GÜNDEM - 05 Kasım 2024 Salı 13:02

Bakan Göktaş: “Çevre ve iklim değişikliğinin olumsuz etkilerine karşı mücadelede kadının etkin katılımını hedefliyoruz"

A
A
A
Bakan Göktaş: “Çevre ve iklim değişikliğinin olumsuz etkilerine karşı mücadelede kadının etkin katılımını hedefliyoruz"

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, “Çevre ve iklim değişikliğinin olumsuz etkilerine karşı mücadelede kadının etkin katılımını hedefliyoruz. Bu mücadelede, kadınların güçlendirilmesiyle sürdürülebilir çözümlerin üretileceğine, yerel düzeyde farkındalığın yükseleceğine ve doğrudan etkilenen toplulukların dayanıklılığının artacağına inanıyoruz. Biz, Türkiye olarak, sürdürülebilir bir dünya idealiyle atılan her adımda kadınların aktif rol almasını destekliyoruz" dedi.


40. İSEDAK Bakanlar Toplantısı Kadınların Yeşil Ekonomideki Öncü Rolü: Sıfır Atık Girişimi Paneli, Lütfi Kırdar Kongre Merkezi’nde gerçekleştirdi. İslam İşbirliği Teşkilatı Ekonomik ve Ticari İşbirliği Daimi Komitesi’nin düzenlediği programa; Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, Bilim İnsanı ve Fas Krallığı Çevreden Sorumlu Eski Bakan Hakima El Haite, Yazar ve EcoBuilder CEO’su Ndye Marie Aida Ndiégune Beehive Recyling CEO’su ve kurucusu Sarah Al Dorani, Green Watech CEO’su Salma Bougarrani katıldı. Panelde katılımcılar bilgi ve tecrübelerini paylaştı.


Bakan Göktaş, Türkiye olarak sürdürülebilir bir dünya idealiyle atılan her adımda kadınların aktif rol almasını desteklediklerini söyledi. Ayrıca Bakan Göktaş, Sıfır Atık Projesi’nin sadece Türkiye’de değil, bütün dünyaya ilham verdiğini söyledi.


“2053 net-sıfır emisyon hedefi çok önemli bir hedeftir"


Programda bir konuşma yapan Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, “Bugün iklim değişikliği ve çevre kirliliği, ortak evimiz dünyamızın geleceğini ilgilendiren acil ve öncelikli olarak ele alınması gereken meseleler haline geldi. Artık bütün dünyada, çevreye duyarlı ve sürdürülebilir bir ekonomi oluşturması gerektiği ön plana çıkıyor. Çünkü iklim değişikliğinin olumsuz etkilerinin her geçen gün daha da belirgin hale geldiğini görüyoruz. Aşırı hava olaylarının artması, kuraklık, sel ve orman yangınları gibi felaketler, iklim krizinin artık bir gelecek sorunu değil, bugünün bir gerçeği olduğunu gözler önüne seriyor. İklim değişikliğinden en çok kadınlar ve çocuklar etkileniyor. İklim değişikliğinin olumsuz etkileri nedeniyle insanlar yaşadığı yerleri terk etmek, göç etmek zorunda kalıyor. Göç eden her 5 kişiden 4’ü ne yazık ki, kadınlardan ve çocuklardan oluşuyor. Bu durum, bireylerden hükümetlere, özel sektörden sivil toplum kuruluşlarına kadar hepimizin sorumluluk almasını zorunlu kılıyor. Bu anlamda sürdürülebilir bir ekonomi oluşturmak, sadece çevresel değil, aynı zamanda ekonomik ve toplumsal açıdan da kalıcı çözümler sunmak anlamına geliyor. Bu kapsamda Sayın Cumhurbaşkanımızın, 2021 yılında bütün dünyaya ilan ettiği, 2053 net-sıfır emisyon hedefi çok önemli bir hedeftir. Bu hedef iklim değişikliğiyle mücadeleyi bütüncül bir bakış açısıyla ele almayı gerektirir. Ve bu noktada Sıfır Atık Projesi, hem gelecek nesillere yaşanabilir bir dünya bırakmak hem de ekonomik olarak daha dayanıklı bir yapı oluşturmak açısından kritik bir önem taşıyor. Bugün Türkiye, saygı değer Emine Erdoğan Hanımefendinin himayelerinde yürütülen Sıfır Atık Projesiyle bu alanda önemli bir yol kat etti. Sıfır atık yaklaşımı, erkeklerin geleneksel olarak daha az aktif olduğu bir yer olan eve büyük ölçüde odaklanıyor. Bu anlamda kadınların sıfır atık konusuna daha duyarlı olduğunu gözlemliyoruz. Dünyanın ve çocukların geleceği hususunda kritik bir role sahip olan kadınlar daha ekolojik, sağlığa ve gezegene saygılı yeni eylemleri hayata geçiriyor” dedi.


"Sıfır Atık Projesi, sadece Türkiye’de değil, bütün dünyaya ilham verici bir dönüşüm sürecinin öncüsü oldu"


Küresel çapta dikkat çeken sürdürülebilir kalkınmanın ve sıfır atık ilkesinin benimsenmesinde kadınların kritik bir rol üstlendiğini söyleyen Bakan Göktaş, “Türkiye’nin en büyük çevre hareketi olan bu proje çok kısa sürede geniş bir yankı buldu. Atılan güçlü ve başarılı adımlarla, Birleşmiş Milletler 77. Genel Kurulu kararıyla Sıfır Atık Danışma Kurulu oluşturuldu. Kurul, 105 ülkeden aldığı güçlü destekle sürdürülebilir kalkınma için sıfır atık yaklaşımının bütün dünyada teşvik edilmesi için çalışmalarını yürütüyor. Burada temel hedef, en iyi uygulamaların yaygınlaştırılması, yerel ve ulusal düzeyde sıfır atık girişimlerinin teşvik edilmesidir. Uygulamaları yaygınlaştırmanın yanı sıra bu alanda destekleyici uluslararası ve yerel kanuni altyapının güçlendirilmesidir. Bu anlamda, Sıfır Atık Projesinin, bugün sadece Türkiye’de değil, bütün dünyaya ilham verici bir dönüşüm sürecinin öncüsü olması hepimiz için gurur verici bir durumdur. Bu noktada, bir hususa özellikle dikkatinizi çekmek isterim. Bugün, küresel çapta dikkat çeken sürdürülebilir kalkınmanın ve sıfır atık ilkesinin benimsenmesinde kadınlar kritik bir rol üstlenmektedir” diye konuştu.


“Bakanlık olarak, kadınları sürdürülebilir ekonomi alanlarında iş gücüne kazandırmak ve kadın girişimciliğini teşvik etmek için çalışmalar yürütüyoruz”


Kadınlara yeşil ekonomi alanında yeni beceriler kazandırmak ve fırsatları artırmak adına projeler başlattık diyen diyen Bakan Göktaş, “Toplumsal hayatın her alanına olduğu gibi kadınlar, sıfır atık başta olmak üzere yeşil dönüşüm alanında da başarılı girişimlerde bulunuyorlar. Kadınlar sadece bu dönüşümün bir parçası olmakla kalmıyor; aynı zamanda değişimin liderliğini de üstleniyorlar. Yeşil dönüşüm süreci kadın-erkek eşitliğini güçlendirmek adına bizlere de eşsiz fırsatlar sunuyor. Bu anlamda bakanlık olarak, kadınları sürdürülebilir ekonomi alanlarında iş gücüne kazandırmak ve kadın girişimciliğini teşvik etmek için çalışmalar yürütüyoruz. Kadınlara yeşil ekonomi alanında yeni beceriler kazandırmak ve fırsatları artırmak adına projeler başlattık. Bu kapsamda TÜBİTAK ile iş birliğinde, temiz teknoloji alanında kadın girişimcilerin şirketlerini büyütme süreçlerine destek oluyoruz. Kadınların, sadece ekonomik anlamda değil, aynı zamanda çevre konularında da etkin bir şekilde rol almalarını sağlamak için var gücümüzle çalışıyoruz” ifadelerini kullandı.


“Türkiye olarak, sürdürülebilir bir dünya idealiyle atılan her adımda kadınların aktif rol almasını destekliyoruz”


“Aileye Duyarlı Çevre Politikaları ile Ailelerin Afet ve Acil Durumlara Dayanıklılığının Artırılması” ise öncelikli stratejik amaçlarımız arasındadır diyen Bakan Göktaş, “Bugün iklim değişikliği, çevresel etkilerinin ötesinde, sosyal, ekonomik ve psikolojik boyutları olan derin bir sorundur. Bu sorun, kadın, çocuk, yaşlı ve engelli başta olmak üzere kırılgan grupların, ailelerin pek çok zorluk yaşamasını da beraberinde getiriyor. Her bireyin karşı karşıya kalabilecekleri risklere karşı bir farkındalığa sahip olmaları hepimize ciddi sorumluluklar yüklüyor. Bu anlamda, Ailenin Korunması ve Güçlendirilmesi Vizyon Belgesi ve Eylem Planı, bu sorunlar karşısında çözüm arayışımızın somut adımlarından biridir. ’Aileye Duyarlı Çevre Politikaları ile Ailelerin Afet ve Acil Durumlara Dayanıklılığının Artırılması’ ise öncelikli stratejik amaçlarımız arasındadır. Bu eylem planımızla bir taraftan ülkemizde çevre duyarlılığını artırırken diğer yandan aile odaklı çevre politikalarının benimsenmesini amaçlıyoruz. Ailelerin temel ihtiyaçlarını gözeten ve birlikte vakit geçirmesini kolaylaştıran aile dostu şehir anlayışının yaygınlaştırılmasını hedefliyoruz. Ayrıca ailelerin karşı karşıya kalabilecekleri sorunlarla baş edebilmesi için sorun çözme kapasite ve becerilerinin güçlendirilmesi büyük bir önem arz ediyor. Diğer yandan kadınların ve kız çocuklarının iklim değişikliğinden olumsuz etkilenmesi, üzerinde hassasiyetle durduğumuz bir konudur. Bu çerçevede, 2024-2028 yıllarını kapsayan ’Kadının Güçlenmesi Strateji Belgesi ve Eylem Planının’ beş ana politika ekseninden birini ’çevre ve iklim değişikliği’ olarak belirledik. Bu eylem planıyla çevre ve iklim değişikliğinin olumsuz etkilerine karşı mücadelede kadının etkin katılımını hedefliyoruz. Bu mücadelede, kadınların güçlendirilmesiyle sürdürülebilir çözümlerin üretileceğine, yerel düzeyde farkındalığın yükseleceğine ve doğrudan etkilenen toplulukların dayanıklılığının artacağına inanıyoruz. Daha adil, kapsayıcı ve sürdürülebilir bir dünya inşa etmek hepimizin ortak sorumluluğudur. Kadınların bu süreçte üstleneceği rolün farkındayız. Ve kadınların hayatın her alanında daha güçlü bir şekilde yer almaları için çalışmalarımızı kararlılıkla sürdürüyoruz. İklim değişikliğinin ve çevre kirliliğinin hayatlarımızı ciddi şekilde etkilediği böylesi bir dönemde, kadınların gücünün, bilgisinin, zekasının ve liderliğinin etkinliğini artırmamız gerekiyor. Biz, Türkiye olarak, sürdürülebilir bir dünya idealiyle atılan her adımda kadınların aktif rol almasını destekliyoruz. Ancak bu adımla, evlatlarımıza daha yaşanabilir bir dünya bırakma sorumluluğumuzu yerine getirmiş oluruz” dedi.


(ŞK-RU

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Tuzağa düşürdükleri erkeklerin telefonunu çalıp dolandırıcılık yapan şebekeye yönelik ikinci operasyonda 8 gözaltı Ankara’da, komisyon verdikleri kadınlar aracılığıyla sosyal medyadan irtibat kurdurdukları erkekleri tuzağa düşürüp dolandırıcılık ve hırsızlık yapan çeteye gerçekleştirilen ikinci operasyonda 8 şüpheli gözaltına alındı. Ankara Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şubesi Hırsızlık Büro Amirliği ekipleri, komisyon verdikleri kadınları kullanarak sosyal medyadan erkekleri tuzağa düşüren çeteye yönelik ikinci operasyonunu icra etti. Operasyon çerçevesinde 6 farklı olaya karıştığı tespit edilen ve aralarında elebaşının da bulunduğu 8 şüpheli yakalanarak gözaltına alındı. Şüphelilerin adreslerinde yapılan aramalarda el konulan 6 cep telefonunun ise inceleneceği öğrenildi. Müzik dinleme bahanesiyle aldıkları cep telefonunu çalıp hesaplarına para aktarmışlar Çete mensubu kadınların, sosyal medyadan ağına düşürdükleri erkeklerle bir araya geldikleri, müzik açma bahanesiyle cep telefonunun şifrelerini öğrendikleri ve çeşitli bahanelerle mağduru kendinden uzaklaştırdıktan sonra telefonu alarak kaçtığı öğrenildi. Diğer çete üyelerinin kullandığı sahte plakalı araca binerek bölgeden uzaklaşan kadınların, çaldıkları telefonla aynı şifreye sahip banka hesaplarına sızdığı aktarıldı. Bu yöntemle kendi hesaplarına para havale eden şebekenin mağdur ettikleri kişi adına kredi de çekerek haksız kazanç elde ettikleri belirtildi. Hırsızlık anları kameraya yansıdı Kandırdıkları erkeklerin telefonunu çaldıktan sonra kaçan çete üyesi kadınların o anları ise güvenlik kamerasına yansıdı. Öte yandan çete elebaşının dolandırdığı paralarla kuyumcudan altın aldığı anlar da kameralara yansıdı. Geçen ay icra edilen operasyonun ilk ayağında ise 9 şüpheli gözaltına alınmıştı.
Erzurum Sağlık çalışanları protestolarını 52’ncü haftada sürdürdü İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarına tepki göstermek amacıyla Erzurum’da bir yıl önce başlatılan "sessiz yürüyüş" sağlık çalışanlarının kararlı duruşuyla devam ediyor. Erzurum Lala Mustafa Paşa Camii avlusunda toplanan sağlık çalışanları, taşıdıkları pankartlarla Yakutiye Medresesi’ne yürüyerek İsrail saldırılarını protesto etti, Filistin halkına destek verdi. Erzurum Atatürk Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Öğrencisi Mehmet Şan, ‘Selam olsun canlarıyla, kanlarıyla vatanlarında kalmanın bedelini ödeyen izzetli Gazze halkına. Selam olsun öldürülmek pahasına mesleklerinden vazgeçmeyen gazze’nin şeref ve haysiyet timsali hekim ve sağlık çalışanlarına. Selam olsun siyonist katillerin “hastaneyi boşaltın yoksa vururuz” ihtarına rağmen hastalarını yüz üstü bırakmamak için hastanesinden ayrılmayan Kemal Advan hastanesi başhekimi Dr. Hüsam Ebu Safiyeye. Selam olsun intikam için oğlunu öldürmelerine rağmen onlara inat oğlunun cenazesine bile önlüğüyle katılıp işine devam eden o hekim kahramana! Selam olsun hikayelerinin detayını bilmesek de niyeti aynı “son nefesiyle elinde kalan son şey olan sopayı İsrail’e fırlatan kutlu Şehid Yahya Sinvar” gibi olan şehitlerimize Selam olsun zulme karşı elinden ve dilinden geleni esirgemeyen, kararlılıkla protestolara ve boykota devam eden vicdanlı insanlara’ dedi. Sessiz yürüyüşlerini 53. Haftasında yine yeniden meydanla olduklarını anlatan Mehmet Şan, ‘Biz en hayırlı işin az da olsa devamlı olan olduğuna inanarak, 1 senedir yılmadan hatırlamaya ve hatırlatmaya çalışıyoruz. Soykırımcı ve lanetli zümre siyonistlerin tam 400 gündür 50 bini aşkın insanı katlettiği Gazze yetmezmiş gibi Lübnan’ın güneyine başlattığı saldırılarda 1 milyondan fazla insan evinden oldu. İsrail, gazze şeridi’nin kuzeyindeki 700 bin Filistinliye sağlık hizmeti veren üç hastanenin tahliye edilmesini emretti. Kemal advan hastanesi, el avdah hastanesi ve endonezya hastanesi bu tahliye emrini aldı ve emre uymayanların şifa hastanesi’nde olduğu gibi tutuklanacağı ya da öldürüleceği tehdidiyle karşılaştı. Gazze hükümetinin medya ofisinden yapılan yazılı açıklamada, “gazze şeridi’nin kuzey kesimi, işgalci israil’in saldırıları ve kuşatması nedeniyle benzeri görülmemiş bir felaketten geçiyor. Sağlık sistemini yaşanan bu felaket durumdan kurtarmak için derhal ve gerçek anlamda güvenli bir koridor açılması talebinde bulunuyoruz” ifadelerine yer verildi. Gazzeliler bizden adım bekliyor. Sağlık çalışanları olarak bizler gazze hükumetinin bu çağrısına sağlık bakanlığımıza yaptığımız baskıyla karşılık veriyoruz’ diye konuştu. Basın açıklamasının ardından sağlık çalışanları dua ettikten sonra bölgeden ayrıldı.
Erzincan Erzincan çiftçisi Tokat’ta Erzincanlı çiftçiler modern tarım teknikleri ile üretim noktasında yaşanan gelişmeler ile ilgili olarak araştırma enstitülerinin düzenlediği eğitim programlarına ve tarım fuarlarına katılım göstermeye devam ediyor. Erzincan İl Tarım ve Orman Müdürlüğü Koordinasyon ve Tarımsal Veriler Şube Müdürlüğü’nün organizasyonu ile 20 kişilik grup, Tokat ilinde bulunan Orta Karadeniz Geçit Kuşağı Tarımsal Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü’nde düzenlenen "Sulama Sistemleri ve Suyun Etkin Kullanımı" konusundaki eğitime katıldılar. Orta Karadeniz Geçit Kuşağı Tarımsal Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü ve Erzincan İl Tarım ve Orman Müdürlüğü iş birliği ile düzenlenen "Sulama Sistemleri ve Suyun Etkin Kullanımı" Eğitimi teknik personellerimiz tarafından verildi. Eğitime Erzincan İl Tarım ve Orman Müdürlüğü, Koordinasyon ve Tarımsal Veriler Şube Müdürü Ahmet Çelikkol ile 19 çiftçi katıldı. Eğitim programında tarım sektöründe kullanılan modern sulama sistemlerinin avantajları, verim ve kaliteye olan etkisi anlatıldı. Erzincan’da son dönemlerde özellikle sebzecilik ve meyvecilik başta olmak üzere tarım sektörünün birçok bölümünde modern sulama sistemi kullanımı yaygınlaşıyor. Çiftiler Orta Karadeniz Geçit Kuşağı Tarımsal Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü’nde düzenlenen "Sulama Sistemleri ve Suyun Etkin Kullanımı" eğitiminin ardından Tokat’taki Tarım Fuarına katılarak sektördeki yeni gelişmeleri yakından görme fırsatı buldular. Tarımsal Yayım Projesi kapsamında gerçekleştirilen çiftçi gezisine katılan Erzincanlı çiftçiler, sulama eğitimi ve tarım fuarı gezisinin kendileri açısından son derece yararlı olduğunu ifade ettiler.
Erzurum Geleneksel Erzurum evlerinde kitabeler Atatürk Üniversitesi’nden Zerrin Köşklü ve Muhammet Lütfü Kındığılı, Sanat Tarihi Dergisi’nde yayınlanan araştırmalarında Erzurum evlerindeki kitabeler üzerine ilgi çeken sonuçlara ulaştılar. Anadolu konut mimarisinde plan, mimari ve süsleme özellikleri ile dikkat çeken Erzurum evlerinin kitabeleri üzerine odaklandığı araştırmada, “Erzurum evlerinde tespit edilen kitabeler XVIII. -XX. yüzyıllara aittir. Çalışmada 65 evin kitabesi incelenmiş, bu kitabeler konum, istif-form, metin içeriği, hat, malzeme-teknik ve süsleme özellikleri açısından değerlendirilmiştir. Kitabelerde dikdörtgen (kare) çerçeveli ya da kartuş şeklinde, damla, nar, armudi ve ibrik formlu örnekler tespit edilmiştir. İncelenen 65 kitabeden 37 örnekte “Mâşâallâh” ibaresine yer verilmiştir. Yanı sıra aynı formlarda tekil uygulamalarla diğer metin içeriklerine de rastlanmıştır. Erzurum evleri kitabelerinde ana malzeme taş olup, içeride ahşap üzerine işlenmiş örnekler de mevcuttur. Kitabelerde istifli yazılarla birlikte palmet, çiçek, dal ve yaprak motifleri, ay-yıldız, hilal motifleri ile S kıvrımları ve yelpazelerle oluşturulan süslemeler kompoze edilmiştir. Erzurum evi kitabeleri yapıldıkları dönemin tarihi belge niteliği, nazar ve nazara karşı korunma inancı ile verdiği mesaj ve bu mesajın farklı istif çeşitliliği ve diğer bezemesel ayrıntılarıyla korunması gereken önemli değerlerimizdendir.” denildi. Erzurum evleri kitabelerinde ana malzeme taş İncelenen 65 ev kitabesinden ancak 29 günümüze ulaştığı vurgulanan araştırmanın sonuç kısmında, “Diğerleri günümüze ulaşmayan kitabelerdir. Erzurum evlerinde kitabeler ön cephede ve iç mekânda olmak üzere farklı yerlerde karşımıza çıkmaktadır. Kitabelerin inşa kitabesi işlevi ile birlikte nazara karşı koruyucu bir güç olarak kullanılması dış cephede ve iç mekânda ilk bakışta rahatlıkla görülebilir yerlerin seçiminde etkili olmuştur. Erzurum evleri kitabelerinde daha çok celi sülüs hatla “Mâşâallâh” ibaresinin dikdörtgen (kare) çerçeveli ya da kartuş şeklinde, damla, nar, armudi ve ibrik formlu örnekleri tespit edilmiştir. Yanı sıra aynı formlarda tekil uygulamalarla diğer metin içeriklerine de rastlanmaktadır. Bu çeşitlilik bölgeye özgü tandırevi geleneğine bağlı unsurlarda kitabelere yer verilmesi ile de zenginleştirilmiştir. Erzurum evleri kitabelerinde ana malzeme taştır, yanı sıra ahşap kullanılmıştır. Taş kitabeler genellikle bölgeye özgü kamber taşındandır. Taş kitabelerin biri hariç tamamında kabartma tekniği uygulanmıştır. Ahşap üzerine işlenen kitabeler evin iç donatılarında olup, bunlarda oyma ve kabartma tekniği uygulanmıştır.” tespitlerine yer verildi. Kitabelerde sade tasarımlar kullanıldı Erzurum evlerinin kitabelerinin sade tasarımları olduğu dile getirilen araştırmada daha sonra şöyle denildi, “Kitabeler üzerinde istifli yazılarla birlikte palmet, çiçek, dal ve yaprak motifleri, ay-yıldız, hilal motifleri ile S kıvrımları ve yelpazelerle oluşturulan bezemeler dikkat çekmektedir. Kitabeli evler, Anadolu mimarisinde olduğu gibi Erzurum evlerinde de plan, mimari ve bezeme özelliklerinin yapıldıkları dönemlere ait özelliklerle tanımlanmasında etkili olmuştur. Kitabelerle tarihi belirlenen evlerin dönemsel değişimleri ve bu değişimlerin süreç içerisindeki görünürlüğü de dikkate değerdir. Erzurum ev kitabeleri tarih bilgisi, nazara karşı korunma inancıyla yazılmış metin içerikleri, istif çeşitliliği ve diğer bezemesel özellikleriyle korunması gereken değerlerimizdendir. Bununla birlikte geleneksel evlerin kitabeleri günümüzde çok az örnekle temsil edilmektedir. Çeşitli nedenlerle sorgulanabilecek (yıkımlar, kaybolma, çalınma, yer değiştirme) bu durum, belge niteliğini estetikle buluşturan ev kitabelerinin de özelliklerinin bilinmesi, tanıtılması ve gelecek nesillere aktarılması gerekliliğini bir kez daha ortaya koymaktadır.”