ÇEVRE - 01 Mart 2024 Cuma 17:27

Osmaniye’de iki metruk bina, belediye ekiplerince yıkıldı

A
A
A
Osmaniye’de iki metruk bina, belediye ekiplerince yıkıldı

Osmaniye Belediyesi, halkın güvenliğini tehdit eden ve uyuşturucu bağımlısı şahısların mesken haline getirdiği metruk binaların yıkım işlemlerini sürdürüyor. Ekipler, bu kapsamda bir günde iki binanın yıkımını gerçekleştirdi.


Osmaniye Belediyesi Fen İşleri Müdürlüğüne bağlı ekipler, çevre halkının güvenliğini tehdit eden, uyuşturucu madde ve alkol bağımlısı şahısların mesken haline getirdiği, görüntü kirliliği ve güvenlik açısından rahatsızlık veren metruk binaların yıkım işlemlerini sürdürüyor. Bu çerçevede, Mareşal Fevzi Çakmak ve Cumhuriyet Mahallesinde belirlenen iki metruk bina, polis gözetiminde, iş makinaları ile yıkıldı.


Mahalle sakinleri; bu tür binaların yıkılması ile görüntü kirliliğinin ve suç yuvalarının ortadan kalktığını ifade ederek, belediye yetkililerine yapılan çalışmalardan dolayı teşekkür ettiler.



Osmaniye’de iki metruk bina, belediye ekiplerince yıkıldı

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Antalya Mevlüt Çavuşoğlu: "İsrail’in bu saldırganlığı sonucunda bölgemizde gerilim arttı" AK Parti Antalya Milletvekili Mevlüt Çavuşoğlu, "Güneyimizde İsrail’in vahşeti, soykırım ve savaş suçu halen devam ediyor ve genişliyor. Tüm bu krizler, terör, diğer istikrarsızlıklar çatışmalar ki dünyadaki çatışmaların yüzde altmışı bizim etrafımızda. Bunlara rağmen ülkemiz bir istikrar adası olarak yoluna devam ediyor ve İsrail’in bu saldırganlığı sonucunda da bölgemizde gerilim arttı. Böyle bir dönemde dün bakanlarımızın sunumunu da dinledik. Ülkemizde sağduyunun hakim olması ve özellikle de siyasi partiler arasında da bir yumuşamanın olması ülkemizin hayrınadır" dedi. ATSO 142. Yıl Vergi ve Ali Bahar Özel Ödülleri Töreni, ATSO Atatürk Konferans Salonu’nda yapıldı. Tören öncesi geçtiğimiz aylarda aramızdan ayrılan merhum Ali Bahar anısına Kemer Belediyesi orkestrası ve Antalya Üstün Kent Orkestrası’ndan çocuklar müzik aletleri eşliğinde şarkılar söyledi. “Neredeyse her yıl bir Korkuteli şehrimize ekleniyor” Törenin açılış konuşmasını yapan Antalya Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Yusuf Hacısüleyman, Antalya’nın sanayide, Ar-Ge’de, teknolojide ve turizmin her alanında büyümeye devam ettiğini dile getirdi. Hacısüleyman, “Antalya’nın ekonomik ve sosyal görünümüne göz atarsak; dünyanın doğrudan uçuşla en fazla turist alan 4. şehri, Türkiye örtü altı varlığında 1. ili, ekonomi açısından Türkiye’nin en büyük 6. ekonomisi, Türkiye GSYH’sinde aldığı pay yüzde 3,4, Türkiye’nin en hızlı büyüyen ili, Türkiye’nin ekonomik büyümesine en fazla katkıyı veren ikinci il, bankalarda en fazla mevduat tutulan 4. il, bankalardan en fazla kredi kullanılan 4. il, yabancılara konut satışında birinci sırada, iller arası rekabet sıralamasında 4.il olduğumuzu görmekteyiz. Son 20 yılda nüfusu en çok artan 3. İl olma özelliğine sahip olan Antalya, her yıl 60 bin kişiye daha ev sahipliği yapıyor. Neredeyse her yıl bir Korkuteli şehrimize ekleniyor. Bu rakamın 38 bini iç ve dış göç olarak gerçekleşiyor” ifadelerini kullandı. “Konaklama vergisinin en azından yarısı yerel yönetim bütçelerine bırakılmalı” ATSO Başkanı Yusuf Hacısüleyman, Antalya’nın turizmin başkenti olmasından duydukları memnuniyeti belirterek, konaklama vergisinden elde edilen gelirin yarısının yerel yönetimlere bırakılması gerektiğini ifade etti. Hacısüleyman, şu ifadelere yer verdi: “Dünya Turizm Hareketi içinde beğenilen ve sevilen bir il olmaktan, Türkiye’nin turizm başkenti olmaktan çok mutluyuz ancak, ilave yüklerin de farkındayız. Bu çerçevede uygulanmakta olan konaklama vergisinden elde edilen gelirin en azından yarısı, gelirin elde edildiği illerin, yerel yönetim bütçelerine bırakılmalı ve turizmin getirdiği alt yapı ve üst yapı ile ilgili ilave yüklerin hafifletilmesinde, kullanılmalıdır. Antalya’nın hızla artan nüfusu, turizmin başkenti oluşu ve gelişen ekonomisi, işyeri planlamasında da, daha stratejik bir yaklaşımı gerekli kılıyor. Nüfusa dayalı işyeri planlaması, bölgelere göre doğru işyeri dağılımını sağlayacak ihtiyaç analizi yapılması, hem ticari altyapıyı güçlendirecektir, hem de şehrin dengeli büyümesine katkıda bulunarak, iş yeri enflasyonunu önleyecektir.” “Su kaynakları sürdürülebilir şekilde yönetilmeli” Hacısüleyman, Antalya Ticaret ve Sanayi Odası olarak, Antalya’yı birleştiren, Antalya’nın sesi olan, Türkiye’nin tamamına ışık tutan, yol gösteren bir kurum olarak çalışmalarını sürdürdüklerini kaydetti. Antalya’nın güçlü bir tarım merkezi olduğunun altını çizen Yusuf Hacısüleyman, Antalya’dan gerçekleştirilen tarım ürünleri ihracatının milyonlarca insanın ihtiyacını karşıladığını belirtti. Hacısüleyman, şöyle devam etti: “Ancak, bu üretim gücü, su ve toprağın değerini bilmekle doğrudan ilişkili. Su ve toprak, hayatın temelidir; fakat her ikisinin de sonsuzmuş gibi kullanılmaması gerektiğini unutmamalıyız. Su kaynaklarımız ve toprağın verimliliği sınırlıdır ve bunların sürdürülebilir şekilde yönetilmesi, geleceğimizi güvence altına alacaktır.” Konuşmasına merhum Ali Bahar’ı anarak başlayan TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, Antalya’nın sadece Akdeniz’in değil, dünya genelinde turizmin, ticaretin ve tarımın merkezi haline geldiğini kaydetti. Hisarcıklıoğlu, “2023 yılında şehrimize gelen 15 milyon turist ve 5 milyar doların üzerindeki tarımsal ihracat, bu başarıyı daha da somutlaştırıyor. Bunu da hak ettikleri ödüllerini alan girişimciler eliyle yaptı. Antalya’da tüccar ve sanayicilerimizi en iyi şekilde temsil eden Antalya TSO’muzla da ayrıca iftihar ediyorum. Antalya’nın marka şehri olmasında, ATSO’nun çalışmalarının çok büyük rolü olmuştur” ifadelerini kullandı. “Sen ayrı ben ayrı, etrafımızdaki ateş geliyor” Konuşmasında birlik vurgusu yapan TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu, Orta Doğu’da ve Rusya-Ukrayna arasında yaşanan savaşa işaret etti. Hisarcıklıoğlu, “Kuzeyimizde ve güneyimizdeki savaşın ateşi giderek büyüyor, nereye gittiği belli olmayan bir dönemdeyiz. Bu sıkıntılı süreçte öncelikle birlik ve beraberliğimizi muhafaza etmeliyiz. Birbirimizi ötekileştirmeyelim, birbirinizi sevin. Farklı etnik kökenlerden olabiliriz, farklı mezheplerden olabiliriz, farklı siyasi görüşlerimiz olabilir ama insan olmanın özelliği birbirini sevmekten geçiyor. Kimseyi; fikrinden, görüşünden, inancından dolayı dışlamayalım. Birbirimizi sevelim ve saygı duyalım. Farklılıklarımızı ortaya getireceğiz, hep beraber tartışacağız, ortak akılda birleşeceğiz. Bunu yaparsak başarırız. Bunu gördüğüm tablolar da oluyor. Antalya’da çıkan yangınlarda hep beraber buradaydık, herkes bir olmuştu. Sen ayrı ben ayrı, etrafımızdaki ateş geliyor. Bu Cennet vatanda sıkıntıya girebiliriz. Onun için diyorum ki; Allah bize kalp vermiş sevgi için, ne olur birbirinizi sevin" dedi. Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek de konuşmasına merhum Ali Bahar’ın salonda bulunan ailesine sabır dileyerek başladı. Böcek, “Antalyamız sadece turizmin değil tarımın ticaretin sanayinin ve teknolojinin de merkezi haline gelmiştir. Bu başarı, sizlerin de vizyonu cesareti ve azmi sayesinde gerçekleştirilmektedir. ATSO’nun dinamizmi, Antalya’yı ulusal ve uluslararası arenada bir marka şehir olma yolunda en önemli itici güçlerden birisidir” ifadelerini kullandı. “Antalya’mızdan ihraç edilen ürünlerin sayısı da miktarı da artıyor” Eski Dışişleri Bakanı ve AK Parti Antalya Milletvekili Mevlüt Çavuşoğlu ise konuşmasında merhum Ali Bahar’ın hayata geçirdiği projeleri hatırlattı. Çavuşoğlu, Antalya’nın ihracat rakamlarına dikkat çekerek, şu ifadelere yer verdi: “Antalya’mız üretiyor. Sadece turizmde değil artık her alanda Antalya’mız üretiyor. Ürettikçe tüm Türkiye’ye de satıyor. İhracat da yapıyor, Antalya’mızdan ihraç edilen ürünlerin sayısı da miktarı da artıyor. Elde ettiğimiz gelir de artıyor. Tıpkı Antalya’ya gelen turist sayısında artış olduğu gibi ve turizmden elde ettiğimiz kişi başına gelirin arttığı gibi. Bu Antalyalı iş insanlarımızın başarısıdır. Elbette devletimiz de her zaman her sektörün yanında olmuştur. Olmaya da devam edecektir.” “Dünyadaki çatışmaların yüzde altmışı bizim etrafımızda” Çavuşoğlu, Türkiye çevresinde yaşanan savaşlara da değinerek, “Evet bugün etrafımıza baktığımız zaman kuzeyde Rusya ve Ukrayna Savaşı halen devam etmektedir. Türkiye olarak da ara buluculuk görevimizi farklı alanlarda her ne kadar ateşkesi sağlayamasak da devam ettiriyoruz. En son esir takasının Ankara’da yapılması da bunun bir göstergesi. Güneyimizde İsrail’in vahşeti, soykırım ve savaş suçu halen devam ediyor ve genişliyor. Tüm bu krizler, terör, diğer istikrarsızlıklar çatışmalar ki dünyadaki çatışmaların yüzde altmışı bizim etrafımızda. Bunlara rağmen ülkemiz bir istikrar adası olarak yoluna devam ediyor ve İsrail’in bu saldırganlığı sonucunda da bölgemizde gerilim arttı. Böyle bir dönemde dün bakanlarımızın sunumunu da dinledik. Ülkemizde sağduyunun hakim olması ve özellikle de siyasi partiler arasında da bir yumuşamanın olması ülkemizin hayrınadır. İş insanlarımıza da umut vermektedir. Yatırım yapmak isteyen iş insanlarımızla inşallah bu zorlu günlerden de hep beraber çıkacağız" dedi. Vali Hulusi Şahin, 2002 Valisinin mektubunu anlattı Antalya Valisi Hulusi Şahin ise Ali Bahar’ın vefatından sonra ailesiyle bir araya geldiğini ve izlenimlerini aktardı. Bahar’ı anmasının ardından Şahin, Cumhuriyetin yüzüncü yılından bir ay önce Antalya’da 2002 yılında görev yapan Valinin Cumhuriyet’in 100. Yılda görev yapacak olan Valiye yazdığı mektuba eriştiğini anlattı. Şahin, şu ifadelere yer verdi: “Bundan birkaç ay önce bir mektup aldım. Daha doğrusu 29 Ekim’den yüzüncü yıldan hemen bir ay kadar önce. Mektup 2002 yılından geliyordu. 2002 yılının Antalya Valisi Cumhuriyet’in yüzüncü yılının Antalya valisine bir mektup yazmış. O dönemdeki PTT’nin Cumhuriyet’in yüzüncü yılına mektup kampanyası çerçevesinde. Mektupta şu yazıyordu; Sayın Valim, biz Antalya’yı yirmi yıl sonrası için şöyle hayal ediyoruz. Tarımı böyle, ticareti şöyle, siyaseti böyle, sanayiyi şu şekilde, turizmi de böyle. “İnşallah o noktaya gelmişizdir.” Türkiye o Valimizin o dönem hayallerinin çok üzerinde rakamlara ulaşmıştı, Antalya onun hayalinin çok ötesine çıkmıştı. Türkiye müthiş bir ülke. Hayallerinizin de üzerinde başarılar elde eden ve büyümesini dev adımlarla yapan bir ülke. Antalya bunun en dinamik unsurlarından bir tanesi.” PTT’nin Cumhuriyet’in yüzüncü yılı için yaptığı mektup kampanyası çerçevesinde o dönem kendi kızına mektup yazdığını paylaşan Vali Şahin, konuşmasını şu şekilde sonlandırdı: “PTT’nin kampanyasında ben de kendi kızıma bir mektup yazmıştım. Şöyle yazmışım, “Üç bin dolar milli gelirden 2500 dolar milli gelire indik, kızım sen nasıl bir ülkede yaşayacaksın, ben korkuyorum.” Şu an da 12 bin doları geçtik, 20 bin dolara doğru gidiyoruz. Ne olduk, nereye gidiyoruz? Kendimizi küçümsemeyelim. Gelecek bizimdir. Gelecek bu büyük milletindir. Gelecek Türkiye yüzyılıyla bizim olacaktır. Yeter ki birliğimizi ve benliğimizi bozmayalım.” Konuşmalar sonunda 142. Yıl Vergi ve Ali Bahar Özel Ödülleri sahiplerine takdim edildi. Ali Bahar Özel Ödülleri; Antalya Valisi Hulusi Şahin’e, AKTOB Başkanı Kaan Kaşif Kavaloğlu’na ve İş İnsanı Veli Demir’e verildi. Törene; TOBB Başkanı Rıfat Hisarcıklıoğlu, Antalya Valisi Hulusi Şahin, Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek, ATSO Başkanı Yusuf Hacısüleyman, Antalya Ticaret Borsası Başkanı Ali Çandır, AESOB Başkanı Adlıhan Dere, ilçe belediye başkanları ve çok sayıda davet katıldı.
İstanbul Bakan Bayraktar, Atlantik Konseyi Bölgesel Temiz ve Güvenli Enerji Konferansı’nda konuştu Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, "Türkiye olarak çok boyutlu enerji dönüşüm stratejisini hayata geçirmeye çalışıyoruz. Bu süreçte yenilenebilir enerji, enerji verimliliği, nükleer enerji, geçiş yakıtı olarak doğalgaz ve enerji dönüşümü için madenler odaklandığımız konular" dedi. Atlantik Konseyi’nin Bölgesel Temiz ve Güvenli Enerji Konferansı; Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, Romanya Enerji Bakanlığı Danışmanı Adrian Bazavan, Zorlu Enerji CEO’su Sinan Ak, ABD’nin eski Azerbaycan Büyükelçisi Matt Bryza Atlantik Konseyi Yönetim Kurulu Üyesi A. Mücahid Ören’in katılımıyla gerçekleşti. Konferansın ilk günkü programında açıklamalarda bulunan Bakan Bayraktar, Türkiye’nin nötr karbon ekonomisine geçiş sürecinde uygulanacak stratejileri hakkında bilgi verdi. Türkiye’nin enerji talebinin her yıl arttığına dikkat çeken Bayraktar, "Türkiye enerji talebi her yıl artan bir ülke. Son 20 yılda elektrik ve doğalgaz talebimiz 3 katına çıktı. Önümüzdeki dönemde de bu talebin artacağını öngörüyoruz. Kentleşme, elektrikli araçlar, artan nüfus talebi artırıyor. Artan talebi karşılaşmamız gerekiyor. Enerjiyi vatandaşlarımızın güç yetireceği ucuz hale getirmemiz gerekiyor" diye konuştu. Türkiye’nin çok boyutlu olarak enerji dönüşüm stratejisini hayata geçirmeye çalıştığını ifade eden Bayraktar, enerjide dışa bağımlılığı da bitirecek odak konular hakkında bilgi verdi. "Karbonsuzlaşma hedeflerimize başarılı şekilde ulaşmamız için politikalarımızı dijital teknolojilerle birlikte daha duyarlı, daha esnek, daha kapsamlı olması gerektiğini düşünüyoruz" diyen Bakan Bayraktar, "Bu süreçte Türkiye olarak beş alana odaklandık. Yenilenebilir enerji, enerji verimliliği, nükleer enerji, geçiş yakıtı olarak doğalgaz ve enerji dönüşümü için madenler odaklandığımız konular. Bugün Türkiye olarak kurulu kapasitemizin yarısından fazlasını yenilenebilir enerji kaynakları oluşturuyor. Yenilenebilir enerjide Avrupa’da 5’inci dünyada 11’inci sıradayız. 2053’e kadar yenilenebilir enerjiyi ülkemiz açısından gelişme alanı potansiyeli en yüksek alan olarak görüyoruz. Birçok farklı yöntemlerle yenilenebilir enerjiyi destekledik desteklemeye devam edeceğiz. Önümüzdeki 12 yılı kapsayacak oldukça iddialı bir enerji programımız var. 2035 yılına geldiğimizde şuan için 30 bin megawatt olan güneş ve rüzgar kurulu gücümüzü 90 bin megawatt’a çıkarmak istiyoruz’’ şeklinde konuştu. "Nükleer enerjiyi enerji portföyümüze katmamız gerekiyor" Nükleer enerji alanında yapılan projelerden de bahseden Bakan Bayraktar, "Mersin Akkuyu’da 4 tane nükleer reaktörü aynı anda inşa ediyoruz. Bu şantiye dünyanın en büyük nükleer enerji şantiyesi. Burada ilk reaktörde ilerleme yüzde 90’ı aştı. 2025 yılında buradan karbonsuz ilk elektriği üreteceğiz. 2028’e kadar kalan diğer 3 reaktörü de devreye almayı hedefliyoruz. Bu sayede Türkiye’nin elektrik ihtiyacının yüzde 10’unu bu santrallerden karşılayacağız. Yine bu sayede yılda yaklaşık 35 milyon tonluk bir karbon emisyonundan sakınmış olacak. Akkuyu hedeflediğimiz tek proje değil. Türkiye’nin 2050 yılında 20 bin megawatt’lık toplam bir nükleer enerji kapasitesine de ulaşmayı hedefliyoruz" diye konuştu. "2040 yılına kadar Türkiye’nin 46 milyar dolar enerji tasarrufu sağlanmış olacak" 2017 yılında uygulamaya koyulan birincil ulusal enerji verimliliği eylem planı ile 2017-2023 yılları arasında yaklaşık yüzde 14 primal enerji tüketiminin azaltıldığını belirten Bakan Bayraktar, "Bu eylem planı uygulama döneminde kamu ve özel sektör ile yaklaşık 8,5 milyar dolarlık bir yatırım yapıldı. Bu sayede 70 milyon ton karbon emisyonunu azaltmış olduk. Önümüzdeki dönemde özel sektör ile birlikte yaklaşık 20 milyar dolar yatırım yapmayı hedefliyoruz. Bütün bunlarla beraber enerji yoğunluğumuzu düşüreceğiz. Enerji tüketimimiz yüzde 16 aşağı gelmiş olacak. Bu sayede 100 milyon tonluk karbon emisyonunu azaltmış olacağız. 2040 yılına kadar Türkiye’nin 46 milyar dolar enerji tasarrufu sağlanmış olacak" dedi. "Doğalgazda 8 yıl öncesine göre gazlaştırma kapasitemizi 5 kat artırdık" Doğalgazın yenilenebilir enerjinin entegrasyonu için önemli bir vazife gördüğünü söyleyen Bayraktar, "Şehirlerimizin daha kaliteli havaya sahip olması içinde doğalgazın önemi var. Türkiye olarak 50 milyar metreküpü aşan tüketimle Avrupa’nın 4’üncü büyük doğalgaz piyasasıyız. Doğalgazda arz güvenliğimizi tesis etmek için çeşitlendirmeyi sağlamak için gazlaştırma kapasitemizi artırdık, 8 yıl öncesine göre gazlaştırma kapasitemizi 5 kat artırdık. Yer altı depolama kapasitelerimizi artırdık. Uluslararası boru hattı projeleri dahil olmak üzere çok önemli yatırımlar yaptık. Bu sayede Türkiye yıllık tükettiği doğalgazın en az yarısını LNG (Sıvılaştırılmış doğalgaz) olarak alabilecek kabiliyete kavuştu" dedi. "Şu anda 2.6 milyon hanenin doğalgazını artık kendimiz üretiyoruz" Doğalgaz arama ve üretim tarafında yapılan faaliyetlerden de bahseden Bakan Bayraktar, "2020 yılında Karadeniz’de Cumhuriyet tarihinin en büyük doğalgaz keşfini yaptık. 2020 pandemi yılında dünyada denizlerdeki en büyük keşfiydi bu. Şuanda 2.6 milyon hanenin doğalgazını artık kendimiz üretiyoruz. Karadeniz’de Sakarya Gaz sahasındaki üretimimizi artırmayı hedefliyoruz. Önümüzdeki yılın ilk çeyreğinde 10 milyon metreküp günlük üretime ve son dönemde ülkemize getirdiğimiz yüzer üretim platformlarıyla 2026 yılı içerisinde 20 milyon metreküp günlük üretime kavuşmayı hedefliyoruz. Bu sayede Türkiye yıllık 7 buçuk milyar metreküplük üretimi gerçekleştirmiş olacak" ifadelerini kullandı. "Sürdürülebilir enerji geleceğine sahip olma konusunda kararlıyız" Önümüzdeki dönemde odaklanılacak konulardan bir tanesi de iletim altyapısı olacağını ifade eden Bakan Bayraktar, "Şu anda enerji borsası olarak kurduğumuz EPİAŞ’ın biraz daha farklı alanlarda kapsamını genişletmeyi amaçlıyoruz. Özellikle emisyon ticaretinde karbonu fiyatlayan bir ülke haline gelmeyi de hedefliyoruz. Enerji dönüşümü ve enerji güvenliği çalışmalarının işbirliği içerisinde birlikte sürdürülmesi önem arz etmektedir, başarıya ulaşmak için buna ihtiyacımız var. Türkiye olarak herkes için daha iyi daha temiz daha sürdürülebilir enerji geleceğine sahip olma konusunda kararlıyız" dedi.