Yerel Haberler
Tunceli
Bu bitki, dünyada sadece Tunceli’nin 2 köyünde var
06 Ağustos 2024 Salı - 13:11 Bu bitki, dünyada sadece Tunceli’nin 2 köyünde var Tunceli’de bilim adamları tarafından yapılan arazi çalışmalarında yeni bir bitki türü tespit edildi. Mattiastrum (Çarşak otu) cinsi yeni türe Mattiastrum pulumurense (Pülümür Çarşağı) ismi verilirken, bitkiye ilişkin bilgiler Turkish Journal of Botany Dergisi’nde yayımlandı. Tunceli’nin Pülümür ilçesinde 2017 yılından bu yana var olan türleri kayıt altına almak ve yeni türlerin varlığını tespit amacıyla çalışmalar yürütülüyor. Bilim insanları tarafından yapılan çalışmalarda dünyada sadece Pülümür ilçesine bağlı 2 köyde yayılış gösteren bitki tespit edildi. Pülümür Çarşağı ismi verilen bitkiye ilişkin detaylar bilim insanları Aslı Doğru Koca, Mustafa Gökmen, Gülderen Yılmaz ve Mehmet Yavuz Paksoy tarafından Turkish Journal of Botany Dergisi’nin Temmuz sayısında yayımlandı. Bitkinin tespiti çalışmalarında yer alan Munzur Üniversitesi Tunceli Meslek Yüksekokulu Tıbbi Dokümantasyon ve Sekreterlik Bölümünden Doç. Dr. Mehmet Yavuz Paksoy, çok küçük bir alanda yayılış gösteren bitkinin madencilik ve aşırı otlatma nedeniyle neslinin tehdit altında olduğunu söyledi. Paksoy, "Bu çalışmalar sonucunda Boraginaceae (Hodangiller) familyasına ait Çarşak otu olan yeni bir türü keşfettik. Bitkimizin yayılışı Pülümür’ün Karagöz ve Şampaşakaraderben köyü olmak üzere sadece iki lokalde bilinmektedir. Onun dışında bitkinin yayılışını tespit edemedik. Yani hem Türkiye hem dünya için sadece Pülümür’de iki köyde yayılışı olan bir bitkiden bahsediyoruz. Latince ismi Mattiastrum pulumurense, Türkçesi ise Pülümür Çarşağı şeklinde belirlendi" dedi. Bitkinin bin 800 ila 2 bin rakımda yayılış gösterdiğini ifade eden Doç. Dr. Paksoy, "Şampaşakaraderbent bölgesinde step diyebileceğimiz bölgede Karagöz köyünde ise taşlık, çalılık steplerde yayılışı var. Popülasyonu aşırı zengin değil. Küçük taş ve kaya parçalarının arasında öbek oluşturan küçük popülasyonlar mevcut. Bu yüzden bitki zarar görme tehlikesi altında. Çünkü bölgede madencilik faaliyetleri yapılmaktadır. Bitkinin yetişmiş olduğu toprak maden toprağı olarak kullanılacağından bitkimizin nesli tehdit altındadır. Bu yüzden bu faaliyetlerin durdurulması veyahut başka bölgelere kaydırılması gibi seçenekler ya da bu bitkiyi koruma altına alabilecek faaliyetler yapılmalıdır. Çok geniş alanlarda yayılış gösteren bir bitki değil. Ayrıca tohumdan üremesi de çok geç olan bir bitki. Yayılışının olduğu bölgenin toprağı tahrip edildiği anda bitkinin nesli tehlike altına giriyor. Şampaşakaraderbent tarafında da aşırı otlatma var. Karagöz’de de maden faaliyeti var. Hem otlatma hem de maden baskısı altında olduğu için bitkimizin nesli tehlike altına girebilir. Bu nedenle duyarlı davranmamız gerekiyor" diye konuştu. Yeni türün 4 bilim insanının ortak çalışmasıyla Turkish Journal of Botany Dergisi’nin Temmuz sayısında yayımlandığını ifade eden Paksoy, Tunceli’nin bitki çeşitliliğinin zenginliğine de vurgu yaptı. "Tunceli’deki bitki türleri 2 bini bulacak" Daha önce yapılan çalışmalarda Tunceli genelinde 922 bitkinin tespit edildiğini dile getiren Munzur Üniversitesi Tunceli Meslek Yüksekokulu Tıbbi Dokümantasyon ve Sekreterlik Bölümünden Doç. Dr. Mehmet Yavuz Paksoy, "Daha önceki çalışmalarda tüm Tunceli’de 922 bitki olduğu literatüre geçmişti. Ama bizim yaptığımız çalışmada Pülümür ilçesinde bulduğumuz tür sayısı 957 ve bunlardan 115’i endemik içlerinde 5 bitki de lokal endemik. Çalışmalarımız devam ediyor. 2023-2024 yılında topladığımız bitkiler bu listeye dahil edilmedi şu an için. Teşhisleri yapıldıktan sonra bu bitkileri de ekleyeceğiz listemize. Sırf bu çalışmadan yola çıkarak diğer ilçeleri de katarsak 2 bine yakın bitkiye ulaşacağımız rahatlıkla düşünüyoruz" şeklinde konuştu. Pülümür’ün bitkileri kitaplaştırıldı Tunceli’nin bitki çeşitliliği açısından en zengin ilçelerinden olan Pülümür ilçesinde yer alan bitkiler "Pülümür’ün Bin Bir Çeşit Bitkisi" ismiyle kitaplaştırıldı. İlçede bu anlamda yürütülen çalışmalara ilişkin bilgi veren Pülümür Belediye Başkanı Müslüm Tosun, "Pülümür ilçemiz bitki çeşitliliği ve özel konumu itibarıyla öne çıkan bir ilçe. Biz de bununla ilgili 4 sene önce bir çalışma başlattık. Ankara Kırsal Çevre ve Orman Sorunları Araştırma Derneği ile ortaklaştırdığımız bu çalışmayı en son kitaplaştırdık. Bu çalışma ciddi bir emek gerektiriyor. En kuytu yerlere varıncaya kadar ulaşılmaya çalışıldı. Yeterli mi değil. Bu çalışma sonunda 2 bin civarında bitkiye ulaşılabileceği söyleniyor. Çalışma bölgede öne çıkan çiçek balı açısından da önem arz ediyor. Bitkilerin korunması, kayıt altına alınması açısından önemli olan bu çalışmalarımız devam edecek" dedi.
Ebe Gamze Emre, “Sağlıklı nesiller emzirilen bebeklerden oluşur”
01 Ağustos 2024 Perşembe - 12:14 Ebe Gamze Emre, “Sağlıklı nesiller emzirilen bebeklerden oluşur” Anne sütünün önemine değinen Ebe Gamze Emre, "Anne sütü, bebek için en ideal besindir. Doğal ve tazedir. Temiz ve mikropsuzdur, ekonomiktir. Anne sütü eşsiz bir hazinedir. Sağlıklı nesiller emzirilen bebeklerden oluşur" dedi. Tunceli Devlet Hastanesi’nde görevli Ebe Gamze Emre, 1-7 Ağustos Dünya Emzirme Haftası nedeniyle anne ve anne adaylarını bilinçlendirmek amacıyla açıklama yaptı. Anne sütü ve emzirmenin önemine vurgu yapan Emre, “Son yıllarda anne sütü üzerinde yoğunlaşan çalışmalar anne sütünün eşsiz bir besin olduğunu ve bebek beslenmesinde yerinin doldurulamayacağını ortaya çıkarmıştır. Bebekler ilk 6 ay boyunca su dahi verilmeden yalnızca anne sütüyle beslenmelidir. Çünkü anne sütü tek başına bebeğin tüm ihtiyaçlarını karşılar. 6.’cı ayın ardından uygun ek besinlerle emzirme 2 yaş ve ötesine kadar devam ettirilmelidir” şeklinde konuştu. Annenin doğumdan sonra kendine gelir gelmez mutlaka bebeği emzirmesi gerektiğini ifade eden Ebe Gamze Emre, “Doğumdan sonra ilk birkaç içinde gelen koyu ağız sütü ziyan edilmeden muhakkak bebeğe verilmelidir. Ağız sütü hastalıklara karşı koruyucu madde içerdiğinden bebeklerin bağışıklığını güçlendirir. Sütün yeterince gelmesi için bebek sık sık emzirilmelidir. Bebek her ağladığında memeye tutulmalıdır. Sık emzirme aynı zamanda memelerin şişmesini ve acımasını da önlemektedir. Doğumdan sonra ilk bir, iki gün süt az gelse de mama tercih edilmemeli, bebek sık sık emzirilmelidir. Sık emzirme süt kanallarının aktifleşmesini sağlar. Emzirirken sadece meme başı değil meme başı çevresinin kahverengi kısmının bebeğin ağzına alınması sağlanmalıdır” diye konuştu. Anne sütünün saklanma koşullarına da değinen Ebe Gamze Emre, “Anne sütü, 3, 3, 3 kuralına göre saklanmaktadır. Bu kurala göre anne sütü oda ısısında 3 saat, buzdolabında 3 gün ve buzlukta 3 ay saklanabilir. Anne sütü, bebek için en ideal besindir. Doğal ve tazedir. Temiz ve mikropsuzdur, ekonomiktir. Anne sütü eşsiz bir hazinedir. Sağlıklı nesiller emzirilen bebeklerden oluşur” ifadelerini kullandı.
Tunceli’de ilk kez Fundus Floresein Anjiografi gerçekleştirildi
31 Temmuz 2024 Çarşamba - 16:48 Tunceli’de ilk kez Fundus Floresein Anjiografi gerçekleştirildi Tunceli Devlet Hastanesi’nde ilk kez Fundus Floresein Anjiografi işlemi gerçekleştirildi. Tunceli Devlet Hastanesi’nde Göz Hastalıkları Uzmanları Dr. Oğuzcan Eskalen ve Dr. Merve Nale İçer tarafından ilk kez Fundus Floresein Anjiografi işlemi gerçekleştirildi. Tunceli’de ilk kez gerçekleştirilen işleme ilişkin uzman doktorlar Oğuzcan Eskalen ve Merve Nale İçer tarafından yapılan ortak açıklamada, “Fundus Floresein Anjiografi, gözün retina adını verdiğimiz sinir tabakasındaki damarların incelenmesine olanak veren bir görüntüleme yöntemidir. Bu yöntemle temel olarak diyabetik retinopati, sarı nokta hastalığı, retinal damar tıkanıklığı olmak üzere pek çok hastalığa tanı konulabilmektedir. Bu yöntem sadece tanı amaçlıdır, damarları açmak veya tedavi etmek gibi bir özelliği yoktur. İşlem öncesinde göz bebekleri genişletilir. Koldaki toplardamardan turuncu renkli bir ilaç yaklaşık 5 cc verilerek işlem başlatılır. İşlem yaklaşık olarak 10 dakika sürer. Geçici yan etkilerden en sık rastlanan bulantı hissi ve ciltte hafif kızarıklıktır. Nadiren ciddi alerjik reaksiyon gelişme riski vardır. İlaç 36 saat içinde böbrek ve karaciğerden atılır. Bu süre içerisinde ciltte turuncu renkte boyanma ve idrarın turuncu renge boyanması görülebilir. Karaciğer ve böbrek yetmezliği olanlarda ve gebe hastalarda çekim önerilmez” ifadelerine yer verildi.
Tunceli’de dağ köyündeki otele yurt dışından ciddi talep var
31 Temmuz 2024 Çarşamba - 12:25 Tunceli’de dağ köyündeki otele yurt dışından ciddi talep var Tunceli’nin Pülümür ilçesine bağlı Kocatepe köyündeki otel, yurt dışında yaşayanlar tarafından büyük rağbet görüyor. Almanya’da yaşayan iş adamı Kemal Karadağ, memleketine vefa borcunu ödemek, ildeki konaklama sorununun giderilmesini katkı sağlamak ve köyünün güzelliklerini dünyaya tanıtmak amacıyla yaklaşık 4 yıl önce Pülümür ilçesine bağlı Kocatepe köyünde butik otel projesini hayata geçirmeye başladı. Kısa sürede tamamlanan otel, yurt içi ve yurt dışından gelen misafirlere hizmet veriyor. Tunceli merkeze 75, Pülümür’e 38 ve Erzincan’a 100 kilometre uzaklıkta yer alan otel, doğaya en az zarar veren ısı pompalarıyla ısıtılıyor. Konaklama için gelen misafirlere sunulan süt ve et ürünleri şirket bünyesinde faaliyet gösteren çiftlikten karşılanıyor. Yöresel taş ve ahşap malzemelerle tasarlanan mimarisiyle bölgenin otantik ruhunu yansıtan otelde, yüzme havuzu, saunalar ve spor salonu bulunuyor. İçeride 60, terasta ise 150 kişilik oturma yeri mevcut olan restoran hizmeti de verilen otelde konaklayanlara mevsime göre turlar da düzenleniyor. Şu anda 35 kişinin istihdam edildiği otele ilişkin bilgi veren karşılama görevlisi Didem Karadağ, ’’19 standart, 9 suit odamız var. 3 sauna, bir buhar odası, büyükler ve çocuklar için yüzme havuzumuz mevcut. Bu havuzlarda dağlardan gelen bu gibi suyu ısıttık, yüzmek için şahane bir ılıklığı var” dedi. Kendi içlerinde bir sistem oluşturduklarını belirten Karadağ, “Burada oluşturduğumuz çiftliğimizde büyükbaş, küçükbaş hayvanlar, kümes hayvanları var. Yine tarlalarımız var. Kışın seramızı faaliyete geçiriyoruz. Salata malzemelerinden ana yemeklerimize kadar tüm ürünlerimizi kendimiz doğal şekilde üretiyoruz” diye konuştu. Otel müdürü Cafer Çınar ise otele rağbetin gün geçtikçe arttığını ifade ederek, “İnsanlar artık birbirine haber vererek geliyorlar. Bir gelen öbür arkadaşını göndermeye başladı. Özellikle gurbetteki hemşehrilerimiz bayağı ilgi göstermeye başladılar. Bizim otelimiz sadece bir otel değil buraya çay, kahve içmek, kahvaltı yapmak, akşam yemekleri için gelinebiliyor” şeklinde konuştu. Başta kahvaltı olmak üzere sunulan ürünlerin kendilerinin olduğuna vurgu yapan Çınar, “Aşağıda çiftliğimiz var. 300’e yakın sağılan hayvanımız var. Bütün ürünlerimizi oradan alıyoruz. Etler de aynı şekilde. Kendi kasabımız var, dışarıdan et almıyoruz” dedi. Bursa’dan geldiğini kaydeden Süleyman Demirbilek yatırımcıyı kast ederek, “Umarım yaptığı emeğin karşılığını alacaktır. Çok güzel bir yatırım yapmış. Tüm hemşehrilerimizin, duyarlı insanların gelip görmesi gereken bir yer. En büyük özelliği doğal güzelliği. Baktığın zaman kendini dağda hissediyorsun farklı bir yerde hissediyorsun” ifadelerini kullandı. İngiltere’den tatil için geldiğini belirten Ümit Canpolat da ’’5 yıldır İngiltere Londra’da yaşıyorum. Bölgeyi biliyorum. Özellikle kış turizmi açısından mutlaka görülmesi gereken bir yer. Sadece burası değil Pülümür’ün her yerinde görülmesi gereken doğa var. Umarım bu otel de buna katkı sağlar” diye konuştu.
Dağ köyündeki otele yurt dışından yoğun talep
31 Temmuz 2024 Çarşamba - 11:45 Dağ köyündeki otele yurt dışından yoğun talep Tunceli’nin Pülümür ilçesine bağlı Kocatepe köyünde Kemal Karadağ isimli girişimci tarafından 4 milyon Euro harcamayla yaptırılan otel, yurt dışında yaşayanlar tarafından büyük rağbet görüyor. Almanya’da yaşayan iş adamı Kemal Karadağ, memleketine vefa borcunu ödemek, ildeki konaklama sorununun giderilmesini katkı sağlamak ve köyünün güzelliklerini dünyaya tanıtmak amacıyla yaklaşık 4 yıl önce Pülümür ilçesine bağlı Kocatepe köyünde butik otel projesini hayata geçirmeye başladı. Kısa sürede tamamlanan otel, yurt içi ve yurt dışından gelen misafirlere hizmet veriyor. Tunceli merkeze 75, Pülümür’e 38 ve Erzincan’a 100 kilometre uzaklıkta yer alan otel, doğaya en az zarar veren ısı pompalarıyla ısıtılıyor. Konaklama için gelen misafirlere sunulan süt ve et ürünleri şirket bünyesinde faaliyet gösteren çiftlikten karşılanıyor. Yöresel taş ve ahşap malzemelerle tasarlanan mimarisiyle bölgenin otantik ruhunu yansıtan otelde, yüzme havuzu, saunalar ve spor salonu bulunuyor. İçeride 60, terasta ise 150 kişilik oturma yeri mevcut olan restoran hizmeti de verilen otelde konaklayanlara mevsime göre turlar da düzenleniyor. Şu anda 35 kişinin istihdam edildiği otele ilişkin bilgi veren karşılama görevlisi Didem Karadağ, ’’19 standart, 9 suit odamız var. 3 sauna, bir buhar odası, büyükler ve çocuklar için yüzme havuzumuz mevcut. Bu havuzlarda dağlardan gelen bu gibi suyu ısıttık, yüzmek için şahane bir ılıklığı var” dedi. Kendi içlerinde bir sistem oluşturduklarını belirten Karadağ, “Burada oluşturduğumuz çiftliğimizde büyükbaş, küçükbaş hayvanlar, kümes hayvanları var. Yine tarlalarımız var. Kışın seramızı faaliyete geçiriyoruz. Salata malzemelerinden ana yemeklerimize kadar tüm ürünlerimizi kendimiz doğal şekilde üretiyoruz” diye konuştu. Otel müdürü Cafer Çınar ise, otele rağbetin gün geçtikçe arttığını ifade ederek, “İnsanlar artık birbirine haber vererek geliyorlar. Bir gelen öbür arkadaşını göndermeye başladı. Özellikle gurbetteki hemşehrilerimiz bayağı ilgi göstermeye başladılar. Bizim otelimiz sadece bir otel değil buraya çay, kahve içmek, kahvaltı yapmak, akşam yemekleri için gelinebiliyor” şeklinde konuştu. Başta kahvaltı olmak üzere sunulan ürünlerin kendilerinin olduğuna vurgu yapan Çınar, “Aşağıda çiftliğimiz var. 300’e yakın sağılan hayvanımız var. Bütün ürünlerimizi oradan alıyoruz. Etler de aynı şekilde. Kendi kasabımız var, dışarıdan et almıyoruz” dedi. Bursa’dan geldiğini kaydeden Süleyman Demirbilek yatırımcıyı kast ederek, “Umarım yaptığı emeğin karşılığını alacaktır. Çok güzel bir yatırım yapmış. Tüm hemşehrilerimizin, duyarlı insanların gelip görmesi gereken bir yer. En büyük özelliği doğal güzelliği. Baktığın zaman kendini dağda hissediyorsun farklı bir yerde hissediyorsun” ifadelerini kullandı. İngiltere’den tatil için geldiğini belirten Ümit Canpolat da, ’’5 yıldır İngiltere Londra’da yaşıyorum. Bölgeyi biliyorum. Özellikle kış turizmi açısından mutlaka görülmesi gereken bir yer. Sadece burası değil Pülümür’ün her yerinde görülmesi gereken doğa var. Umarım bu otel de buna katkı sağlar” diye konuştu.
Huzur şehri haline gelen Tunceli’de atlı jandarma timi göreve başladı
29 Temmuz 2024 Pazartesi - 11:59 Huzur şehri haline gelen Tunceli’de atlı jandarma timi göreve başladı Uzun yıllar adı terörle anılan Tunceli, artık huzur şehrine dönüştü. Bir zamanlar zırhlı araç ve helikopterlerin devriye attığı kentte özellikle milli park ve tabiat parkı ile vatandaşların yoğunlukla kullandığı mesire alanlarında artık atlı jandarma timleri görev yapmaya başladı. Timler, başta çocuklar olmak üzere vatandaşların yoğun ilgisiyle karşılaşıyor. Doğal güzellikleri, temiz su kaynakları, bitki ve yaban hayatı varlığı ile Türkiye’nin önemli turizm merkezlerinden biri olmaya aday olan Tunceli’de önemli değişimler yaşanıyor. Bir zamanlar adı terörle anılan kentte terörün bitmesiyle birlikte emniyet ve asayiş hizmetleri de adete boyut değiştirdi. Kentte geçtiğimiz ay Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şube Müdürlüğü bünyesinde 4 bisikletli polisten oluşan ’Martı’ timinin ardından şimdi de atlı jandarma timleri görev yapmaya başladı. Milli park, tabiat parkı ve vatandaşların yoğun olarak kullandığı mesire alanlarında devriye görevi yapan atlı jandarma timleri başta çocuklar olmak üzere vatandaşların yoğun ilgisiyle karşılaşıyor. Tunceli Valisi Bülent Tekbıyıoğlu ve İl Jandarma Komutanı Tümgeneral Nuh Köroğlu, kent sakinleri ile turistlerin yoğun olarak kullandığı Munzur Vadisi’nde devriye görevi yürüten atlı jandarma timlerini ziyaret ederek bilgi aldı. Burada açıklamalarda bulunan Tunceli Valisi Bülent Tekbıyıkoğlu turizm kenti olma yolunda ilerlediklerini belirterek, “Ama bundan 10 yıl, 20 yıl önce böyle değildi. İnsanlar buraya gelmekten tedirgin oluyordu. Buralarda piknik yapmaktan milletimiz bu güzelliklerden istifade etmekten tedirgin oluyordu. Fakat çok şükür jandarma teşkilatımızın, emniyet teşkilatımızın ve vatandaşlarımızın fedakarlığıyla güvenlik, asayiş ve huzuru tesis etmek nasip oldu. 10 yıl sonra Tunceli, Türkiye’nin önemli turizm noktalarından biri olacak. Tabi büyük bir çalışma, büyük bir yolculuk. Büyük yolculuğa giderken bütün yan yolları da yan fonksiyonları da kullanmak durumundayız. Bunlardan bir tanesi asayiş ve güvenlik hizmetleri. Geçtiğimiz haftalarda emniyetin bisikletli martı timlerini ilk defa ilimizde faaliyete geçirdik. Şimdi ise jandarmamızın atlı asayiş timleri faaliyete girmeye başladı. Daha önce zırhlı araçlarla, helikopterlerle verdiğimiz görünür tedbirleri artık görünmez hale getiriyoruz. Ve tıpkı Antalya, Muğla, Akdeniz, Ege’deki gibi asayiş hizmetleri ve faaliyetlerini ilimizde yaygınlaştırmaya başladık. Vatandaşlarımızın da çok büyük teveccühü var. Bundan sonra Tunceli’ni turizm bölgelerinde hem bisikletli martı timlerimizi hem de jandarma atlı timlerimizi sıkça göreceğiz. Jandarma komutanlığımıza yaklaşık 3 ay önce bir teklifle gittik. Atlı birlikler ilimize renk katacak dedik. Proje böyle hayata geçti. İçişleri bakanımıza ve jandarma genel komutanımıza ilgi ve alakalarından dolayı teşekkür ediyorum” dedi. Atlı jandarma timlerinin sadece turizm amaçlı kullanılmayacağını aktaran Vali Tekbıyıkoğlu, “Zaman zaman ilimizde kaybolma vakaları oluyor ya da dağcılık faaliyetleri yaparken kırda yaralanma olayları oluyor. Bizim atlarımız araçlarımızın giremediği yerlerde de faaliyette bulunacak. Ama öncelikle trafiğe kapalı alanlarda ve turizm tesislerinde bu güzel görüntüyü bundan sonra sıklıkla göreceğiz” diye konuştu. Vali Tekbıyıkoğlu, “Bu faaliyet öncelikle turizm bölgelerinde yapılıyor. Biz de Türkiye’nin, Anadolu’nun içerisinde kıyısı bulunmaya illerin içerisinde en önemli turizm merkezi olmaya adayız” şeklinde konuştu. 3 buçuk yıldır Tunceli’de ikamet ettiğini dile getiren vatandaşlardan Altuğ Kahraman, “İlk geldiğimizde buralarda piknik yapmaya çekiniyordu. Zırhlı birlikler görünce güvenli olmadığını düşünüyorduk. Artık zırhlı araçlar da görmüyoruz. Atlı birlikleri de görünce güvenli bir ortam olduğunu bilerek ailece güvenle geliyoruz. Her hafta sonu buralardayız” diye konuştu.