ASAYİŞ - 17 Ekim 2024 Perşembe 08:27

14 Ekim’de yakalanan ve aralarında Barış Boyun’un eşi Ece Boyun’un da bulunduğu 157 şüpheli 3 günlük gözaltı işlemlerinin ardından İstanbul Emniyet Müdürlüğü vatan yerleşkesinden, bu sabah saat itibarıyla adliyeye sevk edildiler

A
A
A
14 Ekim’de yakalanan ve aralarında Barış Boyun’un eşi Ece Boyun’un da bulunduğu 157 şüpheli 3 günlük gözaltı işlemlerinin ardından İstanbul Emniyet Müdürlüğü vatan yerleşkesinden, bu sabah saat itibarıyla adliyeye sevk edildiler

14 Ekim’de yakalanan ve aralarında Barış Boyun’un eşi Ece Boyun’un da bulunduğu 157 şüpheli 3 günlük gözaltı işlemlerinin ardından İstanbul Emniyet Müdürlüğü vatan yerleşkesinden, bu sabah saat itibarıyla adliyeye sevk edildiler

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Gaziantep Çocuklar, trafik kurallarını eğlenerek öğreniyorlar Şehitkamil Belediyesi tarafından kurulan Şehitkamil Trafik Eğitim Parkı, çocuklara trafik kurallarını hem teorik hem de uygulamalı olarak öğretmeye devam ediyor. Belkıs Mahallesi’nde, 20 bin metrekarelik alana kurulu olan bu tematik parkta verilen eğitimler, geleceğin sürücü ve yayalarının bilinçli bireyler olarak yetişmesini amaçlıyor. Son olarak, Olcay Külah İlkokulu ve Kıbrıs İlkokulu’nun 4. sınıf öğrencileri bu eşsiz parkta eğitim aldı. Parkta, hafta içi her gün yaklaşık 200 öğrenciye eğitim veriliyor. Bugüne kadar toplam 71 bin 705 öğrenci bu parkta eğitim alarak trafik bilinci kazanma fırsatı buldu. Minyatür şehir düzeninde eğitim Şehitkamil Trafik Eğitim Parkı, çocukların gerçek hayattaki trafik şartlarına deneyimleyebilecekleri minyatür bir şehir düzenine sahip. Parkta; 24 kişilik 2 sınıf, 51 kişilik amfi, trafik sinyalizasyon sistemleri, alt ve üst geçitler, yaya geçitleri ve kavşaklar yer alıyor. Ayrıca, itfaiye, hastane, okul, akaryakıt istasyonu ve otobüs durağı gibi yapıların bulunduğu bir ortamda, öğrenciler eğitimlerini gerçek hayata en yakın şekilde gerçekleştiriyor. Teorik ve uygulamalı eğitim Öğrenciler, parkta ilk olarak trafik kuralları hakkında teorik eğitim alıyor, ardından akülü ve pedallı araçlar kullanarak öğrendiklerini uygulamalı olarak hayata geçiriyor. Ayrıca, bisiklet öğrenimi için özel olarak hazırlanan 650 metrelik bir bisiklet yolunda güvenli sürüş deneyimi de yaşanıyor. Eğitimlerin sonunda katılımcılara su matarası hediye ediliyor, başarılı öğrenciler ise parkın oyun alanında keyifli zaman geçiriyor. Güvenli sürüş ve bilinçli yaya eğitimi Şehitkamil Trafik Eğitim Parkı, öğrencilere sadece trafik kurallarını öğretmekle kalmayıp, güvenli sürüş ve bilinçli yaya olma konusunda da farkındalık kazandırmayı hedefliyor. Bu eğitimler, güvenli bir gelecek için önemli bir yatırım olarak görülüyor ve çocukların hem trafik kurallarına uymayı hem de sorumluluk sahibi bireyler olmayı öğrenmelerine katkı sağlıyor.
Hatay Türkiye’nin narenciye üretim merkezinde Akdeniz meyve sineğiyle mücadele sürüyor HATAY (İHA) – Türkiye’nin narenciye üretim merkezlerinden olan Hatay’da, Akdeniz meyve sineğiyle mücadele kapsamında zirai ilaçlama ve biyoteknik mücadele faaliyetleri devam ediyor. Türkiye’nin narenciye üretim merkezleri arasında yer alan Hatay’ın Erzin ilçesi, narenciye üretiminde ülkenin yüzde 15’ini karşılıyor. Bölgenin geçim kaynağı olan narenciyeye zarar veren Akdeniz meyve sineğiyle mücadelede ise aralıksız sürüyor. Erzin İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğü’nce çiftçilerin mahsullerinin güvende tutulması için zirai ilaç dağıtımı ve biyoteknik mücadele faaliyetleri devam ediyor. “Bakanlık olarak çiftçiye zirai ilaç dağıtımı ve biyoteknik mücadele ile ilgili tuzak dağıtımı yapılmaktadır” Yürütülen çalışmalar hakkında bilgi veren Erzin İlçe Tarım ve Orman Müdürü Vahit Göktekin, Akdeniz meyve sineğiyle yılın 12 ayında mücadelenin devam ettiğini belirterek, “İlçemiz Türkiye’de narenciye üretiminin yaklaşık yüzde 15’ni karşılamaktadır. 500-600 bin ton civarında üretimimiz bulunmaktadır. Akdeniz meyve sineği narenciyenin en büyük zararlarından bir tanesidir. Bölgemizde narenciyelere büyük bir zarar vermektedir. Buna karşılık olarak bakanlık tarafından 12 ay boyunca tuzaklar asılarak Akdeniz meyve sineği popülasyonları kontrol edilip, ilaçlama zamanları çiftçiye bildirilerek yoğun şekilde mücadele edilmektedir. Bakanlık olarak çiftçiye zirai ilaç dağıtımı ve biyoteknik mücadele ile ilgili tuzak dağıtımı yapılmaktadır. Bunun dışında çiftçiler bilgilendirilerek mücadele yapmaları sağlanmaktadır. Akdeniz meyve sineği, hava sıcaklığının 16 derecenin üzerinde olduğu zaman meyvelere yumurta bırakarak meyvelerin çürümesine sebep oluyor. İhracatta da sıfır vuruk şeklinde müsaade edilirken, meyvede bir tane dahi vuruk olduktan sonra o ürünün ihracata gitmesine izin verilmemektedir. Bununla ilgili olarak da meyvelerde renkli ölüm zamanlarında ilaçlama dönemi başlamakta. Çiftçiler bilgilendirilerek ilaçlama yapması sağlanmaktadır. Çiftçilerimize bu sene erken önlem aldırarak, meyve sineği hakkında detaylı bilgilendirmeler yaptık. Tarafımızdan kontroller yapılıyor, bahçelere tuzaklar kuruluyor. Çıkışları kontrol ederek Akdeniz meyve sineği popülasyonu artış gösterdiği andan itibaren çiftçiler uyarılıp, ilaçlamaya başlanıyor” dedi. "Akdeniz meyve sineğinin önüne geçilmesi için İlçe Tarım Müdürlüğü erken önlem aldı" Narenciye üreticisi Salih Özmen (41), Akdeniz meyve sineğiyle devlet desteğiyle toplu mücadele edildiğini belirterek, “İlçe Tarım Müdürlüğümüz tuzak dağıtımı, ilaç dağıtımı ve şerbet dağıtımıyla buna öncülük ediyor. Bireysel mücadeleden ziyade artık toplu mücadele çok büyük önem arz ediyor bizim için. Geçen sene mahsul rekoltesi çok fazlaydı, bununla ilgili de ne yazık ki başında kalan meyvelerimiz oldu. Meyveler de başında kalınca bunlarla ilgili ilaçlama yapılması çok zordu. O yüzden bu sene Akdeniz meyve sineğinin önüne geçilmesi için İlçe Tarım Müdürlüğü erken önlem aldı, toplu mücadeleye başladı. Bu sene öyle bir problem yaşamadık çok şükür. Bu uygulamanın her sene yapılması gerekiyor. Akdeniz meyve sineğinin mücadele devam ettiği sürece popülasyonu kırılacaktır. Geçen sene meyve çok olduğu için bu sene bölgelerde meyvemiz az. Geçen seneye göre yüzde 30, yüzde 40, bazı yerlerde yüzde 60’a kadar az ürünümüz var. Bin dönüm narenciye bahçemiz var” ifadelerini kullandı.
İstanbul Kısa vadeli dış borç stoku yüzde 1,4 azaldı Ağustos sonu itibarıyla, kısa vadeli dış borç stoku, 2023 yıl sonuna göre yüzde 1,4 oranında azalışla 173,7 milyar ABD doları olarak gerçekleşti. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), Ağustos ayı Kısa Vadeli Dış Borç İstatistikleri Gelişmeleri’ni açıkladı. Buna göre Ağustos sonu itibarıyla, kısa vadeli dış borç stoku, 2023 yıl sonuna göre yüzde 1,4 oranında azalışla 173,7 milyar ABD doları olarak gerçekleşti. Bu dönemde, bankalar kaynaklı kısa vadeli dış borç stoku yüzde 11,5 oranında artarak 76,3 milyar ABD doları olurken, diğer sektörlerin kısa vadeli dış borç stoku yüzde 3,4 oranında azalarak 59,3 milyar ABD doları düzeyinde gerçekleşti. Bankaların yurt dışından kullandıkları kısa vadeli krediler, 2023 yıl sonuna göre yüzde 40,4 oranında artarak 17,7 milyar ABD doları seviyesinde gerçekleşti. Banka hariç yurt dışı yerleşiklerin döviz tevdiat hesabı yüzde 0,3 oranında artarak 20,1 milyar ABD doları, yurt dışı yerleşik bankaların mevduatı da yüzde 3,0 oranında azalışla 20,1 milyar ABD doları olarak gerçekleşti. Ayrıca, yurt dışı yerleşiklerin TL cinsinden mevduatları geçen yıl sonuna göre yüzde 22,2 oranında artışla 18,5 milyar ABD doları seviyesinde gerçekleşti. Diğer sektörler altında yer alan ithalat borçları, 2023 yıl sonuna göre yüzde 4,1 oranında azalarak 52,1 milyar ABD doları seviyesinde gerçekleşti. Borçlu bazında incelendiğinde, tamamı kamu bankalarından oluşan kamu sektörünün kısa vadeli borcu 2023 yıl sonuna göre yüzde 14,0 oranında artarak 39,3 milyar ABD doları olurken, özel sektörün kısa vadeli dış borcu yüzde 1,0 oranında artarak 96,3 milyar ABD doları oldu. Alacaklı bazında incelendiğinde, özel alacaklılar başlığı altındaki parasal kuruluşlara olan kısa vadeli borçlar yıl sonuna göre yüzde 4,0 oranında azalarak 91,8 milyar ABD doları, parasal olmayan kuruluşlara olan borçlar yüzde 1,9 oranında azalarak 77,0 milyar ABD doları düzeyinde gerçekleşti. 2023 yıl sonunda 1,7 milyar ABD doları olan kısa vadeli tahvil ihraçları, 2024 Ağustos sonu itibarıyla 4,9 milyar ABD doları olarak gerçekleşti. Aynı dönemde resmi alacaklılara olan kısa vadeli borçlar 46 milyon ABD doları olarak gerçekleşti. 2024 Ağustos sonu itibarıyla, kısa vadeli dış borç stokunun döviz kompozisyonu yüzde 47,5’i ABD doları, yüzde 23,4’ü euro, yüzde 13,3’ü TL ve yüzde 15,8’i diğer döviz cinslerinden oluştu. 2024 Ağustos sonu itibarıyla, orijinal vadesine bakılmaksızın vadesine 1 yıl veya daha az kalmış dış borç verisi kullanılarak hesaplanan kalan vadeye göre kısa vadeli dış borç stoku, 231,2 milyar ABD doları düzeyinde gerçekleşmiştir. Söz konusu stokun 21,3 milyar ABD dolarlık kısmı, Türkiye’de yerleşik bankaların ve özel sektörün yurt dışı şubeleri ile iştiraklere olan borçlarından oluştu. Borçlu bazında değerlendirildiğinde, toplam stok içinde kamu sektörünün yüzde 24,1, Merkez Bankası’nın yüzde 16,5, özel sektörün ise yüzde 59,4 oranında paya sahip olduğu gözlendi.
Eskişehir Dünyada 51 olan ortalama menopoz yaşı Türkiye’de 47 oldu Türkiye’de ortalama menopoz yaşının 47 olduğunu belirten Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Sevgi Selen, semptomların kişiden kişiye farklılık gösterdiğini, olumsuz etkileri azaltacak hormon tedavisinin de kişiye özel planlanması gerektiğine dikkat çekti. Acıbadem Eskişehir Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Sevgi Selen, menopoz kelimesinin son adet kanaması anlamına geldiğini aktararak, 1 yıl boyunca hiç adet kanaması olmaması durumunda kesin menopoz tanısı konulabileceğini söyledi. Menopozun fizyolojik bir süreç olduğunu ifade eden Dr. Selen, “Yumurtalıkların fonksiyonunu kaybetmesi, doğurganlığın sonlanması, östrojen ve progesteron hormonlarının salınımının olmaması ile gerçekleşir. Bu fizyolojik süreç semptomların başladığı perimenopozal dönem ile başlar, menopoz ve sonrasındaki 12 aylık süreç ve ardından gelen postmenopozal dönem ile ilerler. Erken menopoz, doğal menopoz ve cerrahi menopoz olarak sınıflanabilir” dedi. “İlk bulgular adet düzensizliği ve sıcak basmaları” Ortalama menopoz yaşının dünyada 51, Türkiye’de ise 47 olduğunu dile getiren Dr. Selen; bu sürecin 45-55 yaş arası hiçbir etken olmadan yaşanmasının doğal menopoz olduğunu, 40 yaşından önce geliştiğinde erken menopoz denildiğini, herhangi bir cerrahi müdahale sırasında yumurtalıkların alınmasıyla gelişmesinin ise cerrahi menopoz olarak adlandırıldığını anlattı. Menopoz yaşının en çok genetik tarafından belirlendiğini ancak ırk, beslenme, doğum sayısı, sigara, ilaç kullanımının da etkili olabildiğini söyledi. Menopozun ilk bulgularının görüldüğü yani perimenopozal dönemin ortalama 2 ila 8 yıl kadar devam ettiğini belirten Dr. Selen; sürecin öncelikli olarak adet düzensizliği ile başladığını, sıcak basmaları, vajinal kuruluk, gece terlemeleri, uykusuzluk, sinirlilik, depresyon ve cinsel isteksizlik ile devam ettiğini dile getirdi. Ayrıca bu semptomların görülme sıklığı ve süresinin kişiden kişiye göre değişiklik gösterdiğini sözlerine ekledi. "Uzun süre adet olamama şikayetinde gebelik durumu da gözardı edilmemelidir" 21 günden daha sık aralıklarla kanama olduğunda, ara lekelenmeler olduğunda ya da uzun süreli adet olamama dönemlerinde öncelikle jinekolojik muayene yapılması gerektiğini vurgulayan Dr. Selen, “Uzun süre adet olamama şikayetinde gebelik durumu da gözardı edilmemelidir. Aynı zamanda özellikle 1 yıl hiç adet kanaması olmayıp sonraki dönemde gelişen herhangi bir kanama durumunda mutlaka kadın doğum muayenesi yapılmalıdır” ifadelerini kullandı. “Hormon tedavisi kişiye özel planlanmalıdır” Menopozda en sık rastlanan şikayetlerden birinin sıcak basmalar olduğuna dikkat çeken Dr. Selen, şöyle devam etti: “Sıcak basması sağlığa zararlı değildir. Geceleri olan sıcak basmaları uyku düzenini etkileyebilir, bunun dışında tıbbi olarak zararı yoktur ve her zaman tedavi alınması gerekmez. Ancak kişinin sosyal yaşamını etkilediğinde tedavi kişi özelinde planlanmalıdır. Sıcak basmaları özellikle hormon düzeyindeki düşüşle ilişkili olduğu için hormon tedavileri sıcak basma hissini azaltabilir. Kişinin sağlık durumu tıbbi geçmişi göz önüne alınarak başlanmalı. Kalp ve damar hastalıkları riski, var olan kanser öyküsü mevcutsa ona yönelik tedavi planı yapılmalıdır." "Egzersiz, kalsiyum, D vitamini desteği önleyici olabilir" Östrojen hormonunun kemik kütlesinin korunmasında etkili olduğuna işaret eden Dr. Selen; bu hormonun menopoz ile azalmaya başlamasının kemik erimesine neden olabileceğini, bu durumun takibi için de kemik dansitometresi denilen ve kemik yapısı hakkında fikir veren ölçüm yönteminin kullanıldığını ifade etti. Kemik erimesinin önüne geçme konusunda en etkili yöntemin hormon tedavisi olduğunu vurgulayan Dr. Selen, “Ancak hormon tedavisi kişi özelinde ve sağlık durumu gözetilerek başlanabilir. Onun haricinde egzersiz, kalsiyum, D vitamini desteği önleyici olabilir. Ciddi kemik erimesi ve kırık geliştiği takdirde ise tedavi başlanabilir” diye kaydetti. “Gebelikten korunmaya devam edin” Perimenopozal dönemdeki gebelik ihtimallerine de değinen Dr. Selen, menopoz öncesi süreçte korunma yöntemlerine devam edilmesini tavsiye etti. Kişinin sağlık durumları göz önünde bulundurularak doğum kontrol hapları, bariyer yöntemler, aylık iğneler, cilt altı implant ve rahim içi araç sistemleri kullanılabileceğini anlattı. Menopoz ve sonrasındaki 1 yıllık adet olmama sürecinin ardından ise cinsel yaşamın herhangi bir korunma önlemi olmadan devam edebileceğini söyleyen Dr. Selen, “Menopoz sonrası yani postmenopozal dönemde vajinal atrofi (yani yeterli östrojen olmaması nedeniyle vajinal doku incelmesi) ve cilt değişiklikleri sebebiyle ilişkide ağrı ve kuruluk şikayetleri nedeniyle cinsel istekte azalma olabilir. Bu durumda vajinal lokal tedavilerden destek alınabilir. Menopoz sonrasında gelişen psikososyal değişiklikler, uyku bozuklukları, kullanılan metabolik hastalıklara bağlı ilaçlar da bu süreci olumsuz etkileyebilir. Ancak durumun kaynağı tespit edilip o yönde destek verilebilir” dedi.