POLİTİKA - 16 Ekim 2024 Çarşamba 14:08

Bakan Uraloğlu: "61 bin 293 adet alan adının vatandaşları dolandırmaya yönelik oltalama olarak kullanıldığı tespit edilmiş ve gerekli önlemler alınmıştır"

A
A
A
Bakan Uraloğlu: "61 bin 293 adet alan adının vatandaşları dolandırmaya yönelik oltalama olarak kullanıldığı tespit edilmiş ve gerekli önlemler alınmıştır"

Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, "Toplam 61 bin 293 adet alan adının vatandaşları dolandırmaya yönelik oltalama olarak kullanıldığı tespit edilmiş ve gerekli önlemler alınmıştır. Toplam 402 bin 979 adet zararlı internet adresine son bir haftada 165.62 milyon erişim engellenmiştir" dedi.


Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, 17. Uluslararası Bilgi Güvenliği Güvenliği ve Kriptoloji Konferansı’na katıldı. Cumhurbaşkanlığı Millet Kütüphanesi Konferans Salonu’nda gerçekleşen toplantıda konuşan Uraloğlu, siber güvenlik noktasında yazılımdan cihaz üretimine yerlilik ve millilik oranına çok önem verdiklerini, bu kapsamda birçok uygulama geliştirdiklerini söyledi. Gerçekleştirilen siber devriyelerle birçok zararlı yazılımın da engellendiğini belirten Bakan Uraloğlu, 7 saat içinde Türkiye’deki yaklaşık 838 bin 112 web sitesinin zafiyetlere karşı taramasının yapılabildiğini söyledi.



"2024 yılında toplam 97 binin üzerinde zararlı bağlantı tespit ederek, altyapı seviyesinde erişimlerini engelledik"


Savaşların artık bilişim dünyasındaki yerini aldığını ifade eden Uraloğlu, "Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı olarak Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu bünyesindeki Ulusal Siber Olaylara Müdahale Merkezimiz, kısa adıyla USOM eliyle yurt içi ve yurt dışı kaynaklı siber tehditleri tespit etme ve önleme faaliyetleri yürütüyoruz. Ulusal ve uluslararası düzeyde iş birlikleriyle siber tehditlere karşı mücadele halindeyiz. Kritik sektörlerde Sektörel Siber Olaylara Müdahale Ekipleri, kısa adıyla SOME ile kurumlar bünyesinde kurumsal SOME’ler kurarak teknik seviyede ulusal siber güvenliğimize ilişkin organizasyonun şekillenmesini sağladık. USOM koordinasyonunda görev yapan 14 adet sektörel SOME ve 2 bin 304 adet kurumsal SOME ile buralarda görev yapan 7 bin 873 siber güvenlik uzmanı ülkemizin sanal-siber sınırlarını koruyor. Yaptığımız çalışmalar kapsamında 2024 yılında toplam 97 binin üzerinde zararlı bağlantı tespit ederek, altyapı seviyesinde erişimlerini engelledik. Ayrıca USOM tarafından 2024 yılında toplam 12 binin üzerinde siber güvenlik bildirimi ilgili kurum ve kuruluşa bildirilerek, gerekli önlemlerin alınmasını sağladık" ifadelerini kullandı.



"7 saat içinde Türkiye’deki yaklaşık 838 bin 112 web sitesinin zafiyetlere karşı taraması yapılabilmektedir"


Siber güvenlik noktasında yazılımdan cihaz üretimine yerlilik ve millilik oranına çok önem verdiklerini söyleyen Uraloğlu, "USOM’da tamamen yerli ve milli olarak geliştirdiğimiz ’Avcı, Azad, Kasırga, Atmaca ve Kule’ gibi uygulamalarımız ile ülkemizin siber güvenliğini sağlıyoruz. Kritik kamu kurumları ile kritik altyapılar olmak üzere ülkemizin internete açık kaynaklarına ilişkin zafiyet taraması ve hizmet sürekliliğinin sağlanmasına yönelik izleme faaliyetlerini ise Kasırga projesi ile gerçekleştiriyoruz. Toplamda 131 farklı ’Kasırga’ taramasında 284 adet farklı portun servis ve zafiyet taraması haftalık olarak USOM tarafından gerçekleştirilmektedir. Bu taramalarda 894 farklı zafiyet tasarımı kullanılmaktadır. Ayrıca USOM tarafından 7 saat içinde Türkiye’deki yaklaşık 838 bin 112 adet kritik kapsamda bulunan web sitesinin zafiyetlere karşı taraması yapılabilmektedir. Atmaca projesi ile de yüzlerce zafiyete ait risk engellenmektedir" ifadelerine yer verdi.



"61 bin 293 adet alan adının vatandaşları dolandırmaya yönelik oltalama olarak kullanıldığı tespit edilmiştir"


Yaklaşık 17 milyon IP adresinin düzenli olarak taramasının yapıldığına dikkati çeken Uraloğlu, "Ayrıca, USOM tarafından geliştirilen yapay zeka teknolojisi ile toplam 61 bin 293 adet alan adının vatandaşları dolandırmaya yönelik oltalama olarak kullanıldığı tespit edilmiş ve gerekli önlemler alınmıştır. Toplam 402 bin 979 adet zararlı internet adresine son bir haftada 165.62 milyon erişim engellenmiştir. Yine son bir haftada 2 bin 348 adet yani ağ saldırısı USOM’a raporlanmış ve gerekli tedbirler alınmıştır" dedi.



"Artık füzeler fırlatılmadan, tanklar sınır ötesine geçmeden önce hedefli siber saldırılar yapılıyor"


Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi Başkanı Yusuf Tancan yaptığı konuşmada sınırların ortadan kalktığı bir dünyaya doğru ilerlendiğini belirterek, "Dünya genelindeki tehdit aktörleri siber casusluk ve siber terör gibi faaliyetlerle siber uzayda yerini almakta, coğrafi sınırlardan bağımsız bir şekilde hem siber ortam hem de fiziksel ortama yönelik tehditler oluşturabilmekte. Geçmişte merak, eğlence veya şöhret amacıyla yapılan faaliyetlerin günümüzde devletler düzeyinde bir suç endüstrisine dönüşmüş olduğunu görüyoruz. Siber güvenlik dünyası hibrit savaş çağına adım atmış durumda. Artık füzeler fırlatılmadan, tanklar sınır ötesine geçmeden önce hedefli siber saldırılar yapılıyor. Korku, panik ve kaos oluşturmak amacıyla kritik alt yapılar hedef alınıyor" ifadelerini kullandı.



"Mutlaka verilerimizi kendi sınırlarımız içerisinde tutmamız lazım"


Verilerin artık Türkiye’de depolanması gerektiğine dikkati çeken Binali Yıldırım ise şu ifadeleri kullandı:


"Çünkü siz basit bir arama motorundan girip bir bilgi alacaksınız, o sırada ya Hollanda’ya ya Bulgaristan’a gidiyorsunuz. O sırada size oltayı takıyorlar ve bilginizi oradan çekip, daha sonra zarar verebiliyorlar. Bu da aslında bakanlığımızın öncelikli stratejilerinden biri olmalı. Burada niye dışarı gitmiş veri merkezleri? Saklaması daha ucuz olduğu için. Bilginin çalınması, onun vereceği zararı işin içerisine kattığınızda o saklamadan alacağınız paranın hiçbir kıymeti yok. Onun için mutlaka verilerimizi kendi sınırlarımız içerisinde tutmamız lazım."


17. Uluslararası Bilgi Güvenliği Güvenliği ve Kriptoloji Konferansı’na Bakan Uraloğlu’nun yanı sıra Bilgi Güvenliği Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Mustafa Alkan, TOBB ETÜ Rektörü Prof. Dr. Yusuf Sarınay, İstanbul Teknik Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Hasan Mandal, Gazi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Uğur Ünal, Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi Başkanı Yusuf Tancan ve Türkiye’nin 65. Başbakanı Binali Yıldırım katıldı.



Bakan Uraloğlu: "61 bin 293 adet alan adının vatandaşları dolandırmaya yönelik oltalama olarak kullanıldığı tespit edilmiş ve gerekli önlemler alınmıştır"

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Edirne Kapıkule’de iki tır dolusu 69 gebe düve mavi dil hastalığı iddiasıyla imha edildi Almanya’dan Türkiye’ye Kapıkule Sınır Kapısı’ndan giriş yapmak isteyen ve toplam 69 gebe düveyi taşıyan iki tır, mavi dil hastalığı iddiasıyla imha edildi. Almanya’dan Türkiye’ye giriş yapmak üzere Edirne Kapıkule Sınır Kapısı’na gelen 2 tır dolusu gebe düvelere gümrükte veterinerler tarafından sağlık taraması yapıldı. Yapılan testlerde iddiaya göre düvelerde mavi dil hastalığına rastlandı. Yetkililerin hayvanların geri alınması için düve sahiplerine enfeksiyon hasatlığı durumu bildirildi. Harekete geçen hayvan sahipleri yaklaşık 28 gün boyunca sınır kapısında bekletilen düveler için Bulgaristan makamlarından da izin alamadı. Hayvanların karantina süresinin tamamlanmasının ardından yaklaşık 69 gebe düve imha edildi. “Hayvanların acı çekmesinin devam etmesini önlemek için hızlı hareket etmek önemlidir” Proje asistanı ve dernek hayvanlarının korunması alanında çalışan Alman vatandaşı Sara Zuliani, “Hayvanların nakliye sırasında korunması için çalışan bir Alman kuruluşu olan hayvan korucularından biriyim. Almanya’dan gelen gebe düveleri taşıyan 2 tırın 27 gün boyunca sınırlar arasında mahsur kaldığı Türkiye-Bulgaristan sınırındaki Kapıkule’deyiz. Hayvanlar muhtemelen yalnızca bir kez tahliye edildi ve durumları endişe verici. Düveler dizlerine kadar kendi dışkılarının içinde durmak zorunda kalıyor ve oldukça özgür görünüyorlar. Türk otomotiv otoriteleri, tüm testler negatif olmasına rağmen hayvanlara mavi dil hastalığı bulaşmış olabileceğinden korktukları için kamyonların sınırı geçmesine izin vermiyor. Bu hayvanların ötanaziye tabi tutulacağı, kesilip kesilmeyeceği veya başka bir yere nakledilip nakledilmeyeceği belli değil. Yetkililer ve uluslararası hayvan refahı kuruluşları bu duruma bir çözüm bulmak için çalışıyor ancak hayvanlar hâlâ orada. Hayvanların acı çekmesinin devam etmesini önlemek için hızlı hareket etmek önemlidir. Bu münferit bir durum değil. 2010 yılından bu yana AB ile Türkiye arasındaki taşımaları belgeliyor ancak şu ana kadar hiçbir şey değişmemiş gibi görünüyor. Sürecin hızlandırılmasını, bu korkunç ve kabul edilemez durumun sona ermesini, hayvanların bir an önce tahliye edilmesini ve gerekli süre kadar dinlenip toparlanmalarını istiyoruz” dedi.
Bursa Bursaspor oyuncuları öğrenciler ile buluştu Bursaspor oyuncuları, Mehmet Kemal Coşkunöz Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi öğrencileri ile bir araya gelerek soruları yanıtladı. Mehmet Kemal Coşkunöz Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi, her ayın 16’sında öğrenci ve öğretmenlerin okula Bursaspor forması giyerek gelmesi kararı aldı. TFF 3. Lig ekibi Bursaspor’un oyuncuları Furkan Özyapı, Hamza Gür, Eren Tunalı, Yiğit Ali Bayrak ve Furkan Sakı’da öğrenciler ile bir araya geldi. Bursaspor formaları ile okul girişinde bekleyen öğrenciler, futbolcuları karşılarında görünce büyük sevinç yaşadı. Öğrencilerin sorularını yanıtlayıp sohbet eden yeşil-beyazlı futbolcular, öğrencilerle fotoğraf da çekindi. Bursaspor taraftarının desteğini hissettiğini belirten Hamza Gür, "Rakiplerimiz, Bursaspor’un iyi olduğunu bildiği için müsabakaya ekstra hazırlık yapıyorlar. Biz de ona göre hazırlanıyoruz. Takım halinde savunma yaptığımız için profesyonel liglerle gol yemeden ilerliyoruz. Hedefimiz gol yemeden devam etmek. Bu şehirde 50 binden fazla taraftarımıza şampiyonluğu hediye etmek istiyoruz. Bu büyük camiayı da hak ettiği yere tekrardan ulaştırırız. Öğrenciler derslerine çok iyi çalışmışlar. İnanılmaz soru sordular. Bursaspor’un sevgisi bu yaşta başlıyorsa ileriyi düşünemiyorum. Hepsine teşekkür ediyorum" şeklinde konuştu. Okul Müdürü Cengiz Korucu ise, "Her ayın 16’sını ’Coşkunöz Bursasporlular Günü’ ilan ettik. Bu şekilde öğrencilerimize etkinlik düzenliyoruz. Bursaspor yönetimi bugün 5 futbolcu ile geldi. Futbolcular, öğrenciler ile soru cevap yapıp keyifli vakit geçirdi. Öğrencilerimiz ve öğretmenlerimiz her ayın 16’sında okula formayla geliyorlar. Yerel ve milli duyguları tekrar canlandırmak için Bursaspor’da şehrimizin vizyonu, bunu yansıtmak için böyle bir etkinlik düzenliyoruz. Öğrencilerimizin coşkusuyla sporcular stattaymış gibi heyecan yaşadı" dedi.
Konya TZOB Başkanı Bayraktar, Dünya Gıda Günü’nde Konya’da mısır hasadına katıldı Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, Dünya Gıda Günü’nde Konya’da mısır hasadına katıldı. TZOB Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, Dünya Gıda Günü’nde Konya’nın Meram ilçesinde mısır hasat törenine katıldı. Konya’da Ziraat Odası Başkanlarının da katıldığı törende açıklama yapan Bayraktar, “Mısır, kullanım alanının oldukça fazla olması ve bitkisinin her parçasının ayrı bir ekonomik değere sahip olması nedeniyle stratejik ürünler arasında yer alıyor. Ülkemizde 75 ilde mısır üretimi yapılıyor. Üretimde önde gelen illerimiz sırasıyla Konya, Şanlıurfa, Adana, Mardin ve Karaman’dır. Mısır üretiminin yüzde 58,1’ini bu illerimiz gerçekleştiriyor” dedi. “Geçen yıl fiyattan umduğunu bulamayan mısır üreticilerimiz bu yıl ekim alanlarını azalttı” Mısırın, toplam tahıl üretiminden yüzde 22,5 oranında pay aldığını anlatan Genel Başkan Şemsi Bayraktar, “Mısır üretimimiz 2023 yılında ilk kez rekor bir üretimle 9 milyon tona ulaştı. Son yıllarda ekim alanlarındaki artışın yanında verimdeki artış mısır üretiminin önemli düzeyde artmasına neden oldu. Son 5 yılda mısır üretimi yüzde 57,9 oranında arttı. Ancak geçen yıl fiyattan umduğunu bulamayan üreticilerimiz bu yıl mısırda ekim alanlarını azalttı. Türkiye İstatistik Kurumu birinci tahmin verilerine göre de 2024 yılında bir önceki yıla göre yüzde 5,6 azalışla 8 milyon 500 bin ton üretim bekleniyor. Mısır üreticilerimiz, başta tarımsal sulamada kullanılan elektrik olmak üzere girdi fiyatlarının yüksekliğiyle artan maliyetlerin yükünü kaldıramıyor. Bunun yanı sıra bu yıl, aşırı sıcaklar ve kuraklık nedeniyle de mısır rekoltesinde azalma oldu. Adana, Kahramanmaraş, Osmaniye ve Hatay’da mısır hasadı bitti. Bu illerdeki Ziraat Odalarımızdan mısır veriminde ortalama yüzde 20-30 oranında azalma olduğu bilgisini aldık. Hasadın devam ettiği Konya, Şanlıurfa, Mardin, Karaman, Eskişehir ve Aksaray gibi mısır üretiminin yoğun yapıldığı illerde de kuraklık ve aşırı sıcaklıkların verimi etkilediğini görüyoruz. Konya mısır üretiminde yüzde 22,7 payla birinci sırada bulunuyor. İlçeler arasında farklılık göstermekle birlikte il genelinde mısır veriminde yüzde 10-30 arasında kayıp mevcuttur” şeklinde konuştu. “Hasat dönemlerinde gümrük vergi oranı düşürülmemelidir” Genel Başkan Bayraktar, “Mısır alım fiyatı 2022 yılında Toprak Mahsulleri Ofisi tarafından ton başına 5 bin 700 lira olarak açıklanmıştı. 2023 yılında ise alım fiyatları sadece yüzde 5,3 artışla 6 bin lira olarak açıklandı. Yüksek girdi fiyatları ve artan enflasyon rakamları ortada iken açıklanan bu fiyat maliyetin altında kaldı. Toprak Mahsulleri Ofisi bu sene mısır alım fiyatı açıklamadı. Serbest piyasada mısır fiyatları geçen hafta ton başına 7 bin lira ile 9 bin 500 lira arasında değişiyordu. Konya’da ise fiyatlar geçen hafta 9 bin 700 liraya kadar çıktı. Bu fiyat üreticilerimizin yüzünü güldürdü. Ancak 10 Ekim tarihinde Resmi Gazete ‘de yayımlanan karar ile yıl sonuna kadar 1 milyon ton mısır ithalatı için gümrük vergisi yüzde 130’dan yüzde 5’e indirildi. Alınan bu karar sonrasında 4-5 günde mısır fiyatları Konya’da ton başına 7 bin 700 liraya kadar geriledi. Üreticilerimiz fiyatın daha da düşmesinden endişe ediyor. Ben buradan soruyorum. Üretici fiyatları biraz yükseldiğinde acele hareket edilerek ithalat kapıları açılıyor ve fiyatlara müdahale ediliyor. Üretici fiyatları düştüğünde niçin acele hareket edilerek fiyatlara müdahale edilmiyor ve üreticilerimizin mağduriyeti önlenmiyor. Patateste, soğanda, domateste, biberde, kabakta, karpuzda ve bunun gibi birçok üründe fiyatlar düştüğünde serbest piyasa ekonomisi denilerek müdahale edilmiyor. Mısır fiyatları yükseldiğinde bu serbest piyasa ekonomisi olmuyor mu da müdahale ediliyor. Bu çifte standarttan vazgeçilmelidir. Çiftçilerimize hasatta ürün fiyatı belirsizliği yaşatılmamalıdır. Hasat dönemlerinde gümrük vergi oranları düşürülmemelidir. Üreticilerimizin yeterli gelir elde etmesi için gerekli tedbirlerin alınması elzemdir” ifadelerini kullandı. “Mısır üretiminin artırılması gerekiyor” Türkiye’de mısırın kullanım alanının oldukça geniş olduğuna dikkat çeken Bayraktar, “Buna rağmen mısır en fazla hayvan yemi olarak kullanılıyor. 2022/23 sezonunda mısır üretiminin yüzde 94,3’ü yem sanayiinde kullanıldı. Son yıllarda mısır üretimimiz artmış olsa da tüketimi karşılamaya yetmiyor. Mısırda yeterlilik oranımız yüzde 85,8’dir. Yani ihtiyacımızın yüzde 14,2’sini ithalat yoluyla karşılamak zorunda kalıyoruz. Ancak ithalatın ihtiyaç kadar yapılması önemlidir. 2023 yılında 1 milyon 896 bin ton olarak gerçekleştirilen ithalata 560 milyon dolar ödendi. 2024 yılı ilk 8 ayda ise 2 milyon 637 bin ton ithalat yapıldı. 2024 yılı 8 aylık dönemde toplam ithal edilen mısırın yüzde 43,2’si Ukrayna’dan, yüzde 42,3’ü ise Rusya Federasyonu’ndan gerçekleştirildi. Hayvancılıkta en temel girdilerden olan mısırda üretimin daha fazla artırılması gerekiyor. Yüksek girdi fiyatları nedeniyle maliyetleri artan üreticilerimizin zarar etmesine müsaade edilmemelidir. Bu kapsamda mısır üretimine verilen prim desteğinin önemi büyüktür. Dane mısır desteği 2017 yılından itibaren 6 yıl boyunca ton başına 30 lira olarak ödendi. 2024 yılında ise destek miktarı ton başına 100 liraya çıkarıldı. Prim miktarı, piyasa fiyatları ve üretim maliyetlerine göre belirlenerek her yıl güncellenmelidir. Diğer taraftan bugün ‘Dünya Gıda Günü’ her insanın sağlıklı, sürdürülebilir ve ulaşılabilir gıda en temel ihtiyacıdır ve mutlaka karşılanmalıdır. Gıda insanlık tarihi boyunca stratejik öneme sahip oldu. Gıda güvencesi de her ülkenin en önemli konularından biridir. Sağlıklı beslenmede en kritik nokta gıdaya ekonomik erişimin sağlanmasıdır. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü verileri, 3,1 milyardan fazla insanın yani dünya nüfusunun yüzde 42’sinin sağlıklı beslenemediğini ortaya koyuyor. Dünyada 783 milyon insan yetersiz besleniyor, açlık yaşıyor. Yani dünyadaki her on kişiden biri açlıkla karşı karşıyadır. Açlık yaşayan insanların yarısından fazlası Afrika’da bulunuyor” dedi. “Gıdayı israf edecek lüksümüz yok” Üretilen gıdanın dengeli dağıtılması ve gıdada kayıp ve israfın en aza indirilmesi gerektiğini söyleyen Şemsi Bayraktar, “Dünya çapında tüketicilere sunulan tüm gıdanın yüzde 17’si olan yaklaşık 1 milyar ton gıda çöpe atılıyor. Çöpe atılan gıda aynı zamanda su kaynaklarının da kaybı demektir. Gıda israfının önlenmesi sürdürülebilir bir gelecek için kritik önem taşıyor. Ülkemizde günde 12 milyon ekmeğin çöpe gitmesi ve dünyada üretilen gıdanın yüzde 30’unun henüz rafa çıkmadan kayba uğraması büyük bir sorundur. Gıdayı israf edecek lüksümüz yok. Bu bilinçle hareket etmeli, gıda tüketim alışkanlıklarımızı gözden geçirmeli, ihtiyacımız kadar gıda temin etmeliyiz. Sağlıklı beslenmeyi sağlayabilmek için her ülke kendi yasal düzenlemeleri çerçevesinde hem iç hem de dış piyasalara uygun kalite ve standartlarda gıda üretimi yapıyor. Ülkemizde de yasal mevzuatlarımız çerçevesinde gıda üretimi yapıyoruz. Tarım ve Orman Bakanlığı ulusal düzeyde gıda kontrolleri yapıyor. Yapılan denetimlerin sıklaşması ve caydırıcı cezaların uygulanması büyük önem taşıyor. Yapılan denetimler neticesinde tespit edilen taklit ve tağşişli ürünler ile insan sağlığını tehlikeye sokan ürünler kamuoyuyla paylaşılmaya devam edilmelidir. Gıdanın temeli tarımsal üretimdir. Bu nedenle, ülkemizin tarımsal alt yapıları tamamlanmalı, tarım toprakları ve su kaynakları en iyi şekilde korunmalı ve değerlendirilmelidir. Üreticilerimizin alın teri dökerek elde ettikleri ürünler değerini bulmalı ve üreticilerimizin refah seviyesi yükseltilmelidir. Üreterek sofralarımızda hiçbir gıdayı eksik etmeyen çiftçilerimize vefalı olmalıyız. Sabah, öğle, akşam sofralarımızda yediğimiz gıdalarda bir eksilme olmasını istemiyorsak çiftçilerimizin üretimde kalmasını sağlamalıyız. Özellikle gençlerimize sağlayacağımız desteklerle onları muhakkak surette tarımda tutmalıyız. Ülkenin gıda güvencesini göçmenlerle sağlayamayız. Gıda güvencesinin sağlandığı, israfın bittiği, açlık sorunun olmadığı bir Türkiye ve Dünya dileğiyle 16 Ekim Dünya Gıda Günü’nü kutluyorum” diye konuştu.