Yerel Haberler
Hatay
Depremin yıkamadığı 30 yıllık terzi kardeşler, mesailerini konteyner iş yerinde sürüdrüyorlar
13 Temmuz 2024 Cumartesi - 08:51 Depremin yıkamadığı 30 yıllık terzi kardeşler, mesailerini konteyner iş yerinde sürüdrüyorlar Hatay’da 30 yıldır terzilik yapan ve 12 yıldır birlikte çalışan 2 kardeş, şartlar ne olursa olsun ömür verdikleri ve sevdikleri terzilik mesleğini konteyner da devam ettiriyorlar. Asrın felaketi olarak nitelendirilen 6 Şubat depremlerinde Hatay’da, binlerce bina yerle bir olurken yaklaşık 25 bin insan hayatını kaybetti. Depremin en çok hasar verdiği Antakya ve Defne ilçelerinde birçok işyeri yıkılınca pek çok esnaf, işlerine prefabrik çarşılar ve konteynerlerde devam ettiriyorlar. Depremzede esnaf 40 yaşındaki Seyhan Gültekin ve 45 yaşındaki Semire Gültekin kardeşler, depreme Defne ilçesi Turunçlu Mahallesi’nde yakalandı. Depremlerde işyerleri ağır hasar alan Gültekin kardeşler, 30 yıldır yaptıkları terzilik mesleğinden vazgeçmeyerek konteyner iş yerinde yeni bir ticari hayata başladılar. Ömür verdikleri terzi mesleğini zor şartlara rağmen 12 yıldır birlikte devam ettiriyorlar. “Şartlarımız zor olsa da mesleğimizi severek yapıyoruz” 30 yıldır terzilik yapan ve 12 yıldır ablasıyla birlikte çalışan Seyhan Gültekin, “Ben 30 yıldan beri terzilik mesleğine başladım ve devam ettiriyorum. 2012 yılında ablamla beraber işyeri açmaya karar verdik. Abla kardeş olarak 2012 yılından beri terzilik mesleğini devam ettirmeye çalışıyoruz. Asrın felaketi olan depremde işyerimiz ve evimiz yıkıldı. Kendimizi ait bir işyerimiz vardı ama yıkıldı. İşyeri yıkılınca konteyner temin ettik. Konteyner da şu anda mesleğimizi devam ettirmeye çalışıyoruz. Ben işyeri açmadan daha önce farklı atölyelerde ve çarşıda çalıştım. Ablamda benim gibi farklı yerde çalıştı. 2012 yılında beraber işyeri açmaya karar verdik. Depremden sonra da ayrılmadık. Beraber çalışıyoruz. Şartlarımız zor olsa da mesleğimizi severek yapıyoruz. Konteyner da çalışmak biraz daha zor ama tüm bu zorluklara rağmen mesleğimizi severek yapmaya devam ediyoruz” dedi. “Kardeşimle beraber bu konteyner da 30 mesleğimizi icra etmeye çalışıyoruz” 12 yıldır kardeşiyle birlikte günde 10 saat mesai yapan Semire Gültekin, “Ben 30 yıldan beri terzilik yapıyorum. Kardeşimle beraber konteynerde yaşam şartları ve çalışma şartları çok daha ağır oluyor ama yine de işimizi severek yapmaya çalışıyoruz. Kardeşimle beraber bu konteyner da 30 mesleğimizi icra etmeye çalışıyoruz. Günün 10 saatini burada geçiriyoruz. Terzilik işleri eskisi gibi olmasa da biz yine toparlanmaya çalışıyoruz. Depremden önce işler çok daha iyiydi. Şimdiki zamanda fazla insan olmadığı için fazla iş de olmuyor ama tüm bunlara rağmen işimizi severek yapmaya çalışıyoruz” ifadelerini kullandı.
Türk filmlerinden çıkmışçasına sokaklarda atıyla gezen Hataylı Kara Murat, nostalji yaşatıyor
12 Temmuz 2024 Cuma - 09:22 Türk filmlerinden çıkmışçasına sokaklarda atıyla gezen Hataylı Kara Murat, nostalji yaşatıyor Hatay’da yaşayan ve eski Türk filmlerindeki karakterler gibi giyinen Abdullah Cila, bölgede her yere atıyla yolculuk yapması ve tarihe olan tutkusuyla biliniyor. İskenderun ilçesinde yaşayan 3 çocuk babası, 38 yaşındaki Abdullah Cila, 1995 yılından bu yana tarihi eşya, plak ve müzik aletlerini biriktirmeye başladı. Lise yıllarından itibaren antikaya olan tutkusu ortaya çıkan Cila, her geçen gün geçmişe merak duymaya başladı. Tarihi eşya ve elbiseleri biriktiren Cila, ilerleyen süreçte de kendisine bir at aldı ve gün içerisinde yolculuğunu atıyla yapmaya başladı. Bölgede Kara Murat olarak da bilinen Cila, vatandaşların yoğun ilgisiyle karşılaşıyor. “Daha öncelerden sanatçıların plaklarını koleksiyon haline getirdim” Denizciler Mahallesi’nde yaşayan ve vatandaşların ilgi odağı olan 38 yaşındaki Abdullah Cila, “Yaklaşık 1995 yılından bu yana nostalji müzik aletlerine ve plak çalarlara hevesim olduğu için böyle bir odada biriktirmek istedim. Nostalji ve kültüre bağlı yaşamak adına tabii ki. Daha öncelerden sanatçıların plaklarını koleksiyon haline getirdim. 6 Şubat depreminde oldukça hasar aldı kullanmış olduğum taş plaklar, sandıkta saklamayı becerdim ama diğer aletlerimin birçoğu hasar aldı. Kırıldı geri tamir edip yerine koyduk ama eski tadında kalmadı. Koleksiyonumuz yıllardır devam ediyor. 1926 model gramofonu yanılmıyorsam Manisa’dan bir arkadaştan almıştım. Yaklaşık bundan 10 yıl önce orijinal bir şekilde çalıyor, dinliyoruz gramofondan çalan şarkı sanatçı sanki yanımızda gibi hiç elektriğe hiç kayda girmemiş. Ses olduğu için kurma kollu olduğu hiç elektrik olmadığı için zembereğiyle çalışıyor tamamen” dedi. “Bir taşıta, arabaya binmekten ziyade ata binmeyi daha çok seviyorum” Yaklaşık 5 yıldır birçok yere atıyla gittiğini dile getiren Cila, “At hevesi de var bizde. Atalarımız, dedelerimiz yine ata bindikleri için bende de ayrı bir hobi ayrı bir zevk. Yani mutlaka bir atım olmalı dedim, atıma binmeliyim ve koşturmalıyım dedim. Cüneyt Arkın gibi tarihteki filmler ya da Yeşilçam filmlerindeki gibi ata biniyorum. Çok zor da değil yani bir ata binmek, bir ata bakmak. Benim çok hoşuma gidiyor. Kültürümüzü yaşatmak adına geçmişte yapılan ya da spor adına atın üstünde ok atmak. Bunların hepsi hoşuma gittiği için bu benim ayrı bir hobimdir. Yaklaşık 5 yıldır atım bende, Denizciler’de besliyorum ve bütün bakımını kendim yapıyorum. Beni bölgede birçok insan tanıyor. Hatta atı gördüklerinde ’atlı amca geldi, atlı sipahi geldi’ ya da ’Kara Murat, Malkoçoğlu geldi’ gibi böyle bize bir isim takıyorlar. Çok güzel bir şey ben iş yerine bile atımla gittim. Ben bir taşıta, bir arabaya binmekten ziyade ata binmeyi daha çok seviyorum” ifadelerini kullandı. Denizciler Mahallesi’nde yaşayan 66 yaşındaki Rıfat Kara ise, “Bence Abdullah Cila, Denizciler’i tanıtan en güzel bir örnek. Harika müzesiyle, atıyla, sazıyla, sözüyle ve davranışıyla dört dörtlük bir insan” şeklinde konuştu.