ASAYİŞ - 19 Kasım 2024 Salı 11:10

Yenidoğan Çetesi’nin yargılandığı davanın görülmesine ikinci gün de devam ediliyor

A
A
A
Yenidoğan Çetesi’nin yargılandığı davanın görülmesine ikinci gün de devam ediliyor

İstanbul’da bebekleri kendilerinin anlaşmalı olduğu hastanelere sevk ederek haksız kazanç sağlayan ve ihmali davranışlarda bulunarak ölmelerine neden olan Yenidoğan Çetesi’nin yöneticileri ve üyelerinin yargılandığı davanın ilk celsesi, ikinci oturumunda devam ediyor.

İstanbul’da bebekleri kendilerinin anlaşmalı olduğu hastanelere sevk ederek haksız kazanç sağlayan ve ihmali davranışlarda bulunarak ölmelerine neden olan Yenidoğan Çetesi hakkında yürütülen soruşturma tamamlanarak fezleke hazırlanmıştı. Fezleke değerlendirme yapılması için Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderilmişti. İddianame Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanarak Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderilmişti.

Davanın görülmesine ikinci gün de devam ediliyor

İstanbul’da bebekleri anlaşmalı oldukları hastanelere sevk ederek haksız kazanç sağlayan ve ihmali davranışlarda bulunarak ölmelerine neden olan ’Yenidoğan Çetesi’nin yöneticileri ve üyelerinin yargılandığı davanın görülmesine ilk celsesinin ikinci günün de devam ediliyor. Bakırköy Adliyesi konferans salonunda görülen duruşmaya 22’si tutuklu 47 sanık ve tarafların avukatları hazır bulundu. Sanıklar, duruşma salonunda savunma yapıyor.

İddianameden

Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede 47 sanığa ve 19 sağlık kuruluşuna yer verilirken 10 bebeğin ise hayatını kaybettiği belirtildi. İddianamede Fırat Sarı liderliğindeki ve yöneticiliğini İlker Gönen ile Gıyasettin Mert Özdemir’in yaptığı suç örgütünün esas amacının işletmesini devir aldıkları yeni doğan yoğun bakım ünitelerinin 112 sevk sistemini bertaraf ederek doluluğunu sağlamak, hastaların basamakları ile oynama yaparak SGK’dan üst sınırdan ödeme almak olduğu açıklandı. İddianamede çetenin hastaların mevcut durumlarını, evrak işlemlerine farklı yansıtarak (entübe olanı entübe olmayan, entübe olmayanı entübe olan, kullanılmayan ilaçları kullanılmış şekilde) gibi yöntemlerle evrak sahteciliği yapıp SGK’ya fatura ettiği, hastaların mevcut durumlarını olduğundan daha ağır göstererek daha uzun süre yatış sağlayıp SGK’dan yüksek ücret tahsil ettiği ve bazı hasta yakınlarından fazladan ücret adı altında para almak gibi işlemlerle maddi çıkar elde ettiği de aktarıldı. Hazırlanan iddianamede yer alan şüphelilerin çoğunun sağlık çalışanı olduğu ve kazanılan kardan bu çalışanların da aldığı belirtildi. İddianamede 112 sevk sistemi bertaraf edildiği için bebek hastaların uygun sağlık hizmeti almasını sağlayacak hastanelere sevki yerine şüphelilerin seçtiği örgüt adına kârlı gördüğü hastanelere yatışının yapıldığı, bu noktada amacın bebeklerin sağlık durumunun iyileştirilmesi değil maddi olarak en fazla kazanç elde edilmesi olduğu belirtildi. Bebeklerin her türlü enfeksiyona açık olan yeni doğan yoğun bakım ünitelerinde yatırılmasının kimi bebeklerde enfeksiyon kapma gibi rahatsızlıklara kimi bebeklerde ise ölüme dahi sebep olduğu da iddianamede kaydedildi. Şüphelilerin usulsüz şekilde düşümünü yaptıkları currosurf, infasurf gibi ilaçları hastaneden çıkartarak satıp maddi kazanç elde ettikleri, Özel Hastaneler Yönetmeliği’ne aykırı şekilde işletme devri yapılarak danışmanlık hizmeti adı altında Fırat Sarı liderliğindeki Yenidoğan Suç Örgütü’nün çok sayıda hastaneye az sayıda doktorla hizmet vermeye çalışması nedeni ile aslında sağlık hizmetinin doğrudan hemşire ve hatta hemşire yardımcıları ile verildiği bu nedenle bebek ölüm sayılarının arttığı da iddianamede kaydedildi. İddianamede hemşirelerin kendisini doktor olarak tanıttığı, bir kısım örgüt mensuplarının yenidoğan yoğun bakımlarını kapasitenin üzerinde doldurduğu, hemşireler eli ile usule aykırı gerçek olmayan epikriz raporları yazıldığı da açıklandı. Soruşturma kapsamında incelenen dijital materyallerde ise şüphelilerin "kötü hasta değerleri, iyi hasta değerleri" gibi şablon hasta değerlerinin yer aldığı ve çoğu zaman hastaların kan gazı, kan değerleri, enfeksiyon olup olmadığı gibi konularda gerçekte bir tetkik veya tahlil yapmadan kendi gözlemlerine göre bebeği iyi veya kötü olarak kategorize edip raporlarını şablon olarak tek elden, merkezden, hastane dışından yazdıkları iddianamede kaydedildi. Bu nedenle hangi bebeğe hangi tedavinin uygulanacağı yönünde tereddütler yaşandığı ve bebeklerin hayatını kaybetmesine kadar varan telafisi mümkün olmayan sonuçlar doğduğu iddianamede kaydedildi. Sağlık Bakanlığı Teftiş Kurulu Başkanlığı tarafından ilgili hastaneler ve suç örgütünün faaliyetlerini incelemek ve raporlamak için görevlendirilen müfettişlerin bebek ölümleri ile ilgili olarak alanında uzman neotologlardan oluşan uzman heyetten aldığı görüşe göre hastanelerde tıbbi imkansızlıklar, erken teşhis ve tedavi olmaması, birebir yakın hekim kontrolü olmaması, gerekli tetkik ve tahlillerin yapılmaması, hayati öneme sahip ilaçların kesilmesi, 3. Düzey olmamasına rağmen 3. Düzey hasta kabulü yapılması, doktorların hastaların klinik takip ve tedavisini üstlenmedikleri, ölüm sebeplerinin doktorlar tarafından örtbas edilmesi, TPN sıvısı içerisine lipit multivitamin, fosfor ve magnezyum destekleri verilmemesi sonucu yeterli enerji protein desteği alamadığı için hastaların beslenme bozukluğuna sebep olunduğu, bebeğin kalbi düşmesine rağmen adrenalin kullanılmaması, hastaların uzun süre yatışı yapılıp uygun merkezlere sevk edilmemesi, ilaç hazırlanması ve saklanmasında ihmal gösterilmesi, hastalara protein ve lipit desteği yapılmaması, gerekli ilaçların uygun şekilde verilmemesi, uygun şekil ve süre canlandırma desteği uygulanmaması, sahte hasta dosyası düzenlenmesi, hastaya pasif ötenazi uygulanması nedeniyle bebeklerin hayat haklarının ellerinden alındığı şeklinde tespitler olduğu aktarıldı. İddianamede bazı bebeklerin yoğun bakıma girdikten sonra kilo alması gerekirken aksine ciddi kilo kaybı yaşadığı da aktarılırken, Yenidoğan Suç Örgütü’nün ve örgüte yardım eden hastane yönetimlerinin sırf giderleri azaltmak ve maddi menfaat temin etmek adına bebeklere yeterli besin verme işlemini yerine getirmedikleri, tapelerde "TPN tüketimini azaltın" şeklinde talimatların yer aldığı da açıklandı. İddianame kapsamında sanıklar Fırat Sarı ve İlker Gönen’in 10 kez ‘kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi’, ‘nitelikli dolandırıcılık’, ‘suç işlemek amacıyla örgüt kurma’ ve 11 kez ‘resmi belgede sahtecilik’ suçlarından toplamda 177 yıl 6 aydan 582 yıl 9’ar aya kadar hapisle cezalandırılmaları talep edildi. Sanık Gıyasettin Mert Özdemir’in ise ‘kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi’, ‘kişisel verilerin hukuka aykırı ele geçirilmesi’, ‘kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık’, ‘suç işlemek amacıyla örgüt kurma’ ve ‘resmi belgede sahtecilik’ suçlarından 180 yıldan 589 yıl 9 aya kadar hapis istendi. İddianamede diğer sanıklar hakkında benzer suçlardan değişen oranlarda hapis cezası talep edildi.

Gamze Şenyiğit - Melike İnal

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Denizli Merkezefendi’de Girişimci Kadınlar ve El Emeği Festivali başvuruları başladı Merkezefendi Belediyesi tarafından gerçekleştirilecek olan ’Girişimci Kadınlar ve El Emeği Festivali’ne kadın girişimciler için başvurular başladı. İlçe genelindeki çalışmalarına tüm hızıyla sürdüren Merkezefendi Belediyesi, girişimci kadınlara destek olmaya devam ediyor. Daha önce birçok kez düzenlenen ‘Girişimci Kadınlar ve El Emeği Festivali’ aile bütçelerine katkı sağlamaya devam ediyor. Girişimci kadınlar ile Merkezefendi Kültür Merkezi’nde yapılacak olan kontenjanla sınırlı festivalde yer almak isteyen el emeği üretimi yapan girişimci kadınlar başvurularını 19-20-21 Kasım tarihlerinde Merkezefendi Sanat Merkezi’nden yüz yüze yapabilecek. “Girişimci kadınlarımızın her zaman yanındayız” Girişimci kadınlara yaptığı etkinliklerle her zaman destek olacaklarını belirten Merkezefendi Belediye Başkanı Şeniz Doğan, “El emeğiyle üretim yapan kadınlarımızın mutluluğunu, huzurunu ve sosyal hayata katılımını artırmak için ilçemizde birçok çalışma gerçekleştirdik. Bunlardan en önemlisi de geleneksel hale getirdiğimiz ‘Girişimci Kadınlar ve El Emeği Festivali’ oldu. Kültürden sanata, spordan eğitime kadar birçok alanda düzenlediğimiz etkinliklerle kadınlarımızı desteklemeye devam ediyoruz. Sadece el emeği üretimi yapan girişimci kadınlarımızı bir araya getireceğimiz ‘Girişimci Kadınlar ve El Emeği Festivali’ için başvurular başladı. Festivalimiz, birbirinden keyifli etkinlikler ve sıcak bir dayanışma ortamıyla kadınlarımıza hem destek olmayı hem de sosyalleşmeleri için yeni fırsatlar sunmayı amaçlıyor” diye konuştu.
İstanbul Bebeklere RSV tehdidi 2 yaş altındaki çocukların en önemli hastaneye yatış ve ölüm sebeplerinden biri olan RSV virüsü sonbahar ve kışla birlikte artış gösteriyor. 5 yaşın altındaki 50 ölümden biri RSV sebebiyle gerçekleşiyor. Havaların soğuması ve kapalı yerlerde daha fazla bulunmaya bağlı olarak daha çok bebekleri ve 2 yaş altı çocukları etkileyen RSV (Respiratuar Sinsityal Virüs) vakalarında artış yaşanıyor. Türkiye Gazetesi’nden Ziyneti Kocabıyık’ın haberine göre, bebeklerde hastaneye yatışa ve ölümlere yol açan en yaygın solunum yolu virüsü olan RSV’ye karşı özel bir tedavi bulunmadığını söyleyen Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Sosyal Pediatri Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Aysu Duyan Çamurdan “Beş yaş altındaki çocuklarda 50 ölümden bir tanesinin RSV ilişkili olduğu bildiriliyor. Bu virüsü alan çocuk ne kadar küçükse hastalığı ağır geçirme ve ölüm riski de artıyor. Üç ayın altındaki çocuklarda daha ağır seyrediyor. 1-6 ay arasındaki çocuklarda ise 28 ölümden birisinin yine RSV ile ilişkili olduğu bildiriliyor” dedi. "Damlacık yoluyla bulaşıyor" Sosyal Pediatri Derneği ve Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Sosyal Pediatri Bilim Dalının iş birliği ile Ankara’da düzenlenen 8. Ulusal Sosyal Pediatri Kongresi’nde açıklamalarda bulunan Kongre Başkanı Prof. Dr. Çamurdan, RSV’nin toplum tarafından çok iyi bilinmeyen ancak özellikle bebeklerin hayatını tehdit eden çok önemli bir virüs olduğunu söyledi. Prof. Dr. Çamurdan, eldeki verilere göre virüs sebebiyle akciğeri etkilenen iki yaş altı çocuklarda iki hastadan birinin RSV ile enfekte olduğunu belirterek “RSV, hava yoluyla veya öksürük sonucu havada asılı kalan virüs içerikli damlacıklar yoluyla bulaşır” diye konuştu. "En iyi tedavi korunma" RSV’den korunmak için bebeklere bakım veren yetişkinlerin el hijyenine dikkat etmelerinin ve özellikle emzirmeye devam edilmesinin koruyucu olduğunu belirten Prof. Dr. Aysu Duyan Çamurdan, bağışıklamanın da çok önemli olduğunu söyledi. Virüse karşı çocuklarda kullanılabilecek bir aşının henüz bulunmadığını, ancak RSV monoklonal antikoru preparatlarının virüsün enfeksiyon oluşturmasını engellemede temel korunma metotlarından biri olduğunu aktaran Prof. Dr. Çamurdan “Şu anda ülkemizde kullanılmakta olan ve 5 doz olarak uygulanan bir RSV monoklonal antikoru var. Bunun yanında yeni geliştirilen ülkemizde henüz kullanılmayan antikor tedavileri ve gebelere uygulanan RSV aşısı da virüsten korunmada etkili. Bu yeni tedavi yöntemlerinde anneye RSV aşısı veya 8 aydan küçük bebeklere RSV sezonunda bu monoklonal antikor veriliyor. Bu yeni tip hazır antikor kas içi enjeksiyonla verilerek çocuk koruma altına alınıyor. İlk 2 yaş boyunca RSV mevsiminde sadece yılda bir defa yapılan bu koruyucu uygulama ile virüse karşı yüzde 80 civarında korunma sağlanıyor. Yurt dışında kullanılmaya başlayan ve korunmada en önemli gelişme olan tek dozluk RSV monoklonal antikoru ve maternal RSV aşısı uygulamalarının yakında ülkemize gelmesini bekliyoruz. Biz pediatristler sadece risk grubundaki çocukların değil, 2 yaşına kadar bütün çocukların RSV’den korunması için maternal RSV aşılaması ya da RSV monoklonal antikor uygulaması ile korunmalarını tavsiye ediyoruz” dedi. "Griple karışabiliyor" RSV’nin bir yaşın altındaki çocuklarda görülen akut bronşiolit ve zatürrenin en önemli sebebi olduğu bilgisini veren Prof. Dr. Çamurdan “Virüs alındıktan sonra 3-5 güne kadar hiçbir belirti vermeyebilir. Bu süre sonunda burun akıntısı, öksürük, ateş, hâlsizlik, iştahsızlık başlar. Bu aşamada düzelen çocuklar da olabilir ama üç çocuktan birinde alt solunum yollarına yayılır. Hastalık grip gibi başladığı için aileler şikâyetlerin düzeleceğini düşünerek hastaneye başvurmayabiliyor. Virüs 2-3 gün içinde alt solunum yoluna indiğinde bu defa çocuklarda hırıltılı solunum başlar. Tablo giderek ağırlaşır. Ağır tablolarda akciğer hasarlanır ve uzun süreçte çocukta kalıcı astım gelişebilir” şeklinde konuştu. "Gebelere yapılan aşı bebeği koruyor" Amerika Hastalık Kontrol Merkezi’nin (CDC), sonbahar-ilkbahar RSV sezonuna giren veya bu sezonda doğan 8 aydan küçük bebekler için RSV monoklonal antikor uygulamasını tavsiye ettiğini söyleyen Prof. Dr. Aysu Duyan Çamurdan “Hamileliğin 32-36. haftaları arasında yapılan tek doz Maternal RSV aşısı da anne adayına, plasentadan fetüse geçen ve virüsle savaşan antikorlar geliştirmesi için yeterli zaman veriyor. Böylece maternal aşı, doğumdan sonra bebeğin korunmasına imkân sağlıyor. Bu annelerden doğan çocuklara doğumdan sonra aşı ya da antikor şeklinde RSV bağışıklaması gerekmiyor” dedi. "2 yaşın altındaki bütün çocuklar risk altında" Özellikle prematüre, kronik akciğeri hastalığı ya da kronik kalp hastalığı olan veya Down sendromu olan çocukların risk grubunda olduğunu aktaran Prof. Dr. Aysu Duyan Çamurdan “Ancak bu çocukların dışında da 2 yaşın altındaki bütün çocuklar risk altındadır. Yapılan çalışmalar hastaneye yatan çocukların yüzde 80’inin daha önce hiçbir hastalığı olmayan risksiz bebekler olduğunu göstermektedir” diye konuştu.
Hakkari Vali Çelik: “Bizim çocuklarımız çok değerlidir” Hakkari Valisi Ali Çelik, çocukların çok değerli olduğunu belirterek, “Her öğrencimize bir kuyumcu titizliği ile yaklaşmak durumundayız” dedi. Vali Ali Çelik, Hakkari Halk Eğitimi Merkezi Müdürlüğü konferans salonunda düzenlenen toplantıda okul müdürleri ve il merkezinde görev yapan beden eğitimi öğretmenleriyle bir araya geldi. Burada konuşan Vali Ali Çelik, sporun alt yapısı ve spor kültürünün oluşturulması için Hakkari’de farklı çalışmaların başlatılması gerektiğini belirterek, “Bizim evlatlarımızın, sadece akademik zekaya sahip olmaları yetmez. Spor kültürünün olması da lazım. Sportif anlamda öğrencileri, bir veya iki alanda spora yönlendirmeniz gerekiyor. Bizlerin de öğrencilerimize yeteneklerini keşfetmeleri konusunda, tüm imkanları sizlere sağlamamız gerekiyor. Size destek verirsek sizin işinizi kolaylaştırırsak, siz de güzel işler yapar ve potansiyelinizi ortaya çıkarırsınız. Böylece çocuklarımıza katkı sağlamış olursunuz. Bizim çocuklarımız çok değerli. Biz, onlar için varız. Bütün kurumlarımız çocuklarımız için, geleceğimiz için var. Her öğrencimize bir kuyumcu titizliği ile yaklaşmak durumundayız” dedi. Çocukların yetenekli oldukları alanlara yönlendirilmesi gerektiğini ifade eden Vali Çelik, “Zaten tüm bunları yaptığımızda, başarının gelmesi de kaçınılmaz bir sonuçtur. Geleceğin üst düzey sporcuları, bugünden verilecek olan titiz, kaliteli eğitimle yetişecektir. Gelecek neslin sağlıklı olması, kendini tanıması, yetenek ve yeterliklerinin farkında olması ve sahip potansiyelini tümüyle gerçekleştirebilmesi için herkes elini taşın altına koymak zorunda ve hepiniz işinizi birinci kalitede yapan insanlar olmalısınız” diye konuştu. Kentte yürütülen ‘Sağlıklı Gelecek Sporla Gelecek’, ‘Yüzme Bilmeyen Kalmasın’, ‘Kayak Bilmeyen Kalmasın’ projelerine de değinen Vali Çelik, “Kesinlikle yılmadan yapacağımız çalışmalarla var olan eksiklerimizi hızla gidereceğiz. Zaman içerisinde, okullarımıza küçük tesisler, küçük spor salonları da yapacak ve malzeme desteğinde bulunacağız. Siz bu işe memleket ve millet adına sahip çıkarsanız bizler de sizlere tam destek sunacağız. Türkiye’nin bugüne gelmesinde; kısacası imarı ve ihyasında, ülkenin her anlamda büyümesinde, öğretmenlerin çok büyük emekleri vardır. Siz beden eğitimi öğretmenleri de bu yapının kıymetli mensuplarısınız. Türk sporunun alt yapısını oluşturuyorsunuz. Verdiğiniz emekleri önemsiyorum, hepinize, ilimiz ve ülkemize kattığınız değerler için yürekten teşekkür ediyor, başarılar diliyorum” şeklinde konuştu. Toplantı, yapılan istişarelerle tamamlandı.
Bolu Kuş gribine karşı uzman uyarısı Kuş gribinin yüksek patojenik türünün çiftliğe bulaşması durumunda tüm hayvanların telef olabileceğine dikkat çeken Veteriner Sağlık Teknikeri Tuncer Kocaağa, "Alınacak tedbirlerle bu hastalığın insan sağlığına olumsuz etkisi olmayacaktır" dedi. Türkiye’de geçtiğimiz haftalarda görülen kuş gribi vakaları, kanatlı hayvan üreticileri arasında paniğe yol açtı. Konunun gündeme gelmesinin ardından Tarım ve Orman Bakanlığı, hastalığın yayılmasını önlemek için her türlü tedbirin alındığını ve salgın olarak nitelendirilebilecek bir durumun söz konusu olmadığını açıkladı. Bolu’da kanatlı hayvan çiftliklerinde üreticilere destek veren Veteriner Sağlık Teknikeri Tuncer Kocaağa, "tavuk vebası" olarak da bilinen kuş gribinin yüksek patojenik türünün bulaşması halinde hayvanların tamamının telef olabileceğini söyledi. "Ciddi bir ekonomik kayba sebep olur" Kuş gribinin özellikle göçmen kuşlar aracılığıyla yayılma riski taşıdığına dikkat çeken Kocaağa, "Ülkemiz, göçmen kuşların konak yeri ve transfer noktasında. Göçmen kuşlar en büyük bulaşma özelliği taşıyan kuşlardır. Kuş gribi bir salgına neden olur. Göçmen kuşlardan, serbest gezen kuşlara bulaşır. Bulaşıcılığı oldukça yüksek ve viral bir hastalıktır. Gezen tavuklarımıza, kuşlarımıza ve en tehlikelisi de çiftlik hayvanlarımıza ulaşma ihtimali yüksektir. Kuş gribi ciddi ekonomik kayıplara sebep olur" "Bolu, üretimin yaklaşık yüzde 30’unu karşılıyor" Bolu’da 8 bin 233 metrekarelik alanda faaliyet gösteren çiftliklerin, Türkiye genelindeki üretimin yaklaşık yüzde 30’unu karşıladığını belirten Kocaağa, Tarım ve Orman Bakanlığı ile il ve ilçe müdürlüklerinin, muhtemel bir salgının önlenmesi için veteriner hekimlerle koordineli şekilde çalıştığını söyledi. "Kuş gribi vakalarının insan üzerinde olumsuz etki oluşturacağına inanmıyorum" Kocaağa, kuş gribinin insanlara doğrudan bulaşan bir hastalık olmadığının altını çizerek, sözlerini şöyle sürdürdü: "Kuş gribi, direkt insana bulaşan viral bir hastalık değil. O yüzden gıda güvenliği önemlidir. İlk önce bizim kendi biyogüvenliğimize kişisel olarak önem göstermemiz lazım. Ellerimizi her zaman temiz tutarak, hijyenimize dikkat etmemiz lazım. Biyogüvenlik önlemleri pandemide de aldığımız önlemlere benzer. Bu önlemleri aldığımızda kuş gribi vakalarının insan üzerinde olumsuz etki oluşturacağına inanmıyorum" "Çiftliğin yüzde 100’ünü kaybetme riskimiz var" Hastalığın daha etkili olan türünün çiftliğe bulaşması durumunda hayvanların tamamının kaybedilebileceğini belirten Veteriner Sağlık Teknikeri Tuncer Kocaağa, "Kuş gribinin iki türü vardır. Birincisi yüksek türdür. Bulaştığında hayvanların yüzde 100’ünü kaybedebiliriz. Bir de hafif bulaşıcı şekilde seyreden tür vardır. Çiftliğe, kuş gribinin yüksek türü bulaştığında hayvanların yüzde 100’ünü kaybetme riskimiz vardır. Peki, bu mevsimde böyle bir şey yaşanması mümkün mü? Mümkün tabii. Mevsim kış. Virüsler genellikle nemli ve daha sıcak mevsimleri severler. O yüzden ilerideki günlerde kuş hareketleri anlamında bir kısıtlama olacaktır. Soğuk havalarda kuşlar çok fazla hareket etmez. Bir de hava soğuk olduğu için hastalığın yayılma etkisi de doğal olarak azalma eğilimine gidecektir" dedi.
Karaman Karaman’da kış mevsiminde alınacak tedbirler konuşuldu Karaman’da kış mevsiminde alınacak tedbirlerin konuşulduğu toplantı yapıldı. Valilik Yunus Emre Toplantı Salonu’nda Karaman Valisi Mehmet Fatih Çiçekli, başkanlığında gerçekleşen toplantıya Belediye Başkan Yardımcısı Eyüp Hüsamettin Aslan, İl Jandarma Komutanı Kıdemli Albay Osman Saygılı, İl Emniyet Müdürü Mehmet Turhan ve ilgili kurum müdürleri katıldı. “Bereketli ve güvenli bir kış diliyoruz” Toplantının açılışında konuşan Vali Mehmet Fatih Çiçekli, ülkemiz ve Karaman için bol yağışlı ve bereketli bir kış temennisinde bulunarak şu ifadeleri kullandı: “Kış mevsimi, yoğun kar yağışı, sis ve buzlanma gibi zorlukları da beraberinde getirmektedir. Öncelikli hedefimiz, vatandaşlarımızın can ve mal güvenliğini sağlamak, yolları açık tutmak ve trafik akışını kesintisiz bir şekilde sürdürmektir. Bereketli bir kış mevsiminin huzurlu ve güvenli geçmesi için tüm ekiplerimiz hazır durumdadır. Bu süreçte vatandaşlarımızın trafik kurallarına uyarak güvenli bir kış geçirmelerini diliyorum.” Vali Mehmet Fatih Çiçekli, 1 Aralık - 1 Nisan tarihleri arasında uygulanacak zorunlu kış lastiği denetimlerinin sıkı bir şekilde yapılacağını da belirterek, “Trafik akışının kesintisiz sürdürülmesi için tüm denetim ekiplerinin sahada aktif görev alacağını vurguladı. Toplantıda, İl Emniyet Müdürlüğü ve İl Jandarma Komutanlığı tarafından yapılan sunumlarla alınacak önlemler geniş bir şekilde değerlendirildi. Karla mücadele ekiplerinin hazırlıkları, olumsuz hava şartlarında uygulanacak acil durum planları ve alternatif güzergâhların belirlenmesi gibi konular da masaya yatırıldı. Toplantıda alınan kararların, vatandaşların güvenli ve sorunsuz bir kış mevsimi geçirmesi için ilgili kurumlar tarafından titizlikle uygulanacağı belirtildi.