GÜNDEM - 21 Mart 2025 Cuma 17:04

Uluslararası öğrenciler iftarda buluştu

A
A
A
Uluslararası öğrenciler iftarda buluştu

Karabük Üniversitesi’nde Ramazan etkinlikleri çerçevesinde düzenlenen iftar programında uluslararası öğrenciler bir araya geldi.


Karabük Üniversitesi Sosyal Yaşam Merkezi’nde, ‘Gurbetin Çocuklarıyla Aile Sıcaklığında Bir İftar’ programı düzenlendi. Uluslararası Öğrenci Dernekleri Federasyonu (UDEF) ve Altınsafran Uluslararası Öğrenci Derneği iş birliğiyle gerçekleştirilen programa, çeşitli sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri, akademisyenler ve öğrenciler katıldı.


İftar programında konuşan Altınsafran Uluslararası Öğrenci Derneği Başkanı Ergin Akgün, "Bizler, uluslararası öğrenci kardeşlerimizin yalnız olmadığını göstermek ve hep birlikte ensar-muhacir kardeşliği anlayışıyla bir arada olmak için çalışmalar yürütüyoruz" dedi.


Konuşmasında tüm katılımcılara ve destek veren birimlere teşekkür eden Akgün, Altınsafran Uluslararası Öğrenci Derneği olarak etkinliklere katkı sağlamaya devam edeceklerini belirtti.


Program, yapılan dua ile sona erdi.



Uluslararası öğrenciler iftarda buluştu

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İzmir Milyonlarca kadın regl sancısı sanıyor Rahmin içini kaplayan ve her ay adetle dışarı atılan salgı bezlerinin, olması gereken yerler dışında bulunması durumu olan endometriozis, üreme çağındaki kadınların yaklaşık yüzde 10’unda görülüyor. Kadınların yaşam kalitesini etkileyen bu sorun, en çok regl ağrısıyla karıştırılıyor. Medicana Sağlık Grubu Kadın Hastalıkları ve Doğum Bölümü’nden Doç. Dr. Aşkın Doğan, endometriozis hakkında bilgi verdi. Türkiye’de yaklaşık 1.5 milyon kadının karşı karşıya olduğu tahmin edilen endometriozis, kadınların yaşam kalitesini olumsuz etkileyebileceği gibi kısırlığa da yol açabiliyor. En sık 25-35 yaş aralığında görülen hastalık, nadiren menopozdan sonra da ortaya çıkabiliyor. "Endometriozis teşhisi genellikle geciktiği için birçok kadın, hastalığın belirtilerini genç yaşlardan itibaren yaşasa da tanıyı ancak 30’lu yaşlarında alabilmektedir" diyen Medicana International İzmir Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Doç. Dr. Aşkın Doğan, aile öyküsünde endometriozis olan, çocuk sahibi olmayan, erken adet görmüş ya da geç menopoza giren kadınların riskli grupta olabileceğini belirtti. Genellikle ağrılı bir hastalık Endometriozisin östrojen bağımlı, yaygın ve kötü huylu olmayan bir süreç olduğunu vurgulayan Doç. Dr. Aşkın Doğan, "Bu dokunun oluşturduğu inflamasyon, ağrılı adet görme, ilişki sırasında ağrı, basınç hissi, kronik pelvik ağrı ve hatta kısırlığa yol açabilir. Oluşan ağrılar adet döneminden bağımsız olarak da ortaya çıkabilirken, bazı hastalarda idrar yaparken ve dışkılama esnasında da rahatsızlık hissi oluşabilir, kabızlık ve ishal gibi semptomlar da görülebilir" dedi. Tanı koymak 7-8 yıl sürebiliyor Hastalığın yaygınlığı ile semptomların şiddeti arasında her zaman doğrudan bir ilişki olmayabileceğini vurgulayan Doç. Dr. Aşkın Doğan, "Görece küçük lezyonlar şiddetli semptomlara yol açabilirken, daha büyük lezyonlar asemptomatik olabilir. Bulgular en hafiften sosyal hayatı olumsuz etkileyebilecek dereceye kadar ağır olabilir. Tek bir semptom şeklinde veya kombinasyon halinde ortaya çıkabilir" şeklinde konuştu. En fazla 25-35 yaş arasında görülüyor Endometriozisin en yaygın görülme yaşının 25-35 yaş arası olduğunu ifade eden Doç. Dr. Aşkın Doğan, "Bulgular çok spesifik olmadığı için tanının 7-8 yıl gecikebildiği durumlar olabilmektedir. Kesin tanıyı koyan net bir laboratuvar testi bulunmamakla birlikte CA-125 yüksekliği ve ultrasonda endometrioma olarak adlandırılan çikolata kistlerinin varlığı tanı açısından klinisyene yardımcı olabilir. Ultrason bulgularının belirsiz olduğu veya bağırsak, idrar kesesi ya da idrar yollarında hastalıktan şüphelenilen hastalar için MR da teşhiste yardım olabilir" dedi. Cerrahi tedavi en son tercih edilen yöntem Tedaviye başlamadan önce hastanın kapsamlı bir geçmişinin alınması ve muayenesinin yapılması gerektiğini belirten Doç. Dr. Aşkın Doğan, "Medikal tedavinin ilk basamağında non-steroid anti-inflamatuar olarak adlandırılan ve genellikle ağrı kesici olarak bilinen ilaçlar yer almaktadır. İkinci basamak tedavi olarak doğum kontrol hapları olarak da bilinen östrojen ve progesteron içeren ilaçlar kullanılabilmektedir. Menopozda semptomlar azaldığı için bazı özel durumlarda hastalar geçici olarak menopoza sokulabilmektedir. Medikal tedaviye yanıt vermeyen hastalarda ya da altta yatan kötü huylu bir hastalığın ekarte edilememesi durumunda cerrahi tedavi ön plana çıkabilmektedir. Bağırsak ve idrar yolları tutulumunda da genellikle cerrahi tedavi önerilmektedir" diye konuştu. Çocuk sahibi olmak isteyenlere Çocuk sahibi olmak isteyen endometriozis hastaları için ayrı bir tedavi yaklaşımı gerektiğini belirten Doç. Dr. Aşkın Doğan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Endometriozisi düşündüren semptomları olan ve daha önce cerrahi geçirmemiş hastalarda infertilite değerlendirmesi yapıldıktan sonra laparoskopik cerrahi önerilmektedir. Bu sayede daha iyi gebelik oranları elde edilebilir ve ağrının giderilmesi sağlanır. Daha önce cerrahi geçirmiş hastalarda ise tekrar cerrahi işlem yerine yardımcı üreme teknikleri uygulanmaktadır. Hiç şikayeti olmayan ancak kısırlık nedeniyle başvuran hastalarda cerrahiyi önerilmemektedir. Endometriozis tanısı alan kadınlar, erken tanı ve uygun tedavi ile hastalığı yönetebilmektedir. Özellikle adet sancısı ve kronik pelvik ağrısı yaşayan kadınların bir uzmana başvurması gerekmektedir."
İzmir İzmir’de 55 göçmen kurtarıldı, 2 göçmen kaçakçısı yakalandı İzmir’in Çeşme ve Dikili ilçesi açıklarında, Yunanistan sahil güvenlik unsurları tarafından Türk karasularına geri itilen 5’i çocuk 55 düzensiz göçmen kurtarılırken, bir başka operasyonda Seferihisar ilçesinde yasa dışı yollarla yurt dışına çıkma girişimindeki 2’si çocuk 9 düzensiz göçmen ve 2 göçmen kaçakçısı yakalandı. Sahil Güvenlik Komutanlığı ekipleri; 22 Mart’ta Çeşme ve Dikili ilçesi açıklarında can salları ve lastik bot içerisinde bir grup düzensiz göçmen olduğu bilgisinin alınması üzerine harekete geçti. Bölgeye görevlendirilen Sahil Güvenlik Botları TCSG-907, KB-4310 ve KB-86 tarafından Yunanistan unsurlarınca Türk Karasularına geri itilen 2 can salı ve lastik bot içerisindeki 5’i çocuk 55 düzensiz göçmen kurtarıldı. Ekipler aynı gün saat 05.00’te, Seferihisar ilçesi Ulamış mevkiinde bir grup düzensiz göçmen tespit etti. Harekete geçen Sahil Güvenlik Kolluk Destek Timi Seferihisar İlçe Jandarma Komutanlığı ekipleri yurt dışına yasa dışı yollarla çıkmaya çalışan 2’si çocuk 9 düzensiz göçmen ve 2 göçmen kaçakçısını yakaladı. Kurtarılan ve yakalan göçmenler sağlık kontrolleri ve işlemlerinin ardından İl Göç İdaresi Müdürlüğü Geri Gönderme Merkezine gönderildi. Gözaltına alınan 2 göçmen kaçakçısı da işlemleri için emniyete sevk edildi.
Kahramanmaraş Depremin üzerinden 2 yıl geçti: Yıkamacıda kalan halılar, sahiplerinin hayrına ihtiyaç sahiplerine verildi Kahramanmaraş merkezli depremlerden önce yıkamacıya teslim edilen ve afet sonrası alınamayan halılar ihtiyaç sahiplerine teslim edildi. Türkiye’yi yasa boğan, on binlerce kişinin hayatını kaybettiği, şehirlerin yıkıldığı 6 Şubat depremlerinin üzerinden 2 yıl geçti. Şehirlerin yeniden ayağa kaldırılması için çalışmalar aralıksız sürerken, bazen hüzünlendiren haberler de geliyor. Depremin merkezi Kahramanmaraş’ta halılarını yıkamacıya teslim eden vatandaşların birçoğu halılarını alamadı. Yıkamacılardan Zülfikar Çırak, afet sonrası elinde kalan 150 halının sahiplerini 2 yıl bekledi. Halıların sahiplerinin depremde hayatını kaybettiğini tahmin eden ve onlara ulaşamayan Çırak, sadece 50’sinin sahibine ulaşıp teslim etti. Kalan yaklaşık 100 halıyı ise artık sahipleri çıkmayınca onların adına hayır amaçlı ihtiyaç sahiplerine vermeye başladı. Ramazan öncesi halı temizliğinin önemini anlatıp, ihtiyaç sahiplerinin halılarını ücretsiz yıkadıklarını da ifade eden Zülfikar Çırak, "Kahramanmaraş deprem bölgesi şantiye alanı gibi adeta ondan dolayı evlere toz toprak girmesi nedeniyle halılar daha çok kirleniyor. Bu nedenle Ramazan telaşımız da başladı. Depremden sonra halılarımız vardı. Bir kısmını teslim ettik. Ulaşamadıklarımızı onların adına ihtiyaç sahiplerine teslim ettik. 150 adet civarındaydı ve 50 adedine kadar sahiplerinin yakınlarına teslim ettik. Kalanlarını da ölenlerin hayrına ücretsiz olarak ihtiyaç sahiplerine teslim ettik" dedi.
Adana Buğdayı don ve kuraklık vurdu Türkiye’nin en erkenci buğday hasadının yapıldığı Adana’da kuraklık ve don nedeniyle ekin yanarak zarar gördü. Yaşanan iklim değişikliği sonrası Çukurova’da buğdayı hem kuraklık hem de don vurdu. Şubat ayının sonunda yaşanan ve dört gün süren don olayı kuraklık ile birleşince Türkiye’nin en erkenci buğdayının hasat edildiği Adana’da ekin yandı. Mayıs ayında hasat edilmesi beklenen buğday yandığı için çiftçi ne yapacağını şaşırmış durumda. Adana İl Tarım ve Orman Müdürü Mehmet Nuri Kökçüoğlu, konuyla ilgili yaptığı açıklamada, "Bölgemizde meydana gelen don afeti ve kuraklıktan kaynaklı, sulama imkanı az olan hububat ürünlerimizin tümünde maalesef gelişmesinde çok ciddi sorunlarla karşılaşıyoruz. Arkadaşlarımızla birlikte bu alanlarda gerekli çalışmalarımızı yürütüyor ve bakanlığımıza bildirimde de bulunduk. Bir kısım alanlarda kuraklıktan etkilenen ve strese giren bölgelerde vatandaşlarımız gübreleme gibi bitkiyi daha fazla strese sokan yanlış uygulama içinde olduklarını gözlemliyoruz. Bu tür alanlarda sulama yapılması daha doğru olacaktır. Yabancı ot veya gübreleme gibi bitkiyi daha fazla yıpratacak müdahalelerden kaçınmalarının yerinde ve doğru olduğunu düşünüyoruz" dedi. Kökçüoğlu, açıklamasına şöyle devam etti: "Hububat ekim alanlarımız 1 milyon 270 bin dekar ve bunun büyük kısmını ovada yapıyoruz. Ovalardaki 370 bin dekarlık bir alanda sulama anlamında da sorunumuz yok. Onun dışındaki yaklaşık 900 bin dekarlık alandaki kısımlarda sulama imkanımız az. Yağışın daha fazla olduğu Tufanbeyli, Saimbeyli ve Feke gibi ilçelerimizde bir sorunla karşılaşmıyoruz. Güneye doğru indikçe Kozan, İmamoğlu ve Ceyhan’ın kırsal alanlarında maalesef kuraklık sorunuyla karşı karşıyayız." Kökçüoğlu, kuraklığa ve dona bağlı olarak çiftçinin ekeceği ürünü ve zamanını değiştirmesi gerektiğini ifade ederek, "Bölgemizde ve ülkemizde meydana gelen meteorolojik farklılıklardan dolayı kuraklığa daha dayanıklı olan ayçiçeği gibi ürünlerin ekimini arttırmaya yönelik faaliyet içerisindeyiz. Bitkilerde insanlar gibi canlı, artık geriye döndürülemez alanların atıl kalmaması için bakanlığımız tarafından ayçiçeği dağıtıyoruz. Bu ayçiçek tohumlarıyla birlikte bu bölgelerin atıl durumda kalmadan hem ülke ekonomisi hem de çiftçilerimizin kendi ekonomisine katkı sunmasını hedefliyoruz. Ülkemizde olduğu bu bölgede de maalesef kuraklık ciddi bir sorun olmaya başladı. Tarımsal kuraklık çok önemli. Birkaç gün içinde çok fazla bir yağışın da bizim için anlamı yok. Bitkinin ihtiyacı olduğu zamanlar yağışın olmasını arzu ediyoruz. Son yıllardaki istatistiklere baktığımızda ve önümüzdeki yıllardaki öngörüleri de incelediğimizde maalesef yeni normal dediğimiz kuraklıktan kaynaklı sorunlarla karşı karşıya geleceğiz. Bizlerde artık yeni yağış dönemine göre hem ekim be hasat zamanlarımızı hem de toprak işleme zamanlarını yeni yağış rejimine göre planlayacağız. Suyu daha fazla isteyen ve tüketen ürünleri yavaş yavaş azaltarak kuraklığa daha dayanıklı ürünlerin ekimiyle ilgili projeler üretiyoruz" diye konuştu.
Muğla Sanayi ve Teknoloji Bakanı Kacır, Muğla Teknopark’ı ziyaret etti Bir dizi program için Muğla’ya gelen Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, MSKÜ bünyesinde hizmet veren Muğla Teknopark’ı ziyaret ederek, incelemelerde bulundu. Güney Ege Kalkınma Ajansı Projeleri Toplu Açılış Töreni için hafta sonu Muğla’da bulunan Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi (MSKÜ) bünyesindeki Muğla Teknopark’ı ziyarette bulundu. Bakan Kacır, MSKÜ’nün yüzde 51 hisse sahibi olduğu Muğla Teknopark’ın aynı zamanda yatırımcı olarak ortağı olduğu Muğla Apiterapik Arıcılık Ürünleri Ar-Ge ve İnovasyon İşleme Merkezi A.Ş.’nin yaptığı Ar-Ge faaliyetlerini yerinde inceledi. Muğla Teknopark’ta, Bakan Kacır’a, Teknopark’ın mevcut durumu hakkında detaylı bilgi verildi. Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır’a ziyareti sırasında, 2020 yılında faaliyete geçen Muğla Teknopark’ın hâlihazırda 47 firmaya ev sahipliği yaptığı bilgisi aktarıldı. Aynı zamanda, doluluk oranının yüzde 95’e ulaştığı Teknopark’taki firmaların toplam proje gelirinin ise 102 milyon TL seviyesinde olduğu söylendi. Bu gelişmeler ışığında Türkiye’yi daha güçlü ve topyekun kalkınmış bir konuma taşıyacaklarını ifade eden Bakan Kacır, Muğla’nın ekonomik kalkınmasına değer katacak bu projelerin kente ve ülkeye hayırlı olmasını diledi.