Yerel Haberler
Adana
26 Kasım 2024 Salı - 09:23 AOSB’ye “Yeşil OSB” belgesi Türk Standartları Enstitüsü tarafından, Yeşil OSB ve Su Verimliliği Yönetim Sistemi süreçlerini başarıyla tamamlayan Adana Hacı Sabancı Organize Sanayi Bölgesi Bölge Müdürlüğüne, “Yeşil OSB ve TS ISO 46001 Su Verimliliği Yönetim Sistemi Belgesi” verildi. Adana OSB, Yeşil OSB statüsünde 14 OSB’den birisi, Su Verimliliği Yönetim Sisteminde ise bu belgeyi alan 3 OSB’den birisi oldu. AOSB Bölge Müdürlüğü, Yeşil OSB sertifikası ile çevre dostu üretim süreçlerini taçlandırırken, TS ISO 46001 Su Verimliliği Yönetim Sistemi ödülü ile de su kaynaklarının verimli kullanılması konusunda önemli bir adım atmış oldu. AOSB Yönetim Kurulu Başkanı Bekir Sütcü, bir süredir çalışmalarını yürüttükleri “Yeşil OSB” uygulamaları kapsamında, çevresel, ekonomik, sosyal ve idari açıdan Sanayi ve Teknoloji Bakanlığınca belirlenen kriterleri yerine getirdiklerini ve bütün bu unsurların Türk Standartları Enstitüsü (TSE) tarafından denetlendiğini ifade etti. Çifte belge, çifte mutluluk Başkan Sütcü, çevre dostu ve sürdürülebilir sanayi için tüm paydaşlarla iş birliğine devam edeceklerini belirterek, “Bu önemli süreçlerin sanayimizin geleceği adına hayırlı olmasını diliyorum” dedi. “Yeşil OSB ve TS ISO 46001 Su Verimliliği Yönetim Sistemi Belgesi’ni almaktan gurur duyuyoruz” diyen Başkan Sütcü, bu süreçte son derece titiz çalışmalar yürüten başta AOSB Bölge Müdürü Ersin Akpınar olmak üzere tüm çalışanları tebrik etti. Başkan Sütcü’ye, “Yeşil OSB ve TS ISO 46001 Su Verimliliği Yönetim Sistemi Belgesi”, OSBÜK tarafından Adana OSB’nin ev sahipliğinde düzenlenen Akdeniz Bölge Toplantısında, TSE Başkanı Mahmut Sami Şahin tarafından verildi. Toplantıya; Adana Vali Yardımcısı İbrahim Küçük, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Organize Sanayi Bölgeleri Genel Müdürü Abdurrahman Aydın OSBÜK Başkanı Memiş Kütükcü, AOSB Yönetim Kurulu Başkan Vekili Ömer Kaya, Yönetim Kurulu Üyeleri Yusuf Kara ve Nedim Büyüknacar, AOSB Bölge Müdürü Ersin Akpınar, bölge OSB’leri ile ticaret ve sanayi odaları yetkilileri ile çok sayıda davetli katıldı. Yeşil OSB Projesi nedir? Avrupa Yeşil Mutabakatı Eylem Planı kapsamında, Yeşil Organize Sanayi Bölgesi (OSB) ve Yeşil Endüstri Bölgesi Sertifikasyon Sistemi’nin uygulanmaya alınmasına yönelik teknik ve idari çalışmaların tamamlanması görevini üstlenen Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ile TSE’nin yürüttüğü Yeşil OSB Projesi, Dünya Bankası tarafından destekleniyor. Proje kapsamında, gerekli sürdürülebilirlik kriterlerini karşılayan OSB’lerin sertifikalandırılması amaçlanıyor.
Adanalı ve İstanbullu sanayiciler bir araya geldi
08 Kasım 2024 Cuma - 19:44 Adanalı ve İstanbullu sanayiciler bir araya geldi Adana Sanayi Odası Başkanı Zeki Kıvanç, "Adana’nın sanayi geçmişi, Osmanlı dönemine kadar uzanır. Adana, 2.2 milyonu aşkın nüfusuyla, üretimden ihracata, tarımdan sanayiye kadar birçok alanda öncü rol üstleniyor” dedi. İstanbul Sanayi Odası üyeleri, Adana Sanayi Odası üyeleriyle birlikte kentte bir dizi ziyaret gerçekleştirdi. Ziyaretlerin ardından her iki odanın üyeleri ortak meclis toplantısı düzenledi. “Adana öncü rol üstleniyor” Adana Sanayi Odası toplantı salonunda düzenlenen toplantının açılışında konuşan Adana Sanayi Odası Başkanı Zeki Kıvanç, Adana’nın sanayi başta olmak üzere birçok alanda öncü rol üstlendiğini belirterek, “Adana, Türkiye’nin ekonomik geleceğinde stratejik bir rol üstlenmeye devam ediyor. Sanayinin, tarımın, lojistiğin ve enerjinin buluşma noktasında yer alan bu şehir, her sektörde dinamik yapısıyla öne çıkıyor. Türkiye’nin 7. büyük ili konumundaki Adana, güçlü nüfusu ve sanayi altyapısıyla ülke ekonomisine önemli katkılar sağlayan bir şehirdir. Türkiye’nin toplam nüfusunun yüzde 2,64’üne sahip olan Adana, 2.2 milyonu aşkın nüfusuyla, üretimden ihracata, tarımdan sanayiye kadar birçok alanda öncü rol üstleniyor” diye konuştu. “Adana’nın sanayi geçmişi, Osmanlı dönemine kadar uzanır” Adana’nın üretim kapasitesinin her geçen gün arttığını ve ülke ekonomisine katkısının sürdüğünü vurgulayan Başkan Kıvanç, şunları söyledi: “1517 yılında Osmanlı topraklarına katılan Adana’da çeltik üretimi ve ipek imalathaneleri ile şeker kamışından şeker üreten tesisler bulunuyordu. Bu köklü geçmiş, Adana’nın sanayi altyapısının ne kadar derinlere dayandığını ve günümüze kadar süregelen üretim kültürünü yansıtmaktadır. 1864 yılında kurulan ilk çırçır fabrikası, şehrin sanayi alanındaki gelişiminin ilk örneği olarak dikkat çekerken, 1898’de kurulan ilk iplikhane ve 1901’de faaliyete geçen ilk entegre dokuma fabrikası, Adana’nın sanayileşme yolundaki güçlü adımlarını simgeler. Ardından, 1906 yılında kurulan ilk yabancı sermayeli fabrika, Aristidi Simyanoğlu tarafından faaliyete geçirilmiş ve bu fabrika, 1924 yılında “Milli Fabrika” adını almıştır. Ulu Önder Atatürk’ün talimatı üzerine 1927 yılında dönemin iş adamları tarafından hazineden satın alındı ve adı “Milli Mensucat” oldu. Günümüzde ise, birlikte gezdiğimiz bu tarihi fabrika, müze olarak şehrin sanayi mirasını yaşatmaktadır.” İstanbul Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan ise Türkiye’nin 20-30 sene sonrasını planlayacak istihdam ve insan kaynakları projesi yapmak zorunda olduğunu belirterek, “Bu jeopolitik ortamda ve coğrafyada nasıl bir insan portföyüne ihtiyacımız varsa o şekilde planlama yapmalıyız. Her sene 1.5 milyon insanımızı üniversitelere almak yerine az ama öz üniversite eğitimi politikasına dönmeliyiz" dedi. “Yapay zekayı yönetecek insanlara ihtiyacımız var” Her sektörde kalifiye eleman bulunamadığını anlatan Bahçıvan, “Her yerdeki temel sorun bu insan kaynakları konusu. Neler yapılması gerektiğini biliyoruz ancak çözümü yeteri kadar doğru anlatamıyoruz. Daha cesur olmamız lazım. Arazi, kredi ve para bir şekilde temin edilebiliyor ama insan hiçbir şekilde temin edilemiyor. İstanbul’da en iyi liseleri bitiren öğrencilerimizin yüzde 95’i geleceği yurt dışındaki üniversitelerde arıyor. Bu çocukları ülkeye dönüşe motive edemezsek bu çocukları kaybediyoruz. Yatırımlar yapıyoruz, tesisler inşa ediyoruz ama bunları yönetecek, üretim platformlarının başında duracak, yapay zekayı yönetecek insanlara ihtiyacımız var” diye konuştu. Konuşmaların ardından toplantı soru-cevap ile devam etti.
Adanalı ve İstanbullu sanayiciler bir araya geldi
08 Kasım 2024 Cuma - 19:27 Adanalı ve İstanbullu sanayiciler bir araya geldi Adana Sanayi Odası Başkanı Zeki Kıvanç, “Adana’nın sanayi geçmişi, Osmanlı dönemine kadar uzanır. Adana, 2.2 milyonu aşkın nüfusuyla, üretimden ihracata, tarımdan sanayiye kadar birçok alanda öncü rol üstleniyor” dedi. İstanbul Sanayi Odası üyeleri, Adana Sanayi Odası üyeleriyle birlikte kentte bir dizi ziyaret gerçekleştirdi. Ziyaretlerin ardından her iki odanın üyeleri ortak meclis toplantısı düzenledi. “Adana öncü rol üstleniyor” Adana Sanayi Odası toplantı salonunda düzenlenen toplantının açılışında konuşan Adana Sanayi Odası Başkanı Zeki Kıvanç, Adana’nın sanayi başta olmak üzere birçok alanda öncü rol üstlendiğini belirterek, “Adana, Türkiye’nin ekonomik geleceğinde stratejik bir rol üstlenmeye devam ediyor. Sanayinin, tarımın, lojistiğin ve enerjinin buluşma noktasında yer alan bu şehir, her sektörde dinamik yapısıyla öne çıkıyor. Türkiye’nin 7. büyük ili konumundaki Adana, güçlü nüfusu ve sanayi altyapısıyla ülke ekonomisine önemli katkılar sağlayan bir şehirdir. Türkiye’nin toplam nüfusunun yüzde 2,64’üne sahip olan Adana, 2.2 milyonu aşkın nüfusuyla, üretimden ihracata, tarımdan sanayiye kadar birçok alanda öncü rol üstleniyor” diye konuştu. “Adana’nın sanayi geçmişi, Osmanlı dönemine kadar uzanır” Adana’nın üretim kapasitesinin her geçen gün arttığını ve ülke ekonomisine katkısının sürdüğünü vurgulayan Başkan Kıvanç, daha sonra şunları söyledi: “1517 yılında Osmanlı topraklarına katılan Adana’da çeltik üretimi ve ipek imalathaneleri ile şeker kamışından şeker üreten tesisler bulunuyordu. Bu köklü geçmiş, Adana’nın sanayi altyapısının ne kadar derinlere dayandığını ve günümüze kadar süregelen üretim kültürünü yansıtmaktadır. 1864 yılında kurulan ilk çırçır fabrikası, şehrin sanayi alanındaki gelişiminin ilk örneği olarak dikkat çekerken, 1898’de kurulan ilk iplikhane ve 1901’de faaliyete geçen ilk entegre dokuma fabrikası, Adana’nın sanayileşme yolundaki güçlü adımlarını simgeler. Ardından, 1906 yılında kurulan ilk yabancı sermayeli fabrika, Aristidi Simyanoğlu tarafından faaliyete geçirilmiş ve bu fabrika, 1924 yılında “Milli Fabrika” adını almıştır. Ulu Önder Atatürk’ün talimatı üzerine 1927 yılında dönemin iş adamları tarafından hazineden satın alındı ve adı “Milli Mensucat” oldu. Günümüzde ise, birlikte gezdiğimiz bu tarihi fabrika, müze olarak şehrin sanayi mirasını yaşatmaktadır.” “Az ama öz üniversite eğitimi politikasına dönmeliyiz” İstanbul Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan ise Türkiye’nin 20-30 sene sonrasını planlayacak istihdam ve insan kaynakları projesi yapmak zorunda olduğunu belirterek, “Bu jeopolitik ortamda ve coğrafyada nasıl bir insan portföyüne ihtiyacımız varsa o şekilde planlama yapmalıyız. Her sene 1.5 milyon insanımızı üniversitelere almak yerine az ama öz üniversite eğitimi politikasına dönmeliyiz. Her ile 1 üniversite yaparak bu işi çözemeyiz. Bu gerçeğin altını çizmemiz lazım. Her ile 1 üniversite ve 20-25 bin öğrenciyi doldurarak bu işi çözemeyeceğimiz çok açık” dedi. “Yapay zekayı yönetecek insanlara ihtiyacımız var” Her sektörde kalifiye eleman bulunamadığını anlatan Bahçıvan, “Her yerdeki temel sorun bu insan kaynakları konusu. Neler yapılması gerektiğini biliyoruz ancak çözümü yeteri kadar doğru anlatamıyoruz. Daha cesur olmamız lazım. Arazi, kredi ve para bir şekilde temin edilebiliyor ama insan hiçbir şekilde temin edilemiyor. İstanbul’da en iyi liseleri bitiren öğrencilerimizin yüzde 95’i geleceği yurt dışındaki üniversitelerde arıyor. Bu çocukları ülkeye dönüşe motive edemezsek bu çocukları kaybediyoruz. Yatırımlar yapıyoruz, tesisler inşa ediyoruz ama bunları yönetecek, üretim platformlarının başında duracak, yapay zekayı yönetecek insanlara ihtiyacımız var” diye konuştu. Konuşmaların ardından toplantı soru-cevap ile devam etti.
Seyhan Belediyesi kaçak yapılara izin vermiyor
08 Kasım 2024 Cuma - 12:27 Seyhan Belediyesi kaçak yapılara izin vermiyor Seyhan Belediyesi ekiplerince, Yeni Mahalle’de kaçak olduğu belirlenen iki yapı yıkıldı. Kaçak yapılaşmanın önünü kesmeye kararlı olduklarını belirten Seyhan Belediye Başkanı Oya Tekin, “ Yıkım kararı yalnızca yasal zorunluluktan değil aynı zamanda Seyhan’da yaşayan her vatandaşımızın güvenliği, sağlığı ve adalet duygusunun korunması adına alındı” dedi. Seyhan Belediyesi kaçak yapılaşmaya geçit vermemek adına çalışmalarına devam ediyor. Bu kapsamda Yeni Mahalle’de ruhsatsız olduğu belirlenen iki kaçak yapının yıkımı Seyhan Belediyesi Yapı Kontrol Müdürlüğü ekipleri tarafından emniyet güçleri ve zabıta ekipleri nezaretinde sorunsuz bir şekilde gerçekleşti. Yıkımın, belediye encümenin aldığı karar doğrultusunda gerçekleştirildiğini belirten Başkan Tekin, “Kaçak yapılaşmaya müsamaha söz konusu bile olamaz. Yıkım kararı yalnızca yasal zorunluluklardan değil, aynı zamanda Seyhan’da yaşayan her vatandaşımızın güvenliği, sağlığı ve adalet duygusunun korunması adına alınmıştır. Ruhsatsız yapılaşma, kentteki kaynakların eşit ve adil kullanımını da engellemektedir. Yasalar çerçevesinde inşaat yapan vatandaşlarımızın ve girişimcilerimizin üstlendiği maliyetlere rağmen, ruhsatsız yapılar bu yükümlülüklerden kaçınarak adil olmayan bir durum oluşturmaktadır. Bu eşitsizliğin ve adaletsizliğin önüne geçmek de temel görevimizdir. Belediye olarak, bireysel hak ve özgürlüklerin toplum güvenliği ve ortak yarar ile dengelenmesi gerektiğine inanıyoruz. Elbetteki başını sokacak bir çatı bulmak amacıyla kendine barınma imkânı sağlayan her Seyhanlının yanındayız. Ancak bireysel kazanç yada ticari girişim amacıyla ruhsatsız ve her türlü yapısal denetimden uzak bir şekilde yapılan bu binayı bu kapsamda değerlendiremeyiz” dedi. Başkan Tekin, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Kentimizi hep birlikte daha güvenli, yaşanabilir ve adil bir hale getirmek için çalışmalarımıza kararlılıkla devam edeceğimizi belirtirken, yıkım süreçlerini de insan onuruna saygılı bir yaklaşımla gerçekleşecek olup, ihtiyaç duyan vatandaşlarımız için sosyal destek sağlamak üzere birimlerimizi de hazır bulunduracağız. Ruhsatsız yapılaşmanın önlenmesi, kentimizin güvenli ve sürdürülebilir bir yapıya kavuşması, halkımızın güvenliği ve kentimizin gelişimi için de tüm girişimcilerimizi yasalara uygun hareket etmeye davet ediyorum.”
Uzmanından uyarı: “Çocukluk travmaları romantik ilişkilerde uzun etkiye sahip”
08 Kasım 2024 Cuma - 12:06 Uzmanından uyarı: “Çocukluk travmaları romantik ilişkilerde uzun etkiye sahip” Çocukluk döneminde yaşanan travmaların romantik ilişkilerde uzun etkiye sahip olduğunu belirten Psikolog Buse Şimşek, “Bu durum, kişinin ilişkide nasıl davrandığı, güven ve yakınlık konusundaki tutumları, bağlanma biçimi gibi durumları etkileyerek kendini gösterir” dedi. Kişilerin geçmişte yaşadıkları travmalar, özellikle de çocukluk travmaları bireyin bağlanma stilleri, duygusal tepkileri ve yaşadıkları ilişki dinamikleri üzerinde etki göstermektedir. Travmanın türüne, şiddetine, kişinin iyileşme sürecine, bireyin destek sistemlerine bağlı olarak bu etkilerin derecesi değişebilir. Çocukluk döneminde yaşanılan bu travmalar en çok da romantik ilişkiler üzerinde derin ve uzun süreli etkiye sahiptir. Bu durum, kişinin ilişkide nasıl davrandığı, güven ve yakınlık konusundaki tutumları, bağlanma biçimi gibi durumları etkileyerek kendini gösterir. “Kaygılı bağlanma geliştirebiliyoruz” Konuyla ilgili Onma Psikoloji’den Psikolog Buse Şimşek açıklamalarda bulundu. Psikolog şimşek, bağlanma stilleri üzerindeki etkileri anlatarak, “Çocukluk travmalarımız, erken dönemde geliştirdiğimiz bağlanma stillerini etkiler. Güvenli bağlanma geliştirdiğimizde genellikle ilişkilerimizde daha sağlıklı bir güven duygusuyla ilerlerken travmatik deneyimlere sahip olduğumuzda kaygılı bağlanma geliştirebiliyoruz” diye konuştu. “Anksiyete gibi tepkiler romantik ilişkilerimizde ciddi sorunlara neden olabilir” Bağlanma çeşitleri hakkında da bilgiler veren Psikolog Buse Şimşek, “Kaygılı bağlanma, kaçıngan bağlanma, ilişkilerde güvensizlik ve kontrol gibi bağlanma türleri vardır. Aynı zamanda sahip olduğumuz partnere zarar verecek ya da ilişkimizi sabote edecek davranışlarda bulunabiliriz. Bu davranışların nedeni de partnerimizin bizi terk edeceği korkusundan kaynaklıdır. Duygusal denge ve tepkiler duygusal uyuşma sorunları veya anksiyete gibi tepkiler romantik ilişkilerimizde ciddi sorunlara neden olabilir” ifadelerini kullandı. “Travmalarımızdan farkında olmalıyız” Yaşanılan çocukluk travmalarının romantik ilişkilerde duygusal ve fiziksel yakınlığa karşı korku geliştirmemize neden olabileceğini aktaran Onma Psikoloji’den Psikolog Buse Şimşek, daha sonra şunları söyledi: “Tekrarlayan ilişki kalıpları sürekli aynı tip ilişkilerde sıkışıp kalmamıza neden olur. Duygusal ve fiziksel sınırlar, duygusal bağımlılık ve travmanın iyileşmesi gibi konu başlıklarıyla bu durumu ele alabiliriz. Travma yaşadıktan sonra bazen partnerimize karşı aşırı duygusal bağımlılık geliştirebiliriz. Bu durum partnerimizin hayatımızın merkezine oturtmamıza ve kişisel sınırlarımızın kaybolmasına neden olabilir. Kendimizi yalnız hissettiğimizde ve güvensiz hissettiğimiz anlarda partnerimize aşırı ihtiyaç duyarak ona bağımlı hale gelebiliriz. Çocukluk travmalarımızın ilişkilerimiz üzerindeki bu etkileri hem duygusal iyilik halimizi hem de partnerimizle kurduğumuz bağ üzerinde derin izler bırakabilir. İşte tam da bu yüzden travmalarımızın farkında olmak ve onlar üzerine çalışmak, daha sağlıklı ve doyurucu ilişkiler kurmamızda çok önemli bir adım olarak kabul edilir.”
Adana’da ekim alanı 100 kat artan muzda hasat başladı
08 Kasım 2024 Cuma - 10:32 Adana’da ekim alanı 100 kat artan muzda hasat başladı Adana’da hasadına başlanan muzun kilogram fiyatı serada 27 liradan alıcı bulurken çiftçinin yüzü gülüyor. Mersin ve Antalya’dan sonra en fazla muz üretilen il olma özelliğini taşıyan Adana’da, üreticilerin yeni gözdesi muzun yetiştirildiği sera sayısı günden güne artıyor. Adanalı çiftçiler, 2017 yılından bu yana verilen devlet destekleri sayesinde muz ekim alanını 5 yılda 75 dönümden 7 bin 558 dönüme çıkardı. Ülke genelinde üretilen 850 bin ton muzdan, yaklaşık 45 bin tonu Adana’da hasat ediliyor. Muz ekim alanlarının artması ve yüzde 145.8’lik gümrük vergisi sayesinde ithalatın da önüne geçildi. Öte yandan kentte 7 bin 558 dönüm alanda ekim yapılan ve hasadı başlayan muzdan yaklaşık 45 bin ton rekolte hedefleniyor. Muz hasadı sırasında İhlas Haber Ajansı’na konuşan Yüreğir Ziraat Odası Başkanı Mehmet Akın Doğan, son yıllarda ise özellikle Akdeniz’e kıyısı bulunan illerde muz üretiminin oldukça arttığını ve ülke ihtiyacının büyük bölümünün yerli üretimle karşılanmaya başlandığını söyledi. “Muzun kilogram maliyeti 20 lira” Doğan, “Devlet teşvikleri muz üretiminin artmasına çok katkı sağladı. 2024 1 Ocak itibariyle muz üretimine kota konuldu. Biz şu anda ülkemizde muzda kendi kendine yeten ülkelerden biriyiz ve ihtiyacımızın tamamını karşılıyoruz. Eğer gümrük vergisi konulmasaydı muz üretimi bu kadar artmayacaktı. Fiyatlar 10 gün önce 35-36 lirayken şu anda muzun kilogram fiyatı 27 liradan alıcı buluyor. Maliyet 20 lira ve bazı muz seralarında 5 ton, bazılarında 6-8 ton verim alıyoruz” dedi. “Adana muz üretiminde 3’üncü sırada” Tarımsal planlama kapsamında artık muz serası kurulmadığını anlatan Doğan, “Adana’da 7 bin 558 dönüm alanda muz üretimi var. Adana ili olarak muz üretiminde 3’üncü sıradayız. Üretim planlaması yapıldığı için ve şu anda Türkiye’de üretilen muzun ülke ihtiyacını karşıladığı için muz üretimi yasaklandı. Devletimizin de desteğiyle Adana’yı yerli muz üretiminde marka ve lider bir kent haline getirmek için çalışmalarımızı sürdürüyoruz” ifadelerini kullandı.