Son Dakika
|
Kahramanmaraş’ta 4.1 büyüklüğünde deprem
Mersin’de suç işledi Suriye’ye kaçtı, 10 yıl sonra Türkiye’ye dönünce yakalandı
Otomobil, kavşaktan dönen kamyona arkadan çarptı: 3 ölü
Beşiktaş'ta flaş gelişme!
Meksika’dan Trump’ın gümrük vergisi kararına karşı misilleme uyarısı
Peygamber Efendimize hakaret eden suç makinesi 10 ay hapis cezasına çarptırıldı
Güzellik merkezine silahlı saldırı
Bitlis’te 4.3 büyüklüğünde deprem
Beşiktaş, Samet Aybaba ve Brad Friedel ile yollarını ayırdı
Bakan Fidan, Bangladeş Dışişleri Bakanı Hossain ile görüştü
Abone
Gündem
Politika
Ekonomi
Dünya
Asayiş
Spor
Video
Yerel
Belgesel
Daha
Fotogaleri
Aktüel
Sağlık
Çevre
Magazin
Kültür Sanat
Eğitim
Teknoloji
Hava Durumu
Tüm Haberler
Tüm Manşetler
RSS
Abone
Gündem
Politika
Ekonomi
Dünya
Asayiş
Spor
Video
Yerel
Belgesel
Daha
Fotogaleri
Aktüel
Sağlık
Çevre
Magazin
Kültür Sanat
Eğitim
Teknoloji
Hava Durumu
Tüm Haberler
Tüm Manşetler
RSS
Whatsapp
İHA Kurumsal
EN
Sudan’s Artists Struggle Amid War and Displacement
Putin: "Ukrayna’nın nükleer silah edinmesi halinde Rusya, elindeki tüm silahları kullanacak"
Lübnan’ın güneyinde sivillerin geri dönüşü devam ediyor
Avusturalya 16 yaşın altındakilere sosyal medya yasağı getiren ilk ülke oldu
Mustafa Cengiz kabri başında anıldı
İstanbul’da sahte içkiden 3 kişi hayatını kaybetti
Ankara’nın yeni stadyum kompleksi hızla tamamlanıyor
Türkiye’nin en ekonomik Kayak Merkezi, sezonu açıyor
MSB: “Son bir haftada 72 terörist etkisiz hâle getirilmiştir”
Takıntılı şahıs, genç kızın hayatını kabusa çevirdi
SAĞLIK
Sağlık ekipleri karlı yolları aştı köyde yaşayan hastanın imdadına yetişti
28 Kasım 2024 Perşembe - 17:07:15
Erzincan’ın Çayırlı ilçesinde karlı yolları aşan sağlık ekipleri 50 yaşındaki tansiyon hastası vatandaşın imdadına yetişti. Erzincan’da yağan yoğun kar yağışının ardından kapanan köy yollarında yol açma çalışmaları İl Özel İdaresi ekipleri tarafından sürdürülürken köylerde ikamet eden hastaların imdadına paletli ambulanslarla sağlık ekipleri yetişiyor. Çayırlı ilçesinin Çataksu köyünde 50 yaşındaki tansiyon hastası vatandaşın ihbarı üzerine harekete geçen sağlık ekipleri karlı yolları aşarak köye ulaştı. İlk müdahalesi köyde yapılan hasta paletli ambulansla Çayırlı İlçe Devlet Hastanesi’ne kaldırıldı.
28 Kasım 2024 Perşembe - 15:19
Yeni yönetmelik gereksiz ilaç kullanımını önlemeyi hedefliyor
Denizli İl Sağlık Müdürü Uz. Dr. Berna Öztürk, Sağlık Bakanlığı tarafından yürürlüğe giren yeni ‘Aile Hekimliği Sözleşme ve Ödeme Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik’ hakkında açıklamalarda bulundu. Yönetmelikle gereksiz ilaç kullanımını önlemenin hedeflendiğini belirten Uz. Dr. Öztürk, "Vatandaşlarımızda özellikle şu alışkanlığı kazandırmak istiyoruz; sağlıkla alakalı herhangi bir endişeleri olduğunda akıllarına ilk olarak aile hekimlerimizin gelmesi ve aile hekimlerimize güvenle başvurmalarını istiyoruz ” dedi. Yeni Yönetmeliğin Türkiye’de sağlık hizmetlerinin kalitesini artırmak eş güdümlü olarak vatandaş ile çalışan memnuniyetini arttırmak amacıyla yürürlüğe girdiğini belirten İl Sağlık Müdürü Uz. Dr. Berna Öztürk, yönetmelikle hangi yenilikler yapıldığı, bunların sağlık hizmetlerine nasıl yansıyacağı konusunda bilgi verdi. “Her şeyden önce vatandaşlarımızın aile hekimlerimiz tarafından koruyucu sağlık hizmeti gerçekleştirmek” Denizli’de 1. basamak sağlık hizmetlerinde 132 Aile Sağlığı Merkezi’nde 356 Aile Hekimi ve aile sağlığı çalışanları ile hizmet verildiğini ve Denizli’de aile hekimi birimi başına düşen nüfus ortalamasının 2 bin 976 olduğunu belirten Denizli İl Sağlık Müdürü Uz. Dr. Berna Öztürk, “Denizli’mizde 1. basamak sağlık hizmetlerinde 132 Aile Sağlığı Merkezimizde 356 Aile Hekimimiz ve aile sağlığı çalışanlarımız ile hizmet veriyoruz. Aile Sağlığı Merkezlerimizde tanı ve tedavi edici sağlık hizmetleri ile birlikte, vatandaşlarımıza sağlık danışmanlığı, aile planlaması ve koruyucu sağlık hizmetlerini yürütmekteyiz. İlimizde aile hekimi birimi başına düşen nüfus ortalaması 2 bin 976 olup İl Sağlık Müdürlüğü olarak nüfusun yoğun olduğu yerlerde Aile Sağlığı Merkezi açarak Aile Hekimi Birimi başına düşen nüfuslarımızı düşürmeyi hedefliyoruz. Eski Yönetmeliğimiz, bir aile hekimimize 4000’e kadar nüfusun kayıtlı olabilmesine izin veriyordu. Yeni yönetmelikle bu nüfus 3500’e düşürüldü. Yani artık 3500 nüfusu olan bir aile hekimine vatandaşlarımız kayıt olamayacaklar. Böylelikle vatandaşlarımıza daha fazla vakit ayrılabilmesi bu sayede aile hekimlerimizin asli görevlerinden olan koruyucu sağlık hizmetinin daha etkin sunulabilmesi vatandaş ve çalışan memnuniyetinin arttırılması hedeflenmektedir. Bakanlığımızın temel anlayışı; vatandaşlarımızın hastalanmadan sağlıklı kalmalarını sağlayabilmek olup bunun için de her şeyden önce vatandaşlarımızın aile hekimlerimiz tarafından koruyucu sağlık hizmetlerinin yapılabilmesidir. Koruyucu sağlık hizmetleri; erken teşhis, önlenebilir hastalıkların önlenmesi ve uzayan insan ömrünün bedensel, ruhsal ve sosyal olarak iyilik halinde geçmesini sağlamaktır. Bu amaçla; bebek ve lohusa izlemleri, aşılamalar, çocukluk çağı taramaları, kanser taramaları, hipertansiyon, kardiyovasküler hastalıklar, obezite, diyabet açısından sağlıklı bir kronik hastalık takibi yapılması ve yaşlılık izlemleri sayesinde yaşlılarımızın sağlığının takibi yapılmasıdır” diye konuştu. "Gereksiz İlaç Kullanımını Önlemek Hedeflenmekte” Aile hekimlerinin bundan sonra ilaç yazamayacağı iddialarını da açıklık getiren Uz. Dr. Öztürk, “Akılcı olmayan ilaç kullanımı, insanlarda bazı ilaçlara karşı direnç gelişmesine, hastalıkların tekrarlamasına veya uzamasına, tedavi maliyetlerinin artmasına neden oluyor. Şu anda Türkiye’de bin kişiye düşen günlük antibiyotik kullanım miktarı, OECD ortalamasından 2,5 kat daha yüksektir. Gereksiz antibiyotik ve ilaç kullanımı, küresel bir sağlık sorunu haline gelmiştir. Sağlık Bakanlığımızın açıkladığı yeni aile hekimliği yönetmeliği, aile hekimlerinin tanı ve tedavisine müdahale etmiyor, reçete yazma özgürlüğünü de ortadan kaldırmıyor aksine tüm dünyada ve özellikle ülkemizde en büyük sağlık problemlerinden birisi olan antibiyotik direncinin önlenmesi için gereksiz antibiyotik kullanımını sınırlandırmayı amaçlıyor. Denizli’de özveri ile çalışan tüm aile hekimlerimiz ile birlikte zaten yıllardır antibiyotik kullanımı üzerine çalışıyoruz. Bakanlığımız yeni yönetmelikle; akılcı ilaç uygulamalarını teşvik ediyor; aşırı kullanımının başkaca sağlık sorunlarına yol açtığını bildiğimiz bazı mide ilaçları (PPİ) ve bazı ağrı kesici ilaçların da dikkatli kullanılmasını teşvik ediyor. Şüphesiz; halkımızın sağlığı ve geleceği açısından büyük önem taşıyan bu konuda aile hekimlerimiz de vatandaşlarımız da gerekli hassasiyeti göstereceklerdir. Bu nedenle vatandaşlarımızın, tavsiye üzerine ilaç kullanmasını istemiyor, bunun yerine ilaç kullanmadan önce hekimine danışmalarını, böylece gereksiz ilaç tüketiminin önüne geçmek istiyoruz” dedi. “Hastalar sağlıkla alakalı endişeleri olduğunda akıllara ilk olarak aile hekimlerinin gelmesini ve güvenle başvurmalarını istiyoruz” Yeni yönetmelikle aile hekimi ile kayıtlı nüfus arasındaki bağın güçlendirilmesinin amaçlandığını belirten İl Sağlık Müdürü Uz. Dr. Berna Öztürk, vatandaşların 2. ve 3. basamak sağlık kuruluşlarından önce aile hekimine başvurmalarının teşvik edildiğini vurguladı. Aile hekimlerinin iyi bir korucu sağlık hizmeti verildiği takdirde hasta olan vatandaşların sayısı azalacağını ve vatandaşların özellikle sağlıkla alakalı endişeleri olduğunda akıllara ilk olarak aile hekimlerinin gelmesi ve aile hekimlerine güvenle başvurmalarını istediklerini belirten Uz. Dr. Öztürk, “Koruyucu sağlık hizmetleri bir ülkenin gelişmişliği ile paralel ilerler ve gelişmişliğin göstergesidir. Biz aile hekimlerimizle iyi bir korucu sağlık hizmeti verebilirsek hasta olan vatandaşlarımızın sayısı azalacaktır. Bu da hastalıktan dolayı kişinin kaybedilmesi, ilaç, hastane ve tetkik masrafları hepsinin önlenebilir olması, hem 2. basamak hem de 3. basamak sağlık hizmetlerinin rahatlaması demektir. 2. basamak dediğimiz devlet hastaneleri; yatarak tedavi olunabilecek, ileri tetkiklerle tanısı konulabilecek, yoğun bakımların olduğu, cerrahi müdahalelerin, ameliyatların yapılabileceği yataklı tedavi kurumlarıdır. Aynı şekilde 3. basamak üniversite hastanelerimizin asli görevi; 2. basamakta çözülemeyen daha komplike vakaların, araştırılarak tanı konulacak hastalıkların tanılarının konulduğu, araştırmaların ve tedavilerinin yapıldığı, yatarak tedavi hizmetinin verildiği sağlık kurumlarımızdır. Bugün gerekli devlet hastanelerimiz, gerek üniversitelerimizin hasta kayıtlarına baktığımızda rutin de kullanmakta oldukları ilacın reçetesini yenilemek için gelen vatandaşlarımızın sayısının azımsanmayacak kadar çok olduğunu görebilmekteyiz. Buralarda oluşan yoğunluklar; gerçekten araştırılması ve daha fazla zaman ayrılması gereken hastalara yeterli zaman ayrılamamasına, sağlık hizmeti kalitesi ve etkinliğinin azalmasına neden olmaktadır. Bu nedenle; aile hekimliği uygulama yönetmeliğinde hastalık yüküne göre bir çalışma yapılmış olup önümüzdeki süreçte hastanelerimizde aile hekimlerimiz için randevu kontenjanları oluşturularak aile hekimleri kendi hastalarına gereken hallerde hastanelerden öncelikli randevu alabilir hale gelecektir. Yani zaten gerekli bir durum olduğunda aile hekimlerimiz hastasını 2. basamak ya da 3. basamak sağlık kuruluşuna kendisi yönlendirebilecektir. Yeni yönetmelikle, vatandaşlarımızın seçtikleri aile hekimlerine yılda en az iki kez başvurmalarını istememizin temel nedeni de budur. Bu sayede sağlık sistemi üzerindeki yükün doğru şekilde dağıtılması hedeflenmektedir. Vatandaşlarımızda özellikle şu alışkanlığı kazandırmak istiyoruz; sağlıkla alakalı herhangi bir endişeleri olduğunda akıllarına ilk olarak aile hekimlerimizin gelmesi ve aile hekimlerimize güvenle başvurmalarını istiyoruz ” dedi.
28 Kasım 2024 Perşembe - 15:18
Şehzadeler Belediyesi’nden kırsal mahallelerde diş sağlığı desteği
Şehzadeler Belediyesi, Toplum Ağız ve Diş Sağlığı Haftası kapsamında kırsal mahallelerdeki okullarda öğrenim gören 850 öğrenciye diş fırçası ve macunu dağıtarak ağız ve diş sağlığının önemine dikkat çekti. Başkan Gülşah Durbay, sağlıklı bireyler için ağız hijyeninin temel bir unsur olduğuna vurgu yaptı. Şehzadeler Belediyesi, Toplum Ağız ve Diş Sağlığı Haftası kapsamında farkındalık oluşturmak ve gelecek nesilleri bilinçlendirmek amacıyla anlamlı bir etkinlik gerçekleştirdi. Belediye ekipleri, kırsal mahallelerdeki okulları ziyaret ederek, toplam 850 öğrenciye diş fırçası ve diş macunu dağıttı. Etkinlikte, ağız ve diş sağlığının korunması için temel bilgiler aktarılırken, düzenli bakımın önemi vurgulandı. Belediye tarafından organize edilen etkinlikte, çocuklara diş fırçalamanın doğru teknikleri uygulamalı olarak gösterildi. Ayrıca, sağlıklı beslenmenin ve düzenli diş kontrolünün ağız sağlığındaki rolü anlatıldı. Etkinlik sırasında, Şehzadeler Belediye Başkanı Gülşah Durbay’ın mesajı da öğrencilere iletildi. Başkan Durbay mesajında, “Ağız ve diş sağlığı, bireyin genel sağlığını doğrudan etkileyen önemli bir konudur. Çocuklarımızın erken yaşta bu bilince sahip olmaları, onların sağlıklı bir gelecek inşa etmelerine katkı sağlayacaktır. Şehzadeler Belediyesi olarak her zaman çocuklarımızın yanında olmaya ve onların sağlıklı gelişimine destek vermeye devam edeceğiz” ifadelerini kullandı. Öğrenci velileri, öğrenciler ve öğretmenler de katkılarından dolayı Şehzadeler Belediyesine teşekkür etti.
28 Kasım 2024 Perşembe - 14:59
Medical Point’te pediatrik kemik iliği nakil ünitesi açıldı
Medical Point Gaziantep Hastanesi’nde sağlık alanında çok önemli bir adım daha atarak, pediatrik kemik iliği nakil ünitesini açıldı. Medical Point Gaziantep Hastanesi, özel sektörde bir ilk olan, pediatrik kemik iliği nakil ünitesi ile, küçük yaşta kan hastalıkları yaşayan ve nakil tedavisi ihtiyacı duyan çocuklara en ileri tedavi seçeneklerini sunmayı amaçlıyor. Hem ulusal hem de uluslararası standartlara uygun olarak donatılan ünitede, hastalar için özel bakım odaları ve son teknolojiye sahip tıbbi ekipmanlar bulunuyor. Ünitede, kemik iliği nakli konusunda deneyimli uzman hekimler, hemşireler ve sağlık personeli görev alacak. Medical Point Gaziantep Hastanesi, bu yeni birimiyle pediatrik onkoloji ve hematoloji alanlarında eğitim almış uzman kadrosunu bir araya getiriyor. Ayrıca, tedavi sürecini en iyi şekilde geçirebilmeleri için hastalar, modern izlem odalarında, hijyenik bir ortamda ve çocuk dostu tedavi yöntemleriyle tedavi edilecek. Açılışta konuşan Medical Point Hastaneler Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Hayrullah Kubba, “Medical Point Hastaneler Grubu olarak, sağlıkta öncü adımlar atmaya ve çocuklarımızın geleceğine umut olmaya devam ediyoruz. Pediatrik kemik iliği nakil ünitemizle Gaziantep ve çevresindeki hastalarımıza dünya standartlarında hizmet sunmanın gururunu yaşıyoruz” dedi.
Çok Okunan Kategori Haberleri
1
27 Kasım 2024 Çarşamba- 12:03
Van’da aynı anda 3 yemek borusu kanseri ameliyatı
2
27 Kasım 2024 Çarşamba- 10:48
Hastalıkta sağlıkta sözü gerçek oldu 2'nci nikahları hastanede kıyıldı
3
27 Kasım 2024 Çarşamba- 17:40
Sağlık Bakanı Memişoğlu: "Özel hastaneler mevzuatını tamamen yeniliyoruz"
4
27 Kasım 2024 Çarşamba- 14:16
Erzincan İl Sağlık Müdürü Tekin, Aile Hekimliği Yönetmeliği’ndeki yenilikleri anlattı
5
27 Kasım 2024 Çarşamba- 18:02
Deprem tatbikatında 13 yaralının tahliyesi yapıldı
13 Kasım 2024 Çarşamba - 09:16
Parkinsonda erken tanı ile hayat konforu artıyor
Merkezi sinir sistemini etkileyen nörolojik bir bozukluk Parkinson Hastalığı hakkında bilgilendirmede bulunan Nöroloji Uzmanı Dr. Atilla Kara, parkinson hastalığında erken tanı ve tedaviyle hastanın yaşam kalitesini arttırmanın mümkün olduğuna dikkat çekti. Yaşlı grup hastalığı olarak bilinen parkinsonun, genellikle 40 ile 60 yaş arasında başlayan ilerleyici bir hastalık olduğunu ve bu hastalığın genetik olabileceğine vurgu yapan Nöroloji Uzmanı Dr. Atilla Kara, “Parkinson hastalığı, beyinde dopamin üreten hücrelerin kaybıyla oluşan bir hastalıktır. Dopamin seviyelerinin azalması, hastaların hareketlerini zorlaştırır ve çeşitli motor semptomlara yol açmaktadır. Parkinson, yavaş ve sinsi seyreden bir hastalıktır” dedi. Belirtiler en sık el titremesiyle görülüyor Parkinson hastalığında en sık görülen belirtinin ellerde titreme olduğunu ifade eden Nöroloji Uzmanı Dr. Atilla Kara, “Parkinson hastalığının ana bulguları arasında; hareket yavaşlaması, titreme, yürüme bozukluğu bulunmaktadır. Tabi bununla birlikte hastada başka şikâyetler de görülebilmektedir. Duygusal durum değişiklikleri, sıkıntı, yüzde donukluk, kaygı bozukluğu, depresyon gibi bulgular da bu hastalığın belirtilerindendir. Parkinson hastalığında genetik faktör önemlidir ve ailede parkinson hastalığı görülenlerde, bu hastalığın görülme ihtimali daha fazladır. Uykuda bacak hareketleri veya huzursuz bacak görülen kişilerde parkinson görülme ihtimali daha fazladır. Eğer yakınlarınızda bu tür bulgular varsa, nöroloji uzmanına görünmek önemlidir. Dolayısıyla hastalığın tedavisi daha kolay olur ve ilerlemesi engellenebilir. Parkinson hastalığı, erken tanı ve doğru tedavi ile yönetilebilir." dedi. Parkinsonda geç müdahalenin tedavi sürecini daha da zorlaştırabileceğini ifade eden Kara, "Tanı gecikirse hastalığın semptomları ilerleyebilir, bu da tedavi sürecini daha zor hale getirebilir. İleri dönem parkinson hastalarında veya tedaviye direnç gelişenlerde ya da titreme dolayısıyla hayat kalitesi düşen insanlarda Derin Beyin Stimülasyonu (DBS) denilen ve halk arasındaki ismiyle bilinen beyin pili uygulaması, son zamanlarda iyi bir çözüm yolu olmuştur” açıklamasında bulundu.
13 Kasım 2024 Çarşamba - 08:54
Karadeniz’deki karalahananın faydaları bilimsel olarak kanıtlandı
Karadeniz Bölgesi’nin sofralarının vazgeçilmezi karalahana üzerine yapılan yeni bir tıbbi araştırma, bu bitkinin sağlık üzerindeki etkilerine dair yanlış bilinenleri ortadan kaldırdı. Giresun’da 150 hasta üzerinde gerçekleştirilen araştırma, karalahananın "guatr" yaptığına dair halk arasında yaygın olan inancın gerçek olmadığını ortaya koydu. Aksine, yapılan çalışmalar, karalahananın antikanserojen, antioksidan özellikleri bulunduğunu, diyabet ve osteoporozdan korunmaya yardımcı olduğunu, ayrıca mideyi koruyucu etkilerinin de bulunduğunu gösterdi. Karalahananın sağlık üzerindeki faydaları tespit edildi İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Hüseyin Emre Aydın, Giresun’da gerçekleştirilen araştırmanın sonuçlarını paylaştı. Dr. Aydın, “Karalahana tüketen kişilerde kandaki değişiklikleri ve endoskopi yapılanlarda görülen farklılıkları inceledik. Yapılan çalışmalar genellikle kimyacıların analizleriyle sınırlıydı. Bizim bulgularımız ise, karalahananın antikanserojen, antioksidan, diyabetten ve osteoporozdan koruyucu etkilerinin yanı sıra mide üzerine de koruyucu etkileri olduğunu gösterdi” dedi. Dr. Aydın, karalahananın sık tüketimiyle ilgili toplumda var olan "guatr yaptığı" inancının bilimsel bir dayanağı olmadığını vurgulayarak, “Toplumda bu algı çok yaygın. Ancak, bu bitkinin aşırı tüketiminin zararlı olduğuna dair hiçbir bilimsel veri bulunmamaktadır. Karalahananın zengin içeriği, özellikle A, C, D vitaminleri ve kalsiyum açısından önemli faydalar sağlıyor. Kemik erimesine karşı koruyucu etkisi olduğunu gördük. Ayrıca, karalahana çiğ tüketildiğinde mide ağrılarını azaltmak için de kullanılıyor” diye konuştu. Karalahana ve mide üzerine koruyucu etkiler Dr. Aydın, araştırmalarının sonucunda pişmiş karalahana tüketiminin olumsuz bir etkisini gözlemlemediklerini belirterek, “Pişmiş karalahananın mideye koruyucu etkileri olduğu tespit edildi. Ayrıca, karalahana ve tüketenlerde kemik erimesi oranı daha düşük görünüyor. Çiğ karalahana ise en faydalı tüketim şekli gibi görünüyor” ifadelerini kullandı. Yöresel bitkiler üzerine daha fazla araştırma yapılmalı Dr. Aydın, Türkiye’de yaygın olarak tüketilen yöresel bitkiler üzerine daha fazla bilimsel araştırma yapılması gerektiğine de dikkat çekerek, “Karalahana gibi sık tüketilen bir bitkinin bu kadar az araştırılması oldukça garip bir durum. Bu sadece karalahana için değil, taflan gibi yöresel bitkiler için de geçerli. Bu araştırmamız Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde nadir vaka olarak kabul edilip yayınlandı” şeklinde konuştu. Karalahana, bağışıklık sistemi için önemli Giresun Üniversitesi Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mehmet Akif Şen ise, karalahananın sağlık üzerindeki olumlu etkilerine değindi. Doç. Dr. Şen, “Soğuk havaların etkisiyle özellikle karla kaplanmış karalahanalar daha lezzetli olur. C vitamini açısından oldukça zengin olan bu bitki, bağışıklık sistemine büyük fayda sağlar. Aynı zamanda K vitamini ve antioksidan özellikleri ile bilinir. Yüksek lif içeriği sayesinde bağırsak sağlığını iyileştirir ve kan şekerinin düzenlenmesine yardımcı olur” dedi. Ev hanımı Elmas Atar ise, en az haftada bir iki defa lahana türü yemek olduğunu ifade ederek, “Lahana çorbası soframızdan eksik olmuyor mutlaka lahananın sarması, diplesi, çorbası, döşemesi yapılıyor hatta turşusunu dahi yapan oluyor. Karadenizli olup da lahana tüketmeyen olmaz ”dedi.
12 Kasım 2024 Salı - 20:36
Mardin’de 6 aylık bebek ambulans uçakla Ankara’ya sevk edildi
Mardin’de böbrek tümörü ve agranülositoz tanısı konulan 6 aylık bebek, ambulans uçak ile Ankara’ya sevk edildi. Mardin Eğitim ve Araştırma Hastanemizde Çocuk Yoğun Bakımda böbrek tümörü ve agranülositoz (beyaz kan hücrelerinin düşmesi) tanıları ile tedavi görmekte olan 6 aylık D.Ç., ileri tetkik ve tedavi ihtiyacı nedeniyle Mardin Prof. Dr. Aziz Sancar Havalimanı’ndan Ambulans Uçak ile Ankara Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Çocuk Yoğun Bakım Ünitesine sevk edildi.
12 Kasım 2024 Salı - 16:58
ESOGÜ’den yoğun bakım açıklaması
Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Hastanesi Yeni Doğan Yoğun Bakım Ünitesi hakkında çıkan haberlere yönelik, hastane yönetimi tarafından yazılı açıklama yapıldı. Yeni Doğan Yoğun Bakım Ünitesi hakkında ulusal basında çıkan haberlere karşı ESOGÜ Hastane yönetimi yazılı bir açıklama yaptı. Yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi: “Çeşitli basın yayın organlarında Genel Sağlık İş Sendikası beyanı üzerinden Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Yenidoğan Ünitemizi karalayan ve ahlaksızca Yenidoğan Çetesi ile ilişkilendirme iması ile haber yayınlandığı görülmektedir. Hastanemize ait Yenidoğan Ünitemiz, 2-3 ve 4A basamak tesciliyle sadece ilimize değil bölge illerine de hizmet veren ileri teknolojik cihazlarla donatılmış, alanında uzman ve deneyimli öğretim üyeleri tarafından hem hasta hizmetlerinin hem de uzmanlık eğitimlerinin en iyi şekilde uygulandığı bir yoğun bakım ünitesidir. Mart 2024 tarihinden itibaren yenidoğan bebeklerimizin sağlıklı gelişimlerini tamamlamak, kapsamlı bakım hizmetlerini artırmak ve yetkin personellerimizi daha etkin kullanmak adına İl Sağlık Müdürlüğü izni ve bilgisi dahilinde Yenidoğan Yoğun Bakım 1 Ünitemizdeki 10 yatak için Yenidoğan Yoğun Bakım 2-3 ünitesinde aynı sayıda bebeğe hizmet verecek şekilde düzenlemeye gidilmiştir. Düzenleme sürecinde Hastanemizden il dışına yatak nedeniyle bir bebek sevki olmamıştır. Düzenleme sonrasında da çevre hastane ve illerden bebek hastalarımız Yenidoğan Yoğun Bakım Ünitemize kabul edilmiştir. Sevk işlemleri durumunda 112 koordinasyon merkeziyle iletişim halinde süreç gerçekleştirilmiştir. Bebeklerimize daha iyi hizmet vermek adına Yenidoğan Ünitemizde 9 ay önce yapılan düzenlemenin ülke gündeminde olan “yenidoğan çetesi” ile ilişkilendirilmesini ve yalan haber yapılmasını şiddetle kınıyoruz. Yasal haklarımız saklı kalmak kaydıyla kamuoyunun bilgisine sunulur.
12 Kasım 2024 Salı - 15:47
(Düzeltme) Hastalıkları taklit eden bakteri ABD’den sonra Türkiye’de de görüldü
Kenelerden bulaşan Lyme hastalığı, MS ve romatoid artrit gibi ciddi rahatsızlıkları taklit ederek asıl hastalığın doğru tanısını zorlaştırabiliyor. Tokat Gaziosmanpaşa Üniversitesi (TOGÜ) Fen-Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü Başkanı Doç. Dr. Adem Keskin, kenelerin yalnızca Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) hastalığına değil, aynı zamanda insanlara ve hayvanlara yaklaşık 200 farklı hastalık bulaştırabildiğini belirtti. Lyme hastalığı başta olmak üzere birçok bakteriyel enfeksiyona neden olan keneler, özellikle bağışıklığı zayıf kişileri hedef alıyor. ABD ve Avrupa’da sıkça rastlanan Lyme hastalığının Türkiye’de de görüldüğünü ifade eden Keskin, bu bakterinin MS gibi hastalıkları taklit ederek yanlış teşhislere yol açabildiğini vurguladı. Keskin ayrıca tedavi edilmediği takdirde kalp kapakçıklarına, beyin dokusuna zarar verebileceğine dikkat çekerek kene sokmalarına karşı vatandaşları uyardı. “Ölümcül olmasa bile çok ciddi komplikasyonlara neden olabilir” Tokat Gaziosmanpaşa Üniversitesi’nden Doç. Dr. Adem Keskin, kenelerin sadece Kırım Kongo Kanamalı Ateş’e (KKKA) neden olduğu algısının yanlış olduğunu belirterek, "Keneler insan ve hayvanlara yaklaşık 200 hastalık bulaştırabilir. Bu hastalıkların hepsi ölümcül olmasa da bazıları ciddi komplikasyonlara yol açabilir, bu nedenle çok dikkatli olunmalı" dedi. “Yerli kenelerde de yoğun miktarda Borrelia bakterisine rastlandı” Amerika ve Avrupa’da sıkça görülen Lyme hastalığının ülkemizde de görüldüğünü ifade eden Keskin; “Lyme hastalığının Borrelia bakterisi kaynaklı olduğunu, bakterinin vücutta sessiz kalıp ilerleyen dönemde ciddi sağlık sorunlarına yol açabileceğini ifade etti. Keskin ayrıca Türkiye’de nadir görülen bu hastalık için sahada yapılan çalışmalarda, yerli kenelerde de yoğun miktarda Borrelia bakterisine rastlandığını vurguladı. “Yakalayamazsanız ciddi komplikasyonlara neden olabilir” Lyme hastalığının da bakteriyel bir hastalık olduğunu vurgulayan Doç. Dr. Keskin “Spiroket dediğimiz bir bakteri o hastalığa neden oluyor. Amerika’da her yıl resmi kayıtlara göre yaklaşık 30 bin civarında doğrulanmış vaka oluyor. Tahmin edilen vaka bunun çok çok üstünde, vaka sayısının yaklaşık 500 bine kadar yükseldiği bazı kaynaklarda belirtiliyor. Erken evrede hastalığın yakalaması/tespit edilmesi tecrübeli hekimler için kolay. Tabii ki de kene tutulma öyküsü varsa özellikle kolay oluyor. Eritema migrans dediğimiz bir semptom gelişiyor. Bunun görüyorsanız doğrudan Lyme ile ilgili hemen bir soru işareti atıyorsunuz. Acaba kene öyküsü varsa Lyme olabilir mi? Eritema migrans gördüğünüzde bu kesinlikle Lyme diyorsunuz. Moleküler olarak PCR’la da doğrulayabilirsiniz. Daha sonra uygun antibiyotik tedavisine geçmeniz gerekiyor. Eğer Eritema migransı yakalayamazsanız ilerleyen dönemlerde oldukça ciddi komplikasyonlara neden olabilir. Romatoid artrit dediğimiz bir hastalığa neden olabilir. Kalp kapakçığına tutunabilir. Beyin dokusuna girip yerleşebilir. Tabii her bir durumda farklı bir hastalığı taklit edeceği için ilerleyen dönemlerde tespit edilmesi, yakalanması biraz daha zor olabilir” dedi.
12 Kasım 2024 Salı - 15:38
Akciğer Kanseri Farkındalık Ayı
SANKO Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Cerrahisi Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Levent Elbeyli, akciğer kanserinin kanser türleri arasında hem görülme sıklığı hem tedavisi hem de beraberinde getirdiği sorunlar ile en ciddi sağlık problemlerinden biri olduğunu söyledi. SANKO Üniversitesi Hastanesi Onkoloji Merkezi Koordinatörü de olan Prof. Dr. Elbeyli, 1- 30 Kasım Akciğer Kanseri Farkındalık Ayı nedeniyle açıklama yaptı. “Akciğer kanserinin, tüm organ kanserlerinden her yönüyle ayrıldığını ve teşhisten tedavisine kadar olan süreçte farklı özellikler gösterdiğini anlatan Prof. Dr. Elbeyli, “Akciğer kanseri erkeklerde ilk sırada görülmekte ve yaşam kaybı nedeni olarak da ilk sırada yer almaktadır. Kadınlarda ise görülme sıklığı olarak ilk üç sıradadır” dedi. Akciğer kanserinin nedenleri akciğer kanserinin oluşumunda bilinen nedenleri açıklayan Prof. Dr. Elbeyli, “Sigara ilk sırayı almaktadır. Radyoaktif gazlara maruz kalmak, hava kirliliği, kronik akciğer hastalıkları, genetik yatkınlık, kötü beslenme ve kötü öz bakım bu nedenler arasında hemen sıralanabilir. Sigara ülkemizde yüksek oranda tüketildiğinden doğal olarak sigara nedenli hastalıkların görülme sıklığı da artmaktadır" dedi. Akciğer kanseri belirtilerinin sinsi ve aldatıcı özellik gösterdiğini hatırlatan Prof. Dr. Elbeyli, tanıya yönelik şu bilgileri paylaştı: “Günümüz görüntüleme yöntemleri başta olmak üzere, laboratuvar imkanları bize büyük kolaylıklar ve önemli imkanlar sağlamaktadır. Akciğer kanserinde uzayan öksürük, nefes darlığı ve atipik göğüs ağrısı mutlaka önemsenmeli ve incelenmelidir. Öksürük ile ağızdan kan tükürmenin de geciktirilmeden değerlendirilmesi gereklidir. Alınan patolojik numunenin günümüzde incelenmesi de önemli gelişmeler ışığında bizleri çok değerli sonuçlara ulaştırmaktadır. İlk bilgileri takiben yine gelişmiş tanı yöntemleri, bronkoskopi, ultrasonik bronkoskopi, torakoskopi (Kamera ile kapalı yöntem olarak da adlandırabiliriz) ve gerekirse radyolojik girişimsel işlemlerle hızlı tanıya ulaşmak mümkün olmaktadır. Üstelik bu yöntemler ciddi risk oluşturmayarak konfor açısından da hastalar için daha kabul görebilmektedir. Tanı için ileri yöntemlere yani cerrahi işlemlere daha az ihtiyaç duyulmaya başlanmıştır. Tüm kanserlerde olduğu gibi amacımız akciğer kanserinde de hastalığa erken tanı koyabilmektir. Bu nedenle de topluma hastalığın etkenlerini iyi tanıtabilmek ve belirtileri konusunda bilinçlendirmek önemli bir eğitim organizasyonu gerektirmektedir.” “Erken evrede tanı alan akciğer kanseri hastalarında günümüz tedavi yöntemleri ile uzun sağ kalımlar ve hatta kür mümkün olmaktadır” diyen Prof. Dr. Elbeyli, tedavi konusunda ise “Akciğer kanserinin belirli patolojik tiplerinde erken evrede halen altın standart, hayat uzatan ve kurtaran yöntem cerrahidir. Elbette ilaç tedavisi-kemoterapi ve radyoterapi yöntemleri de tek başına veya kombine uygulanmakta hastalara yaşam şansı vermek için kullanılmaktadır. Günümüzde bilimin, bilimsel araştırmaların ortaya koyduğu yeni moleküller kanser tedavisinde büyük umutlar oluşturmuştur. Biz bunlara ilk planda hedefe yönelik ilaçlar ve immünoterapi diyoruz. Hastalarımızdan alınan kan, vücut sıvı ve doku örneklerinden yapılan moleküler-genetik testler ile her hastaya kanserinin yapısal duruma göre tümör çoğalmasını engelleyici ilaçlar belirlenebilmektedir. Ameliyat öncesi bu ilaçların kullanımı ile hastalık geriletilmekte, tümör küçülmekte ve cerrahi başarısı artmaktadır. Her ne tedavi yöntemi olursa olsun hastanın tedaviye katılımı, iyileşeceğine olan inancı mutlaka gereklidir. Tedavide hasta ve hasta yakınlarının sağlık ekibi ile iş birliği olmazsa olmaz bir konudur" şeklinde konuştu. Akciğer kanserinin tanısından tedavisine multidisipliner bir ekip anlayışı ile yürütülmesinin önemine vurgu yapan Prof. Dr. Elbeyli, “İlgili birimin imkanları, bilgi ve tecrübe birikimi çok önemli ve mutlaka gereklidir. SANKO Üniversitesi Hastanesi Onkoloji Merkezi de işte bu işlevi yerine getirmek için hastalarına multidisipliner bir yapıda hizmet vermektedir” diye konuştu.
12 Kasım 2024 Salı - 14:46
Kırklareli’nde sağlık yönetimi üst düzey toplantıda bir araya geldi
Kırklareli İl Sağlık Müdürü Dr. Öğr. Üyesi Çiğdem Cerit, kurum başkanı ve başkan yardımcılarıyla olağanüstü yönetim toplantısında bir araya gelerek ildeki sağlık hizmetlerinin iyileştirilmesi ve sağlık yatırımlarının hızlandırılması üzerine kapsamlı bir değerlendirme yaptı. Kırklareli İl Sağlık Müdürlüğü binasında gerçekleşen toplantıda, İl Sağlık Müdürü Dr. Öğr. Üyesi Çiğdem Cerit, sağlık hizmetlerinin daha etkin ve verimli sunulması amacıyla başkanlıklar sorumluluğundaki iş ve işlemleri detaylı bir şekilde ele aldı. Birinci ve İkinci Basamak Sağlık Hizmetlerinin iyileştirilmesi ve güçlendirilmesi konularına özel önem verildi. Sağlık yatırımlarının mevcut durumu, il genelindeki yeni sağlık projeleri ve hastane modernizasyonları hakkında görüş alışverişinde bulunuldu. Toplantıda, sağlık hizmetlerinin vatandaşlara daha hızlı ve etkin bir şekilde ulaştırılması için uygulanabilecek stratejiler üzerinde duruldu. Sağlık yatırımlarının hızlandırılması yönünde atılacak adımların yanı sıra, mevcut sağlık projelerinin tamamlanma sürecinin değerlendirilmesi ve gerekli kaynakların sağlanması konularında detaylı bir planlama yapıldı. Toplantıda, sağlık hizmetlerinin bölgedeki ihtiyaçlara göre en iyi şekilde sunulması ve vatandaş memnuniyetinin artırılması hedefiyle başkanlıkların birlikte hareket etmesi gerektiğini vurguladı.
12 Kasım 2024 Salı - 14:32
‘Zatürre artık sadece bir hastalık değil, ölümcül bir salgın’
Zatürrenin hem tedavi edilebilen hem de tedavi edilmezse ölüme kadar giden komplikasyonlara neden olan bir hastalık olduğunu belirten Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Şevket Özkaya, “Herkes zatürre için risk altındadır. Her grip ve viral hastalıklar sonrası toplumda sayıları hızla artan zatürre salgınları görmeye başladık” dedi. VM Medical Park Samsun Hastanesi’nden Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Şevket Özkaya, 12 Kasım Pnömoni (Zatürre) Günü dolayısıyla bilgilendirmelerde bulundu. Prof. Dr. Özkaya, “Vücudumuza solunum yoluyla giren bakteri ve mikroorganizmalar bizi hasta etmeden vücudumuzun bağışıklığı ile temizliyoruz. Ama bağışıklık sistemimiz zayıfladığı bir anda bakteri ve mikroorganizmalar bizi hasta ediyor. Özellikle grip sonrası durum, zatürre için en zayıf olduğumuz dönemdir” şeklinde konuştu. “Grip sonrası artan zatürre vakalarına dikkat” Uzamış grip ve öksürükle seyreden hastaların akciğer grafiklerinde gözden kaçabilen ama daha ayrıntılı incelemelerde akciğerlerinde Covid-19’un ilk zamanlarında tanık oldukları buzlu cam alanlarını gördüklerini söyleyen Prof. Dr. Özkaya, “Bu tablo viral pnomoniyi desteklemekte birlikte, çok sayıda hastamızda ayrıntılı çekilen filmlerde zatürre alanlarını görüyoruz. Her grip ve viral hastalıklar sonrası toplumda sayıları hızla artan zatürre salgınları görmeye başladık” ifadelerine yer verdi. “Zatürre riskinden korunmak için aşı önemli” Zatürreye yakalanıp ayakta tedavi edilen hastalarda ölüm oranı yüzde 1-5 iken, hastanede tedavi edilen olgularda bu oranın yüzde 12’ye, yoğun bakım desteği gerektiren hastalarda ise yüzde 40’a ulaştığını belirten Prof. Dr. Özkaya, “Özellikle kronik hastalığı olanlar, sigara içenler ve 65 yaş üstü herkesin bu kış zatürre salgınından etkilenmemesi için zatürre aşısını olmaları gerekmektedir. Zatürre aşısı çocuklarda rutin olarak uygulanmakta olup, zatürreye karşı koruyucu etkinliği kanıtlanmıştır. Vatandaşlarımızın toplu aktivitelere dikkat etmelerini, maske takmaya ve bireysel hijyenlerine özen göstermelerini öneriyoruz” diye konuştu.
12 Kasım 2024 Salı - 14:06
Kanser tedavisinde önemli silah: “Mantar”
İstanbul Arel Üniversitesi’nde “İnsan Yaşamının ve Doğanın Süper Besini Mantarlar” konulu seminer düzenlendi. Güzel Sanatlar Fakültesi Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölümü tarafından düzenlenen seminerde konuşan Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Coşkun Usta, mantarların kanser tedavisinde önemli bir silah olduğunu ve birçok hastalığın tedavisinde ilaç olarak kullanılabileceğini ifade etti. Kanser, anksiyete, Alzheimer ve depresyon gibi birçok rahatsızlığın tedavisinde kullanılan ve sofralarımızın vazgeçilmez lezzetlerinden olan mantarlarla ilgili düzenlenen seminerde, mantarların bilinmeyen yönleri uzmanları tarafından gastronomi öğrencileri ile paylaşıldı. Güzel Sanatlar Fakültesi Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölümü Dr. Öğretim Üyesi Özlem Çayır’ın moderatörlüğünü yaptığı etkinlik Saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunması ile başladı. Etkinlikte açılış konuşması yapan Prof. Dr. Hüseyin Gün; mantarların Türk mutfağında önemli bir yeri olduğunu ifade ederek “Bütün amacımız İstanbul Arel Üniversitesi Gastronomi ve Mutfak Sanatları bölümü olarak öğrencilerimizin özellikle mantar ve mantarla ilgili bilgileri almasını istedik” şeklinde konuştu. Seminerde konuşan İstanbul Arel Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Nalan Büker mantarların Türk kültüründe önemli bir yeri olduğunu ifade ederek etkinlikte emeği geçen herkese teşekkür etti. “Üniversite olarak toplumsal katkı faaliyetlerine önem veriyoruz” Mantarların bir sürü yararı olduğunu vurgulayan İstanbul Arel Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Ergül Berber üniversite olarak toplumsal katkı faaliyetlerine önem verdiğini vurguladı. Prof. Dr. Ergül Berber, “Üniversite olarak toplumsal katkı faaliyetlerine önem veriyoruz. Toplumla iç içe olmak, sektörle iç içe olmak, toplumda belli konularda farkındalık oluşturmak bizim için çok önemli. O nedenle bu etkinlik emeği geçen tüm hocalarıma ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Etkinliği heyecanla bekliyorum. Mantarlar ilginç organizmalar. Ayrıca bir sürü de yararı var” ifadelerini kullandı. “Mantarlar, kanserle mücadelede önemli bir silah olabilir” Mantarların sağlık alanında ve ilaç yapımında kullanılması gerektiğinin altını çizen Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Coşkun Usta, mantarların kanserle mücadele de önemli bir silah olduğunu vurguladı. Prof. Dr. Coşkun Usta; “Ben bir farmakoloji profesörü olarak, bir hekim olarak, şunu görüyorum. Biz yediğimiz şeylerden ilaç üretmeliyiz. Kimyasallardan ilaç ürettiğimizde vücuda çok ters olduğu için. Bakın ilaçlar faydalıdır diyoruz değil mi? Ama bak vücuda alıyoruz vücut onu atmaya çalışıyor. Karaciğer hemen onu detoksifiye ediyor. Hemen yok etmeye. Ne yapıyor yok ederken? Suda evrilir hale getirip idrarlandırmaya çalışıyor. Ama gıdadan elde ettiğin molekülü veriyorsun, gidiyor beyinde reseptörlere bağlanıyor. Demek ki vücudun içerisinde bunu tanıyan yabancı değil vücuda yani bitkiler kendilerini korumak için ya da mantarlar kendilerini korumak için öyle moleküller üretiyorlar ki, bir bakıyoruz bunlar bizim vücudumuzda da bazı reseptörlerle yani bazı sistemlerle etkileşebiliyor. Bakın dünya çalışıyor. Depresyon ve anksiyetede çok çalışılıyor şu anda. Bakın şu anda Türkiye’den dünyada kanser tedavisinde kullanılan takson olayı bir ilacımız var. Yıllardır ilaç firmaları taxol üretir. Taxol dediğimiz şey zaten mantarın bir ürünü. Yani demek ki kanserle de savaşabilirken çok ciddi moleküler üreten mantarları kullanabiliriz” şeklinde konuştu. “Neden mantar tüketmeliyiz?” Mantarın halsizlik ve yorgunluğa iyi geldiğini belirten Prof. Dr. Coşkun Usta, bağışıklık sistemi için mantar tüketilmesi gerektiğini vurguladı. Prof. Dr. Coşkun Usta, “Biz niye mantar tüketmeliyiz, ne faydaları var? Bir kere yani bağışıklık sistemimizi çok iyi destekliyor. Çok iyi düzenliyor. Bağışıklığınız için mutlaka mantar tüketmelisiniz. Kesinlikle halsizlik, yorgunluğa çok iyi geliyor. Çağımızın hastalığını rahatlatan anksiyete bozuklukları, kaygı bozuklukları, obsesif kompulsif durumlar. Biz D vitamini hep güneşten elde ediyoruz, ama bitkilerden bir tek mantarlarda D vitamini var. O kadar güçlü. Nöronlarımızın da çalışabilmesi için, Alzheimer olmamak için, parkinson olmamak için, unutkan olmamak için mantar tüketmeliyiz” dedi. “Her derde deva aslan yelesi” Usta, doğada birçok mantar türünün yetiştiğini ve birçok hastalığın tedavisinde kullanılabileceğini belirtti. Prof. Dr. Coşkun Usta sözlerine şu şekilde devam etti: “Bu mantarlardan bir tanesi aslan yelesi. Tıptaki çalışmalarda gösterilmiştir ki aslan yelesi, demansta çok etkili. Yani nörolojik semptomlar gösteriliyorsa, yaşlılarımızda Alzheimer parkinsonda, epilepsilerde, depresyonda, şizofreni dahil birçok durumda beyni çok destekleyen, koruyabilen moleküller salgılıyorlar ve gerçekten ciddi bir destekleyici. Bakın kan şekerini düzenlediğine dair çok özel çalışmalar var. Yani eğer siz aslan yelesi kullanmak istiyorsanız beyninizdeki performansı artırmak, buralardan korunmak ya da kan şekeriniz için kullanabilirsiniz. Ama bazı noktalarda da faydalı olduğunu söyleyebiliriz. Sağlık açısından da çok değerli bir mantar. Çok güçlü bir anti-stres özelliği var.” “Mantar tüketiminde çok dikkatli olun” Yalova Üniversitesi Dr. Öğretim Üyesi Semra Erol ise yapmış olduğu araştırmalardan yola çıkarak mantarların tıp alanında kullanımı hakkında önemli bilgiler verdi. İnsanoğlunun mantarla olan ilgisinin tarih öncesi çağlara kadar uzandığını ifade eden Dr. Öğretim Üyesi Semra Erol, “Çin Mısır, Roma ve Yunan uygarlıklarında mantarların gerek besin olarak gerekse ilaç yapımında kullanıldıkları bilinmektedir. Maya, Aztek, İnka, Orta Asya Şaman kültürlerinde mantarlar hem hem tıbbi amaçlar ile hem de dini ayinlerde kullanılmıştır” dedi. Konuşmasının devamında mantarları tüketirken çok dikkatli olunması ve güvenilir kaynakların onayının ardından tüketilmesi gerektiğini belirten Erol, mantarların yanlış kullanımında can kayıplarının yaşanabileceğini ifade etti. Doğada çeşitli mantarların var olduğunu ve insan yaşamına önemli katkılar sağladığına değinen Erol, bazı mantar kültürlerinin üretilerek ekonomiye önemli katkılar sağlanabileceğine değindi. Etkinlikte mantar toplamanın püf noktaları anlatıldı Aynı zamanda Mantar Dede olarak bilinen Mantar Toplama ve Tanımlama Uzmanı Süleyman Yıldırım ise mantar toplamanın püf noktalarını öğrencilerle paylaştı. Mantar toplarken kullanılması gereken ekipmanları tek tek öğrencilere sunan Yıldırım, öğrencilere mantarla ilgili önemli kaynaklar önerdi. Topladığı mantarları katılımcılara tanıtan Süleyman Yıldırım, özellikle gastronomi bölümü öğrencilerinin mantarlar hakkında bilgi sahibi olmalarının kendilerine ekonomi ve kariyer açısından önemli bir fırsat sunacağını vurguladı. Mantar toplarken öğrencilerin sepet kullanmasını isteyen Süleyman Yıldırım, mantar kültürlerinin bu sayede doğaya salındığını ve daha çok alanda yetişebilmesine imkân sağlayacağını belirtti. Mantarın doğaya ve insana çok yararı olduğunun altını çizen Yıldırım, uzmanından eğitim almadan mantar toplanmaması gerektiğini belirtti. Etkinlikte katılımcılar mantara doydu Mush Mantar tarafından konserve ve sos olarak üretilen mantarlar katılımcılar tarafından test edildi. Aynı zamanda mantar kokoreçin ikram edildiği etkinlikte katılımcılar mantara doydu. Etkinliğin devamında Nizolive zeytinyağları Üretim Direktörü Berna Küçükkaya tarafından katılımcılara tanıtıldı. Avrupa’da birçok sektörde ödül almayı başaran Nizolive Zeytinyağları katılımcılardan ve öğrencilerden tam not aldı. İstanbul Arel Üniversitesi Tepekent Kemal Gözükara Yerleşkesi’nde düzenlenen seminere Üniversitemiz Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Ergül Berber, Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Hüseyin Gün, Emiritus Prof. Dr. Güler Ertan, Güzel Sanatlar Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Nalan Büker, Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Coşkun Usta, Yalova Üniversitesi Dr. Öğretim Üyesi Semra Erol, Üniversitemiz Genel Sekreteri Mustafa Kılıçaslan, Mantar Toplama ve Tanımlama Uzmanı Süleyman Yıldırım, Nizolive Zeytinyağları Üretim Direktörü Berna Küçükkaya, akademik ve idari personel ile öğrenciler katıldı.
12 Kasım 2024 Salı - 13:45
Turizmin başkentindeki yüzyıllık su hasreti sona erdi
Muğla Büyükşehir Belediyesi tarafından Marmaris’te 70 yıldır su sıkıntısı yaşayan 6 Mahallenin bu sorununu tamamen ortadan kaldıran ‘Bozburun Yarımadası İçme Suyu Projesi’nin açılış töreni yapıldı. Muğla Büyükşehir Belediyesi MUSKİ Genel Müdürlüğü tarafından Marmaris ilçesindeki 6 Mahalleye kesintisiz su sağlayacak olan ve 360 Milyon TL yatırımla hayata geçirilen ‘Bozburun Yarımadası İçme Suyu Projesi’nin açılış töreni yapıldı. “Kuraklıktan etkilenen iller arasında ilk sıradayız” Açılışta konuşan Kıyı Ege Belediyeler Birliği ve Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Aras, Dünya genelinde yaşanan kuraklığın Muğla’da etkisini gösterdiğini bu nedenle başta denizden su arıtma olmak üzere alternatif yöntemler üzerinde çalıştıklarını söyledi. Aras, turizm sezonunda 6-7 Milyon nüfusa ulaşan Muğla’da vatandaşları susuz bırakmamak ve tarımın susuzluktan etkilenmemesi için çok çalışacaklarına vurgu yaparak, “Kuraklıktan etkilenen illerin arasında birinci sıradayız şu an. Turizm sezonunda nüfusumuz 6-7 milyona çıkan Muğla’yı susuzluktan etkilenmemesi için susuz bırakmamak olacaktır. Kentimiz adaletli bir şekilde her yeri kalkınsın istiyoruz. Bir an önce bölgeye arıtma tesisini kazandıralım ki, tarımda kullanalım, peyzajda kullanalım, temizlikte kullanalım, tarlalarımızı yeşertelim. 360 milyon TL’ye maloldu Başkan Ahmet Aras’ın talimatıyla tüm ilçeleri tek tek ele alıp içme ve atıksu konularında gelecek nüfus projeksiyonu ve turizm sezonlarına göre planlamalar yaptıklarını söyleyen MUSKİ Genel Müdürü Yılmaz Şengül, “Bozburun yarımadası içme suyu projemiz ile Bozburun, Turunç, Selimiye, Söğüt, Bayır ve Taşlıca mahallerimize Atatürk barajından ilave su sağlıyoruz. Ayrıca ikinci etap kapsamında Orhaniye ve Osmaniye mahallerimizi de projeye dahil ederek toplamda Bozburun yarımadasındaki 8 mahallemizin tamamının içme suyu problemini ortadan kaldıracağız. Dünyanın en önemli turizm kentlerinden biri olan Muğla’nın kaynaklarını koruyarak geleceğe aktarmak üzere sayın başkanımız tüm alt ve üst yapı eksiklerinin giderilmesi ve Muğla’nın iklim krizine dirençli bir şehir olması için tüm girişimlerin işbirliği içerisinde başlatılması talimatını vermiştir. Bugün açılışını yapmış olduğumuz Bozburun Yarımadası içme suyu projesi de bu gayretin örneklerinden birisidir. Proje yaklaşık 360 Milyon TL’ye mâl oldu. 6 Kasım 2023 tarihinde temeli atılan çalışmalarımız 1 yıl içinde tamamlanarak hizmete sunuldu. Proje kapsamında 44 km isale hattı, 4 ayrı Tüp Terfi Merkezi yapıldı. 2 adet 200 m, 1 adet 100 m, 1 adet 150 m su deposu olmak üzere toplam 4 adet su deposu ve 6 adet 25 m maslak deposu imalatı tamamlanmış durumda. Proje ile birlikte Turunç mahallesine günlük 2 bin 163 m3, Bayır mahallesine 345 m3, Selimiye mahallesine 1728 m3, Bozburun mahallesine 1728 m3, Söğüt mahallesine 681 m3, Taşlıca mahallesine 432 olmak üzere toplamda 7 bin 48 m3 ilave su sağlamış bulunuyoruz” dedi. “Yüzyıllardır süren susuzluğumuz sone erdi” Köyün kuruluşundan bu yana susuzluk çektiklerini belirten Marmaris Taşlıca Mahalle Muhtarı Menderes Altıntaş, “Yüzyıllardır süren susuzluğumuzun bugün son bulması bize son derece mutluluk veriyor. Emeği geçen herkese çok teşekkür ederim” dedi. Bozburun Mahalle Muhtarı Mehmet Bozdemir, “Uzun zamandır bu güzel anı bekliyordum. Suyumuza kavuştuk. Mahallemiz ve hatta yarımada olarak suya kavuştuk. Emeği geçen herkese teşekkür ederim” dedi.
12 Kasım 2024 Salı - 13:43
Bursa’ya yeni modern tüp bebek merkezi
Bursa’da Sağlık Bakanlığı’na bağlı Bursa Şehir Hastanesi’nde Tüp Bebek Merkezi hizmete girdi. Hastane bünyesinde kurulan Tüp Bebek Merkezi’nde, doğal yollarla çocuk sahibi olamayan çiftlerin yanı sıra kanser tedavisi gören ve ileride çocuk sahibi olmak isteyenlere de destek verilecek. Bursa ve Güney Marmaradaki illerin ileri sevk merkezi konumunda olan Bursa Şehir Hastanesi’nde yeni bir hizmet daha verilmeye başlandı. Sağlık Bakanlığı tarafından ruhsatlandırılma işlemleri tamamlanan Tüp Bebek Merkezi, kasım ayı itibariyle faaliyete geçerek hasta kabulüne başladı. Tüp bebek merkezi ile ilgili açıklamalarda bulunan Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Özlem Çaylan Canıtez, Bursa ili ve çevre illerde doğal yollarla çocuk sahibi olamayan çiftlere hizmet vermeyi amaçladıklarını söyledi. Bu çiftlerin tetkik, tanı ve tedavi süreçlerinin tüm basamaklarının merkezde gerçekleştirilebileceğini ifade eden Op. Dr. Canıtez, “Basit bir yumurtlama tedavisinden aşılamaya, aşılamadan komplike bir tedavi olan tüp bebek tedavisine kadar tüm aşamalar merkezimiz bünyesinde gerçekleştirilecektir. Bunun yanında üremenin korunması kapsamında örneğin; kanser tedavisi görecek olan kadın ve erkek üreme çağındaki kadın ve erkek hastalarımızın üreme hücrelerinin dondurulması ve saklanması gibi işlemler de merkezimiz bünyesinde yapılacaktır. Bu sayede hastalarımız ilerleyen yıllarda çocuk sahibi olmak istedikleri zaman bu şanslarını koruyabileceklerdir. Merkezimizin Bursa ilimize hayırlı olmasını diliyorum.’ ifadelerini kullandı. Tüp bebek tedavisi yıllar içinde pek çok gelişme gösterdi Merkezde görev yapan Embriyoloji ve Histoloji Uzmanı Dr. Nur Pınar Çimen de tüp bebek çalışmalarının tarihsel gelişimine dikkati çekerek ülkemizin bu anlamda yaptığı çalışmalara değindi. İlk tüp bebeğin 1978 yılında dünyaya geldiğini hatırlatan Dr. Nur Pınar Çimen, ülkemizde ise 1988’de ilk tüp bebeğin olduğunu kaydetti. Bursa Şehir Hastanesi’nin de bu anlamda büyük bir potansiyel barındırdığına vurgu yapan Dr. Çimen, konuşmasında şu ifadelere yer verdi: ‘Tüp bebek tedavisi yıllar içinde pek çok gelişme gösterdi. Ülkemiz de tüp bebekle ilgili Avrupa’da ve dünyada öncü merkezlere sahip. Bu konuda özellikle nitelikli hizmetler veren bir ülke konumundadır. Sağlık Bakanlığı’nın özellikle tüp bebek tedavileriyle ilgili yönetmelikleri ve denetlemeleri son sürat her zaman gündemi takip ederek devam etmektedir. Özel düzenlemelerinin olduğu konulardan biridir. Ülkemizde nitelikli ve teknolojik altyapısı son derece iyi olan merkezler mevcut. Sağlık turizmi açısından da Avrupa’nın göz bebeği tüp bebek merkezleri olan bir ülke konumundayız. Bursa Şehir Hastanesi olarak birçok nitelikli alanda Bursa sağlığına hizmet vermeye devam ediyoruz. Tüp bebek merkezimizi de bu hizmetlerin içine katmanın onurunu yaşamaktayız"
12 Kasım 2024 Salı - 13:21
Kilimli’de kasaplara yönelik hijyen ve güvenlik denetimi
Zonguldak İl Tarım ve Orman Müdürlüğü Kilimli İlçe Müdürlüğü personeli, kasaplara yönelik geniş kapsamlı bir denetim gerçekleştirdi. Denetimler sırasında et ve et ürünlerinin saklama koşulları, hijyen standartları ve etiketleme kurallarına uyulup uyulmadığı detaylı şekilde incelendi. Denetim kapsamında, tüketici sağlığını korumaya yönelik hijyen ve gıda güvenliği uygulamaları gözden geçirilirken, esnaf bilgilendirildi ve gerekli uyarılarda bulunuldu. İl Tarım ve Orman Müdürlüğü yetkilileri, denetimlerin belirli aralıklarla devam edeceğini belirtti.
Daha Fazla Yükle
GERİ BİLDİRİM
Geliştirme sürecine katkıda bulunmak için lütfen sitede karşılaştığınız hataları bize bildirin.
Gönder