YEREL HABERLER - 02 Nisan 2012 Pazartesi 10:56

ÜRGÜP BELEDİYE BAŞKANI FAHRİ YILDIZ`DAN KARDEŞ ŞEHİR PROKOPİ`YE ZİYARET

A
A
A
ÜRGÜP BELEDİYE BAŞKANI FAHRİ YILDIZ`DAN KARDEŞ ŞEHİR PROKOPİ`YE ZİYARET

Ürgüp Belediye Başkanı Fahri Yıldız, Belediye meclis üyeleri ve eşlerinden oluşan 13 kişilik heyetle birlikte Yunanistan`ın Evia adasında bulunan kardeş şehir Prokopi`ye ziyarette bulundu.
Yunanistan gezisinin ilk gününde Batı Trakya`daki Türklerin durumunu yakından görmek amacıyla Gümülcine yakınlarındaki Iasmos (Yassı köy`e) uğrayan Başkan Yıldız ve beraberindekiler, belediye başkan yardımcısı Mehmet Mehmet tarafından karşılandı. Yassı Köy Camii`nde düzenlenen dini bilgilerin yer aldığı yarışmayı izleyerek dereceye giren öğrencilere plaket takdim ederek okul harçlığı veren Yıldız`a köyün ileri gelenleri ve cami imamı İsmet Hoca ve Gümülcüne Müftü yardımcısı Fehim Kelam teşekkür etti.
Selanik`te bir gün kalarak, Ulu önder Atatürk`ün doğduğu evi ve şehrin önemli tarihi mekanlarını ziyarette bulunan heyet daha sonra Evia adasına geçti. Başkan Yıldız ve beraberindekiler buradan Limni kasabasına geçerek Limni belediyesi meclis salonunda, Krıeos, Mantudi, Agıa Anna, Limni ve Prokopi`nin birleştirilmesi sonucu oluşan tek belediyelik sisteminin başkanı Anestis Psarros ve yetkili belediye başkan yardımcıları ile birlikte düzenlenen programa katıldı.
Limni`de kalınan 2 günlük süre içinde Başkan Yıldız ve beraberindeki heyet Limni`nin önemli tarihi ve kültürel değerlerini gezdi.
Halkida`da ise Başkan Yıldız ve heyetini Halkida Ürgüplüler Dernek Başkanı karşıladı.
Ürgüp heyeti Yunanistan`daki son durağında Kavala`da Kavalalı Mehmet Ali Paşanın evi, Osmanlı mahallesi ve Osmanlı Kalesini gezerek yurda döndü.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Ankara’nın kültür ve sanat hayatı "AKS 101 Çalıştayı"nda ele alındı Ankara Kent Konseyi (AKK) tarafından düzenlenen "AKS 101 Çalıştayı"nda, Ankara’nın kültür ve sanat hayatı ele alındı. Ankara’nın kültür ve sanat hayatına yeni bir vizyon kazandırmak ve şehrin kültürel kimliğini daha da güçlendirmek amacıyla "AKS 101 Çalıştayı" düzenlendi. Sinema, tiyatro, müzik, edebiyat, plastik sanatlar, kültürel diplomasi, kültürel miras, müzecilik, sahne sanatları ve dans gibi birçok oturumun gerçekleştirildiği çalıştayda, sanatın ve kültürün farklı alanlarına dair fikir alışverişinde bulunuldu. "Ankara bütün kültürlere açık olmak zorunda" Kahramankazan Belediye Başkanı Selim Çırpanoğlu, çalıştayda yaptığı konuşmasında şunları söyledi: "Kahramankazan büyüyor ama gelişemiyor. Henüz gelişmesini tamamlamamış bir şehir. Büyüme ile gelişme maalesef doğru orantıda olmuyor. Kahramankazan’ın gelişmesi için kültürel ve sanatsal etkinliklerimizle beraber tüm çalışmalarımızı başlattık. Böyle bir Büyükşehir Belediye Başkanımız olmasından dolayı hakikaten gurur duyuyoruz. Her konuyla alakalı bize destek olduğu gibi kültür sanat alanında da önümüzü açmış durumda. Ben iyi bir öğrenciydim ama belediye başkanlığında kopya çekiyorum. Eskişehir’deki sanatsal faaliyetleri Kahramankazan’la bağdaştırmaya çalışıyorum. Kahramankazan’ımızın nüfusu gitgide artıyor. Kahramankazan ve Ankara, doğuluların batısında batılıların doğusunda, Türkiye’nin ortasında bir yer. O yüzden, bütün kültürlere açık olmak zorunda. Kahramankazan büyük bir göç çektiği için bu harmoniyi sağlamamız gerekiyor. Hayal kurarken masraftan kaçmamak lazım. Bir gün Kahramankazan’da ‘Senfoniyle İlahiler’ programını yapmak benim için büyük bir hedef. Bu noktada Ankara Kent Konseyi’yle de bir çalışma yapmak istiyorum." "Dünya artık değişti, ulaşım artık kolaylaştı" "Kültür sanat, turizm bir kentin olmazsa olmazıdır" diyen Yenimahalle Belediye Başkanı Fethi Yaşar ise dünyanın artık değiştiğini kaydederek, "Dünyada ülkeler sadece sanayisiyle, tarımıyla, ticaretiyle kaynaklarını büyütmüyorlar. Artık turizm de, ülkeler için önemli bir kaynak, şehirler için de önemli bir kaynak. Ankara ne kadar güzel tanıtılırsa, ne kadar çok fazla turist getirirsek o kadar gelişir. Bugün Ankara, Türkiye’nin başkenti, başkentler ülkelerin simgesidir. Paris, Fransa’nın başkenti. Bizim Türkiye’ye bütün gelen turist kadar onun belki bir buçuk katı turist sadece Paris’e gidiyor ama yeni Paris’e gitmiyor, eski Paris’e gidiyor. O tarihi kültürü korunan tarihe gidiyor. Onun için bu sanat, kültür ve turizm büyük bir kentin olmazsa olmazıdır. Tabi ki parklar düzgün olacak yollar, kaldırımlar, altyapılar, planlar yaşanabilir olacak. Belediye başkanları bunları yapacak ama turizmi geliştirmek, kenti tanıtmak ve sanatçının sanatını icra edecek mekanları yapmak da bizim görevimiz" ifadelerini kullandı.
Gaziantep Babasına destek olmak için öğrendiği kürek yapımında ihracatçı oldu Gaziantep’te babasına destek olmak amacıyla çocuk yaşta ahşap kürek atölyesinde çıraklık yapmaya başlayan Kadir Kanalıcı, ürettiği kürekleri yurt içi ve yurt dışına gönderiyor. Gaziantep’in Şahinbey ilçesindeki Direkçi Pazarı’nda ahşap ustası olan babasına yardımcı olmak için henüz 13 yaşındayken okuldan arta kalan vakitlerde kürek atölyesinde çalışmaya başlayan Kadir Kanalıcı (42), önce kalfa, ardından ustalığa terfi ettiği mesleğini yıllardır özveriyle sürdürüyor. Teknolojiyle beraber eskiye dönük birçok mesleğin son demlerini yaşandığı bu süreçte ekmek küreği yapımı mesleğini Gaziantep’in yanı sıra Türkiye’nin 81 ilindeki fırıncılara ve Avrupa ülkelerindeki pizza üretimi yapan restoranlarına gönderen Kanalıcı, baba mesleği sayesinde ustalığını sürdürüyor. Çeşitli boy ve modellerde yaptığı kürekleri yurt içindeki müşterilerinin yanı sıra Avrupa ülkelerindeki müşterilerine pazarlayan Kanalıcı, ekmek küreğinin fırıncılarının vazgeçilmez gereci olduğunu belirtti. Yaptığı kaliteli ve dayanıklı ekmek küreklerini Almanya, Fransa ve İtalya başta olmak üzere Avrupa’nın birçok ülkesine gönderdiğini ifade eden Kanalıcı, Gaziantep’te fırıncılara bağlı olarak halen günümüze kadar gelen ekmek küreği yapma mesleğinin her geçen gün değer kazandığını belirtti. “Bu mesleğe çocukken babamın yanında başladım” Uzun yıllardır uğraş verdiği baba mesleğine sevdalı olduğunu belirten Kanalıcı, “Bu mesleğe çocukken babamın yanında başladım. 15 yıl bu işi yaptıktan sonra yaklaşık 12 yıl bu mesleğe ara verdim. Daha sonra ise farklı işlerle uğraştım. Sonra tekrar baba mesleğine başladım ve 5 yılda devam ettiriyorum. Gaziantep’te genelde okuldan sonra çocuklar babaların yanında çalışır. Biz de bütün zamanımızı babamızın atölyesine geçiriyorduk. Mesleğe bu şekilde başladık. Mesleği öğrenmemiz yıllar sürdü. Askere gidip geldikten sonra 25 yaşına kadar bu mesleği yaptım. Aralıksız 15 yıl bu mesleği yaptım. Askerden sonra İstanbul’a gittim ve mesleğe ara verdim. İstanbul’un yoğunluğu ve stresi beni çabuk yordu, tekrar Gaziantep’e gelip babam mesleğini sürdürmek istedim ve işimi yeniden kurdum” dedi. Babasının mesleğini sürdürmekten gurur ve onur duyduğunu belirten Kanalıcı, baba mesleğini devam ettirmenin kendisine ayrı bir güç verdiğini kaydetti. “Taş fırın olan her yere biz kürek yapıyoruz” Yaptığı kaliteli ve dayanıklı kürekleri Almanya başta olmak üzere Fransa ve İtalya’nın yanı sıra birçok Avrupa ülkesine göndererek ürünlerini sattığını belirten Kanalıcı, “Taş fırın olan her yere biz kürek yapıyoruz. Lahmacun, pide, pizza, katmer ve baklava üretimi yapan firmalara kürek yapıyoruz. Hatta elektrikli ve doğalgazlı fırınlara da kürek yapıyoruz. Yaptığımız kürekleri Gaziantep’teki fırıncı, katmerci ve baklavacı müşterilerimize satıyoruz. Türkiye’nin diğer illerinde Gaziantepli fırıncı ustaların çok olmasından dolayı bizde bu şekilde tanınıyoruz. Bizde bu şekilde tüm Türkiye’ye kürek göndermiş oluyoruz. Bazı fırıncı ustalar yurt dışına gidiyor, yurt dışından da bizden kürek istiyorlar ve aynı şekilde ustalarımız vasıtasıyla yurt dışına da kürek gönderiyoruz” diye konuştu.
Antalya Antalya’nın ürkek misafirleri yaban keçileri mahalleye indi Antalya’nın Akseki ilçesi Gidengelmez Dağları’ndaki yaban keçileri, her yıl olduğu gibi bu yıl da otlamak için dağın eteğindeki Değirmenlik Mahallesi’ne inmeye başladı. Gidengelmez Dağları’nda yaşayan yaban keçileri, her kış otlamak için dağın eteğinde kurulu Değirmenlik Mahallesi’ne iniyor. Mahalleli tarafından korunan keçiler, sabah saatlerinde bahçelere inerek otladıktan sonra mahalleden ayrılarak yaşam alanlarına gidiyorlar. Akseki’nin en uzak mahallelerinden biri olan ve Milli Park niteliğindeki Gidengelmez Dağları’nın batısına kurulu Değirmenlik Mahallesi’nin sakinleri, kış mevsiminde farklı misafirleri ağırlıyor. Avlanması, evcilleştirilmesi yasak olan yaban keçileri insanlarla adeta iç içe yaşıyor. Mahallede köylünün evlerinin önünde bulunan bahçelerinde ekili çilekleri yiyorlar. Kent dışından yaban keçilerini görmek ve fotoğraflamak için gelenler oluyor. “Yaban hayatı koruma sahası” Devletin uyguladığı yasal zorunluluk nedeniyle avlanılması ve evcilleştirilmesi yasak olan dağ keçileri, Gidengelmez Dağlarındaki kar nedeniyle yiyecek bulmakta güçlük çektikleri için artık şehir merkezlerine iniyor. Yaban Hayatını Koruma Sahasındaki Gidengelmez Dağları’nda kaçak avlanmaya izin verilmemesi, koruma altındaki bölgede ateşli silahlarla atış yapılmasının önüne geçilmesiyle kendilerini güvende hisseden yaban keçileri, dağın yüksek kesimlerinin karla kaplanması nedeniyle köydeki evlerin bahçelerine kadar gelerek otlamaya başladı. Köylüler de yaban keçilerini hem koruma altına alıyor hem de fotoğraflarını çekiyor. Genellikle sabah saatlerinde köye inerek otlayan yaban keçileri, hava kararmadan yeniden yaşam alanlarına dönüyor. Değirmenlik mahallesi muhtarı Oğuzhan Özen, Değirmenlik köyünün Gidengelmez Dağlarının eteklerinde kurulu bir köy olduğunu söyledi. Yıllardır bölgede yaban hayatı ile birlikte iç içe yaşadıklarını söyleyen Özen, “Biz burada yaban hayvanları ile iç içe yaşıyoruz. Bahçelerimize girerek sebzelerimizi yiyorlar. Biz onlara kesinlikle zarar vermiyoruz ve bahçelerden kovmuyoruz. Onlar bizim sevinç kaynağımızdır. Yaban keçileri hava şartlarına göre Yükseklerde kar yağışı başladığında köyümüze iniyorlar. Sabah saatlerinde bahçelerimize kadar inip öğlen saatlerine kadar karınlarını doyurup öğleden sonra tekrar dağa yataklarına çıkıyorlar. Sisli ve yağışlı havalarda kesinlikle aşağıya inmezler. Kendilerini dağda korumaya alıyorlar. Mayıs ayına kadar hayvanlar köyümüzde otlanırlar. Mayıs ayında yavrulama yapıyorlar. Yavrularını korumak için Gidengelmez dağlarının içerisinde kalıyorlar. Kesinlikle aşağıya inmezler” dedi. “Doğal bir hayvanat bahçesidir” Burası Yaban hayatı koruma sahası içerisinde ve Milli Parklar statüsündedir. Milli parklar burada sürekli denetim yapar. Zaten biz köylüler olarak burayı koruyoruz. Buraya kesinlikle kaçak avcı giremez. Bir mantar tabancası dahi patlasa milli parklar görevlilerine ve jandarmaya haber veririz. Yani köylü olarak buralar bizim korumamız altındadır. Yaban keçilerini yakından görmek için buraya Türkiye’nin her yerinden insanlar geliyor ve bu güzellikleri görüyorlar. Türkiye’de burası nadir bulunan bir yerdir. Dışarıdan gelenler yaban keçilerini rahatlıkla izleyebiliyorlar. Özellikle bu aylarda birçok yerden çok sayıda insanlar gelip aileleri ile birlikte keçileri izliyorlar. Burası doğal bir hayvanat bahçesi gibidir. Keçileri hem izleyip, hem de fotoğraf çekiyorlar" dedi. “Mayıs ayında yavru yaparlar” Yaban keçilerinin mayıs ayında yavrulama dönemine girdiklerini dikkat çeken Özen, “Bu hayvanlar mayıs ayında yavru yaptığında 2 gün yavru yaptığı yerde kalırlar. 2 gün sonra yavrular kalkıp yürümeye başlarlar. Yavrular 3 yaşına kadar anneleri ile birlikte yaşarlar ve daha sonra ayrılırlar. Hayvanlar tekrar her kışın doğdukları yere mutlaka uğrarlar. Gidengelmez dağları sarp ve kayalık olduğu için kendilerini rahat koruyorlar” dedi. “Her sürünün başında bir koruma olur” Yaban keçilerinin aile şeklinde sürüler halinde gezdiklerini söyleyen Özen, “Her sürünün başında mutlaka bir teke olur. Bu keçilerin gözetleyicisidir. Ufak bir tehlike hissettiklerinde o hayvan ses yaparak hayvanlar dağa kaçarak kendilerini korumaya alırlar. Hayvanlar köye inince bizleri gördüğünde kaçmazlar. Biz artık onlarla iç içe yaşıyoruz ve kendilerini güvende hissediyorlar. Sabah 8 de kalktığımızda bahçemizde yaban keçilerini görüyoruz. Hayvanlar kendilerini güvende hissediyorlar” diye konuştu. “Her kış karın yağmasını bekleriz” Özen, “Her yıl kışı ayında karın yağmasını bekliyoruz. Kar yağınca onlarda köyümüze inmeye başlıyorlar. Kar yağınca yukarıda yiyecek bulamıyorlar ve köyümüze iniyorlar. Artık onlar bizim bir ailemizin ferdi gibi oldular” dedi. Kendisinin 20 yıl süre ile Gidengelmez Dağlarının rehberliğini yaptığını söyleyen Özen, “Gidengelmez dağlarının arkası vahşi dik kayalıklarla dolu bir çöldür. Buraları bilmeyen kişi kesinlikle gidemez. Gitse de geri dönemez. Ben aynı zamanda 20 yıl bu dağlarda rehberlik yaptım. Buraları karış karış bilirim. Bu sahaya herkes giremez. Yalnız bir kişi gitse geri dönemez. Adı üzerinde giden gelmez. Bu dağlara bilen kişi gider. Bilmeyen kişi ise geri dönemez” şeklinde sözlerini ekledi. “Onlar benim güllerim” Değirmenlik köyü sakinlerinden 60 yaşındaki Mehmet Özdemir, Değirmenlik köyünün Gidengelmez Dağlarının eteklerinde kurulu bir yerleşim yeri olduğunu söyledi. Değirmenlik köyününde yaban hayatı ile iç içe yaşadıklarını söyleyen Özdemir, “Gidengelmez Dağlarının yaban keçilerinin yaşam alanlarıdır. Yaban keçileri her yıl olduğu gibi yeniden köyümüzde arazilere inmeye başladılar. Yaban keçileri 10-20-30’arlı gruplar halinde yayılımını yaparlar. Biz bahçemizde çalışırken onlarda bahçelerimize kadar inerek otlanıyorlar. Onları görmemiz bizi rahatlatıyor. Mutlu ediyor. Bunlar buranın güzellikleridir. Benim güllerimdir. Onlarla biz iç içe yaşıyoruz. Bu güzellikler dünyanın hiçbir yerinde yoktur” dedi. “Onlardan vazgeçemeyiz” Güllerim diye tabir ettiğim yaban keçileri sabah saat 10.00 gibi inerler. Öğleden sonra 14.00-15.00 saatlerine kadar yayılıp, yataklarına geri dönerler. Bunlar köyümüze müthiş güzellikler katıyor. Bizler yaban hayatı ile yaşamaya alıştık. Biz onlardan, onlar bizden vazgeçemezler. Onlardan vazgeçemeyiz. Onların her yıl köyümüze inmesini bekliyoruz. Doğum zamanı olan Mayıs ayında dönüş yaparlar ve doğum sonrası 10-15 gün sonra tekrar köyümüze inmeye başlarlar. Havalar ısındığında karlar erimeye başlayınca tekrar Gidengelmez Dağlarının derinliklerine giderler. Yani onlar bizim bir parçamız. Anlatılmaz yaşanır” diye konuştu.
Düzce Balık tezgahının gözdesi kalkan ve kırlangıç oldu DÜZCE (İHA) – Batı Karadeniz’de yer alan Düzce’nin Akçakoca ilçesinde balık tezgahları şenlendi. Balıkçılar avlanmaya çıkınca tezgahta çeşitlilik artarken, gözde balıklar ise kalkan ve kırlangıç oldu. Karadeniz açıklarında zaman zaman yaşanan fırtına tezgahları olumsuz etkilese de, son günlerde balıkçılar bolluğu yaşıyor. Kış aylarının vazgeçilmez balığı hamsi Sinop tarafından çıkıyor, kilosu ise 150 liradan alıcı buluyor. Bol ve bereketli geçen balık sezonunda tezgahlara çeşit çeşit balıklar geliyor. Gece avlanan balıkçıların ağlarına kırlangıç ve kalkan balığı da takıldı. Kalkan kilosu bin liradan, kırlangıç ise kilosu 35 liradan satışa çıktı. Balık uzaktan gelince fiyatı da artıyor Balıkçı Ruhi Pehlivan, sezonun iyi gittiğini belirterek, "Balık satışları güzel. Bol ve bereketli geçiyor bu sene. Balık fiyatlarından tazelikten dolayı memnunuz. Hamsi az çıktığı için fiyatı biraz yüksek ama çok lezzetli. Bu sene palamudun bol olması hamsiyi azalttı. Hamsi uzaktan geldiği için de fiyatı biraz yükseliyor, yakınlaştıkça fiyatı düşüyor. Az çıkıyor ve Akçakoca’ya uzak çıkıyor. Karadeniz’de İğneada’dan geliyor, Sinop’tan geliyor" dedi. Diğer balıkların fiyatlarına da değinen Pehlivan, "İri mezgitin kilosu 250 lira, bir boy küçüğü 150 lira. Çinekop 350 lira, istavrit 100 lira. İstavritin kilosu dün 80 liraydı, az çıktığı için bugün fiyatı arttı. Karadeniz hamsisi 150 lira, çok güzel ve çok lezzetli. Kalkan kilosu bin lira, büyüdükçe fiyat yükseliyor. Kırlangıç ise 350 lira. Balık alırken ya balığı ya da balıkçıyı tanıyacaksınız" diye konuştu.
Aydın Germencik 76 Deve Güreşi Festivali hava muhalefeti nedeniyle gerçekleştirilemedi Yörük kültürünün en uzun süredir yaşatıldığı merkezlerden biri olan ve deve güreşlerinin kırkpınarı olarak adlandırılan Germencik ilçesinde bu yıl 76.sı tertiğ edilen güreşler yağış nedeniyle iptal edildi. Uzun süredir hazırlıkları sürdürülen Germencik Deve Güreşi Festivali için, Çanakkale’den Antalya’ya, Balıkesir’den Denizli’ye kadar devecilik kültürüün yaşatıldığı Ege ve Marmra illerinden tüm develer davet edildi. Dün Germencik ilçemerkezinde gerçekleştirilen deve güzellik yarışması ve şehir merkezindeki develi kortej yürüyüşünün ardından arenaya hazırlanan develer yağışlar nedeniyle güreştirilemedi. Sabahın işlk ışıkları ile birlikte aranada zemin kontrolü yapıldı. Germencik Belediye Başkanı Burak Zencirli başkanlığında değerlendirme yapan güreş komitesi yağış dolayısıyla güreşleri iptal etti. Konuyla ilgili açıklama yapan Germencik Belediye Başkanı Burak Zencirci, "Uzun bir süredir hazırlıklarını sürdürdüğümüz 76. Geleneksel Germencik Deve Güreşi Festivalimiz hava muhalefeti sebebiyle iptal olmuştur. Sabahın erken saatlerinde komitemizle birlikte incelemelerde bulunduk ancak zeminin ve havanın güreşlere müsait olmadığı kararı alındı. Bu süreçte emeği geçen herkese sonsuz teşekkür ediyorum. Hayırlısı olsun en azından yağmurun bereketi çiftçimize yaradı. Bir sonraki kültürel etkinliğimizde buluşmak üzere, saygılarımla" ifadelerine yer verdi.