Yerel Haberler
Rize
24 Kasım 2024 Pazar - 09:33 Kendisini avukat olarak tanıtıp tehdit eden şahıstan şikayetçi oldu Rize’de kiracısına zam yapmak istediği sırada kiracısının "Avukatım" diye tanıştırdığı kişinin daha sonra avukat olmadığını öğrenen ve sahte avukatın tehditlerine maruz kalan kişi savcılığa suç duyurusunda bulundu. Rize’de yaşayan Kadir Ekşi isimli vatandaş, halaları ile ortak olduğu dükkanın kiracısı ile kira artışını konuşmak istedi. Bunun üzerine kendisinin avukatı olduğunu ifade eden kiracısı mal sahiplerini bir şahısa yönlendirdi. Ekşi ailesi ile görüşen şahıs orta yolu bulmaya hatta Ekşi ailesinin iddialarına göre işletmelerini kendilerinden cüzi bir ücret karşılığında satın almaya kalktı. Bunun üzerine bir araştırma yapan Kadir Ekşi, Rize Barosu’nda şahsı sorgulayınca avukat olmadığını öğrendi ve şahıs hakkında suç duyurusunda bulundu. Şahsın suç duyurusu üzerine halalarını arayarak tehdit ettiğini iddia eden Ekşi, can güvenliğinin olmadığını dile getirerek yetkilileri göreve çağırdı. Kendisini avukat olarak tanıtan şahsın hissedarlar arasında tartışma da çıkardığını iddia eden Ekşi, mağdurların şahıstan şikayetçi olduğunu ifade ederek “Mal sahibi olduğum bir işletmede bana kendisini kiracımın avukatı olarak tanıtı. Sadece bana değil hisse ortağım olan halama da kendisinin diplomalı belgeli avukat olduğunu beyan etti. Buna dair birtakım belgeler gösterdi. Bu konuyla ilgili kendisi benim dükkandaki hissemi almak istediğini söyleyerek çok cüzi bir miktarda beni kandırmaya ve dolandırmaya çalışarak hissemi almaya çalıştı. Fakat beni etrafımdaki dostlarım işe uyandırdı. Kendini avukat olarak tanıttığı hissedarlar arasında tartışma çıkardı, ses kayıtları aldı. Kendisi hakkında birçok mağdurun şikayeti ile suç duyurusunda bulunduk. Bu suç duyurusundan sonra takriben 45 gün, 2 ay oldu ancak herhangi bir işlem yapılmıyor” dedi. Kendisini avukat olarak tanıttığını söylediği şahsın, kendi halası Mehtap Ekşi’yi arayarak ‘Kadir dayak yesin, otursun’ şekline tehdit ettiğini de iddia eden Ekşi, “Bu şahıs bana kendi rızasıyla WhatsApp’tan göndermiş olduğu ses kaydında ‘Ben polisten ve adliyeden korkmam. Ben adliyede her türlü işimi yürütürüm’ şeklinde bana beyanda bulunuyor. Şöyle ki bu şahıs hakkında suç duyurusunda bulunduğum için halamı arayarak ‘Benim kardeşim hapisten adam bıçaklama suçundan yeni çıktı’, beni kastederek ‘Kadir dayak istiyor, dayağını yesin otursun’ şeklinde beyanda bulunuyor, soruşturmaya, kovuşturmaya yer olmadığına dair karar veriliyor ve ret kararı veriliyor. ‘Hepsi reddedildi ve reddedilecektir. Bana bir şey yapamazsınız’ diyor” ifadelerini kullandı. Kendilerini kandıran şahsın adliyede liseden mezun olabilmek için stajyer olarak çalıştığını ve bu sayede de Rize Adliyesi’nde birçok tanıdığı olduğunu, bu tanıdıklarının ismini sayarak kendilerini korkutmaya çalıştığını iddia eden Ekşi “Bu şahıs daha önce lisede okurken, adalet bölümü okumuş ve burada staj görmüş. Burada olan tanıdıklarının isimlerini de veriyor. Tarafı olmamasına rağmen dosyalar hakkında yasa dışı yollardan el altı suretle bizim şahsi dosyalarımız hakkında bilgi alıyor. Yani bu dosyaların tarafı değil böyle bir hakkı yok ama nasıl yapıyor bilmiyorum. Dosyalar hakkında bilgi alıyor ve benim hakkımda, şahsi dosyalarım hakkında bilgi alıp bunu benim halama iletiyor. Suç işliyor, göz göre göre çok ağır suç işliyor. Soruşturmalar kimi durduğu yerde duruyor, işleme konmuyor, kimi de 8 gün gibi komik bir süre içerisinde işlenmeden gerekli mevzuatlar uygulanmadan ret kararı veriliyor. Dalga geçer gibi bunun üzerine halamı arayıp ‘Soruşturmalar ret oldu. Ben ifadeye dahil gitmedim, gitmeyeceğim ve diğerleri de ret olacak diyor” dedi. Can güvenliğinin olmadığını sözlerine ekleyen Ekşi konuşmasının devamında “Can güvenliğim yok. Ailem, annem, babam ve ben. Tehdit edildiğime dair ses kaydıyla suç duyurusunda bulunmamıza rağmen tarafıma ne bir koruma kararı, ne bir tedbir kararı verilmemekle beraber şüpheli ifadeye çağırmadan, ses kayıtları incelemeye dahi alınmadan soruşturmaya ret kararı veriliyor” ifadelerini kullandı. Olayı anlatan Kadir Ekşi’nin halası Mehtap Ekşi ise kiracılarının kendisine ‘Avukatım var, onunla görüşün’ dediğini iddia ederek “Ben kendisini tanımam. 2024 yılı 1 Ocak’ta dükkanımıza gittiğimde kiracımız kendisinin avukatı olduğunu, hatta daha önce Edirne Keşan’da ikamet eden kız kardeşimi arayarak ‘Benim avukatım var’ dedi ve kendilerini avukat olarak görüştürdü. Bunlar da telefon ses kayıtlarında mevcuttur. Sonra ben ertesi gün İstanbul’da olan kız kardeşimin kızını aradım. Dükkanda yine kendisinin avukat olarak bana tanıttı ve ‘Ben avukatım, adliyede staj görüyorum’ dedi. Yeğenim ona ‘Avukat kartını at diye WhatsApp’tan’ söyledi. ‘Tamam şimdi yanımda yok ama eve gidince atarım’ dedi. Bütün telefon kayıtlarında mevcuttur, mahkeme tarafından alındığında o kayıtlar gerçek ortaya çıkar zaten” dedi.
Yoldan geçenlerin sürekli çiçek istemesi canından bezdirdi
20 Ağustos 2024 Salı - 11:30 Yoldan geçenlerin sürekli çiçek istemesi canından bezdirdi Rize’de bir sanat atölyesinde eğitmenlik yapan 48 yaşındaki Şaduman Öz, atölyenin penceresinde gözü gibi baktığı çiçekleri yoldan geçen herkesin istemesi üzerine cama "Satılık çiçek yoktur" yazısı astı. Müftü Mahallesinde bulunan bir sanat atölyesinin sahibi olan Şaduman Öz, iş yerini süsleyen çiçeklere gözü gibi bakıyor. Öz, çiçeklerini atölyesinin dışında ve perceresinin önünde sergilerken, yoldan geçenler de sürekli kendisinden çiçeklerden istemesi nedeniyle bunalınca ilginç bir çözüm buldu. İş yerinin önünden geçenlerin çiçeklerin fiyatını sorması, sürekli çiçek istemesi hatta bazılarının "Kocamın mezarına gidiyorum çiçek verir misin?" diyerek çiçek almaya çalıştığını kaydeden Öz, çareyi atölyesinin dışında her bir köşeye "Satılık çiçek yoktur" yazmakta buldu. Yoldan geçen herkesin çiçek istemesi üzerine bu yazıyı astıklarını belirten Şaduman Öz, “Atölye tam yol üstü olduğu için hep problem yaşıyorum. Çiçeklerimle dekorasyon yaptım. Burada çok çiçeklerim vardı. Giden gelen abla çiçek verir misin, çiçekler ne kadar diye soruyorlardır. En son bir gün elamanım aradı beni kadınlar arık kocamın mezarına gidiyorum çiçek alabilir miyim diyorlar. Bizde artık dayanamadık. Bunu yazmama rağmen hala benden çiçek istiyorlar. Saksıları ben dekore ediyorum. Eskiden çok sevmezdim. Yaşlanınca mı diyeyim artık sevmeye başladım. Onları arttırıyorum, bakıyorum. İsteyene veriyorum ama çok ısrarcı olunca çiçeklerime kıyamıyorum. Dediğim gibi bunları çok seviyorum. Çiçekler hele açınca bir o kadar daha mutlu oluyorum. Bazen beni üzüyor. Vicdanen de üzülüyorum. Onlar benim çiçeklerim onları ben veremem. Satmayı şu an düşünmüyorum. Biraz espri olsun dedim. Hatta bazen ‘Abla çiçekler satılık değil ama ben gene de sorayım’ falan diyorlar” ifadelerini kullandı.
36 yıl önce verdiği düğün sözünü tuttu
18 Ağustos 2024 Pazar - 14:50 36 yıl önce verdiği düğün sözünü tuttu Rize’nin Pazar ilçesinde yaşayan 57 yaşındaki Mikail Karbuz kaçırarak evlendiği Nebahat Karbuz’a 36 yıl önce verdiği düğün sözünü tuttu. Rize’nin Pazar ilçesi Aktepe köyünde yaşayan 57 yaşındaki Mikail Karbuz ile 54 yaşındaki Nebahat Karbuz, 36 yıl önce birbirlerini severek evlenme kararı aldılar. Fakat aile büyüklerinden izin olmayınca Mikail Karbuz eşi Nebahat Karbuz’u kaçırarak evlenmek zorunda kaldı. Eşine düğün yapamayan Mikail Karbuz, 36 yıl önce düğün yapacağına dair söz verdi. 36 yıllık evlilik hayatlarında 3 çocukları olan ve onların da evlenmelerine yardımcı olan çift, kendi düğünlerini bir türlü gerçekleştiremedi. Çiftin çocuklarından da 6 torunları oldu. Mikail Karbuz, yıllar önce eşine verdiği düğün sözünü ise şimdi yerine getirdi. Mikail Karbuz, öncelikle Nebahat Karbuz’u istemeye gitti. İsteme merasimi sonrası tulum ile birlikte düğün yapıldı. Çift 36 yıl sonra damatlık ve elbise giyerek yapamadıkları düğünü gerçekleştirdikleri için mutlu olduklarını belirtti. “36 sene içerisinde kendisine güzel bir düğün yapacağımı söylemiştim” 36 yıl önce verdiği sözü tutarak düğün yaptığını ifade eden Mikail Karbuz, “36 sene önce Nebahat Azaklı’yı genç kız iken kaçırarak evlendim. 36 sene içerisinde kendisine güzel bir düğün yapacağımı söylemiştim. İmkanlarımız el vermemişti. Çocuklarımız oldu. Onları büyüttük ve evlendirdik. Şu anda imkânım oldu. Bu vaziyette bir düğün yaptık. Güzel bir şey oldu. Eşime de teşekkür ediyorum bunu kabul ettiği için. 3 çocuğumuz ve 6 tane torunumuzla düğünümüzü devam ettiriyoruz. Şimdi gençlerin bu düğün salonlarında yaptıkları düğünler hiçbir şey değil. Eski geleneklerimiz ile köylerde düğün yapmalarını istiyorum. Karı koca olarak çok sabırlı olmalarını, kısa zamanda boşanmaların olmamasını diliyorum” ifadelerini kullandı. “İçimizde kalmıştı” 36 yıl sonra eşinin düğün yapmasından ötürü çok mutlu olduğunu belirten Nebahat Karbuz, “Büyüklerimiz gençlik zamanlarımızda düğünümüzü yapmadılar. İçimizde kalmıştı. 36 yıl sonra eşim böyle bir şey düşünmüş. Eşimden çok razıyım. Gençler düğünlerini aynen böyle yapsınlar, geleneklerimizi sürdürsünler” şeklinde konuştu. “Bugün dedemin ve anneannemin düğünü var” Dedesi ve anneannesinin düğününe geldiklerini söyleyen çiftin torunlarından Erem Zümra Avcı, “Bugün dedemin ve anneannemin düğünü var. Dedem anneannemi kaçırmıştı. Düğün yapamadıkları için dedem de bugün düğün yapmaya karar vermiş” dedi. “Ben de çok mutluyum” Dedesi ve anneannesinin düğününe geldiği için mutlu olduğunu söyleyen torunlardan Mina Dila Avcı ise, “Bugün dedem ve anneannemin düğününe geldim. Onlar zamanında düğün yapmadılar. Bu akşam yaptılar. Ben de çok mutluyum” diye konuştu. “Kaçarak evlendikleri için içlerinde kalan heveslerini düğün yaparak sonlandırdılar” Yavuzköy Muhtarı İdris Kambur ise, “Birçok zaman düğüne gideriz. Maalesef düğünler eve gidene kadar. Günümüzde bu evlilikler bazen kısa sürebiliyor. Bu arkadaşlarımız canıgönülden birbirlerini severek evleniyorlar. Fakat şu anda bulunduğumuz düğünde bunlar birbirlerine kaçarak evlendikleri için içlerinde kalan heveslerini düğün yaparak sonlandırdılar. Biz de bu düğüne katıldık. Torunları ve çocukları var” ifadelerini kullandı.
36 yıl önce verdiği düğün sözünü tuttu
18 Ağustos 2024 Pazar - 14:26 36 yıl önce verdiği düğün sözünü tuttu Rize’nin Pazar ilçesinde yaşayan 57 yaşındaki Mikail Karbuz kaçırarak evlendiği Nebahat Karbuz’a 36 yıl önce verdiği düğün sözünü tuttu. Rize’nin Pazar ilçesi Aktepe köyünde yaşayan 57 yaşındaki Mikail Karbuz ile 54 yaşındaki Nebahat Karbuz 36 yıl önce birbirlerini severek evlenme kararı aldılar. Fakat aile büyüklerinden izin olmayınca Mikail Karbuz eşi Nebahat Karbuz’u kaçırarak evlenmek zorunda kaldı. Eşine düğün yapamayan Mikail Karbuz, 36 yıl önce düğün yapacağına dair söz verdi. 36 yıllık evlilik hayatlarında 3 çocuklarının bakımlarını ve daha sonrasında evlenmelerine yardımcı olan çift, kendi düğünlerini bir türlü gerçekleştiremedi. Çiftin çocuklarından da 6 tane de torunları oldu. Mikail Karbuz, yıllar önce eşine verdiği düğün sözünü ise şimdi tutabildi. Mikail Karbuz, öncelikle Nebahat Karbuz’u istemeye gitti. İsteme merasimi sonrası tulum ile birlikte düğün yapıldı. Çift 36 yıl sonra damatlık ve elbise giyerek yapamadıkları düğünü gerçekleştirdikleri için mutlu olduklarını belirtti. “36 sene içerisinde kendisine güzel bir düğün yapacağımı söylemiştim” 36 yıl önce verdiği sözü tutarak düğün yaptığını ifade eden Mikail Karbuz, “36 sene önce Nebahat Azaklı’yı genç kız iken kaçırarak evlendim. 36 sene içerisinde kendisine güzel bir düğün yapacağımı söylemiştim. İmkanlarımız el vermemişti. Çocuklarımız oldu. Onları büyüttük ve evlendirdik. Şu anda imkânım oldu. Bu vaziyette bir düğün yaptık. Güzel bir şey oldu. Eşime de teşekkür ediyorum bunu kabul ettiği için. 3 çocuğumuz ve 6 tane torunumuzla düğünümüzü devam ettiriyoruz. Şimdi ki gençler bu düğün salonlarında yaptıkları düğünler hiç bir şey değil. Eski geleneklerimiz ile köylerde düğün yapmalarını istiyorum. Karı koca olarak çok sabırlı olmalarını, kısa zamanda boşanmaların olmamasını diliyorum” ifadelerini kullandı. “İçimizde kalmıştı” 36 yıl sonre eşinin düğün yapmasından ötürü çok mutlu olduğunu belirten Nebahat Karbuz, “Büyüklerimiz gençlik zamanlarımızda düğünümüzü yapmadılar. İçimizde kalmıştı. 36 yıl sonra eşim böyle bir şey düşünmüş. Eşimden çok razıyım. Şimdi ki gençler düğünlerini aynen böyle yapsınlar. Geleneklerimizi sürdürsünler” şeklinde konuştu. “Bugün dedemin ve anneannemin düğünü var” Dedesi ve ananesinin düğününe geldiklerini söyleyen çiftin torunlarından Erem Zümra Avcı, “Bugün dedemin ve anneannemin düğünü var. Dedem anneannemi kaçırmıştı. Düğün yapamadıkları için dedemde bugün düğün yapmaya karar vermiş” dedi. “Bende çok mutluyum” Dedesi ve anneannesinin düğününe geldiği için mutlu olduğunu söyleyen torunlardan Mina Dila Avcı, “Bugün dedem ve anneannemin düğününe geldim. Onlar zamanında düğün yapmadılar. Bu akşam yaptılar. Bende çok mutluyum” diye konuştu. “Kaçarak evlendikleri için içlerinde kalan heveslerini düğün yaparak sonlandırdılar” Yavuzköy muhtarı İdris Kambur ise, “Birçok zaman düğünü gideriz. Maalesef düğünler eve gidene kadar. Günümüzde bu evlilikler bazen kısa sürebiliyor. Bu arkadaşlarımız canı gönülden birbirlerini severek evleniyorlar. Fakat şu anda bulunduğumuz düğünde bunlar birbirlerine kaçarak evlendikleri için içlerinde kalan heveslerini düğün yaparak sonlandırdılar. Biz de bu düğüne katıldık. Torunları ve çocukları var” ifadelerini kullandı.
Rize Ziraat Odası çay üreticisine destek için çay tohumu yağı fabrikası kuruyor
18 Ağustos 2024 Pazar - 13:10 Rize Ziraat Odası çay üreticisine destek için çay tohumu yağı fabrikası kuruyor Rize Ziraat Odası, çay üreticisine maddi destek sağlamak amacıyla çay tohumu yağı fabrikası kuruyor. Rize Ziraat Odası çay üreticisine maddi destek sağlamak için yeni bir projeye adım attı. Rize Ziraat Odası üreticilerden çay tohumlarını alarak çay tohumu yağı üretmek üzere fabrika kuruyor. Fatih Mahallesi’nde Rize Ziraat Odası’na ait AR-GE bahçesinde 500 metrekare alanda kurulum çalışması başladı. Fabrikayla birlikte çay tohumu değerlendirilerek üreticiye maddi destek sağlanacak. İlk etapta 20 ton çay tohumu alınarak 2 ton çay tohumu yağı üretilmesi planlanıyor. Oda, elde edeceği yağla kendi markasıyla sabun üretimi yapacak. Kalan yağları da kozmetik fabrikalarına satacak. Fabrikanın yıl sonunda üretime geçmesi planlanıyor. “Fabrikamızda 2 ton çay tohumu yağı üreteceğiz” Konu ile ilgili olarak açıklamalarda bulunan Ziraat Odası Başkanı Bünyamin Arslan üreticilere destek amaçlı bu projenin yapıldığını belirterek, “Hem çayımıza hem de üreticilerimize değer katacak çalışmalar yürütüyoruz. Çay tohumu yağı kıymetli bir ürün ve son yıllarda bu ürünün fark edilmesi ile yeni bir alan açıldı. Biz de üreticilerimize maddi destek sağlamak amacıyla Çay Tohumu Yağı Fabrikası kuruyoruz. Üreticilerimizin topladıkları tohumları satın alarak onlara destek sağlamış olacağız. İlk etapta 20 ton çay tohumu almayı planlıyoruz. Kurulum çalışmaları devam eden ve yıl sonunda faaliyete geçirmeyi hedeflediğimiz fabrikamızda 2 ton çay tohumu yağı üreteceğiz. Kendi sabun markamızı üretmeyi planlıyoruz. Kalan yağıda kozmetik fabrikalarına satacağız. Bağlantılarımızı artırarak üreticilerimizden daha fazla çay tohumu almaya çalışacağız. Herkes için hayırlı uğurlu olsun” ifadelerini kullandı.
Rize Valisi İhsan Selim Baydaş: “Türkiye’nin en büyük 4. lojistik limanı Rize’de yapılıyor”
17 Ağustos 2024 Cumartesi - 12:57 Rize Valisi İhsan Selim Baydaş: “Türkiye’nin en büyük 4. lojistik limanı Rize’de yapılıyor” Rize Valisi İhsan Selim Baydaş, İyidere Lojistik Limanı’nın tamamlandığında Türkiye’nin en büyük 4. lojistik limanı olacağını söyledi. Rize Valisi İhsan Selim Baydaş, Rize Valiliğinde basın mensuplarıyla bir araya geldi. Vali Baydaş, basın toplantısında önemli projelerle ilgili açıklamalarda bulunurken basın mensuplarının da sorularını yanıtladı. Vali Baydaş, ilk olarak Rize Valiliği Hükümet Konağının zemininde korozyonların olduğunu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a bu durumu aktardıklarını ve yeniden yapılması için projenin bir yıl içerisinde başlayacağını belirtti. Rize Valiliği Hükümet Konağının yeniden yapılması için çalışıldığını ve bir dahaki yıl projenin başlamasını planladıklarını ifade eden Rize Valisi İhsan Selim Baydaş, “Cumhurbaşkanımızın bir önceki teşrifinde biz kendisini Hükümet Konağımızda konuk ederken kendisine, bu bina artık ihtiyaca yanıt vermiyor hem de burayla ilgili bir çalışma yapmak istiyoruz dedik. Burası da dolgu üzerinde ve zeminde korozyonlar var. Bir çalışma yapmak istediğimizi ifade ettik. O çalışmayı sessiz sedasız bir biçimde yapıyorduk. Belediye başkanımızla oturup da konuştuk. Cumhurbaşkanımızın son ziyaretinde yeni Hükümet Konağıyla ilgili projeyi kendisine takdim ettik. İçişleri Bakanımız Ali Yerlikaya da 2025 programına ekleyeceklerini ifade ettiler. Rize Hükümet Konağını inşallah yenileyeceğiz. Şu an sadece görsel olarak var. Detay çalışmaları başladı. Resmi yazışmaları başladı. Yer ve planlama çalışmalarını yapacağız. İçerisinde hangi birimlerin olacağını yönetiyoruz. İçişleri Bakanlığımızla yazışmaları başlattık. Önümüzdeki sene başlamayı planlıyoruz. Bu büyüklükteki bina yaklaşık 2 yıl sürer. Yeni Hükümet Konağı inşallah şehre hizmetine hem de gelecek yıllarına katmış olacağız” ifadelerini kullandı. Türkiye’nin en büyük dördüncü lojistik limanının Rize’de yapıldığını belirten Vali Baydaş, “Bu şehrin en büyük meselelerinden birisi lojistik limandır. Ben 16 Ağustos 2023’te göreve başladım. 17 Ağustos 2023’te de gittiğim ilk yer lojistik limanıydı. Hiç gündemden düşürmememiz gereken şey lojistik limandır. Türkiye’nin en büyük 4. lojistik limanı şehrimize yapılıyor. Bu limanın verimli çalışabilmesinin en önemli adımlarından bir tanesi limanı besleyecek yolların olmasıdır. Ovit Tüneli ve Ovit Tünelinin önünde ve arkasında yer alan İkizdere ve Erzurum bağlantı yollarının yapılması meselesidir. O limanın demiryolu bağlantısının olabilmesidir. Bana sorarsanız Asya’yı Avrupa’ya bağlayan demiryolu hattını Karadeniz’e ulaşacak noktasını Ovit Lojistik Liman bağlantısının olması lazım. Bu konu birçok sefer gündeme geldi” şeklinde konuştu.
Taş ve mıcır üretim tesisleri köy halkını canından bezdirdi
16 Ağustos 2024 Cuma - 10:58 Taş ve mıcır üretim tesisleri köy halkını canından bezdirdi Rize merkeze bağlı Zincirliköprü köyünde vadi içerisinde bulunan 9 ayrı mıcır ve taş üretim tesisleri vatandaşı canından bezdirdi. Yıllar geçtikçe vatandaşın kanayan yarası haline gelen mıcır ve taş üretim tesisleri için köy halkı bir çözüm bulunmasını istiyor. Sıcak havalarda içeriye ağır tonajlı araçların geçişi sırasında yükselen tozlardan ötürü cam bile açamayan yöre halkı, bir an önce tesislerin başka bir yere taşınmasını talep ediyor. Köyde bazı ev sakinleri toza karşı tedbir için camlarının önüne branda bile çekerken, köydeki çocukların ağır tonajlı araçların geçmesinden ötürü sokağa korkarak çıktığını belirten köylüler, çevre kirliliği oluşturan tesislerin önünde protesto eylemi gerçekleştirdi. “Toz ve sesten ötürü köyümüz yaşanamaz hale gelmiştir” Toz ve sesten ötürü köyün yaşanamaz haline geldiğini belirten Ali İhsan Karadavut, “Bu dere vadisinde 10 yıl içerisinde peyderpey kurulan beton üreten, taş üreten, aşırı ses ve toz olan tesisler yüzünden artık bölgemiz yaşanılamayacak hale geldi. Biz burada sıkıntısız yaşarken ticaret adı altında Zinciliköprü’den 2 kilometre yukarıya kadar tesis nedeniyle pencereyi açtığın itibaren hava yerine toz girmekte. Yaşam şartlarımızı son derece çekilmez, katlanamaz hale getirmekte. Biz zaman zaman ilgili kurumlara sözlü ve yazılı müracaatlarımız oldu. Bu tesisler ciddi hizmet ürettiği için bunlara bir engel olamadılar. Onlarca dilekçemiz var. Neticede hiçbir şey alamadık. Aksine bu tesisler çoğalmaktadır. Bu şikayetlerimizin dikkat alına alınmamaktadır. Hafif görülmekte. Bu toz sıradanmış gibi görüyorlar. Bizimkisi çok fazla. Yaşanamaz hale gelmiştir. Bizim köyümüz 2 mahalleden oluşmaktadır. Burada yaklaşık 100 hane var. Burada da yaklaşık 200-300 insan bu mağduriyeti doğrudan yaşamakta” ifadelerini kullandı. “Deniz üzerinde bunlar için yapılsın bir yer gitsinler orada çalışsınlar” Tesislerin başka bir yere taşınması gerektiğini vurgulayan Şenol Artar, “Türkiye’nin her noktasında bütün tesisler için ayrı bölgeler var. İnsanlardan bağımsız. Deniz üzerinde havaalanı yapılıyor. Deniz üstünde liman yapılıyor. Deniz üzerinde de bunlar için yapılsın bir yer gitsinler orada çalışsınlar. Bunlar kazanacaklar. Kendileri Amerika’da falan gezecek. Bizim çoluk çocuğumuz virüs kapacak, yeter. Ben annemi hastaneye getirip götürmekten köyüme getiremiyorum” şeklinde konuştu. “Köyümüzün eski halinden eser kalmadı” Köyün eski halinden eser kalmadığını ifade eden Havva Dingin, “Biz gerçekten mağdur durumdayız. Eski köyümüzü geri istiyoruz. Bu bütün bölge yeşillik alandı. Dere vardı. Bizim çocukluğumuz derenin kenarında piknik yaparak geçti. Şimdi çocuklarımızı bakkala gönderemiyoruz. Sabahları çocuklarımız sesten sıçrayarak uyanıyor. Tozdan zaten bıktık. Sıcaktan evimizin pencereleri açalım diyoruz, açamıyoruz. Sağlığımız gitti” diye konuştu. “İnsanlar şehirden kaçıyor köye geliyor, biz köyden bıktık” Köy halkından Esra Yetim ise“Millet güneşli havada çamaşır asar. Ben yağmurun yağmasını bekliyorum. Yağmur yağsın ki tozlar havaya kalkmasın. 2 yaşında oğlum var onunla sokağa çıkamıyorum. İnsan şehirden kaçıyor köye geliyor, biz köyden bıktık. Sessizlik istiyoruz, toz istemiyoruz” açıklamasında bulundu.