SAĞLIK
27 Kasım 2024 Çarşamba - 14:16 Erzincan İl Sağlık Müdürü Tekin, Aile Hekimliği Yönetmeliği’ndeki yenilikleri anlattı Erzincan İl Sağlık Müdürü Dr. Cihan Tekin, Aile Hekimliği Sözleşme ve Ödeme Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin 30 Ekim 2024 Çarşamba günü 9073 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdiğini belirterek, yönetmelik hakkında açıklamalarda bulundu. Dr. Tekin’in açıklaması şöyle: “Halkımızın sağlık hizmetlerine daha kolay, hızlı ve etkin bir şekilde erişmesini sağlamak amacıyla Aile Hekimliği Yönetmeliği’nde önemli düzenlemeler yapılmıştır. Bu değişikliklerle, aile hekimliği sistemi güçlendirilmiş, vatandaşlarımıza sunulan hizmet kalitesinin artırılması hedeflenmiştir. Yeni düzenlemeler kapsamında koruyucu sağlık hizmetleri ön planda. Yönetmelik değişikliğiyle, koruyucu sağlık hizmetlerinin yaygınlaştırılması bu sayede halkımızın hastalıklardan korunması ve daha sağlıklı bir yaşam sürmesi hedeflenmektedir Vatandaşlarımızın sağlığını korumak, halk sağlığını korumak kapsamında yer alan düzenlemelerle aile hekimliklerimizde akılcı ilaç kullanımının teşvik edilmesi planlanmaktadır. Gereksiz antibiyotik ve ilaç kullanımı, küresel bir sağlık sorunu haline gelmiştir. Akılcı ilaç kullanımı nedir? Hastaların, tanısına göre en uygun ilacı en uygun doz ve sürede kullanmasıdır. Aile hekimlerimizin tanı ve tedavisine asla müdahale edilmemektedir. İlaç yazma özgürlüğünü de kısıtlanmamaktadır. Mevcut nüfusu ve ilaç kullanım durumuna göre, bir önceki döneme göre aynı oranı koruyan ya da daha düşük ilaç kullanımını sağlayan aile hekimlerimize, ilave teşvik ödemesi taahhüt etmektedir. Aile hekimi biriminden alınan sağlık hizmetlerine erişim kolaylaşıyor Yeni düzenlemeyle hekim başına düşen hasta sayısı azalmakta vatandaşlarımıza aile hekimlikleri tarafından ayrılan muayene süreleri artmaktadır. Burada hekim-hasta ilişkisini güçlendiren ve vatandaşlarımıza kaliteli hizmet sunan bir uygulama hayata geçirilmektedir. Aile hekimlerimize kayıtlı nüfusun, bir önceki döneme göre hastaneye başvuru oranı düşmesi veya aynı kalması halinde aile hekimimize ilave teşvik ödemesi yapılmaktadır. Yeni yönetmelikle sağlık sistemi üzerindeki yükün doğru şekilde dağıtılması hedeflenmektedir. Aile hekimlerimizin motivasyon ve memnuniyetlerini arttıracak şekilde yeni bir teşvik ödemesi hazırlanmıştır. İldeki tüm aile hekimlerinin hasta memnuniyet ortalaması üzerinde memnuniyet oranına sahip olan aile hekimlerimize aylık ilave teşvik ödemesi yapılmasının önünü açılmıştır. Bu yeniliklerle birlikte, Bakanlığımız halk sağlığı alanında güçlü bir adım daha atılmış ve sağlık hizmetlerinin sürdürülebilirliği garanti altına alınmıştır. Özellikle kronik hastaların ve 65 yaş üstü hastalarımızın etkin takibi ile hastalık yükünü azaltmayı ve halk sağlığını korumayı amaçlamaktadır. Sağlıkta değer bazlı yaklaşımla aile hekimlerimizin başarı kriterini de net bir şekilde tanımlanmıştır. Yönetmelik değişikliği ile bugüne kadar aile hekimlerimizin aldıkları teşvik ödemelerine ilaveten yeni teşvik ödemeleri almalarına imkân sağlanmıştır. Bu yeniliklerle birlikte, halk sağlığı alanında güçlü bir adım daha atılmış ve sağlık hizmetlerinin sürdürülebilirliği garanti altına alınmıştır. Yeni yönetmelik, aile hekimliği sisteminin temelini oluşturan “hizmette süreklilik, kalite ve güven” ilkelerine güç katacak düzenlemedir.”
27 Kasım 2024 Çarşamba - 13:47 Demet Akalın ‘Ölümden döndüm’ dedi, uzmanlar uyardı: “Vücudumuza zarar verecek şekilde kilo vermemek lazım” Ünlü şarkıcı Demet Akalın’ın zayıflama iğnesi yaptırması sonrasında yaşadığı sıkıntılara ilişkin sosyal medya paylaşımının ardından uzmanlar uyardı. Gastroentereloji Uzmanı Dr. Alper Uysal, “Hızlı kilo verme artık günümüzün modası, insanlar ‘Ne kadar hızlı kilo verirsem o kadar iyi’ diye düşünüyor. Önemli olan kilo verelim, evet, çok çok güzel ama hızlı ve vücudumuza zarar verecek şekilde kilo vermemek lazım. ‘Kullanırım ya bir şey olmaz’ dememek lazım, organınızdan, hayatınızdan olabiliyorsunuz” dedi. Ünlü şarkıcı Demet Akalın son dönemde verdiği kilolarla dikkat çekerken, sosyal medyadan bir takipçisinin sorusu üzerine ‘2 hafta yemek yiyemedim kusmaktan, zayıflama iğnesi oldum, ölümlerden döndüm, bir daha tövbe’ yanıtını vermişti. Akalın, ‘Yoğun bakımlık olan varmış, kör olan, hafıza kaybı yaşayan, aman dikkat, sakın! Ben bir daha ayağa kalkamayacağım sanmıştım, şükür 3 haftada ancak iyileşebildim’ ifadelerini içeren bir paylaşım da yaptı. Her fırsatta kilo verme sürecinin sağlıklı bir şekilde planlaması gerektiğini ifade eden uzmanlar ise uyarılarını yineledi. Sağlık Bilimleri Üniversitesi (SBÜ) İstanbul Kanuni Sultan Süleyman Eğitim ve Araştırma Hastanesi Gastroentereloji Bölümü’nden Uzm. Dr. Alper Uysal, bitkisel ürün, takviye gıda kullanımı ve kilo verme süreçlerine ilişkin konuştu. “Çok çaresiz kalıp hastalarımızı kaybettiğimiz durumlar da olabiliyor” Bitkisel ürünler, gıda takviyeleri ya da zayıflama amacıyla tercih edilen ürünlere yönelik konuşan Gastroentereloji Uzmanı Dr. Alper Uysal, “Son dönemde çok fazla var, bilinçsizce, herhangi bir doktor önerisinde olmadan bitkisel ürün kullanımı veya takviye ilaç, ürün kullanımı. Bu ürünlerin en çok yan etkisini gördüğümüz yer; maalesef karaciğerimiz. Özellikle zayıflama nedeniyle alınan, ne olduğu bilinmeden alınan ürünlerde maalesef karaciğer yetmezliğini çok fazla görüyoruz. En korktuğumuz tablo da hastanın bilinç bulanıklığı, karaciğer değerlerinin çok yüksek olarak artmasıyla giden ve acil karaciğer nakli ihtiyacı durumunun olduğu karaciğer yetmezliği. Böyle durumlarda çok çaresiz kalıp hastalarımızı kaybettiğimiz durumlar da olabiliyor. Herhangi bir ürün kullanılırken özellikle Sağlık Bakanlığı onayının olduğunu teyit etmek, bilinmeyen ürünleri kullanmamak lazım. Aktarlarda satılan herhangi bir çalışması olmayan ot, bitkisel ürünler çok fazla oluyor. Bunların çalışması olmadığından yan etkilerini de bilmiyoruz, asla kullanılmasını önermiyoruz. Hiçbir zaman ‘İyi atlatırım’ diye düşünmemek lazım, en kötü tabloyu düşünüp karaciğer yetmezliğini ön planda düşünüp kullanmamak lazım. Sosyal medyada bir sürü hesap, öneride bulunan insanlar var. Öncelikle hekim olup olmadığına hekimse de uzmanlık alanına bakmak lazım. Bilimsel kanıtlara dayalı önerilerde bulunmamız çok önemli” dedi. “Vücudumuza zarar verecek şekilde kilo vermemek lazım” Obezitenin çok önemli bir sorun olduğunu, zayıflarken hızlı olması yerine sağlıklı olmasının tercih edilmesi gerektiğini vurgulayan Uzm. Dr. Uysal, sözlerini şöyle sürdürdü: “Obezite günümüzdeki en önemli sorunlardan biri. Öncelikle obezitenin nedenlerinin araştırılması lazım, herhangi bir yandaş hastalık var mı ve doktor, diyetisyen, spor hocaları eşliğinde kilo vermeyi öneriyoruz. Kilo verirken karaciğerinizden olabiliyorsunuz. Böbrek yetmezliği olduğunda diyalize alınabiliyor hasta ama karaciğer yetmezliğinde maalesef diyaliz diye bir şansımız yok. Özellikle bu ürün kullanımlarından dolayı toksik hepatit dediğimiz çok fazla hastayı görüyoruz. Araştırdığımızda yakın zamanda bitkisel ürün kullanımı olan hastalar olabiliyor. Bunlar hafif bir klinikle seyredebiliyor ama bazen de acilde bilinç bulanıklığıyla gelen hastalar var, maalesef görebiliyoruz, artış var. Hızlı kilo verme artık günümüzün modası artık insanlar ‘Ne kadar hızlı kilo verirsem o kadar iyi’, diye düşünüyor. Burada önemli olan kilo verelim, evet, çok çok güzel ama hızlı ve vücudumuza zarar verecek şekilde kilo vermemek lazım. Bitkisel ürün kullanımında bilimsel araştırmaların sonucunca ortaya konmuş ürünlerin kullanması lazım. Eğer kilo vermek istiyorsanız alanında uzman bir hekime başvurduğunuzda kendisi zaten ilaçlarını önerecektir. Sosyal medyada veya duyduğunuz reklamlarda her bilgiye inanmamak, ‘Kullanırım ya bir şey olmaz’ dememek lazım. Bir şey olmaz deyip, korkmadan denememek lazım, organınızdan, hayatınızdan olabiliyorsunuz”
27 Kasım 2024 Çarşamba - 13:21 Antibiyotik zehir olmasın Acıbadem Kayseri Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Yasemin Ersoy, gereksiz ve yanlış antibiyotik kullanımıyla ilgili uyarılarda bulunarak, “Antimikrobiyal direnç basit hastalıkların bile tedavisini zorlaştırıyor. Böyle giderse 2050 yılında 10 milyondan fazla insan bu sebeple hayatını kaybedebilir” dedi. Bilinçsiz antibiyotik kullanımı sonucunda antimikrobiyal direnç sorunuyla karşı karşıya kalındığına dikkat çeken Acıbadem Kayseri Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Yasemin Ersoy, “Öncelikle antimikrobiyal nedir dersek bakteriler için, virüsler için, parazitler için, mantarlar için kullandığımız ilaçlara biz antimikrobiyaller ve bunlara karşı oluşan dirence antimirobiyal direnç diyoruz” dedi. Bu durumun ciddi bir sorun olduğunun altını çizen Prof. Dr. Ersoy, “Niye önemli bir sorun dersek de antimikrobiyallerle karşılaştıkça vücudumuzdaki mikroorganizmaların direnç geliştirme ihtimali artıyor. Ayrıca biliyoruz ki günümüzde mesela Avrupa’da yılda 35 binden fazla insan sadece dirençli mikroorganizmaların oluşturduğu enfeksiyonlarla hayatlarını kaybediyorlar. Yine Dünya Sağlık Örgütü’nün küresel sağlık tehditleri arasında ilk 10’daki konulardan biri de antimikrobiyel direnç. Maalesef hiçbir önlem alınmazsa 2050 yılında dünyada yılda 10 milyondan fazla insanın sadece antimikrobiyellere dirençli mikroorganizmalarla gelişen enfeksiyonlarla hayatını kaybedeceği tahmin ediliyor” diye konuştu. “Antibiyotik viral enfeksiyonu tedavi etmez” Prof. Dr. Ersoy, antimikrobiyal direnç sonucunda basit bir ameliyatta bile tedavinin çok güç hale gelebileceğini vurgulayarak, “Örneğin şu an kış mevsimindeyiz, üst solunum yolu enfeksiyonları görülüyor. Bunların çok önemli bir kısmı viral olduğu için tedavisinde antibiyotiğe ihtiyaç yoktur. Bireysel olarak üstümüze düşen önemli görevlerden biri gerekmedikçe antibiyotik kullanmamak ve her üst solunum yolu enfeksiyonunda hekimimizden talep etmemek gerekir” dedi. “Hekim reçete etmedikçe kullanmayın” Antibiyotiği hekimin reçete ettiği hallerde doğru dozda ve doğru sürede kullanmak gerektiğinin altını çizen Prof. Dr. Ersoy, “Antibiyotik direncini ancak enfeksiyon gelişir ve bununla ilgili bir test yapılırsa anlarız. Ancak vücudumuzda çoğunlukla antimikrobiyal dirençli bir enfeksiyon gelişmişse bildiğimiz, sık kullandığımız antibiyotikler tedaviye yanıt veremez. Aslında insan hayatının uzamasına da katkısı olan antimikrobiyallerin kullanımı böylece etkisiz hale gelmiş olabilir. Hekim reçete etmedikçe bu ilaçları kullanmayın. Eğer gelişigüzel, gereksiz kullanırsak o zaman direnç, her mikroorganizmada artarak devam edeceği için bundan sonraki dönemlerde hastalar basit bir ameliyatta bile hayatını kaybedebilecek noktaya gelebilir” diyerek, bu durumun küresel bir tehdit olarak insanların karşısına çıkacağı ve antibiyotiklerin tüm faydalı etkilerini kaybedilebileceği konusunda uyarıda bulundu. “Aşılama ve hijyen çok önemli” Yapılması gereken en önemli şeylerden birinin de enfeksiyonları önlemek olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Ersoy, ne kadar az enfekte olunursa o kadar az antibiyotiğe ihtiyaç olacağını dile getirdi. Bu noktada risk gruplarının ve toplumdaki tüm bireylerin aşılanmasının önemine değinen Prof. Dr. Ersoy, el hijyeni, gıda hijyeni, gerekirse öksürük etiketleme denilen maske kullanımının enfeksiyonlardan korunmakta çok gerekli olduğunun altını çizdi. Tek sağlık kavramından da bahseden Prof. Dr Ersoy, “Tek sağlık aslında insanlarda, hayvanlarda ve bitkilerde de antimikrobiyallerin doğru kullanımını ifade eder. Sadece hekimlerin değil, aslında veterinerliğin ve diğer alanlardaki antimikrobiyallerin de gereksiz kullanımından kaçınılması gerekir” dedi.
Mudanya’da diyabet mücadelesine destek
15 Kasım 2024 Cuma - 10:40 Mudanya’da diyabet mücadelesine destek Mudanya Belediyesi’nin düzenlediği 14 Kasım Dünya Diyabet Günü farkındalık etkinliğinde, diyabetin riskleri, belirtileri ve korunma yolları uzmanlar tarafından anlatıldı. Şeker ve vücut analizi ölçümü yapılan etkinlikte diyabetlilere özel yemekler ikram edildi. Mudanya Belediyesi’nin 14 Kasım Dünya Diyabet Günü’nde farkındalık oluşturmak amacıyla düzenlediği etkinlikte, giderek toplum sağlığı haline gelen diyabet hakkında bilgilendirme yapıldı.MUDAŞ Sosyal Tesisleri’nde gerçekleştirilen etkinliğe Belediye Başkan Yardımcısı Av. Baran Güneş, CHP İlçe Başkanı Furkan Atalay, Belediye Meclis Üyeleri ve çok sayıda Mudanyalı katıldı. Başkan Yardımcısı Av. Baran Güneş, diyabetle mücadele bilincinin artırılması ve sağlıklı yaşamın teşvik edilmesinin önemini vurgulayarak, “Mudanya Belediyesi olarak hemşerilerimizin sağlığını önemsiyor ve adımlarımızı atıyoruz. En kıymetli hazinemiz olan sağlımızı koruyabilmek için hastalıkların farkında olmalı ve bilinçlenmeliyiz. Bu kapsamda şeker hastalığına odaklanan ve farkındalık oluşması amaçlayan Dünya Diyabet Günü’nde düzenlediğimiz etkinlikle herkesi farkında olmaya çağırıyor ve tüm hastalarımıza acil şifalar diliyorum.” dedi. Sağlıklı beslenme önemli Mudanya Devlet Hastanesi İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Ayten Girgin, diyabetin belirtileri ve güncel tedavi yöntemlerini anlatarak, hastalığın iyi kontrol edilmemesi halinde organlara zarar verebileceğini vurguladı. Girgin, “Diyabet eğitimi, sağlıklı ve dengeli beslenme, düzenli fiziksel aktivite ve iyi bakım hem Tip 1 hem de Tip 2 diyabet tedavisinin ana unsurlarıdır” dedi. Diyabetli kişilerde sağlıklı beslenme ile tüketilmemesi gereken gıdaları anlatan Uzman Diyetisyen Gönül Tuba Tarıkahya Ciğerli ise su tüketiminin önemine değinerek, ambalajında diyabetik yazan her ürünün kontrol edilmesi gerektiğine dikkat çekti. Üç ana üç ara öğün ile beslenmenin faydalarını anlatan Diyetisyen Beyza Demirsöz Meşhan da, uzun süre aç kalmanın risklerini anlattı. Diyabet hastalığında genetik faktörlerin yanı sıra çevresel faktörlerin de etkili olduğunu söyleyen Psikolog Özge Öztürk, diyabet teşhisi alan kişilerde oluşan psikolojik travmalardan bahsetti. Uygun fiziksel aktivitelerin diyabet hastalığına etkisini anlatan Fizyoterapist Pelin Polat ise yoğun ve şiddetli egzersizleri önermediklerini sözlerine ekledi. Söyleşinin ardından katılımcılara şeker ve vücut ölçüm analizleri yapılırken, diyabet hastalarına uygun beslenme örnekleri sunan özel yiyecekler ikram edildi.
Mersin’de diyabete dikkat çekildi
15 Kasım 2024 Cuma - 10:39 Mersin’de diyabete dikkat çekildi Mersin Büyükşehir Belediyesi, dünya genelinde hızla artan diyabet hastalığına dikkat çekmek amacıyla ’Dünya Diyabet Günü’nde belediye personeline kan taraması gerçekleştirdi. Yakalanmamak için neler yapılmalı ve yakalananların nasıl önlem alması gerektiğini personele anlatan Sağlık İşleri Dairesi Başkanlığından Dr. Cem Yılmazer, yeterli ve dengeli beslenme ile fiziksel aktivitenin önemine dikkat çekti. Özellikle ailesinde bu hastalığın geçmişi olan kişilerin daha da dikkatli olması gerektiğine değinen Yılmazer, yılda en az bir doktor kontrolü ile erken teşhis edilebileceğine vurgu yaptı. “Diyabette en önemli olan bilinçli olmak” Dünya Diyabet Günü kapsamında Mersin Büyükşehir Belediyesi hizmet binalarında şeker ölçümü yaptıklarını kaydeden Yılmazer, “Vatandaşların diyabet konusunda öncelikle bilinçlenmelerini sağlamalıyız. Şekerin nasıl ortaya çıkabileceğini öğretmeliyiz. Örnek olarak eğer çok fazla susuyorlarsa veya çok fazla tuvalete çıkılıyorsa bunlar şekerin ilk semptomları olabilir. Birinci basamak sağlık merkezlerine gidip, şeker için test yapılmasını isteyebilirler. Aynı zamanda düzenli doktor muayeneleri sayesinde şekerle alakalı bir durumla karşılaşılırsa erken teşhis edilmesi sağlanabilir” ifadelerine yer verdi. Doktor, dikkat edilmesi gerekenleri anlattı Diyabet hastalığı ile mücadele edenlere tavsiyelerde bulunan Yılmazer, “Uzman doktorlarımız eşliğinde tedavilerini devam ettirmeleri gerekir. Uzman doktorlarımız insülin dışı veya insülinle beraber şeker seviyesini kanda sağlıklı seviyelere indirmek için bu tür tedaviler verebilirler ve bu tedavilerle diyabet hastaları sağlıklı bir yaşam sürmeye devam edebilirler” diye konuştu. Hastalıkta nelere dikkat edilmesi gerektiğini de anlatan Yılmazer, “Çok fazla şekerli beslenmemeye gayret etsinler. Özellikle akşamları geç saatlerde çok fazla atıştırmalık yememeye dikkat etmeleri gerekir. Sabahları çok fazla şekerli besin tüketmemeleri gerekir. Diyabet genellikle kan şekerinin yükselmesiyle başlayan hastalık” şeklinde konuştu. Büyükşehir Belediyesi olarak her zaman hastalıkları önlemenin tedaviden daha önemli olduğuna dikkat çektiklerini belirten Yılmazer, herkesi bu konuda duyarlı olmaya davet etti.
Vücudunun sol kısmını 7 aydır kullanamayan kadın 3 aylık tedavi ile ayağa kalktı
15 Kasım 2024 Cuma - 10:26 Vücudunun sol kısmını 7 aydır kullanamayan kadın 3 aylık tedavi ile ayağa kalktı Eskişehir’de yaklaşık 7 ay önce geçirdiği beyin felci sonrası sol kol ve bacağını kullanamaz hale gelen Selda Kurt (48), Fizyomer Terapia Estetica Denta Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Tıp Merkezi’nde aldığı tedavi ile sağlığına kavuştu. Burada uzman hekimler gözetiminde robotik yüksek teknolojili cihazlarla Kurt, bağımsız bir şekilde yürüyebilir hale geldi. Eskişehir’de yaşayan Selda Kurt, 7 Mayıs’ta sabah uyandığında sol kolunda ve bacağında şiddetli bir uyuşukluk hissetti. Hastaneye kaldırılan 48 yaşındaki kadının kalbinden beyninin atardamarına bir pıhtı attığı ve inme geçirdiği anlaşıldı. Hastanedeki tedavisi tamamlanan Selda Kurt fizik tedavi ve rehabilitasyon için haziran ayında Eskişehir Fizyomer Terapia Estetica Denta Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Tıp Merkezi’ne geldi. Bu sırada sol el ve sol bacağını neredeyse hiç kullanamayan Kurt’un muayenesinin ardından tedavisine başlandı. Burada uzman hekimler gözetiminde el ve kol robotları, sanal gerçeklik tedavileri gibi yüksek teknolojili cihazlarla Kurt, bağımsız bir şekilde yürüyebilir hale geldi. Yine uygulanan tedavilerle kol eklem hareketi tamamen açık hale gelen hasta, kol gücü ve elinin hemen hemen tüm fonksiyonlarını yeniden kazandı. “Rehabilitasyon çok önemli bir konu” Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Dr. Rahmiye Berrin Akpınar, Selda Kurt’un son durumu hakkında bilgi verdi. Erken tedavinin öneminden bahseden Dr. Akpınar, “Hastamız bir inme hastası, yani beyin felci geçirmiş. Kendisi çok genç, henüz 48 yaşında. 7 Mayıs tarihinde sabah uyandığında sol kolunda ve bacağında şiddetli bir uyuşukluk hissediyor. Yataktan kalkıp toparlanmaya çalışıyor ancak yere düşüyor, hemen acil servise götürüyorlar. Osmangazi Üniversitesi’nde yapılan tetkiklerde kalbinden beyninin atardamarına bir pıhtı attığı, inme geçirdiği anlaşılıyor ve inme ünitesinde nöroloji servisine yatarak uzun süre izleniyor. Daha sonra durumu stabil hale gelince haziran ayında rehabilitasyon için bize yönlendiriliyor. Aslında ilk dönemde hiç yürüyemeyecek durumdayken, bize geldiğinde hafif destekle yürüyebilir haldeydi ancak eli ve kolu hemen hemen hiç çalışmayan bir durumdaydı. Ayrıca hem yoğun rehabilitasyon programlarıyla hem de burada kullandığımız el ve kol robotları, sanal gerçeklik tedavileri gibi yüksek teknoloji cihazlarla kendisi artık rahatlıkla bağımsız şekilde yürüyebilir hale geldi. Kol eklem hareketi tamamen açık hale geldi, kol gücü ve elinin hemen hemen tüm fonksiyonları yerinde. Birçok günlük aktivitesinde elini kullanabilir hale geldi. Tabii burada başarı nereden geliyor? Öncelikle nörolojide erken yapılan müdahaleler, sonrasında erken rehabilitasyon için tarafımıza yönlendirilmesi sayesinde. Çünkü bu inme hastalarında erken rehabilitasyon çok önemli bir konu. Yoğun şekilde terapi alması ve biraz önce sözünü ettiğim yüksek teknoloji cihazlarla, özellikle robotik cihazlarla beraber hastaların tedavilerine destek olmamız başarıyı beraberinde getiriyor ama tedavimiz burada bitti mi? Hayır, bitmedi. Özellikle inme sonrası ilk 1 yıl rehabilitasyon için çok önemlidir. Bu süre içerisinde ne kadar yoğun rehabilitasyon alınırsa, beyinde bir süreliğine beslenmemiş olan ve oksijensiz kalan alan kendini o kadar yenileyecektir. Dolayısıyla daha önümüzde zaman var ve hastamızın fonksiyonunu en üst düzeye taşımaya çalışacağız” dedi. “Sol tarafım yok gibiydi ama şu anda kullanabiliyorum” Yaşadığı süreci anlatan Selda Kurt, “Şu anda Fizyomer’de rehabilitasyon görüyorum. 7 Mayıs’ta rahatsızlandım; ondan sonra terapilerim başladı. Bir inme geçirdim. Bildiğim kadarıyla inmem epilepsinin kalbi tetiklemesinden dolayı olmuş. Beyine pıhtı attığı için inme geçirmişim. Sol kolumu, elimi ve bacağımı hiçbir şekilde hissetmiyordum. Ondan sonra tedavilere başladık, şu anda daha iyiyim. Tedavinin 3’üncü ayına gireceğim. Burası psikolojik olarak çok mutlu olduğum bir yer. Artık vücudumu daha iyi kullanıyorum. İlk geldiğimde elimi ve kolumu hiçbir şekilde kullanamıyordum, sol tarafım yok gibiydi ama şu anda kullanabiliyorum. Kendi işimi kendim görüyorum, ağırlığımı bile kaldırabiliyorum. Poşet taşıyabiliyorum, bu tarz işleri yapabiliyorum. Mesela önceden bunların hiçbirini yapamıyordum” ifadelerini kullandı.
“3 haftayı geçen öksürükler ihmal edilmemeli”
15 Kasım 2024 Cuma - 10:23 “3 haftayı geçen öksürükler ihmal edilmemeli” Uzun süreli öksürük hakkında bilgilendirmede bulunan Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Fatma Zengin, “3 haftayı geçen öksürüklere kronik-geçmeyen öksürük denmektedir. Geçmeyen öksürük bir takım farklı hastalıkların habercisi olabilir. En sık görülme nedenleri alerji, kronik hastalıklar (astım-KOAH), reflü, kalp yetmezliği, akciğer kanseri, ilaç kullanımıdır. Solunum sıkıntısına yol açan, ateş, kilo kaybı belirgin halsizliğin eşlik ettiği, göğüs ağrısı, boyunda şişlik ve kanlı balgamlı öksürüklerde acilen doktora başvurulmalıdır” dedi. İstinye Üniversitesi Medical Park Gaziosmanpaşa Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Fatma Zengin, öksürük konusunda açıklamalarda bulundu. “Sadece akciğer hastalıkları öksürüğe neden olmaz” Öksürüğün kısaca ne olduğundan bahseden Uzm. Dr. Zengin, “Öksürük hava yollarını temizlemeyi sağlayan koruyucu bir reflekstir. Zannedildiğinin aksine sadece akciğer hastalıkları öksürüğe neden olmaz. Geniz akıntısı, alerjen maddeler, sigara içimi, hava kirliliği, reflü ve bazı ilaçlar da öksürük nedenidir. En sık gribal-viral enfeksiyonlarda hava yollarını mukustan temizlemek için öksürük gerçekleşir” diye konuştu. “Sigara tüketenler risk altında” Hangi bireylerin risk altında olduğuna değinen Uzm. Dr. Zengin, “Kronik hava yolu hastalığı (astım ve KOAH gibi) olanlarda, alerjik bireylerde, sigara-tütün ürünlerini kullananlarda ve reflü tanısı olan kişilerde daha sık öksürük gözlenir” şeklinde konuştu. “Nefes darlığı varsa hekime başvurulmalı” Uzman hekime ne zaman başvurulması gerektiğine dikkat çeken Uzm. Dr. Zengin, “3 haftayı geçen öksürük, öksürüğe eşlik eden nefes darlığı ve göğüs ağrısı durumları, kanlı balgamlı öksürük ve tedaviye rağmen devam eden inatçı öksürüklerde hekime başvurulmalıdır” dedi. “Öksürüğün antibiyotiksiz geçmeyeceği düşüncesi yanlış” Uzun süreli öksürükten bahseden Uzm. Dr. Zengin, “3 haftayı geçen öksürüklere kronik-geçmeyen öksürük denmektedir. Geçmeyen öksürük bir takım farklı hastalıkların habercisi olabilir. En sık görülme nedenleri alerji, kronik hastalıklar (astım-KOAH), reflü, kalp yetmezliği, akciğer kanseri, ilaç kullanımıdır. Solunum sıkıntısına yol açan, ateş, kilo kaybı ve belirgin halsizliğin eşlik ettiği, göğüs ağrısı, boyunda şişlik ve kanlı balgamlı öksürüklerde acilen doktora başvurulmalıdır. En büyük yanılgılardan başta gelen ise, öksürüğün antibiyotik kullanmadan geçmeyeceği düşüncesidir. Öksürüğün vasfına, balgamlı olup olmadığına, geniz akıntısı veya alerjik durumla beraber seyredip seyretmemesine bağlı tedavi değişkenlik gösterir. Hasta nefes darlığı hissetmese de uzamış öksürükler astım habercisi olabilir” ifadelerini kullandı. “İlaç kullanımı sonrası da öksürük gelişebilir” Mesleklerinden dolayı bazı bireylerin de risk altında olduğunu anlatan Uzm. Dr. Zengin, “Alerjisi ve ailede astım öyküsü olanların ve mesleki olarak solunum yollarını etkileyecek işte çalışanların (kuaför, boyacı, temizlik işi, kimyasal sanayi işleri, inşaat tozu maruziyeti vs.) öksürük nedenlerinin astım olabilme ihtimali nedeniyle, şikayetleri olduğunda ihmal etmeden hekime başvuru yapmaları önemlidir. Bazı tansiyon ilaçlarının kronik kuru öksürüğü tetikleme etkisi bulunmaktadır. Yeni başlanan bir ilaç sonrası gelişen öksürükler de göz önünde bulundurulmalıdır” dedi. “Hırıltı ve solunum sıkıntısı eşlik eden öksürükler dikkate alınmalıdır” Öksürüklerin ihmal edilmemesi gerektiğini söyleyen Uzm. Dr. Zengin, “Uzun süre sigara içen kişilerde çoğu zaman öksürük sigaraya bağlanarak hekim başvurusu gecikmekte ve tanı koymak için zaman kaybı olmaktadır. Sigara içimi dahi olsa, uzayan ve farklı seyir gösteren öksürüklerde mutlaka radyolojik görüntüleme yapılmalıdır. Yatak bakımına muhtaç, alzheimer ve demans gibi hastalıkları mevcut çoğu ileri yaş hastalarda, beslenme sırasında yutkunma güçlüğüne bağlı öksürüklerde gelişebilecek aspirasyon nedenli öksürükler de önem arz etmektedir. Devamında hırıltı ve solunum sıkıntısı eşlik eden öksürükler dikkate alınmalıdır” diyerek açıklamalarını sonlandırdı.
Sağlık Turizm Federasyonu Başkanı Prof. Dr. Aysun Bay, KKTC Başbakan Yardımcısı Fikri Ataoğlu ile görüştü
15 Kasım 2024 Cuma - 10:07 Sağlık Turizm Federasyonu Başkanı Prof. Dr. Aysun Bay, KKTC Başbakan Yardımcısı Fikri Ataoğlu ile görüştü Türkiye Sağlık Turizm Federasyonu Başkanı Prof. Dr. Aysun Bay, KKTC Başbakan Yardımcısı Fikri Ataoğlu ile bir araya gelerek sağlık turizmi alanındaki fırsatları ve iş birliği imkanlarını değerlendirdi. Görüşmede, KKTC’nin sağlık altyapısının güçlendirilmesi ve gelecekteki projelerin önemi vurgulandı. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde sağlık turizmini geliştirmek amacıyla önemli adımlar atılıyor. KKTC programı kapsamında KKTC Başbakan Yardımcısı Fikri Ataoğlu’nu ziyaret eden Prof. Dr. Aysun Bay, KKTC’nin doğal bitki örtüsünün ve verimli topraklarının fitoterapi ve bitkisel ilaç üretiminde değerlendirilmesi gerektiğini belirtti. Sağlık ve turizmi birleştiren bu çalışmaların, KKTC’nin milli ekonomisine katkı sağlayacağı ve turistik cazibesini artıracağı ifade eden Prof. Dr. Bay, görüşmede sağlık turizmi kapsamında yapılacak yatırımlar ve iş birliği fırsatlarının ele alındığını söyledi. KKTC’nin sağlık turizminde yükselişi için stratejik iş birliği ASATUF Genel Başkanı Prof. Dr. Aysun Bay, daha sonra Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin 41. kuruluş yıl dönümü etkinlikleri kapsamında Girne Asker Hastanesi açılış törenine katıldı. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz ve siyasi parti temsilcilerinin katıldığı tören ile ilgili konuşan Prof. Dr. Bay, bu sağlık tesisinin Kıbrıs Türklerinin sağlık hizmetlerine katkı sunacağına, ada halkının sağlık alanında ihtiyaçlarını karşılayacağına vurgu yaptı. Yeni açılan Girne Asker Hastanesi’nde, Türkiye’den doktorlarında görev alacağı belirtilirken Türkiye ile KKTC arasındaki dayanışmayı pekiştiren hastanenin ada genelinde sağlık hizmetlerini güçlendirmesi bekleniyor. Açılışta ikili görüşmelerde ise KKTC için yeni hastaneler ve yeni sağlık turizmi hakkında istişarelerde bulunuldu. Prof. Dr. Aysun Bay, kendilerini adaya davet eden Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Sağlık Bakanı Dr. Hakan Dinçyürek’e teşekkür ederek imzalı kitabını takdim etti. ASATUF heyetinin, Bakan Dinçyürek ile ileriki günler de daha fazla fikir alışverişi için bir araya gelmesi bekleniyor.
Uzm. Dr. Muhtar, erkeklerde kısırlığa dikkat çekti
15 Kasım 2024 Cuma - 10:02 Uzm. Dr. Muhtar, erkeklerde kısırlığa dikkat çekti Özel Gaziantep MMT Amerikan Hastanesi Üroloji Uzmanı Uzm. Dr. Cengiz Muhtar, erkeklerde kısırlık hakkında açıklamalarda bulundu. Muhtar evlenen her altı çiftten birinin istemesine ve korunmasız ilişkiye rağmen çocuk sahibi olamama ihtimali olduğunu vurgulayarak, bu oranın yüzde 15-20 arasında değişiklik gösterdiğine dikkat çekti. MMT Amerikan Hastanesi Üroloji Uzmanı Uzm. Dr. Cengiz Muhtar, erkeklerde kısırlık hakkında bilgi vererek, çiftlerin yaşadığı bu önemli sağlık sorununun nedenlerini ve tedavi sürecini anlattı. Uzm. Dr. Muhtar, kısırlığın (infertilite) bir çiftin düzenli ve korunmasız ilişkiye rağmen bir yıl içinde gebelik elde edememesi durumu olarak tanımlandığını ifade etti. Dünya genelinde, kadın ve erkekte ciddi bir risk olmadığı durumlarda, çiftlerin çocuğu olmaması durumunun “infertilite” olarak kabul edilmesi için bir yıl beklenmesinin genel bir görüş olduğunu belirtti. Evlenen her altı çiftten birinin istemesine ve korunmasız ilişkiye rağmen çocuk sahibi olamama ihtimali olduğunu söyleyen Uzm. Dr. Muhtar, bu oranın yüzde 15-20 arasında değişiklik gösterdiğine dikkat çekti. Kısırlık vakalarında nedenlerin, genel olarak kadın ve erkek arasında eşit oranda paylaşıldığı ifade edildi. “Uzman tarafından değerlendirilmeli” Kısırlık şüphesi taşıyan çiftlerde bir yılın sonunda gebelik elde edilmediği durumlarda, kadınların jinekolog muayenesi, erkeklerin ise üroloji uzmanı tarafından değerlendirilmesi gerektiğini vurgulayan Uzm. Dr. Muhtar, “Erkeklerde yapılan testler ve gerekirse çekilen görüntülemeler sonrası tanı konulduğunu, ardından ise ameliyat veya ilaç tedavisi gibi uygun tedavi yöntemleri belirlenerek uygulanır. Tedavi sürecinde gerektiğinde her iki yöntem de birlikte uygulanabilir. Teşhis ve tedavi süreci bu adımlarla başlar” dedi. Uzm. Dr. Cengiz Muhtar kontrolünde, MMT Amerikan Hastanesi Üroloji Kliniği’nde, erkek kaynaklı kısırlık vakaları titizlikle değerlendirilmekte; gereken durumlarda cerrahi müdahale veya ilaç tedavisi uzman hekim eşliğinde uygulanır.
Veteriner adayları VR gözlükler sayesinde hayvanlarda otopsi yapmayı öğreniyor
15 Kasım 2024 Cuma - 09:53 Veteriner adayları VR gözlükler sayesinde hayvanlarda otopsi yapmayı öğreniyor Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi’nde VR gözlükler sayesinde öğrenciler, hayvanlarda otopsi yapmayı simülasyonun içerisine girerek uygulamalı olarak öğreniyor. Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi’nde Sanal Gerçeklik Eğitim Salonu kuruldu. Salonda üç boyutlu VR gözlüklerle hayvanlarda otopsinin yapıldığı bir simülasyonun içerisine giriliyor. Veteriner adayları, simülasyon sayesinde giyinme, hazırlanma, dezenfeksiyona uğrama, otopsiyi gerçekleştirme işlemlerini sanal ortamda gerçekleştiriyor. Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi Patoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sevil Atalay Vural, İHA muhabirine yaptığı açıklamada, “Bulunduğumuz yer sanal gerçeklik dersliği. Yaptığımız işlem de sanal gerçeklik. Genel anlamda otopsi olarak bilinen ama veteriner hekimlikte nekropsi (otopsi) dediğimiz ölüm sonrası kadavranın incelenme işlemini tamamen sanal simülasyonları kullanmak suretiyle gençlerimizin eğitiminde kullanmak hedefimiz” ifadelerini kullandı. Veteriner adaylarının gerçek hayatta yapacağı otopsi işlemlerini VR gözlükler sayesinde bir simülasyonun içerisinde deneyimleyebildiklerini belirten Prof. Dr. Vural, "Uygulamada gördüğünüz üzere önce giyinme, hazırlanma, salon girişlerinde dezenfeksiyona uğrama, kişinin kendi koruma önlemlerini alması ve akabinde salona geçerek nekropsi gerçekleştirmesini sağlıyoruz" diye konuştu. Bunun bir Ar-Ge projesi olduğunu aktaran Vural, projenin 3 yıldır geliştirilerek devam ettiğini kaydederek, “Bunun canlı ortamda gerçekleştiriliyormuş gibi o ortamı birebir gençlerimize hazır hale getirebilmek adına çok sayıda örneklemeler, video çekimleri, resimler yaparak her seferinde bir olumsuzluğu yok edip ya da en aza indirgeyerek destek veren firma ile beraber bu eylemi gerçekleştiriyoruz” şeklinde konuştu. Eğitime katılan öğrencilerin önce VR gözlükleri taktığını söyleyen Prof. Dr. Vural, şunları kaydetti: “O gözlüklerin üzerinden bu sanal ortama girmek suretiyle yapılması gereken eylemi bizim vermiş olduğumuz komutlandırmaları aktif hale getirerek yerine getiriyor. Fakat sanal ortamda bazen teknolojinin de imkanlarının kısıtlı olduğu ana denk geliyoruz ve bunu giderebilmek amacıyla eylemi gerçekleştiremediğimiz durumlarda videolardan destek alarak komutla eş zamanlı olarak o eylemin gerçek uygulamadaki gösterimini de aktarıyoruz. Sanal ortam ve video birbirini pareler olarak destekleyerek aktif halde öğrenci tarafından kullanılıyor.” "Uygulamayı sanal ortam içerisinde keyifle gerçekleştiriyoruz" Vural, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Aynı zamanda geri planda bunu monitör sisteme de aktardık. Sadece gözlüğü kullanan kişilerde kısıtlı kalsın istemedik. Arka planda gördüğünüz gibi buradaki kullanıcının görmüş olduğu görseli birebir televizyona aktarmak suretiyle arka planda bunu seyreden 20 tane öğrencimizin de eş zamanlı olarak yapılan eylemi görmesini sağlıyoruz. Orada geçen seslendirmeler hem Türkçe hem de İngilizce olarak gerçekleştirildi. İngilizce eğitim programımız da var. Her ikisiyle de öğrencilere verilmesi istenen kadavranın yokluğu sırasındaki eksikliği giderebilmek adına uygulamayı sanal ortam içerisinde keyifle gerçekleştiriyoruz.”