GÜNDEM - 22 Ekim 2024 Salı 13:34

Emekli Orgeneral Ergin Saygun: “Kıbrıs’taki varlığımızı artırmalıyız”

A
A
A
Emekli Orgeneral Ergin Saygun: “Kıbrıs’taki varlığımızı artırmalıyız”

Kıbrıs Barış Harekâtı, İstanbul Arel Üniversitesi’nde düzenlenen “50. Yılında Mutlu Barış Harekâtı” konulu sempozyumda siyasi, askeri ve sosyal gelişmeleri ile masaya yatırıldı. Kıbrıs Barış Harekatı’nda görev alan kilit isimlerin önemli bilgiler verdiği sempozyumda emekli Orgeneral Ergin Saygun, “Garanti anlaşması ve adadaki Türk varlığı mutlaka gereklidir. Hatta içinde bulunduğumuz şartlarda oradaki varlığımızın artması gerekir" dedi.


Yunanistan ve Kıbrıs’taki Rumların Türkleri katletmesinin ardından 20 Temmuz 1974 yılında kahraman Türk ordusunun başlatmış olduğu Kıbrıs Barış Harekatı’nın tüm yönleri İstanbul Arel Üniversitesi, Türkiye Emekli Subaylar Derneği (TESUD) ve Kuleliler Derneği ortaklığında düzenlen sempozyumda masaya yatırıldı. Kıbrıs sorununun üç oturumla masaya yatırıldığı sempozyumda jeopolitik bağlam ve Kıbrıs Barış Harekâtı öncesi siyasi gelişmeler, harekatın icrası ve 41. yılında KKTC ve Kıbrıs sorunun geleceği konuları ele alındı.



“Savunma sanayi bağımsızlığımız için şart”


Etkinlikte anahtar konuşmacı olarak yer alan emekli Orgeneral Ergin Saygun, Kıbrıs sorununa Rum yönetimi ve Yunanistan’ın neden olduğunu vurgulayarak mağdur olan herkesin Yunanistan ve Güney Kıbrıs’a tazminat davası açması gerektiğini belirtti. Kıbrıs Barış Harekatı’nın her yönüyle okullarda anlatılmasının tarihimiz için önemli olduğunun altını çizen Saygun, savunma sanayimizin bağımsızlığımız için gerekli olduğuna vurgu yaptı.


Kıbrıs Barış Harekatı’nda kilit isimlerden biri olan emekli Orgeneral Ergin Saygun Kıbrıs sorununun süreci ile ilgili bilgiler vererek Rum yönetimi ve Yunanistan’ın her zaman Kıbrıs’ı ele geçirmek amacında olduğunu belirtti.



“Türk toplumunu azınlık olarak görmekte ısrar ediyorlar”


Ergin Saygun; “Kıbrıs Cumhuriyeti nedir? 1959 - 60 anlaşmaları ile kurulan bir devlet malumunuz. Bu devlet, Rumların ve Yunanistan’ın öncelikli hedefi olan ENOSİS’i tıkadığı için Rumlar tarafından zaten başlangıçtan itibaren benimsenmemiştir. Durdurmak için ellerinden geleni yapmışlardır. Bugünkü yönetim, adadaki Türk toplumunu eşit hak ve özgürlüklere sahip bir entite yapı olduğunu reddeder. Türk toplumunu azınlık olarak görmekte ısrar eden bir siyasi yapıdır. Hala aynı şey devam etmektedir. Kıbrıs Cumhuriyeti bu nedenle adanın tamamını temsil etmemektedir. Nitekim 1972 yılında Helsinki’de bir belge imzalandı. Bu belgeye zamanın başbakanı Süleyman Demirel, Kıbrıs’taki bu yönetimin adanın tamamını teşkil etmediği yolunda bir dipnot eklemiştir. 1983 yılında Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin kurulmasıyla da Birlemiş Milletler bir deklarasyon yayınlayarak adadaki tek yönetimin, 541 sayılı kararla, Rum yönetimi olduğunu maalesef vurgulamıştır. Bugüne kadar ki bütün gelişmeler göstermiştir ki adada iki toplumun bir arada yaşaması mümkün değildir. Burada bir enteresanlık var; mesela Filistin ve İsrail için iki ayrı devlet tezleri ısrarla savunanların buna Kıbrıs’ta karşı çıktıklarını görüyoruz” ifadelerini kullandı.



“Rumların AB üyeliği uluslararası hukuka aykırıdır”


Konuşmasının devamında Kıbrıs Rum kesiminin Avrupa Birliği’ne üyeliğinin Uluslararası hukuka aykırı olduğunu vurgulayan Saygun, “Kıbrıs Cumhuriyeti’nin herhangi bir devlet ile hiçbir şekilde siyasi veya ekonomik bir bütünleşmeye giremeyeceği kurucu anlaşmaların bir hükmüdür. Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin AB üyeliği sadece bir ülke ile değil 27 ülke ile bir entegrasyonu yani bir bağlantıyı öngörmektedir. Kıbrıs daha bütünken bile garanti anlaşmasına göre Türkiye ve Yunanistan’ın üye olmadığı bir kuruluşa Kıbrıs Devleti üye olamaz hükmü hala geçerlidir. Bu nedenle Rumların Avrupa Birliği üyeliği uluslararası hukuka aykırıdır. Zaten hukuka uygun pek yaptıkları bir şey yok” dedi.


“Bugüne kadar yapılmış bir harekât değildir”


Konuşmasında Kıbrıs Barış Harekatı’na değinen emekli Orgeneral Ergin Saygun, düzenlenen harekatın dünya harp tarihinde bir ilk olduğunun altını çizerek şu ifadeleri kullandı:


“1974 yılında adada durum fevkalade vahim hale geldi. Darbe yapıldı. Türk kasabı lakaplı Nikos Sampson Cumhurbaşkanı seçildi. Başbakan Ecevit garantör anlaşmasının verdiği hakları uygun bir şekilde kullanmak için İngiltere’ye gitti. İngilizlerden istediği desteği alamayınca 20 Temmuz’da bu harekât yapıldı. Gerçekten bu harekât aynı anda ayrı yerlerde uçar birlik, hava indirme, kara harekâtı var. Kara harekâtını kimse bilmez. Mücahitlerin yürüttüğü uzun süreli vadeli harekatlar var baştan beri. Bugüne kadar yapılmış bir harekât değildir. Bundan sonrada yapılabileceğine de ihtimal vermiyorum.”


“1958 yılından beri Rumlar Türklere soykırım uyguladılar” diyen emekli Orgeneral Ergin Saygun, “364 kişi şehit olmuş, 30 bin kişi evlerinden göç etmek zorunda kalmıştır. Bir tanesi var ki semboldür. Kıbrıs Türk Kuvvetleri Alayı tabibi Binbaşı Nihat İlhan, eşi, birisi 6 aylık, birisi 4 yaşında, birisi 6 yaşında üç çocuğuyla banyo küvetine sığınmışlar, kaçacak yer yok. Orada acımadan makinalı tabancayla taramışlar ve süngülemişler. Böyle bir gerçek varken siz hala garanti anlaşması kalksın diyebiliyorsanız buna diyebilecek hiçbir şey yok” şeklinde konuştu.



“Deniz üssü planı hayata geçirilmeli”


Saygun, “Barış Harekâtına rağmen Rum katliamları bitmemiştir. Muratağa’da en küçüğü 16 günlük, en büyüğü 95 yaşında Türkler yine acımasızca hem kurşuna dizilmişler hem de kesici aletlerle şehit edilmişlerdir. Onun için garanti anlaşması ve adadaki Türk varlığı mutlaka gereklidir. Hatta içinde bulunduğumuz şartlarda oradaki varlığımızın artması gerekir. Uzun senelerden beri Magosa’nın kuzeyinde bir deniz üssü planları vardır. Bir türlü hayata geçirilmiyor. İnşallah en kısa zamanda geçer” ifadelerini kullandı.



“Türk toplumunun güvenliğinden ve bağımsızlığından vazgeçemeyiz”


Saygun, sözlerini söyle sürdürdü:


“Sonuç olarak bizim Kıbrıs’ta vazgeçemeyeceğimiz; Türk toplumunun güvenliği, siyasi eşitliği yani bağımsızlığıdır. Önce İngilizler ardından ve özellikle Rum ve Yunanların bütün baskı ve eziyetlerine rağmen Kıbrıs Türk’ünün, dilini, dinini ve benliğini koruyabilmek için sonuna kadar fedakârca ve kahramanca savaşması bu durumdaki bütün toplumlara örnek olacak bir davranıştır. Bugün maalesef bu dirençten bazılarının vazgeçtiğini, AB imkanlarından yararlanabilmek gerekçesi ile Rum pasaportuna başvurduklarını duyduk. Bu özellikle de şimdi yaşayan nüfusun babaları dedelerine karşı Rauf Danktaş’a, doktor Küçük’e karşı, bütün o mücahitlere karşı yapılabilecek çok büyük bir saygısızlıktır.”


“Kıbrıs Barış Harekâtı dünya harp tarihinde önemli bir yere sahiptir”


Sempozyumla ilgili bilgiler veren İstanbul Arel Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanı ve Arel USAM Müdürü Prof. Dr. Oktay Bingöl, Kıbrıs Barış Harekatı’ndan önemli dersler çıkarıldığını ve çıkarılmaya devam edildiğini ifade etti. Sempozyumda açılış konuşması yapan İstanbul Arel Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ersin Göse ise Kıbrıs’ın stratejik önemini vurgulayarak Kıbrıs Barış Harekatı’nın dünya ve Türk Harp tarihinde önemli bir yere sahip olduğunu vurguladı.


Göse; “Mustafa Kemal Atatürk’ün; ‘Efendiler, Kıbrıs düşman elinde bulunduğu sürece ikmal yollarımız tıkanır. Kıbrıs’a dikkat ediniz. Bu ada bizim için çok önemlidir.’ şeklindeki vasiyetinde; jeopolitik ve jeostratejik önemi açıkça görülen Kıbrıs’ta elli yıl önce 20 Temmuz günü icrasına başlanan Barış Harekâtı ile adada Türk varlığının korunması ve devamı sağlanırken günümüze kadar süren barış ortamının temelleri de atılmıştır” dedi.



Emekli Orgeneral Ergin Saygun: “Kıbrıs’taki varlığımızı artırmalıyız”

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Bakan Fidan: "Aynı netliği ve kararlılığı AB tarafında da görmeyi ümit ediyoruz" Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, "AB ile ilişkilerimizin yapıcı ve sonuç odaklı bir şekilde geliştirilmesi yönünde siyasi irademiz mevcuttur. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan da bu hususu yeri geldikçe vurgulamaktadır. Aynı netliği ve kararlılığı AB tarafında da görmeyi ümit ediyoruz" dedi. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Letonya Dışişleri Bakanı Baiba Braze ile bakanlıkta gerçekleşen görüşmesinin ardından ortak basın toplantısı düzenledi. Letonyalı mevkidaşının göreve geldikten sonra ilk kez Türkiye’ye resmi ziyaret gerçekleştirdiğini aktaran Fidan, ilerleyen dönemde karşılıklı üst düzey ziyaretlerin artırılmasını beklediklerini ve ekonomik iş birliğini hem geliştirmeyi hem de çeşitlendirmeyi hedeflediklerini söyledi. FETÖ elebaşının ölümü ile rehavete kapılmadan terörle mücadeleye devam edileceğini vurgulayan Fidan, mevkidaşı ile terörle mücadele konusunu da ele aldıklarını belirterek, "Özellikle FETÖ’yle mücadelede daha kuvvetli iş birliği ve somut adımlar atılması beklentimizi buradan da bir kez daha ifade etmek istiyorum. Dünkü basın toplantımızda da ifade etmiştim, FETÖ’yle mücadelemizi kararlılıkla sürdüreceğiz. Asla ve asla rehavete kapılmayacağız" değerlendirmesinde bulundu. "Aynı netliği ve kararlılığı AB tarafında da görmeyi ümit ediyoruz" Türkiye’nin Avrupa Birliği sürecinde Letonya’nın samimi destek veren ülkelerden biri olduğunu dile getiren Fidan, "AB üyeliği Türkiye için stratejik bir hedeftir. AB ile ilişkilerimizin yapıcı ve sonuç odaklı bir şekilde geliştirilmesi yönünde siyasi irademiz mevcuttur. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan da bu hususu yeri geldikçe vurgulamaktadır. Aynı netliği ve kararlılığı AB tarafında da görmeyi ümit ediyoruz" ifadelerini kullandı. Bakan Fidan, uluslararası hukukun dünyanın hem kuzeyinde hem de güneyinde uygulanması gerektiğinin altını çizerek, "İsrail’in Lübnan’daki saldırısının durmasını istiyoruz. İsrail, sivilleri öldürerek barışa ve güvenliğe ulaşamaz. İsrail’e ve tüm Orta Doğu’ya barış ve güvenlik gelmesini istiyorsak, Filistinlilerin kendi ülkelerinde kendi devletlerini kurmalarını uluslararası kamuoyu olarak desteklemeliyiz" diye konuştu. Diplomatik ilişkilerin yeniden tesis edilmesinin 30. yılının kutlandığını hatırlatan Braze, "Biz gerçekten güvenliğin ve savunmanın önemini anlıyoruz. NATO’da müttefikiz ama son derece önemli coğrafi bölgelerde yer alıyoruz. Türkiye’nin güneyinde yaptığı ve NATO’nun tamamı için yaptıkları takdire şayan. Biz güvenliğimizi ve savunmamızı önemli bir husus olarak değerlendiriyoruz. Savunma harcamalarımızın yüzde 3’ünden fazlasını aktarıyoruz" ifadelerine yer verdi.
İstanbul Sancaktepe Belediyesi’nin 2025 yılı mali bütçesi kabul edildi Sancaktepe Belediyesi Ekim ayı meclis toplantısı üçüncü oturumu Sancaktepe Belediye Başkanı Alper Yeğin başkanlığında gerçekleştirildi. Sancaktepe Belediyesi “2025-2029 Yılı Stratejik Planı” ile “2025 Mali Yılı Bütçe ve Performans Programı’nın görüşüldüğü toplantıda, 2025 yılı mali bütçesi oy çokluğuyla kabul edildi. Toplantı öncesi meclis üyelerine yönelik sunum yapan Sancaktepe Belediye Başkanı Alper Yeğin meclis toplantısında yaptığı konuşmada, “2025-2029 Stratejik Planı’nın vatandaş odaklı yerel yönetim anlayışının yaygınlaşması ve hep birlikte yaşama kültürünün gelişimi açısından çok önem taşıdığının farkındayız. Bu planı hazırlarken, katılımcılık ve sahiplenmenin ulaşılabilir ve gerçekçi bir stratejik plan üzerindeki önemi ve rolünden yola çıktık. Stratejik planı hazırlarken vatandaşlarımız ile birlikte karşılıklı fikir alışverişin yapıldığı bir çalıştay düzenledik. Artan nüfusumuz ile birlikte İstanbul’un cazibe merkezi haline gelen ilçemiz için komşularımızın görüş ve önerilerini dikkatle dinledik. Sancaktepe’de yaşayan her vatandaşımızı; kültürde, sanatta, eğitimde, sosyal hayatta, sporda, sağlıkta kısacası her alandaki hizmet politikalarımızla ülke ekonomisinin içinde bulunduğu olumsuzluklara rağmen mağdur bırakmamaya özen göstererek, hizmet vermeye devam edeceğiz” şeklinde konuştu. Sunumda hem Sancaktepe Belediyesi hem de İstanbul Büyükşehir Belediyesi ile birlikte ilçede yapılacak hizmetler hakkında bilgi veren Başkan Yeğin İstanbul’u bekleyen deprem gerçeği ve kentsel dönüşüm konularının da altını çizerek, 2025-2029 Stratejik Planı’nda, bu konularla ilgili atılacak adımları da yerel ölçekte, bütünlükçü bir bakış açısıyla ele aldıklarını söyledi. Başkan Yeğin konuşmasının devamında, “Stratejik Planımızın ve bütçemizin hazırlanmasına katkı sağlayan bütün çalışma arkadaşlarıma, Meclis Üyelerimize ve kıymetli Sancaktepelilere teşekkür ediyorum” ifadelerine yer verdi. Belediye Meclis Salonu’nda gerçekleşen toplantıda, meclis üyeleri 2025 yılı performans programı ve bütçe kalemlerini tek tek görüşüp oylayarak, görüş ve önerilerini dile getirdi. Toplantı sonunda 8 milyar 6 milyon TL’lik, 2025 yılı mali bütçesi oy çokluğu ile kabul edildi.
Ankara Sağlık-Sen aile hekimliği mesaisini TBMM’de sürdürüyor Sağlık-Sen Genel Başkanı Mahmut Faruk Doğan ve yönetim kurulu üyeleri, gündemde yer alan Aile Hekimliği Yönetmelik Taslağı ile ilgili eylem planı çerçevesinde TBMM’deki ziyaretlerine devam ediyor. Sağlık-Sen heyeti, milletvekilleri ile görüşmeler yaparak ilgili düzenlemenin aile hekimi ve aile sağlığı çalışanları için olumlu yönde olmasına yönelik mücadelesini sürdürüyor. Aile Hekimliği Yönetmelik Taslağı’nın ortaya çıktığı andan itibaren konuyu titizle ele alan Sağlık-Sen, uzmanlarıyla birlikte taslak metin üzerinde yaptığı çalışmalar sonucunda bir rapor oluşturarak, eylem planı hazırladı. Taslak metnin olumlu ve olumsuz taraflarının yer aldığı raporu yetkililerle paylaşan Sağlık-Sen, konuyla ilgili TBMM’deki mesaisine de devam ediyor. "Aile sağlığı çalışanları gelir kaybına uğramamalıdır" Genel Başkan Yardımcıları Sinan Kuluöztürk, Abdullah Duman, Mustafa Irgatoğlu ve Hekim Komisyonu Başkanı Dr. Hüseyin Alperen Güldiken ile birlikte milletvekillerine ziyaretlerde bulunan Genel Başkan Mahmut Faruk Doğan, bugün AK Parti Grup Başkanvekili ve Ankara Milletvekili Dr. Leyla Şahin Usta’yı ziyaret etti. Ziyarette, taslak metin hakkında değerlendirmelerde bulunan Doğan, “Yapılacak düzenlemeler büyük özveriyle çalışan aile hekimi ve aile sağlığı çalışanları için olumlu yönde olmalıdır. Aile hekimi, aile sağlığı hemşire ve ebesi için gelir kaybına neden olmamalıdır. Sağlık-Sen olarak aile hekimimizin, aile sağlığı hemşire ve ebemizin yanındayız” ifadelerini kullandı. Sağlık-Sen heyeti konuyla ilgili geçen hafta da Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu Başkanvekili ve AK Parti Bayburt Milletvekili Prof. Dr. Orhan Ateş, Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu Üyesi ve AK Parti Elazığ Milletvekili Prof. Dr. Erol Keleş, AK Parti Afyonkarahisar Milletvekili Dr. Hasan Arslan ile Ak Parti Konya Milletvekili Dr. Abdullah Ağralı’yı ziyaret etti.