GÜNDEM - 31 Ekim 2024 Perşembe 11:58

Ünipersen’den 129 Devlet Üniversitesi Rektörüne mektup

A
A
A
Ünipersen’den 129 Devlet Üniversitesi Rektörüne mektup

ÜNİPERSEN (Üniversite İdari Personel Sendikası), üniversite idari personelinin tayin ve nakil hakkı talebini duyurmak için Türkiye genelindeki 129 üniversitenin rektörüne mektup gönderdi.


ÜNİPERSEN, üniversite idari personelinin tayin ve nakil hakkı talebini Türkiye genelindeki 129 üniversitenin rektörüne gönderdiği mektuplarla gündeme taşıdı. Üniversitelerin "bacasız sanayi" olarak ülkemiz kalkınmasında oynadığı rolü vurgulayan sendika, idari personelin diğer kamu görevlileri gibi tayin hakkına sahip olması gerektiğini belirtti.


Gönderilen mektupta, Türkiye’de üniversitelerin büyüyen yapısına rağmen Yükseköğretim Kanunu’nun 1981 yılının şartlarına göre düzenlenmiş olduğuna dikkat çekildi. Mektupta, "Üniversitelerimizin bugün her ilde, hatta bazı ilçelerde kampüsleri bulunmakta ancak bu büyüyen yapıya uygun bir tayin ve nakil sistemi bulunmamaktadır. Üniversitelerdeki idari personelin birçok özlük ve mali hakkı, merkezi teşkilata bağlı çalışan diğer devlet memurlarına sağlanmışken bizlere tanınmamıştır" ifadeleri yer aldı.


ÜNİPERSEN’in çabaları sonucunda 6. ve 7. Dönem Toplu Sözleşmelerde üniversite idari personeli için tayin çalışması yapılmasına karar verilmiş olsa da, aradan geçen 4 yılda bu konuda somut bir adım atılmadığı belirtildi. Sendika yetkilileri, Şubat 2024’te Yükseköğretim Kurulu’nun (YÖK) tayin taleplerini topladığını ancak bir sonuç alınamadığını belirtti. Yetkililer, üniversitelerde personel açığının oluşacağı kaygısının bu süreci engellediğine dair izlenim edindiklerini dile getirdi.


Tayin Talebi "Kademeli ve Puanlama Sistemi ile Yönetilebilir" Mektupta, tayin hakkı verildiğinde üniversitelerde bir personel boşluğu oluşacağı yönündeki endişelere de değinilerek, "Yılın belirli dönemlerinde, üniversite personelinin tayin talepleri toplanabilir. Hizmet süresine göre belirlenecek puanlama sistemiyle diğer kurumlardaki gibi kademeli bir düzenleme oluşturulabilir" ifadeleri kullanıldı. Böylece diğer devlet kurumlarında uygulanan sisteme benzer bir model önerisi getirildi.


ÜNİPERSEN, üniversite idari personelinin sesi olarak çıktıkları bu yolda rektörlerden de destek beklediklerini belirtti. Sendika yetkilileri, rektörlerin idari personelin tayin taleplerinin ne kadar önemli olduğunu dilekçelerden yakından bildiklerini vurguladı. ÜNİPERSEN yetkilileri, "Diğer devlet kurumlarında var olan tayin ve nakil hakkının üniversite idari personeline de sağlanması, idari personelin en temel özlük haklarının korunmasını sağlayacaktır. Bu konuda rektörlerimizin desteği bizim için çok kıymetli" dedi.


Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Malatya Başkan Taşkın Kanalboyu esnafıyla buluştu Battalgazi Belediye Başkanı Bayram Taşkın, her fırsatta vatandaşlarla bir araya gelmeye devam ediyor. Başkan Taşkın, bu kez Kanalboyu’ndaki esnafı ziyaret ederek taleplerini dinledi. Battalgazi Belediye Başkanı Bayram Taşkın, Kanalboyu esnafını ziyaret ederek sorun ve taleplerini dinledi, esnafın ihtiyaçlarına yanıt vermek için çalıştıklarını ifade etti. Esnafın güler yüzlü karşılaması ve samimi sohbetleri, ziyaretin sıcak bir atmosferde geçmesini sağlarken, Taşkın, Battalgazi halkının beklentilerine kulak vermeye devam edeceklerini vurguladı. Battalgazi Belediye Başkanı Bayram Taşkın, ziyaret esnasında vatandaşlarla ve esnafla sohbet ederken, onların dilek ve isteklerini bizzat dinledi. Başkan Taşkın, yaptığı açıklamada, “Günün her saati, her vakit hemşehrilerimizle bir aradayız. Onların gülen yüzü ve samimiyeti, günümüzü bereketlendirdi, içimizi ısıttı. Bizim için önemli olan, vatandaşımızın huzur ve mutluluğudur. Esnafımızın işlerini kolaylaştırmak, taleplerine kulak vermek, onlarla omuz omuza çalışmak bizim önceliğimiz. Hemşehrilerimizin gülen yüzü ve samimiyeti, sadece günümüzü değil, çalışmalarımızı da bereketlendiriyor. Battalgazi Belediyesi olarak, esnafımızın sorunlarını çözmek ve ilçemizi daha yaşanabilir bir hale getirmek için her daim yanlarında olacağız. Bu ziyaretler, halkımızla bağlarımızı güçlendirirken, sorunları yerinde görmemize de imkan sağlıyor’’ ifadelerini kullandı. Ziyaret boyunca esnafla yakından ilgilenen Başkan Taşkın, talepleri not alarak belediyenin bu talepleri değerlendireceğini belirtti. Esnaf, Başkan Taşkın’a gösterdiği ilgi ve destekten dolayı teşekkürlerini iletti. İlçe esnafıyla düzenli olarak bir araya gelmesi, Başkan Taşkın’ın esnaf ve vatandaşlarla belediye arasındaki iletişimi güçlendirmesine katkı sağlıyor.
Kayseri Araç alımında ‘gizli ayıba’ dikkat Kayseri Barosu avukatlarından Seyit Yağmur, araç alımlarında satıcının söylemediği gizli ayıpların sonradan ortaya çıkması halinde alıcının haklarını kullanabilmesi için zaman kaybetmeden bildirimde bulunması gerektiğini söyledi. Araç alım satımlarında alıcı ve satıcının birbirine karşı yükümlülükleri bulunduğunu söyleyen Avukat Seyit Yağmur, “Sıfır ya da ikinci el araç alım satımlarında hem alıcının hem de satıcının satış sonrasında bir takım yükümlülükleri söz konusu olabilmektedir. Bu yükümlülüklerin temel kaynaklarından biri de açık ayıp ya da gizli ayıp olarak nitelendirilen araçta birtakım kusurların bulunması durumudur. Açık ayıp olarak nitelendirdiğimiz kusurlar, alıcının basit bir gözden geçirmeyle tespit edebileceği araçta bulunan eksikliklerdir. Buna örnek vermek gerekirse aracın kaportasında çizik olması, göçük olması ya da döşemesinde yırtık, deforme olması gibi durumlardır. Eğer satıcı satış öncesinde bu tür eksiklikleri de üstlenmemişse herhangi bir yükümlülüğü söz konusu değildir. Gizli ayıp olarak nitelendirdiğimiz kusurlar ise alıcının basit bir gözden geçirmeyle tespit edemeyeceği nitelikli bir şekilde araçta inceleme yapılmasını gerektiren kusurlardır. Bu kusurlar alıcının beklentilerini faydasal manada karşılamamalı ya da tamamen ortadan kaldırmalıdır. Kusurlar maddi, ekonomik ya da hukuki olabilir. Örnek vermek gerekirse aracın tramerinde ağır hasar kaydının olması, aracın kilometresiyle oynanmış olması, aracın bildirilenden alıcıya daha fazla değişen ya da boyalı parçasının bulunması, mekaniğinde arıza bulunması gibi durumlardır” dedi. Yağmur, tespiti zor olan ya da söylenenden fazla çıkan kusurların gizli ayıp olarak nitelendirileceğini söyleyerek, "Bu gibi durumlar söz konusu olduğu takdirde gizli ayıp olarak nitelendirilecektir. Alıcının satış sonrasında böyle bir tespit olduğu durumda bu tespit yapılan eksiklikleri, kusurları satıcıya vakit geçirmeksizin bildirmesi gerekmektedir. Bu bildirim yapılmadığı takdirde satış tarihinden itibaren alıcının hakları zaman aşımına uğramış olacak. Bu bildirim, süresinde yapıldığı takdirde de alıcının birtakım haklarını talep etme durumu söz konusu olacaktır. Satışın ticari ya da normal yapılması durumuna göre alıcının haklarını arama durumları farklılık arz etmektedir. Eğer satış ticari nitelikte bir satışsa alıcı haklarını 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun kapsamında arayacak. Eğer normal bir satışsa da 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 219 ve devamı maddeleri uyarınca alıcı haklarını arayacak. Burada tabii alıcının haklarını arayabilmesi için de birtakım şartların mevcut olması gerekli. Bu şartlar neler diye soracak olursak da alıcının satış esnasında araçta böyle bir kusur olduğunu bilmemesi, aracı kusuruyla birlikte kabul etmemiş olması gerekmekte. Bu bildirim yapıldıktan sonra alıcının kanunda öngörülen bir takım hakları söz konusudur” ifadelerini kullandı. Kusurların ekspertiz raporunda belirlenemese dahi sonradan bulunması halinde satıcının sorumluluğunun söz konusu olacağını söyleyen Yağmur, sözlerine şu şekilde devam etti: “Bu haklara değinecek olursak da aracı geri vermeye hazır olduğunu bildirerek sözleşmeden dönme, araçta eğer hasarsız, kusursuz haliyle arada bariz bir maddi fark varsa bu tazminatı satıcıdan isteme, eğer aşırı bir onarım gerektirmiyorsa aracı satıcının tamir ettirmesini talep etme ya da aracın ayıpsız bir benzeriyle satıcı tarafından değiştirilmesini talep etme gibi hakları var. Bu ayıbı defide bulunduğu takdirde de bu haklardan yararlanabilecektir. Burada 2 yıllık bir zaman aşımı söz konusu. Şayet 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 231. maddesinde öngörüldüğü üzere satıcı daha uzun süreli bir kusur çıkma durumunu teminat altına almamışsa, alıcı satıştan itibaren yani 2 sene içerisinde öğrendiği takdirde eğer satıcının ağır kusuru ya da hileli davranışı söz konusu değilse bu haklarını ileri sürebilecektir. Bu 2 yıllık sürenin içerisinde de eğer alıcı kusur bulunduğunu satıcıya bildirmişse 2 yıllık süre geçtikten sonra da bu haklarını kullanabilecektir. Alıcı, aracı satın alırken de tramere SMS atıp tramer kayıtlarını sorgulama, aracın sigorta kayıtlarını sorgulama, trafik tescil kayıtlarını sorgulama ya da tramer kayıtlarını sorgulama gibi bir yükümlülüğü de konusu değildir. Yani aracın tramer kayıtlarını bilmediği takdirde, satıcı alış esnasında sen bu kayıtları sorgulayabilirdin, öğrenebilirdin gibi bir savunma içerisinde bulunamayacaktır. Ayrıca ekspertiz raporunda da belirlenemeyen, tespit edilemeyen kusurlar sonradan çıkmışsa ve alıcı bunun satış öncesinde araçta mevcut olduğunu ispat ederse yine satıcının sorumluluğu söz konusu olacaktır.”
Kayseri Araç alımında ‘gizli ayıba’ dikkat Kayseri Barosu Avukatlarından Seyit Yağmur; araç alımlarında satıcının alıcıya söylemediği gizli ayıpların sonradan ortaya çıkması halinde, alıcının haklarını kullanabilmesi için zaman kaybetmeden bildirimde bulunması gerektiğini söyledi. Araç alım satımlarında alıcı ve satıcının birbirine karşı yükümlülükleri bulunduğunu söyleyen Avukat Seyit Yağmur, “Sıfır ya da ikinci el araç alım satımlarında hem alıcının hem de satıcının satış sonrasında bir takım yükümlülükleri söz konusu olabilmektedir. Bu yükümlülüklerin temel kaynaklarından biri de açık ayıp ya da gizli ayıp olarak nitelendirilen araçta birtakım kusurların bulunması durumudur. Açık ayıp olarak nitelendirdiğimiz kusurlar, alıcının basit bir gözden geçirmeyle tespit edebileceği araçta bulunan eksikliklerdir. Buna örnek vermek gerekirse aracın kaportasında çizik olması, göçük olması ya da döşemesinde yırtık deforme olması gibi durumlardır. Eğer satıcı satış öncesinde bu tür eksiklikleri de üstlenmemişse herhangi bir yükümlülüğü söz konusu değildir. Gizli ayıp olarak nitelendirdiğimiz kusurlar ise alıcının basit bir gözden geçirmeyle tespit edemeyeceği nitelikli bir şekilde araçta inceleme yapılmasını gerektiren kusurlardır. Bu kusurlar alıcının beklentilerini faydasal manada karşılamamalı ya da tamamen ortadan kaldırmalıdır. Kusurlar maddi, ekonomik ya da hukuki olabilir. Örnek vermek gerekirse aracın tramerinde ağır hasar kaydının olması, aracın kilometresiyle oynanmış olması, aracın bildirilenden alıcıya daha fazla değişen ya da boyalı parçasının bulunması, mekaniğinde arıza bulunması gibi durumlardır” dedi. Yağmur, tespiti zor olan ya da söylenenden fazla çıkan kusurların gizli ayıp olarak nitelendirileceğini söyleyerek; "Bu gibi durumlar söz konusu olduğu takdirde gizli ayıp olarak nitelendirilecektir. Alıcının satış sonrasında böyle bir tespit olduğu durumda bu tespit yapılan eksiklikleri, kusurları satıcıya vakit geçirmeksizin bildirmesi gerekmektedir. Bu bildirim yapılmadığı takdirde satış tarihinden itibaren alıcının hakları zaman aşımına uğramış olacak. Bu bildirim, süresinde yapıldığı takdirde de alıcının birtakım haklarını talep etme durumu söz konusu olacaktır. Satışın ticari ya da normal yapılması durumuna göre alıcının haklarını arama durumları farklılık arz etmektedir. Eğer satış ticari nitelikte bir satışsa alıcı haklarını 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun kapsamında arayacak. Eğer normal bir satışsa da 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 219 ve devamı maddeleri uyarınca alıcı haklarını arayacak. Burada tabii alıcının haklarını arayabilmesi için de birtakım şartların mevcut olması gerekli. Bu şartlar neler diye soracak olursak da alıcının satış esnasında araçta böyle bir kusur olduğunu bilmemesi, aracı kusuruyla birlikte kabul etmemiş olması gerekmekte. Bu bildirim yapıldıktan sonra alıcının kanunda öngörülen bir takım hakları söz konusudur” ifadelerini kullandı. Kusurların ekspertiz raporunda belirlenemese dahi sonradan bulunması halinde satıcının sorumluluğunun söz konusu olacağını söyleyen Yağmur, sözlerine şu şekilde devam etti; “Bu haklara değinecek olursak da aracı geri vermeye hazır olduğunu bildirerek sözleşmeden dönme, araçta eğer hasarsız, kusursuz haliyle arada bariz bir maddi fark varsa bu tazminatı satıcıdan isteme, eğer aşırı bir onarım gerektirmiyorsa aracı satıcının tamir ettirmesini talep etme ya da aracın ayıpsız bir benzeriyle satıcı tarafından değiştirilmesini talep etme gibi hakları var. Bu ayıbı defide bulunduğu takdirde de bu haklardan yararlanabilecektir. Burada 2 yıllık bir zaman aşımı söz konusu. Şayet Türk Borçlar Kanunu 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 231. maddesinde öngörüldüğü üzere, satıcı daha uzun süreli bir kusur çıkma durumunu teminat altına almamışsa, alıcı satıştan itibaren yani 2 sene içerisinde öğrendiği takdirde eğer satıcının ağır kusuru ya da hileli davranışı söz konusu değilse bu haklarını ileri sürebilecektir. Bu 2 yıllık sürenin içerisinde de eğer alıcı kusur bulunduğunu satıcıya bildirmişse 2 yıllık süre geçtikten sonra da bu haklarını kullanabilecektir. Alıcı, aracı satın alırken de tramere SMS atıp tramer kayıtlarını sorgulama, aracın sigorta kayıtlarını sorgulama trafik tescil kayıtlarını sorgulama ya da tramer kayıtlarını sorgulama gibi bir yükümlülüğü de konusu değildir. Yani aracın tramer kayıtlarını bilmediği takdirde, satıcı alış esnasında sen bu kayıtları sorgulayabilirdin, öğrenebilirdin gibi bir savunma içerisinde bulunamayacaktır. Ayrıca ekspertiz raporunda da belirlenemeyen, tespit edilemeyen kusurlar sonradan çıkmışsa ve alıcı bunun satıştan öncesinde araçta mevcut olduğunu ispat ederse yine satıcının sorumluluğu söz konusu olacaktır.”