Yerel Haberler
Tokat
Tokatlı gençlerden kış sporlarına yeni bir boyut 26 Kasım 2024 Salı - 10:34:23 Tokat’ta etkili olan yoğun kar yağışı, zorlu yaşam şartlarının yanı sıra ilginç görüntülere de sahne oldu. Olimpik yüzme havuzu olmayan Tokat’ta farkındalık oluşturmak isteyen yüzme antrenörü 15 çocukla karda yüzmeye çalıştı. Tokat’ta etkili olan yoğun kar yağışı, renkli görüntülere sahne oldu. Olimpik yüzme havuzunun eksikliğine dikkat çekmek isteyen yüzme antrenörleri, ilginç bir farkındalık etkinliği düzenledi. Antrenör Samet Uluhan ve 15 öğrencisi, karda mayo ve şortlarını giyerek yüzme taklidi yaptı. Eğlenceli anları cep telefonuyla kaydeden Alper Kıvrak, etkinliği izleyenlerin yüzlerini güldürdü. Kentte olimpik yüzme havuzu için yapılan bu ilgi çekici farkındalık çalışması, karın eğlencesini yüzme tutkusuyla birleştirdi. “Yapılacak olimpik havuz, Tokat’ın ismini yurt dışında duyuracak” Kentin olimpik yüzme havuzu ihtiyacı olduğunu söyleyen yüzme antrenörü Samet Uluhan, “Geçtiğimiz yıl yine kar yağışında bir farkındalık amaçlı kara girerek yüzmüştüm. Çocuklar bu videoyu gördüğünde hocam bizi de çağırsaydınız biz de katılırdık dediler. İnşallah bir sonrakinde birlikte yaparız demiştik. O da bugüne nasip oldu. Böyle bir video çektik. Bu etkinlikle birkaç tane amacımız var. Ama en önemlisi çocuklarımızı mutlu etmekti. Onlara güzel hatıralar bırakmaktı. Amaçlarımızdan birisi soğuğun çocuklarımızın üzerinde korkulacak bir etkisinin olmadığını göstermekti. Aksine direnci arttıracağını düşündüğümüzden dolayı yüzmeyle alakalı birleştirmek istedik. Ortaya böyle bir olay çıktı. Son yıllarda Gençlik Spor Bakanlığı çok ciddi yatırımlar yaptı. Tokat’a da bu yatırımlar yansıdı. Şehrimizin merkezinde üç tane yüzme havuzu var. Birisi bizim video çektiğimiz havuzumuz. Çok iyi havuzlarımız ama daha iyi olabilir mantalitesinde olduğumuz için çocuklarla birlikte bu konuya da dikkat çekmek istedik. Yetkililerden Tokat’ımıza olimpik havuz isteğimiz var. Yapılacak bir olimpik havuz, Tokat’ın ismini Türkiye’de hatta yurt dışında çok iyi bir şekilde duyuracağını düşünüyoruz. Ya çocuklar zaten kar yağışına mutlu oluyorlar. Üstüne bir de böyle bir etkinlikle çok daha mutlu oldular ufak bir şey yaptık zaten. Çok ciddi bir süre harcamadık. Kısa süreli bir videodan sonra tekrardan içeride hemen antrenmanımıza başladık. Havuzumuz sıcak ve hijyeniktir. Çok sağlıksız bir ortam yoktu” dedi. “Onlar karda yüzerken ben çekerken eğlendim” Çocukların o anlarını kaydeden antrenör Alper Kıvrak ise “Samet Hocam ve çocuklar karda yüzerken çok eğlendi. Ben de onları çekerken çok eğlendim. Çok eğlenceli bir durumdu. İnşallah tekrarını daha güzel videolarla yapacağımıza inanıyorum. Memleketimiz için güzel projelerimiz var. Yüzme camiası için güzel projelerimiz var. Grubumuzla iyi bir seviyedeyiz. İnşallah olimpik havuzumuz da yapılırsa Samet Hocamın da dediği gibi daha güzel yerlere, gelip daha güzel başarılar kazanacağımızı inanıyorum” diye konuştu.
Tokat’ın kültürel mirası geleceğe taşınarak 222 tahta kalıp ve 30 ürün tescillendi
20 Ağustos 2024 Salı - 10:43 Tokat’ın kültürel mirası geleceğe taşınarak 222 tahta kalıp ve 30 ürün tescillendi Tokat Olgunlaşma Enstitüsü geleneksel Tokat tahta baskı desenlerini arşivleme çalışmalarına başladı. 108 geleneksel ve 114 modernize edilmiş desen kalıbı ile 30 ürün tescil belgesi aldı. Tokat Olgunlaşma Enstitüsü 2021 yılında tahta baskı ustası, kalıp ustası, el sanatları öğretmeni ve görsel sanatlarda çalışan usta öğreticilerle beraber bir ekip kuruldu. Çalışmalara başlayan ekip geleneksel Tokat tahta baskı desenlerini hem aslına bağlı kalarak hem de bazı motifleri modernize ederek arşivlenmeye başladı. 108 geleneksel 114’ü de modernize edilen tahta baskı desenlerinin tescil belgesi alındı. Ayrıca enstitü bünyesindeki 30 ürün de tescillendi. Geleneksele bağlı kalarak tescillenen kalıplar ıhlamur ağacından oyularak yapıldı. Bu sayede hem kalıplar enstitü bünyesinde tescillendi hem de desenlerin vektörel arşivleri hazırlandı. “Tescillenen kalıp desenlerini kullanabilir ve sürdürülebilir hale getirdik” 222 kalıp tescilini alarak desenleri kıyafetlerde ve ev tekstilinde kullanarak kullanılabilir ve sürdürülebilir hale getirdiklerini söyleyen Tokat Olgunlaşma Enstitüsü Müdürü Aslı Gül, “2021 yılında başlattığımız çalışmayla tahta baskı ustamız, kalıp ustamız, el sanatları öğretmeniniz ve görsel sanatlarda çalışan usta öğretici arkadaşlarımızla beraber bir ekip kurduk. Bu ekiple beraber biz bu çalışmalara önce geleneksel desenlerin bilinen yaygın Çengelköy ve Sinekli Hamamiye gibi desenlerin toparlanması, arşivlenmesi ve sanat tarihindeki arkadaşımızın vektörel çizimleriyle bunların dijital ortama aktarılması çalışmaları yapıldı. Bu çalışmalar modernize edilerek yeni yorumlar katıldı. Bununla ilgili de çalışmalar tamamlandıktan sonra 108 tane geleneksel, 114 tane de modernize çalışmayla toplam 222 adet desene tasarım tescili aldık. Tasarım tescili alındıktan sonra bu desenleri kıyafetlerde ve ev tekstilinde kullanarak kullanılabilir ve sürdürülebilir hale getirdik” dedi. Gül, toplamda 222 tane desen tescillerinin olduğunu ifade ederek, "Bunun yanı sıra da kıyafetlerden de tescil aldık. Bu da masa örtüsü ve kıyafet olarak düşündüğümüzde 30 adet ve ürün bazında tescil alındı. Her tescil aldığımız eser için kalıp oyuldu. Geleneksele bağlı kalarak ıhlamur ağacından kalıplar oyuldu. Bunlarla ilgili de biz kendi bünyemizde arşiv hazırladık. Hem kalıbımız var, hem de desenin vektörel çizimleri arşivimizde yer almaktadır” diye konuştu.
Kanseri koroterapiyle yendi
19 Ağustos 2024 Pazartesi - 13:07 Kanseri koroterapiyle yendi Tokat’ta yaşayan Nimet Aytekin, göğüs kanserini sanata olan tutkusu sayesinde yendi. Aytekin, yaşadığı zorluklara rağmen azmiyle çevresine ilham kaynağı oldu. Tokat’ta yaşayan 61 yaşındaki üç çocuk annesi Nimet Aytekin, emeklilik hayalini sanat ve müzikle birleştirerek yaşamına anlam katıyor. 2017’de emekli olduktan sonra koroda şarkı söylemeye başlayan Aytekin’e, 2022 yılında göğüs kanseri teşhisi konuldu. Tedavi sürecini bir öğrenme yolculuğu olarak gören ve kemoterapi seanslarına ders gibi yaklaşan Aytekin, moralini yüksek tutarak sanata ağırlık verdi. Ahşap boyama ile tanışan ve evinin bahçesini hobi bahçesine çeviren Aytekin, ameliyatından kısa süre sonra sahneye solist olarak çıktı. Yaşadığı zorluklara rağmen hayat dolu bir mücadele veren Aytekin’in azmi sadece sanatla sınırlı kalmadı. Ameliyattan 21 gün sonra koro ile sahneye solist olarak çıkan Nimet Aytekin, kanser tedavisi sırasında müziğe olan tutkusunu bırakmadı. Samsun’da gördüğü ped tedavisinde yaşadıklarını şarkıya sözüne döktü. Yaşanan zorluklara rağmen hayatı dolu dolu yaşama devam eden Nimet Aytekin, hikayesiyle ilham veriyor. “Doğadan bulduklarımı geri dönüşümle kendi hayatıma dokunuş yaptım” Hastalık sürecini üçüncü üniversite bitiriyormuş gibi düşündüğünü söyleyen Nimet Ayketin; “İnsan çalışma hayatı bittikten sonra emekliliğini doya doya yaşamak istiyor. 7 seneden sonra geçtiğimiz yıl bir teşhis kondu. Tam iyi emekliliğimi yaşıyorum diye sevinirken göğüs kanserine yakalandım. Tedaviye başladık. Çok şükür şu anda bitti. Yani ameliyat süreci, o tedavi süreçleri hepsi bitti. Teşhis konduğu zaman hiçbir zaman panik olmadım. Hatta eşimle doktora gittiğimizde siz hastasınız, tedavi almanız gerekiyor, kemoterapi almanız gerekiyor dedikleri zaman ben hemen şunu düşündüm. Ben onkoloji bölümünde okumak için üniversiteye başladım. İki üniversite mezunuyum. Bu üçüncü üniversitem diyerek kendimi buna hazırladım. Ben burada hocamın vereceği bu kemoterapi derslerini çok iyi bir şekilde vereceğim. Ameliyat olacağım. Ameliyatta projemi sunacağım. Tabii o süreçte saçlar da döküleceği için mezun olacağım. 16 seans oldu. Mezun olacağım. O başımıza taktığımız o boneyi kep olarak düşünüp fırlatıp atacağım dedim. Yani üniversiteymiş düşündüm. Eğitim hayatına başlamışım gibi düşünerek hastalığı ben bu şekilde adlandırdım. Arada saniyelerle ben hastayım dedim ama anında başka bir şeyle oyalandım. Kendimi müziğe verdim. O anda işe verdim. Bahçeye çıktım. Çiçekle, böcekle ilgilendim. Son zamanlarda da bir sergiye katılmıştım. Ben burada olmalıyım dedim. Ahşap boyama kursuna başladım. Doğada bulduğum her şeyden hem ilham alıyorum hem şifa alıyorum. Hem de bir şekilde onları geri dönüşümle kendi hayatıma bir dokunuş yapıyorum. Ben şifa şerbetini bu şekilde içiyorum” dedi. “Kemoterapiden çıkıyorum koroterapiye gidiyorum” Tedavi sürecinde kemoterapiden çıkıp müzik ve boyama kurslarına gittiğini söyleyen Aytekin; “Hasta olmadan evvel müzik korosuna gidiyordum. Doktoruma benim sosyal aktivitem var dedim. Birdenbire ben şimdi hastalıkla ilgili bir moda girersem daha çok kötü hissederim. Ben koroya devam edebilir miyim dedim. Doktorum da maskeni tak kendini koruyarak gidebilirsin dedi. Şöyle bir slogan buldum. Kemoterapiden çıkıyorum, koroterapiye gidiyorum dedim. Ondan sonra şimdi boya terapiye geldim. Bu şekilde hayatımda hepsi bir yelpaze gibi açıldı. Hiçbir zaman da kendimi bırakmadım. Yani hastayken bile bir şeyler yapmaya çalışıyordum. Hiç bırakmadım. Hasta yatağımda amatörce ud çalıyordum” şeklinde konuştu. “Kanser tedavisi sürecimden ilham alarak beste yazdım” Tedavi sürecindeki yaşadıklarını şarkı sözüne döne Aytekin; “Samsun’a gittik. Vücuda yayılıp yayılmadığıyla alakalı PED çekilmesi gerekiyordu. O zaman tam saçlarım dökülmemişti. Hemşire beni aldı. Eşime siz burada bir durun dedi. Ben önüne katıldım koridorda ilerlerdim. Penceresi olamayan karanlık odaya götürdüler. O arada benim bu karanlık odada ne işim var dedim. PED çekindikten sonra Tokat’a gelirken birdenbire bu sözler dökülmeye başladı. Hemen cep telefonuma sesimi kaydettim. Doğaçlama bu şekilde kendime bir beste yaptım” diye konuştu.
Kanseri ’koroterapi’ ile yendi
19 Ağustos 2024 Pazartesi - 13:05 Kanseri ’koroterapi’ ile yendi Tokat’ta yaşayan Nimet Aytekin, göğüs kanserini sanata olan tutkusu sayesinde yendi. Aytekin, yaşadığı zorluklara rağmen azmiyle çevresine ilham kaynağı oldu. Tokat’ta yaşayan 61 yaşındaki üç çocuk annesi Nimet Aytekin, emeklilik hayalini sanat ve müzikle birleştirerek yaşamına anlam katıyor. 2017’de emekli olduktan sonra koroda şarkı söylemeye başlayan Aytekin’e, 2022 yılında göğüs kanseri teşhisi konuldu. Tedavi sürecini bir öğrenme yolculuğu olarak gören ve kemoterapi seanslarına ders gibi yaklaşan Aytekin, moralini yüksek tutarak sanata ağırlık verdi. Ahşap boyama ile tanışan ve evinin bahçesini hobi bahçesine çeviren Aytekin, ameliyatından kısa süre sonra sahneye solist olarak çıktı. Yaşadığı zorluklara rağmen hayat dolu bir mücadele veren Aytekin’in azmi sadece sanatla sınırlı kalmadı. Ameliyattan 21 gün sonra koro ile sahneye solist olarak çıkan Nimet Aytekin, kanser tedavisi sırasında müziğe olan tutkusunu bırakmadı. Samsun’da gördüğü pet tedavisinde yaşadıklarını şarkıya sözüne döktü. Yaşanan zorluklara rağmen hayatı dolu dolu yaşama devam eden Nimet Aytekin, hikayesiyle ilham veriyor. “Doğadan bulduklarımı geri dönüşümle kendi hayatıma dokunuş yaptım” Hastalık sürecini üçüncü üniversite bitiriyormuş gibi düşündüğünü söyleyen Nimet Ayketin; “İnsan çalışma hayatı bittikten sonra emekliliğini doya doya yaşamak istiyor. 7 seneden sonra geçtiğimiz yıl bir teşhis kondu. Tam iyi emekliliğimi yaşıyorum diye sevinirken göğüs kanserine yakalandım. Tedaviye başladık. Çok şükür şu anda bitti. Yani ameliyat süreci, o tedavi süreçleri hepsi bitti. Teşhis konduğu zaman hiçbir zaman panik olmadım. Hatta eşimle doktora gittiğimizde siz hastasınız, tedavi almanız gerekiyor, kemoterapi almanız gerekiyor dedikleri zaman ben hemen şunu düşündüm. Ben onkoloji bölümünde okumak için üniversiteye başladım. İki üniversite mezunuyum. Bu üçüncü üniversitem diyerek kendimi buna hazırladım. Ben burada hocamın vereceği bu kemoterapi derslerini çok iyi bir şekilde vereceğim. Ameliyat olacağım. Ameliyatta projemi sunacağım. Tabii o süreçte saçlar da döküleceği için mezun olacağım. 16 seans oldu. Mezun olacağım. O başımıza taktığımız o boneyi kep olarak düşünüp fırlatıp atacağım dedim. Yani üniversiteymiş düşündüm. Eğitim hayatına başlamışım gibi düşünerek hastalığı ben bu şekilde adlandırdım. Arada saniyelerle ben hastayım dedim ama anında başka bir şeyle oyalandım. Kendimi müziğe verdim. O anda işe verdim. Bahçeye çıktım. Çiçekle, böcekle ilgilendim. Son zamanlarda da bir sergiye katılmıştım. Ben burada olmalıyım dedim. Ahşap boyama kursuna başladım. Doğada bulduğum her şeyden hem ilham alıyorum hem şifa alıyorum. Hem de bir şekilde onları geri dönüşümle kendi hayatıma bir dokunuş yapıyorum. Ben şifa şerbetini bu şekilde içiyorum” dedi. “Kemoterapiden çıkıyorum koroterapiye gidiyorum” Tedavi sürecinde kemoterapiden çıkıp müzik ve boyama kurslarına gittiğini söyleyen Aytekin, “Hasta olmadan evvel müzik korosuna gidiyordum. Doktoruma benim sosyal aktivitem var dedim. Birdenbire ben şimdi hastalıkla ilgili bir moda girersem daha çok kötü hissederim. Ben koroya devam edebilir miyim dedim. Doktorum da maskeni tak kendini koruyarak gidebilirsin dedi. Şöyle bir slogan buldum. Kemoterapiden çıkıyorum, koroterapiye gidiyorum dedim. Ondan sonra şimdi boya terapiye geldim. Bu şekilde hayatımda hepsi bir yelpaze gibi açıldı. Hiçbir zaman da kendimi bırakmadım. Yani hastayken bile bir şeyler yapmaya çalışıyordum. Hiç bırakmadım. Hasta yatağımda amatörce ud çalıyordum” şeklinde konuştu. “Kanser tedavisi sürecimden ilham alarak beste yazdım” Tedavi sürecindeki yaşadıklarını şarkı sözüne döne Aytekin, “Samsun’a gittik. Vücuda yayılıp yayılmadığıyla alakalı PED çekilmesi gerekiyordu. O zaman tam saçlarım dökülmemişti. Hemşire beni aldı. Eşime siz burada bir durun dedi. Ben önüne katıldım koridorda ilerlerdim. Penceresi olamayan karanlık odaya götürdüler. O arada benim bu karanlık odada ne işim var dedim. PED çekindikten sonra Tokat’a gelirken birdenbire bu sözler dökülmeye başladı. Hemen cep telefonuma sesimi kaydettim. Doğaçlama bu şekilde kendime bir beste yaptım” diye konuştu.
Almus’un mutfak mirası: Gelenekten geleceğe tadına doyulmaz yöresel lezzetler
17 Ağustos 2024 Cumartesi - 13:05 Almus’un mutfak mirası: Gelenekten geleceğe tadına doyulmaz yöresel lezzetler Tokat’ın Almus ilçesine bağlı Gümelönü köyüne ait geleneksel lezzetler dijital ortamda kayıt altına alındı. Almus Kadın Girişim ve İşletme Kooperatifi’nin el emeğiyle hazırlanan, Gümelönü köyünün bereketli topraklarından sofralara gelen yöresel lezzetler dijital ortamda kayıt altına alındı. Geleneksel tariflerin korunduğu, damak çatlatan tatların ustalıkla hazırlandığı bu özel lezzetler, Tokat’ın kadim mutfak kültürünü geleceğe taşımak için çalışmalar başlatıldı. Doğal malzemeler, sevgi dolu ellerle buluşarak ortaya unutulmaz tatlar çıktı. Almus Kaymakamı Emre Çömen’in direktifleri ile dijital ortama kaydedilen görüntülerin yönetmenliğini ise Alperen Demirbaş üstlendi. "Her türlü yöresel ürünü üretiyoruz" 2020 yılında 7 kadınla kooperatifin kurulduğunu söyleyen Banu Çoban, "Kadının gücü Tokat’ın gücü kapsamında Tokat Valiliğimizin bütün ilçelerimizde açmış olduğu ilçemize bağlı Almus Kadın Girişim, Üretim ve İşletme Kooperatifi başkanı olarak ben seçildim. Temsilen köyümüzde kooperatifimizi yürütmekteyiz. Yöresel ürünlerimizi yapıyoruz. Her türlü ürünü üretmekte bir sıkıntımız yok. Reçelimizden tutun tatlımıza, baklavamıza ne bileyim dolmamıza her türlü ürün elimizde yapabildiğimiz şekilde üretmeye çalışıyoruz. Kooperatifimiz 7 kadınla 2020 yılında kuruldu. Bugünkü sofradaki yemeklerimiz kendi köyümüze ait olan yemeklerimiz de var. Kendi kültürümüze ait. Çerkez yemeklerimiz diyelim. Sarı burma tatlımız. Hıçınımız, kabınımız, baklavalı dolmamız kendi köyümüze ait olan zeytinyağlı ekşili dolmamız bulunmakta dedi. "Kadın olarak üretmek bizim için farklı bir duygu" Evde yaptıkları yöresel yemekleri günümüzde üreterek kooperatif ile şehir dışına gönderdikleri için mutlu olduklarını söyleyen Gül Cihangir ise "Kooperatifimizde hamur işleri yapıyoruz. Konserve tarzı reçellerimiz var. Reçellerimiz var. Her türlü hamur işlerini falan yapıyoruz. Kooperatifte çalışmak benim için ve arkadaşlarım için ayrı bir gurur tabii ki. Kadın olaraktan üretmek bizim için farklı bir şey. Önceden evlerimizde yapıyorduk ama şimdi bir kooperatif bünyesinde çalışmak bizim için daha iyi oluyor tabii ki. Bugünkü şeyimiz baklalı dolma, keşkek, tatlımızı ve diğer ürünleri kendi el emeğimizle yaptık. Her arkadaşımız evinde el becerisine dayanarak ne varsa verdiğimiz görev, herkes onu yaptı, aldı geldi. Burada Menşure ablamızın evinde, bahçesinde ikramda bulunduk" diye konuştu.