EKONOMİ - 09 Ekim 2024 Çarşamba 09:57

Eskinazi: "Yokuş yukarı tekerlek çeviriyoruz"

A
A
A
Eskinazi: "Yokuş yukarı tekerlek çeviriyoruz"

Ege Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (ESİAD) üyeleriyle bir araya gelen Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi, enflasyonu yenmek için üzerlerine düşen görevi yapmaya hazır olduklarını belirterek, “Biraz dişimizi sıkacağız. Şu anda ihracatçıların para kazandıklarını sanmıyorum. Yokuş yukarı tekerlek çeviriyoruz. Biraz dursak devrileceğiz. O yüzden durmamalıyız” dedi. Eskinazi, ayrıca gerekli yatırımların tamamlanması halinde Çandarlı Limanı’nın çok önemli bir aktarma limanı haline gelerek Yunanistan’ın Pire Limanı’nın yerini alabileceğini vurguladı.


ESİAD Yönetim Kurulu Başkanı Sibel Zorlu da, Türkiye ile AB arasında 28 yıl önce imzalanan gümrük birliği anlaşmasının yetersiz kaldığını belirterek, “Rekabet edebilirliğimizin artırılması için gümrük birliğinin mutlaka güncellenmesi gerekiyor” dedi.


ESİAD Uluslararası İlişkiler ve Avrupa Birliği Yuvarlak Masası’nın katkılarıyla düzenlenen toplantıda konuşan Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi, gümrük birliğinden dış ticarette yaşanan sorunlara, döviz kurları ve limanlardan sınırda karbon düzenlemesi mekanizmasına kadar pek çok konuda değerlendirmelerde bulundu.



İzmir ihracatının yarıdan fazlası AB’ye


Toplantının açılışında konuşan ESİAD Yönetim Kurulu Başkanı Sibel Zorlu, İzmir’in dış ticaret rakamlarına değinerek, “Dış ticaret istatistiklerinde İzmir’e baktığımızda, 2023 yılında 12,9 milyar dolar ithalat, 172 milyar dolar ihracat yapıldığını görüyoruz. İhracatın ithalatı karşılama oranı yüzde 132,8. 2024 yılı ilk 8 ayında 8,4 milyar dolar ithalat, 11,2 milyar dolar ihracat gerçekleşmiş. İhracatın ithalatı karşılama oranının yaklaşık yüzde 133 olduğunu görüyoruz. İzmir, 2017 yılından beri aralıksız olarak, ithalattan çok ihracat gerçekleştirerek, ülkenin dış ticaretinde önemli bir aktör olmaya devam ediyor. 2023 yılında İzmir’in ihracat yaptığı ilk 10 ülke arasında AB ülkeleri öne çıkıyor. Almanya, ABD, İspanya, Birleşik Krallık, İtalya, Rusya, Fransa, Belçika, Polonya’ya ihracatın yüzde 52,1’i gerçekleştiriliyor” dedi.



Asimetrik bir yağı var


Türkiye ile AB arasında 28 yıla dayanan bir gümrük birliği olduğunu hatırlatan Zorlu, sözlerini şöyle sürdürdü: ”Asimetrik yapısı, kapsamının sınırlı olması, danışma mekanizması ve anlaşmazlıkların halli bakımından yetersiz kalması gibi nedenlerle güncellenmeyi gerektiriyor. Gümrük birliğinin asimetrik yapısının en önemli yansıması serbest ticaret anlaşmalarında (STA) ortaya çıkıyor. AB’nin STA yaptığı ülkelerle Türkiye STA imzalayamadığı sürece rekabet edebilirliğimiz zorlaşıyor. Türkiye’nin 23 STA’sı karşısında, AB’nin 78 adet STA’sı bulunuyor. AB’nin, Kanada, Vietnam, Güney Afrika, Japonya, Kazakistan, Mısır gibi ülkelerle STA’sı veya ekonomik işbirliği anlaşmaları bulunurken, Türkiye’nin olmadığını görüyoruz. Böyle bir tabloda gümrük birliğinin beklentilerimizi karşılaması giderek zorlaşıyor. Hal böyle iken, sınırda karbon mekanizması AB’nin yeni ticaret politikası olarak karşımıza çıkmış durumda. Bu mekanizmaya uyum sağlayamazsak gümrük birliğinin avantajlarından da yararlanamaz hale geleceğiz. Bu bağlamda Türkiye-BRICS ilişkilerinin gündeme gelmiş olması doğal olarak dikkatleri çekiyor. AB’nin yakın ticaret ortağı Türkiye ile daha fazla yakınlaşmasını, gümrük birliğinin güncellenmesinin önündeki siyasi engelleri kaldırmasını bekleyebiliriz. Türkiye’nin her koşulda küresel rekabet koşullarına ayak uydurması ve ticaret savaşlarında yerini alması gerekiyor.”


ESİAD Yönetim Kurulu Üyesi, Uluslararası İlişkiler ve Avrupa Birliği Yuvarlak Masası Başkanı Rebii Akdurak da, katılımı için Jak Eskinazi’ye teşekkür ederek, “Önümüzdeki aylarda bu tip toplantıları en az ayda bir kez yapacağız. Bunun yanında da özellikle diplomatlarla, İzmir’deki başkonsolos ve konsoloslarla ardından fahri konsoloslarımızla burada her ülke ile ilgili fikir alışverişi yapılmasının faydalı olacağını düşünüyoruz. Katılımlarınızdan mutlu oluruz “ dedi.



Türkiye zarar görüyor


Türkiye’nin AB yolculuğundan kısaca söz eden Jak Eskinazi, “Avrupa Birliği ile Türkiye arasındaki gümrük birliği 1995 yılında yürürlüğe girdi. O zamanlar AB ülkeleriyle toplam ticaretimiz 30 milyar dolar civarındaydı. Bugün 210 milyar dolara çıkardık. Bu başarılı bir netice gibi görünüyor ama aslında potansiyelimiz bunun çok üzerinde. Kotaları aşmamız gerekiyor. Zeytinyağımızı satamıyoruz, tavuğumuzu satamıyoruz. Gümrük birliğini yaparken onlara bir avantaj vermişiz ve hala bunu kullanıyorlar. Şu anda AB’nin pek çok ülkeyle serbest ticaret anlaşması var. Kurallara göre AB’nin serbest ticaret anlaşması imzaladığı ülkeler bizimle de serbest ticaret anlaşması imzalamalıydı. Ama bunu yapmıyorlar. Çünkü zaten avantajı ellerine almışlar. Bize avantaj vermek istemiyorlar. Türkiye bu işlerden çok fazla zarar görüyor. Türkiye ve AB arasındaki ticaretin daha adil ve sürdürülebilir bir zemine oturtulabilmesi için gümrük birliğinin kapsamının genişletilerek tarım ürünlerinin, hizmetlerin ve kamu alımlarının dahil edilmesi, serbest ticaret anlaşmalarıyla ilgili beklentimizin karşılanması gerekiyor” şeklinde konuştu.



Biraz dişimizi sıkacağız


Jak Eskinazi, kurların ihracatçıyı ne yönde etkilediğine ilişkin üyelerden gelen soruya şu cevabı verdi: “Enflasyonu yenmek için ne gerekiyorsa onu yapmamız lazım. Biraz dişimizi sıkacağız. Ama bir gerçek var ki kurların enflasyona etkisi ancak yüzde 30’larda. Bu, ekonomistlerin yapmış olduğu hesap. Tamam, kurları artırmayalım ama ihracatçıyı destekleyen başka enstrümanlar var. Örneğin 2 puan olan destek 5’e çıkabilirse, bunlar ihracatçıya nefes aldırabilecek konular. Bu, enflasyonu tetiklemez. Çünkü siz zaten yüzde 7-8 ile dıştan faizle döviz kullanıyorsunuz. Bu dövizi size kendi ülkenizin ihracatçısı getirecek ki, o daha fazla getirecek. Böylece sizin dış ticaret açığınız azalacak. Sadece ihracatçınızı ayakta tutmayacaksınız, ülkenin para potansiyelini de çok güçlendireceksiniz. Şu anda ihracatçıların para kazandıklarını sanmıyorum. Genel olarak baktığımızda, Yokuş yukarı tekerlek çeviriyoruz. Biraz dursak devrileceğiz. O yüzden durmayacağız, hepimiz tepeyi görünceye kadar ilerleyeceğiz. Maalesef ihracattaki döviz kurunun durumu bu.”



Çandarlı, Türkiye’nin "Pire"si olabilir


Limanlar konusunda da değerlendirmelerde bulunan Jak Eskinazi, sözlerini şöyle sürdürdü: “Alsancak limanında geçmiş yıllarda bir özelleştirme süreci yaşadık. Biz de EİB olarak o konsorsiyumun içindeydik. Ama gerçekleştirilemedi. Şu anda Alsancak limanının değeri, o günkü özelleştirme değerinin üçte biri kadar. Alsancak limanı çalışıyor ama Aliağa limanları olmasa İzmir’in ihracatı olmazdı diyebilirim. O kadar önemli. Eskiden Alsancak limanı bir numaralı liman iken, ihracatımızın yüzde 60’ını Alsancak limanı, yüzde 40’ını diğer limanlar yaparken, şimdi tam tersi duruma geldi. Aliağa limanları ihracatımızın yüzde 70-75’ini, Alsancak limanı ancak yüzde 25’ini yapabiliyor. Bir de bizim Çandarlı limanımız var. Epey miktar yatırım yapılmış bir liman. Maalesef son kısmı için birkaç kez ihaleye çıkıldı ancak ihaleye girecek firma bulamadık. Bence çok iyi çalışılsa, bir özelleştirme kapsamında Çandarlı bitirilebilir ve Ege’ye çok büyük bir kazanç sağlayabilir. Çinliler, çok büyük ümitlerle Pire limanını aldı ancak liman şehrin içinde kaldı ve büyüyemiyor. O yüzden yeni liman arıyorlar. Çandarlı limanı hem onlar için hem de bizim için önemli bir aktarma limanı haline gelebilir. Ayrıca Aliağa-Bergama aksında yeni OSB’ler, serbest bölgeler kuruluyor. Buraya kurulacak tesislerin ihracatlarını yakın bir limandan yapmaları maliyetlerini çok düşürecektir. Tüm ihracatımızın yüzde 92’si deniz yoluyla oluyor. Çok büyük bir rakam. Bunun için bu limanları genişletip büyütmemiz lazım.”


Jak Eskinazi ayrıca Sınırda Karbon Düzenlemesi Mekanizması (SKDM) konusuna da değinerek, bu konudaki destek programları hakkında bilgi verdi.



Eskinazi: "Yokuş yukarı tekerlek çeviriyoruz"

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Beşiktaş’tan tesisleşme için yeni iş birliği Beşiktaş Kulübü, tesisleşme süreçlerini kapsayan yeni iş birliği anlaşmasına imza attı. Beşiktaş Kulübü ile KİPTAŞ arasında tesisleşme süreçlerini kapsayan iş birliği protokolü imzalandı. Tüpraş Stadyumu’nda gerçekleşen imza törenine Beşiktaş Kulübü Başkanı Hasan Arat, İkinci Başkan Hüseyin Yücel, Tesislerden Sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi Çağlayan Tuğal ve İBB Şehircilik Grubu Başkanı Ali Kurt katıldı. Hasan Arat: “Tesisleşmenin önemini yola çıktığımız ilk günden beri dile getirdik” Beşiktaş yönetimi olarak tesisleşmenin önemini göreve geldikleri ilk günden beri dile getirdiklerini aktaran Hasan Arat, “Onursal Başkanımız Süleyman Seba döneminde de tesisleşme en önemli hamle olarak gerçekleşti. Bizler de olanı daha iyiye götürmek için çalışıyoruz. Doğru kaynak yönetimiyle bu ihtiyacı karşılamak ve ek gelir elde etmek istiyoruz. Bugünkü anlaşmayla KİPTAŞ tesisleşme sürecinde Beşiktaş’ın çözüm ortağı ve proje uygulama sürecinde teknik anlamda müşavirliği üstlenecek. Akaretler’deki iki binamızın güçlendirme meselesi var. Fulya Şan Ökten Tesisleri ile ilgili de bir projemiz var. İnşallah kısa zamanda onun da izinlerini almış olacağız. Portföydeki yüklenicilerini bize açacaklar. Teknik müşavirlik ve kontrolörlük yapacaklar. Biz de denetleyici olacağız” ifadelerini kullandı. “Kara Duvar ile ilgili yapılması gereken tüm işleri yaptık” Tüpraş Stadyumu’nda kale arkası tribüne koltukları kaldırarak ayakta seyirci alma projesi olan ‘Kara Duvar’ başvurusundaki son duruma ilişkin Başkan Arat, “Taraftarımızın isteklerini çok ciddiye alıyoruz. Kara Duvar ile ilgili yapılması gereken tüm işleri yaptık. Gençlik ve Spor Bakanlığı’na yazdık. İçişleri Bakanlığı ve diğer bakanlıklarda da bu konu görüşülüyor. Henüz bir ret cevabı yok. Beşiktaş üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirmiştir. Beşiktaş taraftarı yeni sezonda tribünleri dolduruyor. Bunun bu şekilde devam etmesiniz arzuluyoruz. Öğrencilerimizden gelen bilet fiyatlarıyla ilgili serzenişler var. Onu da görüşüyoruz. Ekonomik şekilde içeriye girecek genç nüfusa imkan vereceğiz. Kademe kademe bunu da gerçekleştirmeye başlayacağız” şeklinde konuştu. “Beşiktaş’ın gayrimenkulleri iyi yönetilememiş” Hasan Arat, kulübün gayrimenkullerinin iyi yönetilemediğini de vurgulayarak, “20 milyonun üzerinde insanın duygularını hissetmesi gereken ve ona göre yol haritası çizmesi gereken yönetim var. Beşiktaş için en doğrusu ne olur onun üzerinde çalışıyoruz. Gayrimenkuller birilerinin elinde kalmış. Bu konularda camianın hislerini ve düşüncelerini iyi analiz etmek lazım. Allah bize sağlık verdiği müddetçe bunu yapmaya devam etme niyetimiz var. Yönetim kurulu çok çalışıyor ve bilgi birikimi çok yüksek. İnşallah sportif başarılar da beraberinde gelir ve arzuladığımız hamleleri birlikte yaparız” cümlelerine yer verdi. Hüseyin Yücel: “Beşiktaş’ın geleceği için çok hayırlı bir anlaşma” Geçtiğimiz sezon sportif anlamında kötü dönem geçirdiklerini hatırlatan İkinci Başkan Hüseyin Yücel ise, “Ancak başkanımızın Beşiktaş’a yeni mülkler kazandırma, tesisleşme anlamında çabasını izliyoruz. Beşiktaş’ın geleceği için çok hayırlı bir anlaşma olacak. İnşallah güzel bir start veririz” dedi. Çağlayan Tuğal: “Yönetim olarak birinci önceliğimiz çocuklarımızın eğitimi” Hakkı Yeten ve Şan Ökten Tesisleri’ndeki projelere ilişkin bilgiler veren Çağlayan Tuğal de, “Yaklaşık 8 aydır bir iş birliğimiz var. Arkanızda dinamik bir grup olunca projelere güçlü giriyorsunuz. Hakkı Yeten Tesisleri’nde 27 çocuğu barındıracak bir bina yapıyoruz. Altında bir yemekhane, mutfak çamaşırhane, toplantı odaları olacak. Şan Ökten’de de projeler bitti, imza aşamasında. Oraya da bir okul yapıyoruz. Yaklaşık 650 öğrenci kapasiteli spor lisesi. Sporcu eğitilmiş olması lazım. Yönetim olarak birinci önceliğimiz çocuklarımızın eğitimi” diye konuştu. Protokolün imzalanmasının ardından Başkan Hasan Arat, Ali Kurt’a forma ve kartal heykeli hediye etti.
Yozgat Bozkırda kurutulan domatesler işlendikten sonra yurt dışına gönderiliyor Yozgat’ın Çekerek ilçesinde 120 dönüm alanda üretilen domatesler, güneş altında doğal yöntemlerle kurutulduktan sonra bölgedeki fabrikalarda işlenip paketlenerek ihraç edilmek üzere hazır hale getiriliyor. Yozgat’ın Çekerek ilçesinde belediyenin de katkılarıyla geliştirilen proje çerçevesinde ilçede 120 dekar alana 3 yıl önce deneme amacıyla domates ekimi yapıldı. Proje sonunda yılda ortalama 600 ton domates üretimi gerçekleştirildi. Yaklaşık 60 çalışanın yer aldığı projede tarladan bin bir zahmetle toplanan domatesler, traktörlerle kurutulmak üzere belirlenen alanlara getiriliyor. Burada istihdam edilen kadınlar, domatesleri keserek beyaz bezlerin üzerinde kurutulmaya hazır hale getiriyor. Tuzlandıktan sonra güneşte yaklaşık bir hafta kuruyan domatesler daha sonra satışa hazır hale geliyor. Tamamen doğal yollarla yapılan kurutulmuş domatesler, yurtdışı başta olmak üzere ülkenin birçok şehrine gönderilmek üzere satışa sunuluyor. Kurutulmuş domatesler özellikle kışın kahvaltıda tüketiliyor. Bu proje ile üretime destek sunan Çekerek ilçesindeki kadınlar da aile bütçelerine katkı sağlıyorlar. İlçedeki kadınlar kurutulan domateslerin çevre illerdeki fabrikalarda değil kendi illerine kurulacak fabrikalarda işlenip değerlendirilmesini de istiyor. “Ev ekonomimize katkı sunuyoruz” 3 yıldır domates tarlasında çalıştığını söyleyen Kezban Yıldırım, “Traktörlerle gelen domatesleri serdiğimiz bezlerin üzerinde ikiye ayırıyoruz ve kurutuyoruz. Bizim burada kuruttuğumuz domatesler işlendikten sonra ihraç ediliyor. Önümüzdeki yıllarda da bunun devamını bekliyoruz, ilçedeki bütün kadınlar burada geçim derdinde. Burada çalışıp evlerine ekmek götürüyorlar. Bu bizim için çok iyi oldu. Ayrıca Yozgat’ta salça fabrikasının kurulup bu domateslerin başka yerde değil de burada işlenmesini ve daha fazla iş istihdamı olsun istiyoruz” dedi. “İlçemize salça fabrikası kurulsun” Hilal İnaç ise bu yıl itibariyle domates hasadına katıldığını söyleyerek, “Burada çalışan birçok kadın evine ekmek götürüyor. Biz yetkililerimizden salça fabrikası istiyoruz. Daha çok kişiye iş imkanı sağlansın. Bu tarlada 70 kişi çalışıyorsa eğer fabrikayla bu sayı daha artsın istiyoruz” şeklinde konuştu.
Ankara ABB’den ücretsiz HPV aşısı uygulaması Ankara Büyükşehir Belediyesi (ABB), Mansur Yavaş’ın liderliğinde önemli bir sağlık projesini daha hayata geçirdi. Gazi Üniversitesi Hastanesi ile iş birliğinde, sosyal destek alan ailelerin 9-30 yaş arası çocuklarına ücretsiz HPV aşısı uygulanmaya başlandı. 15 milyon 180 bin liralık bütçeyle gerçekleştirilen projede, 251’i 15 yaş altı, 1324’ü ise 15 yaş üzeri olmak üzere toplam 1575 kişinin başvurusu kabul edildi. Proje kapsamında 2 bin kişinin aşılanması hedefleniyor. Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ın 31 Mart Mahalli İdareler Genel Seçimleri öncesi verdiği sözler bir bir hayata geçiyor. SMA taşıyıcı taraması, Tip 1 diyabet hastası öğrencilere diyabet sensörü desteği gibi birçok yenilikçi projenin ardından, şimdi de sosyal destek alan ailelerin çocuklarına ücretsiz HPV aşısı uygulaması başladı. Sağlık alanındaki öncü projeleriyle dikkat çeken Ankara Büyükşehir Belediyesi, Türkiye’de ilk defa Başkan Mansur Yavaş tarafından duyurulan "Sosyal destek alan ailelerin çocukları için ücretsiz HPV aşısı" uygulamasını başlatarak önemli bir adım daha attı. 9-30 yaş aralığındaki bireyleri kapsayan HPV Aşı Programı için 20 Mart-20 Nisan 2024 tarihleri arasında başvurular kabul edildi. Gazi Üniversitesi Hastanesi iş birliğiyle gerçekleştirilen programda 15 yaş altı 251 ve 15 yaş üzeri 1324 birey olmak üzere toplam 1575 kişinin başvurusu kabul edildi. 15 milyon 180 bin liralık bütçe ayrılan projede 5 bin doz HPV aşısı temin edilirken, ilk dozlar Gazi Hastanesi’nde yapılmaya başlandı. Projenin ilk etabında 2 bin kişinin aşılanması planlanıyor. 9-30 yaş arasındaki kadınlara uygulanıyor Ücretsiz HPV aşısı uygulamasıyla ilgili detayları paylaşan Sağlık İşleri Daire Başkanı Mustafa Ünsal, Ankara halkının sağlığına katkı sağlamak amacıyla çalışmalara aralıksız devam ettiklerini söyledi. Ankara Büyükşehir Belediyesi olarak sağlık alanında birçok projeye imza attıklarından bahseden Ünsal, “Bugün de HPV aşısı uygulamasına başlıyoruz” dedi. Proje kapsamında 9-30 yaş arasındaki kız çocuklarına ve kadınlara, rahim ağzı kanserini önlemeye yönelik üç doz HPV aşısı yapılacağını belirten Ünsal, “İlk doz bugün uygulanıyor, ikinci doz 2 ay sonra ve üçüncü doz ise 6 ay sonra yapılacak. Bu proje, yaklaşık bir yıl sürecek” diye konuştu. 11 belediye Ankara’dan destek aldı Türkiye’de ilk kez Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ın duyurduğu projeye yaklaşık 11 belediyenin teknik destek almak için başvurduğunu, bunlardan 6’sının büyükşehir belediyesi olduğunu kaydeden Ünsal, konuşmasının sonunda sosyal devlet ilkesine vurgu yaparak, “Gönül ister ki bu aşılar Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) tarafından ödeme kapsamına dahil edilsin ve tüm vatandaşlarımız bu aşıdan faydalanabilsin” ifadelerini kullandı.