GÜNDEM - 04 Şubat 2024 Pazar 11:20

Kimsesiz 3 çocuğa can olan gözü yaşlı annenin 3 evladı ve eşi depremde vefat etti

A
A
A
Kimsesiz 3 çocuğa can olan gözü yaşlı annenin 3 evladı ve eşi depremde vefat etti

Depremin vurduğu Osmaniye’de çocuk bakım evinde kalan kimsesiz 3 çocuğu kurtaran ama kendi 3 çocuğuyla, eşini toprağa veren annenin gözyaşları depremin yıl dönümünde yürekleri sızlattı. Gece yarısı evlatlarıyla yaptığı son görüşmeyi anlatan Emine Aksu, “Kim bilebilir ki o konuşmanın son konuşma olacağını. Onların sesini son kez duyabileceğini ve sevdiklerinin son kez gözlerini kapatıp bir daha açamayacağını” dedi.



Kahramanmaraş merkezli depremler 11 ilde etkisini göstermiş, binlerce insan hayatını kaybetmişti. Depremin ağır hasar açtığı Osmaniye’de de asrın felaketinin yıl dönümüne sayılı günler kala yaşanan olaylar ve hayat hikayeleri yürekleri sızlatmaya devam ediyor. Osmaniye’de 173 bina yıkılırken bin 10 kişi hayatını kaybetmişti. Acı kayıpları yaşayan onlarca insandan biri olan 43 yaşındaki Emine Aksu’nun evi de ailesine mezar oldu. Depreme çalıştığı çocuk bakım evinde yakalanan Aksu; bakımevinde kalan kimsesiz 3 çocuğun canını kurtarırken, 3 evladıyla ile eşini asrın felaketinde kaybetti. Depremin üzerinden 1 yıl geçmesine rağmen acısı taze olan Aksu, eşi ve çocuklarından bahsederken göz yaşlarına hakim olamıyor. Acılı annenin evlatları; Ayşenur 24, Burhan 20, Hacı Mehmet 22 ve eşi Ergün 53 yaşındaydı.


“Kim bilebilir ki o konuşmanın son konuşma olacağını”


Deprem olduğu gece çalıştığı Çocuk Bakım Evlerinde bakım personeli olarak nöbette olduğunu belirten Aksu, eşi ve çocuklarının mezarı başında o anları anlatırken gözyaşlarına boğularak kelimeler boğazına düğümlendi. Konuşmakta güçlük çeken Aksu, “5 Şubat sabahı eşim beni nöbete bırakmıştı. En son ben 23.30’da eşim ve çocuklarımla telefonla görüşmüştük. Hatta Mehmet’im demişti ki, ‘Anne sabah gelirsen patates kızartması yapalım.’ Bende, ‘Tamam oğlum’ demiştim. Tabi bir umutla, sabaha kavuşmanın umuduyla telefonlarımızı kapattık. Kim bilebilir ki o konuşmanın son konuşma olacağını. Onların sesini son kez duyabileceğini ve sevdiklerinin son kez gözlerini kapatıp bir daha açamayacağını. Evet, hayat bundan ibaretmiş. Ve Pazar sabahı, 4.17. Hepimiz için anlamsız bir saat. Yerden böyle çok gürültülü bir ses, ne olduğunun farkında değiliz ve ben nöbetteyim. 2 çocuk, birisi 5, diğeri 8 yaşında. Ben onların odasına gidiyorum ve ilk önce o çocuklara sarılıyorum. Onlarla birlikte aşağıya iniyorum. Sonra kendi canlarıma ulaşmaya çalışıyorum. Orada ben 2 oğlan bir kız indirdim, burada da 2 oğlan bir kız yerlerinde yatıyor” dedi.


“Bunlar sana Allah’ın emanetleriydi’ dedim”


Kızının Gaziantep Üniversitesi Matematik Öğretmenliği bölümünde eğitimini sürdürdüğünü ve Burhan isimli oğlunun da Korkut Ata Üniversitesi Harita Kadastro son sınıf öğrencisi olduğunu anlatan acılı anne, “Yani bunları anlatmak kolay değil. İnsan sevdiğini toprağa verince ne yapacağını bilmiyor. Hiçbir şeyden, hayattan tat almıyor. Sevdiklerimle toprağa bende gömüldüm. Sonra dedim ki, ‘Bunlar sana Allah’ın emanetleriydi.’ Bunlar için bir şey yapmam gerekiyordu. Çünkü ben üniversiteye çocuklarımı gönderdiğimde onların o gözlerindeki ışıltı, yani bir şey yapmam lazım, bunları benim yaşatmam lazım. Tamam, Allah’ın emanetleriydi, Allah’ım aldı. Dedim böyle kalmamalı bunlar, adları yaşamalı. Sonra Sayın Valimiz Dr. Erdinç Yılmaz bana bu kütüphane açma işini söylediğinde bana merdiven basamaklarını uzattı. Bizde Ayşenur’um ve Hacı Mehmet’ime kütüphane açtık, Namık Kemal Ortaokulu ve Mehmetli ilk ve ortaokulunda kütüphane açtık. Sonra Burhan’ıma da okuduğu Korkut Ata Üniversitesi Harita ve Kadastro Bölümü Laboratuvarının adını vereceğiz inşallah tadilatı bittikten sonra” diye konuştu.


“Rüyamda gördüm 3 tabut, 2’si Türk bayraklı biri duvaklı”


İnsanın sevdiğini görememişinin çok büyük bir acı olduğunu anlatan Emine Aksu, “35 gün kendi mahallemde kaldım. Çünkü çocuklarımın öldüğüne inanamadım. ‘Gelecekler, ha geldi gelecekler, bu sana bir şaka’ diye çok bekledim. Ben orada şunu gördüm. İnsan sevdiklerini bir gün görmesin, bir hafta, aylarca yıllarca görmesin, yani insan kafayı yer yahu. Bir düşünün, siz evlatlarınızdan, sevdiğinizden şöyle bir ayrıldığınızı düşünün. Onlar benim çocuklarım, düşüncelerimden de öte. Canlarım bunlar benim, cennet kuşlarım. Rüyamda gördüm ben bunları. Enkazdan çıkarttıktan sonra evimize hiçbir şey olmamış. Kızımı ortaya almışlar Mehmet’im ile Burhan’ım merdivenden gülerek iniyorlardı. Daha sonra bir daha rüyamda gördüm 3 tane tabut, artık bulduk, çünkü morglara gittiğini sanıyordum ben. 3 tabut, 2’si Türk bayraklı biri duvaklı. Ve o şekilde Türk bayrağı istedim çift çift geldi, duvak istedim çift çift geldi ve o şekilde transit arabanın arkasında rüyamda gördüğüm gibi getirdik toprağına kavuşturduk. Ama dedim bunlar gerçek ebedi dünyaya gitti ama bu dünyada da bir şey yapmam lazım dedim ve kütüphanede adlarını yaşatıyorum. İsimleri yaşayacak, ben öleceğim, gideceğim ama benim çocuklarımın isimleri yaşayacak. Bu depremde insanoğlu akıllandı mı? Ders çıkarana ne mutlu, ders çıkarmayana Allah yardım etsin. Allah’ım nefsimize uydurup ayağımızı kaydırmasın. Benim çok sevdiğim bir duayı buradan söylemek istiyorum. Sürekli diyorum ki ‘Allah’ım bana, sana yakın olan kullarını yakınlaştır, senden uzak olan kullarını benden uzaklaştır’ diye duamı herkese duyurmak istiyorum. Allah’ım da herkesi depremden ders çıkaran kullarından eylesin” şeklinde konuştu.


Emine Aksu hemen her gün geldiği mezarlıkta eşi ve çocuklarının mezarıyla vakit geçirerek özlemini dindirmeye çalışıyor.


(YC-VK-

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bitlis Tatvan’da üretilen ayakkabılar Balkan ülkelerine gönderiliyor Bitlis’in Tatvan ilçesinde kurulan bölgenin ilk ayakkabı üretim fabrikasında üretilen yerli marka spor ayakkabılar iç piyasanın yanı sıra Balkan ülkeleri ile Azerbaycan’a gönderiliyor. Yaklaşık 30 yıldır İstanbul’da ayakkabı sektöründe faaliyet gösteren Bitlisli Tüzün kardeşlerin geçen yıl kurduğu ayakkabı fabrikası hem ekonomi hem de istihdama katkı sağlıyor. İstanbul’a göç ettikten 30 yıl sonra yatırım için memleketlerine geri dönen Tüzün kardeşler, açtıkları fabrikada 25 kişiyi istihdam ediyor. Venuma markası adı altında günde yaklaşık 500 çift spor ayakkabısı üretimi yapılan atölyede üretilen ayakkabılar, iç piyasanın yanı sıra Hırvatistan, Sırbistan, Karadağ, Kosova, Slovenya, Arnavutluk, Kuzey Makedonya, Bosna-Hersek, Bulgaristan ve Yunanistan gibi Balkan ülkeleri ve Azerbaycan’a kadar gönderiliyor. Yer sorunu nedeniyle henüz tam kapasite üretime geçilemeyen firma, istihdam ve üretim kapasitesini arttırmayı hedefliyor. “Günlük 500 çift ayakkabı üretiliyor” Tatvan ilçesinde üretim gerçekleştiren ayakkabı fabrikasıyla ilgili bilgi veren fabrika yetkililerinden Serkan Tüzün, kendi marklarıyla yerli üretim gerçekleştirdiklerini söyledi. Yaklaşık 2 yıl önce kurdukları fabrikada şu an halihazırda 25 kişinin istihdam edildiğini kaydeden Tüzün, fabrikada günlük yaklaşık 500 çift spor ayakkabı üretimi gerçekleştirildiğini ifade ederek, “Burada ürettiğimiz ayakkabılar iç piyasanın yanı sıra Hırvatistan, Sırbistan, Karadağ, Kosova, Slovenya, Arnavutluk, Kuzey Makedonya, Bosna-Hersek, Bulgaristan ve Yunanistan gibi Balkan ülkeleri ve Azerbaycan’a kadar gönderiyoruz. Yer probleminden dolayı maalesef şu anda tam kapasite ile üretim gerçekleştiremiyoruz. Ancak hedefimiz her geçen gün daha çok istihdam ve üretim sayısına ulaşarak ekonomiye katkı sunmaktır. Bunun için de var gücümüzle çalışıyoruz. Bölgeye özgü yatırım teşvikleri arttıkça bölgeye yatırımların daha çok artacağına inanıyorum. Bu anlamda bizlerde memleketimize bir vefa borcumuz vardı. Bu nedenle bir fabrika kurarak istihdam sağlayalım dedik. Böyle bir yer açtık. Bünyemizde pazarlamacılarla beraber 25 kişi çalışıyor. Burada ürettiğimiz ayakkabıları aynı zamanda açmış olduğumuz satış mağazamızda uygun fiyatlara satışını gerçekleştiriyoruz. Bin metrekarelik yerimizde günlük yaklaşık 500 çifte kadar ayakkabı üretimi gerçekleştiriyoruz. Yerimiz küçük geliyor. İlerleyen zamanlarda 3-5 bin metrekare arası bir yere taşınırsak çok daha fazla kişiye istihdam sağlayabiliriz" diye konuştu.
İzmir Yaşar Üniversitesi dünya listesinde Yaşar Üniversitesi, Londra merkezli uluslararası yükseköğretim derecelendirme kuruluşu Times Higher Education’ın (THE) hazırladığı “Dünya Üniversite Sıralaması 2025” listesinde Türkiye’den ilk 20 üniversite arasına girdi. Yaşar Üniversitesi, Ege Bölgesi’ndeki üniversiteler arasında ise ilk sırada yer aldı. Dünyadaki yüksek öğrenim kurumlarıyla ilgili araştırmalar yapan İngiltere merkezli Times Higher Education (THE), “Dünya Üniversite Sıralaması 2025” raporunda dünyanın en iyi üniversitelerini açıkladı. Times Higher Education (THE), her yıl Mart ayı sonunda üniversitelerden aldığı verileri, yapmış olduğu anket sonuçlarını ve Scopus veri tabanından aldığı geçmiş 5 yıla ait verileri bir araya getirerek her yıl Eylül- Ekim aylarında dünya üniversiteler sıralamasını oluşturuyor. Bu yıl 115 farklı ülkeden 2 bin 109 kurumun sıralandığı listede Türkiye’den 91 üniversite yer aldı. Yaşar Üniversitesi ise Türkiye’deki üniversiteler arasında ilk 20, vakıf üniversiteleri sıralamasında ise ilk 10 üniversite arasına girdi. Yaşar Üniversitesi, 2025’in en iyilerinin yer aldığı listede Ege Bölgesi’nde zirvede yer aldı. “Başarımızı tescilledik” Yaşar Üniversitesi Mütevelli Heyet Başkanı Ahmet Yiğitbaşı, “Girişimcilik, yenilikçilik ve inovasyon kavramlarını benimsemiş bir üniversite olarak güçlü akademik ve idari kadromuzla geleceği daha yaşanabilir bir hale getirmek için çalışıyoruz. Sahip olduğumuz deneyim ve altyapıyla da bilimsel araştırmaların artırılması, nitelikli yayınların desteklenmesi ve girişimcilik uygulamalarının teşvik edilmesi konusundaki çabalarımızın üniversitemizi daha yüksek seviyelere çıkaracağından eminim. Yaşar Üniversitesi, kurulduğu günden bu yana eğitim ve araştırmada öncü bir kurum olarak, sadece bilgi üretmekle kalmamış, aynı zamanda ürettiği bilgiyi topluma faydalı olacak şekilde kullanmayı daima ilke edinmiştir. Bu saygın sıralamada yer alarak başarımızı bir kez daha tescillemiş bulunuyoruz” dedi. Bilim ve bilgi üretimine destek Yaşar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Levent Kandiller ise uluslararası listelerde üst sıralarda yer almanın gurur verici olduğunu belirterek hedeflerinin ilk binde yer almak olduğunu söyledi. Prof.Dr. Kandiller, “Bu başarı, Yaşar Üniversitesi’nin kararlılıkla sürdürdüğü kalite odaklı eğitim ve araştırma politikalarının bir sonucudur. Öğrencilerimizin, akademisyenlerimizin ve çalışanlarımızın ortak çabaları ve azmi sayesinde uluslararası alanda tanınan bir konuma ulaşmış bulunuyoruz. Eğitimde ve araştırmada üstün başarılar elde etmek, bizim için sadece bir hedef değil aynı zamanda bir sorumluluktur. Öğrencilerimize sunduğumuz kaliteli eğitimle onları donanımlı bireyler olarak yetiştirme misyonumuzu sürdüreceğiz. Aynı zamanda, bilimin ve bilgi üretiminin sınırlarını genişletmek için araştırma faaliyetlerimize olan desteğimizi arttırarak bu listede ilk bine girmeyi kendimize öncelikli hedef olarak belirledik.” şeklinde konuştu.
Erzurum ETÜ kulüp tanıtım festivali ile yeni akademik yıla merhaba dedi Yeni eğitim öğretim yılında Erzurum Teknik Üniversitesi’nde (ETÜ) öğrenim görmeye başlayan öğrenciler için Öğrenci Topluluk ve Kulüpleri Tanıtım Festivali düzenlendi. 2024-2025 Akademik Yılı Güz Dönemine başlayan ETÜ’de yeni kayıt yaptıran öğrencilerin üniversitenin sunmuş olduğu akademik, sosyal, kültürel ve sportif imkanları keşfetmesini sağlamak ve uyum süreçlerini hızlandırmak amacıyla düzenlenen oryantasyon programları kapsamında Öğrenci Topluluk ve Kulüpleri Tanıtım Festivali gerçekleştirildi. Yaşam Merkezi Meydanı’nda düzenlenen etkinliğe ETÜ Rektörü Prof. Dr. Bülent Çakmak, Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Ali Fatih Yetim, Prof. Dr. Ceren Sultan Elmalı, Genel Sekreter Prof. Dr. Ahmet Dumlu, Erzurum Gençlik ve Spor İl Müdürü, akademik ve idari personeller ile çok sayıda öğrenci katıldı. Kurumsal İletişim ve Tanıtım Direktörlüğü ile Sağlık Kültür ve Spor Daire Başkanlığı öncülüğünde düzenlenen festivalde akademik danışmanlar ve kulüp başkanları üniversiteye yeni başlayan öğrencilere geçmiş yıllarda düzenledikleri etkinlikler ile bu yıl içerisinde faaliyet takvimlerinde yer alan programlar hakkında bilgi verdi. Öğrenciler ilgi duydukları alanlarda kulüplerin yapmış olduğu çalışmaları görürken, sosyo-kültürel ve mesleki açıdan kendilerini geliştirmek, boş zamanlarını iyi değerlendirmek ve birlikte eğlenme alışkanlığı kazanabilmek için birbirinden farklı alanlarda faaliyet gösteren kulüplere üye olup; konserler, ödüllü yarışmalar ve çeşitli etkinliklerle doyasıya eğlendi. Festivalin açılışında konuşan Rektör Çakmak, Öğrenci Topluluk ve Kulüpleri Tanıtım Festivali’nin geleneksel olarak her güz döneminin başında düzenlendiğini ifade ederek: “Öğrencilerimizin sosyal, kültürel ve sportif açıdan gelişimlerini çok önemsiyoruz. Zira üniversitemizden mezun olup iş dünyasına adım atarken iş verenler sizlerin yalnızca akademik başarısına değil aynı zamanda takım çalışmasına yatkınlığınızı ve ortak çalışma kültürüne sahip olup olmadığınızı da değerlendirecektir. Bu nedenle kulüp tanıtım festivalimiz bahsettiğimiz ilave becerileri kazanmanız için önemli bir fırsat sunuyor. Burada 40’ın üzerinde aktif kulübümüz bulunuyor. Bunlardan herhangi birine üye olabileceğiniz gibi kendiniz yeni bir kulüp de kurabilirsiniz. Bunlar sizin kişisel gelişim açısından oldukça önemli. Üniversite hayatı yalnızca derslerden ibaret değildir. Bu tip faaliyetler sayesinde sosyalleşecek, yeni arkadaş çevreleri edineceksiniz ve birçok kabiliyetlerinizi geliştireceksiniz. Sizlerle birlikte hem kulüplerimizin sayısını hem de niteliğini artıracağız. Bu vesileyle hepinize bir kez daha hoş geldiniz diyor, 2024-2025 Akademik Yılının hepimiz için hayırlı olmasını temenni ediyorum” diye konuştu.