ASAYİŞ - 25 Ağustos 2024 Pazar 05:51

Vali Ergün yangın bölgesinde incelemelerde bulundu

A
A
A
Vali Ergün yangın bölgesinde incelemelerde bulundu

Uşak’ın Eşme ilçesinde iki farklı noktada çıkan yangın bölgelerinde Uşak Valisi Turan Ergün incelemelerde bulundu.


Uşak’ın Eşme ilçesine bağlı Davutlar ve Narıncalı köyleri mevkinde henüz sebebi belirlenemeyen nedenle meşelik alanda yangın çıktı. Uşak Valisi Turan söndürme çalışmalarını yerinde incelemelerde bulunarak, Eşme Kaymakamı Mustafa Görmüş ve Denizli Orman Bölge Müdürü Ahmet Üçgül’den bilgi aldı.


Vali Ergün, burada gazetecilere açıklamalarda bulunarak; “Şu anda iki taraftaki yangın da aslında alan meşelik olduğu için örtü yangını şeklinde devam ediyor. Çevre illerde yangın olmamasının da avantajıyla her iki yangına gündüz 8 helikopter ve 4 uçak olmak üzere 12 hava aracı, bunun yanında 24’ü arazöz olmak üzere toplam 95 araç ve 271 personel müdahale ediyor. Yangın söndürme çalışmalarına çevre illerin itfaiyeleri de destek veriyor.” dedi.


Vali Ergün, herhangi bir yerleşim yerinin boşaltılmadığı söyleyerek “Geçen haftaki yangına göre bizim için daha basit bir yangın diyebiliriz. Çünkü tepe yangını değil en azından. Yer ve örtü şeklinde devam ediyor. Şu anda tahliye ettiğimiz, boşalttığımız bir yerleşim yeri yok. Bizim için şu anda tehlike oluşturacak herhangi bir yerleşim yeri de söz konusu değil. Hep birlikte alanda takip ediyoruz. İnşallah en kısa zamanda kontrol altına alıp, söndürürüz. Rüzgarın akşam şiddetli esmesi aslında çok azalmış olan yangını tekrar alevlendirdi. Hep birlikte kontrol altına almak için uğraşıyoruz. İnşallah en kısa sürede bu haberi sizlerle paylaşırız.” dedi.


Vali Ergün, bölgedeki incelemelerin ardından Davutlar köyünü ziyaret ederek vatandaşlara geçmiş olsun dileklerini iletti.



Vali Ergün yangın bölgesinde incelemelerde bulundu

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bursa BUÜ ve Ankara Üniversitesi tecrübelerini paylaştı Türkiye’nin iki önemli araştırma üniversiteleri arasında yer alan Bursa Uludağ Üniversitesi ve Ankara Üniversitesi arasında başta araştırma olmak üzere pek çok alanda işbirliğini güçlendirmek amacıyla bilgi ve tecrübe paylaşım toplantısı düzenlendi. Bursa Uludağ Üniversitesi ev sahipliğinde 11-12 Ocak tarihleri arasında yapılan toplantıya BUÜ Rektörü Prof. Dr. Ferudun Yılmaz, Ankara Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Necdet Ünüvar ile üniversitelerin üst düzey yöneticileri ve alanında yetkin akademisyenler katıldı. Gerçek potansiyelimizi ortaya çıkarmalıyız Toplantının açılış konuşmasını gerçekleştiren BUÜ Rektörü Prof. Dr. Ferudun Yılmaz, hacim ve karakter olarak üniversitenin de son derece benzer yanlarının olduğuna işaret etti. İki üniversite arasında yapılan tecrübe paylaşım toplantılarının çok önemli olduğuna vurgu yapan Prof. Dr. Ferudun Yılmaz; “Araştırma Üniversiteleri liginde henüz istediğimiz seviyeye gelebilmiş değiliz. Ancak gerçek potansiyelimizi ortaya koyarak burada çok daha üst sıralara tırmanabileceğimizi biliyoruz. Bu kapsamda görevde olduğumuz 1,5 sene boyunca ciddi bir çalışma yürüttük. Emeklerimizin karşılığını almaya başladık. Daha iyisini yapabileceğimizi biliyoruz. Nitelikli akademik kadrolara sahibiz. Bu potansiyeli doğru şekilde kullanarak hak ettiğimiz seviyeye çıkabileceğimize inanıyoruz. Ankara Üniversitesi de bizim her anlamda işbirliği yaptığımız ve benzer niteliklere sahip olduğumuz kıymetli bir üniversitemiz. Rektörümüz Prof. Dr. Necdet Ünüvar’ın destekleriyle özel bir toplantıya ev sahipliği yapıyoruz. Sonuçlarının hepimize hayırlı olmasını diliyorum” şeklinde konuştu. Benzer özelliklere sahip iki üniversite buluştu Ankara Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Necdet Ünüvar ise üniversitelerin birbirlerine güç katması için işbirliklerini artırmaları gerektiğini söyledi. Verimlilik ve etki açısından bu durumun çok büyük bir önem arz ettiğini vurgulayan Prof. Dr. Necdet Ünüvar; “Bursa Uludağ Üniversitesi ile Ankara Üniversitesi birbirine çok benzer nitelikte üniversitelerdir. Sağlık, sosyal bilimler, fen ve mühendislik başta olmak üzere hemen hemen her alanda aynı kapsamda çalışmalar yürütülüyor. Akademisyenlerimiz de son derece nitelikli. İki üniversitede son derece köklü yükseköğretim kurumları. Bugün Ankara Üniversitesi ile Bursa Uludağ Üniversitesi arasında yaptığımız gibi tüm üniversitelerle işbirliği imkânlarını geliştirmemiz gerekiyor. Birinin imkânları, diğerinin ihtiyacını karşılayabilir. Biz Ankara Üniversitesi’nde bu anlayışla çalışmalarımızı yürütüyoruz. Nazik ev sahiplikleri ve üniversitemize ilgileri nedeniyle Bursa Uludağ Üniversitesi yönetimine teşekkür ediyoruz. Toplantıdan iki tarafın da faydalanacağına inanıyor, diğer üniversitelerimize de örnek olmasını temenni ediyorum” dedi. Karşılıklı bilgi aktarımı yapıldı Programın ilk gününde Ankara Üniversitesi Araştırmadan Sorumlu Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Kaan Orhan, Araştırma Dekanlığının faaliyetleri ve araştırma projelerine dair bilgiler aktarırken, Destek Ofisi Koordinatörü Öğr. Gör. Özge Nur Toprak da ofisin araştırma projelerine yönelik destekleri hakkında bilgilendirmelerde bulundu. Toplantının ikinci gününde ise Araştırma Dekan Yardımcısı Prof. Dr. Esin Ebru Onbaşılar, dekanlığın yaptığı analizler ve strateji geliştirmeye yönelik katkıları hakkında bilgiler verdi. Ankara Üniversitesi Teknoloji Transfer Ofisi Koordinatörü Prof. Dr. Aytuğ Okumuş, koordinatörlük desteklerini anlatırken, Veteriner Fakültesi Dekanı ve BAP Koordinatörü Prof. Dr. Necmettin Ünal da proje süreçlerini aktardı. Toplantıda aynı zamanda Araştırma Dekanlığı uzmanı Öğr. Gör. Evrim Ağaçdelen tarafından Bursa Uludağ Üniversitesi’nin alan bazlı yetkinlik analizine dair sunum yapıldı.
Bursa Bursa Şehir Tiyatrosu, kadrosunu güçlendiriyor Bursa Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatrosu, yeni yetenekleri sahnelere kazandırmak ve kadrosunu güçlendirmek amacıyla yeni oyuncu seçmeleri düzenledi. Okan Bayülgen, Devrim Yakut, Alican Yücesoy, Emrah Eren, Tülin Sağlam ve Songül Öden’den oluşan seçici kurul, tiyatro sanatına gönül veren yeni yüzleri dikkatle takip ederek değerlendirmelerde bulundu. Bursa’nın kültür ve sanat hayatına değer katan çalışmalarını sürdüren Büyükşehir Belediyesi, Şehir Tiyatroları’nda yeni bir dönemi başlatarak 17 ilçede oyunların sahnelenmesi için harekete geçti. Genel Sanat Yönetmenliğini usta sanatçı Ali Düşenkalkar’ın üstlendiği Şehir Tiyatrosu, 17 kişilik oyuncu kadrosunu güçlendirme kararı aldı. Yeni yetenekleri sahnelere kazandırmayı ve kadrosunu 27 kişiye çıkartmayı hedefleyen Şehir Tiyatrosu’nun oyuncu seçmelerine, tiyatroya gönül verenler yoğun ilgi gösterdi. 8-9-10 Ocak tarihlerinde Merinos Atatürk Kongre Kültür Merkezi’nde yapılan seçmelere 501 kişi katıldı. Ön elemede dans, hareket, müzik, ritim, kulak, konuşma ve diksiyon gibi temel yetkinliklere dikkat edilirken, diğer bir aşamaya geçen adaylar usta sanatçılardan oluşan jürinin karşısına çıktı. Okan Bayülgen, Devrim Yakut, Alican Yücesoy, Emrah Eren, Prof. Dr. Tülin Sağlam ve Songül Öden’den oluşan jüri, adil ve şeffaf bir şekilde tiyatro sahnesinde görev alacak yeni oyuncuları belirlemek için değerlendirmelerde bulundu. “17 ilçede seyircimizle buluşmak için çalışmalara başladık” Bursa Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatrosu Genel Sanat Yönetmeni Ali Düşenkalkar, bir değişim ve dönüşümün içerisinde olduklarını söyledi. Bursa Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatrosu’nda 17 oyuncunun bulunduğunu belirten Düşenkalkar, “Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey, bizden oyunların 17 ilçede de yapılmasını istedi. Bizler de bu doğrultuda harekete geçtik. 17 ilçede seyircimizle buluşmak için çalışmalara başladık. Her Pazar kentin farklı noktalarına gidebilmemiz için yeni oyunculara ihtiyacımız vardı. O yüzden genç insanlar arıyoruz. Yeni bir tiyatro yapısını oluşturmak istiyoruz. 10 yeni oyuncu alacağız. 27 kişiyle birlikte yeni sezon oyunlarının hazırlıklarına başlamış olacağız. Büyümemiz gerekiyordu. Başkanımız Mustafa Bozbey de bu anlamda bize destek verdi” dedi. Jüri üyeleri arasında bulunan tiyatro sanatçısı Emrah Eren, sahilden denizyıldızı ayıklar gibi yeni yüzler aradıklarını ifade etti. Denizyıldızlarının kente hizmet edeceğini dile getiren Eren, buna aracı olmaktan büyük mutluluk duyduklarını söyledi. Usta sanatçı Devrim Yakut, Bursa Şehir Tiyatrosu’nun böyle bir yapılanma içerisine girmesinin önemli olduğunu belirtti. Bütün yerel yönetimlerin doğru insanlarla kente tiyatro ve kadrolar kazandırmasının kıymetli olduğunu anlatan Yakut, önemli bir sorumluluk üstlenerek meslektaş seçmeye gayret ettiklerini dile getirdi. Oyuncu, Yönetmen, Yapımcı ve Seslendirme Sanatçısı Okan Bayülgen, Genel Sanat Yönetmeni Ali Düşenkalkar’ın güzel bir jüri üye heyeti kurduğunu hatırlattı. Seçmelerin şeffaf ve demokratik bir şekilde yapılması için jüri üyelerinin serbest bırakıldığını anlatan Bayülgen, “Çok fazla başvuru var. Demek ki insanlar Bursa’da Şehir Tiyatrosu’nun tekrar yapılanmasını istiyor. Hem gençler var, hem orta yaştan insanlar var. Gençler özellikle çok büyük bir ilgi göstermiş. Adaletli bir şekilde seçmeye çalışıyoruz” diye konuştu. Prof. Dr. Tülin Sağlam, Bursa Şehir Tiyatrosu tarafından yapılan seçmelerin çok değerli olduğunu ifade etti. Şeffaf ve rahat bir ortamda değerlendirme yapıldığını söyleyen Sağlam, tiyatronun geleceğine güzel bir yatırım olmasını temenni etti. Tiyatro sanatçısı Alican Yücesoy, tiyatronun geleceği için harika bir çalışma yapıldığını belirtti. Her yaş grubundan katılımın olduğunu anlatan Yücesoy, tiyatronun yeni yüzler kazanmasının geleceğe önemli bir yatırım olduğunu belirtti. Tiyatro sanatçısı Songül Öden, Bursa Şehir Tiyatrosu için şanslı zamanların başladığına dikkat çekti. Değerli isimlerden oluşan jürinin arasında olmaktan mutluluk duyduğunu söyleyen Öden, seçmelerin özenli ve adil bir şekilde yapıldığını ifade etti.
Denizli Işıklı Gölünde çalışan tur teknelerine hırsız dadandı Denizli’nin Çivril ilçesinde Işıklı Gölünde tura çıkan teknelere hırsız dadandı. Çivril’in Seraserli Mahallesindeki koyda iki tur teknesinin aküleri kimliği belirsiz kişi veya kişilerce çalındı. Denizli’nin Çivril İlçesinde nilüfer turuna çıkan tur tekneleri hırsızların hedefi oldu. İlçeye bağlı Seraserli Mahallesi’ndeki koyda mahalle sakinlerinin liman diye isimlendirdikleri bölgede koyda iki tur teknesinin aküleri, kimliği belirsiz kişi veya kişilerce çalındı. Teknelerinden aküleri çalınan kaptan Özer Çetinkaya, güvenlik güçlerinden yardım istedi. Tekne turu mevsiminin geçmesi ve soğuk hava nedeniyle teklerin Işıklı Gölü’ne açılamadığını ifade eden Kaptan Özer Çetinkaya, ‘Geçen yıl 1 Haziran’da başlayan nilüfer turları baraj gölündeki su seviyesinin düşmesi nedeniyle ağustos ayı sonunda sona erdi. Şimdi göle ördek avı için gelen avcılara yönelik düzenlenen turlara çıkıyoruz. Dün öğleden sonra göle tura çıktım. Aksam tekrar Seraserli Mahallesi’ndeki limana dönerek tekneyi koya bağladım. Sabah tekneleri çalıştırmak için geldiğimde iki teknemdeki 60 amperlik iki akünün kablolarının kesilerek çalındığını gördüm. Seraserli Mahallesi’nde tura çıkan 15, Beydilli Mahallesi’nde 60 ve Sundurlu Mahallesi’nde 12 tur teknemiz var. Kış ayları olduğu için bu tekneler koylarda çekili vaziyette duruyor. Ne yazık ki ekmek teknelerimiz kimliği belirsiz hırsız veya hırsızların hedefi haline geldi. Bir gecede benim iki aküm gitti. Bu olay diğer teknelerinde başına gelebilir. Jandarma ekiplerimizden bu hırsızlık olaylarıyla ilgili yardım istiyoruz. En kısa sürede hırsız veya hırsızların yakalanıp adalet önünde hesap vermesini istiyoruz’ dedi
Ankara Görme kaybının yüzde 80’i önlenebilir hastalıklardan kaynaklanıyor Her yıl 7-14 Ocak tarihleri arasında kutlanan “Beyaz Baston Görme Engelliler Haftası”nın kutlandığını ve körlüğe neden olan hastalıklara dikkat çekmenin amaçlandığını belirten Medicana Sağlık Grubu Göz Hastalıkları Uzmanı Op. Dr. Serkan Güreser, “Dünyada 19 milyon çocuğun görme bozukluğundan etkilendiği tahmin ediliyor. Bunlardan 12 milyonu retina bozukluklarından kaynaklanan sebeplerle görme kaybı yaşarken 1,4 milyonu kalıcı körlükle mücadele ediyor” dedi. Dünya Sağlık Örgütü’nün verilerine göre dünya genelinde yaklaşık 253 milyon görme engelli insan yaşıyor. Daha çarpıcı olan ise bu vakaların neredeyse yüzde 80’inin önlenebilir ya da tedavi edilebilir nedenlerden kaynaklanıyor olmasıdır. Göz sağlığı hayatımızın her alanını etkilerken, küçük ihmaller bile geri dönüşü olmayan kayıplara yol açabiliyor. Her yıl 7-14 Ocak tarihleri arasında “Beyaz Baston Görme Engelliler Haftası” nın kutlandığını ve körlüğe neden olan hastalıklara dikkat çekmenin amaçlandığını belirten Medicana Sağlık Grubu Göz Hastalıkları Uzmanı Op. Dr. Serkan Güreser görme kaybının en sık nedenlerini, risk altındaki grupları ve güncel tedavi yöntemlerini anlattı. Ülkemizde ve dünya genelinde milyonlarca insan, tedavi edilebilir veya önlenebilir nedenlerle görme yetisini kaybediyor. Katarakt, glokom, diyabetik retinopati hastalıkları nedeniyle özellikle çocuk ve yaşlılarda görme kaybı oluştuğunu belirten Göz Hastalıkları Uzmanı Op. Dr. Güreser, bu hastalıklar ve güncel tedavi yöntemleri ile ilgili bilgi verdi. “Beyaz Baston” Görme Engelliler Haftası’nın sembolü Her yıl 7-14 Ocak tarihleri arasında Beyaz Baston Görme Engelliler Haftası’nın kutlandığını kaydeden Op. Dr. Güreser, görme engelli bireylerin dış dünyada karşılaştığı zorlukları anlamak, destek olmak ve erken teşhisin önemini vurgulamanın haftanın ana temasını oluşturduğunu söyledi. Beyaz bastonun hikayesinin, 1921 yılında İngiliz fotoğraf sanatçısı James Biggs’in bir trafik kazasında görme yetisini kaybetmesiyle başladığını hatırlatan Op. Dr. Güreser, “Biggs, bastonunu beyaza boyayarak yolda dikkat çekmek ve kendini korumak istedi. 1931 yılında beyaz baston ‘Görme Engelliler Haftası’ etkinliklerinin bir sembolü olarak kabul edildi. O tarihten bu yana beyaz baston, görme engelli bireylerin bağımsızlığını ve güvenliğini simgeliyor” ifadelerini kullandı. “En sık görülen körlük nedenleri tedavi edilebilen hastalıklardır” Görme kaybının, genellikle önlenebilir ya da tedavi edilebilir nedenlerden kaynaklandığının altını çizen Op. Dr. Serkan Güreser, bu duruma yol açan en yaygın nedenleri şu şekilde sıraladı: “Dünyada körlük vakalarının en büyük nedenlerinden biri olan katarakt, genellikle yaşlanmayla ilişkilidir. Göz merceğinin bulanıklaşması sonucu görme bozukluğu oluşur. Ameliyat edilmeyen katarakt, yüzde 35 ile kalıcı görme kaybına yol açan en önemli etken olarak kabul ediliyor. Katarakt bilhassa orta ve düşük gelir grubundaki ülkelerde hala yaygın bir hastalık olarak biliniyor. Glokom (Göz Tansiyonu): Bu hastalık, göz içindeki basıncın artması sonucu görme sinirine zarar verir ve genellikle belirti vermeden ilerler. Tedavi edilmediğinde kalıcı görme kaybına yol açabilir. Özellikle ailesinde glokom geçmişi olan bireylerin düzenli kontrol yaptırması hayati önem taşır. Diyabet hastalarında sıklıkla görülen bu durum, kontrolsüz kan şekeri seviyelerinin retina damarlarına zarar vermesi sonucu oluşur. Tedavi edilmediğinde görme kaybına yol açabilir. 60 yaş üzeri bireylerde sık görülen bu hastalık, merkezi görmeyi etkiler. Kitap okuma, yüz tanıma gibi günlük aktiviteleri zorlaştırabilir. Göz Yüzeyi Bozuklukları (Korneal Opasiteler): Korneal opasiteler, gözün en dış tabakası olan korneada meydana gelen saydamlık kaybıdır. Korneanın saydamlığını yitirmesi, ışığın düzgün bir şekilde gözün arkasındaki retinaya ulaşmasını engeller ve görme bozukluklarına yol açar. Bu durum, hafif bir bulanıklıktan tamamen görme kaybına kadar değişebilir. Yaralanmalar, enfeksiyonlar veya genetik faktörlere bağlı olarak gelişen kornea hasarları körlüğe yol açabilir.” 50 yaş üstü ve 15 yaş altı kişilerde daha sık ortaya çıkıyor Görme kaybı riski altında olan grupların özellikle yaşlılar ve çocuklar olduğuna dikkat çeken Op. Dr. Serkan Güreser, “DSÖ verileri, körlük ve görme kayıplarından muzdarip kişilerin yüzde 81’inin 50 yaş ve üzeri olduğunu ortaya koyuyor. Dolayısıyla yaş, en önemli risk faktörü olarak öne çıkıyor. Dünya nüfusu giderek yaşlanırken, görme bozuklukları ve körlük riski altındaki nüfusun büyümesi kaçınılmazdır. Diğer bir risk grubunu da 15 yaş altı çocuklar oluşturuyor. Dünyada 19 milyon çocuğun görme bozukluğundan etkilendiği tahmin ediliyor. Bunlardan 12 milyonu retina bozukluklarından kaynaklanan sebeplerle görme kaybı yaşarken 1,4 milyonu kalıcı körlükle mücadele ediyor. Çocukluk çağı görme engelliliğin sebepleri, dünyanın değişik bölgeleri arasında önemli ölçüde farklılık gösteriyor. Ülkemizde çocukluk çağı körlüklerinin temel sebepleri retina hastalıkları ve prematüre retinopatisi, katarakt ve optik atrofi olarak tespit edilmiştir. Ülkemizde çocukluk çağı körlük nedenleri gelişmiş ülkelerle benzer oranda gözün arka kısmındaki retinaya ait sebeplerle ortaya çıkmaktadır” diye konuştu. “Teknolojik gelişmeler, göz hastalıklarının tedavisini kolaylaştırdı” Günümüzde tıbbi teknoloji alanında yaşanan ilerlemeler sayesinde birçok körlük nedeninin tedavi edilebildiğini kaydeden Op. Dr. Serkan Güreser, tedavi yöntemleri ile ilgili şu açıklamalarda bulundu: “Körlüğün en sık sebebi arasında bulunan kataraktın göz içi lens değişimi ile görme yetisi büyük ölçüde geri kazandırılabiliyor. Bununla birlikte glokom ve diyabetik retinopati gibi durumlarda lazer tedavileri etkili sonuçlar sağlıyor. Makula dejenerasyonu için kullanılan özel ilaç enjeksiyonları sayesinde görme kayıpları yavaşlatılabiliyor. Ayrıca hasarlı korneaların yerine sağlıklı kornea dokusunun nakledilmesi ile görme yeniden sağlanabiliyor.” Göz Hastalıkları Uzmanı Op. Dr. Serkan Güreser, düzenli göz muayenesinin önemine dikkat çekerek, göz sağlığının ihmal edilmemesinin ve şikayeti olsun ya da olmasın herkesin rutin göz kontrollerini yaptırması gerektiğinin altını çizdi.
Trabzon Hamsi avında düşüş başlayınca fiyatlarda artış yaşandı Karadeniz’de etkili olmaya başlayan fırtına ile birlikte hamsi avının düşmesi fiyatlara da yansıdı. Hamsi avının artık sonuna da gelindiğini fırtına ile birlikte de denize açılan tekne sayısının tüm Karadeniz’de düştüğünü belirten balıkçı esnaflarından Ahmet Çoğalmış, "Hamsinin şu anda bitiş noktaları. Hamsi gün geçtikçe azalıyor. Bir kaç gün içerisinde bitme noktasına geleceğini düşünüyorum. Geçen haftaya göre büyük değişiklik var. Geçtiğimiz hafta 75-100 TL arasında gidip gelen hamsinin bugünkü fiyatı 150 TL oldu. Bu şekilde biter sezon. Hamside düşüş başladı. Bu sezon balıkçılık adına çok güzel geçti. Bollukla geçen palamut sezonunun ardından hamsi de yüzümüzü güldürdü. Dolu dolu bir sezon yaşadık bu sene. Hamsiden sonra da yaz balıkçılığı başlar mezgit, barbun gibi. Nisan ayı gibi barbun sezonu başlar" dedi. Fiyatların halen çok yükselmediğini ancak tezgahlarda düşüşün olduğunu ifade eden balıkçı esnaflarından Gökmen Aydın ise "Hamsi 150 TL, istavrit 125 TL, mezgit 100 TL. Bugün balık az geldiği için fiyatlarda biraz artış var diyebiliriz. İnşallah önümüzdeki günlerde daha fazla balık gelir. Ancak şu anda fiyatlar normal. Hamsi dün yoktu o yüzden fiyatı 250-300 TL civarındaydı. Bugünse düne göre biraz daha iyi olduğu için fiyat 150 TL. Vatandaşın ise balığa karşı ilgisi halen devam ediyor" diye konuştu.