EKONOMİ - 19 Kasım 2024 Salı 10:58

Turkcell, ’Geleceği Yazan Kadınlar’ projesinin yeni bölümünü hayata geçiriyor

A
A
A
Turkcell, ’Geleceği Yazan Kadınlar’ projesinin yeni bölümünü hayata geçiriyor

Turkcell, 11 yıldır sürdürdüğü “Geleceği Yazanlar” Programı kapsamında yer alan “Geleceği Yazan Kadınlar” projesinin yeni bölümünü hayata geçiriyor. Bu yıl ilk kez gerçekleşecek “Geleceği Yazan Kadınlar Yapay Zekâ” projesi ile kadınların yapay zekâ alanında daha fazla yer alması, yetkinliklerinin artırılması, dijital işgücündeki potansiyellerini gerçekleştirmeleri ve kadın liderlerin yetişmesi hedefleniyor.



Turkcell, 11 yıldır sürdürdüğü "Geleceği Yazanlar” kapsamında yürütülen “Geleceği Yazan Kadınlar” projesinin yeni bölümü olan “Geleceği Yazan Kadınlar Yapay Zekâ” programını hayata geçiriyor. Turkcell, şu ana dek “Geleceği Yazanlar” Programı ile 10 milyonu aşkın kişiye dokundu. Programın bu yıl ilki gerçekleşecek yeni ayağı olan “Geleceği Yazan Kadınlar Yapay Zekâ” ile 15 bin kadına ulaşarak, onların yapay zekâ alanındaki yetkinliklerini artırmayı, yenilikçi proje fikirleri geliştirmelerini ve teknoloji sektöründe daha aktif rol almalarını desteklemeyi hedefliyor.



Turkcell Genel Müdürü Dr. Ali Taha Koç, “Türkiye’nin dijital dönüşümünün lokomotifi olarak, teknoloji hızla gelişirken, ülkemizi bu değişimde lider bir konuma getirmek için çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Bu kapsamda 11 yıldır, geleceğin yazılımcılarını desteklediğimiz ‘Geleceği Yazanlar’ programımızın yeni ayağı olan ‘Geleceği Yazan Kadınlar Yapay Zekâ’ projesini başlattık. Bu projemiz ile ülkemizde yapay zekâ alanında kadınların yer alabilmesine, nitelikli iş gücünün artırılmasına ve kadın liderlerin yetişmesine katkıda bulunmayı amaçlıyor, kadınların bu alandaki potansiyellerini gerçekleştirmelerine destek olmak üzere elimizi taşın altına koyuyoruz. Hem teknik hem de kişisel gelişimlerine odaklanmış kapsamlı bir eğitim sürecine girecek katılımcılarımıza başarılar diliyor, önemli fırsatlar sağlayabilmek açısından çok kıymetli bu proje için ortaklarımıza teşekkürlerimi sunuyorum” dedi.



İlk üçe girecek projelere para ödülü


Turkcell ev sahipliğinde, Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi (CBDDO), Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) ve Türkiye Yapay Zekâ İnisiyatifi (TRAI) ortaklığında yürütülecek ve kasım ayında hayata geçecek olan projeyle Turkcell, yapay zekâ alanında yetkin kadın liderlerin yetişmesine de katkı sağlamayı amaçlıyor. Program, Türkiye’nin dört bir yanından kadınların katılımıyla, eğitimde kapsayıcılığın ve erişilebilirliğin artırılmasına da destek veriyor.


Bir yıl boyunca sürecek kapsamlı eğitimlerin ardından, katılımcılar 3’er kişilik ekiplerle üç ana kategori altında projelerini geliştirecek. Her kategoride yapılacak jüri değerlendirmesi sonucunda, birinci seçilen ekiplerin her birine 200 bin TL olmak üzere, toplamda 600 bin TL destek sağlanacak. Böylelikle projelerin hayata geçirilmesi mümkün olacak. Aynı zamanda patent alınabilir projelerin, patent alması da desteklenecek.



Yapay zekâda kapsamlı eğitim yolculuğu


“Geleceği Yazan Kadınlar Yapay Zekâ” projesi, iki eğitim modülünden oluşacak. İlk modülde katılımcılara Python, Makine Öğrenmesi, Derin Öğrenme ve Veri Bilimi alanlarında kapsamlı eğitimler verilecek. Temel becerilerini geliştiren katılımcılar, ikinci modülde ise Doğal Dil İşleme, Görüntü İşleme ve İleri Seviye Makine Öğrenmesi konularında uzmanlık kazanarak kendi proje fikirlerini hayata geçirme fırsatını yakalayacak.



Tüm katılımcılar CBDDO tarafından sağlanacak seminerlere katılma şansı bulurken, iki eğitim modülünden oluşacak programın ilk modülünde sertifika almaya hak kazanan 100 katılımcı, CBDDO tarafından hayata geçirilen Dijital Genç Yapay Zekâ Ekosistemi’nde tematik eğitimler alabilecek.



Kişisel gelişim desteği


Proje ortaklarından CBDDO’nun hayata geçirdiği Dijital Genç Yapay Zekâ Ekosistemi kapsamında düzenlenecek sektör buluşmaları ile alanında uzman profesyonellerle bir araya gelerek sektör trendleri, kariyer fırsatları ve yenilikler hakkında bilgi edinecekleri bir platforma erişim sağlayacak katılımcılar, sektör profesyonelleri ve mentörlerle bir araya gelerek bilgi ve deneyimlerini geliştirecek.



TOBB ise TOBB Kadın Girişimciler Kurulu koordinasyonunda projenin illerde yaygınlaştırılmasına destek olacak, katılımcılara kişisel gelişim ve mentörlük desteği sunacak. Aynı zamanda TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi Yapay Zekâ Bölümü mezunları ve akademisyenleriyle düzenlenecek buluşmalar ile katılımcıların akademik ve profesyonel gelişimlerine katkı sağlanması hedefleniyor. TOBB’a bağlı Oda/Borsalar iş birliğinde programdan mezun olan başarılı katılımcılar, bilgi ve tecrübelerini meslek liselerinde yeni nesillere aktarma fırsatı yakalayacak.



Turkcell, proje kapsamında kadınlara sunacağı teknik eğitimlerin yanı sıra kariyer yolculuklarında karşılaşabilecekleri çeşitli zorlukları aşmalarına yardımcı olacak kişisel gelişim ve mentörlük olanakları da sunacak. TRAI ortaklığıyla ise kişisel gelişim mentörlük desteği, alanında uzman eğitmenler tarafından verilen seminer ve eğitimler ile desteklenecek. Katılımcılar, temel proje yönetimi, sunum teknikleri, finansal okuryazarlık, networking ve CV hazırlama ile mülakat teknikleri gibi eğitimler de alacak.



Projenin sonunda, kadınların, Türkiye’nin yapay zekâ ekosisteminde daha fazla varlık göstererek ve liderlik pozisyonlarında yer alarak, bu alana değer katması, Türkiye’nin rekabet gücünü artırması amaçlanıyor.



Başvurular başladı


Proje hakkında detaylı bilgiye ve başvuru işlemlerine gelecegiyazanlar.turkcell.com.tr/gelecegi-yazan-kadinlar adresinden ulaşılabiliyor.


Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İzmir İzmir’de çocuğunun boynuna bıçak dayayan cani baba tutuklandı İzmir’de görüntülü aradığı boşanma aşamasındaki eşine tehditler savurup, 3 yaşındaki çocuğunun boğazına bıçak dayayan baba, emniyetteki işlemlerinin ardından çıkarıldığı mahkemece tutuklandı. Burdur’da bulunan resmi nikahlı eşi F.A.’yı görüntülü arayarak tehditler savuran Ş.A.(32), 3 yaşındaki oğlunun boğazına ekmek bıçağı dayadı. O anları telefondan izleyen anne dehşeti yaşarken, görüntüler sosyal medyada infial uyandırdı. Çok sayıda paylaşımla olayı emniyet birimlerine duyurmaya çalışan kullanıcılar, cani babayla ilgili öfke mesajları paylaştı. Görüntülerin hızla yayılması sonrası Ş.A. isimli şahsın İzmir’de ikamet ettiği ortaya çıktı. Karabağlar İlçe Emniyet Müdürlüğü Aile İçi ve Kadına Karşı Şiddetle Mücadele Büro Amirliği ekipleri, cani babayı kısa sürede yakalayarak gözaltına aldı. ’Video eski’ diyerek kendisini savundu Gözaltına alınan Ş.A.’nın emniyetteki ilk ifadesinde videonun eski olduğunu ileri sürerek suçlamaları reddettiği öğrenildi. İşlemlerinin ardından adliyeye sevk edilmek üzere emniyet binasından çıkartılan Ş.A., basın mensuplarının sorularına da "Ben kimseye bir şey yapmadım" diye cevap verdi. Tutuklandı Emniyetteki işlemlerin ardından adliyeye sevk edilen baba Ş.A., silahla tehdit suçundan tutuklanarak cezaevine gönderildi. Çocuklar devlet korumasında Bu arada, çiftin iki çocukları olduğu, Y.C.A.(7) ve boğazına bıçak dayanan B.A.’nın (3) Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğüne bağlı Karşıyaka Çocuk Yurdu’nda koruma altına alındığı öğrenildi.
Denizli Merkezefendi’de Girişimci Kadınlar ve El Emeği Festivali başvuruları başladı Merkezefendi Belediyesi tarafından gerçekleştirilecek olan ’Girişimci Kadınlar ve El Emeği Festivali’ne kadın girişimciler için başvurular başladı. İlçe genelindeki çalışmalarına tüm hızıyla sürdüren Merkezefendi Belediyesi, girişimci kadınlara destek olmaya devam ediyor. Daha önce birçok kez düzenlenen ‘Girişimci Kadınlar ve El Emeği Festivali’ aile bütçelerine katkı sağlamaya devam ediyor. Girişimci kadınlar ile Merkezefendi Kültür Merkezi’nde yapılacak olan kontenjanla sınırlı festivalde yer almak isteyen el emeği üretimi yapan girişimci kadınlar başvurularını 19-20-21 Kasım tarihlerinde Merkezefendi Sanat Merkezi’nden yüz yüze yapabilecek. “Girişimci kadınlarımızın her zaman yanındayız” Girişimci kadınlara yaptığı etkinliklerle her zaman destek olacaklarını belirten Merkezefendi Belediye Başkanı Şeniz Doğan, “El emeğiyle üretim yapan kadınlarımızın mutluluğunu, huzurunu ve sosyal hayata katılımını artırmak için ilçemizde birçok çalışma gerçekleştirdik. Bunlardan en önemlisi de geleneksel hale getirdiğimiz ‘Girişimci Kadınlar ve El Emeği Festivali’ oldu. Kültürden sanata, spordan eğitime kadar birçok alanda düzenlediğimiz etkinliklerle kadınlarımızı desteklemeye devam ediyoruz. Sadece el emeği üretimi yapan girişimci kadınlarımızı bir araya getireceğimiz ‘Girişimci Kadınlar ve El Emeği Festivali’ için başvurular başladı. Festivalimiz, birbirinden keyifli etkinlikler ve sıcak bir dayanışma ortamıyla kadınlarımıza hem destek olmayı hem de sosyalleşmeleri için yeni fırsatlar sunmayı amaçlıyor” diye konuştu.
İstanbul Bebeklere RSV tehdidi 2 yaş altındaki çocukların en önemli hastaneye yatış ve ölüm sebeplerinden biri olan RSV virüsü sonbahar ve kışla birlikte artış gösteriyor. 5 yaşın altındaki 50 ölümden biri RSV sebebiyle gerçekleşiyor. Havaların soğuması ve kapalı yerlerde daha fazla bulunmaya bağlı olarak daha çok bebekleri ve 2 yaş altı çocukları etkileyen RSV (Respiratuar Sinsityal Virüs) vakalarında artış yaşanıyor. Türkiye Gazetesi’nden Ziyneti Kocabıyık’ın haberine göre, bebeklerde hastaneye yatışa ve ölümlere yol açan en yaygın solunum yolu virüsü olan RSV’ye karşı özel bir tedavi bulunmadığını söyleyen Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Sosyal Pediatri Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Aysu Duyan Çamurdan “Beş yaş altındaki çocuklarda 50 ölümden bir tanesinin RSV ilişkili olduğu bildiriliyor. Bu virüsü alan çocuk ne kadar küçükse hastalığı ağır geçirme ve ölüm riski de artıyor. Üç ayın altındaki çocuklarda daha ağır seyrediyor. 1-6 ay arasındaki çocuklarda ise 28 ölümden birisinin yine RSV ile ilişkili olduğu bildiriliyor” dedi. "Damlacık yoluyla bulaşıyor" Sosyal Pediatri Derneği ve Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Sosyal Pediatri Bilim Dalının iş birliği ile Ankara’da düzenlenen 8. Ulusal Sosyal Pediatri Kongresi’nde açıklamalarda bulunan Kongre Başkanı Prof. Dr. Çamurdan, RSV’nin toplum tarafından çok iyi bilinmeyen ancak özellikle bebeklerin hayatını tehdit eden çok önemli bir virüs olduğunu söyledi. Prof. Dr. Çamurdan, eldeki verilere göre virüs sebebiyle akciğeri etkilenen iki yaş altı çocuklarda iki hastadan birinin RSV ile enfekte olduğunu belirterek “RSV, hava yoluyla veya öksürük sonucu havada asılı kalan virüs içerikli damlacıklar yoluyla bulaşır” diye konuştu. "En iyi tedavi korunma" RSV’den korunmak için bebeklere bakım veren yetişkinlerin el hijyenine dikkat etmelerinin ve özellikle emzirmeye devam edilmesinin koruyucu olduğunu belirten Prof. Dr. Aysu Duyan Çamurdan, bağışıklamanın da çok önemli olduğunu söyledi. Virüse karşı çocuklarda kullanılabilecek bir aşının henüz bulunmadığını, ancak RSV monoklonal antikoru preparatlarının virüsün enfeksiyon oluşturmasını engellemede temel korunma metotlarından biri olduğunu aktaran Prof. Dr. Çamurdan “Şu anda ülkemizde kullanılmakta olan ve 5 doz olarak uygulanan bir RSV monoklonal antikoru var. Bunun yanında yeni geliştirilen ülkemizde henüz kullanılmayan antikor tedavileri ve gebelere uygulanan RSV aşısı da virüsten korunmada etkili. Bu yeni tedavi yöntemlerinde anneye RSV aşısı veya 8 aydan küçük bebeklere RSV sezonunda bu monoklonal antikor veriliyor. Bu yeni tip hazır antikor kas içi enjeksiyonla verilerek çocuk koruma altına alınıyor. İlk 2 yaş boyunca RSV mevsiminde sadece yılda bir defa yapılan bu koruyucu uygulama ile virüse karşı yüzde 80 civarında korunma sağlanıyor. Yurt dışında kullanılmaya başlayan ve korunmada en önemli gelişme olan tek dozluk RSV monoklonal antikoru ve maternal RSV aşısı uygulamalarının yakında ülkemize gelmesini bekliyoruz. Biz pediatristler sadece risk grubundaki çocukların değil, 2 yaşına kadar bütün çocukların RSV’den korunması için maternal RSV aşılaması ya da RSV monoklonal antikor uygulaması ile korunmalarını tavsiye ediyoruz” dedi. "Griple karışabiliyor" RSV’nin bir yaşın altındaki çocuklarda görülen akut bronşiolit ve zatürrenin en önemli sebebi olduğu bilgisini veren Prof. Dr. Çamurdan “Virüs alındıktan sonra 3-5 güne kadar hiçbir belirti vermeyebilir. Bu süre sonunda burun akıntısı, öksürük, ateş, hâlsizlik, iştahsızlık başlar. Bu aşamada düzelen çocuklar da olabilir ama üç çocuktan birinde alt solunum yollarına yayılır. Hastalık grip gibi başladığı için aileler şikâyetlerin düzeleceğini düşünerek hastaneye başvurmayabiliyor. Virüs 2-3 gün içinde alt solunum yoluna indiğinde bu defa çocuklarda hırıltılı solunum başlar. Tablo giderek ağırlaşır. Ağır tablolarda akciğer hasarlanır ve uzun süreçte çocukta kalıcı astım gelişebilir” şeklinde konuştu. "Gebelere yapılan aşı bebeği koruyor" Amerika Hastalık Kontrol Merkezi’nin (CDC), sonbahar-ilkbahar RSV sezonuna giren veya bu sezonda doğan 8 aydan küçük bebekler için RSV monoklonal antikor uygulamasını tavsiye ettiğini söyleyen Prof. Dr. Aysu Duyan Çamurdan “Hamileliğin 32-36. haftaları arasında yapılan tek doz Maternal RSV aşısı da anne adayına, plasentadan fetüse geçen ve virüsle savaşan antikorlar geliştirmesi için yeterli zaman veriyor. Böylece maternal aşı, doğumdan sonra bebeğin korunmasına imkân sağlıyor. Bu annelerden doğan çocuklara doğumdan sonra aşı ya da antikor şeklinde RSV bağışıklaması gerekmiyor” dedi. "2 yaşın altındaki bütün çocuklar risk altında" Özellikle prematüre, kronik akciğeri hastalığı ya da kronik kalp hastalığı olan veya Down sendromu olan çocukların risk grubunda olduğunu aktaran Prof. Dr. Aysu Duyan Çamurdan “Ancak bu çocukların dışında da 2 yaşın altındaki bütün çocuklar risk altındadır. Yapılan çalışmalar hastaneye yatan çocukların yüzde 80’inin daha önce hiçbir hastalığı olmayan risksiz bebekler olduğunu göstermektedir” diye konuştu.
Hakkari Vali Çelik: “Bizim çocuklarımız çok değerlidir” Hakkari Valisi Ali Çelik, çocukların çok değerli olduğunu belirterek, “Her öğrencimize bir kuyumcu titizliği ile yaklaşmak durumundayız” dedi. Vali Ali Çelik, Hakkari Halk Eğitimi Merkezi Müdürlüğü konferans salonunda düzenlenen toplantıda okul müdürleri ve il merkezinde görev yapan beden eğitimi öğretmenleriyle bir araya geldi. Burada konuşan Vali Ali Çelik, sporun alt yapısı ve spor kültürünün oluşturulması için Hakkari’de farklı çalışmaların başlatılması gerektiğini belirterek, “Bizim evlatlarımızın, sadece akademik zekaya sahip olmaları yetmez. Spor kültürünün olması da lazım. Sportif anlamda öğrencileri, bir veya iki alanda spora yönlendirmeniz gerekiyor. Bizlerin de öğrencilerimize yeteneklerini keşfetmeleri konusunda, tüm imkanları sizlere sağlamamız gerekiyor. Size destek verirsek sizin işinizi kolaylaştırırsak, siz de güzel işler yapar ve potansiyelinizi ortaya çıkarırsınız. Böylece çocuklarımıza katkı sağlamış olursunuz. Bizim çocuklarımız çok değerli. Biz, onlar için varız. Bütün kurumlarımız çocuklarımız için, geleceğimiz için var. Her öğrencimize bir kuyumcu titizliği ile yaklaşmak durumundayız” dedi. Çocukların yetenekli oldukları alanlara yönlendirilmesi gerektiğini ifade eden Vali Çelik, “Zaten tüm bunları yaptığımızda, başarının gelmesi de kaçınılmaz bir sonuçtur. Geleceğin üst düzey sporcuları, bugünden verilecek olan titiz, kaliteli eğitimle yetişecektir. Gelecek neslin sağlıklı olması, kendini tanıması, yetenek ve yeterliklerinin farkında olması ve sahip potansiyelini tümüyle gerçekleştirebilmesi için herkes elini taşın altına koymak zorunda ve hepiniz işinizi birinci kalitede yapan insanlar olmalısınız” diye konuştu. Kentte yürütülen ‘Sağlıklı Gelecek Sporla Gelecek’, ‘Yüzme Bilmeyen Kalmasın’, ‘Kayak Bilmeyen Kalmasın’ projelerine de değinen Vali Çelik, “Kesinlikle yılmadan yapacağımız çalışmalarla var olan eksiklerimizi hızla gidereceğiz. Zaman içerisinde, okullarımıza küçük tesisler, küçük spor salonları da yapacak ve malzeme desteğinde bulunacağız. Siz bu işe memleket ve millet adına sahip çıkarsanız bizler de sizlere tam destek sunacağız. Türkiye’nin bugüne gelmesinde; kısacası imarı ve ihyasında, ülkenin her anlamda büyümesinde, öğretmenlerin çok büyük emekleri vardır. Siz beden eğitimi öğretmenleri de bu yapının kıymetli mensuplarısınız. Türk sporunun alt yapısını oluşturuyorsunuz. Verdiğiniz emekleri önemsiyorum, hepinize, ilimiz ve ülkemize kattığınız değerler için yürekten teşekkür ediyor, başarılar diliyorum” şeklinde konuştu. Toplantı, yapılan istişarelerle tamamlandı.
Bolu Kuş gribine karşı uzman uyarısı Kuş gribinin yüksek patojenik türünün çiftliğe bulaşması durumunda tüm hayvanların telef olabileceğine dikkat çeken Veteriner Sağlık Teknikeri Tuncer Kocaağa, "Alınacak tedbirlerle bu hastalığın insan sağlığına olumsuz etkisi olmayacaktır" dedi. Türkiye’de geçtiğimiz haftalarda görülen kuş gribi vakaları, kanatlı hayvan üreticileri arasında paniğe yol açtı. Konunun gündeme gelmesinin ardından Tarım ve Orman Bakanlığı, hastalığın yayılmasını önlemek için her türlü tedbirin alındığını ve salgın olarak nitelendirilebilecek bir durumun söz konusu olmadığını açıkladı. Bolu’da kanatlı hayvan çiftliklerinde üreticilere destek veren Veteriner Sağlık Teknikeri Tuncer Kocaağa, "tavuk vebası" olarak da bilinen kuş gribinin yüksek patojenik türünün bulaşması halinde hayvanların tamamının telef olabileceğini söyledi. "Ciddi bir ekonomik kayba sebep olur" Kuş gribinin özellikle göçmen kuşlar aracılığıyla yayılma riski taşıdığına dikkat çeken Kocaağa, "Ülkemiz, göçmen kuşların konak yeri ve transfer noktasında. Göçmen kuşlar en büyük bulaşma özelliği taşıyan kuşlardır. Kuş gribi bir salgına neden olur. Göçmen kuşlardan, serbest gezen kuşlara bulaşır. Bulaşıcılığı oldukça yüksek ve viral bir hastalıktır. Gezen tavuklarımıza, kuşlarımıza ve en tehlikelisi de çiftlik hayvanlarımıza ulaşma ihtimali yüksektir. Kuş gribi ciddi ekonomik kayıplara sebep olur" "Bolu, üretimin yaklaşık yüzde 30’unu karşılıyor" Bolu’da 8 bin 233 metrekarelik alanda faaliyet gösteren çiftliklerin, Türkiye genelindeki üretimin yaklaşık yüzde 30’unu karşıladığını belirten Kocaağa, Tarım ve Orman Bakanlığı ile il ve ilçe müdürlüklerinin, muhtemel bir salgının önlenmesi için veteriner hekimlerle koordineli şekilde çalıştığını söyledi. "Kuş gribi vakalarının insan üzerinde olumsuz etki oluşturacağına inanmıyorum" Kocaağa, kuş gribinin insanlara doğrudan bulaşan bir hastalık olmadığının altını çizerek, sözlerini şöyle sürdürdü: "Kuş gribi, direkt insana bulaşan viral bir hastalık değil. O yüzden gıda güvenliği önemlidir. İlk önce bizim kendi biyogüvenliğimize kişisel olarak önem göstermemiz lazım. Ellerimizi her zaman temiz tutarak, hijyenimize dikkat etmemiz lazım. Biyogüvenlik önlemleri pandemide de aldığımız önlemlere benzer. Bu önlemleri aldığımızda kuş gribi vakalarının insan üzerinde olumsuz etki oluşturacağına inanmıyorum" "Çiftliğin yüzde 100’ünü kaybetme riskimiz var" Hastalığın daha etkili olan türünün çiftliğe bulaşması durumunda hayvanların tamamının kaybedilebileceğini belirten Veteriner Sağlık Teknikeri Tuncer Kocaağa, "Kuş gribinin iki türü vardır. Birincisi yüksek türdür. Bulaştığında hayvanların yüzde 100’ünü kaybedebiliriz. Bir de hafif bulaşıcı şekilde seyreden tür vardır. Çiftliğe, kuş gribinin yüksek türü bulaştığında hayvanların yüzde 100’ünü kaybetme riskimiz vardır. Peki, bu mevsimde böyle bir şey yaşanması mümkün mü? Mümkün tabii. Mevsim kış. Virüsler genellikle nemli ve daha sıcak mevsimleri severler. O yüzden ilerideki günlerde kuş hareketleri anlamında bir kısıtlama olacaktır. Soğuk havalarda kuşlar çok fazla hareket etmez. Bir de hava soğuk olduğu için hastalığın yayılma etkisi de doğal olarak azalma eğilimine gidecektir" dedi.