ÇEVRE - 01 Kasım 2024 Cuma 14:15

Kestane ormanı katili ‘gal arısı’na, ’avcı böcekler’ ile savaş açıldı

A
A
A
Kestane ormanı katili ‘gal arısı’na, ’avcı böcekler’ ile savaş açıldı

SAMSUN (İHA) – Samsun’un Salıpazarı ilçesindeki kestane ormanlarına, halk arasında ‘katil arı’ olarak nitelendirilen gal arılarını öldüren ‘torymus sinensisin’ böcekleri salındı.


Çin’den dünyaya yayılan ve kestane ağaçları ile meyvelerine zarar veren gal arısı, Samsun’daki kestane ağaçlarına da zarar vermeye başladı. Amasya Orman Bölge Müdürlüğü Salıpazarı Orman İşletme Şefliği tarafından gal arılarıyla mücadele etmek amacıyla kestane ağaçlarının yoğun olduğu bölgelere katil arı gal arısıyla beslenen torymus sinensisin böcekleri bırakıldı.



Katil gal arsının katili torymus sinensisin böcekleri ormana salındı


Gal arısı ile biyolojik mücadelede taarruza geçen Salıpazarı Orman İşletme Şefliği, sınırlarındaki kestane ağaçlarının yoğun olarak bulunduğu Yayla Mahallesi’nde 200 adet gal arısının yırtıcısı olan torymus sinensisin böceğini kestane ormanlarına saldı. Gal arısı zararının ortadan kaldırılabilmesi için üretilen yararlı yırtıcı olan torymus sinensisin böceğinin üretilmesi ve doğaya salınması işlerinin ara vermeden artarak devam edeceği ifade edildi.


Torymus sinensisin böcekleri, doğası gereği sadece kestane ağacına oluşan gallere yumurtasını bırakıyor. Yumurtadan çıkan larvalar, kestane gal arısının larvasından beslenerek kestane gal arısını tüketip gallerden çıkmasını engelliyor. Biyolojik mücadele ile gal arılarının lavralarının yok edilerek, popülasyonunun kestane ormanlarından yok edilmesi amaçlanıyor.



Kestane ormanı katili ‘gal arısı’na, ’avcı böcekler’ ile savaş açıldı

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Lösemide kemik iliği nakli hayat kurtarıyor Kan kanseri olarak da tanımlanan lösemi tedavisinde kemik iliği nakli büyük önem taşıyor. Çocukluk çağında daha sık görülen Akut Lenfoblastik Lösemi (ALL) hastalarının yaklaşık yarısının 18 yaş altındaki çocuklar olduğunu belirten Dr. Öğretim Üyesi Toluy Özgümüş, bir vericiden ya da donörden hücre alınarak yapılan allojenik kemik iliği naklinin, çoğu hasta için tek hayat kurtarıcı tedavi olduğunu söyledi. Kemik iliği bağışçısı olmanın önemini vurgulayan Özgümüş, çocukluk çağında yüzde 20 - 30 arası oranlarda kemik iliği nakli gerekebildiğini söyledi. İstanbul Atlas Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Ana Bilim Dalı’ndan Dr. Öğretim Üyesi Toluy Özgümüş, 2-8 Kasım Lösemili Çocuklar Haftası dolayısıyla yaptığı açıklamada lösemiye ilişkin değerlendirmede bulundu. Lösemi, kan kanseri olarak tanımlanabilir Halk arasında lösemi denilince tıbben kast edilenin genellikle akut lösemiler olduğunu belirten Özgümüş, “Lösemiler en basit tanımla kan kanseri olarak tanımlanabilir. Lösemi, kan üreten organ olan kemik iliğinde normal kan üretiminin durması ve kanserli hücrelerin aşırı miktarda üretilmesi sonucu ortaya çıkar” dedi. Lösemide bu belirtilere dikkat Akut lösemilerde en önemli bulguların enfeksiyonlar ve kanama olduğunu belirten Özgümüş, belirtileri şöyle sıraladı: Ateş ve Sık Enfeksiyonlar: Lösemi hastalarında bağışıklık sistemi zayıflar, bu nedenle sık sık ateşlenme, iyileşmeyen ve sık tekrarlayan enfeksiyonlar hastalığın en sık bulgusudur. Kanama Eğilimi: Burun kanamaları, diş eti kanamaları ve ciltte kolay morarma gibi kanama bulguları sıkça yaşanır. Yorgunluk ve Zayıflık: Sürekli yorgunluk hissi, genel bir zayıflık oluşturabilir. Kilo Kaybı: Belirgin bir neden olmaksızın kilo kaybı yaşanabilir. Bu kilo kaybının vücut ağırlığının yüzde 10’undan fazla olması lösemi gibi ciddi bir hastalık belirtisi olabileceğini düşündürür. Kemik ve Eklem Ağrıları: Özellikle uzun kemiklerde ve eklemlerde ağrı görülebilir. Lenf Bezlerinde Şişlik: Boyun, koltuk altı veya kasıkta lenf bezlerinin şişmesi çocuklarda daha sık görülen lösemi çeşidi olan Akut Lenfoblastik Lösemide (ALL) gözlemlenebilir. Hiçbir belirtinin lösemi hastalığı için spesifik olmadığını belirten Özgümüş, “Özellikle çocuklarda bu belirtiler ciddi bir hastalık olmadan da görülebilir. Kesin tanı için sakin kalarak bir sağlık profesyoneline başvurmak önemlidir” dedi. Löseminin nedenleri nelerdir Löseminin kesin nedenlerinin tam olarak bilinmediğini belirten Dr. Öğretim Üyesi Toluy Özgümüş ancak bazı faktörlerin lösemi gelişim riskini artırdığının bilindiğini kaydederek bunları genetik faktörler, çevresel etkenler ve bağışıklık sistemi olarak sıraladı. Genetik Faktörler: Akut lösemilerde ailevî geçiş çok nadir bir bulgu olsa da ailede kanser öyküsü hastalık gelişim riskini artırabilir. Ayrıca Down Sendromu gibi genetik bozukluklar, akut lösemi gelişim riskini artırır. Çevresel Etkenler: Radyasyona maruz kalma, bazı kimyasallar (örneğin benzen) ve toksik maddeler risk oluşturabilir. Bağışıklık Sistemi: Kalıtsal veya edinsel sebeplerle bağışıklık sistemi zayıflamış kişilerde lösemi gelişim riski artmaktadır. ALL çocukluk döneminde görülüyor Löseminin görülme yaşına ilişkin olarak da bilgi veren Özgümüş, akut lösemilerin iki çeşidi bulunduğunu belirterek “Akut Lenfoblastik Lösemi (ALL) çocukluk çağında daha sık görülür. ALL hastalarının yaklaşık yarısı 18 yaş altı çocuklardır. Diğer akut lösemi çeşidi olan Akut Myeloid Löseminin (AML) görülme sıklığı yaş ile artar, en sık görüldüğü yaş gurubu 65 yaş üzeridir. Bununla birlikte 50 yaş üzeri erişkinlerde en sık görülen lösemiler kronik lösemilerdir” dedi. Risk faktörlerinden kaçınılmalı Löseminin tam olarak önlenebilir bir hastalık olmadığını, ancak bazı risk faktörlerini azaltarak riski düşürmenin mümkün olduğunu kaydeden Özgümüş, “Dengeli beslenme, düzenli egzersiz ve uyku, sigara ve aşırı alkol tüketiminden kaçınmak, radyasyon ve kimyasallardan korunmak lösemi riskini azaltabilir. Ayrıca ailede lösemi riskini artırdığı bilinen kalıtsal hastalıkları olan bireylerin çocuk sahibi olmadan önce genetik danışmanlık alması lösemi riskini en aza indirecektir” dedi. Günlük pişirilmiş gıdalar tüketilmeli Lösemi tedavisi sürecinde beslenme ve hijyen konularında dikkat edilmesi gerekenlere de işaret eden Özgümüş, pek çok tedavide olduğu gibi lösemi tedavisinde de doktor talimatlarına uymanın ve düzenli kontrolleri aksatmamanın önemini vurguladı. Lösemi tedavisinde özellikle beslenme ve hijyenin hayati öneme sahip olduğunu belirten Özgümüş, şunları söyledi: “Bu kurallara uyulmaması hayatı tehdit edebilecek enfeksiyonların gelişimine yol açabilir. Beslenme için yeterli protein, vitamin ve mineral içeren dengeli bir diyet önemlidir. Ancak nötropenik diyet olarak adlandırılan kurallara uymak hayati öneme sahiptir. Gıdaların hepsi temiz, taze ve iyi pişmiş olmalıdır. Meyve ve sebze de dahil çiğ gıdalardan kaçınılmalıdır. Bazı çiğ gıdalar sadece belli özel kurallara uyarak (kalın kabuklu meyvelerin kabuklarının soyularak tüketilmesi gibi) tüketilebilir. Sadece evde pişirilmiş veya hastanede nötropeni kurallarına uyarak pişirilmiş gıdaların tüketilmesi önerilir. Gıda malzemelerinin seçiminde doğal olan değil, mikroplardan arındırılmış gıdalar yani paketli, süt ürünleri için pastörize ürünler tercih edilmelidir. Lösemi hastalarının tüketeceği tüm gıdalar günlük pişirilmiş veya paketi günlük açılmış olmalıdır, buzdolabında saklansa bile bekleyen hiçbir gıda ürünü tüketilmemelidir. Bu sebeple küçük paketler ve küçük porsiyon şeklinde yemek hazırlanması tercih edilmelidir. Kişisel hijyene dikkat edilmeli Lösemi hastaları için kişisel hijyen ve ortam hijyeni de hayati öneme sahiptir. El hijyeni, ağız hijyenine çok dikkat edilmesi, en az gün aşırı duş alınması, kalabalık ortamlardan kaçınılması, hastanın bulunduğu ortamın kir, toz ve küften arındırılmış olması çok önemlidir. Bunlar haricinde vücudu zorlamadan hafif egzersiz ve morali yüksek tutmak için psikolojik destek de lösemi tedavisinin önemli parçalarıdır.” Nüks riskine karşı sağlıklı yaşam tarzı benimsenmeli Löseminin tedavi sonrasında tekrar edebileceğini kaydeden Özgümüş, “Bu durum hastalık nüksü olarak tanımlanır. Nüks riski, hastalığın tipi, tedavi süreci ve bireyin genel sağlık durumu gibi faktörlere bağlıdır. Bu riski en aza indirmek için düzenli doktor kontrollerine devam ederek önerilere uymak ve genel olarak sağlıklı bir yaşam tarzı benimsemek (beslenme, egzersiz, uykuya dikkat etmek) önerilmektedir” diye konuştu. Kemik iliği bağışçısı olmak önemli Lösemi hastalarında yüksek risk kabul edilen durumlar varlığında allojenik kemik iliği naklinin, çoğu hasta için tek hayat kurtarıcı tedavi olduğunu belirten Özgümüş, kemik iliği bağışçısı olmanın önemini vurgulayarak sözlerini şöyle tamamladı: “Çocukluk çağında yüzde 20- yüzde 30 arası oranlarda kemik iliği nakli gerekebilmektedir. Bu oran erişkin hastalarda çok daha yüksektir. Bu işlem, hastanın hastalıklı kemik iliğinin sağlıklı bir donörün kemik iliğiyle değiştirilmesini içerir. Donör, bir aile üyesi ya da uyumlu bir bağışçı olabilir. Uygun bir bağışçı bulunamadığında hayat kurtarıcı bu işlemin yapılması mümkün olmamaktadır. Çoğu hasta için bu tedavinin yerini tutabilecek alternatif bir tedavi bulunmamaktadır. Ülkemizde artık Kızılay aracılığı ile kemik iliği bağışçısı olunabilmektedir. Buna alternatif olarak İstanbul Üniversitesi ve Ankara Üniversitesi bünyesinde kemik iliği bankaları bulunmaktadır. Kemik iliği bağışçısı olmanın genç sağlıklı bireylerde sağlığa herhangi bir zararı bulunmamakta, alınan kemik iliği hücreleri vücut tarafından 1 hafta ile 1 ay arasında tamamen yenilenmektedir.”
İstanbul Ajet ilk uluslararası ödülünü aldı Türk Hava Yolları’na ait bölgesel havayolu şirketi olarak faaliyet gösteren AJet, havacılık sektörünün önde gelen organizasyonlarından Havayolları Yolcu Deneyimi Derneği (APEX) tarafından ödüle layık görüldü. 1 milyon yolcunun değerlendirmeleri sonucunda Ajet, "Dört Yıldızlı Düşük Maliyetli Havayolu" kategorisinde ödüllendirdi. Dünyanın saygın havacılık organizasyonlarından biri olan APEX, yolcu deneyimleriyle ilgili çeşitli kategorilerde ödüller vermeye devam ediyor. AJet, APEX yolcu değerlendirmesinde onlarca uluslararası hava yolu şirketi arasında, yolcu memnuniyetini önceliklendiren yaklaşımı ve uygun fiyat politikası ile kendi kategorisinde ödül olan tek Türk markası oldu. AJet, 1 milyon yolcunun katıldığı değerlendirme sonucu ‘’Dört Yıldızlı Düşük Maliyetli Havayolu’’ kategorisinde ödüle değer görüldü. AJet adıyla ilk uçuşunu 31 Mart’ta yapan Türkiye’nin yeni hava yolu şirketi AJet, kuruluşunun üzerinden 7 ay geçmesine rağmen ilk uluslararası ödülünü almış oldu. “Erişilebilir yolculukta akla İlk gelen markayız” Ödül, ABD’deki APEX/IFSA Global Expo fuarında yapılan törenle APEX/IFSA CEO’su Dr. Joe Leader tarafından AJet Pazarlama Başkanı Fatih Cığal ve AJet Kabin Eğitim Müdürü Türkan İşyapan Gürbüz’e verildi. AJet Pazarlama Başkanı Fatih Cığal ödülle ilgili değerlendirmede bulundu. Fatih Cığal, ‘’AJet olarak dünyanın en prestijli ödüllerinden birine layık görülmüş olmaktan dolayı gururluyuz. Bu başarıyı inşa etmemizde emeği geçen tüm çalışma arkadaşlarıma özverili çalışmalarından dolayı teşekkür ederim. Misafirlerimizin erişilebilir fiyatlarla güvenli yolculuk denince akıllarına gelen ilk marka olmak ve tercihlerini bizden yana kullanmalarını sağlamak için adımlar atmayı sürdüreceğiz’’ dedi.
Şanlıurfa Bakan Yerlikaya 10 aylık asayiş verilerini paylaştı İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, güvenlik güçlerinin 10 ayda Şanlıurfa’da yaptığı çalışmaların verilerini paylaştı. Güvenlik ve Asayiş Toplantısı için Şanlıurfa’ya gelen İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, son 10 ayda polis ve jandarma ekiplerinin yaptığı çalışmaların verilerini paylaştı. Bu yüzyılın huzurun yüzyılı olmasıyla ilgili sözleri olduğunu belirten Bakan Yerlikaya, “Şanlıurfa’nın huzuru ile ilgili değerlendirmelerimizi arkadaşlarımızla birlikte yaptık. 2024’ün bu günlerine kadar, yani 1 ocaktan 31 ekim 2024 tarihine kadar geçen yılın aynı dönemine kadar kıyaslamalar yaptık. Nereden geldik, nereye gidiyoruz? Hedeflerimiz var çünkü. Türkiye’nin huzuru ve bu yüzyılın huzurun yüzyılı olmasıyla ilgili sözümüz var. Şanlıurfa’da emniyet ve jandarmamız kişilere karşı işlenen suçlarda bu 10 aylık dönemde olay sayılarını düşürmüş, aydınlatma, yani götürüp adalete teslim etmede yüzde 96,7 olduğunu görüyoruz. Yüne mal varlığına karşı işlenen suçları yüzde 24,7 düşürmüş, aydınlatma olayını ise şimdilik yüzde 71’in üzerine çıkartmış. Haklarında hapis cezası verilen yakalamalarla ilgili Şanlıurfa’daki güvenlik birimlerimiz geçen yıldan yüzde 34 artarak 2 bin 801’e ulaşmış. Bu da şimdilik çünkü arkadaşlarımız gerçekten hem kendi içlerinde, kendi dönemleriyle hem de diğer yerlerde aynı mesleği yapan arkadaşlarıyla büyük bir yarış halinde. Biz hapis yakalamalarla ilgili önlerindeki en büyük gücü bunu olarak görüyoruz” dedi. Ruhsatsız silahlarla mücadele Ruhsatsız silahlarla ilgili bir yasa önerileri olduğunu belirten Bakan Yerlikaya, “Ruhsatsız silahlarla ilgili 2 bin 874 yakalama olmuş. Bin 147 tabanca, 429 kurusıkı, 582 av tüfeği, 116 uzun namlulu silah olmak üzere toplam 2 bin 874 şahıs yakalanmış, 3 bin 8 kişiye de işlem yapılmış. Bu işi tamamen ortadan kaldırmak, caydırıcılığını arttırmak için bir yasa önerimiz var. İnşallah Gazi Meclisimizin takdirleriyle bu yürürlüğe girdiği zaman caydırıcılık bu noktada çok daha güçlü hale gelecektir. Organize suç örgütleriyle ilgili yine bu 10 aylık dönemde yapılan 31 operasyonda 25 tutuklu, 23 adli kontrol ve 6 organize suç örgütü çökertilmiş, adalete teslim edilmiştir. Hem emniyetimiz hem de jandarma ekiplerimizin bununla ilgili çalışmaları planlı ve projeli devam ediyor. Hiçbir zaman durmuyoruz. Biz şehir eşkıyalarına göz açtıramayız. Bu noktada Şanlıurfalı hemşehrilerim duydukları, bildikleri ne varsa, tıpkı uyuşturucuda olduğu gibi, tıpkı hapis yakalamada olduğu gibi, yani önleyicilikle ilgili topyekun mücadele etmek bizi daha güçlü kılar. Desteklerini esirgemesinler, söylesinler, biz gereğini yapalım” ifadelerini kullandı. Terörün beli kırıldı Şanlıurfa’da terör örgütleriyle mücadeleye devam edildiğini belirten Yerlikaya, “Yine terörle mücadelemizde kırsalda 650 operasyon, şehirde 268 operasyon, 102 tutuklu, 75 adli kontrol olduğunu ifade etmemiz lazım. Yine 10 ayda 95 terörist etkisiz hale getirildi. Yine FETÖ ile ilgili 36 operasyonda 7 tutuklu, 9 adli kontrol. Yine DEAŞ ile ilgili 76 operasyon, 47 tutuklu, 41 adli kontrol. Sol terör örgütleriyle ilgili 2 operasyon, 1 tutuklu olduğunu ifade etmek istiyorum. Böylelikle terörle ilgili 2 eylem, biri PKK, biri de DEAŞ olmak üzere Şanlıurfa güvenlik birimlerimizin kahramanca bu iki eylemi önlediklerini de ifade edelim” dedi. Şanlıurfa uyuşturucuda büyük başarı elde etti Şanlıurfa’da bir tondan fazla uyuşturucu ele geçirildiğini söyleyen Bakan Yerlikaya, ”Uyuşturucu ile ilgili Şanlıurfa’mızda gerçekten büyük bir gayret ve başarı var ama durmayacağız. Güvenlik birimlerimiz bir taraftan, vatandaşlarımız bir taraftan el birliği ile bunların nefeslerini kesmemiz gerekiyor, bunda da kararlıyız. Bugüne kadar bin 712 kilogram uyuşturucu, 419 bin adet uyuşturucu, 4 bin 197 kök ele geçirilen uyuşturucu türleri var. 5 bin 79 gözaltı, 675 tutuklu, 199 adli kontrol var. Devam eden projelerimiz var ve bu noktada vatandaşlarımızın ihbarları bizim hızımızı arttırıyor. Her zaman olduğu gibi onların ihbarlarını çok önemsiyoruz, bizden bunu esirgemesinler. Düzensiz göçlerle mücadelede 10 mobil aracımız durmadan denetim yapıyor. Umuma açık yerlerde kimlik sorgulaması yapılıyor. Sınırdan 10 bin 451 geçiş engellendi. 3 bin 419 düzensiz göçmen ülkelerine geri gönderildi. Bugüne kadar mobil göç araçlarımız 10 ayda 86 bin 836 sorgu yapmış, bunlardan 809 düzensiz göçmen tespit edilmiş ve onlar ülkelerine iade edilmek için geri gönderme merkezine teslim edilmiştir. Biz geldiğimiz günden beri söylediğimiz neydi, göçmen kaçakçılığı organizatörleri konusunda güvenlik güçlerimiz harika işler yapıyor. Şimdiye kadarki 149 operasyonda 122 göçmen kaçakçısı tutuklanmış, 43 adli kontrol var. Henüz tutuklanmamış adli kontrol ya da serbest bırakılmış, cezaevinden çıkacak olanları da yakından takip ediyoruz. Ana başlıklar altında vatandaşlarımızla paylaşacağımız bunlar. Biz onların huzuru, gece gündüz demeden çalışıyoruz. Bütün ekipleri kutluyorum” diye konuştu.