ASAYİŞ - 01 Kasım 2024 Cuma 10:27

Bayrampaşa'da İSTAÇ tankeri araçları ezdi, 3 kişinin ölümden döndüğü kaza anı kameraya yansıdı

A
A
A

Bayrampaşa'da İstanbul Büyükşehir Belediyesine bağlı İSTAÇ tankeri, yokuştan inerken sürücüsünün direksiyon hakimiyetini kaybetmesi sonucu kayarak 10 aracı ezip geçti. Sonunda park halindeki bir araca çarpan solüsyon dolu tanker, devrildi. Feci kazada 5 kişi yaralanırken, 3 kişinin ölümden döndüğü kaza anı kameraya saniye saniye yansıdı. Öte yandan savaş alanına dönen olay yeri dron ile görüntülendi.

Edinilen bilgiye göre kaza saat 09.00 sıralarında Bayrampaşa'da Şehir Parkı Caddesi üzerinde seyir halinde olan İstanbul Büyükşehir Belediyesine bağlı İSTAÇ tankeri, yokuştan inerken bir anda kaymaya başladı. Sürücüsünün direksiyon hakimiyetini kaybettiği solüsyon dolu tanker, aşağı doğru kayarken, hem park halindeki hem de trafikteki bazı araçları ezdi. Tanker, yol kenarında çarptığı park halindeki aracı savurduktan sonra devrildi. Bu sırada oradan geçen 3 kişi ölümden döndü.

Facianın eşiğinden dönülen kazada 5 kişi yaralandı

Aşağı doğru kayarken 10 araca çarpan yol bakım tankeri, ortalığı savaş alanına çevirdi. Feci kazada 5 kişi yaralandı. Kazazedelerden 4'ünün hafif şekilde yaralandığı öğrenildi. İhbar üzerine olay yerine ambulans, polis ve itfaiye ekipleri sevk edildi. Yaralılardan 4'üne olay yerinden müdahale edilirken, 1 kişi ise hastaneye kaldırıldı. Kazaya neden olduğu iddia edilen sürücü ise polis ekipleri tarafından gözaltına alındı. Devrilen yol bakım tankeri içindeki solüsyonun boşaltılmasının ardından vinçle olay yerinden çekildi.

Kaza anı kameraya yansıdı, 3 kişi ölümden döndü

Öte yandan kaza anı ise kameraya yansıdı. Görüntülerde aşağı doğru kayan tankerin araçlara çarptığı görülüyor. Bir aracın çarpmanın etkisiyle savrulduğu ardından tankerin devrildiği görüntüye yansıyor. Çarpma öncesi kaldırımda yürüyen 3 kişinin savrulan aracın altında kalmaktan son anda kurtulduğu görülüyor.

"Hepimizi biçti"

Ceyhan Yurtsever isimli kazazede, "Biz sırada duruyorduk. Yukarıdan geldiği gibi hiç fren yapmadan gelip, çarptı. Bizi direk sola doğru çarpıp, kenara attı. O esnada hepimizi biçti. O kadarını hatırlıyorum. Kamyon bana vurdu. Sonra diğerlerinin üstüne devrildi" dedi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Nevşehir İşanguliyev: “Türkiye ve Türkmenistan stratejik bir ülkedir” Türkmenistan Ankara Büyükelçisi Mekan İşanguliyev; "Türkiye ve Türkmenistan stratejik bir ülkedir" dedi. Türkmenistan Ankara Büyükelçisi Mekan İşanguliyev; Türkmenistan’ın bağımsızlığının 33. yılı nedeniyle, Türkmenistan Ankara Büyükelçiliği, Eko Avrasya Vakfı ve Türk Dünyası Sivil Toplum İşbirliği Derneği (TÜRKSİT) tarafından Nevşehir’de düzenlenecek bir dizi etkinliklere katılmak için kente geldi. Nevşehir Valisi Ali Fidan’ı makamında ziyaret eden İşanguliyev, Türkmenlerin büyük düşünürü, bilge şairi, büyük mutasavvıf Mahtumkulu Firaki’nin doğumunun 300. yıl dönümü nedeniyle Kapadokya bölgesinde düzenlenen bir takım etkinliklere katılacağını söyledi. İşanguliyev “Nevşehirli iş adamlarımız ile Türkmenistan ve Nevşehir’in ekonomik ilişkilerinin ele alınacağı bir toplantı yapacağız. Bu sayede Türkmenistan ve Nevşehir’in ekonomik ilişkilerini en üst düzeye çıkartmayı hedefliyoruz. Birlikte neler yapabiliriz onu tartışacağız” dedi. Büyükelçi İşanguliyev’in ziyaretinden duyduğu memnuniyeti dile getiren Nevşehir Valisi Ali Fidan da, "Nevşehir, Türkiye’nin en iyi, en müstesna illerinden birisi. Nevşehir Türkiye’nin dünyaya açılan kapılarından birisi. Önemli bir turizm merkezi. Özellikle Nevşehir’de eğitim gören Öğrencilerin iki ülke arasındaki ilişkilere ciddi katkı sağlayacağını düşünüyorum” ifadelerini kullandı. Türkmenistan Ankara Büyükelçisi Mekan İşanguliyev daha sonra Nevşehir Belediye Başkanı Rasim Arı’yı makamında ziyaret etti.
Antalya Doç. Dr. Hakan Düğer: “Obeziteyi önlemek için kalori azaltmak yeterli olmayabilir” Obezitenin, vücutta fazla yağ depolanmasıyla karakterize, kronik, ilerleyici ve tekrarlayıcı bir endokrin bozukluğu olduğunu belirten Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Hakan Düğer, “Obezite, sadece kalori alımı ile ilişkili bir dengesizlik olmayıp, hormonal mekanizmaların, sitokinlerin, yaşam tarzı vb. birçok faktörün etkisi ile birlikte ortaya çıkan bir sonuç olarak görülmelidir. Sadece kalori azaltma yöntemi ile obezite ile mücadele etmek, başarısızlıkla da sonuçlanabilir” dedi. Medical Park Antalya Hastane Kompleksi Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Hakan Düğer, obezite, diyabet ve tedavi yolları hakkında açıklamalarda bulundu. “Obezite, hormonal bir dengesizliktir” Obezitenin tanımını yapan Doç. Dr. Düğer, “Obezite, vücutta fazla yağ depolanmasıyla karakterize, kronik, ilerleyici ve tekrarlayıcı bir endokrin bozukluktur. Obezite, aslında kalorik (kaloriyle ilişkili) bir dengesizlik değil, hormonal bir dengesizliktir. Hastalarımızdan bazen ‘yediklerimi azalttım, aylardır çok az yemek yiyorum ve gerçekten dikkat ediyorum ancak kilomda azalma olmuyor’ şeklinde sık yakınmalara rastlarız. Aslında bu yakınmalar, bu durumun bir göstergesidir” şeklinde konuştu. “Harcanan kalorinin sabit olduğu, hatalı bir varsayım” Obezite hesaplanmasında klasik bazı formüllerin herkes için aynı sonuçları vermeyebileceğine dikkat çeken Doç. Dr. Hakan Düğer, şu bilgileri paylaştı: “Aslında obezite, alınan kalori-harcanan kalori hesabına dayalı basit bir formülle açıklanmıştır. Bu basit formül, her hastanın durumunu tam ve doğru olarak belirlemeyebilir. Harcanan kalori sabit değildir. Kalori alımındaki azalma, bazal metabolizma hızında da bir yavaşlama yapacağından dolayı, beklenen kilo kaybı gerçekleşmeyebilir. ‘Bazal metabolizma hızı, iç organların ve organ sistemlerinin çalışması için gereken enerjidir). Kişi daha az kalori aldıkça, vücut da statükosunu korumak için daha az kalori harcar. Yağ birikimi, gerçekten de enerji fazlalığı sorunu değildir. Enerji dağılımı sorunudur. Çok fazla enerji, vücut ısısını artırmak veya yeni kas dokusu oluşturmak yerine, yağ üretmeye yönlendirilir. Bu enerji harcaması, hormonal olarak kontrol edilir”. “Vücut ağırlığı enerji alımı, hormonlar ve sitokinlerin etkili olduğu bir süreç ile belirlenir” Diğer bir yanlış varsayımın ise kilonun bilinçli olarak düzenlenmesi olduğunu söyleyen Doç. Dr. Düğer, “Ancak vücudumuzdaki hiçbir sistem bu şekilde çalışmaz. Tiroit, sempatik/parasempatik sinir sistemi, solunum-dolaşım, karaciğer, böbrek vb. sistemlerinin hepsi hormonlar tarafından kontrol edilir. Vücut ağırlığı ve vücut yağı da hormonlar tarafından sıkı bir şekilde düzenlenir. Dolayısıyla, vücut yağı, ağzımıza ne koyacağımıza karar vermemizin ötesinde bir hormonal denge tarafından düzenlenmektedir. Aşırı kalori alımının obezite oluşumundaki tek etken olduğu yönündeki algı doğrultusunda, sadece kalori azaltarak obezite ile mücadele etme yaklaşımı başarısızlık sonucunu doğurabilir. Diğer bir değişle, salt obeziteyi veya aşırı yağ depolanmasını formülize eden klasik hesaplamalar ile çözüm arayışı doğru ve yeterli bir yaklaşım olarak görülmemelidir” ifadelerini kullandı. “Obezite tedavisinin başarısı, insülin seviyelerini düşürmeye bağlı” Beslenme anının açlık dönemine göre baskın olması halinde, ortaya çıkan insülin hakimiyetinin yağ birikimine yol açabileceğini söyleyen Doç. Dr. Düğer, şu bilgileri ekledi: “Yüksek insülin düzeyi devam ederse, vücut, alınan gıdalarda var olan enerji fazlasını vücut yağı olarak depolamak için sürekli sinyal alır. Bu nokta çok önemlidir, çünkü obezitenin başarılı bir şekilde tedavi edilmesinin, insülin seviyelerini düşürmeye bağlı olduğunu ortaya koyar. ‘Şişmanlatıcı’ karbonhidratların çoğunu ortadan kaldırarak, insülin seviyelerini düşürerek kilo alımını önleyebiliriz. İnsan vücudunda temel biyolojik bir ilke vardır. Eğer bir şey bir yönde çok fazla değişirse, vücut statükosunu korumak için ters yönde değişerek tepki verir. Bu normal bir olgudur. Dolayısıyla, insülin direncinin sebebi insülinin kendisidir. Yani, insülin direncinin de, obezitenin de sebebi, insülin hormonunun yüksekliğidir.” “Bazı hastalarda diyabet olmayabilir” Vücut kitle indeksi 40 kilogram/metrekarenin üstünde olan (yani 3. derece obez) bireylerin yüzde 70’inde diyabet olmadığını dile getiren Doç. Dr. Düğer, “Yine tüm tip 2 diyabet hastalarının yüzde 15’i normal kilodaki bireylerdir. Aslında bir kişide tip 2 diyabet gelişimini belirleyen temel faktör, pankreastaki insülin üreten hücrelerin (beta hücreleri), yağ hücreleri tarafından baskılanması ve bu baskılanma eşiğinin kişiden kişiye farklılık göstermesidir. Mesela, insülin direnci yüksek, obezitesi olan bir hastanın pankreas beta hücreleri, yağ doku fazlalığından yeteri kadar etkilenmemişse diyabet gelişmez. Tam tersi, normal kiloda olan ve yağ doku tarafından baskılanma eşiği düşük olan bir kişide ise, çok daha az bir yağ doku birikimiyle pankreas Beta hücrelerinde işlev kaybı ve neticesinde de tip 2 diyabet gelişebilir” dedi. “Diyabet önlenebilir bir hastalıktır” Diyabetin önlenebilir bir hastalık olduğundan bahseden Doç. Dr. Düğer, “Aslında Tip 2 diyabet için yıllarca, kronik ve ilerleyici bir metabolik hastalık olduğu belirtilmiştir. Ancak, bariatrik cerrahi ile bu tanımın hatalı olduğu görülmüştür. 200 kilonun üstünde 20 yıldır diyabeti olanlarda bile diyabet ilaçlarının hepsi kesiliyor ve diyabet tamamen iyileşiyor. Dolayısıyla, artık biliyoruz ki diyabet önlenebilir ve iyileşebilir bir hastalıktır. Ameliyatların tüm bu başarısına rağmen, çeşitli nedenlerle her tip 2 diyabetliye operasyon önermek mümkün değildir. Ameliyat, birçok cerrahi komplikasyon nedeniyle hem mâli hem de fizyolojik olarak ağır bir bedele sahiptir. Ancak en önemlisi, tüm bu inanılmaz faydaları ameliyat olmadan da elde edebiliriz. Tek yapmamız gereken, ameliyatın neden başarılı olduğunu ve sonuçlarını nasıl kopyalayabileceğimizi anlamaktır” ifadelerini kullandı. “Akdeniz diyeti ile beslenme tercih edilebilir” Obezite ile mücadelede beslenme tarzının önemine de dikkat çeken Doç. Dr. Düğer, “Belirli diyetlerin üstün glisemik kontrol sağladığı bilinmektedir; düşük karbonhidratlı diyet, düşük glisemik indeksli diyet, Akdeniz diyeti ve yüksek proteinli diyet bunlara örnek verilebilir. Bu 4 diyetin de ortak bir özelliği karbonhidrat miktarının düşüklüğüdür. Rafine tahıllar ve şekerler karbonhidratların ana kaynaklarıdır ve herhangi bir düşük karbonhidratlı diyet bunları kısıtlamalıdır. Yine de patates ve meyve gibi rafine edilmemiş karbonhidratlar ile ilave şeker ve un gibi rafine edilmiş karbonhidratlar arasında daha fazla ayrım yapmamız gerekiyor çünkü rafine karbonhidrat alımı ne kadar yüksekse, diyabet riski de o kadar yüksek olur” dedi.
Niğde NÖHÜ ve LÖSEV arasında iş birliği protokolü imzaladı Topluma hizmette öncü ve yenilikçi bir yükseköğretim kurumu olma vizyonu ile çalışmalarını sürdüren Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi, Lösemili Çocuklar Sağlık ve Eğitim Vakfı (LÖSEV) ile iş birliği protokolü imzaladı. Üniversiteli gençler ile toplum genelinde sosyal sorumluluk, yardımlaşma ve dayanışmanın önem ve gerekliliği konusunda farkındalık oluşturmak amacıyla Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi ve LÖSEV’in toplumsal destek ve tanınırlığı ile etkinlik alan ve sosyal verimliliğini artırmak amacıyla iş birliği protokolü yapıldı. Protokolü; üniversite adına Rektör Prof. Dr. Hasan Uslu, LÖSEV adına ise LÖSEV Kayseri İl Koordinatörü Sibel Kurşun imzaladı. NÖHÜ, LÖSEV’in Organizasyonlarına Akademik ve Kariyer Danışmanlığı Gibi Önemli Destekler Verecek Protokol kapsamında üniversite, LÖSEV’in organizasyonlarına akademik, kariyer danışmanlığı, üniversite bölümlerinin tanıtımı, sektör-öğrenci ve mezun buluşması gibi alanlarda destek ve katkıda bulunacak. Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi tarafından yapılacak etkinlik ve tanıtımlarla üniversite öğrencilerinin LÖSEV gönüllüsü olmaya teşvik edilmesi bir yükümlülük olarak belirtilen protokol, ayrıca üniversite içerisinde LÖSEV’e kayıtlı lösemi ve kanser hastası çocuklara yönelik çeşitli atölyelerin düzenlenmesini de içeriyor. “Lösemiyle Mücadele Etmek İçin Farkındalık Şart” Konuyla ilgili açıklama yapan Rektör Prof. Dr. Hasan Uslu, löseminin sadece tedaviyle değil aynı zamanda yardımlaşma ve dayanışmayla da mücadele edilmesi gereken bir hastalık olduğunu hatırlatarak bu doğrultuda farkındalığın bir şart olduğunu belirtti. Lösemiyle mücadele etmek için başta gençler olmak üzere tüm toplumun dikkatini bu yöne çekmenin çok önemli olduğuna vurgu yapan Rektör Uslu, protokolün bunu gerçekleştirmede önemli bir adım olduğunu söyledi.