Yerel Haberler
İzmir
24 Kasım 2024 Pazar - 17:16 İzmir’de öğretmenler TCSG Umut Gemisi’ne misafir oldu İzmir Valiliği, 24 Kasım Öğretmenler Günü kapsamında, emekli ve görevine devam eden öğretmenleri Sahil Güvenlik Komutanlığı’na bağlı TCSG Umut Gemisi’nde ağırladı. İzmir Alsancak Limanı’na demir atan TCSG Umut Gemisi, 24 Kasım Öğretmenler Günü dolayısıyla, görevine devam eden en genç öğretmenler ile emekli öğretmenleri ağırladı. Sahil Güvenlik Ege Deniz Bölge Komutanı Tuğamiral Tayfun Paşaoğlu, beraberindeki heyet ile birlikte öğretmenleri karşılayarak bilgilendirmelerde bulundu. Bilgilendirmenin ardından gemi personeli ve öğretmenler birlikte yemek yedi. Daha sonra öğretmenlere hediye ve çiçek takdim edildi. “Şeref duyduk” Karşıyaka Emine Lahur Ortaokulunda görev yapan öğretmen Halil Özel, 2017’de mesleğe başladığını ve işini severek yapmaya çalıştığını ifade etti. Meslek hayatında böyle bir programda ilk defa yer aldığını ve bu yüzden çok heyecanlı olduğunu söyleyen Özel, burada ağırlanmaktan dolayı duyduğu şeref ve memnuniyeti dile getirdi. “Ülkemizi gururla temsil ediyorlar” Emekli öğretmen Ergun Baylan ise böyle anlamlı bir günde burada bulunmaktan son derece onur duyduğunu belirtti. Eğitimin bilimin ve teknolojinin birleştiğini burada gözlemlediğini anlatan Baylan, şunları kaydetti: “Gerek personelle, gerek yaptıklarıyla son derece onur duydum. Benim içimde bir uhdeydi, hep merak ederdim, o kurtulan çocukları. İnsani bir mücadele de veriyorlar. Ülkemizi gururla temsil ediyorlar.”
Güzelbahçe Belediyesi her gün bin 500 öğrenciye süt ve poğaça dağıtacak
18 Kasım 2024 Pazartesi - 10:50 Güzelbahçe Belediyesi her gün bin 500 öğrenciye süt ve poğaça dağıtacak Güzelbahçe Belediyesi, yeni bir uygulama başlatarak, her gün ilkokul ve ortaokul önlerinde bin 500 öğrenciye süt ve poğaça dağıtmaya başladı. Sabahın erken saatinde, ders başlamadan okula gelen ve öğrencilere süt ve poğaça dağıtan Güzelbahçe Belediye Başkanı Mustafa Günay, "Saha çalışmalarımızda bize böyle bir talep geldi. Her gün, devlet okullarımızda okuyan bin 500 öğrenciye okul önlerinde dağıtımlarımızı yapacağız" dedi. Güzelbahçe Belediyesi, meclis üyeleriyle birlikte alınan karar doğrultusunda, devlet okullarında öğrenim gören ilkokul ve ortaokul öğrencilerine her gün poğaça ve süt dağıtma kararı aldı. Bu kapsamda ara tatilin sona ermesiyle birlikte belediye ekipleri, okullarda poğaça ve süt dağıttı. İlk günkü dağıtıma, Güzelbahçe Belediye Başkanı Mustafa Günay da katıldı. Sabahın erken saatlerinde, ders başlamadan Ali Bayırlar İlkokulu’na gelen Başkan Günay, öğrencilerle yakından ilgilendi, kendi elleriyle süt ve poğaça dağıttı. Başkan Günay, öğrencilere, “Her gün poğaça ve sütünüzü muhakkak alın” diyerek velilerle de sohbet etti. “Saha çalışmasında böyle bir talep aldık” Başkan Mustafa Günay, süt ve poğaçaların her gün dağıtılacağını söyledi. Başkan Mustafa Günay, “Türkiye’nin ekonomik şartlarından dolayı, bizde belediye olarak çocuklarımıza neler yapabiliriz diye düşündük. Bizim yapmış olduğumuz saha çalışmasında, ’ekonomik şartlardan dolayı çocuklarımızın beslenme çantasına herhangi bir şey koyamıyoruz başkanım’ diye bize böyle bir talep vardı. Bizde bu talep karşısında, belediye meclis üyelerimizle beraber böyle bir karar aldık. Bunu her gün okullarımızın önünde uygulayacağız. Okullar açılırken, çanta ile birlikte kırtasiyesiyle malzemeleri dağıtmıştık. Şimdi de devlet okulunda okuyan ilkokul ve ortaokul öğrencilerine, her sabah poğaça ve süt vereceğiz. Beş okulda dağıtıma başladık. Bin 500 öğrenciye her gün bir süt ve bir poğaça vereceğiz. Çocuklarımız beslenmeleri bizim için çok önemli. Çok olumlu, çok güzel karşılandı. Velilerimizde uygulamamızı beğendi” dedi. Velilerde uygulamanın devam etmesi gerektiğini belirterek, Güzelbahçe Belediyesine teşekkür etti.
Uluslararası Boran-6 Keskin Nişancı Yarışmasında, birinci Türkiye oldu
18 Kasım 2024 Pazartesi - 10:36 Uluslararası Boran-6 Keskin Nişancı Yarışmasında, birinci Türkiye oldu Foça Jandarma Komando Eğitim Komutanlığı tarafından Jandarma Asayiş Vakfı organizatörlüğünde düzenlenen Boran-6 Uluslararası Keskin Nişancı Yarışması tamamlandı. İlk üç derece Türkiye‘nin oldu. İzmir Foça’da Jandarma Albay M. Remzi Kızılsu Atış Alanı’nda düzenlenen yarışmayla keskin nişancılığın öneminin algılanmasını sağlamak, mesleki bir kültür oluşturmak, keskin nişancıların moral, motivasyon ve kendine güvenlerini artırmak, uzman personel arasında Terörle Mücadele Harekâtı kapsamında edinilen tecrübenin paylaşımını sağlamak amacıyla her yıl yapılıyor. Bu yıl ilk defa ulusal ve uluslararası düzeyde yapılan ve nefes kesen yarışmaya, Türkiye ve 17 ülkeden toplamda 40 unsur ile 80 keskin nişancı katıldı. Yarışmada ilk üç dereceyi Türkiye’den katılan unsurlar kazandı. Özel Kuvvetler Komutanlığı birinci, Jandarma Genel Komutanlığı (Hakkâri Jandarma Komando Özel Harekât Tabur Komutanlığı) ikinci, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı (1’inci Amfibi Deniz Piyade Tugay Komutanlığı) üçüncü oldu. Ödül töreni, Şehit Jandarma Teğmen Önder Sert Amfisinde yarışmacı, gözlemci ve katılımcılar ile birlikte yapıldı. Yarışma’nın birinci ikinci ve üçüncüleri ödülleri Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Ali Çardakçı tarafından verildi. Foça Jandarma Komando Eğitim Komutanlığı ev sahipliğinde ve Jandarma Asayiş Vakfı Organizatörlüğünde düzenlenen Yarışmanın Uluslararası alanda çok önemli rol üstelendiğini ifade eden Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Ali Çardakçı, “Türk savunma sanayiinin yerli ve milli imkânlar ile üretilen yüksek teknoloji ürünü silahlar ve ekipmanlar ile dünya çapında büyük bir başarıya ulaştığını gururla ifade etmek isterim” dedi. 11-17 Kasım tarihleri arasında yapılan yarışma ödüllerin verilmesi ile tamamlanmış oldu.
Yılda yaklaşık iki bin kişi organ nakli beklerken hayatını kaybediyor
18 Kasım 2024 Pazartesi - 10:13 Yılda yaklaşık iki bin kişi organ nakli beklerken hayatını kaybediyor EÜ Organ Nakli Uygulama ve Araştırma Merkezi Koordinatörü Hemşire Sinem Aras, 2023 yılındaki istatistiğe göre organ nakli bekleyen hasta sayısının 32 binlerde olduğuna dikkat çekerek, "Biz canlı da olsa kadavra da olsa organ bulmaya çalışsak bile bu oranı maalesef kapatamıyoruz. Yılda yaklaşık iki bin kişiyi organ nakli beklerken kaybediyoruz. Bekleme listelerindeki sayılar artarken biz bunun sadece yaklaşık yüzde 18’ine kadar organ bulabiliyoruz." dedi. Ege Üniversitesi(EÜ) Tıp Fakültesi Çocuk Psikiyatrisi Anabilim Dalı tarafından “Organ Nakli ve Kalp Destek Cihazları Paneli” düzenlendi. Moderatörlüğünü EÜ Tıp Fakültesi Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı öğretim üyesi ve Konsultasyon Liyezon Psikiyatrisi (KLP) Birimi Sorumlusu Prof. Dr. Nazlı Burcu Özbaran’ın üstlendiği etkinlik, EÜTF Çocuk Hastanesi Cahide Aydın Dersliği’nde gerçekleşti. Panele konuşmacı olarak EÜ Kalp ve Damar Cerrahisi Anabilim Dalı Dr. Öğretim Üyesi Ümit Kahraman, EÜ Organ Nakli Uygulama ve Araştırma Merkezi Koordinatörü Hemşire Sinem Aras, EÜ Kalp Destek Cihazı ve Kalp Nakil Polikliniği Koordinatörü Hemşire Derya Kayıhan katıldı. Etkinlikte; “Son Dönem Kalp Yetersizliğinde Ventriküler Destek Cihazları”, “Kalp Nakli, Kalp Destek Cihazları ve Nakil Koordinasyonu” ve “Organ Nakline Genel Bakış” başlıklı konularda katılımcılar, Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Cocuk ve Ergen Psikiyatrisi Anabilim Dalı KLP Birimi kapsamında, organ nakli ve kalp destek cihazı uygulama sürecinde psikiyatrik konsultasyon desteği veren asistan hekimleri bilgilendirdi. “Son Dönem Kalp Yetersizliğinde Ventriküler Destek Cihazları” başlıklı sunumunu gerçekleştiren EÜ Kalp Damar Cerrahisi Bölümü Dr. Öğretim Üyesi Ümit Kahraman, “Kalp yetmezliği görülme oranları ülkeden ülkeye değişiyor. Yetişkinlerde daha çok koroner arter hastalığı olarak ya da hipertansiyon gibi nedenlerle görülürken çocuklarda konjestif kalp hastalıkları daha ağırlıkta. Bizim amacımız; hastayı hayatta tutmak, hastaneye yatışı azaltmak ve hastanın yaşam kalitesini artırmak” dedi. Süreçte en son çözümün kalp nakli olduğunu belirten Dr. Öğretim Üyesi Kahraman, “Bu süreçte nihai çözüm kalp nakli. Fakat yeterli donör sayısı hem yetişkinlerde hem de çocuklarda oldukça az. Kalp nakli bekleme listeleri çocuklarda yetişkinlere göre yaklaşık iki, iki buçuk kat daha fazla. Tedavi için kullanılabilecek en iyi yöntemlerden biri ‘Ventriküler Destek Cihazları’. Bu nedenle ventriküler destek cihazlarını kullanmamız gerekiyor. Ventriküler destek cihazlarının farklı çeşitlerde ve farklı boyutlarda olduğunu söyleyebilirim” diye konuştu. “Çocuklar kalp destek cihazlarını üzerlerinde taşıyabiliyor, hastaneye bağlı kalmadan yaşamlarını sürdürebiliyor, okullarına gidebiliyor” Kalp destek cihazı implantasyonu ve kalp nakli klinik deneyimlerinden bahseden EÜ Kalp Destek Cihazı ve Kalp Nakil Polikliniği Koordinatörü Hemşire Derya Kayıhan, “Kliniğimizde 1998 yılından itibaren 300’ü bulan kalp nakil sayımız var. Bunların 34’ünü çocuk hastalarımız oluşturmakta. Kalp nakil bekleme sürecinde de toplamda 706 hastaya kalp destek cihazlarını implante etmiştik, bunların 42’sini yine çocuk hastalar oluşturuyor. Bu süreç hala devam ediyor. İleri evre kalp yetmezliğinin en etkin tedavisi kalp nakli ancak donör azlığı, bazı hastaların donör olamamaları gibi nedenlerden dolayı kalp destek cihazlarının kullanımı oldukça artmıştır. Geçmişte implante edilen kalp destek cihazları oldukça büyük mekanik aparatlara sahipken yeni nesilde artık çocuklar; üzerlerinde taşıyabiliyor, taburcu olabiliyor, okula gidebiliyor, günlük işlerini gerçekleştirebiliyorlar. Kalp yetmezliği hastaları multidisipliner bir yaklaşımla değerlendiriyorlar; ilk olarak kardiyologlar tarafından tanılandıktan sonra göğüs hastalıkları gibi pek çok branş tarafından değerlendirildikten sonra kalp akciğer nakil konseyine hazırlanıyor. Bu noktada da yetişkin ve çocuk bölümünde psikiyatri hekimlerin değerlendirmesine geçildikten sonra konseye çıkarılıyorlar. Konseyde çıkacak kararlar ile ilgili de aileyi ve çocuğu bilgilendiriyoruz” diye konuştu. Organ naklini geniş bir çerçeveden anlatan EÜ Organ Nakli Uygulama ve Araştırma Merkezi Koordinatörü Hemşire Sinem Aras, “Organ bağışı, toplumda başlayıp toplumda biten kompleks bir yapı. Organ bağışını, yalnızca tıp olarak düşünemiyoruz; etiği, dini, sosyolojiyi de kapsayan bir yapı bu. Organ bağışında kişi, hayattayken kendi serbest iradesiyle organ bağışlama formu doldurursa bir nevi bunu vasiyet etmiş oluyor. Ailelerin organlarını bağışlamak istediklerini bilmeleri çok önemli çünkü aile, beyin ölümü gerçekleştiğinde bu konudaki karar merci oluyor” dedi. “İzmir organ bağışı konusunda ülke ortalamasının üzerinde” Organ nakli bekleyen hasta sayıları ile ilgili bilgilendirme yapan Aras, “2023 yılındaki istatistiğe göre organ nakli bekleyen hasta sayıları 32 binlerde. Biz canlı da olsa kadavra da olsa organ bulmaya çalışsak bile bu oranı maalesef kapatamıyoruz. Yılda yaklaşık iki bin kişiyi organ nakli beklerken kaybediyoruz. Bekleme listelerindeki sayılar artarken biz bunun sadece yaklaşık yüzde 18’ine kadar organ bulabiliyoruz. Genel olarak Avrupa’da kadavra donör oranında biz 52’nci sıradayız, kadavra donörlerin kullanımı konusunda da organları çeşitli nedenlerle kullanamadığımız oluyor. Sadece kadavradan nakil yapılacağında sayılar aşağılardayken toplam nakil oranlarında daha iyi sayılara ulaşıyoruz. Bu açığı canlı donörlerle kapatıyoruz. İzmir sayılarına bakıldığında da bağış oranları Türkiye genelinde beşte bir olurken İzmir’de üçte bir oranında oluyor. İzmir bu konuda Türkiye oranına göre her zaman daha iyi konumda” diye konuştu.
Yunan ordusunun "yakarak imha etme" politikasına "yanık" kokusuyla acı yolculuk
18 Kasım 2024 Pazartesi - 10:07 Yunan ordusunun "yakarak imha etme" politikasına "yanık" kokusuyla acı yolculuk Kurtuluş Savaşı’nın son safhasında, Batı Anadolu’da işgal ettiği yerlerden geri çekilirken “yakarak imha etme” politikası yürüten Yunan ordusunun geride bıraktığı enkaz ve ayrıca büyük İzmir yangını, açılan “Yanık Yurt” sergisinde ziyaretçilere anlatılıyor. Özel olarak hazırlanan “yanık” kokusunu da hisseden ziyaretçiler, sergiyle geçmişte "acı" bir yolculuğa çıkıyor. Yunan ordusu, 15 Mayıs 1919’da İzmir’e ayak bastığı ilk günden başlayarak işgal ettiği bölgelerde yaptığı; katliam, yağma ve tecavüzlerle Türkleri göçe zorlamıştı. Büyük Taarruz ile bozguna uğradığında ise çekildiği yerleşim yerlerini “yakarak imha etme” politikasını uygulamaya koydu. İmha birlikleri, geçtikleri yerlerdeki; köy, kasaba, okul, cami, kilise demeden her yeri ateşe vererek, yerleşim yerlerini kullanılamaz hale getirmeyi amaçladı. Afyonkarahisar’dan başlayarak; Uşak, Salihli, Alaşehir, Turgutlu, Manisa gibi büyük kentler başta olmak üzere, sayısız kasaba ve köy sistematik şekilde ateşe verildi. İzmir yangınında 20 bin bina yandı 9 Eylül 1922’de İzmir’in 3 yıldan fazla süren işgal girişimi nihayet son bulurken, kentteki savaş hali henüz bitmemişti. Yunan ordusu İzmir’deyken başlayan kundaklamalar, 13 Eylül’de Ermeni Mahallesi civarındaki 20 kadar kundaklama girişimi ile zirveye ulaştı. O gün ortaya çıkan şiddetli lodos, yangını mevcut İzmir itfaiyesinin müdahalesinin sonuç vermeyeceği boyuta taşıdı. Kent kısa sürede ateş topuna döndü. 52 saat süren yangında, 42 bin 945 haneden geriye 14 bin tanesi kaldı, şehrin ortasında adeta kapkara kara bir delik açıldı. "Yakarak imha" politikası bu sergide İşte tüm bu İzmir ile Batı Anadolu’daki yangınlar ve Yunan ordusunun imha politikası, “Yanık Yurt” isimli sergide ziyaretçilere açıldı. İzmir Büyükşehir Belediyesi Ahmet Piriştina Kent Arşivi ve Müzesinde (APİKAM) açılan serginin küratörlüğünü ise İzmir Kent Tarihi Araştırmacısı ve Koleksiyoner Nejat Yentürk yürütüyor. "Yanık" kokusuyla geçmişe "acı" yolculuk Sergide pek çok fotoğraf ve film ilk kez gün yüzüne çıkarken, sergi için özel hazırlanan “yanık” kokusu da ziyaretçileri o acı günlere götürüyor. Yerli ve yabancı ziyaretçilerin büyük ilgi gösterdiği sergiyi anlatan Nejat Yentürk, serginin bir araştırma çalışması olduğunu söyledi. "Bu sistematik ve önceden planlamış politikanın tek amacı var; hayat devam edemesin" Yentürk, “Sergimizin ana temasını, Büyük Taarruz ile bozguna uğrayan Yunan ordusunun çekilirken uyguladığı siyaset oluşturuyor. ‘Yakarak imha’ politikası diyebiliriz; yani geride yaşam şansı bırakmamak üzere, geride kalan halklara sadece; konutlar, camiler, okullar, hükümet konakları değil; ürün depoları, harman yerleri, meyve bahçeleri, bağlar, içindeki hayvanlarla birlikte ahırlar ateşe veriliyor. Hatta öldürdükleri insanlarla doldurarak su kuyularını yok ediyorlar. Bu sistematik ve önceden planlamış politikanın tek amacı var; geride bıraktıkları işgal bölgelerinde bir hayat devam edemesin. Bu planlı hareketi sergilemek istedik. Müfredatımızda Kurtuluş Savaşı’nın bu yönüne hemen hiç değinilmez. Bu ölçüde dramatik bir süreci görsellerle anlatmak, bir tarih metninden daha etkileyicidir. Yakın zamanda işgalci Yunan ordusunun geride bıraktıklarını fotoğraflayan Albert Kahn gibi çok önemli bir arşiv dünya kamuoyuyla paylaşıldı, sergide bu fotoğraflara da yer veriyoruz. Onun dışında 30 yıldan fazla bir çabayla bir araya getirdiğim kendi kişisel, orijinal fotoğraf koleksiyonumla harmanladım. Diğer koleksiyoncu dostlarımız ve başta APİKAM arşivi çok değerli katkı sağladılar. Kurtuluş Savaşı’nda, cephedeki iki ordunun çarpışması dışında, ziyaretçiyi sivil halkın neler yaşadığı üzerinde düşünmeye davet ettik. Öyle büyük acılar yaşanmış ki, onun ipuçlarını vermekle yetindik ve yerleşim yerlerindeki tahribatı sergilemeye çalıştık” dedi. "50 yıllık, çok hızlı eskimiş bir modelle İzmir yangını söndürülmeye çalışıldı" Yunan Ordusunun imha politikasını anlatan Yentürk, “Bunu bir bütün olarak ele almak gerekiyor. Batı Anadolu’da; Afyon’dan, Eskişehir’den başlayan; Salihli, Alaşehir, Turgutlu, Manisa’yı yaktıktan sonra kaçarak İzmir’e giren Yunan ordusunun, İzmir’i de ateşe vermesinden korkuluyordu. Zaten şehir günlerdir kundaklamalara maruz kalıyordu. İtfaiye şefi, günde 15 yangınla baş etmek zorunda kaldıklarını rapor eder. 13 Eylül 1922’de ortaya çıkan şiddetli fırtına, o gün aynı anda 20 noktada yapılan o kundaklamalardan artık kurtulamaz noktaya getirdi İzmir’i. İzmir itfaiyesinin elinde bir adet buharlı yangın söndürme aracından başka araç yoktu; bunun dışında bir merdiven arabası, hortum arabaları vardı. Diğerleriyse; çok eski model, kol kuvveti ile çalışan tulumba araçlardı. İzmir, İstanbul gibi devletin sahibi ve yönettiği bir itfaiye teşkilatı değildi. İzmir itfaiyesi, İngiliz sigorta şirketlerinin tasarrufunda olan bir İtfaiye teşkilatıydı. 1886 yılında satın aldığı yegane araç, altında odun yakarak enerjisini temin ettiği bir buharlı araçtır. Birinci Dünya Savaşı sırasında limanı kapanan İzmir’e yeni bir itfaiye aracını ithal etmenin imkânı olmadığı gibi, işgal edip büyük Yunanistan sınırları içine katma hayalleri kuran Yunan yönetimi, şehrin itfaiyesi için hiçbir yatırım yapmamıştı. Çağ, benzinle çalışan motorlu itfaiye araçları çağıydı; ancak İzmir bu imkanın çok uzağındaydı. 1886 yılından kalma tek bir araçla bu büyük yangınla mücadele edilemezdi” ifadelerine yer verdi. İzmir Kent Tarihi Araştırmacısı ve Koleksiyoner Nejat Yentürk, son olarak şöyle devam etti: “Yunan ordusu çekilirken uygulanan politika, son derece sistematikti; yani Manisa kentinin yüzde 90’ı yok edildi. Turgutlu keza öyle; yani Manisa’da 10-11 bin binanın yakılması tesadüf olamaz. Sistematik bir şekilde, benzin ya da gaz yağı dökerek konutlar yakılmıştır.”
Başkan Hisarcıklıoğlu’ndan İEÜ Güzelbahçe Kampüsüne ziyaret
18 Kasım 2024 Pazartesi - 10:00 Başkan Hisarcıklıoğlu’ndan İEÜ Güzelbahçe Kampüsüne ziyaret Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu, temeli haziran ayında atılan ve yapımına tüm hızıyla devam edilen İzmir Ekonomi Üniversitesi (İEÜ) Güzelbahçe Kampüsü’nün inşaatında incelemelerde bulundu. 160 bin metrekare kapalı alanı bulunacak ve 18 yapıdan oluşacak kampüsün İzmir için önemli bir eğitim üssü olacağını söyleyen Hisarcıklıoğlu, topluma hizmet noktasında da kampüs projesinin güzel bir örnek teşkil ettiğini belirtti. İEÜ Mütevelli Heyet Başkanı ve İzmir Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Özgener ile İEÜ Rektörü Prof. Dr. Yusuf Hakan Abacıoğlu’nun ev sahipliğinde gerçekleşen ziyarette, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Aslı Ceylan Öner de detaylı bir sunum yaparak, 2026 yılında tamamlanması hedeflenen kampüste gelinen son aşamayı ve önümüzdeki dönemde hayata geçirilmesi planlanan çalışmaları aktardı. Eğitim kenti İzmir’e yakışacak TOBB Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu, İzmir’in eğitim alanında Türkiye’nin önde gelen kentlerinden biri olduğuna dikkat çekerek, yeni kampüsün kente çok yakışacağını söyledi. Hisarcıklıoğlu, “İzmir, yeni bir eğitim üssü kazanıyor. Geleceğimizin güvencesi olarak gördüğümüz gençlerimiz için çok değerli, takip edilmesi gereken bir proje. Güzelbahçe kampüs alanını yerinde görmek, beni ve beraberimizdeki üyelerimizi de çok memnun etti. Burası, aynı zamanda topluma hizmet noktasında da örnek bir merkez olacak. Eğitimle, gençlerimizle ilgili her proje, beni heyecanlandırır; benim için çok değerlidir. Güzelbahçe kampüs projesi de bunun güzel bir örneği. İzmir Ticaret Odası Başkanımız ve İzmir Ekonomi Üniversitesi Mütevelli Heyet Başkanı Mahmut Özgener’i ve emeği geçen herkesi kutluyorum” diye konuştu. Hedef ilk 500 TOBB Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu’nu yeni kampüs alanında konuk etmekten büyük mutluluk duyduklarını ifade eden Başkan Özgener, dünyada ilk 500 üniversite içinde yer alma hedefi doğrultusunda çalışmaları kararlılıkla sürdürdüklerini belirtti. Güzelbahçe kampüs projesinin bu açıdan çok önemli olduğunu vurgulayan Özgener, “Kampüsümüzün temelini haziran ayında attık. Aradan geçen yaklaşık 5 aylık süre içerisinde önemli bir mesafe kat ettiğimizi söyleyebilirim. Her detay üzerinde titizlikle duruyor, öğrencilerimize en iyi eğitim ortamını sağlamak için çalışıyoruz. Kampüsle ilgili ekip olarak düzenli toplantılar gerçekleştiriyor, istişare ve fikir birliği içinde hareket etmeyi çok önemsiyoruz. Çünkü bu kampüs; sadece İzmir ya da Ege Bölgesi için değil, ülkemiz için de çok değerli bir proje. Kampüsümüzü öğrencilerimizle buluşturmak için büyük heyecan duyuyor, var gücümüzle çalışıyoruz. TOBB Başkanımız Rifat Hisarcıklıoğlu da yoğun programına rağmen bizlere vakit ayırarak yeni kampüsümüzün inşaatında incelemelerde bulundu. Başkanımıza, yakın ilgisi ve her zamanki desteği için çok teşekkür ediyoruz” dedi. ‘Yeşil kampüs’ vurgusu Yeni kampüsün çevreci özelliklerine değinerek ‘yeşil kampüs’ vurgusu yapan Özgener, “Ege Bölgesi’nin iklim koşullarına uygun tasarladığımız kampüsümüzde, temiz enerji teknolojileri kullanılacak ve enerji performansları optimize edilmiş binalar yer alacak. Ayrıca, yerleşke içi ulaşımı da elektrikli araçlarla sağlayacağız. İç ve dış mekan örgüsünün çevresinde yerleşen yapılar, kampüs sakinlerine dış dünyadan kopmadan, Ege coğrafyasının ikliminden istifade edebilecekleri, geçirgen mekânsal bir deneyim sunacak. Kampüsümüzün; sadece eğitim merkezi olarak değil, sosyal, sportif ve kültürel özellikleriyle zengin bir yaşam alanı oluşturarak aidiyet duygusunun güçlenmesine de önemli katkı sağlayacağına inanıyoruz” diye konuştu. Ziyarete; TOBB Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu’nun yanı sıra TOBB Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı ve Ege Bölgesi Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Ender Yorgancılar, TOBB Yönetim Kurulu Üyesi ve Aydın Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Ülken, TOBB Yönetim Kurulu Üyesi ve Gaziantep Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Tuncay Yıldırım, Nevşehir Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Arif Parmaksız, Aydın Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Gökhan Maraş, Kredi Garanti Fonu Yönetim Kurulu Başkanı Erdoğan Özegen, İzmir Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı ve İEÜ Mütevelli Heyet Üyesi Cemal Elmasoğlu ve İEÜ Mütevelli Heyet Üyesi ve İZTO Meclis Üyesi Ayhan Sulak, İEÜ Önceki Dönem Rektörü Prof. Dr. Murat Aşkar, İzmir Ticaret Odası Yönetim Kurulu Üyesi Serdar Gökhan Arıkan, İEÜ Genel Sekreteri Kaya Arslan ve Genel Sekreter Yardımcısı Volkan Koç katıldı.
Seferihisar, 24. kez Mandalina Şenliği’nde binleri ağırladı
18 Kasım 2024 Pazartesi - 09:53 Seferihisar, 24. kez Mandalina Şenliği’nde binleri ağırladı Seferihisar ilçesinde “Turuncu Bayram” olarak akıllara kazınan ve büyük ilgi gören Mandalina Festivali, birbirinden renkli görüntülere sahne oldu. Seferihisar Kapalı Pazar Yeri’nde gerçekleşen şenlik öncesinde mandalinalı yiyecek yarışması, mandalinalı tatlı yarışması, mandalinalı hediyelik eşya yarışması, en iyi mandalina yarışması adaylarından kazananlar ödüllerine kavuştu. Seferihisar Atatürk Halk Eğitim Merkezi önünden şenlik alanına kadar devam eden kortejde binlerce kişi de coşkuyla yer aldı. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanvekili Erhan Erdil, Seferihisar Belediye Başkanı İsmail Yetişkin, Güzelbahçe Belediye Başkanı Mustafa Günay, Hopa Belediye Başkanı Utku Cihan, Seferihisar Belediye Başkan Yardımcıları Gökhan Pehlivan, İnanç Karabulut, Nuriye Hepterlikçi, Necdet Yurttaş, İlçe Parti Temsilcileri ve STK üyelerinin de içinde bulunduğu yürüyüş Seferihisar Meydanı’nı festival alanına çevirdi. “Toğrağını seven ve işleyen insan her zaman güçlüdür” Mandalinanın Seferihisar’a bahşedilmiş en kıymetli nimetlerden biri olduğunu söyleyen Başkan Yetişkin, “Mandalina Şenliği neredeyse tüm Seferihisarlıların hayatında en az bir kere geldiği, eğlendiği, anılar biriktirdiği bir gelenek. Mandalina Şenliği yıllarca Seferihisarlıların bayramı oldu. Eminim burada bulunan bir çok kişinin çocukluk anılarında burada geçirdiği günler var. Herkesin albümlerinde, neşe dolu bir şenlik fotoğrafı vardır. Şimdi hepimiz için önemi çok daha fazla. Her gün aramıza yeni komşularımız katılıyor. Ailemiz büyüyor. Her Mandalina Şenliği’nde işte bu kocaman, geniş ailenin bir araya gelişini kutluyoruz. Birlikte gülüyoruz, birlikte eğleniyoruz” şeklinde konuştu. Gelenekselleşmiş Kral ve Kraliçe yarışması, En iyi Mandalina Üreticisi yarışması ile finale yaklaşan festivalde, ödüller sahiplerini bulurken vatandaşlar da renkli dans gösterileri, birbirinden güzel gören şenlik stantları, dj performans ve Grup Sembol’ün sahne performansının ardından Devrim Seyrek konseri ile müziğe ve eğlenceye doydu. Ödüller sahiplerini buldu Turuncu Festivalde pek çok dalda yarışmanın yer almasıyla jüriler tarafından seçilen kazananlar ödüllerini teslim aldı. En iyi mandalinalı yemek yarışması’nda birinci Medine Akgün olurken en iyi mandalinalı tatlı yarışmasının kazananı Zeynep Gülçin Yalman oldu. En iyi mandalinalı hediyelik eşya ödülünü tasarım yarışmasında birinci olan Zöhre Mert, En iyi Mandalina Yarışması ödülünü ise Yücel Demiralay aldı. Yıllardır süregelen Seferihisar’ın gözde yarışması da seyircilere merak dolu ve keyifli anlar yaşattı. Bu senenin mandalina kralı Ege Tombalak olurken Mandalina Kraliçesi de Tülin Çakır oldu. Seferihisar Belediye Başkanı İsmail Yetişkin ödüllerini kazanan yarışmacılara sahnede teslim etti.
Zeytinde kalite kaybının önüne geçiliyor
18 Kasım 2024 Pazartesi - 09:32 Zeytinde kalite kaybının önüne geçiliyor İzmir Büyükşehir Belediyesi, zeytin ve zeytinyağı üreticilerinin yükünü azaltmak ve kaliteyi artırmak için Bakırçay Havzası’nda zeytin kasası dağıttı. 80 ton kapasiteli 200 zeytin kasası üreticiye verilerek, zeytinde asit kayması ve kalite kaybının önüne geçilmesine katkı sağlandı. İzmir Büyükşehir Belediyesi, Türkiye’de giderek ağırlaşan yaşam şartlarına karşı üreticiye destek olmaya devam ediyor. Büyükşehir Belediyesi, Ege çiftçisinin göz bebeği zeytinlerde kalite kaybını önleyebilmek için zeytin kasası dağıttı. Bakırçay Havzası’ndaki üreticilerin talepleri üzerine harekete geçen İzmir Büyükşehir Belediyesi, çuvallarda bekletildiği için asit oranı artarak kalite kaybı yaşanan zeytinlerin kolay ve sağlıklı bir şekilde taşınması için üreticilere kasa dağıttı. Ekipler, toplam 80 ton kapasiteye sahip her biri 400 kilogramlık toplam 200 kasayı Tariş’in Bergama Zeytindağ’da bulunan tesislerinde üreticilerle buluşturdu. Bakırçay zeytininin kalitesi üst seviyeye çıkacak Çalışmalar hakkında bilgi veren İzmir Büyükşehir Belediyesi Tarımsal Hizmetler Dairesi Başkanı Ziya Çavdar, “Başkanımız Dr. Cemil Tugay’ın talimatıyla kırsaldaki çalışmalarımıza devam ediyoruz. Bakırçay Havzası’nın çok ciddi bir zeytin potansiyeli var. Bu bölgenin zeytinyağı çok kıymetli. Çuvallar içinde toplanan zeytin zaman içerisinde kızışmaya başlıyor. Asit oranında ve kalitesinde çok ciddi bozulmalar oluyor. Bu kasalarla kalite daha üst seviyeye çıkacak. Başkanımızın talimatları doğrultusunda Bergama Belediyesi ve Kınık Belediyesi’nde toplantılarımız olacak. Bakırçay Havzası ve diğer havzalarımızda kırsala olan desteğimiz devam edecek” şeklinde konuştu. “Çiftçinin ihtiyaç duyup temin edemediği noktalarda yanlarında olacağız” 200 kasanın dağıtımını yaptıklarını ama ilerleyen süreçte diğer kooperatiflere de desteklerinin süreceğini belirten Ziya Çavdar, sözlerine şöyle devam etti: “İzmir’de zeytinciliği geliştirmek için hemen hemen tüm kooperatiflerimizle iletişimimiz var. Onların ihtiyacı doğrultusunda, paketleme, toplama, çırpma konusunda desteklerimiz devam edecek. Çiftçinin kırsalda ihtiyaç duyduğu ama maddi olarak temin edemediği tüm noktalarda yanında olacağız. Yine zeytin sineği hastalığı ile ilgili mücadelelerimiz de devam ediyor” şeklinde konuştu. “Asit kaymasının önüne geçmiş olacağız” Çalışmanın zeytinde yaşanan kalite kaybını önleyecek önemli bir adım olduğunu ifade eden Tariş Zeytin ve Zeytinyağı Birliği Başkanı Fikret Akova, “Öncelikle İzmir Büyükşehir Belediye Başkanımız Dr. Cemil Tugay’a çok teşekkür ediyoruz. Eksik olmasınlar. Bu yaptıkları davranışla zeytin üreticisine verdiği desteği ortaya koydular. Kasalar çok önemli. Birincisi bulundukları yerlere temizlik getiriyorlar. İkincisi artık zeytinler de kasaların içerisine girecekler, havalanacaklar. Havalanınca da asit kaymasının önüne geçmiş olacağız. Forkliftlerle çok güzel bir şekilde zeytin makinelerine gidecek. Zeytinde asit kaymayı önleyici sisteme katkı verilmesi ekonomik olarak da bir getiri sağlıyor. Kalite kaybını önlemiş olacağız. Zeytin meyvesi kısa sürede işlenmediğinde, bir süre sonra ambarlaşma dediğimiz asit kaymasına neden oluyor. Ama bu kasalar hava aldığı için bir süre daha bekletseniz bile asit kaymasına neden olmuyor” dedi. “Üretici için çok önemli” Zeytindağ Zeytin ve Zeytinyağı Tarım Satış Kooperatifi Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Yıldırım ise “Biz kooperatif olarak, Aliağa, Dikili, Bergama, Kınık ilçelerini kapsayan geniş bir alandaki tek kooperatifiz. Geniş bir alana hizmet ettiğimiz için kendi kendimize yetemiyoruz. Kurum yardımlaşması altında belediyelerimizle görüşüyoruz. İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne ulaşarak fabrikalarda kullanılan 400 kiloluk zeytin kasalarından talep ettik. Talebimiz uygun görüldü. Bugün sağ olsunlar bize bu kasaları getirdiler. Üretici kasa olmadığı zaman zeytini çuvalda getiriyor. Çuvalda gelen zeytin yoğunluk çok olduğu zaman burada bekliyor. İki, üç günlük sürede çuvalda bekleyen zeytin eziliyor, bozuluyor, kalitesi düşüyor. Kalitenin düşmemesi için kasa kullanılması gerekiyor. Hatta biz kasaları üreticilerin traktörlerine koyup zeytin bahçelerine gönderip oradan toplayıp buraya getiriyoruz. Bizim için çok önemli. İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne teşekkür ediyoruz” ifadelerini kullandı.
Bakan Göktaş: "Selçuk’taki olayda Bakanlık olarak ailenin yanında olmaya devam edeceğiz”
17 Kasım 2024 Pazar - 17:45 Bakan Göktaş: "Selçuk’taki olayda Bakanlık olarak ailenin yanında olmaya devam edeceğiz” Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, geçtiğimiz günlerde Selçuk ilçesinde 5 çocuğun yaşamını yitirdiği olaya dair, “Selçuk’ta yaşanan olaya ilişkin anne ile görüştüm. Anne şunları ifade etti; ‘Evlatlarım beni hayata bağlayan tek şeydi. Anneme bile emanet etmek istemezdim evlatlarımı’. Bu olayın üzüntüsünü bir anne olarak hala yüreğimde taşıyorum. Annemizin acısını paylaşıyorum. Bakanlık olarak yanında olmaya devam edeceğiz” dedi. İzmir’de AK Parti Çeşme 7. Olağan İlçe Kongresi, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş’ın katılımı ile gerçekleştirildi. Çakabey Kültür Merkezi’nde düzenlenen kongrede, Divan Kurulu Başkanlığı’na AK Parti İzmir İl Başkan Yardımcısı ve Teşkilat Başkanı Rahmi Taştan seçildi. Çeşme mevcut ilçe başkanı olarak görevini yürüten Pınar Özen ise kongrede tek aday olarak gösterilerek yeniden güven tazeledi. Kongre, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın video mesajının izletilmesiyle başladı. Kongrede konuşan Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, “AK Partimiz, 23 yıl önce Cumhurbaşkanımızın liderliğinde milletin gönlünden doğmuş, hizmet ve eser siyasetiyle halkın teveccühüne mazhar olmuş bir hareket olarak yola çıktı. Partimizin kurulduğu günden bugüne kadar, milli iradeyi her zaman baş tacı yaptık. Türkiye’nin demokrasisini güçlendirmek, ekonomisini büyütmek ve sosyal adaleti sağlamak için reformlar gerçekleştirdik. Şimdi ise Türkiye’nin en güçlü partisi olarak, geleceğin güçlü Türkiye’sini inşa etmek için var gücümüzle çalışmaya devam ediyoruz” açıklamalarında bulundu. “İzmir’e 449 milyar liralık yatırım gerçekleştirdik” Son 23 yılda, Türkiye’nin her tarafında insanı merkeze alan bir anlayışla kalkınmayı destekleyen projeler hayata geçirdiklerini ifade eden Bakan Göktaş, “Ülkemizi, sosyal hizmetlerle güçlendirdik ve her yaştan vatandaşımızın ihtiyacına uygun çözüm önerileri geliştirdik. Tarihimizde çok önemli bir yeri olan İzmir’imiz; tarımı, sanayisi ve turizmiyle ülkemizin kalkınmasına son derece büyük katkılar sağlayan çok özel bir şehrimiz. 23 yıl boyunca 81 ilimizde olduğu gibi İzmir’e de pek çok hizmet kazandırdık. Bu süre zarfında şehrimize 449 milyar liralık yatırım gerçekleştirdik. Bu yatırımların yaklaşık 28,3 milyar lirası ise aile ve sosyal hizmetler alanında yapılan yatırım ve desteklerden oluşuyor. İzmir’e 15 Sosyal Hizmet Merkezimizde tüm hizmetlerimizi tek çatı altında ulaşılabilir kıldık. Aile Sosyal Destek Programımızla, 2017 yılından bu yana 316 bin 262 haneye destek olduk. Bugün İzmir’de Sosyal ve Ekonomik Destek Programıyla aile bütünlüğünü koruyarak 6 bin 843 çocuğumuzun sağlıklı gelişimine katkı sunuyoruz” açıklamalarında bulundu. “Selçuk’taki olayın üzüntüsünü bir anne olarak yüreğimde taşıyorum” Bakanlık olarak yaklaşımlarının anne, baba ve evlatlarının bir arada olmasına ve evlatların aile şefkatinde büyümesine yönelik olduğunu ifade eden Bakan Göktaş, bazen bu yöndeki bütün çabalara rağmen, çok üzücü, acı olayların yaşanabildiğinin altını çizdi. Sözlerini sürdüren Bakan Göktaş, şunları kaydetti: “Biz çocuklarımızın üstün yararını gözeterek, her vakayı kendi özelinde değerlendirerek ele alıyoruz. Ancak bazen anne veya babası ile çok güçlü duygusal bağları olan çocuklarımız için kurum bakımı kararı vermek, evlatları ailelerinden ayırmak çok zor olabiliyor. Yaşadığımız son acı olayda olduğu gibi. Nitekim Selçuk’ta yaşanan olaya ilişkin anne ile görüştüğümde şunu ifade etti; ‘Evlatlarım beni hayata bağlayan tek şeydi. Anneme bile emanet etmek istemezdim evlatlarımı’. Bu olayın üzüntüsünü bir anne olarak hala yüreğimde taşıyorum. Annemizin acısını paylaşıyorum. Bakanlık olarak yanında olmaya devam edeceğiz.” “Kadınların başarılı bir girişimci olmalarını destekliyoruz” Bugün İzmir’de ev tipi bakım modeliyle hizmet verilen 52 çocuk evi, 1 çocuk evleri sitesi ve 3 çocuk koruma ilk müdahale ve değerlendirme biriminde, 647 çocuğa koruma ve bakım hizmeti sunduklarını belirten Bakan Göktaş, “471 koruyucu ailemizle 523 çocuğumuzu sıcak bir yuvalara kavuşturduk. İzmir’de bulunan 57 kadın kooperatifiyle kadınların başarılı birer girişimci olmalarına destek oluyoruz. Şehrimizde bulunan 31 Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfımız aracılığıyla ihtiyaç duyan vatandaşlarımızın yanında oluyoruz. Engelli vatandaşlarımızın aile bütünlüklerini muhafaza edecek şekilde bakımlarının evde yapılmasına önem veriyoruz. Bu hizmetimizden de 19 bin 350 vatandaşımız faydalanıyor. 1 bakım ve rehabilitasyon merkezimiz, 5 umut evi ve 16 özel engelli bakım merkezimizde bin 502 engelli vatandaşımıza hizmet sunuyoruz. Türkiye’nin en büyük huzurevi olan Narlıdere Huzurevi başta olmak üzere 8 huzurevi ve 55 özel huzurevinde hizmet alan 3 bin 933 büyüğümüze hizmet veriyoruz. Engelli, yaşlı, kadın, çocuk, şehit ve gazilerimize hak temelli bir anlayışla sosyal hizmetlerimizi sunmaya devam edeceğiz” diye konuştu. "Millet olarak çok fazla kriz yaşadık" AK Parti İzmir İl Başkanı Bilal Saygılı da, "Millet olarak çok fazla kriz yaşadık. Bu milletin hiçbir zaman bir şekilde rahat bırakmadılar. Bu topraklarda bin yıldır mücadele veriyoruz. Başöğretmen Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, her zaman bize karşı bu vatanın hayırlı evladı olmayı, dürüst olmayı, siyaseti ahlaklı yapmayı, birine karşı yalan söylememeyi öğretip hatırlatmıştır. Çeşme’de de saflarınızı sıklaştırın. Birbirinize karşı birisi haber getirirse o haberi araştırın” şeklinde konuştu. Selçuk’ta yaşanan olaya dair gelen eleştirilere ise “2 tane gariban çocuğumuzun vefatından vahşi bir şekilde menfaat etmek kimin işine yarar? Bu mertliğe, delikanlına, imana, bu vatan evladı olmaya yakışıyor mu?” dedi. AK Parti Nevşehir Milletvekili ve İzmir İl Koordinatörü Emre Çalışkan, "Bizim kongrelerimiz teşkilatlarımızın düğün günü, siyasi partilerin il kongresinde toplayamadığı kalabalığı bulmadığı coşkuyu biz ilçe kongrelerimizde topluyoruz” dedi. AK Parti İzmir Milletvekili Mehmet Ali Çelebi, “Türkiye Cumhuriyeti Devleti, Kurutuluş Savaşı’ndan sonra en ciddi ve egemenlik savaşı veriyor. Bu nedenle Cumhurbaşkanımızın dediği gibi ilk cepheyi sağlam tutmalıyız. Bu cumhuriyet azında çoğunda, Türk’ün de Kürt’ün, Alevinin de Sünni’nin de Cumhuriyeti’dir” diye belirtti. AK Parti İzmir Milletvekili Şebnem Bursalı, “Yapamazsın dedikleri her şeyi yaptık. Engellemeye çalıştıkları her şeyin üstesinden geldik bugün hala yapamazsın diyorlar hala daha engellemeye çalışıyorlar. Çeşme’den, önce İzmir’e sonra Türkiye’ye sonra dünyaya haykırıyoruz. Daha çok başaracağız ve hainlere tokat gibi cevap vermeye devam edeceğiz” şeklinde konuştu. “Kapımız herkese açık” Çeşme AK Parti İlçe Başkanı Pınar Ayyıldız Özen ise şu açıklamalarda bulundu: “Çeşme’mizi daha yaşanabilir, kalkınmış bir ilçe yapmak için var gücümüzle çalışacağız. Bu süreçte kapımız ve gönlümüz çeşmenin her bir ferdini açık olacaktır. Biz sadece seçim dönemlerinde sahaya çıkan bir teşkilat değiliz, biz her zaman halkımızın içinde yanında ve hizmetindeyiz. Çeşme’nin sorunlarını biliyoruz ve bu sorunlara çözüm üretmek için gece gündüz demeden çalışmaya devam edeceğiz.” Kongreye, AK Parti İzmir İl Başkanı Bilal Saygılı, Çeşme AK Parti İlçe Başkanı Pınar Ayyıldız Özen, Genel Merkez MKYK Üyesi Emre Cemil Ayvalı, AK Parti İzmir Milletvekili Şebnem Bursalı, AK Parti İzmir Milletvekili Mehmet Ali Çelebi, Nevşehir Milletvekili ve İzmir İl Koordinatörü Emre Çalışkan ve partililer katıldı.