GENEL - 17 Şubat 2018 Cumartesi 10:03

Keçenin İngiltere yolculuğu başlıyor

A
A
A
Keçenin İngiltere yolculuğu başlıyor

İngilizler, iğneli keçe atölyesinde Türk geleneksel sanatlarının örneklerini öğrenecek.

İngilizler, iğneli keçe atölyesinde Türk geleneksel sanatlarının örneklerini öğrenecek. İzmir Ekonomi Üniversitesi (İEÜ) Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi Moda ve Tekstil Tasarımı Bölüm Başkanı Prof. Dr. Elvan Özkavruk Adanır ve Öğretim Görevlisi Jovita Sakalauskaite, Yunus Emre Enstitüsü’nün davetlisi olarak Londra’da katılımcılara keçelerden Osmanlı sanat eserlerinde kullanılan motifleri yapmayı öğretecek.


15 - 20 Mart tarihleri arasında Londra’da gerçekleştirilecek etkinlikte, katılımcılar Osmanlı sanatına ait çintemani, hatai, goncagül, lale, karanfil gibi motifleri işleyecek. Keçeler daha sonra telefon kılıfı, tablo, masa süsü gibi çeşitli formlara dönüştürülecek. Prof. Dr. Adanır, etkinlik kapsamında “Anadolu halıcılığının İngiliz halıcılığının başlangıcına etkisi ve iki ülke arasındaki etkileşim” başlıklı sunum da yapacak.


İEÜ Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi Moda ve Tekstil Tasarımı Bölüm Başkanı Prof. Dr. Elvan Özkavruk Adanır, Türk kültür ve sanatını tanıtmak amacıyla Yunus Emre Enstitüsü’nden davet aldıklarını belirterek, “Keçeleştirilmiş tekstil yüzeyi üzerine iğneler yardımıyla yün lifleri kullanarak desen ve motif oluşturacağız. Osmanlı sanatına ait çokça kullanılan lale, karanfil, çintemani gibi motiflerle katılımcılara iğneli keçe yapmayı öğreteceğiz. Geleneksel kültürümüzde yer alan keçenin sanatsal yansımalarını yapım sırasında gösterme olanağı yakalayacağız” dedi.



"Anadolu halısının İngiltere serüveni"


İngiltere’de 15. yüzyıla dek halı kullanılmadığını, İngiltere Kralı 8. Henry döneminde Venedikli tüccarlar aracılığıyla İran ve Anadolu halılarının bu ülkeye gittiğini vurgulayan Prof. Dr. Adanır, şunları söyledi:


“İngilizlerin geleneğinde halı yok. İngiliz sarayında 8. Henry’nin bu halılar üzerinde resimleri yapılıyor. Resimlerde Uşak halılarını görebiliyoruz. Daha sonraki yıllarda ise kendi zevklerine daha çok hitap edebilecek halılar üretmeye başlıyorlar. 2. Mahmut döneminde de İngiltere’ye halı siparişi veriliyor. Bu kez İngiltere’den halılar geliyor. Ancak özellikle sanayi devriminin ardından Anadolu’dan daha çok halı alıyorlar. İngilizler, İzmir’de merkezi olan halı firması kuruyor. Batı Anadolu halıcılığını kontrolleri altına alıyorlar. Bu konu üzerine de sunum yapacağım. İki ülke arasındaki bağları da göstereceğiz.”

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Diyarbakır Eğitimcilerin ‘İnci projesi’ ile 5 bin 400 yetim ve öksüz öğrencinin yanı sıra ihtiyaç sahiplerine yardım ulaştırılıyor Diyarbakır’da öğretmenler öncülüğünde mülki idare amirlerinden iş adamlarına kadar hayırseverlerin destek verdiği “inci projesiyle” binlerce aileye yardım edilirken 5 bin 400 yetim ve öksüz öğrenciye destek çıkılıyor. Öğretmenler öncülüğünde gönüllülük esasıyla 2003 yılında hayırseverlerin destek çıkmasıyla dağıtılan yardımlarda 400 gönüllü yer alıyor. Yardım harekatı, daha sonra “inci projesi” adıyla Milli Eğitim Bakanlığı onaylı, Diyarbakır İl Milli Eğitim Müdürü Murat Küçükali’nin bizzat kontrolünde ki proje, Diyarbakır ve Türkiye’nin yakından tanıdığı eğitimci Yahya Kamçı’nın koordinatörlüğünde yapılıyor. Mülki idare amirlerinden, gazetecilere, Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) Diyarbakır Başkanı Mehmet Bozkuş’tan, kurum amirlerine kadar projeye destek sağlanıyor. Proje sorumlusu öğretmen Yahya Kamçı, İnci Projesi’nin amacı, incitmemek şartıyla yetim ve öksüzlere hem an, hem de gelecekte onlara bir şeyler kazandırabilmek ve bir şeyler verebilmek olduğunu söyledi. Bu çerçevede 400’den fazla gönüllüyle bir araya geldiklerini belirten Kamçı, “2003 yılından beri yaptığımız çalışmaları projelendirip bir an önce bu kardeşlerimize ulaştırmak istedik. İnci Projesinde, eski öğrencilerimizden gönüllü aktif öğretmen arkadaşlarımızdan, iş adamlarına, gazeteci arkadaşlar, kamu kurum ve kuruluşlardaki idareci arkadaşlarımıza kadar katkı sunulan bir çalışmadır. Diyarbakır İl Milli Eğitim Müdürlüğü bünyesinde 5 bin 400 yetim ve öksüz kayıtlı kardeşimiz var. Bu kardeşlerimizin giyimlerinden tutun ailelerinin gıda ihtiyacına kadar yardım ediyoruz” dedi. İnci Atak Projesi çerçevesinde binlerce aileye çeşitli yardımlarda bulunduklarını anlatan Kamçı, “Kurban etinden, alışveriş kartlarına kadar, ayakkabı ve monttan tutun, diğer yardımlara kadar çeşitli yardımlar yapıyoruz. Mülki idare amirlerinin katkısı var, İl Milli Eğitim Müdürümüzün bizzat hakimiyeti ve çalışması var. Amacımız sadece bu kardeşlerimiz değil, projenin Türkiyeleşmesi için çaba sarf etmektir. Hemen hemen her hafta yaklaşık 150-200 ailemize kurban eti götürüyoruz. Her gün 50 ila 100 ailemize ekmek fişi dağıtıyoruz. Alışveriş kartlarını dağıtıyoruz. Gıda kolileri dağıtıyoruz. 2024 yılında 95 bin ek fişi dağıtmışız” diye konuştu. Kamçı, konuşmasına şöyle devam etti: “Diyarbakır’ı 106 gruba ayırmışız. Her bir grupta 50 ila 80 arası ailemiz bulunuyor. 9 binden fazla ailemiz bulunmakta. Bu ailelerimizle yaklaşık olarak 90 binden fazla bir araya gelmişiz. Geçen sene 64 kardeşimize tekerlekli sandalye hediye ettik. Bunlardan 5 tanesi akülü. Öğrenci kardeşlerimize bu sene oluşturduğumuz reyonlara getirerek bayan ve erkek reyonları farklı olmak üzere kendi seçecekleri imkanlar sunuyoruz.” Gönüllü öğretmenlerden Berşan Yaz, İnci Projesi’nin çocukların kendi ayakları üzerinde durabilmesi için gerekli imkanları sağlayarak onları daha donanımlı bireyler haline getirmek için yaptıkları bir dizi projeden oluştuğunu söyledi. Bu yıl 7 proje faaliyete koyduklarını aktaran Yaz, "Bunlar inci gardırop, inci atak, inci dil akademisi, inci doğum günleri, yetim, uçan inciler ve inci papatyaları. Bunlara değinecek olursak inci gardırop, bot, mont ve kıyafet ihtiyacı karşıladığımız bir proje. Buna ekstra bu sene kırtasiye şenliği de ekledik. Birçok ilçeye giderek öğrencilerimize kırtasiye malzemesi ulaştırdık. İnci atak ise kurban ve ramazan bayramında üzerine gözler sözler yazdığımız 2 bin çikolatayı inci çocukların eliyle ayakkabıların için bıraktık. Uçan inciler projemizde ise 8’inci Ana Jet Üssüne götürüyoruz. Öğrenciler F16’ya biniyor. Burada farklı bir ufuk oluşturmak istiyoruz. İnci doğum günü etkinliğimizde de ana okulu, birinci, ikinci ve üçüncü sınıf öğrencilerimizin evlerine gidip doğum günlerini kutluyoruz. Öğrencimize ve evde yaşayan diğer bireylere çeşitli hediyeler götürüyoruz" şeklinde konuştu. Öğretmen Rojda Teksoy ise Yahya Kamçı’nın 2004-2008 yılları arasında ortaokuldan öğretmeni olduğunu, uzun yıllardır bu projeyi gerçekleştirdiğini kaydetti. Teksoy, “Ben ve diğer eski öğrencileriyle beraber gönüllülük esasıyla başlamış bir proje. İyilik adına ve gönüllülük esasına dayanan, toplumsal olarak birçoğumuzun görevi. Bizim de biraz daha sistemleşerek yaptığımız güzel bir proje” ifadelerini kullandı.
İstanbul İstanbul’un göbeğinde 60 yıllık atık su sorunu vatandaşı çileden çıkardı İstanbul’un göbeği Sarıyer’de evlerinin bahçesinden geçen atık su borusu vatandaşları isyan ettirdi. Mahalleli 60 yıldır çözülemeyen sorun için İSKİ ve Sarıyer Belediyesi’nden çözüm beklediklerini söyledi. Sarıyer Tarabya Şalcıkır Caddesi’nde yaşayan vatandaşlar, evlerinin bahçelerinden geçen atık su borusunun neden olduğu sorunlar nedeniyle Sarıyer Belediyesi’ne ve İSKİ’ye tepki gösterdi. 60 yıldır çözülemeyen atık su sorunu nedeniyle bahçelerinde yetiştirdikleri bitkilerin zarar gördüğünü, kötü koku ve taşkınlarla karşılaştıklarını belirten vatandaşlar, yetkililerden bir an önce çözüm beklediklerini belirtti. “Yazın kokudan sinekten durmak mümkün değil” Sorunu çözmek için uğraştıklarını söyleyen Tarabya Muhtarı Mehmet Kadir Reisoğlu, "Burada yıllardır çözemediğimiz bir sorun var. Yaklaşık 350 metre boyunca yüzeyden akan atık su pisliğimiz var. Oranın kazılıp, kanala alınıp temizliğinin sağlanması lazım. Çünkü orada ikamet eden ailelerimiz var. Orada yazın kokudan sinekten durmak mümkün değil. Şükrü Bey döneminde de ısrarla talep ettik. Geldiler temizliği yaptılar, fakat boruyu yüzeyden döşediler. 75 metre döşendi ama yeterli değil, ilk yağmurda döşenen borular toplanıp gitti. Çözüm ile ilgili yazışmalarımız devam ediyor. 60 yıldır bu sorun orada var. Komşularımın sıkıntısı had safhada. Akan pis su oradaki Şalcıkır Deresi’ni de tehdit ediyor. Burası bir metropol burada bir alt yapı sorunu var. Böyle kalmaması gerekiyor. Konunun takipçisi olacağız” diye konuştu. “Çekilmez bir hale geliyor” Özellikle yaz aylarında sorunun çekilmez bir hale geldiğini belirten mahalle sakini İsmail Gökyıldız, “Yaz aylarında burada felaket bir koku oluyor, yukarıdaki sitelerin tuvaletleri hep buraya bağlı, bir iki sefer yetkililer gelip baktılar yapamadılar, iki tane boru koydular gittiler. Şu anda burada rezalet bir koku var zaten. Bizim evlerimiz az ileride çekilmez bir hale geliyor bu sıkıntı. Dere buradan geçiyor. Vermişler buradan, kanallara bağlamamışlar dışarı bırakmışlar buradan böyle akıp gidiyor. Bir kaç tane boru getirdiler yapacağız dediler bırakıp gittiler. En az 30 senedir burası böyle akıp gidiyor. Kış olduğu zaman da burası taşıyor her taraf berbat oluyor, pis koku buralarda kalıyor” dedi. “Yazın koku, kışın taşkınlar oluyor” Bu sorunun her zaman olduğunu belirten Oğuzhan Gökyıldız da, “Mahalle sakinleri olarak çok kere başvurduk ama belediye bir aksiyon almadı. Şimdiki muhtarımız İSKİ kanalı üzerinden ilgileniyor. Burası üstü açık bir kanalizasyon, İstanbul’da Tarabya’nın göbeğinde varoş diyebileceğimiz mahalleler de bile olmayacak bir görüntü var orada. En kısa sürede kapatılmasını istiyoruz, çünkü bahçelerimizden geçiyor. Özellikle yaz aylarında ciddi sorun oluyor. Yazın koku, kışın taşkınlar oluyor. Islah edilip kanala alınıp ana hatta bağlanmasını istiyoruz” ifadelerini kullandı.
İstanbul 59 yaşındaki Türk, ultra maraton yüzücüsü olarak ilkler arasına girdi 59 yaşındaki emekli İşletme Mühendisi Vural Tandoğan’ın spor ve hobi amaçlı başladığı yüzme hevesi ultra maraton yüzücüsüne dönüştü. Ekstrem sporlar arasında da yer alan bu yüzme branşında Tandoğan, son olarak 14 saat 59 dakikada Afrika’da, Marmara Denizi’nden kat kat büyük olan Malawi Gölü’nün 24 kilometrelik boğazında yüzerek, dünyadaki ilk 10 insandan birisi oldu. Yıllar önce spor yapmak amacıyla yüzmeye başlayan 59 yaşındaki emekli İşletme Mühendisi Vural Tandoğan, İstanbul’dan dünyaya açıldı. Arkadaşlarının telkini ile İstanbul Boğazı’nı, Çanakkale Boğazı’nı ve ardından Amerika Birleşik Devletleri’nde bulunan Coronada Adası’nın etrafını 14 dereceye düşen soğuk suda yüzerek geçen Tandoğan, son olarak da Afrika Malawi’de sıcaklığı ve tehlikeli canlıları ile ünlenen dünyanın en büyük 9’uncu gölü Malawi’de yüzdü. Malawi’de Gölü’ndeki 24 kilometrelik boğazı 14 saat 59 dakika da yüzerek geçen Tandoğan, buradaki hava şartlarında yüzmeyi tamamlayan hem ilk Türk oldu hem de dünyadaki ilk 10 insandan birisi olma unvanını kazandı. Daha önce Manş Denizi’nden de yüzdüğünü kaydeden Tandoğan, hedefinin tüm dünya sularına açılmak olduğunu ifade etti. Yüzmeye başlama sürecini anlatan Vural Tandoğan, “ Önce boğaz yarışlarına girdim, sonra Çanakkale’de yüzdüm. Madalyalar gelmeye başladı. Bunları yaparken soğuk suda da yüzebildiğimi uzun mesafe yüzebildiğimi de fark ettim. 2016 yılında Cebeli Tarık’ı daha sonra Manş’ı geçerek ultra maraton yüzmeye başladım” dedi. Geçtiğimiz Ağustos ayında Amerika Coronada Adası’nın etrafında yüzen ilk Türk olma unvanını kazandığını kaydeden Tandoğan, “Burada su sıcaklığı 14 dereceydi. Bu da zorladı beni ama bitirdim. Daha sonra Ekim ayında çok sıcak olan yaklaşık 30 derece su sıcaklığı olan Afrika’ya gittim. Afrika’da Malavi Gölü’nde dünyanın 9’uncu büyük gölünde ki burası Marmara Denizi’nden daha büyük 560 kilometre uzunluğu var. Bunun 24 kilometrelik bir boğaz kısmında yüzdüm. Burada hava şartları benim aleyhime oldu. Ultra maraton yüzmede biraz doğaya bağlı kalıyorsunuz. Dalgalarla akıntılarla, sıcaklarla çok mücadele ettim. Hatta oradaki yetkililerin söylediklerine göre bugüne kadar ki en zor şartlarda yüzdüm ama başardık. Mehmet Erdoğan arkadaşımla birlikte başardık. Ekip olarak başardık Türkiye olarak başardık” diye konuştu. Malavi Gölü’nde boğazda planlı olarak 10 saatte geçmeyi hedeflediğini ancak doğal şartlardan dolayı sürenin arttığını kaydeden Tandoğan, “Dalgalar akıntılar yüzünden 14 saat 59 dakikada bitirebildim. Sadece beslenme oldu o zamanda göl içinde size ipe karıştırıcı bağlayıp atıyorlar. Onun içinde su karbonat tozu atıyorlar. Sadece onu içerken dinleniyorsunuz. Ama Afrika o kadar sıcak bir yerde ki bana serinlemek için buzlarla dolu soğuk su atıyorlardı. 1992’den bu yana yapıyor bu solo geçiş. Şu ana kadar Malavi Gölünü geçen dünyadaki 10 sporcu arasındayım” ifadelerini kullandı.
İstanbul Esenyurt’ta başıboş köpekler, sokakta yürüyen çocuğa saldırdı İstanbul Esenyurt’ta başıboş köpekler, sokakta yürüyen çocuğa saldırdı. Bacağından ısırılan çocuk yaralanırken o anlar güvenlik kamerasına anbean yansıdı. Olay, dün akşam saatlerinde İstanbul Esenyurt Hürriyet Mahallesi üzerinde meydana geldi. İddiaya göre, sokakta yürüyen bir çocuk, başıboş iki sokak köpeğinin saldırısına uğradı. Köpekler çocuğu bacağından ısırdıktan sonra kaçtı. Korku içinde çığlık atan çocuğun yardımına çevredeki vatandaşlar koştu. Yaralanan çocuğa su veren esnaf hastaneye götürmek isterken çocuk istemediğini söyleyerek olay yerinden ayrıldı. Yaşanan o anlar ise çevredeki bir dükkanın güvenlik kamerasıyla saniye saniye görüntülendi. Konu ile ilgili konuşan esnaf Ramazan Özkaya, “Saat akşam 20.30 sıralarında ben dükkanda dururken aşağıdan köpek ve çığlık sesleri geldi. Bu köpekleri yaklaşık üç gündür burada görüyoruz. Dışarı çıktığımda köpeklerin bir çocuğa saldırdığını ve tuttuğunu gördüm. Biz de onun yanına gittik. Bacağına baktığımda köpek ısırığı vardı. Yaralıydı. Olaydan sonra köpekler kaçtı. Hastaneye götürmek için ısrar ettik ama istemediğini ve annesinin yanına gideceğini söyledi. Çok korkmuştu. Kendisine su verdik ve gitti. Bu köpeklerin burada başıboş gezmesi hiç hoş değil. Bir gün önce kardeşime de saldırdılar. Biz burada olduğumuz için hemen müdahale etmiştik o yüzden ısıramadılar. Bu köpeklerin burada olması çocuklar için sakıncalı. Bununla ilgili bir çözüm istiyoruz” dedi.