SAĞLIK - 12 Kasım 2024 Salı 14:06

Kanser tedavisinde önemli silah: “Mantar”

A
A
A
Kanser tedavisinde önemli silah: “Mantar”

İstanbul Arel Üniversitesi’nde “İnsan Yaşamının ve Doğanın Süper Besini Mantarlar” konulu seminer düzenlendi. Güzel Sanatlar Fakültesi Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölümü tarafından düzenlenen seminerde konuşan Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Coşkun Usta, mantarların kanser tedavisinde önemli bir silah olduğunu ve birçok hastalığın tedavisinde ilaç olarak kullanılabileceğini ifade etti.


Kanser, anksiyete, Alzheimer ve depresyon gibi birçok rahatsızlığın tedavisinde kullanılan ve sofralarımızın vazgeçilmez lezzetlerinden olan mantarlarla ilgili düzenlenen seminerde, mantarların bilinmeyen yönleri uzmanları tarafından gastronomi öğrencileri ile paylaşıldı.


Güzel Sanatlar Fakültesi Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölümü Dr. Öğretim Üyesi Özlem Çayır’ın moderatörlüğünü yaptığı etkinlik Saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunması ile başladı.


Etkinlikte açılış konuşması yapan Prof. Dr. Hüseyin Gün; mantarların Türk mutfağında önemli bir yeri olduğunu ifade ederek “Bütün amacımız İstanbul Arel Üniversitesi Gastronomi ve Mutfak Sanatları bölümü olarak öğrencilerimizin özellikle mantar ve mantarla ilgili bilgileri almasını istedik” şeklinde konuştu.


Seminerde konuşan İstanbul Arel Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Nalan Büker mantarların Türk kültüründe önemli bir yeri olduğunu ifade ederek etkinlikte emeği geçen herkese teşekkür etti.


“Üniversite olarak toplumsal katkı faaliyetlerine önem veriyoruz”


Mantarların bir sürü yararı olduğunu vurgulayan İstanbul Arel Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Ergül Berber üniversite olarak toplumsal katkı faaliyetlerine önem verdiğini vurguladı.


Prof. Dr. Ergül Berber, “Üniversite olarak toplumsal katkı faaliyetlerine önem veriyoruz. Toplumla iç içe olmak, sektörle iç içe olmak, toplumda belli konularda farkındalık oluşturmak bizim için çok önemli. O nedenle bu etkinlik emeği geçen tüm hocalarıma ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Etkinliği heyecanla bekliyorum. Mantarlar ilginç organizmalar. Ayrıca bir sürü de yararı var” ifadelerini kullandı.


“Mantarlar, kanserle mücadelede önemli bir silah olabilir”


Mantarların sağlık alanında ve ilaç yapımında kullanılması gerektiğinin altını çizen Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Coşkun Usta, mantarların kanserle mücadele de önemli bir silah olduğunu vurguladı.


Prof. Dr. Coşkun Usta; “Ben bir farmakoloji profesörü olarak, bir hekim olarak, şunu görüyorum. Biz yediğimiz şeylerden ilaç üretmeliyiz. Kimyasallardan ilaç ürettiğimizde vücuda çok ters olduğu için. Bakın ilaçlar faydalıdır diyoruz değil mi? Ama bak vücuda alıyoruz vücut onu atmaya çalışıyor. Karaciğer hemen onu detoksifiye ediyor. Hemen yok etmeye. Ne yapıyor yok ederken? Suda evrilir hale getirip idrarlandırmaya çalışıyor. Ama gıdadan elde ettiğin molekülü veriyorsun, gidiyor beyinde reseptörlere bağlanıyor. Demek ki vücudun içerisinde bunu tanıyan yabancı değil vücuda yani bitkiler kendilerini korumak için ya da mantarlar kendilerini korumak için öyle moleküller üretiyorlar ki, bir bakıyoruz bunlar bizim vücudumuzda da bazı reseptörlerle yani bazı sistemlerle etkileşebiliyor.


Bakın dünya çalışıyor. Depresyon ve anksiyetede çok çalışılıyor şu anda. Bakın şu anda Türkiye’den dünyada kanser tedavisinde kullanılan takson olayı bir ilacımız var. Yıllardır ilaç firmaları taxol üretir. Taxol dediğimiz şey zaten mantarın bir ürünü. Yani demek ki kanserle de savaşabilirken çok ciddi moleküler üreten mantarları kullanabiliriz” şeklinde konuştu.


“Neden mantar tüketmeliyiz?”


Mantarın halsizlik ve yorgunluğa iyi geldiğini belirten Prof. Dr. Coşkun Usta, bağışıklık sistemi için mantar tüketilmesi gerektiğini vurguladı.


Prof. Dr. Coşkun Usta, “Biz niye mantar tüketmeliyiz, ne faydaları var? Bir kere yani bağışıklık sistemimizi çok iyi destekliyor. Çok iyi düzenliyor. Bağışıklığınız için mutlaka mantar tüketmelisiniz. Kesinlikle halsizlik, yorgunluğa çok iyi geliyor. Çağımızın hastalığını rahatlatan anksiyete bozuklukları, kaygı bozuklukları, obsesif kompulsif durumlar. Biz D vitamini hep güneşten elde ediyoruz, ama bitkilerden bir tek mantarlarda D vitamini var. O kadar güçlü. Nöronlarımızın da çalışabilmesi için, Alzheimer olmamak için, parkinson olmamak için, unutkan olmamak için mantar tüketmeliyiz” dedi.


“Her derde deva aslan yelesi”


Usta, doğada birçok mantar türünün yetiştiğini ve birçok hastalığın tedavisinde kullanılabileceğini belirtti.


Prof. Dr. Coşkun Usta sözlerine şu şekilde devam etti:


“Bu mantarlardan bir tanesi aslan yelesi. Tıptaki çalışmalarda gösterilmiştir ki aslan yelesi, demansta çok etkili. Yani nörolojik semptomlar gösteriliyorsa, yaşlılarımızda Alzheimer parkinsonda, epilepsilerde, depresyonda, şizofreni dahil birçok durumda beyni çok destekleyen, koruyabilen moleküller salgılıyorlar ve gerçekten ciddi bir destekleyici. Bakın kan şekerini düzenlediğine dair çok özel çalışmalar var. Yani eğer siz aslan yelesi kullanmak istiyorsanız beyninizdeki performansı artırmak, buralardan korunmak ya da kan şekeriniz için kullanabilirsiniz. Ama bazı noktalarda da faydalı olduğunu söyleyebiliriz. Sağlık açısından da çok değerli bir mantar. Çok güçlü bir anti-stres özelliği var.”


“Mantar tüketiminde çok dikkatli olun”


Yalova Üniversitesi Dr. Öğretim Üyesi Semra Erol ise yapmış olduğu araştırmalardan yola çıkarak mantarların tıp alanında kullanımı hakkında önemli bilgiler verdi. İnsanoğlunun mantarla olan ilgisinin tarih öncesi çağlara kadar uzandığını ifade eden Dr. Öğretim Üyesi Semra Erol, “Çin Mısır, Roma ve Yunan uygarlıklarında mantarların gerek besin olarak gerekse ilaç yapımında kullanıldıkları bilinmektedir. Maya, Aztek, İnka, Orta Asya Şaman kültürlerinde mantarlar hem hem tıbbi amaçlar ile hem de dini ayinlerde kullanılmıştır” dedi.


Konuşmasının devamında mantarları tüketirken çok dikkatli olunması ve güvenilir kaynakların onayının ardından tüketilmesi gerektiğini belirten Erol, mantarların yanlış kullanımında can kayıplarının yaşanabileceğini ifade etti. Doğada çeşitli mantarların var olduğunu ve insan yaşamına önemli katkılar sağladığına değinen Erol, bazı mantar kültürlerinin üretilerek ekonomiye önemli katkılar sağlanabileceğine değindi.


Etkinlikte mantar toplamanın püf noktaları anlatıldı


Aynı zamanda Mantar Dede olarak bilinen Mantar Toplama ve Tanımlama Uzmanı Süleyman Yıldırım ise mantar toplamanın püf noktalarını öğrencilerle paylaştı. Mantar toplarken kullanılması gereken ekipmanları tek tek öğrencilere sunan Yıldırım, öğrencilere mantarla ilgili önemli kaynaklar önerdi. Topladığı mantarları katılımcılara tanıtan Süleyman Yıldırım, özellikle gastronomi bölümü öğrencilerinin mantarlar hakkında bilgi sahibi olmalarının kendilerine ekonomi ve kariyer açısından önemli bir fırsat sunacağını vurguladı. Mantar toplarken öğrencilerin sepet kullanmasını isteyen Süleyman Yıldırım, mantar kültürlerinin bu sayede doğaya salındığını ve daha çok alanda yetişebilmesine imkân sağlayacağını belirtti. Mantarın doğaya ve insana çok yararı olduğunun altını çizen Yıldırım, uzmanından eğitim almadan mantar toplanmaması gerektiğini belirtti.


Etkinlikte katılımcılar mantara doydu


Mush Mantar tarafından konserve ve sos olarak üretilen mantarlar katılımcılar tarafından test edildi. Aynı zamanda mantar kokoreçin ikram edildiği etkinlikte katılımcılar mantara doydu. Etkinliğin devamında Nizolive zeytinyağları Üretim Direktörü Berna Küçükkaya tarafından katılımcılara tanıtıldı. Avrupa’da birçok sektörde ödül almayı başaran Nizolive Zeytinyağları katılımcılardan ve öğrencilerden tam not aldı.


İstanbul Arel Üniversitesi Tepekent Kemal Gözükara Yerleşkesi’nde düzenlenen seminere Üniversitemiz Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Ergül Berber, Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Hüseyin Gün, Emiritus Prof. Dr. Güler Ertan, Güzel Sanatlar Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Nalan Büker, Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Coşkun Usta, Yalova Üniversitesi Dr. Öğretim Üyesi Semra Erol, Üniversitemiz Genel Sekreteri Mustafa Kılıçaslan, Mantar Toplama ve Tanımlama Uzmanı Süleyman Yıldırım, Nizolive Zeytinyağları Üretim Direktörü Berna Küçükkaya, akademik ve idari personel ile öğrenciler katıldı.



Kanser tedavisinde önemli silah: “Mantar”

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Eskişehir Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş: "İslam insanlığa nasip olmuş, verilmiş olan en büyük nimettir” Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, “Hz. Adem Peygamberimizden Hz. Muhammed aleyhiselatu vesselam Efendimize kadar bütün peygamberler İslam peygamberidir. İslam insanlığa nasip olmuş, verilmiş olan en büyük nimettir” dedi. Mübarek üç ayların habercisi olan Regaib Gecesi dolayısıyla yurdun tüm camilerinde programlar düzenlendi. Vatandaşların camilere akın ettiği gece, ibadet ve dualarla idrak edildi. Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, Eskişehir’in Sivrihisar ilçesindeki tarihi Ulu Camii’nde düzenlenen "Regaib Gecesi Özel Programı"na katıldı. Başkan Erbaş’ın kıldırdığı yatsı namazının ardından başlayan programda, Kur’an-ı Kerim tilavetleri yapıldı, salavatlar getirildi, ülkemiz ve İslam alemi için dualar edildi. Programda konuşan Başkan Erbaş, Recep, Şaban ve Ramazan aylarının mukkaddes aylar olduğunu belirterek, “Bu üç ay içerisinde mübarek geceler vardır. İşte bu gece idrak ettiğimiz Regaib Gecesi, daha sonra Miraç Gecesi, yine Recep ayının 27’nci gecesine denk geliyor. Ardından Şaban ayının yarısında yani 15’inde idrak edeceğimiz Berat Gecesi. Sonra Ramazan ayı başlı başına bir mukaddes ay; Kur’an ayı, bereket ayı, zekat ayı, hayır hasenat ayı Ramazan ayını daha da mukaddes hale getiren Kadir Gecesi ve sonra Ramazan Bayramı. Görüyorsunuz üç ay içinde her günü neredeyse her gecesi mübarek olan bu ayları idrak etmemizi sağlayan yüce Rabbimize sonsuz hamdüsenalar olsun” dedi. “Yaratılış gayemiz imtihan olmak” Başkan Erbaş, dünyada daha iyi Müslüman ve insan olmak, iyiliği yeryüzünde yayarak ve sonucunda bunlarla imtihan olmak için yaratıldıklarını dile getirerek, şöyle konuştu: “Allah ölümü de hayatı da bakalım ‘Hanginiz daha güzel amel işliyorsunuz, hanginiz en iyi işi yapıyorsunuz? Allah’ın hoşuna gidecek, Resulünün çizmiş olduğu sınırlar içerisinde kalacak. En güzel işleri yapıyorsunuz?’ diye sizi imtihan etmek için yarattı. Yaratılış gayemiz demek ki imtihan olmak. Bütün peygamberler bu hakikati gönderildikleri topluma anlatmak için vazifelendirilmişlerdir. Onlar Cenab-ı Hakkın kendilerine vermiş olduğu İslam’ı tebliğ görevini yerine getirmişlerdir. Hz. Adem Peygamberimizden Hz. Muhammed aleyhisselatu vesselam Efendimize kadar bütün peygamberler İslam peygamberidir. İslam insanlığa nasip olmuş, verilmiş olan en büyük nimettir. İslam’ı kabul eden insana ‘Müslim’ deniliyor. Peygamber Efendimiz insanlığa gönderilen en büyük nimet olan İslam’ı kabul eden Müslüman’ı şöyle tarif ediyor; ‘Müslüman, diğer Müslümanların, insanların elinden ve dilinden emin olduğu kimsedir.’” “İbadetler, daha güzel bir Müslüman olabilmemize vesiledir” Peygamber Efendimizin tarif ettiği gibi bir Müslüman olabilmek için bazı vesilelere ihtiyaç olduğunu kaydeden Başkan Erbaş, “İbadetler, hayır hasenat, Kur’an-ı Kerim’de bize emredilen o emirleri yerine getirmek, bizim daha güzel bir Müslüman olabilmemiz için bir vesiledir. Mübarek günler, geceler, Regaib, Miraç, Berat, Kadir ve Mevlid Gecesi, cuma ile bayram günleri bu mukaddes zamanlar bir vesiledir” diye konuştu. Başkan Erbaş, “Biz insanı en güzel bir surette yarattık, sonra aşağıların aşağısına çevirdik” ayet-i kerimesini hatırlatarak, “Esasında biz yaratılış olarak en güzel bir surette yaratılmışız. Bu şerefimizi inancımızla, ibadetlerimizle, iyiliklerimizle, hayır hasenatımızla vesilelere sarılarak muhafaza etmemiz gerekiyor” ifadelerini kullandı. “Gençlerimizi peygamber ve Kur’an ahlakıyla yetiştirmek zorundayız” Gençlerin, çocukların peygamber ahlakıyla yetiştirilmesi gerektiğini söyleyen Başkan Erbaş, “Ahlaki ilkeler dediğimiz konuları hem kendimiz üzerimizde taşıyacağız hem de çocuklarımıza öğreteceğiz. Gençlerimizi Peygamber ahlakı, Kur’an ahlakıyla yetiştirmek zorundayız” şeklinde konuştu. İslam aleminin güçlerini birleştirerek özellikle Gazze’de, Filistin’de çocuk, bebek, kadın demeden masum insanların üzerine bombalar yağdıran zalimlerin birbirine düşmesi için dua eden Başkan Erbaş, “Zalimleri ve onlara yardım edenleri kahruperişan eylesin inşallah. Bütün Müslümanlara birlik, beraberlik, kardeşlik ve uyanıklık nasip eylesin. Bu şekilde Ramazan ayına ulaşmayı hepimize nasip eylesin” dedi. Program, Diyanet İşleri Başkanlığı Din Hizmetleri Genel Müdürü Dr. Şaban Kondi’nin yaptığı dua ile sona erdi.
Kırıkkale Sürücüsünün ehliyeti olmayan tır, park halindeki kamyona çarptı Kırıkkale’de sürücüsünün ehliyeti olmayan tır, park halindeki kamyona çarptı. Kazada araçlar hurdaya döndü. Kamyon sürücüsü, "Telefon ışığıyla ikaz verdim ama fark etmedi, arkadan bodoslama girdi" diyerek kazayı anlattı. Kaza, gece saatlerinde Kırıkkale-Kayseri D765 karayolunun 35. kilometresinde meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, Nazmi İnan, mazotu biten Isuzu marka 06 CUA 778 plakalı kamyonunu yolun banket kısmına park etti. O sırada, iş makinesi taşıyan Y.Ö. yönetimindeki 06 DST 778 plakalı MAN marka tır, park halindeki kamyona arkadan çarptı. Çarpmanın şiddetiyle savrulan tır, orta refüje devrildi. 112 Acil Çağrı Merkezi’ne yapılan ihbarla olay yerine sağlık, polis ve jandarma ekipleri sevk edildi. Kazada yaralanan tır sürücüsü, sağlık görevlilerince olay yerinde yapılan ilk müdahalenin ardından ambulansla hastaneye kaldırıldı. Tedavi altına alınan sürücünün sağlık durumunun iyi olduğu öğrenildi. Kazada, her iki araçta da büyük çapta maddi hasar meydana geldi. Trafik ekiplerince yapılan kontrollerde tır sürücüsü Y.Ö.’nün ehliyetinin olmadığı tespit edildi. Tır sürücüsüne ve araç sahibine toplamda 37 bin 412 lira para cezası uygulandı. Yapılan işlemlerin ardından araçlar vinç ve çekici yardımıyla otoparka kaldırıldı. "Bodoslama girdi" Kaza anını anlatan kamyon sürücüsü Nazmi İnan, "Keskin yolundaydım. O sırada aracımın mazotu bitti. Dörtlüleri yaktım, bekliyordum. Kendim de arkadaydım. Telefon ışığıyla araçlara ikaz veriyordum. Bu amca (tır sürücüsü) beni fark etmedi, aracı da fark etmedi. Telefonla uzun süre ikaz vermeme rağmen arkadan bodoslama girdi. Daha sonra bu şekilde kaza oluştu. Amcaya koştum, sağlık durumunu sordum" ifadelerini kullandı.
Antalya Ferdi Tayfur, şarkılarıyla uğurlandı Antalya’da tedavi gördüğü hastanede hayatını kaybeden sanatçı Ferdi Tayfur’un cenazesi hastaneden alındı. Hastane önünde toplanan yüzlerce kişi, usta sanatçıyı gözyaşları ve şarkılarıyla uğurladı. Muğla’nın Marmaris ilçesinde yaşamını sürdüren arabesk müzik sanatçısı ve bestekar 79 yaşındaki Ferdi Tayfur, 15 Aralık’ta tansiyon rahatsızlığı sebebi ile ambulansla hastaneye kaldırılmıştı. Yoğun bakım ünitesinde tedavi altına alınan Tayfur, 17 Aralık’ta ailesinin isteği ve uzman doktorların tavsiyesiyle ilk olarak ambulans helikopterle havalimanına, ardından ambulans uçak ile Antalya’ya sevk edilmişti. Usta sanatçı, organ yetmezliği sebebiyle tedavi gördüğü hastanede akşam saatlerinde hayatını kaybetti Ferdi Tayfur’un vefatının ardından sevenleri hastane önünde toplandı. Sık sık "Ferdi baba" sloganları atan sevenleri, zaman zaman gözyaşlarına hakim olamadı. Klasik bir minibüsle hastaneye gelenler de, açtığı duygu yüklü şarkıları sevenlerine dinletti. Şarkılarıyla gözyaşları içinde uğurlandı Tayfur’un cenazesi 23.30 sıralarına hastanenin morgundan cenaze aracına koyulup kalabalığın bulunduğu alana getirildi. İzdihamın yaşandığı alanda Antalya Valisi Hulusi Şahin ve İlker Arslan da alana gelerek Tayfur’un ailesine baş sağlığı diledi. Bu sırada Tayfur’un yakınları ve sevenleri uzun süre gözyaşı döktü, helallik alınması ve duaların ardından Ferdi Tayfur’un cenazesi şarkıları eşliğinde hastane alanından götürüldü. Yine sevenlerine bir esnaf tarafından lokma ikramı yapıldı. Aile mezarlığına defnedilecek Öte yandan Tayfur’un cenazesinin, cumartesi günü saat 12.00’de Atatürk Kültür Merkezi’nde düzenlenecek anma töreninin ardından Emirgan Çınaraltı Camii’nde kılınacak cenaze namazı sonrası, ikindi namazını müteakiben Yeniköy’de aile mezarlığına defnedileceği belirtildi.