Yerel Haberler
Adana
Adana’da bir kişiyi darp edip bıçaklayarak öldüren sanıkların müebbet hapis istemiyle yargılanmasına başlandı 25 Kasım 2024 Pazartesi - 12:20:41 Adana’da, Dilan’ın öldürülmesine engel olmadığı iddiasıyla Dilan’ın sevgilisini öldüren sanıkların müebbet hapis istemiyle yargılanmasına başlandı. Yüreğir ilçesine bağlı Anadolu Mahallesi’nde 26 Şubat’ta meydana gelen olayda, Turhan Özdemir, uyuşturucu kullandığı iddiasıyla tartıştığı kızı Dilan Özdemir’i bıçaklayarak öldürdü. Bu olaydan 3 saat sonra ise Dilan’ın erkek arkadaşı Selam Şenci, iddiaya göre, genç kızın öldürülmesine engel olmadığı için 2’si kadın 5 erkek arkadaşı tarafından Seyhan ilçesi Kuruköprü Mahallesi Çakmak Caddesi’ndeki bir iş yerinin otoparkında darp edilip, bıçaklandı. Hastaneye kaldırılan Şenci, tüm müdahaleye rağmen kurtarılamadı. Şenci’nin öldürülmesinin ardından tutuklanan Damla Aytekin, Yusuf Özçiftçi ile polis merkezine giderek teslim olan ve tutuklanan Deniz Sarı hakkında ‘kasten öldürme’ suçundan Adana 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde açılan davanın ilk duruşması yapıldı. Tutuklu sanıklar Yusuf Özçiftçi ile Damla Aytekin salonda hazır bulunurken, Deniz Sarı, Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile katıldı. Mahkemede, müştekiler ve taraf avukatları da hazır bulundu. İlk olarak savunması alınan sanık Yusuf Özçiftçi, Selam Şenci ile 10 yıldır arkadaş olduklarını söyledi. Şencin’in arkadaşı olduğu için sadece bakmak amacıyla arkalarından otoparka gittiklerini belirten Özçiftçi, olay anını şöyle anlattı;’’Olay günü ben iş yerime geldim. Kendime ait dükkanı saat 17.00’da açacağım için önce iş yerimin yanında bulunan kuaför Kadir’in yanına gittim. Burada Dilan’ın arkadaşları Damla Aytekin, U.H.Ü (17) ile D.K. (16), Dilan’ın babası tarafından bıçaklandığını ve hastanede olduğunu söyleyerek, yanına gidiyoruz dediler. ‘İsterseniz bende geleyim’ dedim ancak kabul etmediler. Daha sonra ziyaret etmek amacıyla bende gittim ve orada Dilan’ın öldüğünü öğrendim. Arkadaşları sinir krizi geçirdi. Ben yine iş yerime döndüm. Dükkanı açmak için vaktimin olduğunu görünce Kadir’in yanında takılmaya devam ettim. Biz burada otururken, U.H.Ü., D.K., Damla ve Selam geldi. Onlar konuşmak için otoparka gittiler. Selam, 10 yıldır arkadşımdır. Ne olduğuna bakmak amaçlı arkalarından gittim. Aşağı indiğimde namus meselesinin konuşulduğunu duydum. Namus melesi de Selam’ın D.K.’ya karşı yaptığı sarkıntılıktır. Bu nedenle tartışıyorlardı. Sonra kendisi beni fark etti ve arkadaşlar arasında lakabım olan ‘Kırık’ sıfatıyla bana seslenerek, küfür etti. Bende sinirlenip, kendisine 2-3 tane yumruk attım. Geri çekildiğimde üstünden kan aktığını gördüm. Kimin bıçakladığını görmedim. Daha sonra dosya içeriğinden onu D.K. ile U.H.Ü.’nün bıçakladığını öğrendim. Yukarı çıkıp, Kadir’in yanında çalışan ve sevgilim olan Gülsüme Çiftçi’ye ambulansı aramasını söyledim.Ben Selam’a sadece bana küfür ettiği için vurdum. Önceki ifadelerimde geçen başka bir yaradan dolayı o an kendimde değildim. Olayla bir ilgim yoktur.’’ dedi. Savunması alınan Deniz Sarı ise, olayı haberlerde gördüğünü ve olay sonrası kendisinin gidip teslim olduğunu söyledi. Sarı, ’Ben sanıkların hiçbirini tanımıyorum’ diyerek, şöyle konuştu; ’’ Sadece U.H.Ü.’yü tanırım oda annesinden dolayı. Olay günü ben iş görüşmesine gidecektim. Daha erken olduğu için tanıdığım ve kuaförün sahibi olan Kadir’in yanına gittim. Orada otururken, öldürülen kişi ile diğer kişilerin arasında bir laf atma meselesi vardı. Ancak birbirlerine birbirimizi öldüreceğiz tarzında söylemler yoktu. Otoparktaki olayda, adını bilmediğim bayanlardan birisinin öldürülen kişiye hitaben ‘Sen niye böyle yapıyorsun?’ tarzında bir şey söyledi ve olay böyle başladı. Ardından fiziksel olarak birbirilerine saldırmaya başladılar. Ben öldürülen kişiyi kimin bıçakladığını görmedim. Olaya müdahale etmedim ve telefonum olmadığı için 112’yi arayamadım. Yukarı pasaja çıktığımda oradakilere olayı anlatıp, ambulansı aramalarını söyledim. Zaten benim söylememle ambulansı aradılar. Benim olayla ve olayda adı geçen kişilerle hiçbir alakam yoktur. Oradan ayrıldıktan sonra olayı da haberlerde gördüm. Sonra kendim gidip teslim oldum.’’ Savunması alınan Damla Aytekin de, babası tarafından öldürülen ve iddianamede adı geçen Dilan ile arkadaş olduklarını ve barda çalıştıklarını söyledi. Olay günü Selam’ın kendilerinin yanına geldiğini söyleyen Aytekin, şöyle devam etti; ’’Biz otoparkta otururken Selam yanımıza geldi. Kendi aramızda konuşurken Selam bana barda çalıştığımız için;’Sen o....... y......sun. Kendini de Dilan’ı da erkeklere satıyorsun’ dedi. Bu sözü zoruma gittiği için kendisine vurdum. D.K.’da Dilan’ın çocukluk arkadaşı olduğu ve aynı yurtta kaldıkları için oda ‘Ölen birinin arkasından böyle mi söylenir’ diyerek Selam’a tepki gösterdi. U.H.Ü.’de D.K.’nın sevgilisi olduğu için oda araya girdi. Olay büyüdü ve Selam bıçaklandı. Ancak kimin bıçakladığını görmedim. Olay öncesi Yusuf Özçiftçi, şarj etmek için telefonumu aldığından kimseyi arayamadım. Korkup kaçtım ve bir aparta giderek burada 2 gün kaldım. Daha sonra haberleri görünce ne yapacağımı bilemediğim için kendim gidip teslim oldum. Üzerime atılı suçlamayı kabul etmiyorum. Ayrıca Yusuf Özçiftçi ve bir akrabası bana mektup yollayıp, beni tehdit etmiştir.’’ Diğer sanık Yusuf Özçiftçi, kimseye tehdit mektubu yollamadığını ileri sürerek,’’Ben Damla’ya tehdit mektubu yollamadım. Sadece kendisine doğruları söylemelerini ve bu dosyanın bir an önce kapanmasını istediğimi söyledim. Ayrıca söylediği kişi benim akrabam değildir’’ diye ifade etti. Duruşmada ifadesi alınan tanık G.G. olay günü bahsi geçen kuaföre saçını yaptırmak için gittiğini söyleyerek, şöyle konuştu; ’’Ben ve arkadaşım G.L. saçımızı yaptırmak için kuaföre gittik. Biz gittiğimizde bu kişiler kuaförden çıkıyordu. Saçımız yapıldığı sırada da yine aynı kişiler içeri girdi. Kendilerini tanımadığım için ismen bilmiyorum ancak panik halinde ve elleri titriyordu. Özellikle bayan olan daha çok panikti. Erkek olanların elinde kan vardı. Biri içeri girip elini yıkarken, diğeri gidip üstünü değiştirdi. Polis gelmeden de kuaförden ayrıldılar." Mahkemede bulunan ve öldürülen Selam Şenci’nin babası müşteki Ahmet Şenci de,’’Ben olayı görmedim ancak güvenlik kamerası görüntülerini izledim. Oğlumu nasıl 5 kişi birden vahşice öldürmüş onu izledim. Onlar benim oğlumu öldürdü. En ağır cezayı alsınlar.’’ dedi. Mahkeme heyeti, sanıkların tutukluluk halinin devamına karar verip, aynı dosyadan tutuklu bulunan ve Adana Çocuk Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılaması yapılan yaşı küçük D.K. (16) ile U.H.Ü.’nün (17) ifadelerini isteyerek duruşmayı ileri bir tarihe erteledi.
25 Kasım 2024 Pazartesi - 11:16 Psikolog Şimşek: “Dijital platformlar, cinsel kimlik gelişiminde önemli” Psikolog Buse Şimşek, artık cinsel kimliğin gelişimi üzerinde sosyal medyanın ve dijital platformlarının etkisinin olduğunu söyledi. Cinsel kimlik, özellikle ergenlik ve gençlik yıllarında yoğun olarak şekillenir. Ergenlik, bireyin hem biyolojik hem de psikososyal anlamda büyük değişimler yaşadığı aynı zamanda cinsel kimlik gelişiminin de hızlandığı bir dönemdir. “Sosyal medya büyük bir etki” Konuyla ilgili Onma Psikoloji’den Psikolog Buse Şimşek, İhlas Haber Ajansı’na açıklamalarda bulundu. Psikolog Şimşek, “Cinsel kimlik gelişimi, bireyin biyolojik cinsiyeti, cinsel yönelimi, sahip olduğu cinsiyet rolleri ve toplumun beklentileri doğrultusunda kendi benlik algısını oluşturduğu karmaşık bir süreçtir. Günümüzde kişinin cinsel kimliğinin gelişmesinde sosyal medyanın ve dijital platformların oluşturduğu etki de oldukça büyük bir etkiye sahiptir” ifadelerini kullandı. “Gençler, dijital platformların etkisi altında” Dijital çağda büyüyen ergenlerin sosyal medya ve dijital platformların yoğun etkisi altında olduğunu vurgulayan Psikolog Şimşek, daha sonra şunları söyledi: “Dijital çağda büyüyen ergenler, sosyal medya ve dijital platformların yoğun etkisi altındadır. Bu platformlar, gençlerin bilgi edinme, kendilerini ifade etme ve farklı kimlikleri keşfetme süreçlerinde önemli bir rol oynar. Özellikle cinsel kimlik gelişimi gibi hassas bir alanda, sosyal medya ve dijital platformlar ergenler üzerinde olumlu olduğu kadar olumsuz etkiler de oluşturur. Sosyal medya ve dijital platformlar gençlerin farklı cinsel kimlikler ve yönelimler hakkında bilgi edinmesini sağlar. Aynı zamanda benzer kimliklere sahip bireylerle etkileşim kurmak, ergenlerin kendilerini daha iyi anlamalarına, kabul etmelerine imkan sağlarken yalnız hissettikleri anlarda onlara destek kaynağı olabilir.” “Dijital medyanın olumsuz yanları da var” Dijital medyanın olumsuz etkilerinden de bahseden Onma Psikoloji’den Psikolog Buse Şimşek, “Sosyal medya platformları, ergenlerin kendilerini özgürce ifade edebileceği alanlar sunarken, aynı zamanda onları siber zorbalık ve ayrımcılıkla karşı karşıya bırakabilir. Cinsel yönelimini veya kimliğini ifade eden gençler, sosyal medya üzerinden saldırılara maruz kalabilir. Bu da özellikle ergenlerin kendilerini toplumdan dışlanmış veya değersiz hissetmelerine neden olur. Bunun yanı sıra siber zorbalığa maruz kalan ergenlerde özgüven kaybı, depresyon, anksiyete ve sosyal izolasyon gibi ciddi psikolojik sorunlar gelişebilir. Ergenler, doğru ve bilimsel bilgiler öğrenmek istedikleri sosyal medya platformlarından cinsiyet kimliği ve cinsellik hakkında yanlış veya abartılı içeriklerle karşılaşabilir. Bu durum da ergenlerin sağlıklı bir cinsel kimlik geliştirme sürecini olumsuz etkiler. Aynı zamanda sosyal mecralarda yayılan yanlış bilgiler ve kalıp yargılar, gençlerin cinsellikle ilgili gerçekçi olmayan beklentiler geliştirmesine neden olabilir” ifadelerini kullandı.
25 Kasım 2024 Pazartesi - 10:22 Uzmanından ‘Boyun Kütletme’ uyarısı Beyin, sinir ve omurilik cerrahisi uzmanı Prof. Dr. Orhan Şen, “Son yıllarda sosyal medyada popüler hale gelen boyun kütletme videoları, eğlenceli ve masum bir işlem gibi görünse de ciddi sağlık riskleri taşıyor. Kontrolsüz yapılan bu işlemler, omurga sağlığını tehlikeye atarak felç gibi geri dönülmez sorunlara yol açabiliyor” dedi. Son günlerde özellikle sosyal medyada popüler hale gelen boyun ve bel kütletme videoları büyük ilgi görüyor. Ancak bu işlem, uzman kişiler tarafından yapılmayınca büyük risk oluşturuyor. “Felç riski var” Konuyla ilgili Şen, İhlas Haber Ajansı’na açıklamalarda bulundu. Şen, “Özellikle erkek kuaförlerinde siz tıraş olurken, tam rahatlamışken bir anda boynunuz kütletilir. Ancak her zaman ben yapmayın diye uyarıyorum. Hastaların içerisinde öncesinde başka rahatsızlığı olanlar olabiliyor. O bahsettiğimiz ani hareket, uzman fizyoterapistler tarafından uygun mekan ve uygun zamanlarda yapılmadığı zaman hastalar boyunda aşağı felç kalabiliyor” ifadelerini kullandı. “Bilim ışığında ilerleyelim” Boyunda ana damarların geçtiği yerlerin olduğuna dikkat çeken Şen, ani hareketler sırasında o damarların zarar görüp beyine giden kan akışının azabileceğini vurgulayarak şunları söyledi: “Berber koltuğunda oturduğunuzda boynunuzu kütletmeyin. Birçok kişiye olmaz ama bir kişiye olduğunda boyundan aşağı felç kalabilirsiniz. Ayrıca, genelde toplumda sırt ağrısı çekenler uzanıp üzerine 70-80 kilogram ağırlığındaki insanları alıp yürütüyorlar. Sizde kemik erimesi olabilir, öyle bir ağırlık çıktığı zaman omurganızda kırıklar gelişebilir. Bilimin ışığında ilerleyip, bu tarz hareketleri yapmayalım.”
Defterdar Balıkcı: “Maliye, mükelleflerin korkulu rüyası değil bir paydaşıdır”
18 Kasım 2024 Pazartesi - 12:49 Defterdar Balıkcı: “Maliye, mükelleflerin korkulu rüyası değil bir paydaşıdır” Adana Defterdarı Ahmet Baklıkcı, maliyenin mükelleflerin korkulu rüyası değil bir paydaşı olduğunu kaydederek, “Gözümüz her daim devleti zarara uğratan firmaların üzerlerinde” dedi. Doğu Akdeniz İnşaat Müteahhit Birlikleri Federasyonu (DAİMFED) Genel Başkanı Mustafa Karslıoğlu ve yönetim kurulu üyeleri, Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile Malatya Vergi Dairesi Başkanlığı’ndan, Adana Defterdarlığı’na Atanan Ahmet Balıkcı’ya hayırlı olsun ziyaretinde bulundular. Ziyaret sırasında, Balıkcı’ya yeni görevinde başarılar dileyen DAİMFED Genel Başkanı Karslıoğlu, DAİMFED ve Defterdarlık işbirliği üzerine görüş alışverişinde bulundu. Ziyarette konuşan DAİMFED Genel Başkanı Mustafa Karslıoğlu, “Sektörümüzün içinde bulunduğu zorlukları dikkate aldığımızda, Adana defterdarlığına yeni atanan Ahmet Balıkcı’nın sektörümüzün darlığını ve varlığını çok iyi bilen bir üstat olması bizleri ziyadesiyle memnun etmiştir. Çünkü inşaat sektöründe ekonomik anlamda yara alan bir müteahhitin tek başına ekonomik zorluğundan bahsetmiyoruz. Bunun arkasından sürüklediği diğer sektörlerinde zarar görmesi, ekonomiye silsile yoluyla zarar vermekte. Bu zararları da karşılamak mümkün olmuyor. Bunun için yeni ismiyle Defterdarlık, eski ismiyle Gelir İdaresi Başkanlığı, tüm sektörlerde olduğu gibi sektörümüzün en önem verdiği kurumlardan bir tanesi. Müteahhitlerin sürekli borcu yoktur belgelerine ihtiyacı olduğu için, borçsuz devam ediyoruz, devam etmek zorundayız. Adana sıralamasında da sıralamaya giren üyelerimiz mevcut. Bu anlamda Adana defterdarımızın sektörümüze bakış açısının ne kadar olumlu olduğunu biliyoruz. Defterdarımız Ahmet Balıkcı’ya görevinde başarılar diliyoruz” diye konuştu. “Gözümüz her daim devleti zarara uğratan firmaların üzerlerinde” DAİMFED’in yapmış olduğu başarılı çalışmalarla inşaat sektörünün dağınıklığını giderdiğini ifade eden Adana Defterdarı Ahmet Baklıkcı, “Bölgede sektör temsilcilerini bir çatı altında toplayan böyle bir federasyonun ilk oluşu, beni ve kurumumuzu gururlandırmıştır. Bizler müteahhitlik sektörünü yıllardır bilen ve bu sektörün şu anda ne kadar önemli işlere imza attığını özellikle deprem felaketlerinden sonra gördük. DAİMFED’in tüm üyelerinin TOKİ aracılığıyla depremzedelere hizmet ettiğini görüyoruz ve kendilerini kutluyoruz. Maliye mükelleflerin korkulu rüyası değil, bir paydaşıdır. Dikkatli çalışan firmalara her zaman kapımız açık. Ama gözümüz her daim devleti zarara uğratan firmaların üzerlerinde bunu bilmelerini istiyoruz. Bizler Hazine ve Maliye Bakanlığı olarak Adana’daki tüm sektörlere olduğu gibi, inşaat sektörüne de ilgi gösteriyoruz. Mükellefler var olacak ki, devletler de varlığını devam ettirecek. DAİMFED Genel Başkanı Mustafa Karslıoğlu ve yönetim kurulu üyelerini yapmış olduğu başarılı çalışmalardan ötürü kutluyor, başarılarının devamını diliyorum” şeklinde konuştu.
Hollandalı akademisyenler ATÜ’de fikir alışverişinde
18 Kasım 2024 Pazartesi - 11:10 Hollandalı akademisyenler ATÜ’de fikir alışverişinde Adana Alparslan Türkeş Bilim ve Teknoloji Üniversitesi (ATÜ) Rektörü Prof. Dr. Adnan Sözen, Hollanda Breda Üniversitesi’nden gelen akademisyenleri makamında kabul ederek yapılacak iş birlikleri hakkında fikir alışverişinde bulundu. Hollanda Berada Üniversitesi’nden Ines Springael, Oscar Bastiaens ve Michiel Buijs’tan oluşan Hollandalı akademisyenler, ATÜ’lü akademisyenlerle bir araya gelerek görüşmelerde bulundular. Ziyarette; üniversite yerleşkesini, laboratuvarları ve sınıfları da gezen heyet, 11 Kasım Milli Ağaçlandırma Günü kapsamında, ATÜ’de düzenlenen fidan dikim etkinliğine katıldılar. Hollandalı heyet, ziyaret sonrası yaptıkları değerlendirmede, ATÜ’nün yerel paydaşlarıyla sürdürülebilirlik faaliyetleri içinde olmasının örnek olduğunu belirttiler. Heyetle, Kreativ-EU projesi kapsamında ATÜ’nün eş lider olduğu iş paketi 5 ile ilgili toplantılar yapıldı. İki gün süren toplantılara; ATÜ Projeler Genel Koordinatörü ve Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Cihan Çetinkaya, Dış İlişkiler Birimi Koordinatörü Doç. Dr. Hatice İmge Başeğmez, Dış Destekli Projeler Koordinatörü Doç. Dr. Bilge Aksay, Yönetim Bilişim Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ahmet Özcan, Mimarlık Bölümü Öğretim Üyeleri Doç. Dr. Yelda Durgun Şahin ile Dr. Öğretim Üyesi Ecem Kara ve akademisyenler katıldı. Toplantılarda; yaz okulları, eğitim modülleri ve tematik eğitimler üzerine değerlendirmelerde bulunuldu.
Yol parası olmadığı için motosiklet çalan iki şüpheli tutuklandı
18 Kasım 2024 Pazartesi - 09:44 Yol parası olmadığı için motosiklet çalan iki şüpheli tutuklandı Adana’da AMATEM’e kan örneği ve uyuşturucu testi için giden 2 arkadaşın yol parası olmadığı için motosiklet çalma anı saniye saniye görüntülendi. Şüpheliler yakalanıp tutuklandı. Olay, 8 Kasım günü Çukurova ilçesine bağlı Belediyeevleri Mahallesinde bir apartmanın otoparkında meydana geldi. Kadir T. (27), uyuşturucu testi, kan ve idrar örneği vermek için Alkol ve Madde Bağımlılığı Tedavi Merkezi’ne (AMATEM) gitti. Buradan daha sonra arkadaşı Mehmet D. (23) ile birlikte ayrıldı. İki şüpheli AMATEM’den eve gitmek istedi. Ancak yol parası olmayan iki şüpheli gezerken E.A.’ya (26) ait motosikleti çalmaya karar verdi. Mehmet D., gözcülük yaparken Kadir T. anahtarı üzerinde bulunan motosikleti çaldı. Bu anlar saniye saniye güvenlik kamerasına yansıdı. Şüpheliler motosikleti alarak bölgeden uzaklaştı. E.A. motosikletinin çalındığını fark etmesi üzerine durumu polise bildirdi. Olay yerine Asayiş Şube Müdürlüğüne bağlı Oto Hırsızlık Büro Amirliği ekipleri sevk edildi. Bölgeye gelen oto hırsızlık polisleri, çevredeki güvenlik kameralarını incelemeye aldı. Yapılan incelemelerin ardından şüphelilerin kimlikleri tespit etti. Her iki şüphelide evlerinde yapılan operasyonla yakalandı. Yakalanan şüphelilerden Mehmet D. emniyetteki ifadesinde, ”Kadirle AMATEM’de karşılaştım. Bana motosikletim az ileride istersen seni de bırakayım dedi. Eve gidecek dolmuş param olmadığı için kabul ettim. Motosikletin çalıntı olduğunu bilmiyordum” dediği öne sürüldü. Kadir T. ise motosikleti çalmadığını belirtti. İşlemlerinin ardından adliyeye sevk edilen her iki şüphelide çıkarıldığı mahkemece tutuklandı.
Psikolog Sert: “Sosyal medya detoksları yapmak, zihinsel sağlığı güçlendirmek için etkili bir yöntem”
18 Kasım 2024 Pazartesi - 09:41 Psikolog Sert: “Sosyal medya detoksları yapmak, zihinsel sağlığı güçlendirmek için etkili bir yöntem” Psikolog Özge Sert, sosyal medya kullanıcılarının uygulamalarda geçirdiklerini sürelerini kısıtlayabileceklerini söyleyerek, “Bazen sosyal medya detoksları yapmak, zihinsel sağlığı güçlendirmek için etkili bir yöntem” dedi. Onma Psikoloji’den Psikolog Sert, günümüzde sosyal medyanın günlük yaşamların vazgeçilmez bir parçası haline geldiğini belirterek açıklamalarda bulundu. Sosyal medyanın kullanıcıların, başkalarının hayatlarına sürekli olarak tanıklık etmesine imkan tanıdığını kaydeden Sert, “Kullanıcılar, arkadaşlarının, tanıdıklarının ve hatta ünlülerin paylaşımlarını inceleyerek bilinçsiz bir taraftan kendilerini kıyaslama eğiliminde oluyor. Bu kıyaslamalar, bireylerin kendi yaşamlarına dair olumsuz duygular beslemelerine yol açabilir. Yapılan araştırmalara göre; sosyal medya platformlarında geçirilen zaman, özdeğer duygusunu zedeleyebilmektedir. Özellikle gençler, hayatlarını sosyal medyada gördükleri mükemmel olarak yansıtılan yaşamlarla karşılaştırdıklarında, kendilerini yetersiz hissetme riskini artırıyorlar. Bu durum da, depresyon ve kaygı bozukluğu gibi psikolojik hastalıkların ortaya çıkmasına zemin hazırlayabiliyor” diye konuştu. “Kaygı, yalnızlık ve sosyal izolasyon hissetmelerine yol açabiliyor” Sert, sosyal medyanın aynı zamanda anksiyete ve yalnızlık gibi hisleri de beraberinde getirdiğini söyleyerek, “Çeşitli araştırmalar, sosyal medyada geçirilen uzun sürelerin; kullanıcıların kaygı, yalnızlık ve sosyal izolasyon hissetmelerine yol açabileceğini ortaya koyuyor. Kullanıcılar, sosyal medyada yoğun bir şekilde bulunmanın getirdiği duygusal yüklerin farkında olmadan, bu durumun eksilerini göz ardı edebiliyorlar. Sosyal medya kullanımının sağlıklı bir şekilde yönetilmesi, ruh sağlığını korumak için oldukça önemlidir. Kullanıcılar, telefonlarının ayarlar kısmından zaman geçirdikleri uygulama sürelerini kısıtlayabilirler böylece sosyal medya kullanımını yönetebilirler. Her zaman yapamasalar da bazen sosyal medya detoksları yapmak, zihinsel sağlığı güçlendirmek için etkili bir yöntem olacaktır. Bu süreçte bireyler; dijital dünyadan uzaklaşarak, kendilerine ve sevdiklerine daha fazla zaman ayırabilir, gerçek anlarla daha çok temas kurabilirler” şeklinde konuştu. Sosyal medyanın olumsuz etkilerini en aza indirmek için bilinçli bir kullanımın şart olduğunu belirten Sert, “Sosyal medya, doğru yönetildiğinde, bireylerin sosyal bağlantılarını güçlendirebilir; ancak aşırı ve kontrolsüz kullanım, ruh sağlığını tehdit edebilir. Bu nedenle, dijital dünyada yer alırken ruh sağlığımızı da göz önünde bulundurmak önemlidir. Sosyal medya ile ilişkinizi gerektiğinde sorgulayabilir ve ihtiyaç duyduğunuzda profesyonel bir destek alabilirsiniz” dedi.
Horoz ve keçileriyle arkadaş oldu
17 Kasım 2024 Pazar - 09:43 Horoz ve keçileriyle arkadaş oldu Adana’da bir kişi birini 8, diğerini 2 yıldır beslediği "Nazlı ve Zeyno" ismini verdiği keçileri ile 6 aydır beslediği horoz ile her yere birlikte gidip geliyor. Horozunu omzuna alan şahıs, arkasından gelen keçileriyle birlikte hem markete gidiyor hem de mahallede yürüyüş yaparak herkesin ilgisini çekiyor. Adana’nın Seyhan ilçesinde yaşayan Yakup Asrinam (43), askerde yaşadığı rahatsızlık sonucu doktor tavsiyesi üzerine önce bir köpek sahiplendi. Köpeği öldükten sonra pazardan bir keçi alan Asrinam, keçiye "Nazlı" ismini koyup arkadaşlık bağı kurdu. Her yere keçisiyle birlikte gidip gelen Asrinam, 2 sene önce keçisi de tek başına sıkılmasın diye "Nazlı" adını verdiği bir keçi daha satın aldı. Keçileri ile birlikte yaşamaya başlayan Asrinam, keçileri ile geziyor, spor yapıyor, kahvehaneye gidiyor hatta onlarla birlikte yemek yiyor. Horoz da sahiplendi Son olarak sahiplendiği horozu ile Asrinam, gören herkesi gülümsetiyor. Horozunu omzuna alarak gezen Asrinam’ı keçileri de arkasından takip ediyor. Ayrıca Asrinam, horozuyla birlikte motosiklete biniyor ve tur atıyor. Görenlerin çok şaşırdığını anlatan Yakup Asrinam, “Ben askere gittiğimde hastalık geçirdim ve çok uzun bir tedavi gördüm. Bu sürede psikiyatri tedavisi görmem gerektiğini söyledi. Bende bunu kabul etmeyince doktorum bana ‘Bir hayvan sahiplen’ dedi. Bunun üzerine golden cinsi bir köpek sahiplendim. Ardından da keçi aldım. Adını Nazlı, koydum. 2 sene sonra Nazlı durmadan karnımın sol tarafına vuruyordu. En son sert bir darbe vurdu ve doktora gittim. Doktor bunun üzerine sol böbreğimin olmadığını söyledi. O zaman Nazlı ile arkadaşlığımız daha da pekişti” dedi. “Herkes bana ‘Nuh’un gemisi’ diye sesleniyorlar” Horoz ve keçilerle mutlu olduğunu söyleyen Asrinam, “Hem insan hem de hayvanlarda sevgi, saygı olduğu sürece bu dünya yaşanılabilir bir yer aslında. Nazlı ile 8 yıldır, Zeyno ile 2 senedir, horozu ile de 6 aydır birlikteyiz. Horozumu bu yaz denize götürdüm. 4 gün tatil yaptık. Herkes bana ‘Nuh’un gemisi’ diye sesleniyor” ifadelerini kullandı. Horozu için 20 bin lira para teklif edildiğini vurgulayan Yakup Asrinam, “Horozum için geçen gün birisi 20 bin lira verdi. 20 bin değil, 100 bin lira verseler yine vermem. Onlar benim evlatlarım, ben onlardan ayrılamam. Ancak ben ölürsem onlardan ayrılırım” diye konuştu. Mahalle esnafından Hüseyin Begar ise keçi ve horozlara alıştıklarını söyleyerek, “İlk gördüğümde çok şaşırıyordum ama artık çok alıştık. Bütün mahalle alıştı Yakup ve hayvanlarına. Sadece keçilerin markete girişi yasak. Çünkü marketi dağıtıyorlar. Horozda bir sıkıntı yok. O Yakup’un omzunda geziyor” dedi.
Gören herkesi hayrete düşüren ‘Bir garip dostluk’
17 Kasım 2024 Pazar - 09:31 Gören herkesi hayrete düşüren ‘Bir garip dostluk’ Adana’da bir kişi birini 8, diğerini 2 yıldır beslediği "Nazlı ve Zeyno" ismini verdiği keçileri ile 6 aydır beslediği "Şaban" ismini verdiği horoz ile her yere birlikte gidip geliyor. "Şaban"ı omzuna alan şahıs, arkasından gelen keçileriyle birlikte hem markete gidiyor hem de mahallede yürüyüş yaparak herkesin ilgisini çekiyor. Adana’nın Seyhan ilçesinde yaşayan Yakup Asrinam (43), askerde yaşadığı rahatsızlık sonucu doktor tavsiyesi üzerine önce bir köpek sahiplendi. Köpeği öldükten sonra pazardan bir keçi alan Asrinam, keçiye "Nazlı" ismini koyup arkadaşlık bağı kurdu. Her yere keçisiyle birlikte gidip gelen Asrinam, 2 sene önce keçisi de tek başına sıkılmasın diye "Nazlı" adını verdiği bir keçi daha satın aldı. Keçileri ile birlikte yaşamaya başlayan Asrinam, keçileri ile geziyor, spor yapıyor, kahvehaneye gidiyor hatta onlarla birlikte yemek yiyor. Horoz da sahiplendi Son olarak Şaban ismini verdiği horozu sahiplenen Asrinam, gören herkesi gülümsetiyor. Horozu omzuna alarak gezen Asrinam’ı keçileri de arkasından takip ediyor. Ayrıca Asrinam, horozuyla birlikte motosiklete biniyor ve tur atıyor. Görenlerin çok şaşırdığını anlatan Yakup Asrinam, “Ben askere gittiğimde hastalık geçirdim ve çok uzun bir tedavi gördüm. Bu sürede psikiyatri tedavisi görmem gerektiğini söyledi. Bende bunu kabul etmeyince doktorum bana ‘Bir hayvan sahiplen’ dedi. Bunun üzerine golden cinsi bir köpek sahiplendim. Ardından da keçi aldım. Adını Nazlı, koydum. 2 sene sonra Nazlı durmadan karnımın sol tarafına vuruyordu. En son sert bir darbe vurdu ve doktora gittim. Doktor bunun üzerine sol böbreğimin olmadığını söyledi. O zaman Nazlı ile arkadaşlığımız daha da pekişti” dedi. “Herkes bana ‘Nuh’un gemisi’ diye sesleniyorlar” Horoz ve keçilerle mutlu olduğunu söyleyen Asrinam, “Hem insan hem de hayvanlarda sevgi, saygı olduğu sürece bu dünya yaşanılabilir bir yer aslında. Nazlı ile 8 yıldır, Zeyno ile 2 senedir, Şaban ile de 6 aydır birlikteyiz. Şaban ile bu yaz denize götürdüm. 4 gün tatil yaptık. Herkes bana ‘Nuh’un gemisi’ diye sesleniyor” ifadelerini kullandı. Horozu için 20 bin lira para teklif edildiğini vurgulayan Yakup Asrinam, “Şaban için geçen gün birisi 20 bin lira verdi. 20 bin değil, 100 bin lira verseler yine vermem. Onlar benim evlatlarım, ben onlardan ayrılamam. Ancak ben ölürsem onlardan ayrılırım” diye konuştu. Mahalle esnafından Hüseyin Begar ise keçi ve horozlara alıştıklarını söyleyerek, “İlk gördüğümde çok şaşırıyordum ama artık çok alıştık. Bütün mahalle alıştı Yakup ve hayvanlarına. Sadece keçilerin markete girişi yasak. Çünkü marketi dağıtıyorlar. Horozda bir sıkıntı yok. O Yakup’un omzunda geziyor” dedi.