SPOR - 04 Eylül 2021 Cumartesi 15:17

Ahmet Nur Çebi: “Ben kimsenin altını oymadım, kendileri vınladı”

A
A
A
Ahmet Nur Çebi: “Ben kimsenin altını oymadım, kendileri vınladı”

Eski başkan Fikret Orman hakkında konuşan Beşiktaş Kulübü Başkanı Ahmet Nur Çebi, “Biz birilerinin altını oyduk da birileri gitmedi.

Eski başkan Fikret Orman hakkında konuşan Beşiktaş Kulübü Başkanı Ahmet Nur Çebi, “Biz birilerinin altını oyduk da birileri gitmedi. İçinde bulundukları durumu görüp vınladılar. Ben kimsenin altını oymadım” dedi.


Beşiktaş Kulübü 2021 yılı 2. Olağan Divan Kurulu Toplantısı, Vodafone Park’ta gerçekleştiriliyor. Beşiktaş Kulübü Başkanı Ahmet Nur Çebi de toplantıda üyelere seslendi. Siyah-beyazlı camiada birlik ve beraberliği sağlama amacı içinde olduğunun altını çizen Çebi, “Biz 2 yıldır konuşmuyoruz yine birileri çıktı konuşuyor. Ne oldu bilmiyorum? Benim gayen arttık birlik ve beraberlikle buralara getirmek. Şampiyon olduk, yokluk içinde. Camianın temiz insanlarına Allah bunu hediye etti” ifadelerini kullandı.



“MHK’nin başkanını göreve davet ediyorum”


Merkez Hakem Kurulu Eğitim Danışmanı Jaap Uilenberg’i eleştiren Başkan Çebi, “Ulenberg diye bir danışman Sergen hocamızın el kol hareketlerini gündeme getirerek onun aracılığıyla mesaj vermeye çalışmış. Gitsin Almanya’da konuşsun bakayım konuşturuyorlar mı orada. Anlatacaksan derdini başka türlü anlat, isim vermene gerek yok. MHK’nin başkanını göreve davet ediyorum. Buradan ikaz ediyorum. Bir daha olursa bu kadar yumuşak cevap vermeyeceğiz. Geçen sene de buna benzer şeyler yapmaya çalıştılar oldu ama başaramadılar” diye konuştu.



“Mali borçlar had safhada”


Mali borçların had safhada olduğunu belirterek sözlerine devam eden siyah-beyazlıların başkanı, “1 kuruş gelir yok, camiayı ayakta tutmak için. Yapmamız gerekenler bize düşüyor diye başlamıştım. Erken seçim yapıldı, biz görev geldik, görevi bırakanlar oldu. Mayıs’ta göreve talip olup ağustosta niye göreve bıraktılar? Mayıs’ta bankadan verilecek kredi A. Sonra geldi, ağustos ayında B oldu, durdular. O gelirler bankalara istisnasız temlik edildi. Arkasından krediyi verenler TFF ile anlaşma yapmışlar, limit problemi. Bütçemiz 70 milyon Euro, limitimiz 30 milyon Euro. Sözleşmeler ne olacak? Hala gönderemediğimiz futbolcularımız var. Adamın maliyeti 20 milyon Euro’yu bulmuş. Sen buradan 4 milyon Euro maaş alırken biri sana 400 bin Euro veriyor. Önce bir utan çek git ama gitmiyorlar” dedi.



“Bu faizlerle bu iş sıkıntılı”


Yüksek faiz oranlarından da şikayet eden Ahmet Nur Çebi, “Çok zor günler geçirdik. Bu faizlerle bu iş sıkıntılı. Yıllık 600-700 milyon TL faiz ödüyoruz. Faaliyet mi yapacaksınız, faiz mi ödeyeceksiniz. Bunları anlattık ama bunları anlatırken 1.5 senemiz geçti. Cumhurbaşkanına gittim, biz bunları yürütemeyeceğiz dedim. Bir yasa çıkarın, gelir-gider kendi dönemini aşmışsa o kişi bundan sorumlu olsun, dedim, tamam dedi. Önümüze 1.5 yıl sonra imkan imkan tanıdılar ama sadece 1.5 sene için. Bundan sonra da tedbirli olmamız lazım” cümlelerine yer verdi.



“Altınız oyulmadı efendi, kendiniz gittiniz”


Eski başkan Fikret Orman’ın kendisinin altını oyduğu yönündeki iddialarına da cevap veren Çebi, “110 milyon parayı cebimden kasa kolaylığı için kasaya koydum. Ailemin geleceğini riske atarak da 675 milyon TL kefalet vererek kulübü 1.5 yıl ayakta tutmaya çalıştık. Biz birilerinin altını oyduk da birileri gitmedi. İçinde bulundukları durumu görüp vınladılar. Ben kimsenin altını oymadım. Son 2 yılda görev yaparken abi adı altında tahrik ve taciz edildim, bu kulüpten gitmem için. Bana neler yapıldı. Altınız oyulmadı efendi, kendiniz gittiniz. Eğer o kredi mayıs ayında size söylendiği gibi çıksaydı gitmeyecektiniz. 7 sene kimse altınızı oymadı sonra biri altınızı oydu. Bu benim çok ağırıma gitti. Ben kimsenin altını oymadım, ben ağabeyim. Gittim 1 sene hiç ağzımı açmadım. Varsa yaptığımız yanlış gelir mali genel kurulda konuşursunuz” şeklinde konuştu.



“Beşiktaş’a verdiği zararların fazlasını bağış yapacak”


Yıldırım Demirören’in kulübe bağış yapacağını da dile getiren Beşiktaş Başkanı Ahmet Nur Çebi, şöyle devam etti:


“Yıldırım Demirören’in raporu, ben de oradaydım. Hesap görelim dedim. Beyefendi ile hesap görüyoruz. Beşiktaş’a verdiği zararların fazlasını bağış yapacak. Protokol bitti. Buradan müjdeleyeyim. Senetleri iade almak kaldı. Sağ olsun en azından bunu yaptı. O günkü dosyalarla ilgili kimse konuşmuyor. KPMG’yi yapıyoruz. İçinde ben de olsam yapacağım dedim. Niye kaçayım ki. 6,5 sene ben de oradaydım. Stadı yaparken Ümraniye’ye git takımı şampiyon yap. Şampiyon olduk, gel abi icra kurulu topla. Sonra o da buradaydı. Buradaydım. Gelsinler burada konuşsunlar. Trollere verecekleri paraları Beşiktaş’a versinler.”



“Hiçbir yönetim kurulu bizimki kadar eski yönetim tarafından yıpratılmadı”


2021-2022 sezonunda da şampiyon olacaklarını vurgulayan Çebi, “Milyonlarca liralık kişileri onda bir fiyatına kulübümüze kazandırdık. Yine şampiyon olacağız. Bu seneki kadroyu biraz farklı yaptık. Ben hiç kaybetmedim. Kaybetseydim burada duramazdım. Hiçbir yönetim kurulu bizimki kadar eski yönetim tarafından yıpratılmadı. Ne istiyorsunuz ya, bakın işinize. Çatı meselesini hala konuşuluyor. Çatı orada, fatura orada. Varsa kulağınıza gelen ihbar edin” dedi.



“5 yıllık yapılmış kontratlar var”


Geçmiş yıllarda yapılmış uzun süreli oyuncu mukaveleleriyle hala mücadele ettiklerinin de altını çizen Ahmet Nur Çebi, “5 yıllık yapılmış kontratlar var. Onları biz yapmadık, yönetmeye çalışıyoruz. Borç artışını kontrol altında tutmak birinci vazifemiz. Ödenen faizler ve facia kontratlar bunun sebebi. Bunlar bitene kadar işimiz biraz sıkıntılı. Bunları birlik-beraberlik içinde aşacağız” diye konuştu.



Abdullah Avcı meselesi


Futbol A takımı eski teknik direktörü Abdullah Avcı ve siyah-beyazlı kulüp arasında yaşananlara da açıklık getiren Başkan Çebi, şöyle devam etti:


“Abdullah Avı beyefendiyle ilgili camiama açıklama yapmak zorundayım. Biz geldiğimizde bu takım sonlara doğruydu. Abdullah Avı ile 3-5 maçta yukarılara çıktık. Sıkıntı maliydi, onları aştık. Sonra ne olduysa bizi aşan bir konuyla takım kötü gitmeye başladı. Ben de Abdullah Avcı’nın yanına gittim; ‘hocam sıkıntı ne dedim’. ‘burada abiler var, burayı karıştırıyorlar’ dedi. Benim enerjim bitti dedi. ‘O zaman ayrılalım hocam’ dedim. ‘Peki ayrılalım siz gönderin beni’ dedi. Ben Türkiye’nin en büyük hocalarından biriyim, kontratımda iş bulana kadar yazıyor, ondan sonrasında bunu Beşiktaş’tan almayacağım dedi. 4 ay sonra 4-5 milyon TL’ye başka takıma gidersiniz, biz de bu paradan kurtuluruz, tamam hocam problem yok dedik. Sonra kendisiyle uzlaşmak için aradım, geliyorum dedi, gelmedi. Beni avukatına yönlendirdi. Ben kulüp başkanıyım ya niye avukatınla konuşuyorum. Avukatınla konuşuyorum, Avcı istemiyormuş diyor. Hatırlı dostlarımızı sokuyoruz araya. Gerekli konuşmaları yaptın mı diyorlar ya, yaptım. Hoca değerli bir insan. Söylediğini doğru kabul ediyorum. Bunu daha sonra mahkemeye taşıyorsun. Benim hocam, sen 12 milyon alırken, sen giderken 2 milyona, sonraki sene de 6 milyona imza attı. İşte Beşiktaş’ın çocuğu. Ben bunu hakkını niye vermeyeceğim. O gün 1 milyon 800 bin Euro karşılığı sözleşme yapıyorsan bir çıkış maddesi koymuyorsan, aynı hoca 800 bin Euro’ya başka takımda hocalık yapıyorsa bana neyin hesabını soruyorsunuz. O gün aldığınız mı doğru, bugün aldığınız mı doğru. Protokolde diyor ki; UÇK geçerli. 24. maddede Beşiktaş hiçbir şekilde hakkaniyet talep edemez. Sebep ne, öyle bir kontrat yapılmış ki elimiz kolumuz bağlanmış. Ben bir şeyi yanlış yapmadım. 50 bin TL için bile günlerce pazarlık yaptığımı herkes bilir. Ben birlik ve beraberlik istiyorum. Olan oldu, giden gitti. Şahsi olarak kimseyle uğraşmak istemiyorum. Enerjimi Beşiktaş’a vermek istiyorum.”

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Adana Don nedeniyle narenciyede yüzde 90’a varan zarar oluştu Adana İl Tarım ve Orman Müdürü Mehmet Nuri Kökçüoğlu, don nedeniyle narenciye ağaçlarında yüzde 30 ile 90 arasında zarar oluştuğunu belirterek, "Ağaç yaprağı kurudu diye çiftçiler ağaçlarını kökünden sökmesin. Ağaçlara gübreleme, sulama, budama, yabancı otlardan kurtarma ve hastalık kontrolü yapılması gerekir" dedi. Adana İl Tarım ve Orman Müdürü Kökçüoğlu, Adana’da 801 bin dekar alanda narenciye üretildiğini 2024 yılı içerisinde de yaklaşık 2 milyon tonluk toplam üretimle Türkiye’de en fazla narenciye üreten il konumunda olduklarını ifade etti. Kökçüoğlu, Türkiye’de en fazla narenciye üreten il olarak bu yıl 21-24 Şubat tarihleri arasında yaşanan dondan dolayı narenciyenin de etkilendiğini söyledi. Kökçüoğlu, don nedeniyle narenciyede yüzde 30 ile 90 arasında zarar oluştuğunu ifade ederek, "Don olayında bölgesel olarak değişmekle birlikte, hava sıcaklıkları akşam saatlerinden başlamak kaydıyla yer yer eks, 2 ile eksi 8 derece olduğu üreticilerle yapılan görüşmelerde tespit edilmiştir. Tespit yapılan bölgelerde, eğimin olduğu ve havalanması iyi arazilerdeki bahçelerde kısmen don zararının daha az gerçekleştiği, ova ve çukur alanlarda don zararının daha fazla oluştuğu gözlemlenmiştir. Yapılan bahçe sürveylerinde özellikle meyer, interdonat gibi erkenci limon çeşitlerinde yaprak ve sürgünlerde büzüşme, sararma gibi, çiçek tomurcuklarında ise kararma ve yanma gibi semptomlar gözlemlenmiştir. Yine portakal ve mandarin türlerinde de sürgün, yapraklar ve çiçek gözlerinde kısmen don hasarlarına rastlanılmıştır" diye konuştu. Yaşanan zararlardan dolayı bazı çiftçilerin ağaçları kökünden söktüğünü gördüklerine dikkat çeken Kökçüoğlu, şöyle devam etti: "Bölgemizde meydana gelen şiddetli don olayından sonra, üreticilerimizin don hasarı görmüş narenciye ağaçları için yapması gereken bakım ve işlemler, donun meydana geldiği zamanın, don kaynaklı yaralanma anındaki ağaçların genel durumu ve yaralanmanın hemen ardından gelen hava koşulları gibi bir dizi etmen tarafından belirlenir. Dallar ve budaklar, şiddetli bir dondan sonra birkaç aydan birkaç yıla kadar bir süre boyunca ölmeye devam edebilir. Bunun nedeni, dondan hemen sonra belirgin olmayabilecek kabuk ve odundaki gizli hasardır. Soğuktan dalları ölmüş narenciye ağaçları, sonraki büyüme mevsiminde ekstra bakım görmelidir. ’Bekle ve gör’ yaklaşımı, dondan hemen sonra en iyi şekilde uygulanacak yöntemdir. Kesinlikle ağaçlar sökülmemelidir. Çiftçiler budama, gübreleme, sulama, yabancı ot ve hastalık kontrolü yapmalıdır. Özet olarak; narenciye ağaçları güçlüdür ve uygun bakım yapılırsa soğuk hasarından hızla kurtulabilirler. Don hasarının boyutu ve narenciye ağaçlarına sağlanan bakım seviyesi, ağaçların iyileşme hızını belirler. Uygun bakımla, yaprak dökülmesi ve küçük dal hasarı yaşayan ağaçların tek bir yılda donma öncesi duruma dönmesi beklenebilir." Kökçüoğlu, yaşanan don olayının narenciyede önümüzdeki yıl verimi etkileyeceğini ancak zarar görmeyen alanlarla bu zararın ortadan kaldırılacağını sözlerine ekledi.
Aydın İtfaiye personelinin evinde çıkan yangında eşi ve 2 çocuğu hayatını kaybetti Aydın’ın Nazilli ilçesinde itfaiye personelinin evinde çıkan yangında eşi ve 2 çocuğu hayatını kaybetti. Yangın, Yeşil Mahalle 372 sokakta bulunan bir apartmanın ikinci katında sabah erken saatlerinde meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, Aydın Büyükşehir Belediyesi İtfaiye Daire Başkanlığı Nazilli İtfaiye Amirliği’nde görev yapan Turgay Gezgin’e ait evde henüz bilinmeyen bir nedenle yangın çıktı. Nazilli İtfaiye Amirliği’nde mesai arkadaşları ile birlikte sahur yapan Gezgin evine gitmek için iş yerinden ayrıldığı sırada 112 Acil Çağrı Merkezi’ne gelen ihbar üzerine bölgeye çok sayıda itfaiye, sağlık ve polis ekipleri sevk edildi. Kısa sürede olay yerine gelen itfaiye ekipleri yangının itfaiye personeli Turgay Gezgin’in evinde olduğunu belirledi. Yangında Gezgin’in eşi Fatma Gezgin, çocukları Toprak Gezgin (3) ve Deniz Gezgin (12) hayatını kaybetti. Sinir krizi geçirdi Eşi ve çocuklarının yangında vefat ettiğini gören itfaiye personeli Turgay Gezgin göz yaşlarına boğularak sinir krizi geçirirken, polis ekipleri de çevrede geniş güvenlik önlemi aldı. Kaymakam ve Belediye Başkanı olay yerine geldi Acı haberi alan Nazilli Kaymakamı Huriye Küpeli Kan ve Belediye Başkanı Ertuğrul Tetik olay yerine geldi. İtfaiye ekiplerinin çalışmalarının ardından yangında hayatını kaybeden anne ve 2 çocuğunun cansız bedenleri gerekli olay yeri inceleme çalışmalarının ardından hastane morguna kaldırıldı. Yangınla ilgili inceleme sürüyor.
İstanbul Çocukların yüzde 94,5’inin genel sağlık durumu "İyi veya çok iyi" durumda Çocukların genel sağlık durumu incelendiğinde; yüzde 94,5’inin "İyi veya çok iyi", yüzde 4,6’sının "Orta", yüzde 0,9’unun ise "Kötü veya çok kötü" düzeyde olduğu beyan edildi. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), 2024 yılı Çocuk Sağlığı ve Yoksunluğu verilerini paylaştı. Buna göre, çocukların genel sağlık durumu incelendiğinde; yüzde 94,5’inin "İyi veya çok iyi", yüzde 4,6’sının "Orta", yüzde 0,9’unun ise "Kötü veya çok kötü" düzeyde olduğu beyan edildi. Sağlık durumu çocukların yaş gruplarına göre incelendiğinde 0-5 yaş grubundakilerin yüzde 95,1’inin, 6-11 yaş grubundakilerin yüzde 94,7’sinin, 12-15 yaş grubundakilerin ise yüzde 93,5’inin "İyi veya çok iyi" durumda olduğu tahmin edildi. En düşük yaş grubu olan 0-5 yaş grubu çocukların yüzde 0,7’sinin, 6-11 yaş grubu çocukların yüzde 0,9’unun, 12-15 yaş grubu çocukların ise yüzde 1,0’ının sağlık durumu "Kötü veya çok kötü" olarak tespit edildi. Sağlık durumu "Kötü veya çok kötü" olan çocukların yüzde 53,7’sinin günlük faaliyeti çok sınırlandı Sağlık durumu "Kötü veya çok kötü" olan çocukların yüzde 53,7’sinin en az son 6 aydır yaşanan bir sağlık problemi nedeniyle günlük faaliyetlerinin çok sınırlandığı, yüzde 40,9’unun faaliyetlerinin sınırlandığı, yüzde 5,4’ünün ise faaliyetlerinin sınırlanmadığı belirtildi. Hanehalklarının yüzde 9,2’sinde çocuklar maddi yetersizlik nedeniyle yeni giysilere sahip olamadı Anket sonuçlarına göre; 15 yaş ve altı tüm çocukların yeni giysilere sahip olduğu hanehalkı oranı yüzde 88,6 iken maddi yetersizlik nedeniyle çocukları yeni giysilere sahip olmayan hanehalkı oranı yüzde 9,2, diğer nedenlerle sahip olmayan hanehalkı oranı ise yüzde 2,2 olarak gerçekleşti. Hanehalkında yaşayan tüm 15 yaş ve altı çocukları günde en az bir kez taze meyve ve sebze tüketen hanehalkı oranı yüzde 86,7 iken maddi yetersizlik nedeniyle çocukları günde en az bir kez taze meyve ve sebze tüketemeyen hanehalkı oranı yüzde 10,0, diğer nedenlerle tüketemeyen hanehalkı oranı ise yüzde 3,3 olarak tahmin edildi. Çocukları için evden uzakta bir haftalık tatil masrafını karşılayabilen hanehalkı oranı yüzde 51,2 iken maddi yetersizlik nedeniyle evden uzakta bir haftalık tatil masrafını karşılayamayan hanehalkı oranı yüzde 22,2, diğer nedenlerle karşılayamayan hanehalkı oranı ise yüzde 26,6 olarak gerçekleşti. Ders çalışılabilecek uygun yeri olmayan çocukların ebeveynlerinin yüzde 80,8’i lise altı eğitimli Anket sonuçlarına göre; 15 yaş ve altı tüm çocukların maddi yetersizlik nedeniyle evde ders çalışılabilecek veya ödev yapabilecek uygun yeri olmayan hanehalklarından yüzde 80,8’inin, evde oynayabilecek oyuncakları olmayan hanehalklarından yüzde 81,0’ının, yaşlarına uygun kitap olmayan hanehalklarından ise yüzde 81,1’inin, en yüksek eğitime sahip ebeveynin eğitimi lise altı düzeyde olduğu görüldü.
Bursa Prof. Dr. Bilal Kemikli: İstiklal Marşı’nın kodlarını çözerek yarını inşa edebiliriz Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Bilal Kemikli, "İstiklal Marşı,bizlere yarını kurmaya öğreten bir metindir. Dolayısıyla İstiklal Marşı’nın kodlarını çözdüğümüzde yarınımızı inşa etmiş oluruz" dedi. BTÜ Konuşmaları’nın 4 sezon 32’nci bölüm konuğu Bursa Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Bilal Kemikli oldu. Mimar Sinan Yerleşkesi Turkuaz Salon’da gerçekleşen programa; BTÜ Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Beyhan Bayhan ve Prof. Dr. Barış Tamer Tonguç, Genel Sekreter Selim Uzun, akademik ve idari personel ile öğrenciler katıldı. Prof. Dr. Bilal Kemikli, "Ramazan Medeniyetimiz ve İstiklal Marşımız: Ramazan İkliminde İstiklal Marşımızı Yeniden Okumak" başlıklı konuşmasıyla, İstiklal Marşı’nda bulunan kavramların derinliğinden bahsetti. Konuşmasına, mühendislik öğrencilerinin bilimin yanında, tarihi de çok iyi bilmesi gerektiğine değinerek başlayan Prof. Dr. Kemikli, "Bu toprakların tarihini bilemeden, insanlığa hizmet sunulamaz. Hangi noktaya gelirsek gelelim, bizi biz yapan değerleri tanımalıyız. Çünkü bilim ancak tarih ve edebiyat ile tam olur" ifadelerini kullandı. İstiklal Marşı ile küllerinden doğan devlet İstiklal Marşı’nın yazılış ve kabul ediliş hikâyesini anlatan Prof. Dr. Bilal Kemikli, İstiklal Marşı’nın bir umut projesi olduğunu söyledi. Anadolu’da küllerinden yeni bir devletin kurulması amacıyla İstiklal Marşı’nın yazılmasının istendiğini belirten Prof. Dr. Kemikli, "Marşlar insanı bir hedefe kanalize eder, bir dava, bilinç kazandır. Hele ki bu marşın içinde umut varsa o çok büyük bir şey demektir. Bundan 104 yıl önce kabul edilen ve bir cumartesi günü okunan İstiklal Marşı yazıldıktan 2 yıl sonra toplumsal irade, hedeflendiği gibi üst bir noktaya gelmiş ve düşman topraklardan gönderilmiştir" ifadelerini kullandı. İstiklal Marşı’nda 6 temel kavram İstiklal Marşı’nda 6 temel konu işlendiğini aktaran Prof. Dr. Bilal Kemikli, "Birinci husus, istiklal kavramıdır. İstiklalden kasıt, bağımsızlık yani hürriyettir. Manda himayesinin söz konusu olduğu o dönemde, İslamiyet’in hürriyet olduğunun farkında olan Mehmet Akif Ersoy, ‘korkma’ diyor. Marşımızda ele alınan ikinci konu ise millet kavramıdır. ‘Hakkıdır Hakk’a tapan milletimin istiklal’dizeleriyle gerçek bağımsızlığın hakka bağlı olmakla olduğunu ifade ediyor. 3’ncü konu ise dindir. ‘Bu ezanlar ki şehadetleri dinin temeli, ebedî, yurdumun üstünde benim inlemeli’ dizleriyle ‘din, ezan bu milletin kurucu harcıdır’ diyor" diye konuştu. "İstiklal Marşı, bizlere yarını kurmaya öğreten bir metindir" İstiklal Marşı’nda işlenen 4’ncü konunun ise vatan olduğunu ifade eden Prof. Dr. Kemikli, ‘Verme, dünyaları alsan da bu cennet vatanı’ dizeleriyle ise gerçek vatan sevgisinden, vatanı sevmenin, vatana değer katmak olduğunu aktarıyor. Diğer bir kavram ise medeniyettir, ‘Medeniyet dediğin tek dişi kalmış canavar’ dizeleriyle o dönem yaşanan sömürgeci zihniyete bir eleştiri sunuluyor. Marşımızda işlenen son kavram ise umuttur. ‘Doğacaktır sana vadettiği günler Hakk’ın, kim bilir, belki yarın belki yarından da yakın’dizeleriyle bize yarını kurmayı öğretiyor. Çünkü umutlu insanlar en zor şartlarda bile yarınları inşa edeceklerdir. İstiklal Marşı bizlere yarını kurmaya öğreten bir metindir. Dolayısıyla İstiklal Marşı’nın kodlarını çözdüğümüzde yarını inşa etmiş oluruz. İşte bu ufukla,bu topraklar yeniden kazanıldı. Bugün birileri bizlere İstiklal Marşımızı unutturmaya çalışıyor ama siz onlara kulak asmayın, geçit vermeyin" diye konuştu. "İstiklal Marşı Ramazanın ruhunu yansıtıyor" İstiklal Marşı’nın Ramazan’ın ruhunu yansıttığını vurgulayan Prof. Dr. Bilal Kemikli, Ramazan ayının ikliminden ve oruç ibatenin insana etkisinden bahsetti. İnsanı dönüştüren en temel ibadetin oruç tutmak olduğunu söyleyen Prof. Dr. Bilal Kemkili, "Çünkü oruçta gösteriş yoktur, insanın kendi hakikatini keşfetmesini sağlıyor. Oruç bizi tamir ediyor, onarıyor ve irade terbiyesi veriyor. Kalabalıklar, iradelerini kullanmazlar onların günlük dertleri vardır ama dönüşümü yapan bilgeler azınlıktır, onlar çile çeken insanlardır. Bu nedenle sizler kuru kalabalıktan olmayın" dedi. Program, BTÜ Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Beyhan Bayhan ve Prof. Dr. Barış Tamer Tonguç’un, Bursa Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Bilal Kemikli’yeplaket takdiminin ardından toplu fotoğraf çekimiyle son buldu.