ASAYİŞ - 10 Ocak 2025 Cuma 01:47

Üst geçidi göz ardı etti, kaza kaçınılmaz oldu: Otomobilin çarptığı yaya ağır yaralandı

A
A
A
Üst geçidi göz ardı etti, kaza kaçınılmaz oldu: Otomobilin çarptığı yaya ağır yaralandı

Kırıkkale’de 100 metre ilerideki üst geçit yerine karayolunu kullanan yayaya otomobil çarptı. Yaya, kazada ağır yaralandı.


Kırıkkale-Kayseri karayolunda, yolun karşısına geçmeye çalışan bir yayaya otomobil çarptı. Kaza, yaklaşık 100 metre ileride üst geçit bulunmasına rağmen, yayanın akan trafiğin olduğu karayolunu tercih etmesi sonucu meydana geldi.


Edinilen bilgiye göre, M.D. yönetimindeki 71 EF 769 plakalı Opel marka otomobil, yolun karşısına geçmek isteyen G.Y.’ye çarptı. İhbar üzerine olay yerine 112 Acil Çağrı Merkezi tarafından sağlık ve polis ekipleri sevk edildi.


Çarpmanın etkisiyle ağır yaralanan G.Y., sağlık ekipleri tarafından ilk müdahalesinin ardından hastaneye kaldırıldı. Yaralının sağlık durumunun iyi olduğu öğrenildi.


Maddi hasarın oluştuğu otomobil, trafik ekipleri tarafından olay yerinde yapılan incelemenin ardından otoparka çekildi. Kazaya ilişkin soruşturma başlatıldı.



Üst geçidi göz ardı etti, kaza kaçınılmaz oldu: Otomobilin çarptığı yaya ağır yaralandı

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Konya Bilinmeyen gizli tehlike: Küf mantarları sağlığı tehdit ediyor Uzmanlar, halk arasında ‘küf’ olarak bilinen mantarlar grubunun insan sağlığında kansere kadar yol açan zararlar verebildiğine dikkat çekiyor. Bir çok yiyecekte oluşan ve halk arasında ‘küf’ olarak bilinen mantar gruplarının verdiği zararlara karşı uzmanlardan uyarı geldi. Küf mantarlarının doğada çok yaygın bulunduğu ve çok kolaylıkla üreyebildiğine dikkat çeken Medicana Sağlık Grubu İç Hastalıkları Uzm. Dr. Devrim Deniz, “Bunlar için uygun nem şartları, uygun sıcaklık şartları doğamızda çok kolay bir şekilde kendini buluyor. Uygun oksijen ortamıyla karşılaştığına ve kontamine gıdada bununla temas ettiğinde bu mantarlar kolaylıkla çoğalabiliyor. Genelde biz bu mantarları özellikle bazı gıdalarda daha çok görüyoruz. Bunların başında tahıl grubu, buğday, arpa, mısır gibi hububat gruplarında görebiliyoruz. Yine yer fıstığı, fıstık, ceviz, badem gibi kuruyemişlerde görebiliyoruz. Yine süt ürünlerinde, kakaoda görebiliyoruz. Ayrıca kurutulmuş meyvelerde de yoğun bir şekilde bunlar uygun ortamlar olduğunda gelişebiliyor” dedi. “Çok yaygın bir şekilde karaciğer kanserleri gelişebiliyor” Küf mantarları geliştiğinde sağlığa verdiği sorunları sıralayan İç Hastalıkları Uzm. Dr. Devrim Deniz, “Bunlar, öncelikle temas ettiği sisteme etkileri, duruma göre değişebiliyor. Solunum sistemini etkilediğinde alerjik hastalıklar, astım gibi hastalıklar artabiliyor. Yine mide bağırsak sistemi üzerinden giriş yaptığında özafagus kanserleri, yine özellikle aflatoksin ile gelişen çok yaygın bir şekilde karaciğer kanserleri gelişebiliyor. Böbreklerimizi etkilediğinde böbrek toksisiteleri ortaya çıkabilmekte. Cildimize temas ettiğinde cildimizde tahrişler, alerjik döküntüler oluşabiliyor. Hormonlarımızı etkileyebiliyor. Üreme hormonlarını etkileyebiliyor ve bu nedenle üretkenlikler, üremede problemler oluşabiliyor, sperm kalitesi, yumurta kalitesinde bozukluklara yol açabiliyor. Yine çağımızın sorunu olan obezite gibi şeylerde de etkileri var. Özellikle mısırlarda üreyen mantarlar. Bunlar da son dönemde çölyak hastalığı nedeniyle yoğun bir şekilde tüketim arttı ve bu nedenle de fumonisin zehirlenmeleri arttı. Çünkü yapılan çalışmalarda fumonisinler, özafagus kanseri, yine karaciğer kanseri üzerine kanser yapıcı etkileri tespit edilmeye başlandı. Fumonisinlerin hayvanlardan insanlara geçişi çok net değil ama bir aflatoksinin süt ürünlerinden geçişi var, bunlara dikkat etmek gerekiyor. Yine sağlığımızı tehdit eden gizli tehditler, pestisitler var. Özellikle GDO’lu bu ürünlerde bu pestisitler kullanılıyor ve daha çok ürün elde etmek için kullanılan bu ürünler belli bir birikim sonrası yine sağlığımızı tehdit eden şeyler oluşmakta. Yine toksisitelere, organ toksisitelerine, karaciğerde, böbrekte organ toksisitelerine yol açabilmekte. Yine sistemik dolaşıma girerek vücudun yükünü arttırmakta ve obeziteye, insülin direncine yol açan süreçleri başlatabilmekte. O açıdan da pestisitlere dikkat etmek lazım. Bunların hepsi aslında görünmez tehlikeler. Bununla ilgili neler yapabiliriz, öncelikle gıdaların temasını engelleyecek şeylere dikkat etmek lazım. Üretim aşamasında, depolama aşamasında dikkat edip buna göre tedbirlerimizi almalı. Tüketici olarak biz de güvenilir yerlerden bu ürünleri almalı, evimizde güvenli bir şekilde depolamalıyız” ifadelerini kullandı. “Gıdaları tüketirken de saklarken de saklama şartlarına, raf ömürlerine dikkat etmeliyiz” Bu zararlı maddeler insan vücuduna girdikten sonra neler yapılabileceği ile ilgili bilgiler veren Uzm. Dr. Devrim Deniz, “Antioksidan özelliği içeriği yüksek olan gıdalarla beslenebiliriz. Çünkü bu toksinler girdiğinde karaciğerde detoksite edilip atılması gerekiyor. Karaciğere destek olmak amaçlı gibi sistemi gibi antioksidan içeriği yüksek olan takviyeler ya da gıdalarla beslenmeniz gerekiyor. Yeteri kadar sıvı almalıyız. Çünkü bu sıvı yoluyla atılabiliyor böbreklerimizde. Her şeyi doğasında ve uygun mevsiminde beslenmeliyiz öncelikle ve bozulmaya yüz tutmuş bir gıda varsa ya da bozulmuş şüphesi olan gıda varsa kesinlikle tüketmemeliyiz. Bu gıdaları tüketirken de saklarken de bunların saklama şartlarına, raf ömürlerine dikkat etmeliyiz ve buna göre tüketmeliyiz. Açıkta satılan gıdalar ya da depolanmasını şüpheli olduğun gıdalardan uzak durmalıyız. Hani ön etkenden uzak durmalı bunlara dikkat ederek tüketmek en sağlıklısıdır” diye konuştu.
Bursa Alkol denetimine takılan sürücü: Yok ağabey kaçmadım, yatacağım ben burada Bursa’da alkol denetimini gören bir sürücü, denetimden kaçmak için ara sokağa girdi. Burada da karşısında ekipleri gören sürücü, 0.74 promil alkollü çıktı. Alkollü sürücü, gazetecinin ’Uygulama noktasını görünce mi ara sokağa döndünüz’ sorusu üzerine, ’Hayır, arabamda uyuyacaktım’ diye cevap verdikten sonra bir de polisle pazarlık yaptı. O anlar kameraya yansıdı. İl genelinde farklı noktalara alkol uygulama noktaları kurarak trafik canavarlarına izin vermeyen İl Emniyet Müdürlüğü Trafik Denetleme Şube Müdürlüğü ekipleri, son olarak merkez Osmangazi ilçesi Santral Garaj Mahallesi üzerinde alkol uygulaması yaptı. 16 K plakalı otomobil sürücüsü, yol üzerindeki uygulamayı görünce ara sokağa daldı. Burada da karşısında ekipleri gören sürücü, araçtan inerek alkolmetreye üfledi. Yapılan kontroller sonrası Ferdi K.’nin 0.74 promil alkollü olduğu tespit edildi. "Yok ağabey, yatacağım ben burada" Yapılan kontrollerde 0.74 promil alkollü olduğu tespit edilen sürücü Ferdi K., gazetecinin ’Uygulama noktasını görünce mi dönüş yaptınız’ sorusuna ’Yok ağabey, yatacaktım burada’ diye cevap verdi. Sonrasında polis ekiplerinin ’Alkolsüz sürücü bulabilir misin’ sorusuna ’Kaç promil çıktı’ diye cevap veren sürücü, bu kez de polislere dert yandı. "Günahım boynuma, 10 saattir yatıyorum" Polis ekiplerine dert yanan alkollü sürücü, "Günahım boynuma, 10 saattir yatıyorum. Ben tırcılık yapıyorum, 20 promil ile yapma abi gözünü seveyim" dese de ekiplerden, "Bu işin pazarlığı yok" diye cevap aldı. Ferdi K., "Pazarlığı yok ta, ölüm de yok. Milletin ekmeğini neden elinden alıyorsun" diye sitem etti. "Çekme bak arabayı burada kıracağım" Duruma iyice sinirlenen Ferdi K., polis ekiplerine dert yanmaya devam etti. "Millet banka soyuyor, hırsızlık yapıyor, namussuzluk yapıyor. Biz içtik günah mı işledik. Adam vuruyorlar, namussuzluk ediyorlar onlara yol var, bize yok. Ben burada 25 yıldır otomobil sürüyorum. Burada 200 promil alkollü çıkıyor, haberlere televizyonlara çıkıyor" diye anlatırken, çekim yapan gazeteciyi görünce, "Niye beni çekiyorsun kardeşim" diye sordu. Gazeteciden ’Ben işimi yapıyorum’ cevabını alan sürücü, gazetecinin yanından uzaklaşarak, "Şimdi şu arabayı burada kıracağım bak. Çekme diyorum. Yemin ediyorum camını çerçevesini darmadağın edeceğim" diye sözler sarf etti. Ferdi K., ceza çıktılarına da imza atmadı. Alkollü sürücüye 9 bin 500 lira para cezası kesildi.
Konya Bilinmeyen gizli tehlike: Küf mantarları sağlığı tehdit ediyor Uzmanlar, halk arasında ‘küf’ olarak bilinen mantarlar grubunun insan sağlığında kansere kadar yol açan zararlar verebildiğine dikkat çekiyor. Bir çok yiyecekte oluşan ve halk arasında ‘küf’ olarak bilinen mantar gruplarının verdiği zararlara karşı uzmanlardan uyarı geldi. Küf mantarlarının doğada çok yaygın bulunmakta ve çok kolaylıkla üreyebilmekte olduğuna dikkat çeken Medicana Sağlık Grubu İç Hastalıkları Uzm. Dr. Devrim Deniz, “Bunlar için uygun nem koşulları, uygun sıcaklık koşulları doğamızda çok kolay bir şekilde kendini buluyor. Uygun oksijen ortamıyla karşılaştığına ve kontamine gıdada bununla temas ettiğinde bu mantarlar kolaylıkla çoğalabiliyor. Genelde biz bu mantarları özellikle bazı gıdalarda daha çok görüyoruz. Bunların başında tahıl grubu, buğday, arpa, mısır gibi hububat gruplarında görebiliyoruz. Yine yer fıstığı, fıstık, ceviz, badem gibi kuruyemişlerde görebiliyoruz. Yine süt ürünlerinde, kakaoda görebiliyoruz. Ayrıca kurutulmuş meyvelerde de yoğun bir şekilde bunlar uygun ortamlar olduğunda gelişebiliyor” dedi. “Çok yaygın bir şekilde karaciğer kanserleri gelişebiliyor” Küf mantarları geliştiğinde sağlığa verdiği sorunları sıralayan İç Hastalıkları Uzm. Dr. Devrim Deniz, “Bunlar, öncelikle temas ettiği sisteme etkileri, duruma göre değişebiliyor. Solunum sistemini etkilediğinde alerjik hastalıklar, astım gibi hastalıklar artabiliyor. Yine mide bağırsak sistemi üzerinden giriş yaptığında özafagus kanserleri, yine özellikle aflatoksin ile gelişen çok yaygın bir şekilde karaciğer kanserleri gelişebiliyor. Böbreklerimizi etkilediğinde böbrek toksisiteleri ortaya çıkabilmekte. Cildimize temas ettiğinde cildimizde tahrişler, alerjik döküntüler oluşabiliyor. Hormonlarımızı etkileyebiliyor. Üreme hormonlarını etkileyebiliyor ve bu nedenle üretkenlikler, üremede problemler oluşabiliyor, sperm kalitesi, yumurta kalitesinde bozukluklara yol açabiliyor. Yine çağımızın sorunu olan obezite gibi şeylerde de etkileri var. Özellikle mısırlarda üreyen mantarlar. Bunlar da son dönemde çölyak hastalığı nedeniyle yoğun bir şekilde tüketim arttı ve bu nedenle de fumonisin zehirlenmeleri arttı. Çünkü yapılan çalışmalarda fumonisinler, özafagus kanseri, yine karaciğer kanseri üzerine kanser yapıcı etkileri tespit edilmeye başlandı. Fumonisinlerin hayvanlardan insanlara geçişi çok net değil ama bir aflatoksinin süt ürünlerinden geçişi var, bunlara dikkat etmek gerekiyor. Yine sağlığımızı tehdit eden gizli tehditler, pestisitler var. Özellikle GDO’lu bu ürünlerde bu pestisitler kullanılıyor ve daha çok ürün elde etmek için kullanılan bu ürünler belli bir birikim sonrası yine sağlığımızı tehdit eden şeyler oluşmakta. Yine toksisitelere, organ toksisitelerine, karaciğerde, böbrekte organ toksisitelerine yol açabilmekte. Yine sistemik dolaşıma girerek vücudun yükünü arttırmakta ve obeziteye, insülin direncine yol açan süreçleri başlatabilmekte. O açıdan da pestisitlere dikkat etmek lazım. Bunların hepsi aslında görünmez tehlikeler. Bununla ilgili neler yapabiliriz, öncelikle gıdaların temasını engelleyecek şeylere dikkat etmek lazım. Üretim aşamasında, depolama aşamasında dikkat edip buna göre tedbirlerimizi almalı. Tüketici olarak biz de güvenilir yerlerden bu ürünleri almalı, evimizde güvenli bir şekilde depolamalıyız” ifadelerini kullandı. “Gıdaları tüketirken de saklarken de saklama koşullarına, raf ömürlerine dikkat etmeliyiz” Bu zararlı maddeler insan vücuduna girdikten sonra neler yapılabileceği ile ilgili bilgiler veren Uzm. Dr. Devrim Deniz, “Antioksidan özelliği içeriği yüksek olan gıdalarla beslenebiliriz. Çünkü bu toksinler girdiğinde karaciğerde detoksite edilip atılması gerekiyor. Karaciğere destek olmak amaçlı gibi sistemi gibi antioksidan içeriği yüksek olan takviyeler ya da gıdalarla beslenmeniz gerekiyor. Yeteri kadar sıvı almalıyız. Çünkü bu sıvı yoluyla atılabiliyor böbreklerimizde. Her şeyi doğasında ve uygun mevsiminde beslenmeliyiz öncelikle ve bozulmaya yüz tutmuş bir gıda varsa ya da bozulmuş şüphesi olan gıda varsa kesinlikle tüketmemeliyiz. Bu gıdaları tüketirken de saklarken de bunların saklama koşullarına, raf ömürlerine dikkat etmeliyiz ve buna göre tüketmeliyiz. Açıkta satılan gıdalar ya da depolanmasını şüpheli olduğun gıdalardan uzak durmalıyız. Hani ön etkenden uzak durmalı bunlara dikkat ederek tüketmek en sağlıklısıdır” diye konuştu.
Aydın Başkan Yetişkin, gazetecilerin gününü kutladı Efeler Belediye Başkanı Anıl Yetişkin, 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü dolayısıyla bir mesaj yayınladı. Gazetecilerin demokrasinin en önemli yapı taşlarından biri olduğunu ifade eden Başkan Yetişkin mesajının devamında şu ifadelere yer verdi; “Demokrasimizin en önemli yapı taşlarından biri olan gazetecilerin, tüm zorluklara rağmen sürdürdükleri onurlu mesleklerine duyduğum saygıyı bir kez daha ifade etmek istiyorum. Gazetecilik, yalnızca haber verme işi değil, toplumun vicdanını, özgürlüğünü ve doğruyu arayışını simgeleyen bir sorumluluktur. Gazeteciler, karanlıkların arasına ışık tutar, her türlü baskıya, tehdit ve zorluğa rağmen doğruyu savunmak için cesaret gösterirler. Ancak bu meslek, her geçen gün daha fazla zorlukla karşı karşıyadır. Gazeteciler, sadece haber yapmakla kalmaz, aynı zamanda toplumun sesi olurlar. Bazen gerçekleri söylemenin bedelini ağır ödeyebilir, ama buna rağmen adaleti ve özgürlüğü savunmaktan asla vazgeçmezler. Çalışan gazeteciler, ne yazık ki çoğu zaman tehditler, sansürler ve iş güvencesizliği ile mücadele etmek zorunda kalmaktadırlar. Bunun yanında, çok az maaşlarla ve uzun çalışma saatleriyle, doğru ve güvenilir bilgiye ulaşmanın ne denli değerli ve zor olduğunu bizlere hatırlatırlar” diye konuştu. Gerçeğin peşinde koşan tüm gazetecilere her zaman destek olunması gerektiğini de sözlerine ekleyen Başkan Yetişkin, “Gazeteciliğin bu kadar büyük bir sorumluluk taşıdığı bir dünyada, onları yalnız bırakmamalı ve seslerine kulak vermeliyiz. Çünkü gazeteciler, demokrasinin vazgeçilmez bir parçasıdır. Toplumların gelişmesi ve özgür düşüncenin yeşermesi, gazetecilerin hakkaniyetli ve doğru haber yapabilme özgürlüğüyle mümkündür. 10 Ocak, gazetecilerin yalnızca bir gün kutlandığı değil, aynı zamanda onlara duyduğumuz minnetin ve saygının sürekli hale gelmesi gerektiğini hatırlattığı bir gündür. Gazetecilerimize, her zaman doğruyu savunmaya, halkı bilgilendirmeye ve demokrasimize katkı sağlamaya devam etmeleri için gereken tüm desteği vermeliyiz” açıklamasında bulundu.