımcıların “Milli Eğitim Akademisi hakkında ne düşünüyorsunuz?” sorusuna verdikleri yanıtlar incelendiğinde, “gereksiz politik bir karar” diyenlerin oranı yüzde 37.6, “gereksiz kaynak israfı” diyenlerin oranı yüzde 29.6, “politik ayrımcılığın bir unsuru olur” diyenlerin oranı ise yüzde 15’tir. Katılımcıların “Milli Eğitim Akademisi’nin hangi işlevleri üstlenmesi gerekir?” sorusuna verdikleri yanıtlar incelendiğinde; “öğretmenlerin hizmet içi eğitimlerini üstlenmeli” ifadesi yüzde 49.5 oranla açık ara farkla ilk sırada yer almaktadır. Katılımcıların “Milli Eğitim Akademisi ile üniversitelerin eğitim fakülteleri arasında öğretmen yetiştirme yönüyle bir ikilik doğmakta mıdır?” sorusuna verdikleri yanıtlar incelendiğinde; “evet” diyenlerin oranı yüzde 87.5, “hayır” diyenlerin oranı yüzde 12.5’tir. Katılımcıların “Milli Eğitim Akademisi ile Üniversitelerin Eğitim Fakülteleri arasında ikilik olmaması için hangi tedbirler alınmalıdır?” sorusuna ankete katılanların yüzde 35.5’i MEB ile Eğitim fakülteleri öğretmen yeterlilikleri konusunda bir çerçeve belirlemeli, yüzde 35.3’ü Milli Eğitim Akademisi MEB bünyesinde hizmet içi eğitim ve yönetici eğitimi konusunda yoğunlaşmalı, yüzde 29.2’si de eğitim fakültelerinde bölümü bulunan branşlar eğitim fakülteleri mezunlarından atanmalı seçeneğini işaretlemişlerdir. Öte yandan; katılımcılar arasında yüzde 64.9’u hizmet içi eğitim faaliyetlerinden katkı elde edemediğini düşünüyor. Katılımcıların okulda yaptıkları mesleki çalışmalara yönelik değerlendirmeleri incelendiğinde; kısmen yeterli görenler yüzde 36.6 ile ilk sırada yer almaktadır. Bunu sırasıyla yeterli görmüyorum (yüzde 23.4), kesinlikle yeterli görmüyorum (yüzde 19.9), yeterli görüyorum ( yüzde 15.3) yanıtlarını veren katılımcılar izlemektedir. Kesinlikle yeterli görenler ise yüzde 4.6 ile son sırada yer almaktadır. Anket sonuçlarını değerlendiren Türk Eğitim Sen Genel Başkanı Talip Geylan şunları kaydetti: “Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli, ÖMK ve Milli Eğitim Akademisine dair görüş ve beklentiler dikkat çekicidir. Hükümetin ve Milli Eğitim Bakanlığı’nın bu görüşler çerçevesinde Maarif Modeli ve ÖMK’da düzenleme yapması en büyük beklentimizdir. Bu noktada özellikle ÖMK ile ilgili bazı taleplerimizi bir kez de 24 Kasım Öğretmenler Günü’nde hatırlatmak istiyoruz: Yönetici görevlendirme süreci mutlaka kanunda yer alması, başarıyı takdir ve teşvik eden bir ödül sistemi getirilmesi, öğretmen atamalarının mülakatsız, KPSS puanına göre yapılması, öğretmenlik kariyer basamakları sisteminin getirmiş olduğu mali hakların emeklilik sistemine de yansıtılması, Öğretim Yılına Hazırlık Ödeneğinin tüm eğitim çalışanlarına bir asgari ücret tutarında ödenmesi, öğretmenlerin ek ders ücretlerinin belirlenmesinde kullanılan katsayının yüzde 100 oranında arttırılması şeklinde taleplerimizin hayata geçirilmesi büyük öneme sahiptir. Tüm öğretmenlerimizin 24 Kasım Öğretmenler Günü’nü kutluyor; Başöğretmenimiz Atatürk’ün izinde gelecek nesilleri yetiştirmenin gururunu taşıyoruz. "
TZOB Genel Başkanı Bayraktar ’Kahverengi kokarca zararlısının fındık ve tarımsal ürünlere verdiği zararları’ değerlendirdi:
23 Kasım 2024 Cumartesi - 09:16 TZOB Genel Başkanı Bayraktar ’Kahverengi kokarca zararlısının fındık ve tarımsal ürünlere verdiği zararları’ değerlendirdi: Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, kahverengi kokarcanın fındık ve diğer tarımsal ürünlere verdiği zararları ve yapılması gerekenleri değerlendirdi. Bayraktar, “Kahverengi kokarca zararlısı stratejik öneme sahip fındıkta son yılların en önemli sorunu haline geldi" dedi. TZOB Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, kahverengi kokarcanın fındık ve diğer tarımsal ürünlere verdiği zararları değerlendirdi. “Dünya fındık üretiminden aldığımız pay giderek azalsa da ülkemiz dünya fındık üretiminin yüzde 64’ünü gerçekleştirerek hala liderliğini sürdürüyor” diyen TZOB Genel Başkanı Bayraktar, açıklamasını şöyle sürdürdü: “Fındık ürününde dünyada tekel konumundayız. Ürettiğimiz fındığın yüzde 85’ini ihraç ederek küresel fındık ihracatının yüzde 50’sini karşılıyoruz. Bu durum ülkemizi dünya fındık üretiminde ve ihracatında ilk sıralara taşıyor. Ancak üreticilerimizin çilesi bitmiyor. Kahverengi kokarca zararlısı stratejik öneme sahip fındıkta son yılların en önemli sorunu haline geldi. 2017 yılında Gürcistan’dan yayılarak Borçka ilçesinde görülen kahverengi kokarca zararlısı bugün tüm Karadeniz bölgesinde tarımsal üretimi tehdit ediyor. Yeşil aksama sahip 300’den fazla ürüne zarar veren bu zararlı geçim kaynağı fındık olan çiftçilerimizin gelirini doğrudan etkilemeye başladı. Dünyada muadili olmayan ve küresel pazarda eşsiz bir konuma sahip olan Türk fındığının geleceği bu zararlının kontrol altına alınmaması halinde tehlikeye girecektir. Bu durumdan sadece üreticilerimiz değil sanayicilerimiz, ihracatçılarımız kısacası ülke ekonomimiz etkilenecek, ağır bir bedel ödeyecektir.” “Kahverengi kokarcanın verdiği zarar üreticilerimizi mağdur ediyor. Piyasada üretici fiyatları aşağı çekildi” TZOB Genel Başkanı Bayraktar şöyle devam etti: "2017 yılından buyana Tarım ve Orman Bakanlığımız, Birliğimiz ve Odalarımız başta olmak üzere diğer sektör temsilcileri tarafından her türlü uyarı yapılıyor olmasına rağmen tehlikenin ciddiyeti tam anlamıyla kavranmadı ve ülkemiz büyük bir felaket ile karşı karşıya kaldı. Geçen yıl kahverengi kokarcanın fındığa verdiği zarar yüzde 25’i buldu. Verimin yanında randımanı da düşürdüğü için giderek artan zararın boyutları üreticilerimizi mağdur ediyor. Bu zararlının neden olduğu kayıplar nedeniyle bu yıl randımanda yüzde 30-35 oranında düşüşün yanı sıra küflü ve çürük oranlarında da yüzde 40’a varan oranda artış oldu. Bu kayıplar nedeniyle pek çok üreticimiz fındığını satamadı. Tedbir alınmadığında kahverengi kokarcanın vereceği zararın yüzde 50 ila 75 arasında olacağı tahmin ediliyor. Bu durum 2 milyar doların üzerinde ihracat geliri sağlayan fındık sektöründe telafisi imkansız zararlara yol açabilir. Rekolte düşük olmasına rağmen kokarca zararlısı bahane edilerek fındık alım fiyatları düşürülüyor. Piyasada teşekkül eden fiyatlar Toprak Mahsulleri Ofisinin açıkladığı fındık fiyatının çok altındadır.” “Kahverengi kokarca ekonomik tehdit haline geldi” “Kahverengi kokarca yalnızca tarımsal üretimi değil, aynı zamanda Türk tarımının ekonomik istikrarını da tehdit eder hale geldi" diyen Bayraktar şunları kaydetti: "Nisan ayında kışladıkları yerden çıkarak yayılan bu zararlı karanfil oluşumundan başlayarak fındığa zarar veriyor, çürümeye ve dökülmelere neden oluyor. Hasat aşamasına kadar yaptığı zararlar ile fındıkta iç çürüklüğüne, tadında acımaya, küflenmeye ve depolamada firenin artmasına kadar pek çok ekonomik kayba neden oluyor. Giderek yayılan bu istilacı tür yok edilmediği takdirde önümüzdeki yıllarda ülkemiz geneline yayılarak fındık ve diğer tarımsal ürünlere daha fazla zarar verecektir. Turunçgil uzun antenli böceği ve kahverengi kokarcanın neden olduğu zararın telafisi amacıyla üreticilerimize tazminat ödenmesi amacıyla 2019 yılında Bakanlık nezdinde talepte bulunduk. Talebimiz dikkate alınarak turunçgil uzun antenli böceği için Bitki Karantinası Tazminat Desteği çiftçilerimize sağlandı. Kahverengi kokarca için de bahçe ilaç desteği ve feromon tuzak desteği verilmelidir. Kahverengi kokarca zararlısına karşı Tarım ve Orman Bakanlığı, Birliğimizin de dâhil olduğu 2023-2025 yıllarını kapsayan Kahverengi Kokarca Eylem Planı hazırlayarak uygulamaya koydu. Eylem planı kapsamında zararlıyla mücadele için Tarım ve Orman Bakanlığı ve bölgedeki Ziraat Odaları başta olmak üzere Karadeniz bölgesindeki borsalar, üniversiteler fındıkla alakalı kurum ve kuruluşlar seferber oldu. Bölgedeki Ziraat Odalarımız, Tarım ve Orman il/ilçe müdürlükleri ile koordineli bir şekilde yayılım alanlarını belirlemek için 3 bin 500’e yakın feromon tuzak dağıtıldı. Bu tuzaklar belirli aralıklarla kontrol edilerek zararlının yayılımı kontrol altına alınmaya çalışılıyor. Son olarak Tarım ve Orman Bakanlığı mücadele için faydalı böcek olan samuray arısının üretimini gerçekleştirerek doğaya salınımını sağladı. Bugüne kadar 35 ilde 207 bin 286 samuray arısı üretimi yapılarak salım yapıldı. Samuray arısı üretimi artırılarak daha fazla alana salımı yapılmalıdır.” Tarımsal üretimde kullanılan girdilerdeki yüksek artışlar üreticileri zorlarken bir de kahverengi kokarca ile mücadelenin eklenmesinin fındık üretiminin sürdürülebilirliğinin önünde engel oluşturduğunu vurgulayan Bayraktar, "Bölge genelinde coğrafi şartların zor olması üreticilerimizin kendi imkânlarıyla ilaçlı mücadele yapmasına engel oluyor. Zararlı ile mücadelede ilaç temini ve uygulanmasında diğer kurumların yanında belediyelerin de maddi ve ekipman desteği çok önemlidir” ifadesini kullandı. “Kahverengi kokarca sadece fındıkta değil 300’den fazla üründe zarar yapıyor” Bayraktar şu bilgileri verdi: “Sadece Karadeniz bölgesinde değil ülkemizin birçok bölgesinde meyve, sebze üretimini tehdit eden, 300’den fazla bitki türüne zarar veren kahverengi kokarca, başta fındık olmak üzere elma, armut, turunçgiller, şeftali, ceviz, Trabzon hurması, mısır, fasulye, domates, biber, patlıcan ve benzeri ürünlere hatta orman ağaçlarında da zarara yol açıyor. Bu zararlı ile mücadelede tüm kurum ve kuruluşlar gereken desteği vererek bu problemin çözümüne katkı sağlamalıdır. Zararlı ile mücadelede yaşanan diğer bir sıkıntı ise bölgedeki fındık bahçe sahiplerinin bir kısmının başka illerde yaşamakta olup hasattan hasada bölgeye gelmesidir. Bu durum zararlının tarım alanları dışında boş mesken, ahır ve benzeri yerlerde toplu olarak kışlaması nedeniyle bu alanlarda yapılacak topyekün ilaçlı mücadelede zaafiyete yol açıyor. Mücadelede bu husus da gözden kaçırılmamalıdır.” “Kahverengi kokarca yok olana kadar bu mücadele devam etmeli” “Kahverengi kokarca ile mücadelede üreticilere yapılan bilinçlendirme çalışmaları bu zararlı yok olana kadar tüm kurum ve kuruluşlar tarafından kesintisiz sürdürülmelidir" uyarısını yapan Bayraktar, şunları kaydetti: "Bu konuda İl ve ilçe Ziraat Odalarımız yıl boyunca bilgilendirme faaliyetlerini devam ettirmektedir. Sadece üreticilerimiz değil bölge insanımız da evinde, deposunda, samanlığında ve benzeri yerlerde bu zararlıyı gördüklerinde imha etmelidir. Nisan ayına kadar evlerde, depolarda, samanlıklarda kışlayan bu zararlı havaların ısınmasıyla birlikte tarımsal alanlara yayılarak önümüzdeki sezon da üretimi tehdit edecektir. Bu sebeple özelikle kış aylarında köylerde boş bırakılan bu mekânlar kontrol edilmeli, bu zararlı böcek ile karşılaşılması halinde Tarım ve Orman il/ ilçe Müdürlükleri veya Belediyelerle irtibata geçilerek imha edilmeleri sağlanmalıdır. Kahverengi kokarcanın hareketli olduğu Nisan ayı sonu ve Mayıs ayında Tarım ve Orman Bakanlığı’nın ruhsatlandırdığı ruhsatlı bitki koruma ürünleri ile tarımsal alanlarda ilaçlı mücadele yapılmalıdır. Kimyasal mücadelenin yanında çevreye zarar vermemek adına biyolojik mücadele daha da önem kazanıyor. Bu nedenle biyolojik ve biyoteknik mücadelede Bakanlık daha fazla inisiyatif almalıdır. Kokarcadan zarar gören üreticilerimizin Ziraat Bankalarına ve Tarım Kredi Kooperatiflerine olan borçları faizsiz veya çok düşük faizle uzun vadede ödenmesi sağlanmalı, yeniden kredi kullanabilmelerinin önü açılmalıdır. İlgili kurum ve kuruluşların çiftçilerimizle el ele vererek bu zararlıya karşı mücadelesinin başarıya ulaşması en büyük dileğimizdir.”
Palandöken: “İklim değişikliği tarımsal maliyetleri artırıyor”
23 Kasım 2024 Cumartesi - 09:14 Palandöken: “İklim değişikliği tarımsal maliyetleri artırıyor” Kuraklık ve iklim değişikliği gibi mevsimsel faktörlerle birlikte gıda israfının boyut değiştirdiğine dikkati çeken Türkiye Esnaf ve Sanatkârları Konfederasyonu (TESK) Genel Başkanı Bendevi Palandöken, “Ne yazık ki ülkemizde her yıl 23 milyon ton gıda, 12 milyon da ekmek israf ediliyor. Bu rakamlar birçok ülkenin yeterli beslenmesine katkı sağlayacak veriler" dedi. Palandöken, "Oysaki iklim değişikliği ve mevsimsel değişiklikler, sulamada yaşanan sıkıntılar, lojistikte meyve sebze taşıyan aracın uygun soğutma sistemlerinin olmayışı tarım sektörümüzü doğrudan etkileyip üretime engel oluyorken bu konuda bilinçlendirilmek çok önemli. Bununla beraber kuraklık ve betonlaşma tarımsal maliyetleri her geçen gün artırıyor. Çiftçilerimiz, alın terlerinin karşılığını alamadıklarından, tüketiciler ise yüksek fiyatlardan dolayı şikâyetçi. İsrafının önüne geçebilirsek sorunların çözümü için büyük bir adım atarız” dedi. “İsrafı önlemede planlı üretim ve tüketim çok önemli” Ürünlerin daha tarladan sofraya gelene kadar zayi olduğuna dikkat çeken Palandöken, “Gıda israfı zincirinin en kritik halkalarından biri, ürünlerin tarladan sofraya gelene kadar ürünlerin maruz kaldığı zayiat. Nakliyede, depolamada ve pazarda birçok ürün israf oluyor. Bu kayıplar, arz-talep dengesini bozarak fiyatların daha da yükselmesine sebebiyet veriyor. Evimizde, soframızda, iş yerimizde tüketebileceğimiz kadar gıda almalı ve fazla gıda israfından kaçınmalıyız. Gıda saklama yöntemleri konusunda bilinçlenerek bozulmaların önüne geçebiliriz. Çiftçilerimiz talep doğrultusunda planlı ekim yapmaya teşvik edilmeli ve bu konuda desteklenmeli” diye konuştu. “İsrafı önlemek için kamu spotları oluşturulmalı” İsraf edilen her bir gıdanın aynı zamanda yok edilen bir emek olduğunu söyleyen Palandöken, “Nakliye sırasında ürün kaybını önlemek için daha verimli lojistik sistemler geliştirmeli ve uygun depolama şartlarını yaygınlaştırmalıyız. Suyumuzu, toprağımızı ve enerjimizi doğru kullanarak, daha sürdürülebilir bir üretim ve tüketim modeli oluşturabiliriz. Unutmayalım ki, israf edilen her gıda maddesi, aynı zamanda yok edilen emek, su, toprak ve enerji demektir. İklim değişikliğinin etkilerini daha derin hissetmeden, hep birlikte üzerimize düşeni yapmalıyız. Okul sıralarından itibaren ailede ve sosyal çevrede israfı önlemek için kamu spotları oluşturmalı ve bu konuda farkındalık oluşturmalıyız” şeklinde konuştu.
Hızlı kargo ya da posta yoluyla gönderilen eşya konu edilerek yapılan dolandırıcılığa dikkat
23 Kasım 2024 Cumartesi - 09:08 Hızlı kargo ya da posta yoluyla gönderilen eşya konu edilerek yapılan dolandırıcılığa dikkat Ticaret Bakanlığınca, yurt dışından hızlı kargo ya da posta yoluyla ülkemize gelen gönderilerin son zamanlarda dolandırıcılık faaliyetlerine konu edildiği tespit edildi. Bakanlık, posta ve hızlı kargo işlemlerinde, Ticaret Bakanlığı birimleri ile Ticaret Bakanlığının gümrük idarelerinin vatandaşlara e-posta, telefon araması ya da mesaj yoluyla bir bildirimde bulunmadığı, herhangi bir hesap numarası ya da web sitesi linki yoluyla ödeme talep etmediği uyarısı yapıldı. Bakanlıktan yapılan açıklamada, yurt dışından hızlı kargo ya da posta yoluyla ülkemize gelen gönderilerin son zamanlarda dolandırıcılık faaliyetlerine konu edildiği belirtilerek, "Dolandırıcılarca; e-posta, telefon araması, mesaj ve diğer haberleşme araçları kullanılarak ’Gümrükte gönderiniz var’, ’Gönderiniz gümrükte takıldı’, ’Gönderinizin içeriğinde yasa dışı madde tespit edildiğinden hakkınızda yasal işlem yapılacaktır’, ’Kargonuz teslim edilemediğinden teslimi için ek ücret ödenmesi gerekmektedir’ gibi ifadeler kullanılarak, yapılan sahte ve aldatıcı bildirimlerle vatandaşlarımıza hesap numaraları ya da web sitesi linkleri gönderilmekte ve para yatırmaları talep edilebilmektedir. Bu nedenle, vatandaşlarımıza gelen bu tarz bildirimlere ait bilgilerin teyit edilmesi hayati önem taşımaktadır" denildi. Posta ve hızlı kargo işlemlerinde, Ticaret Bakanlığının birimleri ile Ticaret Bakanlığının gümrük idarelerinin vatandaşlara e-posta, telefon araması ya da mesaj yoluyla bir bildirimde bulunmadığı, herhangi bir hesap numarası ya da web sitesi linki yoluyla ödeme talep etmediği vurgulanarak, "Diğer taraftan, posta ve hızlı kargo işlemlerine konu olabilecek e-ticaret alışverişlerinize ilişkin Ticaret Bakanlığımızca yetkilendirilen hızlı kargo firması ya da posta idaresinden gelen bildirimlerin doğruluğunun teyidi büyük önem arz etmekte olup, Ticaret Bakanlığımızca yapılan yeni düzenleme ile vatandaşlarımıza posta ve hızlı kargo işlemlerine konu olabilecek e-ticaret alışverişleri ile alakalı olarak, posta işletmesi ve hızlı kargo firmalarınca gönderilecek bildirimlerde yeknesaklık sağlanarak, her bir işlem özelinde vatandaşlarımıza yapılacak bildirim formatı oluşturulmuştur. Aynı düzenlemede, Ticaret Bakanlığımızca yetkilendirilen ve bu bildirimleri yapmakla yükümlü olan posta işletmesi ve hızlı kargo firmalarına ait olan iletişim bilgilerinin Ticaret Bakanlığımız resmi web sayfasında duyurulacağı kamuoyu ile paylaşılmıştır. Bu amaçla hazırlanan ’https://ggm.ticaret.gov.tr/istatistikler/istatistikler’ linkinde yer alan listeden, vatandaşlarımıza yapılan bildirimlerin ilgili hızlı kargo firması ya da posta idaresinin kurumsal e-posta adresi ya da telefon numarasından yapılıp yapılmadığı, bildirim içerikleri ile birlikte kontrol edilebilmektedir. Sahte ve aldatıcı bildirimlerle mücadele noktasında Ticaret Bakanlığımız çalışmaları son hızla devam etmekte, vatandaşlarımızın güvenliği ve güvenli alışveriş yapabilmeleri için her türlü önlem alınmaktadır" bilgileri verildi.
Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Keçeli’den Irak’taki nüfus sayımı hakkında açıklama
23 Kasım 2024 Cumartesi - 00:26 Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Keçeli’den Irak’taki nüfus sayımı hakkında açıklama Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Öncü Keçeli, Irak’taki nüfus sayımına yönelik yazılı açıklamada bulundu. Sözcü Keçeli yaptığı açıklamada Türkiye’nin Irak Türkmenlerinin yanında olduğunu belirterek, “Türkiye olarak, tüm kurumlarımızla, Irak Türkmenlerinin yanında duruyor, hak ve menfaatlerini gözetiyoruz. Bu çerçevede, Irak’la aramızda dostluk köprüsü teşkil eden ve Kerkük’te yoğun bir nüfusa sahip olan Türkmen soydaşlarımızın huzur ve güvenlikleri, bu ülkeyle ikili ilişkilerimizdeki temel önceliklerimizdendir. Irak’ta uzun yıllar sonra yapılmakta olan nüfus sayımı için IKB’deki Kürtlerin Kerkük’e yoğun şekilde intikallerine dair kamuoyuna da yansıyan gelişmeler yakından takip edilmiştir” ifadelerine yer verdi. Yapılan nüfus sayımının Iraklı Türkmenleri endişe sevk ettiğini belirten Keçeli, “Söz konusu nüfus sayımında etnik kökene dair veri toplanmamış olsa da yoğun nüfus hareketliliği Iraklı Türkmen ve Arap kesimleri haklı olarak endişeye sevk etmiştir. Bu usulsüzlüğün, aslında Kerküklü olmayan kitlelerin oldubittiyle Kerkük nüfusuna dahil edilmesi sonucunu doğuracağı ve bunun ileride yapılacak seçimlere de etki edeceği açıktır” ifadelerini kullandı. Iraklı Türkmenlerin mağdur edilmesine müsaade edilmemesini beklediklerinin altını çizen Keçeli, “Irak yetkili makamlarının, son yüz yıldır sayısız katliam ve zulme maruz kalmış Türkmen soydaşlarımızın, nüfus sayımı kapsamında yaşanan bu son gelişmeler nedeniyle bir kez daha mağdur edilmesine müsaade etmemesini bekliyoruz. Kerkük’teki temel beklenti ve hassasiyetimiz, vilayette tarih boyunca oluşan demografik yapıyla oynanmaması ve Kerkük halkının, vilayetin asli bileşenlerinin üzerinde mutabık kaldığı biçimde yaşamaya devam etmesidir” ifadelerine yer verdi.