GÜNDEM - 23 Aralık 2018 Pazar 16:48

Türkiye'nin sivil amaçlı arama kurtarma botu "Barbaros" tanıtıldı

A
A
A
Türkiye'nin sivil amaçlı arama kurtarma botu "Barbaros" tanıtıldı

Deniz Arama Kurtarma Birliği ve Genç Denizciler Dayanışma Derneği üyeleri tarafından sivil amaçlı yaptırılan arama kurtarma botu "Barbaros" tanıtıldı.

Deniz Arama Kurtarma Birliği ve Genç Denizciler Dayanışma Derneği tarafından sivil amaçlı arama kurtarma botu törenle tanıtıldı. Törene arama kurtarma gönüllüleri ve aileleri katıldı. Törende konuşan Deniz Arama ve Kurtarma Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Kaptan Umur Zamanoğlu, "Barbaros"un olası İstanbul depremi de dahil olmak üzere birçok afette görev yapabilecek şekilde tasarlandığını belirterek, "Sadece arama kurtarma özelliği ile tasarlanıp üretilmiş bir bot.

Tamamen bizlerin dizaynı, yüklenici firmaya bizim isteklerimize göre yaptırdığımız bir bot. Barbaros, boyu 4 ile 6 metrelik dalgalara müdahale edebilecek, bu havalarda minimum 20 nat sürat yapabilecek şekilde dizayn edilmiş, 12 kurtarma personeli ve 3 mürettebatı ile olay yerine gidebilecek, bin 200 kilogram ağırlığındaki yükü, insani yardım malzemesini olay yerine taşıyabilecek şekilde tasarlanmış ve olay yerinde de 20 kazazedeye müdahale edebilecek şekilde tasarlanmış bir bot" ifadelerini kullandı.

Botun içerisinde iki hastaya müdahale edebilecek tıbbi ekipman bulunduğunu vurgulayan Zamanoğlu, "Bir iskeleye ve herhangi bir yanaşma yerine ihtiyaç duymadan istediği herhangi bir rıhtıma çok rahat yanaşabilir. Botun ana gövdesi 9 mm kurşunlara dayanabilecek şekilde tasarlandı.

Buradaki amaç dayanıklılığını artırmak, kayalıklara, falezlere olan gücünü artırmaktı. Dizaynı tamamen bize ait. Buna benzer bir gövde sistemi de bulunmuyor. Bunu tasarlarken mühendislere 'bu şey acaba yüzecek mi' dedik ama yüzümüzü kara çıkarmadı. Bu bot Türk üreticilerinin ve Deniz Arama Kurtarma Birliğinin ortak gururudur" şeklinde konuştu.

Konuşmaların ardından ziyaretçiler, "Barbaros" isimli arama kurtarma botunu inceleme fırsatı buldu.  

Doğan Can Cesur - Yunus Emre Şeker
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Erzurum Güleç: “Mülakat mağduru öğretmenlerimizin yanındayız” Demokrat Eğitimciler Sendikası Teşkilatlanma Sekreteri Mehmet Güleç yaptığı açıklamayla mülakat mağduru öğretmenlerin eylemine destek verdi. Güleç, mülakat sürecinde komisyonların verdiği puanlar arasındaki uçuruma dikkat çekerek subjektif puanlamanın binlerce insanın hayatını etkileyecek bir haksızlıkla yol açtığını belirtti. DES Teşkilatlanma Sekreteri Mehmet Güleç sözlerinin devamında şu hususlara yer verdi; “Günlerdir gerek TBMM önünde gerek Ulus Meydanı’nda gerekse sosyal medya vb. yollarla seslerini duyurmak için uğraşan mülakat mağduru öğretmenlerimizin sesine ses katmak için bu açıklamayı yapmış bulunuyoruz. Demokrat Eğitimciler Sendikası olarak her zaman her platformda öğretmenlerimizin yanında olduk, olmaya da devam edeceğiz. Gerek diğer sendikaların yaptıkları eylemlere destek vererek gerekse daha önce yaptığımız açıklamalarla söz konusu mağduriyetin giderilmesi noktasında üzerimize düşen görevi yerine getirmeye çalışıyoruz. Hem sahada hem de basın aracılığıyla söz konusu mağduriyetin giderilmesi noktasında öğretmenlerimizin yanında olmaya devam edeceğiz. Bilindiği üzere, Millî Eğitim Bakanlığı tarafından yapılan 25.10.2024 tarihli basın açıklamasında; sözleşmeli öğretmen istihdamına ilişkin sözlü sınav sürecinin 2 Temmuz 2024 tarihinde başlayıp 10 Ağustos 2024 tarihinde tamamlandığı ve adayların sözlü sınav sonuçlarını ve KPSS puanının %50’si ile sözlü sınav puanının %50’si alınarak elde edilen yerleştirme puanlarının ilan edileceği ifade edilmişti. Ancak sonuçların ilanı ile görülmüştür ki KPSS’den yüksek puan aldığı halde, almış olduğu puanı etkisiz hale getirecek şekilde sözlü sınav puanları verilmiştir. Bakanlıkça yapılan basın açıklamasında 20 ilde 245 komisyon kurulduğu belirtilmiştir. Gerek mülakata giren öğretmenlerimizden gelen havadisler gerekse basın ve sosyal medyada yapılan paylaşımlardan anlaşılmaktadır ki, farklı illerde farklı puanlamaların olduğu, komisyonlar tarafından objektif değerlendirmeler yapılamadığı görülmektedir. KPSS puanıyla atama kontenjanı içindeyken sözlü sınav puanının düşük verilmesi nedeni ile ya da daha az puan ortalaması yükseldiği için atama kontenjanı dışında bırakılan binlerce öğretmenin varlığından bahsetmekteyiz. Bazı komisyonların sözlü sınav puanı verirken daha yüksek notlar verdiği bazı yerlerin ise KPSS puanına yakın notlar verdiği anlaşılmaktadır. Bu durum mülakata girilen şehrin insanların kaderi üzerinde ne denli etkili olduğunu gösterir nitelikte vicdanları yaralayan bir durumdur. Söz konusu mağduriyetin giderilmesi için acilen adım atılması ve mülakatın iptal edilerek KPSS puan üstünlüğüne göre yeniden atama takvimi yayınlanmasını talep ediyoruz.”
Manisa Muradiye’de sokaklar Yunusemre ile güzelleşiyor^ Halkın talebine öncelik veren Yunusemre Belediyesi, ilçenin en büyük mahallesi olan Muradiye’de bozulan yol ve sokaklarda kilitli parke taşı döşeme çalışmaları gerçekleştiriyor. Ekim ayından bu yana Muradiye Mahallesinde yoğun bir şekilde çalışan ekipler, toplam 14 sokakta 3 bin 500 metrekare kilitli parke taşı döşedi. Yunusemre’de mutlu vatandaş için sürdürülen çalışmalar hız kesmeden devam ediyor. İlçenin en büyük mahallelerinden olan ve uzun süredir sorunları çözüm bekleyen Muradiye Mahallesi’nde vatandaş talep ediyor, belediye hızla harekete geçiyor. Bölgede yaşayan vatandaşların yoğun olarak talep ettiği kilitli parke taşı döşeme çalışmaları yoğun bir şekilde gerçekleştiriliyor. Yunusemre Belediyesi Fen İşleri Müdürlüğü ekipleri tarafından, ekim ayından bu yana Muradiye Mahallesinde toplam 14 sokakta 3 bin 500 metrekare kilitli parke taşı döşendi. Yapılan çalışmalarla vatandaşların hem güvenliği arttırma hem de bölge sakinlerinin günlük yaşamlarının kolaylaştırılması hedefleniyor. “Hedefimiz mutlu vatandaş” Muradiye Mahallesinde yaşayan vatandaşların sesinin uzun süredir duyulmadığının farkında olduklarını belirten Yunusemre Belediye Başkanı Semih Balaban, hedeflerinin mutlu Yunusemre olduğunu söyledi. Muradiye mahallesinde gerçekleştirilen çalışmaların devam edeceğinin altını çizen Başkan Balaban konu ile ilgili olarak yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi: “Muradiye ilçemizin en büyük mahallesi. İlçemizin en büyük mahallesinin sesi uzun süredir duyulmuyor ve sorunları çözüm bekliyordu. Göreve geldiğimiz günden bu yana hedefimiz halkımızın mutluluğu. Muradiyelinin bizden talebi olan parke taşı döşeme çalışmalarını ekim ayının başından bu yana bölgede aralıksız sürdüren Fen İşleri Müdürlüğü ekiplerimize özverili çalışmalarından dolayı teşekkür ediyorum. Halkının sesine kulak tıkayan değil sorunların çözümü için var gücü ile çalışan bir belediyeyiz. Ekiplerimizin ilçemizin ihtiyaç duyulan noktalarındaki çalışmaları belirli bir program dâhilinde devam edecek.”
İstanbul Nauru için tasarlanan program ile birçok ülkeye vizesiz seyahat imkanı Bu yıl Bakü’de düzenlenen 2024 Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı’nda, yatırım yoluyla vatandaşlık alanında yenilikçi bir program tanıtıldı. Dünyanın en küçük ada ülkelerinden Nauru için tasarlanan program, ikinci vatandaşlık alarak 89 ülkeye vizesiz seyahat etmek isteyenlere sürdürülebilir ve çevre dostu kalkınma projelerine yatırım yapmaya çağırıyor. Dünya ekonomisi ve global şirketlerin gündemindeki ‘sürdürülebilirlik’ konusu, şimdi de devletlerin göç ve yatırım yoluyla vatandaşlık programlarına taşındı. Bakü’de gerçekleştirilen 2024 Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı (COP29), bu kapsamda önemli bir yeniliğe sahne oldu. Yatırım yoluyla vatandaşlık ve göç konusunda hizmet veren Henley & Partners tarafından tasarlanan ‘Nauru Ekonomi ve İklim Dayanıklılığı Vatandaşlık Programı’ kapsamında, ikinci pasaport sahibi olmak isteyen yatırımcılara “Gelin, çevre dostu projelere yatırım yapın” çağrısında bulunuldu. Programla ilgili bilgi veren Henley & Partners Türkiye Direktörü Burak Demirel, dünyanın en küçük bağımsız cumhuriyeti ve üçüncü en küçük ülkesi olarak bilinen Nauru’nun ekonomik büyümeyi çevre dostu yönetim anlayışıyla birleştiren benzersiz bir vatandaşlık programına öncülük ettiğini söyledi. Bu yaklaşımın ülkenin dayanıklılık ve inovasyon gücünü ortaya koyduğunu belirten Demirel, “Yatırımcıya üç ila dört aylık işlem süreleriyle vatandaşlığa erişim sunan kolaylaştırılmış bir seçenek sunuluyor. Yatırımcılar, ulusal hazine fonuna her bir başvuru sahibi için 105 bin dolardan başlayan bir katkı yaparak Nauru vatandaşlığı elde edebilir. Program, uluslararası yatırımcılara 89 ülkeye vizesiz erişimin yanı sıra sınırsız çifte vatandaşlık ve aile üyelerini de vatandaşlık programına dahil etme olanağı gibi avantajları da kapsıyor. Nauru, geleceğini şekillendirecek projelerin finansmanını yalnızca en yüksek kalibredeki yatırımcıların katılımıyla gerçekleştirmek üzere titizlikle hazırlanan sağlam bir yönetim modeli oluşturdu. Bu program sadece ikinci bir vatandaşlık almayı değil aynı zamanda küresel iklim sorunlarının çözümüne doğrudan katkı sunma imkânı sağlıyor” şeklinde konuştu. “Sadece ülkeye değil, gezegenin geleceğine yatırım” Programa ilişkin bir açıklama yapan Nauru İklim Değişikliği ve Ulusal Dayanıklılık Bakanı Asterio Appi ise Nauru’nun, birçok Güney Pasifik ülkesi gibi, küresel boyutta biyolojik çeşitliliği koruma konusunda önemli bir rol üstlendiğini ifade etti. Appi şöyle devam etti: “Yükselen deniz seviyeleri, yoğunlaşan fırtına dalgaları ve hızlanan biyolojik çeşitlilik kaybıyla karşı karşıyayız. Küresel ısınmanın sonuçları, Pasifik Ada devletlerini giderek daha yaşanmaz hale getiriyor. Yatırımcılar, Nauru’nun vatandaşlık programını seçerek yalnızca kendi geleceklerini güvence altına almakla kalmıyor; gezegenimizin geleceğine yatırım da yapmış oluyor.” Yapılan açıklamaya göre, Birleşmiş Milletler ’in çeşitli platformlarda dikkat çektiği kolaylaştırıcı finansman modeli ihtiyacına uygun şekilde dizayn edilen program, Gelişmekte Olan Küçük Ada Devletlerinin (Small Island Developing States - SIDS) sürdürülebilir kalkınma hedeflerine ulaşabilmeleri için bir model oluşturuyor. Şirket bugüne dek Afrika, Asya, Karayipler, Avrupa, Orta Doğu, Kuzey Amerika ve Okyanusya’daki 20’den fazla ülkeye oturum ve vatandaşlık program tasarlama, kurma, işletme ve tanıtma konularında destek oldu ve 15 milyar doların üzerinde doğrudan yabancı yatırım topladı. Yatırım yoluyla ikamet ve vatandaşlık programlarını borç odaklı finansman yaklaşımlarından farkına dikkat çeken Burak Demirel, “Bu programlar ev sahibi ülkelerin egemenlik haklarını ve ekonomisini de güçlendiriyor. Bir stratejik hedefe ulaşmak için bir başka stratejik hedeften ödün vermek veya onu feda etmek gerekmiyor. Yatırım göçü gerek yatırımcı gerekse devletler ve vatandaşları için, gerçek bir kazan-kazan modeli sunan, uzun vadeli, sürdürülebilir çözüm. Her geçen gün daha fazla hükümet, oturum ve vatandaşlık programlarının faydalarını, kalkınma girişimlerini finanse ederek sürdürülebilirlik risklerini azaltma mekanizması olarak değerlendiriyor" dedi.
Mersin KKTC’nin kuruluşunun 41. yıl dönümü Mersin’de törenle kutlandı Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin (KKTC) kuruluşunun 41. yıl dönümü, Mersin’de törenle kutlandı. KKTC’nin kuruluşunun 41. yıl dönümü kutlamaları çerçevesinde Cumhuriyet Meydanı’nda KKTC Mersin Başkonsolosluğu tarafından tören düzenlendi. İl protokolü ile gazilerin katıldığı törende Atatürk heykeline çelenk sunuldu. Saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunması sonrası Mersin Büyükşehir Belediyesi halk oyunları ekipleri de gösterilerini sergiledi. Törende konuşan KKTC Mersin Konsolosu Özgür Ezel, "Destansı varoluş mücadelesi ve eşsiz fedakarlıklarla 15 Kasım 1983’de kurulan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin 41. yılını şanla, şerefle, gururla ve büyük bir coşkuyla kutluyoruz. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti özden gelen siyasi ve hukuki haklarımızın ve temel insan haklarımızın teşhisi yönünde atılmış en büyük adım ve gelecek nesillere bırakılacak en değerli mirastır. Bizler Kıbrıs Türk halkı olarak eğer bugün başı dik ve onurlu bir biçimde kendi vatanımızda özgürce yaşayabiliyorsak, bunu her türlü bedeli gözünü kırpmadan ödeyen kahraman halkımıza, aziz şehitlerimize, gazilerimize, ulusal kahramanlarımıza, liderlerimize ve ana vatan Türkiye Cumhuriyeti’ne borçluyuz" diye konuştu. "Kıbrıs Türk halkı, Kıbrıs Adası’nı çevreleyen denizlerdeki haklarına sahip çıkma kararlılığı içerisindedir" Kıbrıs Türk halkının ada toprakları üzerindeki varlığını korumak için yıllar boyunca verdiği şanlı direnişin ve milli mücadele kavgasının sembolü olan bayrağını Türk bayrağı yanında göndere çektiğini belirten Ezel, "Tam 60 yıldır kendi kendini yöneten bir halkız. Bağımsızlığımızdan, egemenliğimizden, devletimizden ve ana vatan Türkiye’nin etkin ve fiili garantörlüğünden asla vazgeçmeyeceğiz. Kıbrıs Türk halkı, Kıbrıs Adası’nı çevreleyen denizlerdeki haklarına sahip çıkma kararlılığı içerisindedir. Ana vatan Türkiye ile bu yönde yapılan anlaşmalar yaşamsal öneme sahiptir. Mavi vatan, ana vatan ile aramızdaki bağları perçinleyen Doğu Akdeniz’deki ulusal çıkarların korunmasında hak ve hukukumuzun savunmasında çok önemli stratejik bir hamledir" ifadelerini kullandı. "Uluslararası kabul ve görünürlük bağlamındaki çabalarımız sonuç vermektedir" Birleşmiş Milletler ve Avrupa Birliği’nin Kıbrıs Türklerine empoze ettiği izolasyon zulmünün kabul edilebilir olmadığını söyleyen Ezel, şöyle devam etti: "Kıbrıs Türk halkının, gençlerimizin, çocuklarımızın istediği yere özgürce seyahat edememesi, ticaret yapamaması, spor yapamaması ve daha birçok engel, gerek Birleşmiş Milletler, gerekse Avrupa Birliği’nin savunageldiği değerlere terstir. Anavatan Türkiye Cumhuriyeti, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Birleşmiş Milletleri’n 77-78 ve 79. genel kurul toplantılarındaki konuşmalarında dünya liderlerine çok güçlü bir biçimde ’Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni tanıyın’ mesajı vermesi, Kıbrıs Türk halkının yıllardır izolasyon zulmü altında tutulduğunu ve bu zulmün sona ermesi gerektiğini dile getirmesi bizim için yaşamsal öneme sahiptir. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin Türk Devletleri Teşkilatı’na gözlemci üyeliğe kabul edilmesi, İslam İşbirliği Teşkilatı ve Ekonomik İşbirliği Teşkilatı’ndaki gözlemci üyeliklerimiz ile geçtiğimiz hafta Türk Devletleri Teşkilatı’nın zirvesinde de ifade edildiği gibi Kıbrıs Türk halkı, Türk dünyasının ayrılmaz bir parçasıdır. Anayasamızda da bir belirtildiği üzere kederde, tasada, kıvançta ayrılmaz bir parçası olmakla gurur duyduğumuz büyük Türk ulusuna, her zaman yanımızda olan ana vatan Türkiye’ye, şanlı Türk Silahlı Kuvvetleri’ne bu en mutlu günümüzde Kıbrıs Türk halkı adına sonsuz şükranlarımı sunuyorum."