ASAYİŞ - 22 Ekim 2024 Salı 11:14

Niğde’de polis aracı kaza yaptı: 1 polis yaralandı

A
A
A
Niğde’de polis aracı kaza yaptı: 1 polis yaralandı

Niğde’de meydana gelen trafik kazasında, polis aracı kontrolden çıkarak kaza yaptı. Kazada, araçta bulunan bir polis memuru yaralandı.


Edinilen bilgilere göre; devriye görevini yerine getiren polis aracı, kontrolden çıkarak trafoya çarparak kaza yaptı. Kaza sonrası araçta bulunan polis memuru yaralandı. Olay yerine gelen sağlık ekipleri polis memurunu ilk yaptıkları müdahalenin ardından Niğde Ömer Halisdemir Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne kaldırdı.



Vali Çelik yaralı polisi ziyaret etti


Niğde Valisi Cahit Çelik, görevi esnasında meydana gelen kazada yaralanan polis memurunu tedavi gördüğü Niğde Ömer Halisdemir Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde ziyaret ederek geçmiş olsun dileklerini iletti. Ziyarette konuşan Vali Cahit Çelik; "Öncelikle geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum. Görevinizi büyük bir özveriyle yerine getirirken yaşadığınız bu talihsiz kaza hepimizi derinden üzdü. Devletimiz her zaman sizin yanınızdadır. Sağlık durumunuzun bir an önce düzelmesini temenni ediyor, en kısa sürede aramıza dönmenizi diliyorum" dedi.



Niğde’de polis aracı kaza yaptı: 1 polis yaralandı

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Van Van’ın asırlık lezzeti otlu peynir kışlık küplerde tüketiciyle buluşuyor Van’da asırlardır sofraları süsleyen, yüksek kesimlerde yetişen endemik bitkilerle yapılan tescilli otlu peynir, kış aylarında tüketilmek üzere hazırlanıyor. Özel lezzeti ve eşsiz aromasıyla bilinen Van otlu peynir, kentin vazgeçilmez tatları arasında yer almaya devam ediyor. Van’ın yüksek dağlarında toplanan çeşitli otların taze sütle buluşmasıyla üretilen otlu peynir, özellikle kışlık hazırlıkların vazgeçilmezlerinden biri haline geliyor. Yaz aylarında özenle hazırlanan peynirler, Haziran ayından itibaren toprak altında yaklaşık 6 ay boyunca bekletilerek olgunlaşıyor ve “küp peyniri” olarak kış aylarında tüketilmek üzere piyasaya sunuluyor. Yüksek kaliteli otlu peynir, geleneksel yöntemlerle üretilip toprak altında bekletildikten sonra, kalitesine göre 300 ila 400 TL arasında değişen fiyatlarla satışa sunuluyor. “Dinlenmiş eski peynir daha lezzetli olur” İHA muhabirine konuşan esnaf Tarık Ayan, salamura peyniri sezonunun bittiğini ve küp peynir sezonun başladığını söyledi. İlkbahar aylarında üretilen peynirin küp halinde toprağa gömüldüğünü ve havaların soğumaya başladığı bu dönemlerde çıkarıldığını ifade eden Ayan, “Otlu peynir Van’ın Özalp, Çatak ve Gürpınar taraflarından bize getiriliyor. İlkbahar aylarında üretiliyor, biraz dinlendikten sonra küp halinde toprağa gömülüyor. Bu mevsimde de toprak altında çıkarılıyor. Eski dinlenmiş peynir, her zaman taze peynire göre daha lezzetli olur. 4 çeşit ot kullanılıyor. Bunlar; dağ kekiği, sirmo, mendi ve heliz otlarıdır. Türkiye’nin her yerine gönderiyoruz, otlu peyniri tadan bir daha tadıyor” dedi.
Denizli Ahilik teşkilatına girmeye hak kazanan çıraklar şedlerini kuşandı Pamukkale Halk Eğitim Merkezi Müdürlüğü, Ahilik kültürünün önemli unsularından birisi olan Şed Kuşanama geleneğini yaşattı. Dönemin adetler ve kıyafetleriyle gerçekleştirilen törende, mesleklerini en iyi şekilde icra edip Ahilik teşkilatına girmeye hak kazanan çıraklar şedlerini kuşandı. Kökenleri 13. yüzyıla dayanan ve gençlerin iyi bir şekilde yetişerek meslek edinmelerini, üretken birer birey olarak topluma yararlı olmalarını amaçlayan Ahilik teşkilatının önemli unsurlarından olan Şed Kuşanma töreni, Pamukkale Halk Eğitim Merkezi Müdürlüğü tarafından yaşatıldı. Denizli Lisesi bahçesinde bulunan halk eğitim binasının önünde Ahilik Şed Kuşanma etkinliği yaptı. Saygı duruşu ve İstiklal Marşının okunmasıyla başlayan etkinlikte Halk Eğitim Merkezi Müdürü Cengiz Sarıca, Ahilik ile bilgiler aktardı. Ahilik kültürünün önemine vurgu yapılan etkinlikte, Ahi Evran’ın yaşantısından da kesitler aktarıldı. Pamukkale İlçe Milli Eğitim Müdürü Mehmet Çimen’in konuşmasından sonra usta öğrencilerin yer aldığı zeybek gösterileri ve türkü dinletisi etkinliklere renk kattı. Gösterilerin ardından sahnelenen ve Şed Kuşanma töreninin canlandırıldığı tiyatro oyunu büyük beğeni topladı. Tiyatroda demir ustalığı, ayakkabı ustalığı, aşçılık gibi meslekler canlandırıldı. Tiyatro oyununda Ahi Evran rolünü üstlenen oyuncu, mesleki berecilerini gözlemlendiği çırakların mesleklerinde yeterli olup olamayacaklarına karar verdi. Mesleklerinde yeterli ve güzel işçilik yaparak Ahilik teşkilatına girmeye hak kazanan çıraklara, şedleri törenle kuşandırıldı. “Kültürlerimizi gelecek nesillere aktarmak istiyoruz” Ahilik kültürünün dürüstlük, namuslu iş yapmak olduğunu ve bu kültürün gelecek nesillere aktarmak için bu tür etkinliklerin yapıldığını belirten Denizli Pamukkale Halk Eğitim Merkezi Müdürü Cengiz Sarıca, “Ahilik kültürümüz sosyal dayanışma örgütlenmesidir. Bu kültürümüzü bizden sonra gelecek kuşaklara aktarabilmek için bu tarz program yaptık. Bu program çerçevesinde türkülerimiz var. Etkinliklerimiz ve şed kuşanma tiyatromuz var. Programda toplumun birlikteliği, dayanışma ruhu gibi özel mesajlar veriliyor. O zamanlardaki kültürü günümüzü ve gelecek kuşaklarımızı aktarmak istiyoruz. Ahilik kültürü, dürüstlük gibi ve namuslu iş yapmaktan bahsedilir. Günümüzdeki bazı sorunların önlemenin tek yolu bu tarz kültürlerimizi sahip çıkmaktır. Ben Ahilik Kültürünü Türklerin bir Rönesans olarak düşünmesini istiyorum. Çünkü o kadar kıymetli bir kültürdür. Pamukkale Halk Eğitim olarak böyle bir etkinlik yapmaktan mutluyuz ve amacımız böyle güzel kültürleri gelecek nesille aktarmaktır” dedi.
İstanbul Bayrampaşa’da kaçak diş malzemeleri operasyonu: 50 milyon lira değerinde tıbbi cihaz ve ilaç ele geçirildi Bayrampaşa’da polis ekipleri tarafından bir diş kliniğine, ‘kaçak diş malzemeleri’ operasyonu düzenlendi. Operasyonda biri diş hekimi 3 şüpheli yakalanırken, piyasa değeri 50 milyon lira olan 153 bin 582 tıbbi cihaz ve ilaç ele geçirildi. Yakalanan şüpheliler, sevk edildikleri adli makamlarca tutuklanarak cezaevine gönderildi. İstanbul Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık Suçlarıyla Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri, yasadışı yollarla ülkeye ilaç sokan ve ilaçları vatandaşların sağlığını gözetmeksizin piyasaya süren şüphelilerin yakalanması için çalışma başlattı. Yapılan çalışmalarda, Bayrampaşa’da bulunan bir diş kliniği ekiplerin dikkatini çekti. Fiziki ve teknik takibin ardından ekipler, yasadışı yollardan kliniğe ilaç temin edildiğini tespit etti. Harekete geçen ekipler, operasyon için düğmeye bastı. Operasyonda, 1’i diş hekimi olmak üzere toplam 3 şüpheli gözaltına alındı. Klinikte yapılan aramalarda ise, piyasa değeri 50 milyon lira olan 153 bin 582 adet diş tedavisinde kullanılan tıbbi cihaz ve ilaç ele geçirildi. Ortak olduğu belirlenen 3 şüphelinin aldıkları kaçak ilaçları, giriş kapısını kitaplık olarak kapattıkları ve manyetik kart okutarak girdikleri depoda sakladıkları tespit edildi. Şüpheliler emniyetteki tamamlanan işlemlerin ardından sevk edildikleri adli makamlarca tutuklanarak cezaevine gönderildi. 3 katlı diş kliniğinin ise belediye ekiplerince mühürlendiği öğrenildi. Öte yandan, operasyonda ele geçirilen kaçak ilaç ve tıbbi cihazlar, İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nün Fatih’teki Vatan Yerleşkesi’nde sergilendi.
İstanbul Uluslararası Savunma, Havacılık ve Uzay Sanayi Fuarı-SAHA EXPO kapılarını açtı Uluslararası Savunma, Havacılık ve Uzay Sanayi Fuarı-SAHA EXPO kapılarını açtı. Savunma sanayi paydaşlarını bir araya getirecek fuar, 25-26 Ekim tarihlerinde vatandaşlar tarafından gezilebilecek. Uluslararası Savunma, Havacılık ve Uzay Sanayi Fuarı-SAHA EXPO kapılarını açtı. Açılışa, Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, İstanbul Valisi Davut Gül, Savunma Sanayii Başkanı Haluk Görgün, BAYKAR Yönetim Kurulu Başkanı ve SAHA İstanbul Yönetim Kurulu Başkanı Haluk Bayraktar ve çok sayıda davetli katıldı. Program İstiklal Marşı okunması ile başladı. Açılışta konuşan Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, İsrail’in Filistin’de uyguladığı zulme dikkat çekerek, "İsrail’in Filistin topraklarında sürdürdüğü soykırımı canlı yayında izlemekle yetinen bir dünyada hukuktan söz edilebilir mi? Bir yılda 40 binden fazla insan İsrail tarafından öldürüldü. 2 milyona yakın insan evinden, yerinden edildi. İsrail hükümeti, şimdi çatışmayı başka ülkelere taşıyor. Bütün bunlara Uluslararası kurumların seyirci kaldığı bir sistemin güven telkin etmesi söz konusu olabilir mi? Bugün dünyanın hiçbir yerinde ortaya çıkan çatışmalar uluslararası sistem tarafından çözüme kavuşturulamıyor. Birleşmiş Milletler’in mevcut sistemi insanlık için adaleti tesis etme kabiliyetini haiz değil. Öte yandan, dünyanın farklı coğrafyalarında terör örgütleri, farklı aktörler tarafından kullanılıyor, ülkelerin barış ve istikrarını tehdit etmeyi sürdürüyor. Böyle bir tabloda ülkeler, askeri caydırıcılık için daha fazla yatırım yapıyor. Bakınız, yalnızca geçtiğimiz on yılda küresel savunma sanayi harcamaları 1,75 trilyon dolardan 2,45 trilyon dolara çıktı. Dünyadaki krizlerin ve çatışmaların en yoğun yaşandığı coğrafi hat içinde yer alan bir ülke olarak bu tabloya kayıtsız kalma lüksüne sahip değiliz. Hem sınırları dışından gelen tehditlere hem de sınırları içinde on yıllardır süren terör saldırılarına maruz kalmış bir ülkenin kalkınma yolculuğuna nasıl prangalar vurulduğunu bizzat müşahede ettik. Milli güvenlik stratejilerimize çerçeve çizmeye çalışan, ülkemizi masada ve askeri sahada zayıflatmak isteyen ülkelerin örtülü ve açık ambargolarına uzun yıllar maruz kaldık. Parasını ödediğimiz savunma ürünlerinin tedarikinde ve bakım süreçlerinde türlü zorluklarla karşılaştık. Tecrübelerimiz, Ülkemizin bekası için savunma sanayisinde millî ve özgün teknolojiler geliştirmekten başka bir alternatifin bizler için söz konusu olmadığını gösterdi" ifadelerini kullandı. "Türkiye’nin millî ve özgün savunma sanayi ürünleri, artık dünyada savaş paradigmasını ve jeopolitik dengeleri değiştirici unsurlar olarak tanımlanıyor" Savunma Sanayii’nde atılan adımları değerlendiren Bakan Kacır, "Ürün, sistem ve alt sistem bazlı yerlileşme çalışmalarımız neticesinde yerlilik oranımızı 22 yılda yüzde 20’den yüzde 80’lerin üzerine çıkardık. Savunma projelerimizin niteliği ve niceliği büyük bir gelişim gösterdi. 2002’de sadece 62 savunma projesi yürütülürken, bu sayı mevcutta binin üzerine çıkmış durumda. Türkiye’nin millî ve özgün savunma sanayi ürünleri, artık dünyada savaş paradigmasını ve jeopolitik dengeleri değiştirici unsurlar olarak tanımlanıyor. Hava platformlarından deniz platformlarına, kara araçlarından uzay sistemlerine kadar pek çok kritik alanda, yerli ve milli teknolojileriyle yeni çağın lider ülkeleri arasında yer alma yolunda hızla ilerliyoruz. Küresel ölçekte savaş paradigmalarını değiştiren İHA’larımız ve SİHA’larımızla terörü vatan topraklarımızdan kazıdık. Sınırlarımızda ülkemizi tehdit eden terör unsurlarının barınmasına müsaade etmiyoruz. Milgem projeleri ve TCG Anadolu ile mavi vatanda ve uluslararası sularda özgürce yol alıyoruz. Değer zincirinde barındırdığı 3 bin 500’ü aşkın firması ve 90 binin üzerinde nitelikli insan kaynağıyla savunma sanayimiz başarılarına her geçen gün yenilerini ekliyor. Ekosistem aktörleri arasındaki güçlü iş birliği, uluslararası kalitede üretim kabiliyetleri ve inovatif Ar-Ge yaklaşımı; yalnızca Türkiye’nin değil dost ve kardeş ülkelerin de ihtiyaçlarını adresleyen başarılı güvenlik çözümlerini mümkün kılıyor. Dünyadaki muadillerine göre kabiliyet avantajı sunmasının yanında rekabetçi maliyetleri açısından da ön plana çıkan savunma ürünlerimiz, ülkemizin stratejik hamlelerinde güç çarpanı olmaya devam ediyor. Muharebe sahasında kendilerini kanıtlayan ve güvenlik güçlerimizin tecrübeleri doğrultusunda sürekli iyileştirilen savunma ürünlerimizin ihracatı geçtiğimiz yılda 5,5 milyar dolara ulaştı. İhracatımız bu yılın ilk dokuz ayında geçtiğimiz yılın aynı dönemine göre yüzde 12 artış gösterdi. Dünya’nın en büyük savunma ve havacılık firmaları listesinde yer alan Türk savunma sanayii firmalarının sayısındaki artış bizleri gururlandırıyor. Milli Teknoloji Hamlemizin işaret fişeğini yakan bu güçlü ivmeyi kaybetmeyeceğiz" diye konuştu. "Yapay zeka destekli hava savunma sistemi Çelik Kubbe için düğmeye bastık" Yapay zekar, otonomi, siber güvenlik alanlarında yaşanan gelişmelerin Savunma Sanayii’ne etkisinden bahseden Bakan Kacır, "Bugün hassas vuruş kabiliyeti ve yüksek hızlarıyla mevcut hava savunma sistemlerini etkisiz kılan hipersonik sistemler, milli savunma stratejileri açısından yeni fırsatları olduğu kadar yeni tehditleri de beraberinde getiriyor. İnsansız sistemlerin kullanımının artması ve bu sistemlerin mühimmat entegrasyonu, minimal riskle daha hassas ve etkili hedefleme imkanı sağlıyor. Yapay zeka modellerinin savunma mimarilerine adaptasyonu; otonom karar veren mekanizmaları mümkün kılıyor. Her geçen gün daha geniş bir uygulama alanı bulan yapay zeka ise; etik ve strateji bağlamında bizleri yeni sorunlarla karşı karşıya getiriyor. Nitekim, Tüm dünyada kritik altyapıların yazılım odaklı hale gelerek dijitalleşmesi, siber uzayı savaşların yeni bir sahası haline getirdi. Dijital savaş kavramını gündemimize taşıdı. Düşman unsurlarını etkisiz hale getirme senaryolarında oyun değiştirici rol üstlenen siber-güvenlik çalışmaları, askeri doktrinlerde yerini sağlamlaştırdı. Dünya savunma sanayiini adeta yeniden tanımlayan bu yenilikçi teknolojileri ülkemizin küresel savunma liginde stratejik bir oyuncu olması için önemli bir fırsat penceresi olarak görüyoruz. Bu bakımdan, geleceğin potansiyel muharebe trendlerinin yakalanmasına ve yönlendirilmesine imkan tanıyacak kapsamlı bir tedarik politikası ve yetkinlik inşası sürecini başlattık. Güçlü üretim ve teknoloji geliştirme altyapımızı Ülkemizin uzun vadeli güvenlik ihtiyaçlarını karşılamak üzere seferber ettik. Attığımız adımların meyvesine de almaya başladık. Testleri devam eden KIZILELMA ve ANKA-3 ile ülkemizi daha ileri noktaya taşıyoruz. Yerli mühimmatlarımızla görev icra edecek yeni nesil İHA’larımızla tam bağımsız Türkiye yolunda emin adımlarla ilerliyoruz. Yüksek manevra kabiliyeti ve düşük radar izine sahip beşinci nesil savaş uçağımız KAAN ilk uçuşunu gerçekleştirdi. Hem hava-hava hem de hava-kara görevlerinde çok rollü kabiliyetleri ile öne çıkan uçağımız tüm dünyada ses getirdi. Elektronik harp yeteneğine sahip yeni nesil otonom su üstü deniz platformu MARLIN’i de ordumuzun envanterine kazandırdık. Şimdi bu platforma KUZGUN mühimmatımızı entegre ediyoruz. Kamikaze dronları asimetrik savaş ortamında, düşman savunma hatlarını aşmak ve beklenmedik noktalardan saldırı gerçekleştirmek için son yıllarda etkili bir araç haline geldi. Milli kamikaze dron sistemlerimiz KARGU, ALPAGU ve KARGI farklı ve üstün özellikleriyle ön plana çıkıyor. Bölgesel tehditlere karşı caydırıcı, uzun menzilli hipersonik balistik füze sistemlerinin geliştirilmesine yönelik çalışmalarımız başarıyla devam ediyor. Siber güvenlikte değişen dinamikler doğrultusunda kabiliyet havuzumuzu genişletecek projeleri öncelikli olarak değerlendiriyoruz. Farklı irtifa ve menzildeki hava tehditlerine karşı ülkemiz için güvenlik kalkanı vazifesi görecek yapay zeka destekli hava savunma sistemi Çelik Kubbe için düğmeye bastık" şeklinde konuştu. "Savunma sanayii sadece askerî bir güç değil, aynı zamanda ekonomik sosyal ve teknolojik gelişim için bir kaldıraç görevi gören stratejik bir sektördür" Programda konuşan Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler ise dünyada yaşanan gelişmelere dikkat çekerek, "Bugün, içinde bulunduğumuz jeopolitik konjonktür, yaşanan gerginlik ve çatışmalar, savunma sanayinde güçlü olmanın ve bağımsız hareket edebilmenin ne denli hayati olduğunu bir kez daha göstermektedir. Sayın Cumhurbaşkanı’mızın da ifade ettiği gibi savunma alanında güçlü ve bağımsız olamayan milletlerin, istikballerine güvenle bakabilmeleri mümkün değildir. Bu bilinçle, savunma sanayimizi her geçen gün daha ileriye taşıyarak, ’Türkiye Yüzyılı’ vizyonumuz doğrultusunda stratejik adımlar atmaktayız. Savunma ve teknoloji ekosistemimizi genişletmek ve sürdürülebilir bir yapıya kavuşturmaya yönelik belirlediğimiz politikaları güçlü ve kararlı bir şekilde uyguluyoruz. Savunma sanayii paydaşlarımızın da bu alanda daha aktif rol alarak inovatif projelere destek vermesini son derece değerli buluyoruz. Zira biliyoruz ki, savunma sanayii sadece askerî bir güç unsuru değil, aynı zamanda ekonomik sosyal ve teknolojik gelişim için bir kaldıraç görevi gören stratejik bir sektördür. İleri teknolojilerin kullanıldığı bu alandaki Ar-Ge faaliyetlerimiz yerli üretim ve nitelikli iş gücü yatırımlarımız bizleri daha yukarı seviyelere taşırken, ekonomik kalkınmamızı da sağlamaktadır. Türkiye; özellikle son yıllarda savunma sanayii alanında gösterdiği başarılarla kendi güvenlik ihtiyaçlarını karşılamakla kalmayıp uluslararası pazarda da söz sahibi bir ülke konumuna ulaşmıştır. Başta hava ve deniz platformları olmak üzere ürettiğimiz sistemler dünya çapında ilgi görmekte ve küresel ölçekte rekabet avantajı sağlamaktadır. Bu durumun sürdürülebilir olması için ülkemizin bilimsel ve teknolojik alt yapısının geliştirilmesi nitelikli iş gücümüzün artırılması ve yenilikçi adımlar atılması yönünde politikalar oluşturuyoruz. Bu politika ve uygulamalar çerçevesinde kara, deniz ve havanın yanı sıra uzayı da kapsayan projelerimizin birer birer hayata geçmesi ile yakın gelecekte, sektördeki konumumuzun daha da güçleneceğine inanıyorum" açıklamalarında bulundu. "En etkili savunma, ülkeler arasında kurulacak olan güçlü iş birliği ve diyalog ile mümkündür" Kürüsel ve bölgesel düzeyde yaşanan sorunların dünyanın barış ve istikrarının önünde büyük bir engel olarak durduğunu söyleyen Güler, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Rusya-Ukrayna arasında uzun süredir devam eden savaş, İsrail’in, dünyanın gözü önünde Gazze’de sergilediği barbarlık, yine İsrail’in başta Lübnan olmak üzere çevre ülkelere karşı gösterdiği saldırganlık ve bu eylemlerin ortaya çıkarmakta olduğu sonuçlar güney coğrafyamız ile birlikte tüm dünyayı da tehdit etmektedir. Bunlara karşı Türkiye, Karadeniz ve Orta Doğu başta olmak üzere gerginliklerin sürdüğü her yerde barış ve istikrarın yeniden tesis edilmesi için, Sayın Cumhurbaşkanı’mızın liderliğinde çok kapsamlı girişimlerini sürdürmektedir. Yaşanan bu kaotik ortamda çok daha iyi anlaşılmıştır ki, en etkili savunma ve güvenlik ülkeler arasında kurulacak olan güçlü iş birliği ve diyalog ile mümkündür. İnsanlık, bu iş birliği ve diyaloğa her zamankinden çok daha fazla ihtiyaç duymaktadır. SAHA EXPO gibi uluslararası organizasyonlar da bu iş birliklerin sağlanmasında kilit rol üstlenmektedir. İlgili kurumlar arasında köprü olan bu tür etkinlikler sayesinde; dost ve müttefik muhataplarımız ile buluşma olanağını yakalıyor, stratejik hedeflerimizin gözden geçirilmesi fırsatını buluyor ve yeni düzenlemelere ihtiyaç duyulup duyulmadığını yakından takip ediyoruz. Nitekim fuar kapsamında bizler de kardeş, dost ve müttefik ülkelerden mevkidaşlarım ile görüşme fırsatı bulacağız. Ayrıca 6 dost ve müttefik ülke ile çeşitli alanlarda Askerî İş Birliği ve Çerçeve Anlaşmaları da imzalayacağız"