Son Dakika
|
Kahramanmaraş’ta 4.1 büyüklüğünde deprem
Mersin’de suç işledi Suriye’ye kaçtı, 10 yıl sonra Türkiye’ye dönünce yakalandı
Otomobil, kavşaktan dönen kamyona arkadan çarptı: 3 ölü
Beşiktaş'ta flaş gelişme!
Meksika’dan Trump’ın gümrük vergisi kararına karşı misilleme uyarısı
Peygamber Efendimize hakaret eden suç makinesi 10 ay hapis cezasına çarptırıldı
Güzellik merkezine silahlı saldırı
Bitlis’te 4.3 büyüklüğünde deprem
Beşiktaş, Samet Aybaba ve Brad Friedel ile yollarını ayırdı
Bakan Fidan, Bangladeş Dışişleri Bakanı Hossain ile görüştü
Abone
Gündem
Politika
Ekonomi
Dünya
Asayiş
Spor
Video
Yerel
Belgesel
Daha
Fotogaleri
Aktüel
Sağlık
Çevre
Magazin
Kültür Sanat
Eğitim
Teknoloji
Hava Durumu
Tüm Haberler
Tüm Manşetler
RSS
Abone
Gündem
Politika
Ekonomi
Dünya
Asayiş
Spor
Video
Yerel
Belgesel
Daha
Fotogaleri
Aktüel
Sağlık
Çevre
Magazin
Kültür Sanat
Eğitim
Teknoloji
Hava Durumu
Tüm Haberler
Tüm Manşetler
RSS
Whatsapp
İHA Kurumsal
EN
Sudan’s Artists Struggle Amid War and Displacement
Putin: "Ukrayna’nın nükleer silah edinmesi halinde Rusya, elindeki tüm silahları kullanacak"
Lübnan’ın güneyinde sivillerin geri dönüşü devam ediyor
Avusturalya 16 yaşın altındakilere sosyal medya yasağı getiren ilk ülke oldu
Mustafa Cengiz kabri başında anıldı
İstanbul’da sahte içkiden 3 kişi hayatını kaybetti
Ankara’nın yeni stadyum kompleksi hızla tamamlanıyor
Türkiye’nin en ekonomik Kayak Merkezi, sezonu açıyor
MSB: “Son bir haftada 72 terörist etkisiz hâle getirilmiştir”
Takıntılı şahıs, genç kızın hayatını kabusa çevirdi
SAĞLIK
Sağlık ekipleri karlı yolları aştı köyde yaşayan hastanın imdadına yetişti
28 Kasım 2024 Perşembe - 17:07:15
Erzincan’ın Çayırlı ilçesinde karlı yolları aşan sağlık ekipleri 50 yaşındaki tansiyon hastası vatandaşın imdadına yetişti. Erzincan’da yağan yoğun kar yağışının ardından kapanan köy yollarında yol açma çalışmaları İl Özel İdaresi ekipleri tarafından sürdürülürken köylerde ikamet eden hastaların imdadına paletli ambulanslarla sağlık ekipleri yetişiyor. Çayırlı ilçesinin Çataksu köyünde 50 yaşındaki tansiyon hastası vatandaşın ihbarı üzerine harekete geçen sağlık ekipleri karlı yolları aşarak köye ulaştı. İlk müdahalesi köyde yapılan hasta paletli ambulansla Çayırlı İlçe Devlet Hastanesi’ne kaldırıldı.
28 Kasım 2024 Perşembe - 15:19
Yeni yönetmelik gereksiz ilaç kullanımını önlemeyi hedefliyor
Denizli İl Sağlık Müdürü Uz. Dr. Berna Öztürk, Sağlık Bakanlığı tarafından yürürlüğe giren yeni ‘Aile Hekimliği Sözleşme ve Ödeme Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik’ hakkında açıklamalarda bulundu. Yönetmelikle gereksiz ilaç kullanımını önlemenin hedeflendiğini belirten Uz. Dr. Öztürk, "Vatandaşlarımızda özellikle şu alışkanlığı kazandırmak istiyoruz; sağlıkla alakalı herhangi bir endişeleri olduğunda akıllarına ilk olarak aile hekimlerimizin gelmesi ve aile hekimlerimize güvenle başvurmalarını istiyoruz ” dedi. Yeni Yönetmeliğin Türkiye’de sağlık hizmetlerinin kalitesini artırmak eş güdümlü olarak vatandaş ile çalışan memnuniyetini arttırmak amacıyla yürürlüğe girdiğini belirten İl Sağlık Müdürü Uz. Dr. Berna Öztürk, yönetmelikle hangi yenilikler yapıldığı, bunların sağlık hizmetlerine nasıl yansıyacağı konusunda bilgi verdi. “Her şeyden önce vatandaşlarımızın aile hekimlerimiz tarafından koruyucu sağlık hizmeti gerçekleştirmek” Denizli’de 1. basamak sağlık hizmetlerinde 132 Aile Sağlığı Merkezi’nde 356 Aile Hekimi ve aile sağlığı çalışanları ile hizmet verildiğini ve Denizli’de aile hekimi birimi başına düşen nüfus ortalamasının 2 bin 976 olduğunu belirten Denizli İl Sağlık Müdürü Uz. Dr. Berna Öztürk, “Denizli’mizde 1. basamak sağlık hizmetlerinde 132 Aile Sağlığı Merkezimizde 356 Aile Hekimimiz ve aile sağlığı çalışanlarımız ile hizmet veriyoruz. Aile Sağlığı Merkezlerimizde tanı ve tedavi edici sağlık hizmetleri ile birlikte, vatandaşlarımıza sağlık danışmanlığı, aile planlaması ve koruyucu sağlık hizmetlerini yürütmekteyiz. İlimizde aile hekimi birimi başına düşen nüfus ortalaması 2 bin 976 olup İl Sağlık Müdürlüğü olarak nüfusun yoğun olduğu yerlerde Aile Sağlığı Merkezi açarak Aile Hekimi Birimi başına düşen nüfuslarımızı düşürmeyi hedefliyoruz. Eski Yönetmeliğimiz, bir aile hekimimize 4000’e kadar nüfusun kayıtlı olabilmesine izin veriyordu. Yeni yönetmelikle bu nüfus 3500’e düşürüldü. Yani artık 3500 nüfusu olan bir aile hekimine vatandaşlarımız kayıt olamayacaklar. Böylelikle vatandaşlarımıza daha fazla vakit ayrılabilmesi bu sayede aile hekimlerimizin asli görevlerinden olan koruyucu sağlık hizmetinin daha etkin sunulabilmesi vatandaş ve çalışan memnuniyetinin arttırılması hedeflenmektedir. Bakanlığımızın temel anlayışı; vatandaşlarımızın hastalanmadan sağlıklı kalmalarını sağlayabilmek olup bunun için de her şeyden önce vatandaşlarımızın aile hekimlerimiz tarafından koruyucu sağlık hizmetlerinin yapılabilmesidir. Koruyucu sağlık hizmetleri; erken teşhis, önlenebilir hastalıkların önlenmesi ve uzayan insan ömrünün bedensel, ruhsal ve sosyal olarak iyilik halinde geçmesini sağlamaktır. Bu amaçla; bebek ve lohusa izlemleri, aşılamalar, çocukluk çağı taramaları, kanser taramaları, hipertansiyon, kardiyovasküler hastalıklar, obezite, diyabet açısından sağlıklı bir kronik hastalık takibi yapılması ve yaşlılık izlemleri sayesinde yaşlılarımızın sağlığının takibi yapılmasıdır” diye konuştu. "Gereksiz İlaç Kullanımını Önlemek Hedeflenmekte” Aile hekimlerinin bundan sonra ilaç yazamayacağı iddialarını da açıklık getiren Uz. Dr. Öztürk, “Akılcı olmayan ilaç kullanımı, insanlarda bazı ilaçlara karşı direnç gelişmesine, hastalıkların tekrarlamasına veya uzamasına, tedavi maliyetlerinin artmasına neden oluyor. Şu anda Türkiye’de bin kişiye düşen günlük antibiyotik kullanım miktarı, OECD ortalamasından 2,5 kat daha yüksektir. Gereksiz antibiyotik ve ilaç kullanımı, küresel bir sağlık sorunu haline gelmiştir. Sağlık Bakanlığımızın açıkladığı yeni aile hekimliği yönetmeliği, aile hekimlerinin tanı ve tedavisine müdahale etmiyor, reçete yazma özgürlüğünü de ortadan kaldırmıyor aksine tüm dünyada ve özellikle ülkemizde en büyük sağlık problemlerinden birisi olan antibiyotik direncinin önlenmesi için gereksiz antibiyotik kullanımını sınırlandırmayı amaçlıyor. Denizli’de özveri ile çalışan tüm aile hekimlerimiz ile birlikte zaten yıllardır antibiyotik kullanımı üzerine çalışıyoruz. Bakanlığımız yeni yönetmelikle; akılcı ilaç uygulamalarını teşvik ediyor; aşırı kullanımının başkaca sağlık sorunlarına yol açtığını bildiğimiz bazı mide ilaçları (PPİ) ve bazı ağrı kesici ilaçların da dikkatli kullanılmasını teşvik ediyor. Şüphesiz; halkımızın sağlığı ve geleceği açısından büyük önem taşıyan bu konuda aile hekimlerimiz de vatandaşlarımız da gerekli hassasiyeti göstereceklerdir. Bu nedenle vatandaşlarımızın, tavsiye üzerine ilaç kullanmasını istemiyor, bunun yerine ilaç kullanmadan önce hekimine danışmalarını, böylece gereksiz ilaç tüketiminin önüne geçmek istiyoruz” dedi. “Hastalar sağlıkla alakalı endişeleri olduğunda akıllara ilk olarak aile hekimlerinin gelmesini ve güvenle başvurmalarını istiyoruz” Yeni yönetmelikle aile hekimi ile kayıtlı nüfus arasındaki bağın güçlendirilmesinin amaçlandığını belirten İl Sağlık Müdürü Uz. Dr. Berna Öztürk, vatandaşların 2. ve 3. basamak sağlık kuruluşlarından önce aile hekimine başvurmalarının teşvik edildiğini vurguladı. Aile hekimlerinin iyi bir korucu sağlık hizmeti verildiği takdirde hasta olan vatandaşların sayısı azalacağını ve vatandaşların özellikle sağlıkla alakalı endişeleri olduğunda akıllara ilk olarak aile hekimlerinin gelmesi ve aile hekimlerine güvenle başvurmalarını istediklerini belirten Uz. Dr. Öztürk, “Koruyucu sağlık hizmetleri bir ülkenin gelişmişliği ile paralel ilerler ve gelişmişliğin göstergesidir. Biz aile hekimlerimizle iyi bir korucu sağlık hizmeti verebilirsek hasta olan vatandaşlarımızın sayısı azalacaktır. Bu da hastalıktan dolayı kişinin kaybedilmesi, ilaç, hastane ve tetkik masrafları hepsinin önlenebilir olması, hem 2. basamak hem de 3. basamak sağlık hizmetlerinin rahatlaması demektir. 2. basamak dediğimiz devlet hastaneleri; yatarak tedavi olunabilecek, ileri tetkiklerle tanısı konulabilecek, yoğun bakımların olduğu, cerrahi müdahalelerin, ameliyatların yapılabileceği yataklı tedavi kurumlarıdır. Aynı şekilde 3. basamak üniversite hastanelerimizin asli görevi; 2. basamakta çözülemeyen daha komplike vakaların, araştırılarak tanı konulacak hastalıkların tanılarının konulduğu, araştırmaların ve tedavilerinin yapıldığı, yatarak tedavi hizmetinin verildiği sağlık kurumlarımızdır. Bugün gerekli devlet hastanelerimiz, gerek üniversitelerimizin hasta kayıtlarına baktığımızda rutin de kullanmakta oldukları ilacın reçetesini yenilemek için gelen vatandaşlarımızın sayısının azımsanmayacak kadar çok olduğunu görebilmekteyiz. Buralarda oluşan yoğunluklar; gerçekten araştırılması ve daha fazla zaman ayrılması gereken hastalara yeterli zaman ayrılamamasına, sağlık hizmeti kalitesi ve etkinliğinin azalmasına neden olmaktadır. Bu nedenle; aile hekimliği uygulama yönetmeliğinde hastalık yüküne göre bir çalışma yapılmış olup önümüzdeki süreçte hastanelerimizde aile hekimlerimiz için randevu kontenjanları oluşturularak aile hekimleri kendi hastalarına gereken hallerde hastanelerden öncelikli randevu alabilir hale gelecektir. Yani zaten gerekli bir durum olduğunda aile hekimlerimiz hastasını 2. basamak ya da 3. basamak sağlık kuruluşuna kendisi yönlendirebilecektir. Yeni yönetmelikle, vatandaşlarımızın seçtikleri aile hekimlerine yılda en az iki kez başvurmalarını istememizin temel nedeni de budur. Bu sayede sağlık sistemi üzerindeki yükün doğru şekilde dağıtılması hedeflenmektedir. Vatandaşlarımızda özellikle şu alışkanlığı kazandırmak istiyoruz; sağlıkla alakalı herhangi bir endişeleri olduğunda akıllarına ilk olarak aile hekimlerimizin gelmesi ve aile hekimlerimize güvenle başvurmalarını istiyoruz ” dedi.
28 Kasım 2024 Perşembe - 15:18
Şehzadeler Belediyesi’nden kırsal mahallelerde diş sağlığı desteği
Şehzadeler Belediyesi, Toplum Ağız ve Diş Sağlığı Haftası kapsamında kırsal mahallelerdeki okullarda öğrenim gören 850 öğrenciye diş fırçası ve macunu dağıtarak ağız ve diş sağlığının önemine dikkat çekti. Başkan Gülşah Durbay, sağlıklı bireyler için ağız hijyeninin temel bir unsur olduğuna vurgu yaptı. Şehzadeler Belediyesi, Toplum Ağız ve Diş Sağlığı Haftası kapsamında farkındalık oluşturmak ve gelecek nesilleri bilinçlendirmek amacıyla anlamlı bir etkinlik gerçekleştirdi. Belediye ekipleri, kırsal mahallelerdeki okulları ziyaret ederek, toplam 850 öğrenciye diş fırçası ve diş macunu dağıttı. Etkinlikte, ağız ve diş sağlığının korunması için temel bilgiler aktarılırken, düzenli bakımın önemi vurgulandı. Belediye tarafından organize edilen etkinlikte, çocuklara diş fırçalamanın doğru teknikleri uygulamalı olarak gösterildi. Ayrıca, sağlıklı beslenmenin ve düzenli diş kontrolünün ağız sağlığındaki rolü anlatıldı. Etkinlik sırasında, Şehzadeler Belediye Başkanı Gülşah Durbay’ın mesajı da öğrencilere iletildi. Başkan Durbay mesajında, “Ağız ve diş sağlığı, bireyin genel sağlığını doğrudan etkileyen önemli bir konudur. Çocuklarımızın erken yaşta bu bilince sahip olmaları, onların sağlıklı bir gelecek inşa etmelerine katkı sağlayacaktır. Şehzadeler Belediyesi olarak her zaman çocuklarımızın yanında olmaya ve onların sağlıklı gelişimine destek vermeye devam edeceğiz” ifadelerini kullandı. Öğrenci velileri, öğrenciler ve öğretmenler de katkılarından dolayı Şehzadeler Belediyesine teşekkür etti.
28 Kasım 2024 Perşembe - 14:59
Medical Point’te pediatrik kemik iliği nakil ünitesi açıldı
Medical Point Gaziantep Hastanesi’nde sağlık alanında çok önemli bir adım daha atarak, pediatrik kemik iliği nakil ünitesini açıldı. Medical Point Gaziantep Hastanesi, özel sektörde bir ilk olan, pediatrik kemik iliği nakil ünitesi ile, küçük yaşta kan hastalıkları yaşayan ve nakil tedavisi ihtiyacı duyan çocuklara en ileri tedavi seçeneklerini sunmayı amaçlıyor. Hem ulusal hem de uluslararası standartlara uygun olarak donatılan ünitede, hastalar için özel bakım odaları ve son teknolojiye sahip tıbbi ekipmanlar bulunuyor. Ünitede, kemik iliği nakli konusunda deneyimli uzman hekimler, hemşireler ve sağlık personeli görev alacak. Medical Point Gaziantep Hastanesi, bu yeni birimiyle pediatrik onkoloji ve hematoloji alanlarında eğitim almış uzman kadrosunu bir araya getiriyor. Ayrıca, tedavi sürecini en iyi şekilde geçirebilmeleri için hastalar, modern izlem odalarında, hijyenik bir ortamda ve çocuk dostu tedavi yöntemleriyle tedavi edilecek. Açılışta konuşan Medical Point Hastaneler Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Hayrullah Kubba, “Medical Point Hastaneler Grubu olarak, sağlıkta öncü adımlar atmaya ve çocuklarımızın geleceğine umut olmaya devam ediyoruz. Pediatrik kemik iliği nakil ünitemizle Gaziantep ve çevresindeki hastalarımıza dünya standartlarında hizmet sunmanın gururunu yaşıyoruz” dedi.
Çok Okunan Kategori Haberleri
1
27 Kasım 2024 Çarşamba- 12:03
Van’da aynı anda 3 yemek borusu kanseri ameliyatı
2
27 Kasım 2024 Çarşamba- 10:48
Hastalıkta sağlıkta sözü gerçek oldu 2'nci nikahları hastanede kıyıldı
3
27 Kasım 2024 Çarşamba- 14:16
Erzincan İl Sağlık Müdürü Tekin, Aile Hekimliği Yönetmeliği’ndeki yenilikleri anlattı
4
27 Kasım 2024 Çarşamba- 17:40
Sağlık Bakanı Memişoğlu: "Özel hastaneler mevzuatını tamamen yeniliyoruz"
5
27 Kasım 2024 Çarşamba- 18:02
Deprem tatbikatında 13 yaralının tahliyesi yapıldı
12 Kasım 2024 Salı - 12:56
Doktor ve eczacılar propolis için buluştu
Mersin’de bir araya gelen doktor, eczacı, sağlık profesyoneli ve akademisyen, fenolik değeri yüksek Anadolu propolisi içeren yeni ürünler üzerine bilgi paylaşımında bulundu. Mersin’de düzenlenen bilimsel toplantı, sağlık alanında buluşmaya ev sahipliği yaptı. Prof. Dr. Ateş Kara moderatörlüğündeki topantıda Prof. Dr. Ergin Çiftçi ve Bee&You PhenoliX CEO’su Dr. Aslı Elif Tanuğur Samancı sunum gerçekleştirdi. Birçok önemli ismin katıldığı bilimsel toplantıda bilim ve doğanın uyumunu gözler önüne seren bilgiler paylaşıldı. Lansmanda tanıtılan ürünler arasında yer alan saf Anadolu propolisi içeriğine sahip damlalar, boğaz spreyleri ve çocuklara özel formüller, sağlık profesyonelleri tarafından ilgiyle incelendi. Arı ürünlerinin insan sağlığı üzerindeki etkilerini değerlendiren Prof. Dr. Ergin Çiftçi, “Çeşitli klinik çalışmalar, bu bileşiklerin bağışıklık sistemi desteğinden, enfeksiyon önleyici özelliklere kadar geniş bir yelpazede faydalar sunduğunu göstermiştir. Özellikle, propolisin antiviral ve antibakteriyel etkileri üzerine yapılan araştırmalar, propolisin soğuk algınlığı, üst solunum yolu enfeksiyonları ve çeşitli kronik inflamatuar hastalıklarda destekleyici bir rol oynayabileceğini ortaya koymaktadır. Arı ürünlerinin sağlık alanındaki potansiyelini daha iyi anlamak ve bu doğal bileşenlerden en üst düzeyde fayda sağlamak için çalışmalarımızı üniversite iş birlikleri ile titizlikle yürütüyoruz. Bu ürünler, güncel bilimsel veriler ışığında geliştirildiği gibi aynı zamanda yüksek kalite standartlarına uygun olarak üretilmiştir. Amacımız, toplum sağlığına katkıda bulunacak yenilikçi ve doğal çözümler sunmaktır” dedi. Dr. Tanuğur Samancı ise kuruluş hikayelerini ve arılardan gelen doğal özenle geliştirilen yeni ürün serisinin içeriklerini katılımcılarla paylaşarak markanın hedeflerini ve misyonunu vurguladı. Samancı, şunları söyledi: “Oğlumun bağışıklık sistemi rahatsızlığı için başladığım propolis üretiminde, bugün bu noktada olmak gurur verici. Türkiye’de daha önce üretilmeyen propolisi yine Türkiye’de ilk kez ’sözleşmeli arıcılık’ modeli ile üretmek ve proses yöntemini geliştirerek insan tüketimine uygun hale getirmek için sevgili eşim Ziraat Yüksek Mühendisi Taylan Samancı ve değerli hocam Prof. Dr. Dilek Boyacıoğlu ile 2013 yılında Ar-Ge projesiyle firmamızı İstanbul Teknik Üniversitesi ARI Teknokent’te kurduk. Her geçen yıl, uzman ekibimiz ile yeni ürünler geliştirmeye devam ettik. 11 yıl sonra bugün, yine bir ilki gerçekleştiriyor ve yenilikçi, doğal, patentli formüllerimizle geliştirdiğimiz yepyeni ürünlerimizi tüketiciler ile buluşturuyoruz.” Samancı, yüksek fenolik içerikli saf Anadolu propolisin artık tüm eczane ve markanın internet sitesinde yer aldığını belirterek, “Bilim ve doğanın birlikteliği ile geliştirilen bu yeni ürünlerimizin sunduğu faydaları daha yakından görmenizi ve deneyimlerinizi duymak için sabırsızlanıyoruz” dedi.
12 Kasım 2024 Salı - 12:40
Siirt’te virajı alamayan tır devrildi: 1 yaralı
Siirt’in Pervari ilçesinde meydana gelen trafik kazasında virajı alamayan tır devrildi, 1 kişi yaralandı. Kaza, Siirt Pervari karayolunda meydana geldi. 56 AAF 457 plakalı tır, virajı alamayarak devrildi. Kazada, ismi henüz öğrenilemeyen tır sürücüsü yaralandı. İhbar üzerine olay yerine 112 acil sağlık ve jandarma ekipleri sevk edildi. Sağlık ekiplerince yaralıya olay yerinde yapılan ilk müdahalenin ardından ambulansla Siirt Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne kaldırıldı. Kazayla ilgili inceleme başlatıldı.
12 Kasım 2024 Salı - 12:36
Edirne’de fazla kilolarını Sağlıklı Zayıflama Okulu’nda atıyorlar
Edirne’de Sağlıklı Hayat Merkezi’nde açılan ’Sağlıklı Zayıflama Okulu’, vatandaşların sağlıklı bir yaşam tarzı kazanmalarını hedefliyor. Edirne’de İl Sağlık Müdürlüğü bünyesindeki Sağlıklı Hayat Merkezi’nde açılan Sağlıklı Zayıflama Okulu, bilinçli bir şekilde kilo verdiriyor. Detaylı muayeneden geçirilen danışanlar, uzmanların hazırladığı kişiye özel diyet programı ve aldıkları teorik ve uygulamalı eğitim çerçevesinde zayıflatılıyor. Eğitimlerle düzenli egzersiz yapan ve dengeli beslenmeye yönlendirilen katılımcılar sağlıklı kilo veriyor. Kilo problemi bulunan birçok birey, uzman kontrolü yerine internette gördüğü ya da bir başkasından duyduğu yöntemleri uygulayarak zayıflamaya çalışırken sağlığından olabiliyor. Bu noktada ücretsiz hizmet veren Sağlıklı Zayıflama Okulu, vatandaşların bilinçli bir şekilde kilo vermelerine yardımcı oluyor. Kas yağı ölçümleri yapılıp beden kitle endeksi yüksek olan danışanlar yapılan tektik ve kayıtlar sonrası sağlıklı zayıflama okulunda eğitimlere katılmaya başlıyor. Sağlıklı Zayıflama Okulu’nda 12 hafta sürecek olan eğitimler çerçevesinde haftada 2 gün teorik dersler ve egzersiz, 1 gün ise yürüyüş etkinliği yapılıyor. Eğitimler sonunda danışanlara 12 hafta sonra bir belge veriliyor. "Haftada 2 gün kuruma davet ediyoruz" Sağlıklı Hayat Merkezi’nde görevli Fizyoterapist Esengül Ünsal, psikolog ve diyetisyen eşliğinde sağlıklı zayıflama okulu açıldığını söyledi. Danışanları haftanın 2 günü kuruma davet ettiklerini ve danışanların genel egzersiz düzeylerini, kas iskelesi sisteminin durumuna göre planladıklarını belirten Ünsal, teorik eğitim ve egzersizlerin aynı gün yapıldığını, haftanın 1 günü de belirledikleri alanlarda yürüyüş etkinliği yaptıklarını ifade etti. Genel olarak postür ve duruş egzersizleri yaptıklarını aktaran Ünsal, "Toplumda boyun ve sırt ağrısı çok fazla. Bunun en önemli kaynağı da doğru duruşun olmamasıdır. Grubumuzda özellikle bel ve diz problemi olan danışanlar yer alıyor. Daha sonra bel ve diz kaslarını güçlendirme, genel düzgünlük ve gevşeme egzersizleriyle dersimizi tamamlıyoruz" dedi. "Evde spor yaparken yanlış hareketlerden dolayı boynumda ağrılar oldu" Sağlıklı Zayıflama Okulu’na gelen vatandaşlardan 46 yaşındaki Feyza Kapucu, burada aldığı eğitimler ve yaptığı egzersizler sonrası boyun ağrılarının geçtiğini söyledi. Haftanın 2 günü teorik ve egzersiz eğitimi 1 gün de yürüyüş etkinliği yaptıklarını belirten Kapucu, "Çok sağlıklı bir yaşam. Evde de spor yapıyordum ama bunları bilinçsiz yapıyordum. Yanlış hareketlerden dolayı boynumda ağrılar oldu. Ama burada fizyoterapist arkadaşımız sağ olsun hangi hareketi nasıl yapacağımızı öğrettiği için daha mantıklı şekilde hareket ediyoruz. 3 haftada karın bölgemde incelme oldu" ifadelerini kullandı. Kilo problemi olan vatandaşların bu merkeze gelmesi ve aktivitelere katılması tavsiyesinde bulunan Kapucu, evde oturup televizyon karşısında film izlemektense bu şekilde sosyalleşmenin daha mantıklı olduğunu aktardı.
12 Kasım 2024 Salı - 11:26
Normal doğumda annenin ölüm riski sezaryene göre daha düşük
Normal doğumun anne ve bebek için en yararlı ve sağlıklı doğum şekli olduğunu söyleyen Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Erdal Bilen, “Anne ölüm riski düşüktür. Doğum sonrası depresyona girme oranı düşüktür. Normal doğum, doğum sayısını sınırlandırmaz. Anne sonraki doğumlarını da normal yolla yapabilir” dedi. Denizli Devlet Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Erdal Bilen, doğum eylemimin bebeğin 38-40. haftaları arasında, anne ve bebeğin tam olarak hazır olduğu anda kendiliğinden başlayan kasılmalar sonucu rahim ağzının 10 cm açılması ve ardından anne adayının bilinçli bir şekilde çaba ve efor sarf ederek bebeğini dünyaya getirmesi eylemi olduğunu söyledi. Normal doğumun anne adayı ve bebek için en yararlı ve sağlıklı doğum şekli olduğunu açıklayan Bilen, normal doğumun anneye faydalarını şu şekilde sıraladı; “Normal doğumla birlikte anne kısa bir süre içinde normal hayatına devam eder. Hastanede yatış süresini kısaltır. Doğumdan sonra duş alabilir ve bebeğiyle kolaylıkla ilgilenebilir. Doğum sonrası vücudun sağlığına ve eski formuna kavuşması için egzersizlere kısa sürede başlayabilir. Doğum sonrası kanamalar, enfeksiyonlar çok az görülür. Doğum sonrası ağrı, kasılma ve benzeri sorunlar daha az yaşanır. Anne ölüm riski düşüktür. Doğum sonrası depresyona girme oranı düşüktür. Normal doğum, doğum sayısını sınırlandırmaz. Anne sonraki doğumlarını da normal yolla yapabilir” dedi. “Normal doğum hem anne hem bebeğin sağlığı ve gelişimi için önemli” Sezaryen doğumun normal doğum seçeneği veya alternatif doğum yöntemi olmadığını normal doğumun anne ve bebek için riskli olacağı durumlarda hekim onayıyla sezaryen ameliyatı ile doğum yapılabileceğini aktaran Op. Dr. Erdal Bilen, “Bebekler doğum kanalından geçerken maruz kaldıkları basınç sayesinde nefes alıp vermeye hazır bir halde dünyaya gelirler. Daha güçlü bir bağışıklık sistemine sahip olurlar. Besin alerjileri, astım, bronşit gibi rahatsızlıklar daha az görülür. Gaz sancıları daha az görülür. Normal doğumla dünyaya gelen bebeklerin yoğun bakıma alınma oranları düşüktür. Normal doğum sırasında bebekte mutluluk hormonu endorfin salgılanır. Endorfin ve salgılanan diğer hormonlar, bebeğin dünyaya daha kolay adapte olmasını sağlarken emzirmenin uzunluğunu ve kalitesini arttırır. Normal doğumun ardından anne ve bebek arasında ten tene temas hemen gerçekleşir. Anne ile bebek arasındaki duygusal bağ daha kısa sürede kurulur. Ten tene temasta bebek tanıdık olduğu annesinin sesi ve kalp sesi ile rahatlar, kendini güvende hisseder. Bebek, annesinin göğsünde yatarken hem ısı kaybetmez hem de enfeksiyonlardan korunur. Normal doğumla dünyaya gelen bebekler, memeyi kolay bulur ve kolay emerler. Böylelikle anne sütü kısa sürede gelir. Anne sütü alan bebekler, birçok kronik hastalığa ve çocukluk çağı hastalıklarına karşı dirençli olurlar” şeklinde konuştu. Denizli Devlet Hastanesinde görevli Ebe Sezer Ayhan da anne adaylarına doğum süresince her türlü desteği sağladıklarını belirterek, “Normal doğumun anne ve bebek için faydasının bilincindeyiz ve anne adaylarımızı bu konuda destekliyoruz. Zaten hastanemizde her gebenin yatışından itibaren doğumuna kadar tek bir ebe ilgilenmekte ve gebelerimize fiziksel, duygusal ve psikolojik destek sağlanmaktayız. Anneler için zor bir süreç ve bazen uzun da olabiliyor. Ama anne adaylarına verdiğimiz destekle gebeler çok güzel duygularla bebeklerine kavuşmaktadır” ifadelerini kullandı.
12 Kasım 2024 Salı - 11:21
37 metrelik dev kapı 8 asır öncesinin izlerini taşıyor
Sivas’ta 2020 yılında temeli atılan Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Sağlık Hizmetleri Uygulama Ve Araştırma Hastanesi, Selçuklu mimarisinin izlerini taşıyor. 37 metrelik giriş kapısı Divriği Ulu Camii ve Darüşşifası’nda bulunan bezemelerle donatılan hastane, 1071 yatak kapasitesi ile kente ve çevre illere hizmet vereceği günü bekliyor. Cumhuriyet’in 50’nci yılında kurulan ve yarım asırdır faaliyet gösteren Sivas Cumhuriyet Üniversitesi, 1992 yılından bu yana kampüs alanı içerisinde bulunan Sağlık Hizmetleri Uygulama Ve Araştırma Hastanesi’nde faaliyetlerini sürdürüyor. 2020 yılında temeli atılan Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Sağlık Hizmetleri Uygulama Ve Araştırma Hastanesi inşaatı sürüyor. Selçuklu mimarisinden esinlenilen hastanenin giriş kapısında Divriği Ulu Cami ve Darüşşifası’nın üzerinde yer alan motifler kullanıldı. 20 bin 380 metrekarelik alan üzerine inşa edilen hastane, Malazgirt Zaferi’nin tarihine atıfta bulunmak amacıyla bin 71 yatak kapasiteli olarak planlandı. 3 ayrı blok ve 9 kat şeklinde tasarlanan hastanenin yatak kapasitesi, olağanüstü durumlarda bin 213’e çıkarılabilecek. “Hastanenin ana girişi, darüşşifadan esinlenerek tasarlanıyor” 40 ameliyathanesi ve bin 301 araçlık otoparkı olan hastanenin mimarisi ile ilgili bilgiler veren Uzman Sanat Tarihçisi Yunus Budaktaş, “Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Sağlık Hizmetleri Uygulama Ve Araştırma Hastanesi, Selçuklu mimarisiyle tasarlandı. Hastane inşaatı şu anda devam ediyor. Yakın zamanda hastanenin inşaatının bitmesi planlanıyor. Sivas için önemli bir yatırım olan hastane binası tasarlanırken tamamen Selçuklu mimarisinden esinleniliyor ve UNESCO tarafından Dünya Kültür Mirası Listesi’ne dâhil edilen Divriği Ulu Camii ve Darüşşifası’ndan esinlenilerek cephe tasarımı yapılıyor. Divriği Ulu Camii ve Darüşşifası’ndaki Darüşşifa kısmı bir sağlık yapısı. Anadolu’daki erken tarihli sağlık yapılarından bir tanesi. Önünde bulunduğumuz hastane inşaatında da mimari öykünme söz konusu. Hastanenin ana girişi, darüşşifadan esinlenerek tasarlanıyor. Modern mimaride bu tip örnekleri görebiliyoruz. Tarihi eserlere atıfta bulunularak, sembolik izler taşıyarak yeni binalar tasarlanıyor. Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Sağlık Hizmetleri Uygulama Ve Araştırma Hastanesi inşaatında da bu durum söz konusu diyebiliriz” ifadelerine yer verdi.
12 Kasım 2024 Salı - 11:20
Başkan Tugay’dan Eşrefpaşa Hastanesi incelemesi
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay, görevine başlayan Eşrefpaşa Hastanesi Başhekimi Doç. Dr. Başak Bayram’ı makamında ziyaret etti. Başkan Tugay, hastanenin ek hizmet binasının inşaatında da inceleme yaparak son durum hakkında bilgi aldı. Türkiye’nin ilk ve tek belediye hastanesi İzmir Büyükşehir Belediyesi Eşrefpaşa Hastanesi, hastalarına daha kaliteli hizmet vermek amacıyla çalışmalarına devam ediyor. Yeni ek hizmet binasının inşaatı hızla yükselirken, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay hem çalışmaları yerinde incelemek hem de göreve yeni gelen Başhekim Doç. Dr. Başak Bayram’ı tebrik etmek amacıyla Eşrefpaşa Hastanesi’ni ziyaret etti. Başhekim Bayram’la mevcut sağlık hizmetlerini değerlendiren Başkan Tugay, sağlık alanında yapılması planlanan projeler hakkında da görüştü. Hastane ziyaretinde İzmir Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı Prof. Dr. Pınar Okyay, Genel Sekreter Yardımcısı Çağatay Güç, Sağlık İşleri Dairesi Başkanı Ahmet Soner Emre, Yapı İşleri Dairesi Başkanı Onur Açık ve hastane yöneticileri yer aldı. İlçelerde poliklinik hizmeti Doç. Dr. Başak Bayram’a çiçek takdim ederek görevinde başarılar dileyen Başkan Tugay, özellikle evde bakım hizmetleri içinde yer alan yara bakımının önemine değindi. Madde bağımlığına karşı verilecek eğitimler ve ambulans hizmetlerine ilişkin de görüş alışverişinde bulunan Başkan Tugay, ilçelerde poliklinik hizmeti verilmesi için çalışma yapılmasını istedi. Ziyareti kapsamında ek hizmet binasının inşaat çalışmalarını yerinde inceleyen Başkan Tugay, burada da Yapı İşleri Dairesi Başkanı Onur Açık’tan son durum hakkında bilgi aldı. Çalışmalar tam gaz sürüyor Eşrefpaşa Hastanesi ek hizmet binası inşaatında çalışmalar hızla devam ediyor. Şu ana kadar projedeki 455 fore kazığın 425’i tamamlandı. Başlık ve kuşaklama kirişleri de büyük oranda bitmek üzere. Temel kazısı güney cephesinde tamamlanırken, su yalıtımı ve koruma betonu işlemleri devam ediyor. Yeni ek binada temel donatı imalatlarına başlandı. Bu süreçte, 2 bin 600 metreküp beton dökülerek temel çalışmaları tamamlanacak. Bazı birimleri 30 Ekim 2020’deki İzmir depremi nedeniyle hasar alan hastanenin tam kapasiteyle İzmirlilere hizmet vermesi amacıyla zemin katla beraber 7 katlı yeni bina inşa edilecek. İhale bedeli 549 milyon lira olan ek hizmet binasında 34 hasta yatağının yer alacağı odalar, ikinci basamak yoğun bakım, doğumhane, yeni doğan yoğun bakımı, 6 ameliyat salonu, acil servis, kafeterya ve toplantı salonu olacak.
12 Kasım 2024 Salı - 11:05
Şifalı sular sağlık turizminde öncü oluyor
Oruçoğlu Termal Otel CMO-Pazarlama Başkanı Kerem Canarslanlar, sağlık turizmi yetki belgesini alarak, bu belge ile hem yurt içi hem de yurt dışından gelen hastalara hizmet sunmayı planladıklarını ifade etti. CMO-Pazarlama Başkanı Kerem Canarslanlar, sağlık turizmi alanında öncü olma yolunda önemli adımlar attıklarını ifade etti. Özellikle Bağımsız Devletler Topluluğu (BDT) ve Avrupa pazarına odaklandıklarını açıklayan Canarslanlar, bu bölgelerden gelen hastaların, Türkiye’nin gelişmiş sağlık sistemi aracılığıyla tedavi edilmelerini sağlamayı hedeflediklerini söyledi. Sağlık turizmi projelerine büyük önem verdiklerini vurgulayan Canarslanlar, bu süreçte termal suların tedavi edici özelliklerinden faydalanılacağını açıkladı. Canarslanlar, termal sulara olan ilginin artık sadece ileri yaş gruplarıyla sınırlı olmadığını, gençlerin de bu tür tedavi süreçlerine ilgi gösterdiğini belirterek, “Türkiye’nin ekonomik avantajları ve kaliteli sağlık hizmetleri, gençleri termal turizm seçeneklerine yönlendiriyor. Termal turizmin geleneksel yaş ortalaması 60’ın üstünde olsa da artık her yaştan insan bu tür sağlık hizmetlerine ilgi duyuyor” dedi. “7’den 77’ye sağlık turizmine ilgi gösteriyor Termal suların tedavi edici unsurlarının farkındalığının arttığını ve bu durumun global anlamda da bir trend haline geldiğini ifade eden Canarslanlar, “Gençlerin hem Türkiye’de hem de dünya genelinde termal turizme olan ilgisinin artması, bu sektördeki büyümenin devam edeceğine işaret ediyor. Sağlık turizmi noktasında özellikle ilerleyen yaş gruplarındaki gençler, tedavi süreçlerinde biraz daha potansiyel ve ekonomik anlamda iyi olması nedeniyle Türkiye’yi tercih ediyorlar. Termal turizmin yaş ortalaması 60 yaş üzeri ama artık 7’den 77’ye termal otellere, termal suyun tedavi edici unsurlarına ilgi ve alaka gösteriyorlar. Gençler hem Türkiye hem de dünya üzerinde son zamanlarda termale olan ilgisini biraz daha arttırmış durumda” diye konuştu.
12 Kasım 2024 Salı - 10:45
Çocuklarda aşırı süt tüketimi anemi ve kabızlık yapıyor
Biruni Üniversite Beslenme ve Diyetetik Bölüm Başkanı Prof. Dr. Fatma Çelik, süt tüketiminin insan sağlığına etkileri üzerine açıklamalarda bulundu. Çocuklarda aşırı süt tüketiminin iştahsızlık, anemi ve kabızlık gibi sorunlara yol açabileceğini belirtti. Memelilerin tamamı süt üretir ve insanlar, inek, koyun, keçi, at, deve ve diğer memelilerin sütlerini besin kaynağı olarak kullanır. Prof. Dr. Çelik, bu geleneğin tarihî olarak yaklaşık 10.000 yıl öncesine dayandığını belirtti. "Sütün, insan yaşamının ilk dönemlerinde önemli bir besin kaynağı olduğunu biliyoruz. Anne sütü ise bebekler için gerekli tüm besin ögelerini içerir ve sağlıklı bir büyüme için vazgeçilmezdir" dedi. Çeşitli hayvanlardan elde edilen sütün zengin besin içeriği hakkında da bilgiler veren Çelik, sütün iyi kaliteli bir protein kaynağı olduğunu, elzem amino asitleri önemli miktarda içerdiğini vurguladı. Ayrıca, sütün, buğday ve mısır gibi bitkisel protein kaynaklarındaki amino asit eksikliklerini tamamlayıcı bir profile sahip olduğunu ifade etti. Ancak aşırı süt tüketimi iştahsızlık, anemi ve kabızlık yapar Sütün, kalp sağlığı üzerindeki etkilerine de değinen Prof. Dr. Çelik, "Süt yağı, özellikle doymuş yağ asitleri içeriyor. Ancak yapılan araştırmalar, kişi için günlük alınan normal miktarlarda süt, yoğurt tüketiminin kardiyovasküler hastalıkların artışıyla ilişkilendirilmediğini gösteriyor" şeklinde konuştu. Çelik, süt ve ürünlerinin tüketilmesinin kalp hastalıkları riskini artırmadığını, tereyağı ile karşılaştırıldığında bazı çalışmalarda peynirin kötü kolesterol olarak tanınan LDL kolesterol seviyesini daha az yükselttiğini ifade etti. Doğrudan ve dozunda süt tüketiminin kolorektal kanser riskini azaltabileceği yönünde çalışmalarında ortaya konulduğuna dikkat çeken Çelik, aşırı inek sütü tüketiminin ise çocuklarda iştahsızlık, anemi ve kabızlık gibi sorunlara yol açabileceğini belirtti. “Kemik gelişimine katkı sağlar” Prof. Dr. Çelik, süt ve süt ürünlerinin kemik sağlığına olan faydalarına da vurgu yaptı. "Süt ve süt ürünleri, yüksek biyoyararlanıma sahip kalsiyum kaynaklarıdır. Çocukluk ve ergenlik döneminde kemik gelişimine katkı sağlar ve yYetişkinlik döneminde, yapılan doğru fizik hareketlilikle birlikte kemik kaybını azaltmaya yardımcı olabilir " dedi. Ayrıca, süt ve ürünlerinin sadece kalsiyum değil, fosfor, magnezyum, potasyum, çinko gibi minerallerin de önemli bir kaynağı olduğunu belirtti. “Zehir olanla olmayanı ayırt eden şey dozdur” Prof. Dr. Fatma Çelik, sütün faydalarının bilimsel olarak kanıtlandığını ancak aşırı tüketimden kaçınılması gerektiğini vurguladı. "Her madde zehirdir. Zehir olanla olmayanı ayırt eden şey dozdur" diyen Çelik, ülkemizde yapılan araştırmaların, özellikle genç kız ve kadınların yeterli miktarda süt ve süt ürünleri tüketmediklerini gösterdiğine dikkat çekti.
12 Kasım 2024 Salı - 10:28
Bel ve boyun fıtığına ameliyatsız çözüm
Algoloji Klinik Sorumlusu Prof. Dr. Cevdet Düger, radyofrekans yöntemi ile yapılan ameliyatsız bel ve boyun fıtığı tedavisi hakkında bilgiler verdi. Sivas Medicana Hastanesi Algoloji Klinik Sorumlusu Prof. Dr. Cevdet Düger, bel fıtığının cerrahi dışı tedavisinde en sık uygulanan yöntemlerinden birisi radyofrekans tedavisi olduğunu söyledi. Bu tedavi yöntemi hastalara büyük konforun yanı sıra hızlı iyileşme imkânı sunuyor. Ağrı konusunda hekime başvuran kişilerin en çok bel, boyun, baş, sırt, eklem diz kireçlenmelerine bağlı ağrılar ve yine son dönem kanser hastalarının olduğunu belirten Düger, “Bu şiddetli ağrılarını gidermek için gelen hastalara kullandığımız radyofrekans yöntemi bu rahatsızlıkların tedavisindeki en uygun yöntemlerden birisi. Bu nokta atış yöntem yaklaşık 45 dakika süren ve ameliyathanede uyguladığımız bir işlem. Ardından hastayı 1 saatte gözleyip ardından taburcu ettiğimiz bir yöntem, hastanın konforunu arttıran işlem sonrasında hastayı rahatlatan bir yöntem. Hasta çok şiddetli ağrılarla kıvranırken bize gelip daha sonra rahatlayarak buradan çıkmakta” ifadelerini kullandı. İlaç tedavisi ile radyofrekans yöntemi destekleniyor Gerçekleştirdiği tedavinin ağrılar için yüksek başarı oranı olduğunu kaydeden Dr. Düger, “Bel fıtıklarında fıtığın kendisinde tedavi ediyoruz, bel ağrılarına sebep olan etkenleri ortadan kaldırıyoruz veya boyun ağrılarına sebep olan etkenleri ortadan kaldırıyoruz bu şekilde ağrılı hastaları tedavi ediyoruz. Tedavi yöntemlerimizi ilaç tedavisi ve girişimsel tedavi olarak ikiye ayırabiliriz. Bu süreçte ilaç tedavisini daha çok girişimsel tedavilerin yanına yardımcı tedavi olarak kullanıyoruz” dedi. Kanser hastaları içinde kullanılabiliyor Kanser hastalarının yaşadığı ağrıları azaltmada bu tedavinin önemli bir rolü olduğunu ifade eden Düger, “Öncelikle kanser hastalarımızda medikal tedavi yani ilaç tedavisi uygulamaktayız. İlaç tedavisi olarak da basamak tedavisini uyguluyoruz onlarda düşük ağrıkesicilerden ilerleyen dönemlerde daha kuvvetli ağrıkesicilere kadar gidiyoruz yani morfin tarzı ağrıkesicilere kadar kullandığımı oluyor. Bunlarda yine girişimsel yöntemleri de kombine etmekteyiz. Bu girişimsel yöntemler örneğin epidural anestezi dediğimiz yöntemi kullanıyoruz kanser hastalarında epidural anesteziyle aylarca hastalarımızın uygulayarak ağrılarını rahatlatabiliyoruz” dedi.
12 Kasım 2024 Salı - 10:12
Çocuklarda sık görülen kış hastalıkları
Havaların soğuması ile kapalı ve kalabalık ortamlarda geçirilen süre artıyor. Kapalı mekanlarda geçirilen süre arttıkça, virüslerin ve diğer bulaşıcı enfeksiyonların yayılmasının da arttığına dikkat çeken Medicana Sağlık Grubu Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları hekimlerinden Uzm. Dr. Hüseyin Yıldız, çocuklarda sık görülen kış hastalıklarını ve bu hastalıklardan korunmanın yollarını açıkladı. Soğuk havalarda kapalı mekanlarda (okullar, kreşler, alışveriş merkezleri) artan kalma süresi, solunum yolu virüsleri ve diğer enfeksiyonların kolaylıkla kişiden kişiye yayılmasına neden oluyor. Soğuk ve kuru havanın burun mukozası ile solunum yollarındaki diğer savunma bariyerlerini zayıflatabileceğini söyleyen Medicana Konya Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Bölümü’nden Uzm. Dr. Hüseyin Yıldız, ayrıca soğuk havanın çocukların bağışıklığını da düşürebileceğine dikkat çekti. Hastalıkların en sık nedeni virüslerdir Çocuklar, bağışıklık sistemlerinin erişkinlere nazaran daha zayıf olması nedeni ile kışın daha sık hasta oluyor. Çocuklarda kışın özellikle üst solunum yolu enfeksiyonları sık görülmekle beraber alt solunum yolu enfeksiyonları sıklığının da arttığını ifade eden Uzm. Dr. Hüseyin Yıldız, "Çocuklarda kış mevsiminde özellikle soğuk algınlığı (nezle), grip (influenza), orta kulak iltihabı (otit), faranjit, bademcik iltihabı (tonsillit), krup gibi üst solunum yolu enfeksiyonları ile bronşit, bronşiyolit ve zatürre (pnömoni) gibi alt solunum yolu enfeksiyonları da sık görülmektedir’’ dedi. Özellikle kış mevsiminde sık görülen soğuk algınlığı ve grip belirtilerinin birbirine çok benzediğini söylenen Uzm. Dr. Yıldız, bir çocuğun yılda 7-8 kez soğuk algınlığı geçirebileceğini söyledi. 200’e yakın virüsün soğuk algınlığına sebep olduğunu kaydeden Yıldız, en sık etkenlerin rhinovirüsler olduğunu söyleyerek şu bilgileri verdi: "Soğuk algınlığında virüs ile temastan 3-4 gün sonra boğaz ağrısı, burun akıntısı, burun tıkanıklığı, baş ağrısı, iştahsızlık, huzursuzluk, bazen nefes darlığı ve hafif ateş gibi semptomlar görülür. Küçük bebeklerde bu tablo daha ağır seyredebilir. Bulguların çoğu genellikle 1 haftada düzelse de, öksürük bazen 2 haftaya kadar uzayabilir." Soğuk algınlığı ve grip tedavisinde antibiyotiklerin yeri Soğuk algınlığının tedavisinde antibiyotiklerin yerinin olmadığını ifade eden Uzm. Dr. Hüseyin Yılmaz, "Hastanın istirahat etmesi, bol sıvı alması, ortam neminin iyi ayarlanması ve sağlıklı, dengeli beslenmesi önerilir. İlave olarak ateş varsa, ateş düşürücüler ile kontrol altına alınmalıdır" diye konuştu. Çocuklarda sık görülen bir diğer kış hastalığının grip olduğunu belirten Yıldız, gribe influenza virüsünün neden olduğunu söyledi. Gribin tedavisinde de antibiyotiklerin kullanılmadığını kaydeden Uzm. Dr. Hüseyin Yıldız, şöyle devam etti: "Grip çoğunlukla ateşli hafif bir üst solunum yolu enfeksiyonu şeklinde başlayıp sonlanırken bazen yaşamı tehdit eden bir hastalığa dönüşebilir. Yüksek ateş, burun akıntısı, boğaz ağrısı, öksürük, kas ve eklemlerde ağrı, karın ağrısı, gözlerde kızarıklık, bulantı, kusma bazen ishal görülebilir. Hastanın istirahat etmesi, beslenmeye dikkat etmesi, bol sıvı alması önerilir. Ağrı ve ateş varsa bunlar için ağrı kesici, ateş düşürücü ilaçlar kullanılmalı. Bazen hastalığın erken evresinde kullanılan antiviral ilaçlar hastalığın hafif seyretmesinde faydalı olabilir’’ dedi. Hastalık gelmeden önce önlem alınması gerektiğine değinen Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Hüseyin Yıldız, kış hastalıklarından çocukları korumak için yapılması gerekenleri şöyle sıraladı: "Bebekler mümkün olduğunca anne sütü ile beslenmeli. El yıkamaya özen gösterip, sık sık eller yıkanmalı. Yeterli ve dengeli beslenme sağlanmalı, özellikle su başta olmak üzere yeterli sıvı alınmalı. C vitamininden zengin mevsime uygun sebze ve meyveler düzenli tüketilmeli. Vücut direncini artırmak için yeterli ve düzenli uyku sağlanmalı. Çocuklar bulundukları ortamın ısısına uygun giydirilmeli. Kumaş havlu yerine kağıt havlu kullanılmalı. Çocuklar alışveriş merkezlerinden ve özellikle çocuk oyun alanlarından uzak tutulmalı. Okulda sınıflar ve ev ortamı düzenli aralıklarla havalandırılmalı. Oyuncaklar ve kullanılan diğer malzemeler sık sık temizlenmeli. Sigara içilen ortamlardan ve kirli havalardan uzak durulmalı."
12 Kasım 2024 Salı - 10:11
Hastalıkları taklit eden virüs ABD’den sonra Türkiye’de de görüldü
Kenelerden bulaşan Lyme hastalığı, MS ve romatoid artrit gibi ciddi rahatsızlıkları taklit ederek asıl hastalığın doğru tanısını zorlaştırabiliyor. Tokat Gaziosmanpaşa Üniversitesi (TOGÜ) Fen-Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü Başkanı Doç. Dr. Adem Keskin, kenelerin yalnızca Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) hastalığına değil, aynı zamanda insanlara ve hayvanlara yaklaşık 200 farklı hastalık bulaştırabildiğini belirtti. Lyme hastalığı başta olmak üzere birçok bakteriyel enfeksiyona neden olan keneler, özellikle bağışıklığı zayıf kişileri hedef alıyor. ABD ve Avrupa’da sıkça rastlanan Lyme hastalığının Türkiye’de de görüldüğünü ifade eden Keskin, bu bakterinin MS gibi hastalıkları taklit ederek yanlış teşhislere yol açabildiğini vurguladı. Keskin ayrıca tedavi edilmediği takdirde kalp kapakçıklarına, beyin dokusuna zarar verebileceğine dikkat çekerek kene sokmalarına karşı vatandaşları uyardı. “Ölümcül olmasa bile çok ciddi komplikasyonlara neden olabilir” Tokat Gaziosmanpaşa Üniversitesi’nden Doç. Dr. Adem Keskin, kenelerin sadece Kırım Kongo Kanamalı Ateş’e (KKKA) neden olduğu algısının yanlış olduğunu belirterek, "Keneler insan ve hayvanlara yaklaşık 200 hastalık bulaştırabilir. Bu hastalıkların hepsi ölümcül olmasa da bazıları ciddi komplikasyonlara yol açabilir, bu nedenle çok dikkatli olunmalı" dedi. “Yerli kenelerde de yoğun miktarda Borrelia bakterisine rastlandı” Amerika ve Avrupa’da sıkça görülen Lyme hastalığının ülkemizde de görüldüğünü ifade eden Keskin; “Lyme hastalığının Borrelia bakterisi kaynaklı olduğunu, bakterinin vücutta sessiz kalıp ilerleyen dönemde ciddi sağlık sorunlarına yol açabileceğini ifade etti. Keskin ayrıca Türkiye’de nadir görülen bu hastalık için sahada yapılan çalışmalarda, yerli kenelerde de yoğun miktarda Borrelia bakterisine rastlandığını vurguladı. “Yakalayamazsanız ciddi komplikasyonlara neden olabilir” Lyme hastalığının da bakteriyel bir hastalık olduğunu vurgulayan Doç. Dr. Keskin “Spiroket dediğimiz bir bakteri o hastalığa neden oluyor. Amerika’da her yıl resmi kayıtlara göre yaklaşık 30 bin civarında doğrulanmış vaka oluyor. Tahmin edilen vaka bunun çok çok üstünde, vaka sayısının yaklaşık 500 bine kadar yükseldiği bazı kaynaklarda belirtiliyor. Erken evrede hastalığın yakalaması/tespit edilmesi tecrübeli hekimler için kolay. Tabii ki de kene tutulma öyküsü varsa özellikle kolay oluyor. Eritema migrans dediğimiz bir semptom gelişiyor. Bunun görüyorsanız doğrudan Lyme ile ilgili hemen bir soru işareti atıyorsunuz. Acaba kene öyküsü varsa Lyme olabilir mi? Eritema migrans gördüğünüzde bu kesinlikle Lyme diyorsunuz. Moleküler olarak PCR’la da doğrulayabilirsiniz. Daha sonra uygun antibiyotik tedavisine geçmeniz gerekiyor. Eğer Eritema migransı yakalayamazsanız ilerleyen dönemlerde oldukça ciddi komplikasyonlara neden olabilir. Romatoid artrit dediğimiz bir hastalığa neden olabilir. Kalp kapakçığına tutunabilir. Beyin dokusuna girip yerleşebilir. Tabii her bir durumda farklı bir hastalığı taklit edeceği için ilerleyen dönemlerde tespit edilmesi, yakalanması biraz daha zor olabilir” dedi.
12 Kasım 2024 Salı - 10:00
Uzman Dr. Karakan: “Çocuklarda ve 65 yaş üstünde zatürreden ölüm riski daha yüksek”
Dünyada zatürrenin önemli bir halk sağlığı sorunu olduğunu dile getiren Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Yeliz Karakan, “Zatürre bakteri, virüs, mantar gibi çeşitli mikroplarla oluşan bir akciğer iltihabıdır. Çocuklarda, 65 yaş üstü yaşlılarda, kronik hastalığı (diyabet, kalp hastalığı, böbrek hastalığı, akciğer hastalıkları vb.) olanlarda, sigara kullananlarda, bağışıklık sistemini baskılayan ilaç kullanımı ve hastalık durumlarında daha sık görülüp, daha ağır seyredebilir” dedi. Liv Hospital Gaziantep Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Yeliz Karakan, 12 Kasım Dünya Zatürre Günü dolayısıyla uyarılarda bulundu. Dünyada zatürrenin önemli bir halk sağlığı sorunu olduğunu dile getiren Uzm. Dr. Yeliz Karakan, zatürrenin çocuk ve erişkinde en sık ve ölüme neden olan enfeksiyon hastalıklarından biri olduğunu söyledi. Zatürrenin kısaca tanımını yapan Uzm. Dr. Karakan, “Zatürre bakteri, virüs, mantar gibi çeşitli mikroplarla oluşan bir akciğer iltihabıdır. Çocuklarda, 65 yaş üstü yaşlılarda, kronik hastalığı (diyabet, kalp hastalığı, böbrek hastalığı, akciğer hastalıkları vb.) olanlarda, sigara kullananlarda, bağışıklık sistemini baskılayan ilaç kullanımı ve hastalık durumlarında daha sık görülüp, daha ağır seyredebilir” ifadelerini kullandı. “Öksürük ve göğüs ağrısı görülebilir” Hastalığın belirtilerinden bahseden Uzm. Dr. Karakan, “En sık rastlanan belirtiler öksürük, balgam, ateş, göğüs ağrısı olup ilerlediğinde nefes darlığıdır. Üşüme, titreme, 39- 40 C’ye varan yüksek ateş, öksürük, kirli, iltihaplı (yeşil, sarı, pas rengi) balgam çıkarma olabilir. Bazı zatürre türlerinde ise sinsi başlangıç olur. Birkaç gün devam eden iştahsızlık, halsizlik, eklem ve kas ağrılarını takip eden kuru öksürük, ateş yükselmesi, bulantı, kusma, baş ağrısı gibi belirtiler olabilir” şeklinde konuştu. “Fiziki muayene ile tanı konulabilir” Zatürrenin erken teşhis edilmesi ve gecikmeden tedaviye başlanmasının öneminden bahseden Uzm. Dr. Karakan, “Teşhiste, fiziki muayene, laboratuvar testleri ve akciğer görüntüleme yöntemleri kullanılır. Tedavi ise hastanın durumuna göre ayaktan veya yatarak planlanabilir. Antibiyotikler, ağrı kesici ve ateş düşürücüler, oksijen ve sıvı destek tedavisi verilebilir” ifadelerini yer verdi. “Tedavi ihmal edilmemeli” Tedavinin zamanında başlanmasının büyük önem arz ettiğini dile getiren Uzm. Dr. Karakan, “Bununla birlikte hastalıktan korunmak esas olmalıdır. Zatürreden korunmak için zatürre (pnömokok), grip (influenza) aşıları, sigara ve alkolden uzak durmak, yeterli ve dengeli beslenmek, el hijyeni, iyi havalandırma ve riskli bireylerin maske kullanımı önem taşımaktadır” diyerek sözlerini noktaladı.
Daha Fazla Yükle
GERİ BİLDİRİM
Geliştirme sürecine katkıda bulunmak için lütfen sitede karşılaştığınız hataları bize bildirin.
Gönder