ASAYİŞ - 09 Ekim 2024 Çarşamba 09:21

İlk eşinin kendini astığını iddia etmişti, ikinci eşi de aynı şekilde ölü bulunan sanık hakkında iddianame hazırlandı

A
A
A
İlk eşinin kendini astığını iddia etmişti, ikinci eşi de aynı şekilde ölü bulunan sanık hakkında iddianame hazırlandı

Bakırköy’de 2023 yılında bir ipe asılı şekilde bulunan Vesile Bingöl’ün ölümüne ilişkin yürütülen soruşturma tamamlandı. İddianamede önceki eşi de asılı şekilde ölü bulunan İsmet Bingöl hakkında ‘kasten öldürme’ suçundan dava açılmazken ‘intihara yönlendirme’ suçundan 10, ‘eşe karşı eziyet’ suçundan ise 8 yıla kadar hapis cezası istendi. Öte yandan cumhuriyet savcısı, Vesile Bingöl’ün kendini asmadığı ancak eşi tarafından olaya intihar süsü verildiği iddiasının oluştuğu belirtilerek Adli Tıp Kurumu ve bilirkişi raporunda ‘vefat edenin ası şeklinde intiharı’ sonucunun çıktığını, bu nedenle Bingöl’ün ilk eşinden sonra ikinci eşini de öldürdüğüne dair somut bir delile ulaşılamadığını aktardı.

Bakırköy’de 24 Temmuz 2023’te meydana gelen olayda Vesile Bingöl, eşi ile yaşadığı evde bir ipe asılı şekilde ölü bulunmuştu. Olaya ilişkin Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturma tamamlanarak iddianame hazırlandı.

Ölümü ile ilgili kimse şikayetçi olmadı

İddianamede, Vesile Bingöl’ün ölümüne ilişkin kimsenin şikayetçi olmadığı ve kamu hukuku adına dava açılmasının talep edildiği belirtildi. İddianamede 24 Temmuz 2023 günü Bakırköy’de kolluk birimlerine intihar ihbarının ulaştığı ve polislerin olay yerine gittiği aktarıldı. Hayatını kaybeden Vesile Bingöl’ün ölü bir şekilde ambulansa bindirildiği de iddianamede kaydedildi.

“İlk eşini öldürmekten cezaevine girdi, Vesile’ye zaman zaman şiddet uygulardı”

İddianamede ifadesine yer verilen ve ablası Vesile Bingöl ile aynı apartmanda oturan Şaban A., “İsmet Bingöl olay günü sabah saatlerinde ‘Şaban koş koş’ diye bağırdı. Kardeşim yerde yatar haldeydi. Televizyonun sesi fazlaca yüksekti. İsmet Bingöl tamamen giyinikti, ev haliyle değildi. İsmet Bingöl ilk eşini öldürmekten cezaevine girdi. Vesile’ye zaman zaman şiddet uygulardı” dedi.

“Vesile’nin beni aldattığını düşündüm”

İsmet Bingöl ise iddianamede yer verilen ifadesinde, “Olay günü gece saatlerinde eve geldim. Geldiğimde Vesile’yi görmedim, uyudum. Sabah saatlerinde en küçük çocuğumun ağlama sesine uyandım. Olay günü tartıştık. Vesile’nin beni aldattığını düşündüm. Başka bir odaya geçtim. Ardından mutfağa baktığımda Vesile’nin kendini astığını gördüm. Mutfaktan aldığım bıçak ile ipi kestim. Kapıyı açarak Şaban’a seslendim. Kalp masajı yapmaya çalıştım. Vücudumdaki çizikler de önceki tartışmaya aittir. Son 1 haftadır uyuşturucu madde kullanıyordum” dedi.

İlk eşi de aynı şekilde ölen İsmet Bingöl hakkında beraat kararı verilmiş

İddianamede, İsmet Bingöl’ün ilk eşinin ölümü ile yargılama süreci de aktarıldı. İddianamede “İsmet Bingöl’ün tıpkı bu olayda olduğu gibi sabah uyandığında vefat eden ilk eşi ile tartıştığını ve tıpkı bu olayda olduğu gibi eşinin başka odaya geçerek intihar ettiğini söylediği, yine tıpkı bu olayda olduğu gibi eşini görünce sinir krizi geçirdiğini ve yakınlarına seslendiğini, tıpkı bu olayda olduğu gibi vefat edenin intihar etmesi için somut bir neden bulunamadığı ve İsmet Bingöl hakkında beraat kararı verildiği” ifadelerine yer verildi.

ATK: "Asılma dışında ölüm gerçekleştiğine dair delil yok"

Öte yandan evde yapılan incelemelerde Vesile Bingöl’ün kendini astığı ipin düğümünün gevşek olduğu ve asılma durumunda düğümlerin sıkı hale gelmesi gerektiği belirtildi. Adli Tıp Kurumu tarafından hazırlanan raporda ise Vesile Bingöl’ün asılma dışında ölüm gerçekleştiğine dair tıbbi bir delil bulunmadığı kaydedildi.

"İlk eşinden sonra ikinci eşini de öldürdüğüne dair somut bir delile ulaşılamadı"

İddianamede Vesile Bingöl’ün kendini asmadığı ancak eşi tarafından olaya intihar süsü verdiği iddiasının oluştuğu belirtilerek, "Ancak nihayetinde bilimsel ve aksi sabit olmayan Adli Tıp Kurumu raporu ile bilirkişi raporunda ‘vefat edenin ası şeklinde intiharı’ olarak ortaya konulduğu" belirtildi. Cumhuriyet savcısı, İsmet Bingöl’ün ilk eşinden sonra ikinci eşini de öldürdüğüne dair somut bir delile ulaşılamadığını ve ikinci eşi olan Vesile Bingöl’ün de intihar ettiğinin kabulünün gerektiğini açıkladı. Sanık İsmet Bingöl hakkında bu nedenle ‘kasten öldürme’ suçundan kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildi.

Cumhuriyet savcısı: "Amacı intihar etmeye sürüklemek"

İddianamede İsmet Bingöl’ün eşi Vesile Bingöl’e yönelik gurur kırıcı eylemlerde bulunduğu, fiziksel ve psikolojik şiddet uyguladığı, uyuşturucu kullanmasının etkisi ile Vesile Bingöl’ün hayatını temelinden sarstığı ve evden dışarı çıkmasına izin vermediği kaydedildi. Cumhuriyet savcısı İsmet Bingöl’ün ilk eşinin de intihar ettiğinin iddia edildiğini belirterek, amacının ilk eşinde olduğu gibi Vesile Bingöl’ü intihar etmeye sürüklemek olduğunu açıkladı. Savcı, Vesile Bingöl’ün hiçbir sebep yokken aldatma ithamlarına maruz bırakıldığını da belirterek, “İsmet Bingöl’ün eşinin vefat etmesini istediği ve bu ruh haline sürüklediği, eziyet içeren sistematik eylemleri ile aynı zamanda intihara yönlendirdiği” ifadelerine yer verdi. İsmet Bingöl hakkında ‘kasten öldürme’ suçundan dava açılmazken ‘intihara yönlendirme’ suçundan 4 yıldan 10 yıla kadar, ‘eşe karşı eziyet’ suçundan ise 3 yıldan 8 yıla kadar hapisle cezalandırılması talep edildi. Mahkeme tarafından kabul edilen iddianame kapsamında sanık İsmet Bingöl önümüzdeki günlerde hakim karşısına çıkacak.

Melike İnal

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Manisa Türkiye’de yeni bir akrep türü keşfedildi Manisa Celal Bayar Üniversitesi (MCBÜ) Alaşehir Meslek Yüksekokulu Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ersen Aydın, Konya’nın Beyşehir ilçesinde yaptığı saha çalışmalarında Euscorpiidae familyası ve Euscorpius cinsine ait yeni bir akrep türü keşfettiğini söyledi. Aydın, keşfettiği türe eşi Gülhanım Yağmur’a ithaf ederek, “Euscorpius gulhanimae” adını verdi. Konya’nın Beyşehir ilçesindeki kızılçam ormanları içerisinde Türkiye’ye özgü yeni bir tür keşfedilerek, litaratüre kazandırıldı. Bu yeni türe “Euscorpius gulhanimae” adı verildi. 21 yıldır Türkiye’deki akreplerin sistematiği ve faunası üzerinde çalışmalar yapan MCBÜ Alaşehir Meslek Yüksekokulu Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ersen Aydın tarafından keşfedilen yeni tür ile beraber Türkiye’deki akrep türü sayısı 49’a, Euscorpius cinsine ait tür sayısı ise 17’ye yükseldi. Keşfedilen yeni türün vücudu açık sarı, chelasının kırmızımsı ve kuyruğunun da kahverengi olması dikkat çekiyor. Ayrıca patellasındaki trichobothri (kaideli uzun kıl) sayısı da cins için en yüksek sayıda. Keşif, ABD’de akrepler üzerine yayın yapan bu alanda saygın bilim dergisi "Euscorpius" adlı dergide 19 Ağustos 2024 tarihinde yayımlandı. 21 yıldır Türkiye ve çevre ülkelerin akrepleri üzerinde araştırmalar yaptığını belirten Prof. Dr. Yağmur, “Tanımladığım bu yeni türe yaptığım saha çalışmalarım sırasında Konya ilinin Beyşehir ilçesinde Dedegöl Dağı’nın eteklerinde bulunan bir bölgede ve Beyşehir Gölü içinde bulunan Hacıakif Adası’nda rastladım. Yaptığım incelemeler sonucunda Euscorpius cinsine dahil olduğunu fakat tanımlanmamış yeni bir tür olduğunu belirledim. Şu an için sadece bu civarda biliniyor. Bu yeni tür vücudun iki renkli olması ve atellasındaki trichobothri sayısının en yüksek olması ile cinsin bilinen bütün türlerinden ayrılıyor” dedi. Keşfettiği türe eşinin ismini verdi Prof. Dr. Yağmur, keşfettiği türe eşi Gülhanım Yağmur’a ithaf ederek, “Euscorpius gulhanimae” adını verdi. Prof. Dr. Yağmur, “Euscorpius gulhanimae” türünün zehrinin etkili olmadığını ve insan sağlığı açısından bir tehlikesi bulunmadığını sözlerine ekledi. Keşfedilen akrep türü Alaşehir Meslek Yüksek Okulu Müzesi’nde sergileniyor.
İstanbul Eyüpsultan’da yolda para bulan 3 kız öğrenciden örnek davranış Eyüpsultan’da 3 kız öğrenci, başka bir öğrencinin yola düşürdüğü 500 lirayı buldu. 3 kız öğrenci, parayı o sırada kapalı olan internet kafenin kapısının altından içeri itti. Genç kızlar, kısa süre sonra parasını kaybettiğini fark ederek etrafta arayan çocuğa, 500 lirayı dükkana bıraktıklarını söyledi. O anlar kameraya yansırken, parasını düşüren çocuğun babası Abbas Kendir, "Bu zamanda böyle çocuk yetiştirmek her ailenin harcı değildir. Bu çocukların anne babalarına, öğretmenlerine teşekkür ederim" dedi. Olay dün sabah saatlerinde Eyüpsultan Yeşilpınar Mahallesinde meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, okula gitmek için evinden çıkan 13 yaşındaki Muhammed Emir Kendir, cebinden 500 lirasını düşürdü. Kısa süre sonra yoldan geçen 3 kız öğrenci de parayı buldu. Yolda düşen parayı buldular, sahibine ulaşması için not yazdılar Kız öğrenciler, paranın sahibine ulaşması için sokakta bulunan internet kafenin kapısına gelerek 500 lirayı dükkanın kapısından içeri itti. Parasını düşüren Kendir, kısa süre sonra oraya dönerek aramaya başladı. Kendir, yolda karşılaştığı kızlara parasını kaybettiğini söyledi. Kızlar da parayı bulduklarını ve internet kafenin kapısının altından içeri ittiklerini ifade etti. O anlar ise güvenlik kamerasına yansırken, genç kızlar bu sefer dükkan sahibine paranın sahibine ulaştıklarını akşam alacağına dair bir de not yazdı. Dükkan sahibi olayın farkına varıyor Daha sonra dükkanını açmaya gelen Nezih Ünsal ise içeride para olduğunu fark etti. Bunun üzerine güvenlik kamerası görüntülerini inceleyen Nezih Ünsal, 3 kızın parayı bulup, içeriye bıraktığını gördü. Notu da okuyan dükkan sahibi Nezih Ünsal, durumu çocuğun babası Abbas Kendir’e ileterek oğlunun parasını bulduğunu söyledi. Parasını düşüren Muhammed Emir Kendir, “Ben paramı düşürdüm. Yukarıda teyzeler vardı, kızların parayı internet kafenin kapısının altından içeriye attıklarını söyledi. Daha sonra kızları gördüm. 500 liranın benim olduğunu söyledim” dedi. “3 kızımızın o kadar parayı bulup da buraya bırakmasına duygulandım” Dükkan sahibi Nezih Ünsal, “Bu olayın bugün hangi saatte olduğuna baktım. Karşı binada çıkan bir çocuğun üstünden paranın düştüğünü ve 15 saniye sonra 3 hanım kızımızın onu bulduğunu gördüm. Bizim dükkanımızın önüne gelip, paraları dükkanın altından attığını gördüm. Böyle bir zamanda 3 kızımızın o kadar parayı bulup da buraya bırakmasına duygulandım” şeklinde konuştu. “Bu zamanda böyle bir çocuk yetiştirmek her ailenin harcı değildir” Parasını düşüren çocuğun babası Abbas Kendir, “Bu zamanda böyle çocuk yetiştirmek her ailenin harcı değildir. Gittiği okuldaki öğretmenlerine çok teşekkür ederim. Bu çocukların anne ve babalarını tebrik ederim. Yazı yazıp bırakmışlar” ifadelerini kullandı. “Biz doğru olanı yaptık” Parayı bulan kızlardan Seher Tuana Açıkgöz, “Biz arkadaşlarımızla kapının önünde 500 lira bulmuştuk. 500 lirayı da internet kafenin kapısının altından attık. Ben not yazdım. Biz doğru olanı yaptık” dedi.
İzmir Eskinazi: "Yokuş yukarı tekerlek çeviriyoruz" Ege Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (ESİAD) üyeleriyle bir araya gelen Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi, enflasyonu yenmek için üzerlerine düşen görevi yapmaya hazır olduklarını belirterek, “Biraz dişimizi sıkacağız. Şu anda ihracatçıların para kazandıklarını sanmıyorum. Yokuş yukarı tekerlek çeviriyoruz. Biraz dursak devrileceğiz. O yüzden durmamalıyız” dedi. Eskinazi, ayrıca gerekli yatırımların tamamlanması halinde Çandarlı Limanı’nın çok önemli bir aktarma limanı haline gelerek Yunanistan’ın Pire Limanı’nın yerini alabileceğini vurguladı. ESİAD Yönetim Kurulu Başkanı Sibel Zorlu da, Türkiye ile AB arasında 28 yıl önce imzalanan gümrük birliği anlaşmasının yetersiz kaldığını belirterek, “Rekabet edebilirliğimizin artırılması için gümrük birliğinin mutlaka güncellenmesi gerekiyor” dedi. ESİAD Uluslararası İlişkiler ve Avrupa Birliği Yuvarlak Masası’nın katkılarıyla düzenlenen toplantıda konuşan Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi, gümrük birliğinden dış ticarette yaşanan sorunlara, döviz kurları ve limanlardan sınırda karbon düzenlemesi mekanizmasına kadar pek çok konuda değerlendirmelerde bulundu. İzmir ihracatının yarıdan fazlası AB’ye Toplantının açılışında konuşan ESİAD Yönetim Kurulu Başkanı Sibel Zorlu, İzmir’in dış ticaret rakamlarına değinerek, “Dış ticaret istatistiklerinde İzmir’e baktığımızda, 2023 yılında 12,9 milyar dolar ithalat, 172 milyar dolar ihracat yapıldığını görüyoruz. İhracatın ithalatı karşılama oranı yüzde 132,8. 2024 yılı ilk 8 ayında 8,4 milyar dolar ithalat, 11,2 milyar dolar ihracat gerçekleşmiş. İhracatın ithalatı karşılama oranının yaklaşık yüzde 133 olduğunu görüyoruz. İzmir, 2017 yılından beri aralıksız olarak, ithalattan çok ihracat gerçekleştirerek, ülkenin dış ticaretinde önemli bir aktör olmaya devam ediyor. 2023 yılında İzmir’in ihracat yaptığı ilk 10 ülke arasında AB ülkeleri öne çıkıyor. Almanya, ABD, İspanya, Birleşik Krallık, İtalya, Rusya, Fransa, Belçika, Polonya’ya ihracatın yüzde 52,1’i gerçekleştiriliyor” dedi. Asimetrik bir yağı var Türkiye ile AB arasında 28 yıla dayanan bir gümrük birliği olduğunu hatırlatan Zorlu, sözlerini şöyle sürdürdü: ”Asimetrik yapısı, kapsamının sınırlı olması, danışma mekanizması ve anlaşmazlıkların halli bakımından yetersiz kalması gibi nedenlerle güncellenmeyi gerektiriyor. Gümrük birliğinin asimetrik yapısının en önemli yansıması serbest ticaret anlaşmalarında (STA) ortaya çıkıyor. AB’nin STA yaptığı ülkelerle Türkiye STA imzalayamadığı sürece rekabet edebilirliğimiz zorlaşıyor. Türkiye’nin 23 STA’sı karşısında, AB’nin 78 adet STA’sı bulunuyor. AB’nin, Kanada, Vietnam, Güney Afrika, Japonya, Kazakistan, Mısır gibi ülkelerle STA’sı veya ekonomik işbirliği anlaşmaları bulunurken, Türkiye’nin olmadığını görüyoruz. Böyle bir tabloda gümrük birliğinin beklentilerimizi karşılaması giderek zorlaşıyor. Hal böyle iken, sınırda karbon mekanizması AB’nin yeni ticaret politikası olarak karşımıza çıkmış durumda. Bu mekanizmaya uyum sağlayamazsak gümrük birliğinin avantajlarından da yararlanamaz hale geleceğiz. Bu bağlamda Türkiye-BRICS ilişkilerinin gündeme gelmiş olması doğal olarak dikkatleri çekiyor. AB’nin yakın ticaret ortağı Türkiye ile daha fazla yakınlaşmasını, gümrük birliğinin güncellenmesinin önündeki siyasi engelleri kaldırmasını bekleyebiliriz. Türkiye’nin her koşulda küresel rekabet koşullarına ayak uydurması ve ticaret savaşlarında yerini alması gerekiyor.” ESİAD Yönetim Kurulu Üyesi, Uluslararası İlişkiler ve Avrupa Birliği Yuvarlak Masası Başkanı Rebii Akdurak da, katılımı için Jak Eskinazi’ye teşekkür ederek, “Önümüzdeki aylarda bu tip toplantıları en az ayda bir kez yapacağız. Bunun yanında da özellikle diplomatlarla, İzmir’deki başkonsolos ve konsoloslarla ardından fahri konsoloslarımızla burada her ülke ile ilgili fikir alışverişi yapılmasının faydalı olacağını düşünüyoruz. Katılımlarınızdan mutlu oluruz “ dedi. Türkiye zarar görüyor Türkiye’nin AB yolculuğundan kısaca söz eden Jak Eskinazi, “Avrupa Birliği ile Türkiye arasındaki gümrük birliği 1995 yılında yürürlüğe girdi. O zamanlar AB ülkeleriyle toplam ticaretimiz 30 milyar dolar civarındaydı. Bugün 210 milyar dolara çıkardık. Bu başarılı bir netice gibi görünüyor ama aslında potansiyelimiz bunun çok üzerinde. Kotaları aşmamız gerekiyor. Zeytinyağımızı satamıyoruz, tavuğumuzu satamıyoruz. Gümrük birliğini yaparken onlara bir avantaj vermişiz ve hala bunu kullanıyorlar. Şu anda AB’nin pek çok ülkeyle serbest ticaret anlaşması var. Kurallara göre AB’nin serbest ticaret anlaşması imzaladığı ülkeler bizimle de serbest ticaret anlaşması imzalamalıydı. Ama bunu yapmıyorlar. Çünkü zaten avantajı ellerine almışlar. Bize avantaj vermek istemiyorlar. Türkiye bu işlerden çok fazla zarar görüyor. Türkiye ve AB arasındaki ticaretin daha adil ve sürdürülebilir bir zemine oturtulabilmesi için gümrük birliğinin kapsamının genişletilerek tarım ürünlerinin, hizmetlerin ve kamu alımlarının dahil edilmesi, serbest ticaret anlaşmalarıyla ilgili beklentimizin karşılanması gerekiyor” şeklinde konuştu. Biraz dişimizi sıkacağız Jak Eskinazi, kurların ihracatçıyı ne yönde etkilediğine ilişkin üyelerden gelen soruya şu cevabı verdi: “Enflasyonu yenmek için ne gerekiyorsa onu yapmamız lazım. Biraz dişimizi sıkacağız. Ama bir gerçek var ki kurların enflasyona etkisi ancak yüzde 30’larda. Bu, ekonomistlerin yapmış olduğu hesap. Tamam, kurları artırmayalım ama ihracatçıyı destekleyen başka enstrümanlar var. Örneğin 2 puan olan destek 5’e çıkabilirse, bunlar ihracatçıya nefes aldırabilecek konular. Bu, enflasyonu tetiklemez. Çünkü siz zaten yüzde 7-8 ile dıştan faizle döviz kullanıyorsunuz. Bu dövizi size kendi ülkenizin ihracatçısı getirecek ki, o daha fazla getirecek. Böylece sizin dış ticaret açığınız azalacak. Sadece ihracatçınızı ayakta tutmayacaksınız, ülkenin para potansiyelini de çok güçlendireceksiniz. Şu anda ihracatçıların para kazandıklarını sanmıyorum. Genel olarak baktığımızda, Yokuş yukarı tekerlek çeviriyoruz. Biraz dursak devrileceğiz. O yüzden durmayacağız, hepimiz tepeyi görünceye kadar ilerleyeceğiz. Maalesef ihracattaki döviz kurunun durumu bu.” Çandarlı, Türkiye’nin "Pire"si olabilir Limanlar konusunda da değerlendirmelerde bulunan Jak Eskinazi, sözlerini şöyle sürdürdü: “Alsancak limanında geçmiş yıllarda bir özelleştirme süreci yaşadık. Biz de EİB olarak o konsorsiyumun içindeydik. Ama gerçekleştirilemedi. Şu anda Alsancak limanının değeri, o günkü özelleştirme değerinin üçte biri kadar. Alsancak limanı çalışıyor ama Aliağa limanları olmasa İzmir’in ihracatı olmazdı diyebilirim. O kadar önemli. Eskiden Alsancak limanı bir numaralı liman iken, ihracatımızın yüzde 60’ını Alsancak limanı, yüzde 40’ını diğer limanlar yaparken, şimdi tam tersi duruma geldi. Aliağa limanları ihracatımızın yüzde 70-75’ini, Alsancak limanı ancak yüzde 25’ini yapabiliyor. Bir de bizim Çandarlı limanımız var. Epey miktar yatırım yapılmış bir liman. Maalesef son kısmı için birkaç kez ihaleye çıkıldı ancak ihaleye girecek firma bulamadık. Bence çok iyi çalışılsa, bir özelleştirme kapsamında Çandarlı bitirilebilir ve Ege’ye çok büyük bir kazanç sağlayabilir. Çinliler, çok büyük ümitlerle Pire limanını aldı ancak liman şehrin içinde kaldı ve büyüyemiyor. O yüzden yeni liman arıyorlar. Çandarlı limanı hem onlar için hem de bizim için önemli bir aktarma limanı haline gelebilir. Ayrıca Aliağa-Bergama aksında yeni OSB’ler, serbest bölgeler kuruluyor. Buraya kurulacak tesislerin ihracatlarını yakın bir limandan yapmaları maliyetlerini çok düşürecektir. Tüm ihracatımızın yüzde 92’si deniz yoluyla oluyor. Çok büyük bir rakam. Bunun için bu limanları genişletip büyütmemiz lazım.” Jak Eskinazi ayrıca Sınırda Karbon Düzenlemesi Mekanizması (SKDM) konusuna da değinerek, bu konudaki destek programları hakkında bilgi verdi.