GÜNDEM - 20 Ekim 2017 Cuma 17:54

Sanatçı Coşkun Sabah'a dava açan Avukat Burhan Ateş dava sürecini anlattı

A
A
A
Sanatçı Coşkun Sabah'a dava açan Avukat Burhan Ateş dava sürecini anlattı

Sanatçı Coşkun Sabah'a dava açan Avukat Burhan Ateş yaşanan dava sürecini anlatı. Ateş, Sabah'la 30 yıllık bir geçmişi olduğunu belirterek, ”Görülen bir davada avukatın iznini almadan başka bir avukat tutulması ayrılma sebebi teşkil eder. Kararlaştırılan ücreti de ödeme mecburiyeti doğar. Böyle olunca haliyle ben 30 senelik bir maziyi kendime yediremediğim için avukatlığından ayrıldım. Aramızdaki 35 bin liralık avukatlık sözleşmesini de icraya koydum” dedi.

Sanatçı Coşkun Sabah ile 19 yıldır evli olduğu Türkiye eski güzeli Ceyda Sabah, 5 ay önce boşandı. Dava sürecinde Coşkun Sabah'ı 30 yıllık Avukatı Burhan Ateş savunmuş ve bir süre sonra Coşkun Sabah başka bir avukatla anlaşınca Ateş anlaştıkları avukatlık ücretini alamadığını iddia ederek 35 bin liralık icra davası açmıştı. Coşkun Sabah'a dava açan Avukat Burhan Ateş dava sürecini anlattı.

Avukat Burhan Ateş, “Coşkun Sabah'la bizim hukukumuz çok eskiye 30 seneye geriye daha Coşkun Sabah'ın yeni yeni parladığı döneme denk gelir. Tabi Coşkun Sabah'ın sanatçı kişiliğine şuanda kendisine kırgın olamama rağmen laf söyletmem ama insani yönü maalesef zayıf. Ahde vefası yok en azından. 30 senelik bir geçmişe dayalı arkadaşlığımızı bir kalemde sildi. Şimdi olayın başlangıcı şöyle; bu 30 sene içinde yüzlerce davasına girdim ve hepsini kazandım hiç kaybettiğim bir dava yok. Bu boşanma davasında da Ceyda Sabah, Coşkun Sabah'a bir boşanma davası açmıştı. Coşkun Sabah tabi bana geldi. Davayı çok güzel bir şekilde takip ettik gerekli bütün yazışmaları yaptık. Öyle tahmin ediyorum ikinci celsede bütün gayrimenkullerine tedbir konmuştu. Tedbirin yarısını kaldırdık” şeklinde konuştu.

Aramızdaki 35 bin liralık avukatlık sözleşmesini de icraya koydum”

“Aramızdaki 35 bin liralık avukatlık sözleşmesini de icraya koydum” diyen Ateş, “Bu sırada tabi başka bir avukatla karşılaşıyor. O avukat arkadaş maalesef hukuk bilgisinin eksikliğinden mi, yoksa kasıtlı dolduruşundan mı? Coşkun Sabah'ı yanlış yönlendiriyor. Coşkun Sabah bu yanlış yönlendirme neticesi sen gerekli işlemi yapmadın cevap vermedin diye o avukatı tutuyor. Avukatlık kanunun 172'ci maddesi var. Görülen bir davada avukatın iznini almadan başka bir avukat tutulması ayrılma sebebi teşkil eder. Kararlaştırılan ücreti de ödeme mecburiyeti doğar. Böyle olunca haliyle ben 30 senelik bir maziyi kendime yediremediğim için iç laf hakikat beyanlarla böyle başka bir avukat tuttuğu için hakkım olan avukatlığından ayrıldım. Aramızdaki 35 bin liralık avukatlık sözleşmesini de icraya koydum” diye konuştu.

"35 bin liralık yazılı bir sözleşmemiz var"

Sözlerine devam eden Avukat Ateş, “Maalesef geldi her zaman ki şeyi gibi buna da itiraz etti. Borcum yoktur falan dedi. Bir üst mahkemeye gittik. Bir üst mahkemede daha dün karar çıktı. O karar elimize geçmedi. Bir kısmını kabul etti bir kısmını başka bir mahkemede görülmesine karar verdi. Bence yanlış bir karardı. Çünkü gayet açık bir 35 bin liralık yazılı bir sözleşmemiz var. Tamamının kabulüne karar vermesi gerekirken, bir kısmının kabulüne bir kısmının başka bir üst mahkemede görülmesine dair verdiği karıda temyiz edeceğim” ifadelerini kullandı.

“Sen arkanı dönersen 30 seneyi bir kalemde silersen bende seni hemen silerim”

“Sen arkanı dönersen 30 seneyi bir kalemde silersen bende seni hemen silerim” diye söyleyen Avukat Ateş, ”30 senelik süre içersin de yüzlerce davasına baktım. Hiçbir tane kaybettiğim dava olmadı. Hepsini başarıyla neticelendirdim. En ufak bir şikayeti yoktu. Burada neden böyle yaptı anlamam mümkün değil. Öyle tahmin ediyorum ismini vermediğim bayan bir avukatın dolduruşuna gelip bu şekilde hareket etiğini tahmin ediyorum. İyi niyetli davransaydı onun dediği neticeye de gelecektim.'Ne haber Coşkun bey' dedim. 30 sene sonra arkasını döndü bana. 'Sen arkanı dönersen 30 seneyi bir kalemde silersen bende seni hemen silerim' dedim. Olay bu” dedi. 

Volkan Kayalar
İSTANBUL (İHA) - 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Ankara Batı Cumhuriyet Başsavcılığından uyuşturucuyla mücadelede kararlılık vurgusu Ankara Batı Cumhuriyet Başsavcılığının ev sahipliğinde, Ankara İli Bağımlılıkla Mücadele İl Koordinasyon Kurulu toplantısı gerçekleştirildi. Cumhurbaşkanlığı’nın 2019/2 Sayılı Genelgesi doğrultusunda, Türkiye genelinde bağımlılıkla mücadele çalışmalarının etkin ve koordineli şekilde yürütülmesini sağlamak amacıyla Bağımlılıkla Mücadele İl Koordinasyon Kurulları oluşturuldu. Bu doğrultuda Ankara Batı Cumhuriyet Başsavcılığının ev sahipliğinde, Ankara İli Bağımlılıkla Mücadele İl Koordinasyon Kurulu toplantısı düzenlendi. Ankara Vali Yardımcısı Metin Selçuk Başkanlığında gerçekleştirilen İl Koordinasyon Kurulu toplantısına, Ankara Batı Cumhuriyet Başsavcısı Mustafa Gökçe, Ankara Batı Cumhuriyet Başsavcı Vekili Faruk Kaynak, Ankara İl Müftüsü Dr. Hasan Çınar, Ankara İl Sağlık Müdürü İl Müdürü Uzm. Dr. Ali Niyazi Kurtcebe, Ankara’da bulunan üniversitelerin rektör ve rektör yardımcıları, ilgili birimler ile paydaş kurum ve kuruluş temsilcileri katıldı. Toplantıda, Ankara İl Sağlık Müdürlüğünün kurul çalışmalarına dair genel sunumunun ardından bağımlılıkla mücadelede Cumhuriyet Başsavcılığı’nın önleyici, yönlendirici ve yargısal süreçlerdeki rolü ile denetimli serbestlik kapsamındaki bireylerin yeniden topluma kazandırılmasına yönelik çalışmalar değerlendirilerek toplantı sonunda Ankara Batı Denetimli Serbestlik ve Ankara Denetimli Serbestlik Müdürlükleri yükümlüleri tarafından hazırlanan ürünler sergilendi. Bu sergi ile denetimli serbestlik yükümlülerinin topluma kazandırılması sürecinde elde ettikleri becerileri ve rehabilitasyon süreçlerindeki ilerlemeleri de gözlemlendi. Ankara Batı Cumhuriyet Başsavcısı Mustafa Gökçe, toplantıda yatığı konuşmada, "Ankara Batı Cumhuriyet Başsavcılığı olarak, hem uyuşturucu madde kullanıcılarına hem de uyuşturucu madde ticareti yapanlara yönelik kanunun öngördüğü pek çok yaptırımı kararlılıkla uyguluyoruz. Bundan sonra da Ankara Batı Cumhuriyet Başsavcılığı olarak uyuşturucu madde ticareti yapanlara yönelik kararlı mücadelemiz devam edecektir. Ancak, bu sürecin yalnızca ceza adalet sistemi içinde yürütülmesi yeterli değildir. Asıl olan, bireylerin bu sürece hiç dahil olmadan, önleyici ve koruyucu çalışmalarla desteklenmesidir. Ankara Batı Cumhuriyet Başsavcılığı olarak bağımlılıkla mücadelenin sadece cezai yaptırımlarla değil, rehabilitasyon, sosyal uyum ve yeniden topluma kazandırma süreçleriyle yürütülmesi gerektiğine inanıyoruz. Bu kapsamda infaz sistemimizin bir parçası olan Denetimli Serbestlik Sistemi aracılığıyla yükümlülerimizin topluma yeniden kazandırılması yönünde önemli çalışmalar yürütmekteyiz" dedi.
Malatya Bakan Yumaklı’dan Malatya Büyükşehir Belediyesi’ne ziyaret Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, Malatya Büyükşehir Belediye Başkanı Sami Er’i ziyaret etti. Geçtiğimiz günlerde Türkiye’nin birçok bölgesinde olduğu gibi Malatya’da zirai dondan etkilenmişti. Malatyalı çiftçilerin sorunlarını Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı’ya ileterek Malatya’ya davet eden Büyükşehir Belediye Başkanı Sami Er, ertesi gün zirai donun boyutlarını İstanbul ve Ankara’da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a iletmişti. Malatya ziyareti kapsamında kayısı bahçelerinde saha taramasını yapan Bakan Yumaklı, daha sonra Malatya Valiliği’ne geçerek, bir toplantı düzenledi. Gerçekleştirilen toplantı sonrasında Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, Malatya Büyükşehir Belediye Başkanı Sami Er’i ziyaret ederek bir süre görüştü. Ziyarette Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı’ya Malatya Valisi Seddar Yavuz, AK Parti Malatya Milletvekilleri Bülent Tüfenkci, İnanç Siraç Kara Ölmeztoprak, Abdurrahman Babacan, MHP Malatya Milletvekili Mehmet Celal Fendoğlu, ilçe belediye başkanları ile kalabalık bir heyet eşlik etti. Ziyaret sırasında çiftçilerin mağduriyetlerini ve zirai donun bahçelerdeki meyve ağaçlarına vermiş olduğu zararı Bakan Yumaklı’nın yerinde gördüğünü belirten Başkan Er, "Çiftçilerimizin yaşamış olduğu mağduriyeti önce Sayın Bakanımıza ileterek Malatya’mıza davet ettim. Hemen ertesi günü konuyu detaylı bir şekilde, gerek İstanbul’da gerekse de uçakla Ankara’ya giderken Sayın Cumhurbaşkanımıza arz ettim. Sağ olsunlar Sayın Bakanımız zirai dondan etkilenen 34 il içerisinde ilk ziyaretini ilimize gerçekleştirdi. Bu ilgisinden dolayı ayrıca kendilerine teşekkür ediyorum. İlgi ve desteklerinden dolayı başta Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere, Sayın Bakanımıza ve derdimizi dert edinen herkese tüm hemşehrilerimiz adına teşekkür ediyorum" dedi.
Şanlıurfa Harran Üniversitesi Sosyal Bilimler MYO Müdürü görevden alındı Şanlıurfa Sosyal Bilimler Meslek Yüksekokulunda (MYO) müdürlük görevini yürüten Güzel Sanatlar Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. İbrahim Halil Yaşar’ın Rektör Mehmet Tahir Güllüoğlu ile yaşadığı bir telefon görüşmesi sonunda görevden alındığı öğrenildi. Şanlıurfa Sosyal Bilimler Meslek Yüksekokulunda (MYO) müdürlük görevini yürüten Güzel Sanatlar Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. İbrahim Halil Yaşar, iddiaya göre Rektör Mehmet Tahir Güllüoğlu ile bir telefon görüşmesi yaptı. Telefonda iki arasında ipler gerilince Doç. Dr. İbrahim Halil Yaşar görevden alındı. Olaya tepki gösteren Yaşar, Güllüoğlu’nun kendisini aşağılayarak tehdit ettiğini iddia etti. Yaşar, yaptığı yazılı açıklamada, onur ve şerefinin makamdan daha değerli olduğunu belirterek, "Harran Üniversitesi’nin değerli ve onurlu bilim insanları, Ortak Dersler Koordinatörlüğü (ODK) sınav ve uygulamalarının planlamadan yoksun, işlevsiz ve sorunlu olduğu hepinizin malumudur. Cuma günü saat 17:00’da bu konuya ilişkin Rektör’ün şahsımı aramasıyla aramızda bir telefon görüşmesi gerçekleşmiştir. Rektör, zaman, mekan, fail ve fiil unsurlarını açıklamadan, ODK ile ilgili yaşandığını söylediği birtakım sorunları gerekçe göstererek şahsıma karşı devlet adabı ve akademik nezaket sınırlarını aşan bir üslup ile diyaloga girişmiştir. Ben konuyu anlamaya çalışıp, araştırarak kendisini hemen bilgilendireceğimi söylesem de Rektör, yanında başka insanların da bulunduğunu özellikle belirterek, beni ve müdür yardımcılarımı ’benim canımı sıkma, ben size ne yapacağımı iyi biliyorum’ gibi yakışıksız ifadelerle aşağılamış ve kadro vermemekle tehdit etmiştir. Hatta adını ve kim olduğunu dahi bilmediği müdür yardımcılarımın kendilerine başka bir yer bulmalarını bu üniversitede barınamayacaklarını söylemiştir. Kendisinin bu üslubuna karşı devlet terbiyesi ve akademik nezaketi elden bırakmamaya gayret etsem de hakaretamiz üslubunu ısrarlı şekilde sürdürmeye devam etmiştir. Her ne kadar umuma açık ifade edilmese de Rektör’ün adaba ve edebe mugayir bu üslubu hepinizin malumudur. Bu husustaki rahatsızlıktan cumhurun kahir ekseriyeti haberdar ve mustarip olup tekrarı, malumun ilanından başkaca bir anlam ifade etmeyecektir. Bilinmelidir ki bilim adamlığı, şahsım açısından en önemli vasıf ve birinci önceliktir. Makam, para, şöhret vesaire hırslar şahsi dünyamda kabul gören şeyler değildir. İzzet ve şeref ancak Allah’a ait olup insanların şahsıma atfedeceği şirinliklere de karnım toktur" dedi. "Yükselen memleketimizin en önemli ihtiyacı olan yetişmiş insan kaynağının lokomotifi hükmündeki akademide saygı, edep ve adap sınırlarını aşan bir üslup ve muameleye muhatap olmak son derece üzücüdür" diyen Yaşar, "Birileri için makam ve mevki ile bunların sağladığı nimetler vazgeçilmez ve sevimli gelebilir. Ancak İbrahim Halil Yaşar açısından bunların herhangi bir kıymet-i harbiyesi yoktur. Hiçbir sebep, sayın rektörün belli bir süreliğine emanetini yüklendiği kurumun şerefli personellerine hakaret etmesini haklı gösteremez. İlgili mevzuat, maiyetinde çalışan insanlara karşı özenli davranmayı vaaz ederken, maalesef sayın rektör, hakareti, tehdidi ve aşağılamayı tercih etmektedir. Unutulmamalıdır ki devletimiz ve kurumlarımız kalıcı, şahıslar ise fani ve geçicidir. Nitekim bizlerden önce de buralarda çokça insanlar gelip geçmiştir. Hülasa mensubu olmayı en büyük onur saydığım Yüce Türk Milleti ile hizmetkarı olduğum Türk Devleti’nin geleceği olan genç nesillerin yetişmesine katkı sunmak en büyük idealimdir. Bundan başkaca bir arzum ve emelim de bulunmamaktadır. Saygın Türk akademisinin bir üyesi olarak hiç kimsenin hakaretini sineye çekecek değilim ve bu çirkin tavrı reddediyorum. Bundan memnuniyet duymasam da devlet terbiyesi dışına çıkmadan şerefli ve onurlu bir tepki göstermeyi ise zaruri görüyorum. Harran Üniversitesi Sayın Tahir Güllüoğlu’nun şahsi mülkü olmadığı gibi bu kurumda çalışan hiçbir onurlu insan da kendisinin şahsi hizmetkarı yahut köyündeki azapları değildir. Harran Üniversitesi ülkemizin gözbebeği bir eğitim kurumu bizlerse devletimizin ve milletimizin bekası için çalışan onurlu insanlarız. Yardımcılarım ve maiyetimde çalışan tüm personelin hakkını ve hukukunu savunmak benim için bir namus meselesidir. Meselenin kişiselleştirilmesi durumunda Cumhurbaşkanlığı başta olmak üzere gerekli kurumlar nezdinde girişimlerde bulunacağımı da açıkça beyan ediyorum. Hatırlatmak isterim ki adalet incinirse her şey incinir. Allah’tan gayrı çekinecek ve korkacak kimse de yoktur. Allah’ın takdirinden öte bir kuvvet ve kudret de yoktur. O, dilemedikçe bir şey olmaz, O dilerse de kimse mani olamaz. Böyle inandık böyle iman ettik" ifadelerine yer verdi.
Çanakkale Çanakkale’de 5. kattan düşerek ölen restoratörün profesör eşinin yargılanması devam edildi Çanakkale’de 39 yaşındaki restoratörün 5’inci kattan düşerek hayatını kaybettiği olayla ilgili şüpheli olan eşinin yargılanmasına devam edildi. Olay, 30 Ekim 2024 tarihinde merkeze bağlı Kepez beldesi Hamidiye Mahallesi Aziz Nesin Caddesi’ndeki bir apartmanda meydana geldi. Henüz belirlenemeyen bir nedenle Tuğba Yavaş (39), apartmanın 5’inci katındaki dairenin balkonundan park halindeki motosikletin üzerine düştü. Durumu fark eden komşuların ihbarı üzerine olay yerine polis ve sağlık ekipleri sevk edildi. Olay yerine gelen ambulansla Mehmet Akif Ersoy Devlet Hastanesi’ne sevk edilen Tuğba Yavaş, tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı. Olayın ardından polis ekipleri tarafından yapılan incelemeler sonucunda olayla ilgili soruşturma başlatıldı. Yapılan çalışmalarda ekipler Tuğba Yavaş’ın eşi Prof. Dr. Alptekin Yavaş’ın ifadesine başvurdu. Emniyetteki işlemlerinin ardından adliyeye sevk edilen Alptekin Yavaş çıkarıldığı mahkemece tutuklandı. Çanakkale Cumhuriyet Savcılığı’nın soruşturmasının tamamlanmasının ardından iddianame hazırlandı. Sanık Prof. Dr. Alptekin Yavaş hakkında ‘başkasını intihara yönlendirme halinde intiharın gerçekleşmesi’ suçundan Çanakkale 2’nci Asliye Ceza Mahkemesi’nde dava açıldı. İlk duruşmanın ardından dava Çanakkale 3’üncü Ağır Ceza Mahkemesince ele alındı. Bu arada sanık Alptekin Yavaş’ın avukatları, yeni duruşma öncesi tutukluluk için itiraz etti. Mahkeme ise sanık Yavaş’ın tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılmasına karar verdi. Davanın ikinci duruşması bugün Çanakkale 2’nci Asliye Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Duruşmada müşteki yakınları ve tutuksuz yargılanan Prof. Dr. Alptekin Yavaş hazır bulundu. Alptekin Yavaş duruşmasındaki savunmada, "Olay anında ‘yapmazsın’ sözünü, ben bana ve ortak çocuğumuza kıyamayacağı anlamında söyledim. İntihar iradesi güçlendirmek bahanesiyle söylemedim" şeklinde konuştu. Sanık savunmasının ardından Tuğba Yavaş’ın yakınları şikayetçi sıfatıyla dinlenildi. Müştekinin babası Mustafa Babayiğit, sanık Yavaş’tan şikayetçi olduğunu söyleyerek "Kızım durduk yere kendini atmadı" dedi. Anne İsminaz Anıl, "İntihar edecek çocuk mevlit hazırlığı yapmaz. Bu olaydan sonra Alptekin Yavaş bize torunumuzu göstermiyor. Çocuğumu ben ondan daha iyi yetiştiririm" dedi. Duruşmada sanık Yavaş’ın ve müşteki yakınlarının dinlenmesi ardından hakim sanık Yavaş’ın tutuksuz yargılanmasının devamına ve dosyadaki eksikliklerin giderilmesi için davayı 30 Haziran tarihine ertelendi.
İstanbul Silivri’de Taban Gübresi Dağıtım töreni düzenlendi Silivri Belediyesi, Danamandıra Mahallesi’nde Taban Gübresi Dağıtım Töreni düzenlendi. Silivri Belediyesi Danamandıra Mahallesi’nde Taban Gübresi Dağıtım Töreni gerçekleşti. Törene, Silivri Belediye Başkanı Bora Balcıoğlu, Silivri Önder Çiftçi Dermeği Başkanı Metin Oral, Silivri Muhtarlar Derneği Başkanı Serhat Ateş, Danamandıra Mahalle Muhtarı Ziya Demirel ve çiftçiler katıldı. Danamanadıra ücretsiz gübre desteği programında konuşan Başkan Balcıoğlu, gübre desteğinin ilk kez bu dönem başlatıldığını dile getirdi. Çitçilere verilen desteği sürdüreceklerini kaydeden Başkan Balcıoğlu, "Bu güzel mahallemizde toprağın diliyle konuşan, güne sabah ezanıyla başlayan, akşam elinde çapa, gözünde umutla günü kapatan çiftçilerimizle bir aradayız. Büyüklerimiz bu topraklara ne verirsen, sana fazlasıyla döner derdi. Biz de tam bu anlayışla buradayız" dedi. Silivri’nin tarımda öncü ilçe olması için devam eden çalışmalardan söz eden Başkan Balcıoğlu, "Bu destek, sadece bir torba gübre değil. Bu destek, alın terine saygının, emeğe verilen değerin, kırsalda üretmek için direnen çiftçiye verilen bir selamın karşılığıdır. Siz üretmeye devam edin diye, biz var gücümüzle çalışıyoruz. Siz bu topraklardan vazgeçmeyin diye biz size elimizi uzatıyoruz. Çünkü biliyoruz ki bu ülkenin asıl teminatı, traktörüne mazot koyup sabah tarlasına giden üreticidir. Siz değerli çiftçilerimizin gayreti ve emeğiyle Silivri’nin toprakları her yıl daha da yeşeriyor. Bizler de her zaman söylediğimiz gibi, sizin üretiminizle güçlenecek, sizin alın terinizle büyüyecek bir Silivri için çalışmaya devam ediyoruz. Göreve geldiğimiz ilk yılda yani geçtimiz üretim sezonunda, 100 milyon TL’lik bir destek sağladık çiftçilerimize. Tohum isteyen çiftçimize tohum verdik. Saman arayan üreticimize balyasını ulaştırdık. Fideyle bahçesini yeşertmek isteyenin yanında olduk. Sofrasına yağ koyamayan vatandaşımızın elinden tuttuk" dedi. Başkan Balcıoğlu, "Emek olmadan ürün olmaz. Dayanışma olmadan hiçbir başarı kalıcı olmaz. İşte bu yüzden biz birlikte üretmeye, birlikte büyümeye devam edeceğiz. Tarım bizim için sadece bir geçim kapısı değil bu toprağın ruhudur, bu memleketin onurudur" diye konuştu. Silivri Ziraat Odası Başkanı Sabri Özer de, Danamandıra’nın üretim geçmişine değinerek, "İnşallah Danamandıra yeniden o bereketli günlerine kavuşur" dedi. Üretimin artacağına olan inancını vurgulayan Özer, Başkan Balcıoğlu’na teşekkürlerini iletti. Silivri Önder Çiftçi Derneği Başkanı Metin Oral da, tarımın ilçedeki öneminden söz ederek, belediyelerin geçmişte tarıma mesafeli durduğunu ancak artık bu anlayışın değiştiğini belirtti. "Eskiden belediyelerin tarıma dair bir yaklaşımı yoktu ama şimdi hem ne yapmamız gerektiğini söylüyorlar hem de yol gösteriyorlar" diyerek tarıma verilen desteğin kıymetini vurgulayan Oral, Başkan Balcıoğlu’na teşekkürlerini iletti. Silivri’nin tarımla gelişeceğini ve tarıma verilen desteğin artarak süreceğini dile getiren Oral, "Bu desteklerin devam edeceğine inanıyorum. Hepinize saygılarımı sunuyorum" diye konuştu. Konuşmasında tarımın önemine değinen Muhtar Demirel, "Bugün burada gübre dağıtımı için toplanmış bulunuyoruz. Başkanımıza, Ramazan ayında yaptığı yardımlar ve ayçiçek yağı dağıtımı için de teşekkür ederim" dedi. Kadın üretici Müjgan Dalgın, Başkan Balcıoğlu’na gübre desteği için teşekkürlerini iletti. "Sayenizde tarlamız nefes aldı" diyen Dalgın, "Emeğimizin karşılığını alabilmek biz çiftçi kadınlarımız için çok kıymetli. Böyle zor zamanlarda yanımızda olmanız bize güç veriyor" ifadelerine yer verdi.