EKONOMİ - 22 Ekim 2024 Salı 10:11

Eylül ayında 212 bin 451 adet taşıtın trafiğe kaydı yapıldı

A
A
A
Eylül ayında 212 bin 451 adet taşıtın trafiğe kaydı yapıldı

Trafiğe kaydı yapılan taşıt sayısı bir önceki aya göre yüzde 0,5 arttı. Trafiğe kayıtlı toplam taşıt sayısı Eylül ayı sonu itibarıyla 30 milyon 678 bin 293 oldu.


Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Eylül ayı Motorlu Kara Taşıtları verisini paylaştı. Buna göre Trafiğe kayıtlı toplam taşıt sayısı Eylül ayı sonu itibarıyla 30 milyon 678 bin 293 oldu. Eylül ayında 212 bin 451 adet taşıtın trafiğe kaydı yapıldı. Eylül ayında trafiğe kaydı yapılan taşıtların yüzde 56,8’ini motosiklet, yüzde 29,5’ini otomobil, yüzde 7,9’unu kamyonet, yüzde 2,9’unu traktör, yüzde 1,6’sını kamyon, yüzde 0,9’unu minibüs, yüzde 0,3’ünü otobüs ve yüzde 0,1’ini özel amaçlı taşıtlar oluşturdu.


Trafiğe kaydı yapılan taşıt sayısı bir önceki aya göre yüzde 0,5 arttı


Eylül ayında trafiğe kaydı yapılan taşıt sayısı bir önceki aya göre minibüste yüzde 28,4, traktörde yüzde 5,2, motosiklette yüzde 4,3 artarken özel amaçlı taşıtta yüzde 52,4, otobüste yüzde 17,1, otomobilde yüzde 5,3, kamyonette yüzde 4,8 ve kamyonda yüzde 1,7 azaldı.


Trafiğe kaydı yapılan taşıt sayısı geçen yılın aynı ayına göre yüzde 6,9 arttı


Eylül ayında geçen yılın aynı ayına göre trafiğe kaydı yapılan taşıt sayısı minibüste yüzde 54,2, motosiklette yüzde 27,4, otobüste yüzde 16,6 artarken özel amaçlı taşıtta yüzde 31,6, traktörde yüzde 15,9, otomobilde yüzde 14,9, kamyonda yüzde 3,8 ve kamyonette yüzde 3,7 azaldı.


Trafiğe kayıtlı toplam taşıt sayısı Eylül ayı sonu itibarıyla 30 milyon 678 bin 293 oldu


Eylül ayı sonu itibarıyla trafiğe kayıtlı taşıtların yüzde 52,0’ını otomobil, yüzde 19,6’sını motosiklet, yüzde 15,2’sini kamyonet, yüzde 7,3’ünü traktör, yüzde 3,2’sini kamyon, yüzde 1,7’sini minibüs, yüzde 0,7’sini otobüs ve yüzde 0,3’ünü özel amaçlı taşıtlar oluşturdu.


Eylül ayında 992 bin 171 adet taşıtın devri yapıldı


Eylül ayında devri yapılan taşıtların yüzde 66,4’ünü otomobil, yüzde 14,8’ini kamyonet, yüzde 11,5’ini motosiklet, yüzde 2,8’ini traktör, yüzde 1,9’unu minibüs, yüzde 1,9’unu kamyon, yüzde 0,5’ini otobüs ve yüzde 0,2’sini özel amaçlı taşıtlar oluşturdu.


Eylül ayında 62 bin 677 adet otomobilin trafiğe kaydı yapıldı.


Ocak-Eylül döneminde 1 milyon 961 bin 456 adet taşıtın trafiğe kaydı yapıldı


Ocak-Eylül döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre trafiğe kaydı yapılan taşıt sayısı yüzde 13,8 artarak 1 milyon 961 bin 456 adet olurken, trafikten kaydı silinen taşıt sayısı da yüzde 2,1 artarak 22 bin 962 adet oldu. Böylece Ocak-Eylül döneminde trafikteki toplam taşıt sayısında 1 milyon 938 bin 494 adet artış gerçekleşti.


Ocak-Eylül döneminde en fazla 1300 ve altı silindir hacimli otomobil kaydı yapıldı. Ocak-Eylül döneminde trafiğe kaydı yapılan 746 bin 595 adet otomobilin yüzde 32,6’sı 1300 ve altı, yüzde 22,1’i 1401-1500, yüzde 16,7’si 1301-1400, yüzde 12,9’u 1501-1600, yüzde 6,3’ü 1601-2000, yüzde 0,7’si 2001 ve üstü motor silindir hacmine sahip.


Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bursa Ermaksan, yeni nesil savunma teknolojileriyle SAHA EXPO’da boy gösterecek Ermaksan,22-26 Ekim tarihlerinde İstanbul Fuar Merkezi’nde gerçekleşecek olan SAHA EXPO Uluslararası Savunma, Havacılık ve Uzay Sanayi Fuarı’nda, yerli ve milli kaynaklarla geliştirdiği savunma çözümlerini sergileyecek. Türkiye’nin önde gelen sanayi kuruluşlarından Ermaksan, 60 yıllık üretim tecrübesiyle savunma sanayiine yönelik geliştirdiği sistemleri SAHA EXPO’da sergileyecek. Ermaksan’ın fuarda tanıtacağı çözümler arasında deniz ve kara platformları için geliştirdiği 40/70 mm’lik toplar, hava savunma platformları için yüksek güçlü lazer kaynakları, FBG lazer sensörleri ve dijital ikiz teknolojileriyle yapısal izleme çözümleri, ayrıca 3D metal yazıcılar ve parça üretim teknolojileri yer alıyor. Ermaksan Yönetim Kurulu Başkan Vekili ve Genel Müdürü Ahmet Özkayan, fuara ilişkin yaptığı açıklamada: “Son on yılda ülkemizin savunma sanayisindeki hızlı gelişmelerini yakından izleyerek, 60 yıllık makine üretim tecrübemiz ve altyapımızla geliştirdiğimiz, özellikle ihtiyaç duyulan alanlarda daha önce yapılmamış, özgün ve ürüne dönüşmüş sistemlerimizle SAHA EXPO’ya katılıyoruz. Yüksek teknolojiyi odağımızda tutarak geliştirdiğimiz ve ürettiğimiz savunma sanayi ürünlerini, yurtiçi ve yurtdışından gelecek sektör temsilcileriyle buluşturmak için heyecanlıyız” dedi. SAHA EXPO 2024, Türkiye’nin savunma ve havacılık sanayindeki gücünü uluslararası alanda sergileyecek. 90 bin metrekare alanda düzenlenecek fuara, 1400’den fazla katılımcı ve 150 bin ziyaretçinin katılımı bekleniyor. Bu büyük etkinlikte Ermaksan, yerli ve milli savunma teknolojilerini sergileyerek Türkiye’nin savunma gücüne katkı sağlamaya devam edecek.
Sivas Erkeklerde daha sık görülüyor, 2 ila 5 yaş arasında başlıyor Dil ve Konuşma Terapisti Beyza Erkaya Güler, 22 Ekim Dünya Kekemelik Günü nedeniyle yaptığı açıklamada erkeklerde kekemeliğin daha sık görüldüğünü belirtti. Sivas Numune Hastanesi’nden görev yapan Dil ve Konuşma Terapisti Beyza Erkaya Güler, 22 Ekim Dünya Kekemelik Günü nedeniyle açıklamalarda bulundu. Kekemeliğin konuşmanın istemsiz olarak bozulmasıyla karakterize edilen bir akıcı konuşma bozukluğu olduğuna dikkat çeken Beyza Güler, “Tekrarlar, uzatmalar ve bloklar gibi özellikleri içeren ve bu sebeple konuşma akışını sekteye uğratan bir konuşma bozukluğu olarak tanımlanmaktadır. İnsanların yaklaşık yüzde 5’i hayatlarının belli bir döneminde kekemeliğe benzer özellikler gösterebilmektedir. Kekemelik genellikle 2 ila 5 yaş aralarında başlayabilmektedir.” dedi. Erkek çocuklarda daha fazla görülüyor Kekemeliğin sıklığının cinsiyete göre farklılık gösterebildiğini belirten Beyza Erkaya Güler, “Kekemeliğin yaygınlık ve sıklığının cinsiyet değişkeniyle de ilişkili olduğu düşünülmektedir. Kız çocukluklarında kekemelik, erkeklere oranla 1:6 ila 1:3 oranlarında daha az görülmektedir. Bu oran yaşın artışı ile değişmekte ve kızlarda müdahale olmaksızın iyileşme erkeklere göre daha fazla görülmektedir. Ayrıca aile üyesinde kekemeliği olan bireylerde ailede kekemeliği olmayan bireylere göre daha yüksek oranda kekemelik görüldüğü düşünülmektedir. Kekemelik, halk arasında bilindiği üzere korku ya da kekemeliği olan bir bireyi taklit ederek oluşmaz. Kekemeliğin nedeni kesin olarak bilinmemekle birlikte genetik, nörofizyolojik, çevresel ve mizaç faktörlerinin bir araya gelmesiyle ortaya çıktığı düşünülmektedir. Ayrıca kekemelik bir zekâ problemi olmamakla birlikte kekeleyen bireyler normal ya da normal üstü zekaya sahip olabilir.” dedi. Kekemeliğin iki başlık altında sınıflandırıldığını vurgulayan Beyza Erkaya Güler, “Kekemelik, edinilmiş kekemelik ve gelişimsel kekemelik olmak üzere iki başlık altında sınıflandırılmaktadır. Nörojenik kekemelik serebrovasküler olaylar, direkt-indirekt kafa travmaları, iskemik ataklar, travmatik beyin hasarı gibi nedenlere bağlı olarak genellikle yetişkinlik döneminde görülürken, psikojenik kekemelik yetişkin bireylerde genellikle psikolojik travmalar sonucunda aşırı stres ve kaygı sonucu oluşur. Gelişimsel kekemelik ise en yaygın görülen kekemelik alt sınıfı olup, genellikle okulöncesi yıllarda başlamakta ve ileri yaşlara kadar devam edebilmektedir. Gelişimsel kekemeliğin nedeni net olarak bilinmemekle birlikte, motor, dilsel, nörolojik ve çevresel faktörlerden etkilendiği düşünülmektedir. Kekemeliği olan bireyler, konuşma eyleminde gözlemlenen akıcısızlıkların yanı sıra göz kırpma, kafa sallama, konuşmaktan kaçınma gibi birtakım ikincil davranışlar da sergileyebilirler. Bununla birlikte, azalan sözel çıktı, kelimelerden kaçınma, dilbilgisi kısıtlamaları, yaşam kalitesinde azalma ve eğitim düzeninde zorbalık kekemeliği olumsuz yönde etkileyen farklı alanlara örnek olarak kabul edilmektedir.” dedi. Erken müdahalenin önemi Kekemelikte erken müdahalenin önemine değinen Dil ve Konuşma Terapisti Beyza Erkaya Güler sözlerini şu şekilde sürdürdü; “Erken dönem çocuklukta başlayan kekemelikte aylar ya da haftalar içerisinde şiddet değeri değişebilmektedir. Erken dönemde başlayan ve kekemeliği olan çocukların neredeyse yüzde 80’inde kekemeliğin kendiliğinden ortadan kalktığını bildirilmiştir. Kekemelikte, konuşma bozukluğu türlerinin ve sıklığının, ilgili motor davranışların, konuşmadan kaçınma davranışlarının, konuşma hızı ve olumsuz duygusal reaksiyonların değerlendirilmesi gerekir. Değerlendirmede ikincil davranışların ve kekemeliğin gözlemlenmesinin de yer alması gerekir. Konuşma örneğinin olması için alınan video kayıtlarının, değerlendirmenin yanı sıra terapi süresince gelişimlerin takip edilmesinde de önemlidir. Bunun yanı sıra okul öncesi dönemdeki bireyler, okul çağındaki bireyler ve ergen-yetişkin bireylerin değerlendirme süreçleri farklılık gösterir. Kekemelikte erken müdahale, konuşmanın daha akıcı hale gelmesi, bireyin daha rahat iletişim kurması ve varsa konuşmaya dair kaygılarının azalması için çok önemlidir. Gelişimsel dönemde meydana gelen kekemeliklerde erken müdahaleyle beraber kekemelik kaybolabilmekte, fakat kekemeliğin üzerinden geçen zaman arttıkça, kekemelik kronik hale gelmektedir. Bu nedenle eğer çocuklarda 6 aydan uzun süre görülen kekemelik benzeri akıcısızlıklar varsa ve kekemeliğin şiddeti artıyorsa vakit kaybetmeden uzman bir dil ve konuşma terapistinden değerlendirme almaları gerekir.”
Çorum 15 Temmuz gazisi Mustafa Çağır: “FETÖ’nün ölümünü kutluyorum, Allah bize bugünleri gösterdi" Fetullahçı Terör Örgütü’nün 15 Temmuz 2016’daki darbe girişimi sırasında Ankara’da gazi olan Mustafa Çağıran, elebaşı Fetullah Gülen’in ölümüyle ilgili sevincini dile getirerek, “FETÖ’nün ölümünü içtenlike kutluyorum. Allah bize bugünleri gösterdi. Ona gönül veren, onun gibi vatanına ihanet eden herkesin bu vatandan temizlenip gitmesi için devletimizin ve bizim elimizden geleni yapmamız gerekiyor" dedi. Çorum’da yaşayan 15 Temmuz gazisi Mustafa Çağıran, Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) elebaşı Fetullah Gülen’in ölümünün ardından yaşandığı sevinci anlattı. Fetullahçı Terör Örgütü’nün 15 Temmuz 2016’daki darbe girişimi sırasında Ankara’da gazi olan Mustafa Çağıran, gaziler olarak büyük sevinç yaşadıklarını ifade etti. Elebaşı Gülen’in ardından kalanların da temizlenmesi gerektiğini kaydeden Çağıran, bu tarz hainlerin ortaya çıkmaması için gençlere büyük görev düştüğünü kaydetti. Ankara’daki gazilerin Sincan’ davullu, zurnalı halaylı gösteriler yaptığını hatırlatan Çağıran, FETÖ lideri, Amerika’da yaşayan alçak, hain, Türkiye’ye verdiği büyük zararlardan sonra vatansız olarak gebermiştir. Ben öldü demek istemiyorum, geberdi. Biz çok mutlu olduk. Ankara’daki gazi arkadaşlarım Sincan Cezaevinin önünde davullu, halaylı gösteri yaptılar. Ben de katılmak isterdim. FETÖ liderinin ölmesi bu ülke için vatan hainliği anlamında pek bir şey ifade etmez. Zaten hasta, ölmeye yakın bir mahluktu. Ama memleketimizde vatanına ihanet eden FETÖ’ye gönül vermiş bir çok insanın olduğunu görüyor ve duyuyoruz. Bizim için önemli olan, vatanını 1 dolara satan alçaklara ne yapılması gerekir? Ülkemizde devlet kadrolarında bulunan kişilerin çok iyi araştırılıp liyakatli kişilerden seçilip vatanını, milletini seven kişiler bu kadrolara getirilmesi gerekir. O gün görev bizdeydi, FETÖ’yü başarısız kıldık. Bundan sonra da vatanını milletini seven, gerektiğinde gözünü kırpmadan canını verecek insanları yetiştirmemiz gerekiyor. Bunun için de aileler ve öğretmenlerimize büyük görev düşüyor” dedi. "İhanet eden herkesin bu vatandan temizlenip gitmesi için devletimizin ve bizim elimizden geleni yapmamız gerekiyor" Vatanı olmayanın dini, namusu, ailesi olmayacağını dile getiren Çağıran, “O yüzden yüce Allah vatanı için ölen kişilere ’şehit’ demiş. İnançlarımızı yaşamamız için özgür olmamız lazım. Bu yüzden FETÖ’nün ölümünü içtenlike kutluyorum. Allah bize bugünleri gösterdi. Ona gönül veren, onun gibi vatanına ihanet eden herkesin bu vatandan temizlenip gitmesi için devletimizin ve bizim elimizden geleni yapmamız gerekiyor. Aksi takdirde ülke yönetimi bunların eline geçtiğinde başımıza çok belalar açarlar. Özellikle 15 Temmuz darbe kalkışmasından PKK doğudan, diğerleri farklı bölgelerden ülkemize saldırarak ikinci bir Lozan yaşatmaya çalışacaklardı. Cumhurbaşkanımız ve bu aziz milletin cesurluğu sayesinde darbe girişimi başarısızlığa uğradı. Allah bir daha böyle günler yaşatmasın. Bunun için evlatlarımızı, çocuklarımızı, nesillerimizi çok iyi yetiştirmemiz gerekiyor” diye konuştu.